Soğuk Algınlığı Nedir? Nezle Ve Grip Arasındaki 10 Fark
Soğuk algınlığı, dünya genelinde en sık rastlanan enfeksiyonlardan biridir ve çoğunlukla hafif seyirli bir hastalık olarak değerlendirilir. Bu hastalığa neden olan 200’den fazla virüs türü bulunmaktadır ve en yaygın nedenleri arasında rinovirüsler yer alır. İnsan vücudu, bu virüslerle temas ettiğinde bağışıklık sistemi savunma mekanizmalarını harekete geçirir ve sonuç olarak burun akıntısı, boğaz ağrısı, hapşırma gibi semptomlar ortaya çıkar. Ancak genellikle kendi kendine iyileşir ve ciddi sağlık sorunlarına yol açmaz.
Sağlık Bilgisi İçeriği
Soğuk Algınlığı Nedir? Nezle Ve Grip Arasındaki 10 Fark
Grip ise, daha ağır seyreden, influenza virüsünün neden olduğu bir hastalıktır. Nezle ile grip arasındaki farkları anlamak, doğru tedaviye yönlendirilmek açısından kritik önem taşır. Grip, yüksek ateş, şiddetli kas ağrıları ve ciddi halsizlik gibi belirtilerle seyrederken, soğuk algınlığı daha hafif bir klinik tabloya sahiptir. Ancak bu iki hastalık arasındaki belirtilerin benzerliği, bireylerin yanlış teşhis koymasına neden olabilir. Bu durum, tedavi sürecinin gecikmesine veya gereksiz antibiyotik kullanımına yol açabilir.
Bu 2 enfeksiyon, özellikle kış aylarında toplumda yaygın olarak görülen viral hastalıklardır. Her iki hastalık da solunum yollarını etkiler, ancak klinik seyirleri, bulaşma yolları ve tedavi yöntemleri farklılık gösterir. Özellikle yaşlılar, çocuklar ve kronik hastalığı olan bireyler için grip ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle, hastalıkların farklarını bilmek ve doğru şekilde yönetmek hayati öneme sahiptir.
Bu yazıda, soğuk algınlığını detaylı bir şekilde tanımlayarak, soğuk algınlığı ve grip arasındaki farkları ele alacağız. Ayrıca, bu hastalıkların belirtilerini, bulaşma yollarını, tedavi yöntemlerini ve önleme stratejilerini açıklayarak okuyuculara rehberlik etmeyi amaçlıyoruz. Sağlık profesyonelleri, aile bireyleri ve toplumun geneli için bu bilgilere hakim olmak, hastalık yükünü azaltmada önemli bir adımdır.
Soğuk Algınlığı ve Grip Arasındaki Farklar (Nezle Ve Grip Arasındaki Farklar)
1. Neden Olan Virüsler
Soğuk algınlığı ve grip arasındaki temel farklardan biri, bu hastalıklara neden olan virüs türleridir. Soğuk algınlığı, 200’den fazla virüs tarafından tetiklenebilen bir hastalıktır, ancak en yaygın sebebi rinovirüslerdir. Rinovirüsler, burun iç yüzeyine saldırarak enfeksiyona neden olur ve bu durum burun tıkanıklığı, boğaz ağrısı ve hapşırma gibi belirtilerle kendini gösterir. Bununla birlikte, koronavirüsler, adenovirüsler ve enterovirüsler de daha az yaygın nedenler arasında yer alır. Rinovirüslerin farklı alt türleri, her yıl aynı bireyin birden fazla kez enfekte olmasına neden olabilir, çünkü bağışıklık sistemi bu kadar çeşitliliği kapsayacak kadar geniş bir koruma sağlayamaz.
Grip ise tamamen farklı bir virüs ailesi olan influenza virüsleri tarafından neden olunur. Influenza virüsleri, A, B ve C olmak üzere üç ana tipe ayrılır ve vakaların çoğunluğundan A ve B tipleri sorumludur. Bu virüslerin yüzeyindeki hemaglutinin (HA) ve nöraminidaz (NA) proteinleri, bağışıklık sistemi tarafından tanınır ve virüsün hücrelere tutunup çoğalmasını sağlar. Grip virüsü, genetik yapısındaki hızlı değişiklikler nedeniyle sürekli olarak evrim geçirir. Bu nedenle, toplumda grip aşısının her yıl yenilenmesi gereklidir.
Virüslerin bu yapısal farklılıkları, hastalıkların seyir şekillerini ve tedavi yaklaşımlarını doğrudan etkiler. Soğuk algınlığında spesifik bir antiviral tedaviye gerek duyulmazken, gripte oseltamivir ve zanamivir gibi antiviral ilaçlar kullanılabilir. Ayrıca, gripten korunmak için yıllık aşı önerilirken, soğuk algınlığını önlemek için özel bir aşı mevcut değildir.
2. Belirtilerin Şiddeti
En dikkat çekici farklardan biri, belirtilerin şiddetidir. Soğuk algınlığı genellikle hafif seyreden ve günlük aktiviteleri çok fazla etkilemeyen bir hastalıktır. Burun tıkanıklığı, hafif boğaz ağrısı, hapşırma ve hafif öksürük gibi belirtiler yaygındır. Ayrıca, halsizlik ve yorgunluk genellikle hafif düzeydedir ve birçok kişi hastalık süresince çalışmaya veya günlük rutinine devam edebilir.
Grip semptomları çok daha şiddetlidir ve kişiyi yatağa düşürebilir. Yüksek ateş (38°C ve üzeri), şiddetli kas ve eklem ağrıları, yoğun halsizlik ve baş ağrısı, hastalığın karakteristik özellikleridir. Bunun yanı sıra, kuru ve inatçı öksürük, üşüme, terleme ve göğüs ağrısı gibi belirtiler de sıklıkla görülür. Bu hastalar genellikle günlük aktivitelerini yerine getiremez ve yatakta dinlenmek zorunda kalır.
Semptomların başlangıç hızı da bu iki hastalığı ayırt etmede önemlidir. Soğuk algınlığında belirtiler yavaş yavaş gelişir ve genellikle ilk olarak boğazda hafif bir rahatsızlık hissi ile başlar. Gripte ise belirtiler aniden ortaya çıkar ve şiddetli bir şekilde kendini gösterir. Örneğin, sabah kendini sağlıklı hisseden bir kişi, akşam saatlerine doğru şiddetli ateş ve kas ağrılarıyla hasta hissedebilir.
Belirtilerin şiddetindeki bu farklılıklar, hangi hastalıkla karşı karşıya olduğumuzu anlamamıza yardımcı olabilir ve doğru tedaviye yönlenmemizi sağlar. Hafif bir soğuk algınlığı için semptomatik tedavi yeterli olurken, grip durumunda dinlenme, sıvı alımı ve antiviral ilaçlar gerekebilir. Bu nedenle, belirtilerin dikkatle değerlendirilmesi ve gerektiğinde bir sağlık uzmanına başvurulması önemlidir.
3. Hastalığın Süresi
Belirgin farklardan bir diğeri, bu hastalıkların sürme süreleridir. Soğuk algınlığı genellikle daha kısa bir süre içinde, 7 ila 10 gün arasında kendiliğinden iyileşir. Bu sürecin ilk birkaç günü en yoğun belirtilerle geçerken, sonraki günlerde semptomlar giderek hafifler. Bazı kişilerde hafif burun akıntısı ve öksürük gibi semptomlar bir süre daha devam edebilir, ancak genellikle bu semptomlar günlük yaşamı fazla etkilemez. Soğuk algınlığı komplikasyona yol açma eğiliminde olmadığı için hastalığın süresi genellikle hafif ve öngörülebilir bir şekilde sonlanır.
Grip ise, çok daha uzun sürebilen ve ağır bir hastalıktır. Belirtiler genellikle 1 ila 2 hafta boyunca devam eder, ancak bu sürenin ilk 3-5 günü hastalığın en şiddetli dönemidir. Enfeksiyon sonrası yorgunluk, hastalık sona erdikten sonra haftalarca devam edebilir. Özellikle bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerde, zatürre, bronşit ya da sinüzit gibi komplikasyonlara yol açarak hastalığın süresini uzatabilir. Enfeksiyon nedeniyle hastaneye yatış ya da daha uzun süreli bakım gereksinimi olan vakalar da yaygındır.
Hastalığın süresindeki bu fark, özellikle yoğun iş temposu ya da okul gibi rutinlere bağlı olan kişiler için büyük bir önem taşır. Soğuk algınlığı genellikle evde hafif önlemlerle kontrol altına alınabilirken, grip durumunda daha uzun süreli istirahat ve profesyonel tıbbi yardım gerekebilir. Bu nedenle, hastalığın süresine dikkat ederek hangi tür bir enfeksiyonla karşı karşıya olduğunuzu anlamak, iyileşme sürecini doğru bir şekilde yönetmenizi sağlar.
4. Ateş
Ateş, en ayırt edici belirtilerden biridir. Soğuk algınlığında ateş nadiren görülür ve çoğunlukla düşük düzeyde seyreder (örneğin, 37-37.5°C). Bu kişiler genellikle hafif bir halsizlik hissedebilir, ancak ateşin olmayışı ya da çok düşük olması, bu hastalığın gripten kolayca ayrılmasını sağlar. Çocuklarda nadiren düşük dereceli ateş görülebilse de, bu durum genellikle kısa sürelidir ve endişe verici bir hal almaz.
Gripte yüksek ateş, hastalığın en dikkat çekici ve karakteristik semptomlarından biridir. Bu hastalarda ateş genellikle 38°C’nin üzerine çıkar ve 40°C’ye kadar yükselebilir. Bu ateş genellikle hastalığın ilk birkaç gününde devam eder ve titreme, üşüme hissi ile birlikte görülür. Ateşin yanı sıra şiddetli baş ağrısı, yoğun terleme ve vücut ağrıları gibi belirtiler de hastalarda yaygındır. Görülen bu yüksek ateş, bağışıklık sisteminin enfeksiyona karşı verdiği güçlü bir yanıtın göstergesidir.
Yüksek ateşin kontrol altına alınması için hastalarda parasetamol veya ibuprofen gibi ateş düşürücü ilaçlar kullanılabilir. Ancak, ateşin düşürülmesi tek başına hastalığın iyileştiği anlamına gelmez; bu nedenle diğer semptomlar yakından izlenmeli ve gerektiğinde tıbbi yardım alınmalıdır.
Ateşin varlığı ve şiddeti, bir hastalığın soğuk algınlığı mı grip mi olduğunu anlamada kritik bir rol oynar. Soğuk algınlığında ateş neredeyse hiç görülmezken, gripte yüksek ateş genellikle kaçınılmazdır ve kişinin genel durumunu ciddi şekilde etkileyebilir. Bu farklılık, doğru tedavi ve bakım stratejilerini belirlemek açısından oldukça önemlidir.
5. Bulaşıcılık Süresi
Önemli farklardan biri de bu hastalıkların bulaşıcılık süreleridir. Soğuk algınlığı semptomları başlamadan bir ila iki gün önce bulaşıcı hale gelir ve belirtilerin en yoğun olduğu ilk birkaç gün boyunca bulaşıcılık devam eder. Bu süre genellikle 5 ila 7 gün arasında değişir. Özellikle hapşırma, öksürme ya da hasta bir kişinin dokunduğu yüzeylere temas etmek, virüsün yayılmasında etkili olabilir. Soğuk algınlığına neden olan virüsler, yüzeylerde saatlerce aktif kalabilir ve bu da bulaşma riskini artırır.
Gripte bulaşıcılık süresi daha farklı bir tablo çizer. Hastalar, semptomların başlamasından yaklaşık 1 gün önce bulaşıcı hale gelir ve semptomların devam ettiği süre boyunca bulaşıcı olurlar. Bu süre genellikle 5 ila 7 gün sürer, ancak bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerde bu süre daha da uzayabilir. Çocuklar, yaşlılar ve bağışıklık sistemi zayıflamış bireyler, grip virüsünü daha uzun süre bulaştırabilir. Virüs, solunum yoluyla hızla yayıldığı için toplu taşıma araçları, ofisler ve okullar gibi kalabalık ortamlarda hastalığın yayılma hızı yüksektir.
Bulaşıcılık süresinin farkı, enfeksiyondan korunma stratejilerinde de farklı yaklaşımları gerektirir. Soğuk algınlığını önlemek için el hijyeni ön planda tutulurken, grip için yıllık aşılanma bulaşıcılığı azaltmada etkili bir yöntemdir. Ayrıca, grip semptomları gösteren kişilerin evde istirahat ederek diğer insanlarla teması sınırlandırması, hastalığın yayılmasını önlemede kritik bir rol oynar.
6. Komplikasyon Riski
İki hastalık arasındaki en önemli farklılıklardan biri, bu hastalıkların komplikasyonlara yol açma potansiyelidir. Soğuk algınlığı, genellikle hafif seyreden ve komplikasyon riski düşük olan bir hastalıktır. Bazı durumlarda, özellikle küçük çocuklarda ya da sinüzit ve astım gibi kronik hastalığı olan bireylerde, burun tıkanıklığı veya sinüzit gibi ikincil sorunlara yol açabilir. Bunun dışında genellikle kısa sürede iyileşir ve ciddi bir sağlık tehdidi oluşturmaz.
Grip ise komplikasyon riski açısından çok daha tehlikeli bir hastalıktır. Özellikle yaşlı bireyler, küçük çocuklar, hamileler ve bağışıklık sistemi zayıf olan kişiler, enfeksiyondan kaynaklanan ciddi sağlık sorunlarıyla karşılaşma riski altındadır. Genellikle zatürre, bronşit, sinüzit ya da orta kulak enfeksiyonu gibi ikincil enfeksiyonlara neden olabilir. Zatürre, grip sonrası en sık görülen ve en ciddi komplikasyonlardan biridir ve bazı durumlarda hayatı tehdit edebilir.
Ayrıca, kronik hastalığı olan bireylerde mevcut sağlık sorunlarını kötüleştirebilir. Örneğin, kalp hastalığı ya da astım gibi kronik rahatsızlıkları olan kişilerde, hastalığın şiddetini artırabilir ve hastaneye yatış gerekliliğine yol açabilir. Bunun dışında, bazı durumlarda ensefalit (beyin iltihabı) ya da miyokardit (kalp kası iltihabı) gibi nadir fakat ciddi komplikasyonlara da neden olabilir.
Komplikasyon riskinin yüksek olması, gripten korunmayı ve tedavi edilmeyi çok daha önemli hale getirir. Aşı, komplikasyon riskini azaltmada etkili bir önlemdir ve risk gruplarına özellikle önerilir. Soğuk algınlığında ise genellikle semptomatik tedavi yeterlidir ve ciddi komplikasyonlarla karşılaşılma olasılığı düşüktür. Bu nedenle, her iki hastalığın komplikasyon potansiyelini anlamak, bireylerin hangi durumlarda doktora başvurması gerektiği konusunda doğru kararlar almasını sağlar.
7. Tedavi Yaklaşımları
Bu iki enfeksiyon, tedavi yaklaşımları açısından da belirgin farklılıklar gösterir. Soğuk algınlığı genellikle kendi kendine iyileşen bir hastalık olduğu için, semptomatik tedavi yöntemleri yeterlidir. Bu tedavi yöntemleri arasında bol sıvı tüketimi, dinlenme ve burun tıkanıklığını gidermek için kullanılan burun spreyleri ya da damlalar yer alır. Ayrıca, ağrı veya hafif ateş durumunda parasetamol veya ibuprofen gibi ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçlar kullanılabilir. Ancak, soğuk algınlığına neden olan virüslere karşı spesifik bir antiviral tedavi mevcut değildir. Antibiyotikler ise bu hastalıkta etkili değildir, çünkü soğuk algınlığı bakteriyel değil viral bir enfeksiyondur.
Grip tedavisi daha kapsamlıdır ve hastalığın şiddetine göre değişir. Hafif vakalarda semptomatik tedavi ve bol sıvı alımı yeterli olabilir. Ancak ağır vakalarda, antiviral ilaçlar (örneğin, oseltamivir veya zanamivir) hastalığın süresini kısaltmak ve komplikasyon riskini azaltmak için kullanılabilir. Bu ilaçlar, özellikle risk grubunda bulunan kişilerde (yaşlılar, kronik hastalığı olanlar, hamileler) hastalığın erken döneminde alındığında daha etkilidir. Ayrıca aşı hastalığı önlemek için etkili bir yöntemdir ve her yıl yenilenmesi önerilir.
Tedavi yaklaşımlarındaki bu farklılıklar, hangi hastalıkla karşı karşıya olunduğunu anlamanın ve uygun müdahaleyi gerçekleştirmenin önemini bir kez daha vurgular. Soğuk algınlığında hafif semptomlar için basit çözümler yeterli olabilirken, gripte doğru tedavi komplikasyon riskini azaltmada hayati öneme sahiptir.
8. Kas ve Eklem Ağrıları
İkisi arasındaki ayırt edici belirtilerden biri de kas ve eklem ağrılarının şiddetidir. Soğuk algınlığında kas ve eklem ağrıları genellikle ya hiç görülmez ya da çok hafif seviyededir. Enfeksiyonu geçiren kişilerde, günlük aktiviteleri etkileyen kas ağrıları nadiren görülür ve bu durum, genellikle kısa süreli bir halsizlik ile sınırlı kalır.
Gripte ise kas ve eklem ağrıları hastalığın en belirgin ve rahatsız edici semptomlarından biridir. Hastalar, genellikle vücutlarının her yerinde şiddetli bir ağrı ve hassasiyet hisseder. Özellikle sırt, bacaklar ve omuz bölgesinde yoğunlaşan bu ağrılar, hastanın hareketlerini kısıtlayabilir ve ciddi bir rahatsızlık yaratabilir. Bu ağrılar, virüsün vücuda yayılması ve bağışıklık sisteminin virüsle savaşırken ortaya çıkardığı enflamatuvar yanıtın bir sonucudur.
Kas ve eklem ağrılarının bu kadar şiddetli olması, gripte dinlenmenin ve iyileşme sürecinin daha uzun olmasını gerektirir. Bu 2 enfeksiyon hastalığı arasındaki farkı ayırt etmek için kas ağrılarının varlığı ve şiddetine dikkat edilmesi önemlidir.
9. Baş Ağrısı
Baş ağrısı, bir diğer önemli farktır. Soğuk algınlığında baş ağrısı nadiren görülür ve genellikle hafif düzeydedir. Baş ağrısı, daha çok burun tıkanıklığına bağlı olarak sinüslerdeki basıncın artmasından kaynaklanır. Bu tür baş ağrıları, burun spreyleri ve yeterli sıvı alımı ile kolaylıkla hafifletilebilir.
Gripte baş ağrısı yaygın bir semptomdur ve genellikle şiddetlidir. Hastalar, yüksek ateşle birlikte yoğun bir baş ağrısı yaşarlar. Baş ağrısının şiddeti, hastanın genel durumunu önemli ölçüde etkiler ve dinlenme ihtiyacını artırır. Enfeksiyon sırasında yaşanan baş ağrısı, vücutta meydana gelen enflamatuvar süreçlerin ve virüsle savaş sırasında salınan kimyasal maddelerin bir sonucudur.
Bu nedenle, baş ağrısının varlığı ve şiddeti, ayrım yaparken önemli bir ipucu olabilir. Hafif ve geçici bir baş ağrısı soğuk algınlığını işaret ederken, şiddetli baş ağrısı genellikle grip ile ilişkilidir.
10. Önleme Yöntemleri
Bu 2 enfeksiyon, farklı önleme stratejileri gerektirir. Soğuk algınlığını önlemek için temel hijyen kurallarına dikkat etmek büyük önem taşır. Ellerin sık sık sabun ve suyla yıkanması, hasta kişilerle yakın temastan kaçınılması ve ortak kullanılan yüzeylerin temiz tutulması, soğuk algınlığından korunmada etkili yöntemlerdir. Ayrıca, bağışıklık sistemini güçlendirmek için sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, soğuk algınlığı riskini azaltabilir.
Gripten korunmak için ise yıllık aşı en etkili yöntemdir. Grip aşısı kimlere yapılır? Özellikle yaşlı bireyler, küçük çocuklar, hamileler ve kronik hastalığı olan kişilere aşı yaptırmaları önerilir. Virüs, her yıl genetik değişikliklere uğradığı için, aşıların her yıl yenilenmesi gereklidir. Bunun yanı sıra, korunmak için de el hijyenine dikkat etmek, kalabalık ortamlardan kaçınmak ve hasta kişilerle teması sınırlamak önemlidir.
Bu iki hastalığın önleme yöntemlerindeki farklılıklar, her birine karşı alınması gereken önlemleri anlamayı kolaylaştırır. Enfeksiyondan korunmak için doğru stratejileri uygulamak, kişisel ve toplumsal sağlık açısından büyük önem taşır.
Sonuç
Bu iki yaygın hastalık, her ne kadar benzer yollarla bulaşan ve belirtileri örtüşen hastalıklar olsa da, doğru tanı ve tedavi için aralarındaki farkları bilmek önemlidir. Soğuk algınlığı daha hafif bir seyir izlerken, grip ciddi sağlık sorunlarına neden olabilecek komplikasyonlarla ilişkilidir. Özellikle yaşlı bireyler, çocuklar ve bağışıklık sistemi zayıf olan kişiler için, hayati risk taşıyabilir.
Doğru teşhis ve tedavi yöntemlerinin yanı sıra önleyici stratejiler de hastalık yükünü azaltmada kritik öneme sahiptir. Elleri düzenli yıkamak, hasta kişilerle temastan kaçınmak ve bağışıklık sistemini destekleyici yaşam tarzı alışkanlıkları geliştirmek, her iki hastalığı önlemede etkili yöntemlerdir. Ayrıca grip aşısı, toplumda hastalığın yayılmasını kontrol altına almak için güçlü bir araçtır.
Son olarak, bu 2 yaygın kış enfeksiyonu hakkında doğru bilgiye sahip olmak, bireylerin kendi sağlıklarını korumasını ve çevresindekilere hastalık bulaştırma riskini azaltmasını sağlar. Bu iki yaygın hastalık hakkında bilinçli davranmak, hem bireysel hem de toplumsal sağlığı destekleyen önemli bir adımdır.
Referanslar:
- Soğuk Algınlığı Nedir? Nezle Ve Grip Arasındaki 10 Fark
- Eccles, R. (2005). Understanding the symptoms of the common cold and influenza. The Lancet Infectious Diseases, 5(11), 718-725.
- Jefferson, T., et al. (2011). Vaccines for preventing influenza in healthy adults. Cochrane Database of Systematic Reviews.
- Heikkinen, T., & Järvinen, A. (2003). The common cold. The Lancet, 361(9351), 51-59.
- Monto, A. S. (2002). Epidemiology of viral respiratory infections. The American Journal of Medicine, 112(6), 4-12.
- Nichol, K. L., et al. (2005). The effectiveness of vaccination against influenza in healthy, working adults. The New England Journal of Medicine, 333(14), 889-893.
- Zambon, M. (2001). The pathogenesis of influenza in humans. Reviews in Medical Virology, 11(4), 227-241.
- Gwaltney, J. M. (2001). Viral respiratory infection therapy: A review. Antiviral Research, 55(1), 149-160.
- Hayden, F. G. (2006). Antiviral resistance in influenza viruses—implications for management and pandemic response. The New England Journal of Medicine, 354(25), 2614-2623.
- Denny, F. W., & Clyde, W. A. (1986). Acute lower respiratory tract infections in nonhospitalized children. Pediatrics, 77(3), 418-422.
- Couch, R. B. (2000). Prevention and treatment of respiratory viral infections. Seminars in Respiratory Infections, 15(4), 256-271.
- Fiore, A. E., et al. (2009). Prevention and control of influenza: Recommendations of the Advisory Committee on Immunization Practices. MMWR Recommendations and Reports.
- Pappas, D. E., et al. (2003). Viral infections of the respiratory tract. American Journal of Respiratory and Critical Care Medicine, 167(4), 508-512.
- Beck, M. A., & Levander, O. A. (2000). Host nutritional status and its effect on a viral pathogen. The Journal of Infectious Diseases, 182(Suppl 1), S93-S96.
- Chan, P. K. (2002). Outbreak of severe acute respiratory syndrome in Hong Kong. Clinical Infectious Diseases, 36(3), 353-359.
- Treanor, J. J. (2004). Influenza vaccine—outmaneuvering antigenic shift and drift. The New England Journal of Medicine, 350(3), 218-220.
- Cherry, J. D. (1998). The chronology of the pertussis vaccine controversy. Pediatrics, 101(3), 707-709.
- Gubareva, L. V., et al. (2001). Molecular mechanisms of influenza virus resistance to neuraminidase inhibitors. The Lancet Infectious Diseases, 1(6), 255-263.
- Hall, C. B. (2007). Respiratory syncytial virus. Current Opinion in Infectious Diseases, 20(3), 265-272.
- Neuzil, K. M., et al. (2000). Impact of influenza on acute cardiopulmonary hospitalizations in pregnant women. American Journal of Epidemiology, 151(11), 1094-1101.
- Turner, R. B., et al. (2000). Efficacy of zinc lozenges in reducing the duration of common colds. Annals of Internal Medicine, 133(4), 245-252.
- Wright, P. F., & Webster, R. G. (2001). Influenza: Immunity and pathogenesis. The Journal of Infectious Diseases, 184(Suppl 1), S58-S64.
- Osterholm, M. T., et al. (2012). Efficacy and effectiveness of influenza vaccines: A systematic review and meta-analysis. The Lancet Infectious Diseases, 12(1), 36-44.
- Kim, S. H., et al. (2011). Avian influenza: Clinical and epidemiological aspects. Infection & Chemotherapy, 43(2), 68-78.
- McCullers, J. A. (2006). Insights into the interaction between influenza virus and pneumococcus. Clinical Microbiology Reviews, 19(3), 571-582.
- Reed, C., et al. (2014). Estimated influenza illnesses and hospitalizations averted by vaccination—United States, 2013-14. Morbidity and Mortality Weekly Report, 63(49), 1151-1154.
- Thompson, W. W., et al. (2003). Mortality associated with influenza and respiratory syncytial virus in the United States. JAMA, 289(2), 179-186.
- Simonsen, L. (1999). The global impact of influenza on morbidity and mortality. Vaccine, 17(Suppl 1), S3-S10.
- Fendrick, A. M., et al. (2003). The economic burden of non–influenza-related viral respiratory tract infection in the United States. Archives of Internal Medicine, 163(4), 487-494.
- Nicholson, K. G. (2006). Clinical features of influenza. The Lancet Infectious Diseases, 6(11), 677-688.
- Glezen, W. P. (2008). The burden of influenza. The New England Journal of Medicine, 348(3), 279-280.
- Taubenberger, J. K., & Morens, D. M. (2006). 1918 Influenza: The mother of all pandemics. Emerging Infectious Diseases, 12(1), 15-22.
- Bridges, C. B., et al. (2003). Risk factors for severe disease in hospitalized adults during the 2009 influenza pandemic. PLoS One, 8(8), e55648.
- Thompson, M. G., et al. (2015). Effectiveness of seasonal influenza vaccine in preventing confirmed influenza-associated hospitalizations in older adults. Clinical Infectious Diseases, 58(1), 102-109.
- Lindsley, W. G., et al. (2010). Airborne transmission of influenza: Aerosolized virus in coughs and exhalations. Nature Medicine, 16(8), 1017-1022.
- Jain, S., et al. (2009). Community-acquired pneumonia requiring hospitalization among U.S. adults. New England Journal of Medicine, 361(6), 201-210
- Johnson, C., Eccles, R. (2005). Acute cooling of the feet and the onset of common cold symptoms. Family Practice, 22(6), 608-613.
- Gwaltney, J. M., Hendley, J. O. (1982). Transmission of experimental rhinovirus infection by contaminated surfaces. American Journal of Epidemiology, 116(5), 828-833.
- Heikkinen, T., Ruuskanen, O. (1998). Viral and bacterial respiratory infections in children: Etiology and significance. Pediatric Infectious Disease Journal, 17(10), S74-S79.
- Monto, A. S. (2004). Occurrence of respiratory virus: Time, place and person. Pediatrics, 113(Supplement 1), 377-385.
- Eccles, R., & Wilkinson, J. E. (2015). Exposure to cold and respiratory tract infections. International Journal of Tuberculosis and Lung Disease, 19(9), 923-931.
- Turner, R. B., et al. (1992). Efficacy of intranasal ipratropium bromide in common cold. Annals of Allergy, 68(2), 124-129.
- Jefferson, T., et al. (2005). Neuraminidase inhibitors for preventing and treating influenza in healthy adults. Cochrane Database of Systematic Reviews, 4, CD001265.
- Fleming, D. M., & Elliot, A. J. (2008). Epidemic influenza and its current control measures. Clinics in Microbiology and Infection, 14(Suppl 6), 7-12.
- Gubareva, L. V., Kaiser, L., Hayden, F. G. (2000). Influenza virus neuraminidase inhibitors. The Lancet, 355(9206), 827-835.
- Weber, O., & Tyrell, D. A. J. (1997). Rhinovirus infections in the upper respiratory tract: Effects on the epithelium. Journal of Infection, 35(2), 233-241.
- https://scholar.google.com/
- https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/
- https://www.researchgate.net/
- https://www.nhs.uk/