Wilms Tümörü Nedir? 6 Belirtisi, Tanısı Ve Tedavisi
Wilms tümörü (WT), çocuklarda en sık görülen böbrek tümörlerinden biri olarak bilinen, nadir ancak önemli bir kanser türüdür. Diğer adıyla nefroblastoma olarak da bilinen bu hastalık, özellikle 5 yaş altındaki çocukları etkiler ve böbreklerde baş gösterir. 1899 yılında Max Wilms adlı bir Alman cerrah tarafından tanımlanan bu tümör, erken teşhis edilmediğinde çocuklarda ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Wilms tümörünün erken teşhisi ve doğru tedavi yönetimi, hastaların yaşam süresini ve kalitesini büyük ölçüde etkiler. Bu nedenle, hem ebeveynler hem de sağlık uzmanları için bu hastalığın belirtilerini, tedavi yöntemlerini ve prognostik faktörlerini anlamak büyük önem taşır.
Sağlık Bilgisi İçeriği
Wilms Tümörü Nedir? 6 Belirtisi, Nedenleri, Tanısı Ve Tedavisi
Çocuklarda kanser, genellikle yetişkinlerdeki kanserlerden farklı bir biyolojik yapı sergiler ve Wilms tümörü de bu durumun istisnası değildir. Wilms tümörü, embriyonik kökenli bir kanser olarak bilinir ve genellikle çocuk doğduktan sonra böbreklerin gelişimindeki anormalliklerden kaynaklanır. Çoğu durumda, bu tümör tek bir böbrekte görülse de, iki böbrekte birden ortaya çıkma olasılığı da vardır. Bunun yanı sıra, tümörün agresifliği ve yayılma eğilimi hastanın genel sağlık durumuna, tümörün büyüklüğüne ve teşhis anındaki evresine göre değişiklik gösterebilir. Her ne kadar nadir bir hastalık olsa da, Wilms tümörünün ciddi komplikasyonlara yol açabileceği unutulmamalıdır.
Wilms tümörünün etiyolojisi ve patogenezi üzerine yapılan araştırmalar, bu hastalığın genetik faktörlerle yakından ilişkili olduğunu göstermektedir. Özellikle WT1 ve WT2 genlerinde meydana gelen mutasyonlar, Wilms tümörünün gelişmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Ancak her vaka genetik faktörlere bağlanamaz; çevresel etkenler ve diğer risk faktörleri de tümör gelişimine katkıda bulunabilir. Bu nedenle, Wilms tümörünün altında yatan nedenlerin daha iyi anlaşılması, hastalığın önlenmesi ve tedavisinin geliştirilmesi açısından kritik bir öneme sahiptir.
Bu makale, Wilms tümörünün nedenleri, belirtileri, teşhis yöntemleri, tedavi seçenekleri ve prognostik faktörleri üzerinde durarak, ebeveynler ve sağlık profesyonellerine rehber niteliğinde bilgiler sunmayı amaçlamaktadır. Ayrıca, bu hastalıkla ilgili en güncel literatür ve araştırma sonuçlarıyla desteklenen tedavi yaklaşımlarını da ele alacağız. Çocuklarda kanser vakaları her geçen gün artarken, Wilms tümörü gibi hastalıkların anlaşılması ve etkin bir şekilde yönetilmesi, gelecekteki tedavi süreçlerine katkı sağlayabilir.
Wilms Tümörü Nedir?
WT, özellikle çocuklarda görülen nadir bir böbrek kanseri türüdür. Diğer adıyla “nephroblastoma” olarak da bilinir. Bu tümör, böbreklerin üst kısmında, çoğunlukla yalnızca bir böbrekte gelişir, ancak bazen her iki böbreği de etkileyebilir. Wilms tümörü, çocukluk çağının en sık görülen böbrek tümörüdür ve genellikle 5 yaşın altındaki çocuklarda teşhis edilir.
Wilms tümörünün temel özellikleri şunlardır:
- Anormal Hücre Büyümesi: WT, böbrek dokusundaki normal hücrelerin kontrolsüz ve anormal bir şekilde büyümesi sonucu oluşur. Bu durum, böbreğin normal işlevini engelleyebilir.
- Genetik Değişiklikler: WT’nün nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, bazı genetik faktörlerin bu tümörün gelişiminde rol oynadığı düşünülmektedir. Özellikle WT1 genindeki mutasyonlar WT riskini artırabilir.
- Erken Teşhis Edilebilirlik: WT genellikle erken dönemde fark edilebilir. Çoğu çocuk, karın bölgesindeki şişlik veya kitle gibi belirtilerle doktora başvurur. Erken teşhis, tedavi şansını artırır.
WT, iyi bir prognoza sahip bir kanser türüdür, çünkü erken teşhis ve uygun tedavi ile başarıyla tedavi edilebilir. Temel olarak cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi gibi tedavi yöntemleri kullanılır. Hastanın yaşı, tümörün büyüklüğü ve yayılma durumu tedavi seçeneklerini etkileyebilir.
Wilms Tümörü Nedenleri
Wilms tümörü gibi çocuklarda görülen kanserlerin nedenleri genellikle net değildir. Ancak araştırmacılar, bu tümörün gelişimine etki eden bazı faktörleri ve riskleri tanımlamışlardır.
Wilms tümörünün nedenleri hakkında daha fazla ayrıntı:
- Genetik Faktörler: WT’nün genetik temeli olduğuna inanılmaktadır. Özellikle WT1 (Wilms tümör geni) ve WTX (Wilms tümör X kromozomunda yer alan gen) gibi genetik mutasyonlar, tümörün gelişme riskini artırabilir. Aile geçmişi, Wilms tümörüne yakalanma riskini etkileyebilir; aynı aileden birden fazla WT vakası bildirilmiştir.
- Konjenital Anomaliler: Bazı doğumsal böbrek anomalileri veya böbreklerin normal gelişimindeki bozukluklar, WT riskini artırabilir. Örneğin, Wilms tümörüne yakalanan çocukların bazılarında doğumsal olarak tek bir böbrek veya böbrek anomalileri görülebilir.
- Çevresel Faktörler: Wilms tümörünün belirli çevresel faktörlerle ilişkili olduğuna dair kesin bir kanıt bulunmamakla birlikte, hamilelik sırasında annenin sigara içmesi veya çocuğun radyasyona maruz kalması gibi faktörlerin riski artırabileceği düşünülmektedir. Ancak bu faktörlerin neden olduğu WT vakaları oldukça nadirdir.
- Sendromlar: Bazı genetik sendromlar, WT riskini artırabilir. Örneğin, WAGR sendromu (WT, aniridi, genital anormallikler ve mental retardasyon) gibi sendromlar, çocuklarda Wilms tümörüne yatkınlığı artırabilir.
WT kesin nedenleri üzerine yapılan araştırmalar devam etmektedir. Genetik faktörlerin ve çevresel etmenlerin bu tümörün gelişiminde karmaşık bir etkileşim içinde olduğu düşünülmektedir. Ancak unutulmaması gereken önemli bir nokta, WT’nün nadir görülen bir kanser türü olduğu ve çocuklarda teşhis edilme olasılığının oldukça düşük olduğudur. Ebeveynler, çocuklarının sağlığını yakından izlemeli ve herhangi bir anormal belirti veya semptom durumunda bir sağlık profesyoneline başvurmalıdır.
Wilms Tümörü Belirtileri
Wilms tümörünün belirtileri, çoğunlukla çocuklarda karın bölgesinde ortaya çıkan belirgin bulgularla kendini gösterir. Bu belirtiler, tümörün büyüklüğüne, yerine ve diğer faktörlere bağlı olarak değişebilir.
Wilms tümörünün belirtileri hakkında detay:
- Karın Şişliği: Wilms tümörünün en belirgin belirtisi genellikle karın bölgesindeki şişlik veya kitlenin fark edilmesidir. Bu şişlik, böbreğin hemen altında veya yanında bulunur ve genellikle ağrısızdır. Şişlik, tümörün büyüklüğüne bağlı olarak değişebilir ve karın bölgesinde simetri bozukluğuna yol açabilir.
- Karın Ağrısı: Çocuklar, WT nedeniyle karın ağrısı yaşayabilirler. Bu ağrı, tümörün büyümesi ve çevresel dokulara baskı yapması sonucu ortaya çıkabilir.
- Kanlı İdrar: WT, bazen idrarda kan görünümüne neden olabilir. İdrardaki kanın miktarı değişkenlik gösterebilir, ancak bu belirti ciddi bir uyarıcıdır ve derhal tıbbi müdahale gerektirir.
- Yorgunluk ve Halsizlik: WT, çocuklarda yorgunluk, halsizlik ve enerji kaybına yol açabilir. Bu belirtiler, tümörün büyüklüğüne ve vücuttaki etkilerine bağlı olarak ortaya çıkabilir.
- İştah Kaybı ve Kilo Kaybı: Wilms tümörü olan çocuklar, iştah kaybı yaşayabilirler ve bu nedenle kilo kaybı gözlemlenebilir.
- Yüksek Tansiyon: Nadir durumlarda, WT böbreklerin normal işlevini etkileyerek yüksek tansiyona yol açabilir. Bu durum, tıbbi bir acil durumu işaret edebilir.
Wilms tümörünün belirtileri, çoğu zaman yavaşça gelişir ve çocuğun genel sağlık durumu üzerinde etkiler yapabilir. Bu belirtiler, genellikle bir sağlık profesyonelinin dikkatini çekmek için yeterli bir neden oluşturur. Ebeveynler, çocuklarının sağlığını yakından takip etmeli ve herhangi bir anormal belirti veya semptom durumunda bir doktora başvurmalıdır. Erken teşhis, Wilms tümörü tedavisinin başarısı için kritik bir öneme sahiptir.
Wilms Tümörü Tanısı
WT, çocukluk çağının en sık görülen böbrek kanserlerinden biridir ve erken tanı, tedavi başarısını önemli ölçüde artırabilir. Tanı süreci, multidisipliner bir yaklaşım gerektirir ve semptomların değerlendirilmesinden ileri görüntüleme tekniklerine, laboratuvar testlerinden biyopsiye kadar bir dizi adımı içerir. Bu bölümde, Wilms tümörünün tanısal aşamaları detaylı bir şekilde ele alınacaktır.
1. Klinik Değerlendirme
Wilms tümörünün tanısında ilk adım, hasta öyküsü ve fizik muayenedir. Aile tarafından fark edilen belirtiler, tanıya yönelik ilk ipuçlarını sağlar. Genellikle karında ele gelen bir kitle en sık bildirilen semptomdur. Bunun dışında şunlar da sıklıkla gözlemlenebilir:
- Karın ağrısı: Tümörün çevre dokulara baskı yapması sonucu ortaya çıkabilir.
- İştahsızlık ve kilo kaybı: Genellikle sistemik bir tümör yükünün belirtisidir.
- Makroskopik veya mikroskopik hematüri: İdrarda kan görülmesi, böbreğin etkilenmesinin bir işareti olabilir.
- Ateş: Bazı durumlarda enfeksiyona bağlı olmayan bir ateş görülebilir.
Aile öyküsü, özellikle genetik yatkınlık gösteren sendromlarla ilişkili durumlarda, tanı sürecinde dikkate alınmalıdır. Örneğin, Beckwith-Wiedemann sendromu veya WAGR sendromu gibi genetik bozukluklara sahip çocuklarda Wilms tümörü riski artmaktadır.
2. Görüntüleme Teknikleri
Tanıyı doğrulamak ve hastalığın yaygınlığını belirlemek için görüntüleme yöntemleri hayati öneme sahiptir.
a. Ultrasonografi (USG):
Karın ultrasonu, Wilms tümörü şüphesi olan bir çocuğun değerlendirilmesinde ilk tercih edilen yöntemdir. Bu yöntem, non-invaziv olması ve radyasyon içermemesi nedeniyle güvenlidir. Tümörün böbrek içindeki yerleşimi, büyüklüğü ve komşu organlara yayılımı ultrasonografiyle değerlendirilebilir.
b. Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI):
MRI, özellikle tümörün damar yapılarına ve çevre dokulara invazyonunu değerlendirmek için tercih edilir. Ayrıca, konjenital anomaliler veya bilateral tümörler gibi karmaşık durumlarda daha ayrıntılı bilgi sağlar.
c. Bilgisayarlı Tomografi (BT):
BT, metastaz taraması için kullanılır. Özellikle akciğer metastazlarının değerlendirilmesi için toraks BT’si sıklıkla yapılır. BT, ultrasonografi ile tam değerlendirilemeyen durumlarda da tamamlayıcı bir araçtır.
d. Radyonüklid Görüntüleme:
Böbrek fonksiyonlarını değerlendirmek için radyonüklid tarama kullanılabilir. Özellikle bilateral WT olasılığı varsa, bu yöntem her iki böbreğin ayrı ayrı fonksiyonlarını ölçmede önemlidir.
3. Laboratuvar Testleri
Tanıyı desteklemek ve tedaviye yön vermek için laboratuvar testleri yapılır.
a. Tam Kan Sayımı ve Kan Kimyası:
Anemi veya enfeksiyon varlığını değerlendirmek için tam kan sayımı yapılır. Böbrek fonksiyonlarını belirlemek için üre, kreatinin ve elektrolit düzeyleri ölçülür.
b. İdrar Analizi:
Hematüri ve proteinüri gibi böbrek fonksiyon bozukluklarının belirlenmesinde idrar analizi önemli bir rol oynar.
c. Genetik Testler:
Genetik sendromlarla ilişkili Wilms tümöründe, spesifik genetik mutasyonları (örneğin, WT1 gen mutasyonu) tespit etmek için genetik testler yapılabilir. Bu testler, tanıyı doğrulamanın yanı sıra tedavi planlamasında da yardımcı olur.
4. Biyopsi ve Patoloji
Wilms tümörünün kesin tanısı, genellikle cerrahi müdahaleyle alınan tümör dokusunun histopatolojik incelemesi ile konur. Ancak, bazı durumlarda tanı öncesi biyopsi yapılabilir.
a. İnce İğne Aspirasyon Biyopsisi (FNAB):
Minimal invaziv bir yöntem olan FNAB, tanı koymada yardımcı olabilir. Ancak, bu yöntem genellikle sınırlı bilgi sağladığından tercih edilmez.
b. Açık veya Kapalı Cerrahi Biyopsi:
Wilms tümöründe biyopsi genellikle tümörün cerrahi olarak çıkarılması sırasında yapılır. Patolojik değerlendirme, tümörün histolojik alt tipini (favorable veya unfavorable histoloji) belirler. Bu sınıflandırma, tedavi planını ve prognozu önemli ölçüde etkiler.
5. Evreleme
Wilms tümörünün evrelendirilmesi, tanı sürecinin önemli bir parçasıdır. Evreleme, tümörün boyutunu, lokal yayılımını, lenf nodu tutulumunu ve uzak metastazları değerlendirir. Amerikan Çocuk Onkolojisi Grubu (COG) tarafından önerilen evreleme sistemi şu şekilde özetlenebilir:
- Evre I: Tümör yalnızca böbrekte sınırlıdır ve tamamen çıkarılmıştır.
- Evre II: Tümör çevre dokulara yayılmıştır, ancak tam rezeksiyon sağlanmıştır.
- Evre III: Lenf nodu tutulumu veya tam rezeksiyon sağlanamayan lokal yayılım söz konusudur.
- Evre IV: Uzak metastazlar (örneğin, akciğer veya karaciğer metastazları) mevcuttur.
- Evre V: Her iki böbreği tutan bilateral WT bulunur.
Evreleme sonuçları, tedavi protokollerini ve uzun dönem prognozu belirlemede kritik bir rehberdir.
6. Multidisipliner Yaklaşım
Wilms tümörünün tanısında, pediatrik onkologlar, cerrahlar, radyologlar ve genetik uzmanlarından oluşan multidisipliner bir ekip iş birliği yapar. Bu yaklaşım, tanının doğruluğunu artırır ve her hastaya özel tedavi planları oluşturulmasını sağlar.
Wilms Tümörü Tedavisi
Wilms tümörü, çocuklarda en sık görülen böbrek tümörlerinden biridir ve modern tedavi yöntemleri sayesinde oldukça yüksek bir iyileşme oranına sahiptir. Tedavi yaklaşımı, tümörün evresi, çocuğun genel sağlık durumu ve tümörün histolojik özellikleri gibi faktörlere bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Bu bölümde Wilms tümörünün tedavi seçenekleri detaylı şekilde ele alınacaktır.
1. Cerrahi Tedavi
Wilms tümöründe cerrahi müdahale, tedavinin temelini oluşturur. En yaygın kullanılan cerrahi yöntem, etkilenen böbreğin çıkarılmasını içeren nefroktomi işlemidir. Cerrahi müdahalenin kapsamı, tümörün yayılımına bağlı olarak değişebilir:
- Basit Nefroktomi: Tümör tek bir böbrekle sınırlıysa, genellikle bu böbreğin tamamı çıkarılır.
- Parsiyel Nefroktomi: Tümör, böbreğin yalnızca bir kısmını etkiliyorsa ve diğer böbreğin fonksiyonları sınırlıysa, yalnızca tümörlü bölge çıkarılabilir.
- Radikal Nefroktomi: Tümörün çevre dokulara veya lenf düğümlerine yayıldığı durumlarda, böbrek, çevresindeki dokular ve etkilenen lenf düğümleri çıkarılır.
Cerrahi işlem sırasında tümörün yırtılmasını önlemek kritik öneme sahiptir çünkü tümör hücrelerinin yayılmasına neden olabilir.
2. Kemoterapi
Cerrahiden sonra veya önce uygulanan kemoterapi, Wilms tümörünün tedavisinde sıklıkla kullanılan bir diğer yöntemdir. Wilms tümöründe kemoterapi, tümör hücrelerini küçültmek, kalan tümör hücrelerini yok etmek ve metastaz riskini azaltmak için uygulanır.
Neoadjuvan Kemoterapi
Cerrahiden önce verilen kemoterapi, büyük tümörlerin boyutunu küçülterek cerrahiyi kolaylaştırır. Özellikle evre III veya IV Wilms tümörü olan hastalarda tercih edilir.
Adjuvan Kemoterapi
Cerrahiden sonra kalan mikroskobik tümör hücrelerini ortadan kaldırmak için uygulanır. Bu tedavi, tümörün evresine ve histolojik tipine göre değişir:
- Düşük riskli tümörlerde: Vincristine gibi hafif kemoterapi ilaçları yeterli olabilir.
- Yüksek riskli tümörlerde: Dactinomycin, doxorubicin ve diğer güçlü ilaçlar kombinasyon halinde kullanılır.
Kemoterapinin yan etkileri genellikle bulantı, iştah kaybı, bağışıklık sisteminin zayıflaması ve saç dökülmesi gibi geçicidir. Tedavi süresince çocukların yakından izlenmesi önemlidir.
3. Radyoterapi
Wilms tümöründe radyoterapi, Wilms tümörünün ileri evrelerinde veya yüksek riskli durumlarda uygulanır. Yüksek enerjili radyasyon, tümör hücrelerini hedef alarak büyümelerini durdurur. Radyoterapi genellikle şu durumlarda tercih edilir:
- Evre III ve IV Wilms tümörü: Tümör, lenf düğümleri veya çevre dokulara yayıldığında uygulanır.
- Anaplastik histoloji: Tümör hücrelerinin agresif bir büyüme yapısı gösterdiği durumlarda radyoterapi tedavi planına dahil edilir.
Radyoterapi, genellikle cerrahi ve kemoterapiyle birlikte kullanılır ve bireyselleştirilmiş doz planlaması yapılır. Çocuklarda büyüme ve gelişme üzerinde olumsuz etkiler yaratmaması için düşük dozlarda uygulanmaya özen gösterilir.
4. Hedefe Yönelik Tedaviler
Modern onkolojik araştırmalar, Wilms tümörünün moleküler yapısını daha iyi anlayarak hedefe yönelik tedavilerin geliştirilmesine olanak sağlamıştır. Bu tedaviler, tümör hücrelerindeki spesifik genetik mutasyonları veya proteinleri hedef alır. Hedefe yönelik tedaviler, standart kemoterapinin etkisiz kaldığı durumlarda umut vadeder.
- Tyrosine Kinase Inhibitörleri (TKI): Tümörün büyümesini sağlayan sinyal yollarını bloke eden bu ilaçlar, bazı Wilms tümörü alt tiplerinde kullanılabilir.
- Anti-VEGF Tedavisi: Tümörün kan damarları oluşturma sürecini (anjiyogenez) durduran ilaçlar, metastatik Wilms tümörlerinde incelenmektedir.
Hedefe yönelik tedaviler, genellikle araştırma aşamasında olmakla birlikte, gelecekte Wilms tümörünün tedavisinde daha fazla yer bulması beklenmektedir.
5. İzlem ve Tedavi Sonrası Bakım
Wilms tümörü tedavisinden sonra, hastaların düzenli olarak takip edilmesi gereklidir. İzlem, nüks riskini belirlemek, kemoterapi veya radyoterapinin olası uzun dönem etkilerini değerlendirmek ve genel sağlığı izlemek için önemlidir.
Rutin Tarama Testleri
- Akciğer metastazını tespit etmek için göğüs röntgeni.
- Tümörün yeniden oluşumunu değerlendirmek için karın ultrasonu veya BT taraması.
- Böbrek fonksiyonlarını değerlendirmek için kan ve idrar testleri.
Uzun Dönem Etkiler
Tedaviye bağlı gelişebilecek uzun dönem etkiler arasında kalp problemleri, ikincil kanser riskleri ve büyüme geriliği bulunabilir. Bu durumların erken tespiti ve yönetimi için multidisipliner bir ekip tarafından izlenmek önerilir.
6. Multidisipliner Yaklaşım
Wilms tümörü tedavisinde başarılı sonuçlar elde etmek için pediatrik onkologlar, cerrahlar, radyologlar ve hemşirelerden oluşan bir ekip iş birliği yapar. Psikolojik destek ve aile eğitimi de bu sürecin önemli bir parçasıdır. Ailelerin tedavi sürecine dahil edilmesi, çocuğun tedaviye uyumunu artırabilir.
Wilms tümörünün tedavisinde cerrahi, kemoterapi, radyoterapi ve yeni nesil hedefe yönelik tedaviler birlikte kullanılarak yüksek başarı oranlarına ulaşılmaktadır. Tedavi sonrası takip ve bütüncül bir yaklaşım, hem tedavi başarısını artırır hem de çocuğun yaşam kalitesini iyileştirir. Wilms tümörünün erken teşhisi ve tedaviye hızlı başlanması, sağ kalım oranlarını önemli ölçüde artıran kritik faktörlerdir.
Prognostik Faktörler ve Yaşam Beklentisi
Wilms tümörünün tedavi başarısı, tümörün evresi, histolojik yapısı ve metastaz durumuna göre değişiklik gösterir. Erken evrelerde teşhis edilen ve tedavi edilen Wilms tümörlü çocukların prognozu genellikle oldukça iyidir. Ancak metastatik veya anaplastik tipte tümörlerde tedavi süreci daha zorlayıcı olabilir.
Çocuklarda Wilms tümörü ile ilgili yapılan araştırmalar, erken teşhisin ve uygun tedavi yöntemlerinin hastaların uzun vadeli yaşam süresi üzerindeki olumlu etkisini ortaya koymaktadır. Özellikle evre 1 ve evre 2’de teşhis edilen vakalarda 5 yıllık sağkalım oranları %90’ın üzerindedir. Bununla birlikte, daha ileri evrelerde tedavi edilen hastaların prognozu, tümörün büyüklüğü ve yayılımına bağlı olarak değişiklik gösterebilir.
Sonuç
WT, çocuklarda en sık görülen böbrek tümörlerinden biri olarak, erken teşhis ve tedavi süreciyle kontrol altına alınabilecek bir kanser türüdür. Genetik faktörlerin yanı sıra çevresel ve biyolojik risk faktörlerinin de etkili olduğu bu hastalık, çocukların sağlığı üzerinde ciddi etkiler yaratabilir. Ancak günümüzdeki gelişmiş teşhis ve tedavi yöntemleri sayesinde, Wilms tümörüne yakalanan çocukların büyük bir kısmı başarılı bir şekilde tedavi edilebilmektedir. Ebeveynler ve sağlık profesyonelleri için bu hastalığın belirtileri ve tedavi seçenekleri hakkında bilgi sahibi olmak, çocukların gelecekteki sağlık durumları üzerinde olumlu bir fark yaratabilir.
Referanslar:
- Wilms Tümörü Nedir? 6 Belirtisi, Nedenleri, Tanısı Ve Tedavisi
- Dome JS, Graf N, Geller JI, et al. Advances in Wilms Tumor Treatment and Biology: Progress Through Collaborative Efforts. J Clin Oncol. 2015.
- Rivera MN, Haber DA. Wilms’ tumour: connecting tumorigenesis and organ development in the kidney. Nat Rev Cancer. 2005.
- Breslow N, Olshan A, Beckwith JB, Green DM. Epidemiology of Wilms tumor. Med Pediatr Oncol. 1993.
- Brok J, Treger TD, Gooskens SL, et al. Biology and treatment of renal tumors in childhood. Eur J Cancer. 2016.
- Green DM, Lange JM, Peabody EM, Breslow NE. Pregnancy outcome after treatment for Wilms tumor. J Clin Oncol. 2010.
- Furtwängler R, Nourkami-Tutdibi N, Leuschner I, et al. Treatment of Wilms tumor. Klin Padiatr. 2014.
- Ooms AH, Vujanic GM, Ramnani DM, et al. Wilms tumor histology and prognosis. Genes Chromosomes Cancer. 2016.
- Hamilton TE, Breslow NE, Takashima JR, et al. The role of radiation therapy in the treatment of Wilms tumor. J Clin Oncol. 1997.
- Perlman EJ, Grundy PE, Dome JS, et al. WT1 mutations and Wilms tumor. Genes Dev. 2003.
- Royer-Pokora B, Schneider S, Chott A, et al. PAX2 mutations in Wilms tumor. Genes Chromosomes Cancer. 1999.
- Gessler M, König A, Bruns GA. Involvement of WT1 in Wilms’ tumour development. Nature. 1990.
- Hohenstein P, Hastie ND. The many facets of the Wilms’ tumour gene, WT1. Hum Mol Genet. 2006.
- Koesters R, Ridder R, Kopp-Schneider A, et al. Mutational analysis of the TP53 gene in Wilms’ tumors. Int J Cancer. 1999.
- Scharnhorst V, Dekker P, Eb van der Eb A, et al. Loss of heterozygosity at 11p13 and 11p15 in Wilms’ tumours. Br J Cancer. 1998.
- Furtwängler R, Seitz G, Leuschner I, et al. Update on the treatment of Wilms tumor. Klin Padiatr. 2013.
- Metzger ML, Dome JS. Current therapy for Wilms’ tumor. Oncologist. 2005.
- Coppes MJ, Campbell CE, Douglass EC. Treatment of Wilms’ tumor with chemotherapy. Cancer. 1998.
- Grundy PE, Breslow NE, Green DM. Prognostic factors in Wilms’ tumor. Cancer. 2001
- https://scholar.google.com/
- https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/
- https://www.researchgate.net/
- https://www.nhs.uk/