Diş Çürüklerinin 8 Nedeni, Belirtileri Ve Tedavisi
Diş sağlığı, genel sağlığımızın en temel unsurlarından biridir. Ağız ve diş sağlığına yeterince özen gösterilmemesi, uzun vadede diş kaybına, ağrılı süreçlere ve daha ciddi sağlık problemlerine yol açabilir. Diş çürükleri, bu problemler arasında en yaygın olanıdır ve zamanında tedavi edilmezse, geri dönüşü olmayan hasarlara neden olabilir. Diş çürükleri, dişlerin yapısal bütünlüğünü bozan, diş minesinin aşınmasına yol açan ve nihayetinde dişin iç dokusunu etkileyen ciddi bir sorundur. Bu makalede, diş çürüklerinin nedenleri, belirtileri ve tedavi yöntemleri hakkında kapsamlı bir analiz sunulacaktır.
Sağlık Bilgisi İçeriği
Diş Çürüklerinin 8 Nedeni, Belirtileri Ve Tedavisi
Diş çürüklerinin temel nedeni, ağızda biriken plaklardır. Plaklar, dişlerin üzerinde biriken ve bakteri üremesi için uygun bir zemin hazırlayan yapışkan bir madde olarak tanımlanabilir. Bu bakteriler, diş yüzeyinde birikerek zamanla asit üretir ve diş minesine zarar verir. Bu sürecin devam etmesi, dişin daha derin katmanlarına kadar inen çürüklerin oluşmasına yol açar. Ancak diş çürüklerinin oluşumu sadece kötü ağız hijyenine bağlı değildir. Genetik yatkınlık, beslenme alışkanlıkları, tükürük akışı gibi faktörler de diş çürüğü riskini artırabilir.
Diş çürüklerinin belirtileri genellikle ilk aşamalarda hafif seyreder ve bu da sorunun fark edilmesini zorlaştırır. Ancak, çürük ilerledikçe belirtiler de daha belirgin hale gelir. Soğuk, sıcak veya tatlı yiyeceklere karşı aşırı hassasiyet, diş ağrısı, diş yüzeyinde görülen renk değişiklikleri gibi belirtiler, diş çürüğünün yaygın işaretleridir. Bu belirtiler fark edildiğinde, vakit kaybetmeden bir diş hekimine başvurulması gerekmektedir.
Diş çürüklerinin tedavisi, çürüğün boyutuna ve derinliğine bağlı olarak değişir. Erken aşamada tespit edilen çürükler, basit dolgularla tedavi edilebilirken, ilerlemiş çürükler için daha kapsamlı tedavi yöntemleri gerekebilir. Kanal tedavisi, diş çekimi ve protez uygulamaları, ileri derecede çürümüş dişler için başvurulan tedavi yöntemleridir. Ancak, en iyi tedavi yöntemi, çürük oluşumunu en baştan önlemek için düzenli diş bakımı yapmaktır.
Diş Çürüklerinin Nedenleri
Diş çürüklerinin oluşumu karmaşık bir süreçtir ve bu süreci etkileyen birçok faktör vardır. Çürüklerin oluşmasında temel etken, bakterilerin diş yüzeyinde birikmesi ve zamanla diş minesine zarar vermesidir. Ancak, bu süreci hızlandıran veya yavaşlatan birçok farklı faktör bulunur. Aşağıda, diş çürüklerinin nedenleri detaylandırılmıştır:
1. Kötü Ağız Hijyeni
Kötü ağız hijyeni, diş çürüklerinin en yaygın nedenidir. Dişlerin düzenli olarak fırçalanmaması, diş ipi kullanılmaması ve ağız bakımının ihmal edilmesi, dişlerin üzerinde plak birikmesine yol açar. Plak, bakteri, yiyecek artıkları ve tükürükten oluşan yapışkan bir tabakadır. Dişlerin düzenli olarak temizlenmemesi durumunda, plak zamanla sertleşerek tartar adı verilen diş taşlarına dönüşebilir. Tartar, dişlerin fırçalanması ile temizlenemediğinden, yalnızca profesyonel diş temizliği ile çıkarılabilir. Tartarın varlığı, diş etlerine ve dişlerin sağlığına zarar verir ve çürüklerin oluşumuna zemin hazırlar.
2. Şekerli ve Asitli Yiyecek ve İçecekler
Beslenme alışkanlıkları, diş sağlığı üzerinde doğrudan bir etkiye sahiptir. Özellikle şekerli yiyecekler, diş çürüklerinin oluşumunda büyük rol oynar. Şeker, ağızdaki bakteriler tarafından fermente edilerek asit üretimine yol açar. Bu asit, diş minesinin mineral yapısını bozarak mineyi zayıflatır ve çürüklerin oluşumunu başlatır. Asitli içecekler de (örneğin gazlı içecekler, meyve suları) diş minesine zarar verir. Bu tür içeceklerin sık tüketilmesi, ağızdaki pH dengesini bozarak asidik bir ortam yaratır ve bu da diş minesinin erozyonuna neden olur. Bu nedenle, şekerli ve asitli yiyecek ve içeceklerin tüketimi sınırlanmalı ve tüketim sonrası dişler mutlaka fırçalanmalıdır.
3. Genetik Yatkınlık
Bazı bireyler, genetik yapıları nedeniyle diş çürüklerine daha yatkındır. Genetik faktörler, dişlerin yapısını, tükürük bileşimini ve hatta ağız bakterilerinin türlerini etkileyebilir. Örneğin, bazı insanların diş minesi diğerlerine göre daha ince veya daha az mineralize olabilir, bu da dişlerin çürümeye karşı daha savunmasız olmasına neden olabilir. Ayrıca, tükürüğün miktarı ve bileşimi de genetik faktörlere bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Tükürük, ağızdaki asitleri nötralize eder ve diş yüzeyini temizleyerek çürük oluşumunu engeller. Yetersiz tükürük üretimi veya tükürüğün düşük tamponlama kapasitesi, ağızda asit birikmesine ve çürüklerin hızla gelişmesine yol açabilir.
4. Flor Eksikliği
Florür, diş minesini güçlendiren ve diş çürüklerini önleyen bir mineral olarak bilinir. Flor, diş minesine nüfuz ederek mineralleri yeniden yapılandırır ve mineyi asit saldırılarına karşı daha dirençli hale getirir. Flor eksikliği, dişlerin çürüğe karşı daha savunmasız hale gelmesine neden olur. Florür içeren diş macunlarının kullanımı, diş çürüklerinin önlenmesinde oldukça etkilidir. Ayrıca, bazı toplumlarda içme sularına flor eklenmesi, toplumsal düzeyde diş çürüğü vakalarının azalmasına yardımcı olmuştur. Bununla birlikte, flor eksikliği sadece diş macunu veya su yoluyla değil, aynı zamanda flor içeren gıdaların yetersiz tüketimi ile de ilişkilendirilebilir.
5. Yetersiz Tükürük Üretimi
Tükürük, ağız sağlığı için son derece önemli bir rol oynar. Tükürüğün birçok işlevi vardır; diş yüzeyini temizler, asitleri nötralize eder, yiyecek parçacıklarını uzaklaştırır ve diş minesini koruyan mineralleri sağlar. Yetersiz tükürük üretimi, ağız kuruluğuna (xerostomia) yol açar ve bu durum diş çürüklerinin oluşum riskini artırır. Ağız kuruluğu, genellikle bazı ilaçların yan etkisi olarak ortaya çıkabilir. Antidepresanlar, antihistaminikler ve tansiyon ilaçları, tükürük üretimini azaltan yaygın ilaç türlerindendir. Ayrıca, bazı sistemik hastalıklar ve radyoterapi gibi tedaviler de tükürük bezlerinin fonksiyonunu etkileyerek ağız kuruluğuna neden olabilir.
6. Dişlerdeki Çatlaklar ve Girintiler
Dişlerin yapısal özellikleri de çürüklerin oluşumunu etkileyebilir. Dişlerin yüzeyindeki derin çatlaklar, girintiler ve çıkıntılar, bakteri ve plak birikimi için ideal alanlar oluşturur. Özellikle azı dişlerinin çiğneme yüzeylerinde bulunan bu derin girintiler, fırçalama sırasında yeterince temizlenemez ve bu bölgelerde çürüklerin başlamasına neden olur. Bu tür durumlarda, diş hekiminiz fissür örtücü adı verilen bir koruyucu uygulayarak bu girintileri kapatabilir ve çürük riskini azaltabilir. Fissür örtücüler, diş yüzeyine uygulanan ince plastik kaplamalardır ve bu sayede dişin yüzeyi daha pürüzsüz hale gelir, temizlenmesi kolaylaşır.
7. Ağız Florasının Değişimi
Ağız florası, ağız içinde bulunan mikroorganizmaların tümünü ifade eder. Ağız florasının dengesi, diş çürüğü riskini doğrudan etkiler. Bazı bakteriler, diş çürüğüne neden olan asitleri üretirken, diğerleri bu asitleri nötralize edebilir. Ağız florasının dengesi, beslenme alışkanlıkları, ağız hijyeni uygulamaları, tükürük miktarı ve bileşimi gibi birçok faktörden etkilenir. Antibiyotik kullanımı veya diyet değişiklikleri, ağız florasının dengesini bozarak çürük yapıcı bakterilerin sayısını artırabilir. Bu durum, diş çürüklerinin hızla gelişmesine neden olabilir.
8. Yaş ve Hormonal Değişiklikler
Yaş, diş sağlığını etkileyen bir diğer önemli faktördür. Çocukluk döneminde diş çürüğü riski yüksek olabilir, çünkü süt dişleri daha hassastır ve genellikle daha az mineralize olmuştur. Yaşlandıkça, diş eti çekilmesi ve kök çürükleri gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Hormonal değişiklikler de (örneğin, ergenlik, hamilelik, menopoz) ağız sağlığını etkileyebilir. Bu dönemlerde hormonal dalgalanmalar, diş etlerinin hassasiyetini artırabilir ve plak birikimine karşı savunmasız hale getirebilir.
Diş çürüklerinin önlenmesi için bu nedenlerin her birine dikkat edilmesi ve uygun ağız hijyeni uygulamalarının benimsenmesi önemlidir. Her bireyin ağız yapısı, genetik özellikleri ve yaşam tarzı farklı olduğundan, diş çürüklerine karşı alınacak önlemler de kişisel olarak uyarlanmalıdır.
Bu detaylı nedenler analizi, diş çürüklerinin nasıl oluştuğunu ve bu süreci hızlandıran faktörleri anlamak açısından önemlidir. Bu bilgilerin ışığında, daha etkili önleme stratejileri geliştirmek ve diş sağlığını korumak mümkündür.
Diş Çürüklerinin Belirtileri
Diş çürükleri, ilk başlarda belirti vermeyebilir ve bu da erken teşhisi zorlaştırır. Ancak çürüğün ilerlemesiyle birlikte çeşitli belirtiler ortaya çıkar:
- Diş Hassasiyeti: Çürüğün ilk belirtilerinden biri, sıcak, soğuk veya tatlı yiyeceklere karşı artan hassasiyettir. Diş minesinin zayıflaması ve çürüğün dişin derinlerine ilerlemesiyle bu hassasiyet giderek artar.
- Diş Ağrısı: Diş ağrısı genellikle çürüğün ilerlediği durumlarda ortaya çıkar. Ağrı, çiğneme sırasında veya gece yatarken artabilir.
- Diş Yüzeyinde Renk Değişikliği: Çürükler, diş yüzeyinde beyaz, kahverengi veya siyah lekeler şeklinde kendini gösterebilir. Bu renk değişiklikleri, diş minesinin zarar gördüğünü ve çürüğün ilerlediğini gösterir.
- Kötü Ağız Kokusu: Diş çürükleri, ağızda bakterilerin birikmesine yol açar ve bu da kötü ağız kokusuna neden olabilir.
- Dişin Üzerinde Görülen Çukurlaşmalar: İlerlemiş çürükler, diş yüzeyinde küçük çukurlar veya oyuklar oluşturabilir. Bu çukurlaşmalar, dişin yapısının zayıfladığının bir işaretidir.
Diş Çürüklerinin Tedavisi
Diş çürüklerinin tedavisi, çürüğün yaygınlığı, dişin etkilenen kısmının büyüklüğü ve hastanın genel ağız sağlığı gibi faktörlere bağlı olarak farklılık gösterir. Aşağıda, diş çürüğü tedavisinde kullanılan yöntemlerin detaylı açıklamaları verilmiştir:
1. Florür Tedavisi
Florür, diş çürüklerinin başlangıç aşamalarında etkili bir tedavi seçeneğidir. Diş minesini güçlendiren florür, diş yüzeyindeki minerallerin yeniden oluşumunu destekler ve çürüğün ilerlemesini durdurur. Bu diş çürüğü tedavisi genellikle diş hekimi tarafından profesyonel olarak uygulanır ve şu yöntemlerle yapılır:
- Florür Jeli veya Köpüğü: Diş hekimi tarafından dişlerin üzerine sürülen bu jeller veya köpükler, diş minesine nüfuz ederek yeniden mineralizasyonu teşvik eder.
- Florür Varnışı: Florürlü bir cila olan florür verniği, dişin yüzeyine uygulanır ve uzun süre kalıcılığını koruyarak diş minesinin güçlenmesine yardımcı olur.
- Florürlü Diş Macunları ve Ağız Gargaraları: Evde kullanım için önerilen florürlü ürünler, günlük ağız hijyenine entegre edilerek diş çürüğüne karşı koruma sağlar.
Florür tedavisi özellikle çocuklarda ve diş minesinin zayıf olduğu bireylerde etkili bir önleyici tedavi olarak kullanılır.
2. Diş Dolgusu
Diş dolgusu, çürüğün diş minesinde oluşturduğu hasarın temizlenmesi ve bu boşluğun dolgu maddesi ile kapatılması işlemidir. Diş dolgusunun türü, çürüğün boyutuna ve dişin hangi bölgesinde bulunduğuna göre değişir. Yaygın olarak kullanılan dolgu malzemeleri şunlardır:
- Kompozit Reçine Dolgu: Bu tür dolgular, dişin doğal renginde olup estetik bir görünüm sağlar. Kompozit reçine, dişin çürükten etkilenen kısmına tabakalar halinde uygulanır ve her tabaka özel bir ışıkla sertleştirilir. Kompozit dolgu, ön dişlerde ve görünür bölgelerde tercih edilir.
- Amalgam Dolgu: Amalgam, dayanıklılığı ve uzun ömürlülüğü ile bilinen bir dolgu malzemesidir. Gümüş, cıva, bakır ve kalay gibi metallerden oluşur. Genellikle azı dişleri gibi çiğneme kuvvetine maruz kalan dişlerde kullanılır.
- Altın Dolgu: Altın dolgular, dayanıklı ve uzun ömürlüdür, ancak estetik açıdan daha az tercih edilir. Diş hekimi tarafından özel olarak hazırlanır ve dişe yerleştirilir.
Diş dolgusunun amacı, çürüğün ilerlemesini durdurmak ve dişin işlevini geri kazandırmaktır. Çürük tamamen temizlendikten sonra, dolgu dişin yapısal bütünlüğünü sağlar.
3. Kanal Tedavisi (Endodonti)
Kanal tedavisi, dişin pulpasına kadar ulaşan derin çürükler için uygulanan bir tedavi yöntemidir. Dişin iç kısmında yer alan pulpa, sinirler ve kan damarlarını içerir. Çürüğün bu bölgeye ulaşması, şiddetli diş ağrısına ve enfeksiyona neden olabilir. Kanal tedavisi süreci şu aşamaları içerir:
- Anestezi ve Pulpanın Çıkarılması: Diş hekimi, dişi uyuşturduktan sonra, dişin taç kısmında bir delik açar ve enfekte olmuş pulpayı çıkarır.
- Kök Kanallarının Temizlenmesi ve Şekillendirilmesi: Kök kanalları özel aletlerle temizlenir ve şekillendirilir. Bu süreç, enfeksiyonun tamamen ortadan kaldırılması için önemlidir.
- Kanalın Dolgulanması ve Sızdırmazlığının Sağlanması: Kök kanalları gutta percha adı verilen lastik benzeri bir maddeyle doldurulur. Bu dolgu, bakterilerin dişin iç kısmına tekrar nüfuz etmesini önler.
- Restoratif İşlem: Kanal tedavisi tamamlandıktan sonra, dişin kalan kısmı genellikle bir kaplama veya dolgu ile restore edilir. Bu işlem, dişin kırılmasını önler ve fonksiyonel olarak geri kazanılmasını sağlar.
Kanal tedavisi, dişi çekmek yerine kurtarmayı hedefler ve dişin ömrünü uzatır.
4. Diş Çekimi
Diş çekimi, dişin aşırı derecede hasar gördüğü ve kurtarılamadığı durumlarda başvurulan bir tedavi yöntemidir. Çekim genellikle son çare olarak düşünülür, ancak dişin çevresindeki enfeksiyonun yayılmasını engellemek ve diğer dişlerin sağlığını korumak için gerekli olabilir. Diş çekimi iki şekilde yapılabilir:
- Basit Çekim: Diş hekimi, lokal anestezi uygulayarak dişi pens adı verilen bir aletle çekebilir. Bu yöntem genellikle ağızda görünen dişler için kullanılır.
- Cerrahi Çekim: Dişin kırılmış olması veya diş etinin altında kalması durumunda cerrahi çekim gerekebilir. Diş hekimi veya bir ağız cerrahı, dişi çıkarmak için küçük bir kesi yapabilir.
Diş çekimi sonrasında, boşluğun doldurulması için çeşitli protez seçenekleri mevcuttur. İmplantlar, köprüler veya takma dişler, çekilen dişin yerini alarak ağız sağlığını ve estetiğini geri kazandırır.
5. Diş Kaplamaları ve Kronlar
Diş kaplamaları veya kronlar, dişin büyük bir kısmının çürük veya travma nedeniyle hasar gördüğü durumlarda kullanılır. Kaplamalar, dişin geri kalanını korur ve estetik bir görünüm kazandırır. Bu tedavi şu şekilde gerçekleştirilir:
- Dişin Hazırlanması: Dişin hasarlı kısımları temizlenir ve kaplama için uygun bir şekle getirilir. Dişin küçük bir kısmı törpülenerek kaplamanın yerleştirilmesi için alan açılır.
- Kalıp Alınması ve Geçici Kaplama: Dişten alınan ölçü, laboratuvarda kaplama veya kron üretimi için kullanılır. Bu süreç tamamlanana kadar dişe geçici bir kaplama yerleştirilir.
- Kalıcı Kaplamanın Yerleştirilmesi: Özel olarak hazırlanan kaplama, dişin üzerine yerleştirilir ve sabitlenir. Bu kaplama, dişi dış etkenlerden korur ve işlevini geri kazandırır.
Kaplamalar, genellikle porselen, metal veya porselenle kaplanmış metalden yapılır. Estetik ve dayanıklılığı birleştiren bu tedavi, dişin doğal görünümünü korurken, işlevselliğini de sürdürmesine olanak tanır.
6. Diş İmplantları
Diş çekimi sonrasında boş kalan bölgenin doldurulması için diş implantları tercih edilebilir. İmplantlar, çene kemiğine yerleştirilen titanyum vidalardan oluşur ve üzerine protez diş yerleştirilir. İmplantlar, eksik dişin işlevini ve görünümünü mükemmel bir şekilde geri kazandırır. İmplant tedavisi şu aşamaları içerir:
- Cerrahi İşlem: Çene kemiğine titanyum implant yerleştirilir. Bu implant, kemiğin zamanla kaynaşarak sabitlenmesini sağlar.
- Osseointegrasyon Süreci: İmplantın çene kemiği ile kaynaşması birkaç ay sürebilir. Bu süreç tamamlandığında, implant sağlam bir şekilde çeneye tutunur.
- Protez Dişin Yerleştirilmesi: İmplant üzerine protez diş yerleştirilir. Bu diş, doğal dişlerle uyumlu bir görünüm ve işlev sağlar.
İmplantlar, eksik dişlerin yerini almak için kalıcı ve uzun ömürlü bir çözüm sunar.
Diş Çürüklerini Önlemenin Yolları
Diş çürüklerinin önlenmesi, doğru ağız hijyeni ve düzenli diş hekimi kontrolleriyle mümkündür. Diş çürüklerini önlemek için alınabilecek başlıca önlemler şunlardır:
- Düzenli Diş Fırçalama: Dişlerin günde en az iki kez, florürlü diş macunu ile fırçalanması, plak birikimini önler ve diş minesini güçlendirir.
- Diş İpi Kullanımı: Diş ipi, diş fırçasının ulaşamadığı bölgelerdeki plakları temizler ve diş çürüğü riskini azaltır.
- Dengeli Beslenme: Şekerli ve asitli yiyeceklerin tüketimini sınırlamak, diş çürüklerinin önlenmesine yardımcı olur. Sağlıklı ve dengeli bir beslenme düzeni, diş sağlığı için büyük önem taşır.
- Düzenli Diş Hekimi Kontrolleri: Diş hekimi kontrolleri, diş çürüklerinin erken teşhisi ve tedavisi için gereklidir. Altı ayda bir düzenli olarak diş hekimi ziyaret edilmelidir.
- Florür Kullanımı: Diş macunlarında florür içeriğine dikkat edilmesi ve gerektiğinde diş hekiminin önerdiği florür takviyelerinin kullanılması, diş çürüklerini önlemede etkilidir.
- Yeterli Su Tüketimi: Su içmek, ağızdaki asitleri nötralize eder ve tükürük üretimini artırarak ağız sağlığını destekler.
Sonuç
Diş çürükleri, ağız ve diş sağlığını ciddi şekilde tehdit eden bir sorundur. Erken teşhis ve doğru tedavi yöntemleri ile çürüklerin ilerlemesi durdurulabilir ve dişlerin kaybedilmesi önlenebilir. Ancak, en etkili yöntem, diş çürüklerinin oluşumunu en başından önlemek için gerekli önlemleri almaktır. Düzenli diş fırçalama, diş ipi kullanımı, dengeli beslenme ve düzenli diş hekimi kontrolleri, diş çürüklerinin önlenmesinde kritik rol oynar. Ağız sağlığınıza özen göstererek, diş çürüklerinin yaratabileceği olumsuz etkilerden korunabilirsiniz.
Referanslar:
- Diş Çürüklerinin 8 Nedeni, Belirtileri Ve Tedavisi
- Fejerskov, O., Nyvad, B., & Kidd, E. (2015). Dental Caries: The Disease and Its Clinical Management. Wiley-Blackwell.
- Selwitz, R. H., Ismail, A. I., & Pitts, N. B. (2007). Dental caries. The Lancet, 369(9555), 51-59.
- Featherstone, J. D. B. (2000). The science and practice of caries prevention. Journal of the American Dental Association, 131(7), 887-899.
- Pitts, N. B., & Zero, D. T. (2016). White spot lesions: Etiology and management. Dental Clinics of North America, 60(2), 399-424.
- Kidd, E. A. M., & Fejerskov, O. (2016). Essentials of Dental Caries. Oxford University Press.
- Bagramian, R. A., Garcia-Godoy, F., & Volpe, A. R. (2009). The global increase in dental caries: A pending public health crisis. American Journal of Dentistry, 22(1), 3-8.
- Ekstrand, K. R., & Martignon, S. (2016). Minimally invasive dentistry: New concepts for prevention and management of dental caries. International Dental Journal, 66(4), 227-234.
- Fontana, M., & González-Cabezas, C. (2012). Minimal intervention dentistry: Part 2. Caries risk assessment in adults. British Dental Journal, 213(9), 447-451.
- Touger-Decker, R., & van Loveren, C. (2003). Sugars and dental caries. The American Journal of Clinical Nutrition, 78(4), 881S-892S.
- Petersson, L. G., & Twetman, S. (2011). Caries prevention in adults: Effect of professional fluoride gel applications. Journal of Dental Research, 90(6), 697-704.
- Schwendicke, F., Paris, S., & Tu, Y. K. (2016). Effects of using different criteria for caries removal: A systematic review and network meta-analysis. Journal of Dental Research, 95(4), 385-393.
- Hajishengallis, E., & Hajishengallis, G. (2020). Neutrophil homeostasis and periodontal health in children and adults. Journal of Dental Research, 99(6), 680-687.
- Nyvad, B., & Takahashi, N. (2020). Caries ecology revisited: Microbial dynamics and the caries process. Caries Research, 54(4), 297-313.
- Marsh, P. D., & Martin, M. V. (2009). Oral Microbiology. Churchill Livingstone.
- Lynch, R. J. M., & Smith, S. R. (2012). Remineralization agents: New directions and challenges. Journal of Dental Research, 91(12), 1117-1120.
- Kassebaum, N. J., Bernabé, E., & Dahiya, M. (2015). Global burden of untreated caries. Journal of Dental Research, 94(5), 650-658.
- Ten Cate, J. M. (2013). Contemporary perspectives on the use of fluoride products in caries prevention. British Dental Journal, 214(4), 161-167.
- Dye, B. A., & Thornton-Evans, G. (2010). Trends in oral health by poverty status. Journal of the American Dental Association, 141(2), 135-143.
- https://scholar.google.com/
- https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/
- https://www.researchgate.net/
- https://www.mayoclinic.org/
- https://www.nhs.uk/
- https://www.webmd.com/