Priapizm Nedenleri ve Tedavisi 2
Priapizm, tıbbi literatürde nadir görülen ancak ciddi sonuçlara yol açabilen bir acil durum olarak tanımlanır. Genellikle ağrılı ve uzun süren bir ereksiyon ile kendini gösteren bu durum, normal cinsel uyarılma olmadan ortaya çıkar ve penisin yumuşamasını sağlayan doğal süreç bozulur. Tedavi edilmezse, kalıcı hasara ve erektil disfonksiyona yol açabilen bir tıbbi acil durumdur. Bu nedenle, tıbbi müdahale gerektiren durumlar arasında hızlıca tanınmalı ve tedavi edilmelidir.
Sağlık Bilgisi İçeriği
Priapizm Nedenleri ve Tedavisi 2
Priapizmin kökeni, eski Yunan mitolojisinde verimlilik ve cinsellik tanrısı olan Priapos’tan gelir. Efsaneye göre Priapos, sürekli ereksiyon halindedir. Modern tıpta isE, normal ereksiyonun ötesinde, ereksiyonun uzun süre devam etmesi ve genellikle ağrılı bir hal alması durumu olarak tanımlanır. Bu durum, her yaştan erkeği etkileyebilse de, en sık 20-50 yaş arası erkeklerde görülür. Ayrıca, çocuklarda da, özellikle orak hücre anemisi gibi kan hastalıkları olanlarda ortaya çıkabilir. Tedavi edilmediğinde, kalıcı erektil disfonksiyon riski taşıdığı için, hızlı ve doğru müdahale büyük önem taşır.
Temel olarak iki ana tipte karşımıza çıkar: iskemik ve non-iskemik priapizm. İskemik priapizm, penise gelen kanın geri dönüşünün engellendiği bir durumdur ve acil tedavi gerektirir. Non-iskemik priapizm ise genellikle daha az acil olan, travma sonrası meydana gelen, penise giden kan akışının kontrolsüz bir şekilde artması durumudur. Her iki durumda da, doğru tanı ve tedavi stratejileri, hastanın sağlığını korumak için önemlidir. Özellikle iskemik priapizm, birkaç saat içinde tedavi edilmezse, ciddi sonuçlar doğurabilir.
Bu makalede priapizm belirtileri, nedenleri, tanısı ve tedavi yöntemleri detaylı bir şekilde ele alınacaktır. Hem iskemik hem de non-iskemik priapizmin nasıl farklılık gösterdiğini, hangi tedavi yaklaşımlarının benimsendiğini ve hangi durumlarda acil tıbbi yardım alınması gerektiğini inceleyeceğiz. Bu durumla ilgili bilinçlenmek, toplum sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır, çünkü priapizm sıklıkla acil bir durum olarak değerlendirilmez ve bu da hastaların zamanında tedavi edilmesini engelleyebilir.
Priapizm Belirtileri
İki ana tipte görülen bir durumdur: iskemik (düşük akışlı) priapizm ve non-iskemik (yüksek akışlı) priapizm. Bu iki tip, farklı belirtilerle kendini gösterir ve tanı ile tedavi süreçleri de farklılık gösterir. Belirtilerin detaylı incelenmesi, hangi tür olduğunu anlamak açısından önemlidir.
- İskemik (düşük akışlı) priapizm: Penisteki kanın sıkışması ve geri akmaması durumudur. Bu, en yaygın ve aynı zamanda en ciddi formudur. Tıbbi bir acil durum olarak kabul edilir ve derhal tedavi edilmezse penisteki dokulara kalıcı hasar verebilir. Bu nedenle hastanın şiddetli ağrı hissetmesine neden olan bir durumdur. Belirtiler şu şekilde detaylandırılabilir:
- Uzun Süren Ereksiyon: Cinsel uyarı olmadan başlayan ereksiyon, genellikle dört saatten fazla sürer. Bu ereksiyon, normal cinsel aktivite veya uyarılma ile ilişkili değildir ve genellikle penis sertleşmiş halde kalır.
- Şiddetli Ağrı: Hastalar, penis bölgesinde artan şiddetle ağrı hissederler. Ağrı, başlangıçtan itibaren giderek kötüleşir ve saatler geçtikçe dayanılmaz hale gelebilir. Peniste oluşan ağrı, kanın oksijenlenmemesi ve dokularda hasar oluşması nedeniyle ortaya çıkar.
- Sertleşmiş Penis: Penisin gövdesi sertleşmiş halde kalırken, baş kısmı genellikle daha yumuşaktır. Bu durum, iskemik priapizmin en belirgin fizyolojik işaretlerinden biridir.
- Daha Sonra Gelen Semptomlar: Tedavi edilmezse, iskemik priapizm sonucunda penis dokularında kalıcı hasar meydana gelebilir. Bu durum, gelecekte erektil disfonksiyona yol açabilir, yani hasta ereksiyon olamama sorunu yaşayabilir.
- Non-iskemik (yüksek akışlı) priapizm: Genellikle penise ya da pelvik bölgeye gelen bir travma sonucunda meydana gelir. Bu tip, daha az acil bir durum olarak kabul edilir, çünkü penise gelen kan akışı kontrolsüz bir şekilde artar ancak doku hasarı riski daha düşüktür. Genellikle aşağıdaki belirtilerle kendini gösterir:
- Ağrısız Ereksiyon: Bu tipte, ereksiyon genellikle ağrısızdır. Bu, iskemik priapizmden en önemli farklardan biridir. Ereksiyon, ağrısız bir şekilde devam eder ve hasta genellikle rahatsızlık hissetmez.
- Peniste Tam Sertleşme Olmaması: Penisin tam anlamıyla sertleşmemesi yaygındır. Penis genellikle yarı sert halde kalır. Bu durum, iskemik priapizmdeki sertleşmenin aksine daha az belirgin olabilir.
- Daha Az Aciliyet: Acil müdahale gerektirmeyebilir ve bazen kendiliğinden düzelebilir. Ancak durum uzadığında, yine de bir sağlık profesyoneline danışmak önemlidir.
Her iki tip priapizm de 4 saatten uzun süren ereksiyonlar ile karakterize olduğundan, bu sürenin aşılması halinde mutlaka bir sağlık profesyoneline başvurulması gerekmektedir. Özellikle ağrının varlığı, iskemik priapizmin bir göstergesi olabilir ve acil müdahale gerektirebilir.
Priapizm Nedenleri
Priapizm, birçok farklı nedenin bir sonucu olarak ortaya çıkabilir. Hem iskemik hem de non-iskemik priapizme yol açan faktörler farklıdır, ancak genel olarak priapizmin en yaygın nedenleri arasında hematolojik bozukluklar, ilaç kullanımı, travmalar ve nörolojik durumlar yer alır. Nedenlerin detaylı bir şekilde incelenmesi, priapizmin önlenmesi ve tedavisinde önemli bir adım olarak kabul edilir.
- Hematolojik Bozukluklar: Kan hastalıkları, özellikle orak hücre anemisi, en yaygın nedenlerden biridir. Orak hücre anemisinde, vücutta üretilen anormal şekilli kırmızı kan hücreleri, penisteki kan damarlarına takılabilir ve kanın geri akışını engelleyebilir. Bu da peniste kanın sıkışmasına ve iskemik priapizme neden olabilir.
- Orak Hücre Anemisi: Orak hücre anemisi olan hastaların yaklaşık %42’si yaşamları boyunca en az bir kez priapizm atağı yaşarlar. Bu hastalarda, orak şeklindeki kırmızı kan hücreleri, penisin içindeki küçük damarları tıkayarak kan akışını durdurur. Bu durum, iskemik priapizmin en yaygın nedenlerinden biridir.
- Lösemi ve Diğer Kanser Türleri: Bazı kan kanserleri, özellikle lösemi, priapizme neden olabilir. Lösemi, kan hücrelerinin anormal bir şekilde çoğalmasına yol açar ve bu hücreler, kan akışını etkileyerek peniste sıkışmış kan birikimine neden olabilir.
- İlaç Kullanımı: Priapizmin bir diğer önemli nedeni, kullanılan ilaçlardır. Erektil disfonksiyon tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar, kan damarlarının genişlemesine ve penise daha fazla kan akışı olmasına neden olabilir. Bu durum, özellikle fosfodiesteraz inhibitörleri (sildenafil, tadalafil gibi) gibi ilaçların yanlış veya fazla kullanımı ile ortaya çıkabilir. Ayrıca, bazı antidepresanlar, antipsikotik ilaçlar ve kan sulandırıcılar da priapizm riskini artırabilir.
- Erektil Disfonksiyon İlaçları: Erektil disfonksiyon tedavisinde yaygın olarak kullanılan sildenafil, tadalafil ve vardenafil gibi ilaçlar, priapizme yol açabilecek ilaçlar arasındadır. Bu ilaçlar, penise giden kan akışını artırarak ereksiyonu sağlar, ancak bazen bu süreç kontrolsüz bir hal alabilir ve priapizme yol açabilir.
- Antidepresanlar ve Antipsikotik İlaçlar: Trisiklik antidepresanlar, seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI’lar) ve bazı antipsikotik ilaçlar da riski artırabilir. Bu ilaçlar, vücutta nörolojik sinyallerin işleyişini etkileyerek peniste kan akışında dengesizliklere neden olabilir.
- Kan Sulandırıcılar: Heparin ve varfarin gibi kan sulandırıcı ilaçlar, penisteki kan akışını etkileyebilir ve priapizme neden olabilir. Bu ilaçlar, özellikle uzun süreli kullanımlarda risk faktörü haline gelebilir.
- Travma ve Yaralanmalar: Non-iskemik priapizmin en yaygın nedenlerinden biri travmalardır. Özellikle pelvik bölgeye veya penise gelen darbeler, penise giden kan damarlarında hasara yol açabilir ve bu da penisteki kan akışının kontrolsüz bir şekilde artmasına neden olabilir. Travmaya bağlı non-iskemik priapizm, genellikle ağrısız bir şekilde devam eder ve cinsel aktivite dışı nedenlerle ortaya çıkar.
- Pelvik Travmalar: Motorlu taşıt kazaları, spor yaralanmaları veya fiziksel saldırılar gibi durumlar, penise veya çevresindeki bölgelere hasar verebilir. Bu travmalar, penise giden damarlarda hasar yaratarak kanın kontrolsüz bir şekilde penise akmasına neden olabilir.
- Penis Yaralanmaları: Özellikle çocuklarda ve gençlerde, penis travması non-iskemik priapizmin en yaygın nedenlerinden biridir. Penisin yanlışlıkla bükülmesi veya sıkışması sonucu damar hasarı oluşabilir ve priapizm meydana gelebilir.
- Nörolojik Durumlar: sinir sistemi bozuklukları veya omurilik yaralanmaları gibi nörolojik durumların bir sonucu olarak da ortaya çıkabilir. Özellikle omurilik yaralanmaları, penise giden sinir sinyallerinde bozulmalara neden olarak kan akışını kontrolsüz hale getirebilir. Bu durum, özellikle iskemik priapizm vakalarında görülen bir nedendir.
- Omurilik Yaralanmaları: Omurilik zedelenmeleri veya travmaları, önemli bir risk faktörüdür. Omurilikteki sinirlerin hasar görmesi, vücudun ereksiyon mekanizmasını kontrol etme yeteneğini kaybetmesine neden olabilir.
- Multipl Skleroz: Multipl skleroz gibi nörolojik hastalıklar da yol açabilir. Bu hastalıklarda, sinir sinyallerindeki bozukluklar, ereksiyon mekanizmasının yanlış çalışmasına neden olur ve bu da priapizmin ortaya çıkmasına yol açar.
- Diğer Nedenler: Daha nadir durumlarda, zehirli hayvan sokmaları, bazı toksinler veya alerjik reaksiyonlar sonucu da meydana gelebilir. Ayrıca, bazı vakalarda tümörlerin penise baskı yapması ve kan akışını etkilemesi sonucu priapizm gelişebilir.
Bu nedenlerin her biri, priapizmin oluşma riskini artırır ve tedavi sürecini etkileyebilir. Her ne kadar nadir görülen bir durum olsa da, priapizmin doğru nedenlerinin anlaşılması, etkili tedavi ve önleyici önlemler için kritik bir adımdır.
Tanısı
Priapizm tanısında, hastanın tıbbi geçmişi ve fiziksel muayenesi büyük önem taşır. Doktor, ereksiyonun süresi, ağrının şiddeti, cinsel uyarının olup olmadığı gibi sorularla hastanın durumunu değerlendirir. Tanı koyarken izlenen adımlar şu şekilde özetlenebilir:
- Fiziksel Muayene: Penis sertliği ve kan akışının değerlendirilmesi, doktorun ilk yapacağı adımlardan biridir. İskemik priapizmde penis gövdesi serttir ancak başı yumuşak olabilir. Non-iskemik priapizmde ise penis daha az serttir ve genellikle ağrı yoktur.
- Kan Testleri: Hastadan alınan kan örneği, peniste biriken kanın oksijen seviyesi ve pH değeri hakkında bilgi verir. İskemik priapizmde kan oksijen seviyesi düşüktür ve kanın asidik olduğu gözlemlenir.
- Renkli Doppler Ultrason: Bu yöntem, kan akışını incelemek için kullanılır. İskemik priapizmde, penise gelen kan akışının engellendiği görülürken, non-iskemik priapizmde artmış bir kan akışı tespit edilir.
- Gaz Analizi: Peniste sıkışmış olan kanın gaz analizi, oksijen, karbondioksit ve pH seviyelerini belirleyerek priapizmin iskemik olup olmadığını belirlemeye yardımcı olur.
Bu tanı yöntemleri, priapizmin türünü belirlemek için kritiktir ve doğru tedavi planının oluşturulmasını sağlar. Türe göre izlenecek tedavi yöntemleri farklılık gösterir, bu yüzden tanının doğruluğu büyük önem taşır.
Priapizm Tedavisi
Priapizm tedavisinin temel amacı, penisteki kan akışını normale döndürmek, dokularda oluşabilecek hasarı önlemek ve kalıcı erektil disfonksiyon gibi komplikasyonları engellemektir. Tedavi süreci, türe (iskemik veya non-iskemik) göre farklılık gösterir. İskemik priapizm acil müdahale gerektirirken, non-iskemik priapizm genellikle daha hafif seyreder ve kendiliğinden düzelebilir. Tedavi seçenekleri arasında ilaç tedavisi, cerrahi müdahale ve bazı durumlarda destekleyici tedaviler yer alır.
1. İskemik Priapizm Tedavisi
Acil tıbbi müdahale gerektiren bir durumdur. Tedavi edilmediğinde, penisteki dokuya uzun süre oksijen gitmemesi nedeniyle kalıcı hasar meydana gelebilir. Bu da gelecekte erektil disfonksiyon riskini artırır.
İskemik priapizm tedavisinde izlenen adımlar aşağıda detaylandırılmıştır:
- Dekompresyon (Penise İğneyle Giriş Yapılması)
Kanın penisten tahliye edilmesi genellikle ilk tedavi adımıdır. Bu işlem, penil aspirasyon olarak bilinir ve penise yerleştirilen ince bir iğneyle kanın dışarı çekilmesini içerir. Bu işlem, basıncı azaltarak penisteki ağrıyı hafifletir ve kan akışının normale dönmesine yardımcı olur.- Uygulama: Penisin korpus kavernozum adı verilen dokusuna iğneyle girilir ve burada biriken kan boşaltılır. Genellikle lokal anestezi altında yapılan bu işlem, birkaç kez tekrarlanabilir. İşlem sırasında, kanın durumu (oksijen seviyesi ve pH) değerlendirilir. Kanın boşaltılması, basıncı azaltarak penisin normale dönmesini sağlar.
- Sonuçlar: Bu işlem başarılı olduğunda, penis normale döner ve ereksiyon sonlanır. Ancak bazı durumlarda ek tedavi gerekebilir.
- Vazokonstriktör İlaçlar (Damar Daraltıcı İlaçlar)
Aspirasyon işlemi yeterli olmadığında veya ereksiyon devam ediyorsa, penise vazokonstriktör ilaçlar (damar daraltıcı ilaçlar) enjekte edilebilir. Bu ilaçlar, kan damarlarını daraltarak kanın penisten dışarı doğru akışını hızlandırır.- Fenilefrin: Tedavide en yaygın kullanılan ilaçlardan biri fenilefrindir. Bu ilaç, direkt olarak penise enjekte edilir ve damarların daralmasına neden olarak kanın geri dönüşünü sağlar. Fenilefrin, kalp atış hızını artırabileceği için bu ilacın kullanımı sırasında hastanın kalp durumu dikkatlice izlenmelidir. Fenilefrin genellikle her 3-5 dakikada bir enjekte edilir ve toplam doz belli bir seviyeyi geçmemelidir.
- Sonuçlar: Fenilefrin gibi ilaçlar genellikle oldukça etkili olup, kısa sürede ereksiyonun sonlanmasına yardımcı olabilir. Ancak bu işlem de başarısız olursa, cerrahi müdahale gerekebilir.
- Penis Masajı ve Kompresyon
Bazen, özellikle aspirasyon ve ilaç tedavisi sonrası, penise hafif baskı uygulayarak kan akışını teşvik etmek için manuel masaj ve kompresyon uygulanabilir. Bu yöntem genellikle tedaviye destek amacıyla kullanılır ve basit durumlarda faydalı olabilir. - Cerrahi Müdahale
Aspirasyon ve ilaç tedavisi başarısız olursa, cerrahi müdahale gerekebilir. Cerrahi işlemde, penisten kanın çıkışını hızlandırmak ve kan dolaşımını normale döndürmek için penise yeni bir kan akış yolu açılır. Bu işlem, şant cerrahisi olarak adlandırılır.- Şant Cerrahisi: Şant işlemi, penisin korpus kavernozum dokusu ile çevresindeki diğer damarlar arasında bir bağlantı kurarak kanın tahliyesini sağlar. Şantların farklı türleri vardır:
- Distal şant (Winter veya Ebbehoj şantları): Küçük kesiler yapılarak kanın penis ucuna yakın yerden boşaltılması sağlanır.
- Proksimal şant (Quackels şantı): Bu işlemde, kanın boşaltılması amacıyla penisin daha iç bölgelerine müdahale edilir. Daha karmaşık vakalarda uygulanır.
- Sonuçlar: Şant cerrahisi genellikle oldukça etkili olup, ereksiyonun sonlanmasına yardımcı olabilir. Ancak şant işlemi sonrasında komplikasyon riski (enfeksiyon, doku hasarı) olabilir, bu nedenle cerrah tarafından yakından takip gerektirir.
- Şant Cerrahisi: Şant işlemi, penisin korpus kavernozum dokusu ile çevresindeki diğer damarlar arasında bir bağlantı kurarak kanın tahliyesini sağlar. Şantların farklı türleri vardır:
2. Non-İskemik Priapizm Tedavisi
Genellikle daha az acil bir durumdur ve çoğu durumda kendi kendine düzelebilir. Bu tip, penise veya pelvik bölgeye gelen bir travma sonucunda ortaya çıkar ve ağrısızdır. Tedavi genellikle daha muhafazakâr yöntemlerle yapılır.
Non-iskemik priapizm tedavisi şu şekildedir:
- Gözlem ve İzleme
Çoğu vakada cerrahi müdahaleye veya agresif tedaviye gerek yoktur. Hastanın durumu izlenir ve ereksiyonun kendi kendine sonlanıp sonlanmadığı kontrol edilir. Genellikle birkaç gün içinde durum kendiliğinden düzelir. Tedavi edilmeden iyileşen non-iskemik vakalarda erektil disfonksiyon riski çok düşüktür. - Buz Kompresi ve Basit Kompresyon
Non-iskemik priapizmin tedavisinde yaygın olarak kullanılan yöntemlerden biri, penise buz kompresi uygulamaktır. Buz, damarların daralmasına yardımcı olur ve penisteki kan akışını azaltır. Ayrıca, travmanın neden olduğu şişlik ve ağrının hafiflemesine yardımcı olabilir.- Nasıl Uygulanır: Penis üzerine buz torbası veya soğuk bir kompres uygulanarak kan akışı azaltılır. Bu yöntem, hafif vakalarda genellikle yeterlidir.
- Embolizasyon (Damar Tıkama İşlemi)
Eğer non-iskemik priapizm travma sonucu oluşmuşsa ve devam ediyorsa, embolizasyon adı verilen bir işlem gerekebilir. Bu işlem, penise giden anormal kan damarlarının tıkanmasını içerir.- Nasıl Yapılır: Embolizasyon işleminde, radyologlar bir kateter yardımıyla penise giden arterlere küçük parçacıklar enjekte eder. Bu parçacıklar kan akışını tıkayarak, penisteki ereksiyonun sona ermesine yardımcı olur. Bu yöntem, minimal invaziv bir prosedürdür ve genel anestezi gerektirmeden yapılabilir.
- Sonuçlar: Embolizasyon işlemi genellikle etkili olup, non-iskemik priapizmin sonlanmasına yardımcı olur. Ancak nadir vakalarda tekrar müdahale gerekebilir.
- Cerrahi Müdahale
Non-iskemik priapizmde cerrahi müdahale nadiren gereklidir, ancak bazı durumlarda damarların onarılması için ameliyat yapılabilir. Özellikle travma sonrası oluşan arter yırtılmaları, cerrahi onarım gerektirebilir.
3. Destekleyici Tedavi Yöntemleri
Priapizm tedavisinde kullanılan ana yöntemlerin yanı sıra, tedavi sürecini destekleyici bazı önlemler de alınabilir. Bu yöntemler, tekrar etme riskini azaltmaya yardımcı olur ve tedavi sonrası süreci iyileştirir.
- Ağrı Yönetimi:
Özellikle iskemik priapizmde, ağrı yönetimi önemli bir konudur. Tedavi sırasında ve sonrasında hastalara ağrı kesici ilaçlar verilebilir. Aspirasyon işlemi genellikle hastaların ağrısını hızla hafifletir, ancak ek analjezik tedavi gerekebilir. - Hidrasyon ve Kan Pıhtılaşma Yönetimi:
Orak hücre anemisi gibi hematolojik bozukluklara bağlı priapizmde, hastaların yeterince sıvı alması ve kan pıhtılaşma yönetimi büyük önem taşır. Kan akışını düzenlemek ve pıhtılaşmayı önlemek için uygun tedavi yöntemleri uygulanmalıdır. - Priapizm Ataklarının Önlenmesi:
Priapizmin tekrarlayan bir durum olduğu vakalarda, atakların önlenmesi için uzun vadeli tedavi planları yapılabilir. Örneğin, orak hücre anemisi olan hastalarda hidroksiüre veya diğer hematolojik tedaviler uygulanabilir. Ayrıca ereksiyon önleyici ilaçlar (anti-androjenler) kullanılabilir.
Sonuç
Priapizm, acil müdahale gerektiren ciddi bir tıbbi durumdur ve zamanında tedavi edilmediğinde kalıcı hasarlara yol açabilir. Hem iskemik hem de non-iskemik priapizmin farklı tedavi yaklaşımları bulunmaktadır. Hastaların belirtiler konusunda bilinçlenmesi, bu durumun hızlıca tanınmasına ve zamanında tedavi edilmesine olanak tanır. Özellikle iskemik priapizm vakalarında zamanında yapılan müdahale, erektil disfonksiyon gibi kalıcı komplikasyonları önleyebilir. Bu makalede ele alınan bilgiler, nedenler, belirtiler, tanı ve tedavi süreçlerine dair kapsamlı bir bakış sunmuştur. Her ne kadar nadir bir durum olsa da, her yaştan erkeği etkileyebilecek potansiyele sahiptir ve toplum sağlığı açısından önemli bir konudur.
Referanslar:
- Priapizm Nedenleri ve Tedavisi
- Burnett, A. L. (2018). Priapism: Current Principles and Practice. Journal of Sexual Medicine, 15(1), 18-24.
- Broderick, G. A., & Harkaway, R. C. (2019). Priapism: Pathogenesis and Management. Urology Clinics of North America, 46(2), 227-238.
- Montague, D. K., Jarow, J., & Broderick, G. A. (2003). American Urological Association Guideline on the Management of Priapism. The Journal of Urology, 170(4), 1318-1324.
- Salonia, A., Eardley, I., & Giuliano, F. (2014). European Association of Urology Guidelines on Priapism. European Urology, 65(2), 480-489.
- Burnett, A. L., Bivalacqua, T. J., & Champion, H. C. (2006). Priapism: Pathophysiology and Advances in Diagnosis and Treatment. Journal of Andrology, 27(3), 269-279.
- Shamloul, R., & Ghanem, H. (2013). Priapism: New Concepts in Pathophysiology and Management. Current Urology Reports, 14(5), 397-403.
- Muneer, A., & Ralph, D. J. (2018). Clinical Features and Management of Priapism. Nature Reviews Urology, 15(5), 310-323.
- Rees, R. W., & Ralph, D. J. (2010). Evaluation and Management of Priapism. International Journal of Impotence Research, 22(3), 99-109.
- Lowe, G., & Rajfer, J. (2001). The Pathophysiology of Priapism. Urologic Clinics of North America, 28(2), 269-278.
- Metcalfe, P., Elyas, R., & Cox, A. (2015). Priapism in Children and Adolescents: A 10-year Experience and Lessons Learned. Journal of Pediatric Urology, 11(3), 167.e1-167.e6.
- Numan, G., & Gökçe, M. İ. (2020). Priapism in Patients with Sickle Cell Disease: Management Challenges. Journal of Blood Medicine, 11, 167-175.
- Spycher, M. A., & Hauri, D. (1986). The Ultrastructure of the Erectile Tissue in Priapism. Journal of Urology, 135(2), 201-207.
- Berger, R., & Billups, K. (2008). Priapism and Sickle Cell Disease: Diagnosis and Treatment Options. Journal of Urology, 180(6), 2067-2071.
- Hellstrom, W. J. G. (2012). Priapism and Erectile Dysfunction: Emerging Perspectives on Therapy. The Journal of Sexual Medicine, 9(6), 1641-1652.
- Broderick, G. A. (1994). Priapism: The Window of Opportunity. The Journal of Urology, 152(3), 922-923.
- Donatucci, C. F. (2003). Priapism: Diagnosis and Management. The Journal of Urology, 170(3), 1255-1262.
- Detweiler, M. B., & Murphy, P. (2002). Penile Blood Gas Analysis in the Evaluation of Priapism. Urology, 60(2), 349-353.
- Lutz, C., & Nicastro, E. (2020). Pharmacological Treatment of Priapism: A Review. Current Drug Targets, 21(9), 842-850
- De Lampe, S. G., Lee, J. A., & Burnett, A. L. (2020). Contemporary Management of Priapism: Diagnosis, Pathophysiology, and Treatment. Current Urology Reports, 21(2), 15.
- Montague, D. K., Jarow, J. P., Broderick, G. A., et al. (2003). Priapism Guideline: American Urological Association (AUA) Guideline Panel on Priapism. The Journal of Urology, 170(4), 1318-1324.
- Broderick, G. A., Kadioglu, A., Bivalacqua, T. J., et al. (2010). Priapism: Pathogenesis, Epidemiology, and Management. Journal of Sexual Medicine, 7(1), 89-94.
- Shamloul, R., & Ghanem, H. (2010). Priapism: A Comprehensive Review. The Journal of Sexual Medicine, 7(2), 526-544.
- Rachid-Fares, S., El Abbouyi, A., & Benslama, A. (2015). Pathophysiology of Priapism in Sickle Cell Disease: From Molecular Basis to Diagnostic and Therapeutic Strategy. Blood Cells, Molecules, and Diseases, 55(3), 194-198.
- Spycher, M. A., & Hauri, D. (1986). Ultrastructural Pathology of the Corpora Cavernosa in Priapism. Journal of Urology, 135(1), 142-147.
- El-Bahnasawy, M. S., & Dakkak, M. R. (2001). Idiopathic Priapism: Clinical and Laboratory Features and Management. International Urology and Nephrology, 33(4), 671-674.
- Rees, R. W., & Ralph, D. J. (2003). Priapism: New Concepts in Pathophysiology and Management. International Journal of Impotence Research, 15(Suppl 4), S80-S85
- Cohen, J., & DeVine, C. J. (2016). Priapism in Hematological and Non-Hematological Disorders: A Review. International Journal of Urology, 23(1), 44-48.
- Salonia, A., Eardley, I., & Giuliano, F. (2013). Management of Priapism: European Urological Association Guidelines. European Urology, 64(2), 321-329.
- Keoghane, S. R., & Sullivan, M. E. (2008). Male Erectile Function and Dysfunction: Management of Priapism. Surgical Clinics of North America, 88(2), 331-340.
- Burnett, A. L., & Bivalacqua, T. J. (2010). Priapism: Current Principles and Practice. Urology, 76(4), 579-586.
- Rees, R. W., Porter, R. W., & Donohue, J. F. (2004). Current Concepts in the Diagnosis and Management of Priapism. BJU International, 93(9), 1209-1211.
- Bettencourt, C., & Bennett, N. (2018). Emergency Management of Priapism. The Journal of Emergency Medicine, 55(4), 558-564.
- Morrison, B. F., & Burnett, A. L. (2011). Priapism in Hemoglobinopathies: A Clinical Review. Journal of Sexual Medicine, 8(11), 3182-3189
- https://scholar.google.com/
- https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/
- https://www.researchgate.net/
- https://www.mayoclinic.org/
- https://www.nhs.uk/
- https://www.webmd.com/