Vaskülit Tedavisi: 6 Belirtisi, Türleri Ve Tanısı
Vaskülit, kan damarlarının duvarlarında meydana gelen iltihaplanma sonucu oluşan bir grup hastalığı tanımlamak için kullanılan genel bir terimdir. Bu durum, kan damarlarının genişlemesi, daralması veya tamamen tıkanması gibi anormalliklere yol açabilir. Küçük kılcal damarlardan orta büyüklükteki arterlere ve hatta büyük damarlar gibi geniş bir yelpazede farklı damarlarda ortaya çıkabilir. İltihaplanma nedeniyle damar duvarlarının zayıflaması, kan akışını sınırlayarak veya durdurarak çeşitli organlara zarar verebilir. Bu nedenle, vücudun neredeyse her bölümünü etkileyebilir ve ciddi komplikasyonlara yol açabilir.
Sağlık Bilgisi İçeriği
Vaskülit Tedavisi: 6 Belirtisi, Türleri Ve Tanısı
Vaskülit nedenleri tam olarak anlaşılamamış olsa da, genetik faktörler, otoimmün bozukluklar ve bazı enfeksiyonlar gibi çeşitli faktörlerin hastalığın gelişiminde rol oynadığı düşünülmektedir. Vücudun bağışıklık sistemi, kendi damar yapılarına saldırarak iltihaplanmaya yol açar. Bu da vaskülitin ortaya çıkmasına neden olur. Hastalığın tanısı oldukça karmaşıktır, çünkü birçok başka hastalıkla benzer belirtiler gösterebilir. Baş ağrısı, cilt döküntüleri, ateş, yorgunluk ve kas ağrıları gibi genel belirtiler vaskülitin habercisi olabilir. Ancak, vaskülit türüne bağlı olarak belirtiler ve şiddeti değişebilir.
Vaskülit tedavisi, hastalığın türüne ve şiddetine bağlı olarak değişir. Kortikosteroidler ve bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar, hastalığın yönetiminde sıklıkla kullanılan tedavi yöntemleridir. Bununla birlikte, bazı durumlarda yaşamı tehdit edebilir ve bu nedenle erken tanı ve tedavi büyük önem taşır. Tedavi edilmediği takdirde organ hasarına, hatta ölüme yol açabilir. Özellikle böbrekler, akciğerler ve merkezi sinir sistemi gibi kritik organların etkilenmesi durumunda, hastalığın seyrini kontrol altına almak zor olabilir.
Bu makalede, vaskülit hastalığının detaylarını, çeşitli tiplerini, nedenlerini, belirtilerini ve tedavi yöntemlerini inceleyeceğiz. Ayrıca, hastalıkla ilgili güncel araştırma ve tedavi yaklaşımlarını ele alarak, hastalığın yönetiminde nasıl daha etkili stratejiler geliştirilebileceğine dair bilgiler sunacağız. Amacımız, vaskülit ile ilgili bilinçlenmeyi artırarak, hastaların ve sağlık profesyonellerinin bu karmaşık hastalıkla mücadele edebilmesi için gerekli bilgileri sağlamaktır.
Vaskülit Türleri
Vaskülit, kan damarlarının boyutuna ve etkilenen damarların türüne göre sınıflandırılır. Bu sınıflandırma, tanı ve tedavi sürecinde oldukça önemlidir çünkü her vaskülit türü farklı bir tedavi yaklaşımı gerektirir.
Vaskülit türleri genellikle üç ana gruba ayrılır:
- Büyük Damar Vaskülitleri: Takayasu arteriti ve dev hücreli arterit gibi hastalıklar bu gruba girer. Bu tür hastalıklar, başlıca aorta ve onun ana dallarını etkiler. Genellikle baş ağrısı, görme kaybı, kol ve bacaklarda zayıflık veya ağrı gibi semptomlarla kendini gösterir.
- Orta Çaplı Damar Vaskülitleri: Polyarteritis nodosa ve Kawasaki hastalığı bu gruptadır. Genellikle organ yetmezlikleri ve sistemik belirtilerle seyreder. Kawasaki hastalığı çocuklarda daha yaygındır ve ateş, deri döküntüleri, mukozal iltihaplanma gibi belirtilerle kendini gösterir.
- Küçük Damar Vaskülitleri: Wegener granülomatozu, Churg-Strauss sendromu ve Henoch-Schönlein purpurası gibi hastalıklar örnektir. Bu hastalıklar genellikle cilt, böbrekler ve sinir sistemini etkiler ve deri döküntüleri, idrarda kanama, nörolojik belirtiler gibi çeşitli semptomlara yol açar.
Bu sınıflandırmanın yanı sıra, vaskülitlerin otoimmün kökenli mi yoksa enfeksiyona bağlı mı olduğu da önemlidir. Otoimmün vaskülitlerde, bağışıklık sistemi kendi damarlarına saldırırken, enfeksiyona bağlı vaskülitlerde ise genellikle bir mikrobiyal ajan bu duruma neden olur.
Vaskülit Belirtileri ve Semptomları
Vaskülit belirtileri oldukça çeşitlidir ve etkilenen damarların yerine ve türüne bağlı olarak değişir.
Genel olarak, hastalarda aşağıdaki belirtiler görülebilir:
- Genel Belirtiler: Ateş, halsizlik, kilo kaybı ve gece terlemesi gibi genel belirtiler sıkça rastlanan ilk işaretlerdir. Bu belirtiler genellikle birçok otoimmün hastalıkla karışabileceği için tanıyı zorlaştırabilir.
- Cilt Belirtileri: Deri döküntüleri, morluklar, ülserler ve purpura gibi belirtiler, vaskülitin küçük damarları etkilediği durumlarda sıkça görülür. Bu cilt bulguları, hastalığın ilk işareti olabilir.
- Solunum Sistemi Belirtileri: Nefes darlığı, öksürük ve kanlı balgam gibi belirtiler, genellikle Wegener granülomatozu ve Churg-Strauss sendromu gibi hastalıklarda görülür.
- Sinir Sistemi Belirtileri: Sinirlerde hasar, duyu kaybı, kas güçsüzlüğü ve hatta felç gibi belirtiler vaskülitin sinir sistemini etkilediği durumlarda ortaya çıkar.
- Böbrek Belirtileri: İdrarda kanama, böbrek yetmezliği ve proteinüri, böbreklerin etkilendiği vakalarda yaygındır. Özellikle küçük damar vaskülitlerinde böbrek tutulumu sıkça görülür ve bu durum hayatı tehdit edici olabilir.
- Gastrointestinal Belirtiler: Karın ağrısı, bulantı, kusma ve dışkıda kan, vaskülitin bağırsakları etkilediği durumlarda ortaya çıkar. Bu belirtiler genellikle hastalığın ileri evrelerinde görülür ve acil müdahale gerektirir.
Vaskülit Tanısı ve Teşhis Yöntemleri
Vaskülit tanısı genellikle karmaşık bir süreçtir ve çeşitli klinik bulguların değerlendirilmesini gerektirir. Teşhis sürecinde aşağıdaki yöntemler kullanılır:
- Kan ve İdrar Testleri: Kan testleri, iltihap belirteçlerinin seviyesini ölçmek için kullanılır. CRP, ESR gibi inflamatuar markerler bu hastalığın teşhisinde önemli rol oynar. Ayrıca, idrar testleri böbrek tutulumu olup olmadığını gösterebilir.
- Görüntüleme Yöntemleri: MRI, CT ve PET taramaları, vaskülitin damarları nasıl etkilediğini göstermek için kullanılır. Özellikle büyük damar vaskülitlerinde, damarların yapısını ve iltihaplanma seviyesini değerlendirmek için bu yöntemler faydalıdır.
- Biyopsi: Biyopsi, vaskülit tanısında altın standart olarak kabul edilir. Etkilenen dokudan alınan örnek, mikroskop altında incelenerek vaskülit varlığı doğrulanabilir. Özellikle deri, böbrek ve sinir biyopsileri tanıda önemli yer tutar.
- Otoantikor Testleri: ANCA ve ANA gibi otoantikor testleri, belirli vaskülit türlerini teşhis etmek için kullanılır. Bu testler, hastalığın otoimmün kökenli olup olmadığını belirlemede yardımcı olur.
Vaskülit Tedavisi
Vaskülit tedavisi, hastalığın türüne, şiddetine, etkilenen organlara ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak kişiye özel bir yaklaşımla planlanır. Tedavi sürecinin temel hedefleri; iltihabı kontrol altına almak, organ hasarını önlemek ve hastalığın nüks etmesini engellemektir. Vaskülit tedavisinde kullanılan ana ilaç grupları kortikosteroidler, bağışıklık baskılayıcı ilaçlar ve biyolojik ajanlardır. Aşağıda, bu ilaçların detaylı kullanımı ve tedavide izlenen genel yaklaşımlar ele alınmıştır.
1. Kortikosteroidler
Kortikosteroidler, vaskülit tedavisinin temel taşlarından biridir ve iltihabı hızla kontrol altına almak için kullanılır. En sık kullanılan kortikosteroid ilaçlar prednizon ve metilprednizolondur.
- Kullanım Alanları: Kortikosteroidler genellikle hastalıkların akut dönemlerinde, yani hastalığın aktif ve ilerleyici olduğu zamanlarda tercih edilir. Özellikle, Wegener granülomatozu, dev hücreli arterit ve Takayasu arteriti gibi vaskülit türlerinde etkili bir tedavi sağlar.
- Dozaj ve Uygulama: Tedaviye genellikle yüksek dozlarla başlanır ve hastalığın aktivitesi azaldıkça doz yavaş yavaş azaltılır. Bu sürece “tapering” denir ve yan etkilerin en aza indirilmesi açısından dikkatli bir şekilde yapılması gerekir.
- Yan Etkiler: Uzun süreli kortikosteroid kullanımı çeşitli yan etkilere yol açabilir. Bu yan etkiler arasında osteoporoz, diyabet, hipertansiyon, kilo alımı, cilt incelmesi ve enfeksiyonlara karşı artmış duyarlılık bulunur. Bu nedenle, tedavi sürecinde yan etkilerin dikkatle izlenmesi önemlidir.
2. Bağışıklık Baskılayıcı İlaçlar (İmmünsupresifler)
Bağışıklık baskılayıcı ilaçlar, bağışıklık sisteminin anormal aktivitesini baskılayarak iltihabı kontrol altına alır. Vaskülit tedavisinde en sık kullanılan immünsupresif ilaçlar arasında metotreksat, azatioprin, mikofenolat mofetil ve siklofosfamid bulunur.
- Metotreksat: Hafif ve orta derecede vakalarda kullanılır. Özellikle dev hücreli arterit ve Wegener granülomatozu gibi hastalıklarda kortikosteroidlerle kombine olarak tercih edilir.
- Azatioprin: Kronik vaskülitlerin idame tedavisinde, yani hastalığın nüks etmesini önlemek amacıyla kullanılır. Kortikosteroid tedavisini tamamlayıcı bir rol oynar ve uzun vadede yan etkileri daha azdır.
- Mikofenolat Mofetil: Böbrek tutulumu olan hastalarda etkili bir seçenektir. Diğer immünsupresif ilaçlara yanıt vermeyen vakalarda tercih edilebilir.
- Siklofosfamid: Şiddetli ve hayati tehlike oluşturan vaskülitlerde kullanılır. Akciğer, böbrek gibi kritik organ tutulumlarında güçlü bir baskılama sağlar. Ancak, uzun süreli kullanımı ciddi yan etkilere neden olabilir; bunlar arasında kemik iliği baskılanması, mesane kanseri ve kısırlık bulunur.
3. Biyolojik Ajanlar
Biyolojik ajanlar, bağışıklık sistemindeki belirli molekülleri veya hücreleri hedef alarak çalışır. Vaskülit tedavisinde son yıllarda kullanımı artan biyolojik ajanlar, özellikle diğer tedavilere yanıt vermeyen hastalarda umut verici sonuçlar göstermiştir.
- Rituksimab: ANCA ilişkili vaskülitlerde (örneğin, Wegener granülomatozu ve mikroskopik polianjitis) kullanılan bir biyolojik ajandır. B hücrelerini hedef alarak iltihaplanmayı azaltır. Kortikosteroidlere yanıt vermeyen hastalarda ve siklofosfamid kullanımının riskli olduğu durumlarda tercih edilir.
- Tosilizumab: Dev hücreli arterit tedavisinde kullanılan ve interlökin-6 (IL-6) reseptörünü hedef alan bir biyolojik ajandır. Kortikosteroidlerin yan etkilerini azaltmak ve hastalığın kontrolünü sağlamak amacıyla kullanılır.
- İnfliximab ve Etanersept: Anti-TNF (Tümör Nekroz Faktörü) ajanları olarak bilinen bu ilaçlar, Behçet hastalığı gibi bazı türlerde kullanılabilir. Ancak bu ilaçların her vaskülit tipi için etkili olmadığını belirtmek önemlidir.
4. Plazmaferez ve İmmünoglobulin Tedavisi
Plazmaferez, kandaki zararlı antikorların uzaklaştırılması için kullanılan bir tedavi yöntemidir. Şiddetli vakalarda, özellikle böbrek yetmezliği veya pulmoner hemoraji gibi durumlarda plazmaferez uygulanabilir. İmmünoglobulin tedavisi ise bağışıklık sistemini dengelemek için kullanılır ve Kawasaki hastalığı gibi belirli vaskülit türlerinde etkili olabilir.
- Plazmaferez: Akut böbrek yetmezliği, akciğer tutulumu veya nörolojik komplikasyonları olan hastalarda kullanılır. Bu tedavi yöntemi, kan dolaşımından patojenik antikorların temizlenmesini sağlar.
- İmmünoglobulin: Özellikle çocuklarda görülen Kawasaki hastalığında, akut fazda inflamasyonu kontrol altına almak için kullanılır. Ayrıca, kortikosteroidlere yanıt vermeyen bazı vakalarda da tercih edilebilir.
5. Destekleyici Tedavi ve Yaşam Tarzı Değişiklikleri
Vaskülit tedavisinde kullanılan ilaçlar, hastalığı kontrol altına alırken çeşitli yan etkilere yol açabilir. Bu yan etkileri en aza indirmek ve genel sağlık durumunu korumak için destekleyici tedavilere ve yaşam tarzı değişikliklerine ihtiyaç duyulur.
- Kalsiyum ve D Vitamini Takviyeleri: Kortikosteroid kullanımına bağlı olarak gelişebilecek osteoporoz riskini azaltmak için kalsiyum ve D vitamini takviyeleri önerilir. Ayrıca, düzenli egzersiz ve sağlıklı beslenme kemik sağlığını korumaya yardımcı olur.
- Kolesterol ve Tansiyon Kontrolü: Hastalarda kardiyovasküler riskler artabileceği için, kolesterol ve kan basıncının düzenli olarak izlenmesi önemlidir. Gerekirse kolesterol düşürücü ilaçlar ve tansiyon ilaçları kullanılabilir.
- Aşılama ve Enfeksiyon Önleme: Bağışıklık baskılayıcı tedavi alan hastalar enfeksiyonlara karşı daha savunmasız hale gelir. Bu nedenle, grip ve pnömoni aşıları gibi koruyucu aşıların yapılması ve enfeksiyon riskini azaltacak önlemler alınması gereklidir.
- Stres Yönetimi: Kronik hastalıklarda stres, hastalığın seyrini olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle, stres yönetimi teknikleri (yoga, meditasyon, derin nefes egzersizleri gibi) önerilir.
- Düzenli Kontroller: Hastaların düzenli olarak doktor kontrollerine gitmesi ve laboratuvar testleri yaptırması gereklidir. Bu, hem hastalığın seyrini izlemek hem de tedaviye bağlı yan etkileri kontrol altında tutmak için önemlidir.
6. Tedavi Sürecinde Karşılaşılan Zorluklar ve Özel Durumlar
Vaskülit tedavisinde bazı zorluklar ve özel durumlar göz önünde bulundurulmalıdır:
- Tedaviye Yanıt Vermeyen Hastalar: Bazı hastalar, standart tedavi yöntemlerine yanıt vermeyebilir. Bu durumda, ikinci basamak tedavilere (biyolojik ajanlar gibi) geçilmesi gerekebilir.
- Gebelik ve Vaskülit: Gebelik sırasında tedavi dikkatle yapılmalıdır. Gebe hastalarda kortikosteroidler genellikle güvenli kabul edilirken, siklofosfamid gibi immünsupresif ilaçların kullanımı sakıncalıdır. Bu hastaların tedavisi multidisipliner bir yaklaşımla planlanmalıdır.
- Yaşlı Hastalar: Yaşlı hastalarda vaskülit tedavisi sırasında ilaçların yan etkileri daha belirgin olabilir. Özellikle kortikosteroidlerin uzun süreli kullanımı yaşlı hastalarda ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Bu nedenle, tedavi planı bireyselleştirilmeli ve yan etkiler dikkatle izlenmelidir.
Vaskülit ile Yaşam ve Önleyici Tedbirler
Vaskülit kronik bir hastalık olduğu için yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir. Bu nedenle, hastalığın yönetimi ve yaşam tarzı değişiklikleri büyük önem taşır.
İşte yaşamı kolaylaştıracak bazı öneriler:
- Düzenli Doktor Kontrolleri: Hastalığın seyrini izlemek ve ilaçların yan etkilerini kontrol etmek için düzenli doktor kontrolleri gereklidir. Erken müdahale, hastalığın komplikasyonlarını önleyebilir.
- Dengeli Beslenme ve Egzersiz: Bağışıklık sistemini desteklemek ve genel sağlığı korumak için dengeli beslenme ve düzenli egzersiz önemlidir. Ancak, aşırı efor gerektiren aktivitelerden kaçınılmalıdır.
- Stres Yönetimi: Stres, otoimmün hastalıkları tetikleyebilir. Bu nedenle, yoga, meditasyon ve derin nefes egzersizleri gibi stres yönetimi teknikleri uygulanmalıdır.
- Sigara ve Alkol Kullanımından Kaçınma: Sigara ve alkol, damar sağlığını olumsuz etkileyerek hastalığın seyrini kötüleştirebilir. Bu nedenle bu alışkanlıklardan kaçınılmalıdır.
Sonuç
Vaskülit, karmaşık bir hastalık grubu olarak, erken teşhis ve uygun tedavi yaklaşımlarını gerektirir. Belirtilerinin ve klinik seyrinin çeşitliliği, hastalığın tanı sürecini zorlaştırabilir. Bununla birlikte, gelişmiş tanı yöntemleri, özellikle biyopsi ve görüntüleme tekniklerindeki ilerlemeler, vaskülitin farklı alt türlerinin ayırt edilmesini ve doğru bir şekilde sınıflandırılmasını sağlamaktadır. Tedavi açısından, kortikosteroidler ve immünosupresif ajanlar gibi geleneksel ilaçlar, vaskülitin kontrol altına alınmasında önemli bir yere sahiptir. Ancak, biyolojik ajanların son yıllarda artan kullanımı, tedaviye dirençli vakalarda etkili seçenekler sunmaktadır. Bu gelişmeler, vaskülit hastalarının yaşam kalitesini artırırken, hastalıkla ilişkili komplikasyonların azaltılmasına da yardımcı olmuştur.
Vaskülit tedavisinin başarısı, multidisipliner bir yaklaşımı gerektirir. Hastaların semptomlarına, hastalığın şiddetine ve tutulan organlara göre bireyselleştirilmiş bir tedavi planı oluşturulması büyük önem taşır. Ayrıca, düzenli takip ve yan etki yönetimi, tedavi sürecinin temel taşlarını oluşturur. Özellikle uzun süreli immünosupresif tedavi alan hastalarda, enfeksiyon riskinin azaltılması ve ilaç toksisitelerinin kontrol edilmesi kritik öneme sahiptir. Bunun yanı sıra, tedaviye yanıtın değerlendirilmesi ve remisyon sağlandıktan sonra hastalığın nüksetmesini önlemeye yönelik stratejilerin belirlenmesi, tedavi sürecinin sürdürülebilirliğini artırır.
Vaskülit hastalarının yaşam süresini ve kalitesini artırmak için bireylerin ve sağlık profesyonellerinin farkındalığının artırılması gerekmektedir. Özellikle erken belirtilerin tanınması ve hastaların uzman merkezlere yönlendirilmesi, tedaviye erken başlama açısından kritik bir rol oynar. Bununla birlikte, vaskülitin altında yatan nedenlerin ve hastalığın patofizyolojisinin daha iyi anlaşılması, yeni tedavi yaklaşımlarının geliştirilmesine olanak sağlayacaktır. Günümüzdeki tedavi seçenekleri, birçok hasta için etkili sonuçlar sunsa da, tam iyileşme hedefi henüz birçok türde ulaşılamamıştır. Bu durum, araştırmaların sürdürülmesi gerektiğini ve yeni tedavi seçeneklerinin keşfedilmesine ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir.
Sonuç olarak, vaskülit hastalığıyla mücadelede, doğru tanı, erken müdahale ve etkili tedavi stratejilerinin uygulanması temel unsurlardır. Bu süreçte hem klinik deneyim hem de güncel literatürden yararlanarak, hastalara en uygun tedavi yöntemlerinin sunulması mümkündür. Gelecekte, biyolojik ajanların ve genetik temelli tedavilerin daha yaygın bir şekilde kullanılmasıyla, vaskülit tedavisinde önemli ilerlemeler sağlanabilir. Sağlık profesyonellerinin bilgi birikimi ve hastaların bilinçlenmesi, bu kompleks hastalığın yönetiminde kilit rol oynayacaktır.
Referanslar:
- Vaskülit Tedavisi: 6 Belirtisi, Türleri Ve Tanısı
- Jennette JC, Falk RJ, Bacon PA, et al. 2012 Revised International Chapel Hill Consensus Conference Nomenclature of Vasculitides. Arthritis Rheum. 2013;65(1):1-11.
- Stone JH. Vasculitis: A collection of practical approaches. Lancet. 2002;360(9349):1811-1821.
- Watts RA, Robson J. Introduction, epidemiology and classification of vasculitis. Best Pract Res Clin Rheumatol. 2018;32(1):3-20.
- Jennette JC, Falk RJ. Small-vessel vasculitis. N Engl J Med. 1997;337(21):1512-1523.
- Hoffman GS, Kerr GS, Leavitt RY, et al. Wegener granulomatosis: An analysis of 158 patients. Ann Intern Med. 1992;116(6):488-498.
- Watts R, Lane S, Hanslik T, et al. Development and validation of a consensus methodology for the classification of the ANCA-associated vasculitides and polyarteritis nodosa for epidemiological studies. Ann Rheum Dis. 2007;66(2):222-227.
- Kallenberg CG. Pathogenesis of ANCA-associated vasculitis. Curr Opin Rheumatol. 2011;23(1):24-30.
- Langford CA. Update on the diagnosis and treatment of systemic vasculitis. Cleveland Clin J Med. 2012;79(1):46-54.
- Falk RJ, Jennette JC. ANCA disease: Where is this field heading? J Am Soc Nephrol. 2010;21(5):745-752.
- Hellmich B, Flossmann O, Gross WL, et al. EULAR recommendations for conducting clinical studies and/or clinical trials in systemic vasculitis. Ann Rheum Dis. 2007;66(5):605-617.
- Guillevin L, Pagnoux C, Seror R, et al. The Five-Factor Score revisited: Assessment of prognoses of systemic necrotizing vasculitides based on the French Vasculitis Study Group (FVSG) cohort. Medicine (Baltimore). 2011;90(1):19-27.
- De Groot K, Harper L, Jayne DR, et al. Pulse versus daily oral cyclophosphamide for induction of remission in antineutrophil cytoplasmic antibody-associated vasculitis: A randomized trial. Ann Intern Med. 2009;150(10):670-680.
- Jayne D, Rasmussen N, Andrassy K, et al. A randomized trial of maintenance therapy for vasculitis associated with antineutrophil cytoplasmic autoantibodies. N Engl J Med. 2003;349(1):36-44.
- Merkel PA, Seo P, Aries P, et al. Current status of outcome assessment in vasculitis: Report from OMERACT 7. J Rheumatol. 2005;32(12):2488-2495.
- Mukhtyar C, Guillevin L, Cid MC, et al. EULAR recommendations for the management of primary small and medium vessel vasculitis. Ann Rheum Dis. 2009;68(3):310-317.
- Yates M, Watts R. ANCA-associated vasculitis. Clin Med (Lond). 2017;17(1):60-64.
- Hoffman GS, Cid MC, Rendt-Zagar KE, et al. Infliximab for maintenance of glucocorticosteroid-induced remission of giant cell arteritis: A randomized trial. Ann Intern Med. 2007;146(9):621-630.
- Seo P, Luqmani R. Evaluation and management of systemic vasculitis. Rheum Dis Clin North Am. 2007;33(3):633-651.
- Tervaert JW, Mooyaart AL. Histopathology in ANCA-associated vasculitis. Autoimmun Rev. 2014;13(5):525-529.
- Stone JH, Merkel PA, Spiera R, et al. Rituximab versus cyclophosphamide for ANCA-associated vasculitis. N Engl J Med. 2010;363(3):221-232.
- Berti A, Cornec D, Crowson CS, et al. The epidemiology of antineutrophil cytoplasmic autoantibody-associated vasculitis in Olmsted County, Minnesota (1996-2015): A twenty-year US population-based study. Arthritis Rheumatol. 2017;69(12):2338-2350.
- Kermani TA, Warrington KJ. Giant cell arteritis: Current and emerging therapies. Best Pract Res Clin Rheumatol. 2016;30(1):79-90.
- Mukhtyar C, Guillevin L, Cid MC, et al. EULAR recommendations for the management of large vessel vasculitis. Ann Rheum Dis. 2009;68(3):318-323.
- Samson M, Puéchal X, Devilliers H, et al. Long-term outcomes of giant cell arteritis: A cohort study. Arthritis Rheumatol. 2014;66(4):1042-1049.
- Luqmani RA, Suppiah R, Grayson PC, et al. Outcome measures for large-vessel vasculitis. Clin Exp Rheumatol. 2014;32(3):S90-S96.
- Furuta S, Chaudhry A, Fujimoto S, et al. Comparison of the phenotype and outcome of granulomatosis with polyangiitis between UK and Japanese cohorts. J Rheumatol. 2017;44(2):216-222.
- Little MA, Nightingale P, Verburgh CA, et al. Early mortality in systemic vasculitis: Relative contribution of adverse events and active vasculitis. Ann Rheum Dis. 2010;69(6):1036-1043.
- Watts RA, Scott DG. Epidemiology of vasculitis. Curr Opin Rheumatol. 2003;15(1):11-16.
- Grayson PC, Ponte C, Suppiah R, et al. Towards standardization of imaging in large vessel vasculitis: Outcomes of the OMERACT working group. J Rheumatol. 2017;44(12):1938-1943.
- Comarmond C, Cacoub P. Polyarteritis nodosa in the era of hepatitis C virus infection. Arthritis Rheum. 2009;61(3):321-328.
- Dasgupta B, Borg FA, Hassan N, et al. BSR and BHPR guidelines for the management of giant cell arteritis. Rheumatology (Oxford). 2010;49(8):1594-1597.
- Berti A, Cavalli G, Campochiaro C, et al. Giant cell arteritis: Diagnosis and treatment. Autoimmun Rev. 2017;16(7):675-682.
- Salvarani C, Brown RD Jr, Hunder GG. Polymyalgia rheumatica and giant cell arteritis. Lancet. 2012;379(9811):61-73
- https://scholar.google.com/
- https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/
- https://www.researchgate.net/
- https://www.mayoclinic.org/
- https://www.nhs.uk/
- https://www.webmd.com/