Egzama Tedavisinde 10 Altın Kural (Atopik Dermatit)

100 / 100

Egzama tedavisi (Atopik Dermatit, Eczema treatment, ET), tıp literatüründe atopik dermatit olarak da adlandırılan kronik bir deri hastalığıdır. Egzama, dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen kronik bir cilt hastalığıdır. Tıbbi literatürde atopik dermatit olarak da bilinen bu rahatsızlık, ciltte kuruluk, kaşıntı, kızarıklık ve kabarma gibi semptomlarla kendini gösterir. Egzamanın kesin nedeni tam olarak bilinmese de, çevresel faktörler, genetik yatkınlık ve bağışıklık sistemi düzensizlikleri gibi çeşitli etkenlerin hastalığın ortaya çıkmasında rol oynadığı düşünülmektedir. Bu nedenle, egzama tedavisinde kullanılan yöntemler ve yaklaşımlar da hastalığın karmaşıklığına bağlı olarak geniş bir yelpazede yer alır. Hem tıbbi tedavi seçenekleri hem de doğal çözümler, egzamanın semptomlarını hafifletmede önemli rol oynar.

Egzama Tedavisinde 10 Altın Kural (Atopik Dermatit)

Egzamanın ortaya çıkışında genetik yatkınlık önemli bir faktör olarak görülmektedir. Özellikle aile geçmişinde egzama, astım veya alerjik rinit gibi atopik hastalıklar bulunan bireylerde egzama gelişme riski daha yüksektir. Bununla birlikte, çevresel faktörler de hastalığın ortaya çıkışını tetikleyebilir. Mevsimsel değişiklikler, düşük nem oranları, deterjanlar, kimyasal maddeler ve hatta stres gibi faktörler, egzama ataklarının sıklığını ve şiddetini artırabilir. Bu nedenle, egzama hastalarının semptomları yönetmede çevresel faktörleri dikkatle kontrol etmesi büyük önem taşır.

Egzama tedavisinde kullanılan yöntemler, hastanın semptomlarına ve hastalığın şiddetine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Tedavi planında genellikle nemlendirici kremler, kortikosteroidler ve bağışıklık düzenleyici ilaçlar yer alır. Bunun yanı sıra, yaşam tarzı değişiklikleri ve diyet de tedavi sürecinin önemli bir parçasıdır. Son yıllarda egzama tedavisinde doğal ve bitkisel yöntemlere olan ilgi de artmış olup, bu yaklaşımlar da semptomların hafifletilmesine katkı sağlayabilir. Ancak her hastanın durumu farklı olduğundan, tedavi planı kişiye özgü olmalı ve bir dermatolog tarafından yönlendirilmelidir.

Egzama, yalnızca fiziksel semptomlarla sınırlı kalmayıp, psikolojik etkiler de yaratabilir. Sürekli kaşıntı ve ciltteki görünür lezyonlar, hastalarda özgüven kaybı ve sosyal izolasyona yol açabilir. Bu durum, stres seviyelerini artırarak egzama ataklarını daha da şiddetlendirebilir. Dolayısıyla egzama tedavisi, yalnızca cilt üzerindeki semptomların iyileştirilmesine değil, aynı zamanda hastanın genel yaşam kalitesinin artırılmasına yönelik bir yaklaşımla ele alınmalıdır. Bu makalede, egzama tedavisinde kullanılan tıbbi, doğal ve alternatif yöntemleri ayrıntılı bir şekilde ele alacağız.

Egzama Tedavisinde 10 Altın Kural (Atopik Dermatit)

Egzama Nedir?

Egzama, tıbbi adıyla “atopik dermatit,” cildin kronik inflamatuar bir hastalığı olarak tanımlanır ve dünya genelinde yaygın bir cilt sorunudur. Bu hastalık, cildin kızarık, kuru, kaşıntılı ve tahriş olmuş bir görünüm almasına neden olur. Egzama, özellikle bebeklik ve çocukluk döneminde sık görülmekle birlikte her yaşta ortaya çıkabilir ve farklı dönemlerde şiddetinde dalgalanmalar yaşanabilir. Kaşıntı, egzamanın en belirgin özelliği olup hastaların yaşam kalitesini düşürebilir ve günlük aktivitelerini zorlaştırabilir.

Egzamanın ciltteki belirtileri kişiden kişiye değişiklik gösterse de genellikle kuruluk, kızarıklık, kabarıklık, su toplama ve ciltte çatlak gibi belirtilerle kendini gösterir. Özellikle dirsek içleri, diz arkaları, yüz ve boyun gibi bölgelerde yoğunlaşan egzama, şiddetli kaşıntı nedeniyle ciltte yaralanmalara yol açabilir. Kaşıma sonucu oluşan yaralar ise enfeksiyon riski taşır ve egzama semptomlarını ağırlaştırabilir. Egzama tedavisinde amaç, ciltteki kuruluğu gidermek, kaşıntıyı hafifletmek ve inflamasyonu azaltmaktır. Uygulanan tedaviler, egzamanın nedenine ve hastalığın şiddetine bağlı olarak kişiye özel belirlenir.

Egzamanın toplumda bilinen türleri arasında atopik dermatit, seboreik dermatit, kontakt dermatit ve numuler dermatit gibi çeşitli türler yer alır. Atopik dermatit, genellikle kalıtsal olarak geçiş gösteren ve çocukluk çağında başlayan bir türdür. Seboreik dermatit ise kafa derisi, burun kenarları ve göğüs gibi yağ bezlerinin yoğun olduğu bölgelerde görülür. Kontakt dermatit, cildin kimyasal maddelerle temas etmesi sonucu ortaya çıkarken, numuler dermatit ciltte yuvarlak, kuru ve kaşıntılı lekelerle kendini gösterir. Bu farklı egzama türleri, her bireyde farklı şekillerde kendini gösterir ve tedavi yaklaşımları da buna göre farklılık gösterir.

Egzama, günümüzde tamamen iyileştirilebilen bir hastalık olmamakla birlikte semptomları yönetilebilir ve kontrol altına alınabilir. Modern tedavi yöntemleri, hastaların günlük hayatında daha az semptomla yaşamalarını sağlar. Aynı zamanda egzama hastalarının yaşam tarzı değişiklikleri ve bazı alışkanlıklarını gözden geçirmeleri gerekebilir. Örneğin, sıcak duşlardan kaçınmak, cildi kurutacak kozmetik ürünler kullanmamak, cildi nemli tutmak ve kimyasallardan uzak durmak gibi önlemler, egzamanın kontrol altına alınmasında yardımcı olur.

Egzama Nedenleri

Egzamanın kesin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik ve çevresel faktörlerin birlikte etkili olduğu düşünülmektedir. Araştırmalara göre, egzama hastalarının cilt bariyer fonksiyonunda bozulmalar olduğu gözlemlenmiştir. Cilt bariyeri, normalde cildi koruyarak dış etkenlere karşı savunma sağlar. Ancak egzamalı kişilerde bu bariyer işlevini tam olarak yerine getiremez; bu da alerjenlerin, mikropların ve diğer tahriş edici maddelerin cilde daha kolay nüfuz etmesine neden olur. Bu durumda, ciltte iltihaplanma meydana gelir ve egzama semptomları ortaya çıkar.

Egzamanın genetik yönü oldukça güçlüdür. Ailede egzama, astım veya alerjik rinit gibi diğer atopik hastalıkların öyküsü varsa, egzama geliştirme riski artar. Bu durum, bazı genlerin cilt bariyerini güçsüzleştiren yapısal eksikliklere neden olabileceğini göstermektedir. Örneğin, filaggrin adı verilen bir protein, cildin bariyer fonksiyonunu destekler. Ancak bazı kişilerde bu proteinin yetersiz miktarda olması veya işlevini tam olarak yerine getirememesi, egzama riskini artırır. Genetik yatkınlık, hastalığın daha erken yaşta ortaya çıkmasına ve ilerleyen yaşlarda da devam etmesine sebep olabilir.

Çevresel faktörler de egzamanın ortaya çıkmasında ve şiddetlenmesinde önemli rol oynar. Özellikle polen, toz, hayvan tüyleri, deterjanlar, parfümler ve bazı kozmetik ürünler gibi alerjenler, ciltte tahrişe neden olabilir. Aynı şekilde, soğuk ve kuru hava koşulları, cildin nemini azaltarak egzama semptomlarını tetikleyebilir. Stres de egzamanın şiddetini artıran bir diğer faktördür; stres altında bağışıklık sistemi zayıflar ve inflamatuar yanıtlar artar. Bu durum, cildin kendini koruma kapasitesini düşürür ve egzama semptomlarının kötüleşmesine yol açar.

Bağışıklık sistemi de egzamanın nedenleri arasında önemli bir yere sahiptir. Egzamalı kişilerde bağışıklık sistemi, normalde zararsız olan bazı maddelere karşı aşırı bir tepki gösterir. Bu durum, ciltte inflamasyona yol açar ve egzama belirtilerinin ortaya çıkmasını sağlar. Örneğin, bir toza veya kimyasala maruz kaldığında bağışıklık sistemi bunu bir tehdit olarak algılar ve ciltte kızarıklık, kaşıntı ve şişme gibi belirtilerle tepki verir. Bu reaksiyon, bağışıklık sisteminin düzenlenmesinde bir dengesizlik olduğunu gösterir.

Son olarak, bazı yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıkları da egzama riskini artırabilir. Özellikle aşırı işlenmiş gıdalar, şekerli yiyecekler ve alerjenik potansiyele sahip yiyecekler (örneğin, süt ürünleri, yumurta, soya, fıstık) bazı kişilerde egzama semptomlarını tetikleyebilir. Egzama hastalarının diyetlerinde bu tür gıdaları sınırlamaları, cilt sağlığını korumada önemli bir önlem olarak görülmektedir.

Egzama Belirtileri

Egzama, ciltteki belirtilerle kendini gösterir.

Bu belirtiler kişiden kişiye değişebilir, ancak genellikle şunları içerir:

1. Ciltte Kızarıklık ve İltihap: Egzama, ciltte genellikle kızarıklık ve iltihaplanma ile başlar. Bu kızarıklık, ciltteki kan damarlarının genişlemesi ve iltihap hücrelerinin bölgeye akması sonucu ortaya çıkar. Kızarıklık, genellikle yoğun kaşıntı ile birlikte görülür.

2. Şiddetli Kaşıntı: Egzamanın en rahatsız edici belirtilerinden biri yoğun kaşıntıdır. Kaşıntı, cildin iltihaplanması ve kuruması sonucu ortaya çıkar. Kaşınan cilt bölgesi zamanla tahriş olabilir ve bu tahriş daha fazla kaşıntıya yol açabilir. Kaşıntı, uyku bozukluklarına ve yaşam kalitesinin düşmesine neden olabilir.

3. Kuruluk ve Pullanma: Egzama hastalarının cildi genellikle aşırı derecede kuru ve pul pul dökebilir. Cilt kuruluğu, cilt bariyerinin zayıflaması sonucu su kaybına neden olur. Bu durum, ciltte pullanma ve çatlaklarla sonuçlanabilir.

4. Kabarcıklar veya Su Dolu Lezyonlar: Bazı egzama türleri, ciltte kabarcıklar veya su dolu lezyonlar şeklinde belirtilerle kendini gösterebilir. Bu kabarcıklar, ciltteki iltihaplanmanın bir sonucu olarak oluşur ve sıvı dolu olabilir. Kabarcıklar genellikle kaşıntılıdır ve patlatılmamalıdır, çünkü enfeksiyon riskini artırabilirler.

5. Cilt Kalınlaşması (Lichenifikasyon): Egzama uzun süre devam ettiğinde, ciltte kalınlaşma (lichenifikasyon) görülebilir. Bu, cildin sürekli olarak tahriş edilmesi ve kaşıntı sonucu oluşur. Kalınlaşmış cilt, sert ve kabarık bir görünüm alabilir.

6. Enfeksiyon Riski Artışı: Kaşınma nedeniyle ciltte oluşan çatlaklar, egzama hastalarını bakteriyel veya fungal (mantar) enfeksiyonlara karşı daha hassas hale getirebilir. Bu enfeksiyonlar, belirtileri daha da kötüleştirebilir ve tedaviyi karmaşıklaştırabilir.

7. Ciltte Renk Değişiklikleri: Egzama bazen ciltte renk değişikliklerine neden olabilir. Bu değişiklikler genellikle etkilenen cilt bölgesinin daha açık veya daha koyu hale gelmesi şeklinde olabilir.

8. Uyku Sorunları: Yoğun kaşıntı nedeniyle egzama hastaları sık sık uykusuzluk yaşarlar. Bu, kaşıntının geceleri daha kötü olması ve uyku kalitesini olumsuz etkilemesi nedeniyle ortaya çıkar.

Egzama belirtileri genellikle dönemsel olarak alevlenir ve daha sonra hafifler, ancak tedavi edilmediğinde veya tetikleyici faktörlerden kaçınılmadığında şiddetlenebilir.

Egzema Tanısı

Egzama, tıbbi bir tanı gerektiren ve spesifik özellikleri olan bir cilt hastalığıdır. Egzama tanısı koymak için doktorlar, hastanın semptomlarına, fiziksel muayeneye ve bazen cilt testlerine dayanır.

Egzama tanısının daha ayrıntılı bir şekilde ele alındığı bir inceleme:

1. Semptomların Değerlendirilmesi:

Egzama tanısı koymada ilk adım, hastanın semptomlarını ve hastalık hikayesini anlamaktır. Doktor, hastanın şikayetlerini dikkatle dinler ve semptomların süresini, sıklığını ve şiddetini not alır. Bu semptomlar genellikle şunları içerir:

  • Ciltte kızarıklık ve iltihaplanma
  • Kaşıntı (şiddetli kaşıntı, özellikle geceleri)
  • Ciltte kuruluk ve pullanma
  • Su dolu kabarcıklar veya lezyonlar
  • Cilt kalınlaşması (lichenifikasyon)
  • Enfeksiyon belirtileri

2. Fiziksel Muayene:

Doktor, semptomların varlığını doğrulamak ve egzama belirtilerini değerlendirmek için hastanın cildini dikkatle muayene eder. Egzama, ciltte kızarıklık, şişme, kabarcıklar, yara izleri ve pullanma gibi karakteristik özelliklerle kendini gösterir. Bu fiziksel muayene, egzamanın diğer deri hastalıklarından ayırt edilmesine yardımcı olur.

3. Anamnez (Hastalık Geçmişi):

Hastanın hastalık geçmişi, egzama tanısının belirlenmesinde önemlidir. Özellikle aile geçmişi, egzama riskini artırabilir. Doktor, daha önceki egzama atakları, tetikleyici faktörler (örneğin, alerjiler) ve semptomların nasıl başladığına dair detaylı bilgi toplar.

4. Cilt Biyopsisi (Nadiren):

Bazı durumlarda, doktorlar egzama tanısı koymak için cilt biyopsisi yapabilirler. Bu işlem, ciltteki hücre değişikliklerini incelemek için cilt örneklerinin alınmasını içerir. Cilt biyopsisinin genellikle egzama tanısının konulmasına ihtiyaç yoktur, ancak tanıda belirsizlik varsa veya diğer cilt sorunları ile karıştırılabiliyorsa kullanılabilir.

5. Alerji Testleri (Gerekirse):

Egzamanın bazı türleri, özellikle çocuklarda, besin alerjileri ile ilişkilendirilebilir. Doktorlar, alerjik reaksiyonların varlığını belirlemek için cilt veya kan testleri yapabilirler. Bu testler, egzama semptomlarının altında yatan alerjileri tespit etmeye yardımcı olabilir.

Egzama tanısı, hastanın semptomlarına, fiziksel muayeneye ve gerektiğinde cilt veya alerji testlerine dayanır.

Egzama Tedavisinde 10 Altın Kural (Atopik Dermatit)

Egzama Tedavisi

Egzama tedavisi, semptomları hafifletmeyi, cilt iltihabını azaltmayı ve hastanın yaşam kalitesini artırmayı amaçlar.

Tedavi yöntemleri şunları içerebilir:

1. Topikal Tedaviler: Topikal tedaviler, egzama semptomlarını hafifletmek için cilde doğrudan uygulanan ilaçları içerir. Bu tedaviler ciltteki iltihabı azaltmaya yardımcı olur ve kaşıntıyı kontrol altına alır. İşte yaygın olarak kullanılan topikal tedavi seçenekleri:

  • Kortikosteroid Kremler ve Merhemler: Kortikosteroidler, ciltteki iltihabı hızla azaltabilir. Ancak uzun süreli kullanımı önerilmez, çünkü yan etkilere yol açabilir.
  • Kalsineurin İnhibitörleri: Bu ilaçlar, cildin bağışıklık tepkisini düzenler ve iltihaplanmayı kontrol altına alır. Özellikle yüz ve genital bölge gibi hassas bölgelerde kullanılırlar.
  • Fosfodiesteraz-4 İnhibitörleri: Bu yeni sınıf ilaçlar, egzama semptomlarını hafifletmek için kullanılan bir seçenektir. Cilt iltihabını azaltmaya yardımcı olabilirler.
  • Nemlendiriciler: Cilt kuruluğunu önlemek ve cildin nem dengesini korumak için nemlendiriciler önemlidir. Nemlendirici kremler, egzama semptomlarını hafifletebilir.

2. Sistemik Tedaviler: Şiddetli egzama vakalarında veya topikal tedavilere yanıt vermeyen hastalarda sistemik tedaviler düşünülebilir. Bunlar ağızdan alınan veya enjeksiyonla verilen ilaçları içerebilir:

  • Sistemik Kortikosteroidler: Bu ilaçlar, cilt iltihabını hızla azaltabilir. Ancak uzun süreli kullanımı yan etkilere yol açabilir ve genellikle kısa süreli tedavilerde tercih edilir.
  • İmmün Modülatörler: Bu ilaçlar bağışıklık sisteminin tepkisini düzenler ve egzama semptomlarını kontrol altına alır. Özellikle şiddetli vakalarda etkili olabilirler.
  • Biyolojik İlaçlar: Bu ilaçlar, belirli bağışıklık hücrelerine hedeflenir ve egzama semptomlarını azaltabilir. Genellikle diğer tedavilere yanıt vermeyen hastalarda kullanılır.

3. Fototerapi (Işık Tedavisi): Fototerapi (ışık tedavisi), özellikle şiddetli egzama vakalarında kullanılabilen bir tedavi yöntemidir. UVB ışığı ile yapılan bu tedavi, ciltteki enflamasyonu azaltır ve bağışıklık sistemini dengeleyici etki gösterir. Fototerapi, kortikosteroidlerin ve diğer topikal tedavilerin yetersiz kaldığı durumlarda uygulanabilir. Ancak bu tedavi yöntemi, yalnızca uzman bir doktor gözetiminde ve sınırlı sürelerde uygulanmalıdır.

4. Beslenme ve Tetikleyici Faktörlerin Kontrolü: Egzama semptomlarını kontrol altına almak için bazı hastaların beslenme alışkanlıklarını gözden geçirmesi gerekebilir. Yiyecek alerjileri veya belirli gıdaların semptomları tetiklediği durumlarda, bu gıdalardan kaçınmak önemlidir. Ayrıca, egzamanın tetikleyicisi olabilecek faktörlerden kaçınmak da semptomları hafifletebilir. Bu faktörler arasında stres, aşırı sıcak veya soğuk hava, alerjenler ve tahriş edici kimyasallar bulunabilir.

5. Stres Yönetimi: Stres, egzama semptomlarını artırabilir. Stres yönetimi teknikleri, hastaların semptomları kontrol altında tutmalarına yardımcı olabilir. Bu teknikler arasında meditasyon, yoga, derin nefes egzersizleri ve psikoterapi yer alabilir.

6. Nemlendiriciler ve Cilt Bariyeri Onarıcı Ürünler: Egzama tedavisinde en temel tedavi yöntemi, cildin nemlendirilmesi ve cilt bariyerinin onarılmasıdır. Cilt kuruluğu, egzama semptomlarını kötüleştiren önemli bir faktördür. Bu nedenle, cildin düzenli olarak nemlendirilmesi ve koruyucu bir bariyer oluşturulması, kaşıntı ve tahrişi azaltmada hayati bir öneme sahiptir. Piyasada bulunan nemlendiriciler genellikle krem, losyon ve merhem formunda sunulmaktadır. Merhemler, yüksek yağ içeriği sayesinde cildi daha iyi nemlendirir ve cilt bariyerini güçlendirir. Ayrıca, hipoalerjenik ve parfümsüz ürünlerin tercih edilmesi, cilt tahrişini en aza indirir.

Bariyer onarıcı ürünler, cildin su kaybını azaltarak egzama semptomlarının hafiflemesine yardımcı olabilir. Özellikle seramid, kolesterol ve yağ asitleri içeren ürünler, ciltteki lipit bariyerini güçlendirmede etkilidir. Bu tip ürünler, cildin doğal koruyucu tabakasını onararak su kaybını azaltır ve cildin daha sağlıklı görünmesini sağlar.

Egzama tedavisi, bir dermatolog veya alerji uzmanı tarafından yönlendirilmelidir. Her hasta farklıdır ve tedavi planı kişiye özgü olarak belirlenir. Tedaviye düzenli olarak devam etmek, semptomların hafiflemesine ve egzamanın kontrol altında tutulmasına yardımcı olur. Unutmayın ki tedavi sürecinde doktorunuzun önerilerini ve talimatlarını dikkatle takip etmek önemlidir.

Doğal ve Alternatif Tedavi Yöntemleri

1. Probiyotikler ve Prebiyotikler

Bağışıklık sisteminin dengelenmesinde bağırsak sağlığının önemi uzun süredir araştırılmaktadır. Egzama tedavisinde probiyotikler ve prebiyotikler, bağışıklık sisteminin düzenlenmesine yardımcı olabilir. Özellikle bağırsak florasındaki yararlı bakteriler, bağışıklık tepkisini dengeleyerek enflamasyonu azaltabilir. Yapılan bazı araştırmalar, probiyotiklerin çocuklarda egzama semptomlarını hafifletebileceğini göstermektedir.

2. Bitkisel Yağlar ve Esansiyel Yağlar

Hindistancevizi yağı, jojoba yağı ve argan yağı gibi doğal yağlar, egzama tedavisinde kullanılan popüler nemlendiricilerdendir. Bu yağlar, cildi nemlendirerek kuruluğu ve kaşıntıyı hafifletebilir. Aynı zamanda antienflamatuar özellikleri sayesinde ciltteki kızarıklığı ve tahrişi de azaltabilirler.

3. Yulaf Banyoları

Egzamalı ciltler için koloidal yulaf banyoları yatıştırıcı bir etki sağlar. Yulaf, cilt üzerindeki koruyucu bariyeri güçlendirir ve kaşıntıyı azaltır. Bu tedavi yöntemi, egzama semptomlarının hafifletilmesine katkı sağlayan en eski doğal yöntemlerden biridir.

4. Diyet ve Beslenme

Egzama hastalarında belirli gıdalar, semptomları tetikleyebilir. Eliminasyon diyeti, hastaların hangi gıdalara karşı hassasiyet geliştirdiğini anlamalarına yardımcı olabilir. Bunun yanında, omega-3 yağ asitleri açısından zengin besinler (örneğin balık, ceviz, keten tohumu) enflamasyonu azaltabilir ve cilt sağlığını destekleyebilir.

Yaşam Tarzı Değişiklikleri

Egzama tedavisinde yaşam tarzı değişiklikleri büyük bir öneme sahiptir. Cilt bakım rutinini düzenlemek, alerjenlerden kaçınmak ve stresi yönetmek, egzama semptomlarını hafifletebilir. Stres, egzama ataklarını tetikleyen önemli bir faktördür. Bu nedenle, yoga, meditasyon ve nefes egzersizleri gibi stres yönetimi tekniklerinin uygulanması önerilmektedir. Ayrıca, sık duş almak yerine kısa ve ılık suyla duş almak, cilt kuruluğunu azaltarak egzamanın kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir.

Egzama Tedavisinde İleri Düzey Yaklaşımlar

Son yıllarda yapılan bilimsel araştırmalar, egzama tedavisinde daha yeni ve ileri teknolojilerin kullanılabileceğini göstermektedir. Biyolojik tedaviler ve genetik çalışmalar, egzamanın kökenini anlamaya yönelik önemli adımlar atmaktadır. Özellikle biyolojik ilaçlar, bağışıklık sisteminin spesifik bileşenlerine etki ederek daha hedefe yönelik tedaviler sunabilir. Gelecekte, bu tür tedavi yöntemlerinin daha yaygın olarak kullanılması beklenmektedir.

Sonuç

Egzama, karmaşık ve kronik bir cilt hastalığı olmasına rağmen, günümüzde mevcut olan birçok tedavi yöntemi sayesinde semptomlar etkili bir şekilde kontrol altına alınabilir. Tıbbi tedavilerin yanı sıra doğal ve alternatif yöntemler, yaşam tarzı değişiklikleri ve stres yönetimi ile hastaların yaşam kalitesini artırmak mümkündür. Ancak egzama tedavisinin her hasta için farklılık gösterebileceği unutulmamalı ve tedavi süreci mutlaka bir dermatolog gözetiminde planlanmalıdır. Bu sayede, egzama semptomları minimuma indirilerek hastaların daha sağlıklı ve konforlu bir yaşam sürmesi sağlanabilir.

Referanslar:

  1. Egzama Tedavisinde 10 Altın Kural (Atopik Dermatit)
  2. Leung, D.Y., et al. (2004). Pathogenesis of Atopic Dermatitis.
  3. Eichenfield, L.F., et al. (2014). Guidelines of Care for the Management of Atopic Dermatitis.
  4. Hanifin, J.M., et al. (2001). Diagnostic Criteria for Atopic Dermatitis.
  5. Berke, R., et al. (2012). Topical Treatments for Atopic Dermatitis.
  6. Sidbury, R., et al. (2014). Guidelines of Care for the Management of Atopic Dermatitis: Part 3.
  7. Elias, P.M., et al. (2008). Stratum Corneum Lipid Therapy for Atopic Dermatitis.
  8. Deleuran, M., et al. (2017). Dupilumab for the Treatment of Atopic Dermatitis.
  9. Kelleher, M.M., et al. (2016). Skin Barrier Dysfunction in Atopic Dermatitis.
  10. Cork, M.J., et al. (2006). Epidermal Barrier Dysfunction in Atopic Dermatitis.
  11. Bieber, T. (2008). Atopic Dermatitis.
  12. Simpson, E.L., et al. (2016). Two Phase 3 Trials of Dupilumab versus Placebo in Atopic Dermatitis.
  13. O’Leary, C.J., et al. (2001). Quality of Life in Patients with Atopic Dermatitis.
  14. Thaçi, D., et al. (2016). Dupilumab in Moderate-to-Severe Atopic Dermatitis.
  15. Boguniewicz, M., et al. (2006). Update on Atopic Dermatitis.
  16. Wollenberg, A., et al. (2018). Consensus-based European Guidelines for the Treatment of Atopic Dermatitis.
  17. https://scholar.google.com/
  18. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/
  19. https://www.researchgate.net/
  20. https://www.mayoclinic.org/
  21. https://www.nhs.uk/
  22. https://www.webmd.com/
Egzama Tedavisinde 10 Altın Kural (Atopik Dermatit)
Egzama Tedavisinde 10 Altın Kural (Atopik Dermatit)
Sağlık Bilgisi Paylaş !