Ağız Yarasının 9 Nedeni, Belirtileri Ve Tedavisi

100 / 100

Ağız yarası, birçok insanın hayatında en az bir kez karşılaştığı rahatsız edici durumlardan biridir. Bu yaralar, konuşmayı, yemek yemeyi ve hatta bazen nefes almayı zorlaştıracak kadar ağrılı olabilir. Genellikle ağız içindeki yumuşak dokuların hasar görmesi sonucu ortaya çıkar. Bu yaraların neden oluştuğunu ve nasıl tedavi edileceğini anlamak, hem bu sorunun tekrarlamasını önlemek hem de yaşam kalitesini artırmak için önemlidir. Ağız yarası, bazen kendiliğinden iyileşebilirken, bazı durumlarda tıbbi müdahale gerektirebilir.

Ağız Yarasının 9 Nedeni, Belirtileri Ve Tedavisi

Ağız yarası nedenlerinden biri stres ve travmadır. Günlük hayatta karşılaşılan fiziksel ve duygusal stres faktörleri, bağışıklık sisteminin zayıflamasına ve vücudun çeşitli bölgelerinde, özellikle de ağızda yaraların oluşmasına yol açabilir. Ayrıca, sert yiyecekler tüketmek, yanlışlıkla dil veya yanağı ısırmak gibi mekanik travmalar da ağızda yaralara neden olabilir. Bu tür yaralar genellikle kısa sürede iyileşse de, tekrarlayan travmalar kronik hale gelmelerine yol açabilir.

Ağız yaraları aynı zamanda vitamin ve mineral eksikliklerinden de kaynaklanabilir. Özellikle B12 vitamini, folik asit ve demir eksiklikleri, ağız mukozasının sağlığını olumsuz etkileyerek yaraların oluşumuna zemin hazırlar. Bağışıklık sistemi zayıfladığında, vücut enfeksiyonlara karşı daha savunmasız hale gelir ve bu da ağız yaralarının sık sık tekrarlamasına neden olabilir. Bunun yanı sıra, bazı ilaçların yan etkileri veya alerjik reaksiyonlar da ağızda yaraların oluşmasına katkıda bulunabilir.

Ağız yarasının bir diğer önemli nedeni ise viral ve bakteriyel enfeksiyonlardır. Özellikle herpes simplex virüsü, ağız içinde ağrılı yaralara neden olan yaygın bir enfeksiyon kaynağıdır. Bu enfeksiyonlar genellikle bağışıklık sistemi zayıfladığında ortaya çıkar ve tedavi edilmediğinde uzun süre devam edebilir. Bakteriyel enfeksiyonlar da benzer şekilde ağızda yaralara yol açabilir ve genellikle antibiyotik tedavisi gerektirir. Enfeksiyon kaynaklı ağız yarası tedavisinde, hijyen kurallarına dikkat etmek ve bağışıklık sistemini desteklemek büyük önem taşır.

Ağız Yarasının 9 Nedeni, Belirtileri Ve Tedavisi

Ağız Yarası Nedir?

Ağız yaraları, ağız içinde veya dudak çevresinde oluşan ağrılı, rahatsız edici lezyonlardır. Genellikle beyaz, sarı veya kırmızımsı renkte olup küçük, yuvarlak veya oval bir şekle sahip olurlar. Ağız yarası, özellikle yemek yerken, konuşurken veya sıvı içerken rahatsız edici bir acıya yol açabilir. Aft olarak da bilinen bu yaralar, genellikle kendiliğinden iyileşse de tekrarlayıcı olabilir ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir.

Ağız yarası, çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir ve enfeksiyonlar, bağışıklık sistemi sorunları, stres, vitamin ve mineral eksiklikleri gibi birçok faktörden kaynaklanabilir. Her ne kadar ağız yaraları bulaşıcı olmasa da, özellikle bağışıklık sisteminin zayıf olduğu durumlarda ve hijyenik olmayan koşullarda daha sık görülür. Bulaşıcı olmamalarına rağmen sık sık tekrarlayan veya uzun süren ağız yaraları, bireyin genel sağlığı hakkında önemli ipuçları verebilir ve daha ciddi hastalıkların belirtisi olabilir.

Ağız yaralarının iki ana tipi vardır:

  1. Aftöz Ülserler (Aftlar): En yaygın ağız yarası türüdür ve genellikle yanakların iç kısmında, dil üzerinde veya dudaklarda görülür. Genellikle birkaç gün içinde iyileşir, ancak bazı durumlarda haftalarca sürebilir.
  2. Herpes Simpleks (Uçuk): Uçuk virüsü olarak bilinen herpes simpleks virüsü (HSV) kaynaklı ağız yaralarıdır ve daha çok dudak çevresinde ve ağız dışındaki bölgelerde görülür. Bu yaralar, bulaşıcı özellik gösterir ve virüs vücuda girdikten sonra yaşam boyu taşınır, dönem dönem aktif hale gelerek tekrarlar.

Ağız yarası çoğunlukla iyi huyludur ve birkaç hafta içinde kendiliğinden geçer. Ancak, iyileşmeyen, kalıcı hale gelen veya sık tekrarlayan ağız yaraları, daha ciddi bir sorunun belirtisi olabilir ve bir sağlık uzmanı tarafından değerlendirilmelidir.

Ağız Yarası Nedenleri

Ağız yaraları, çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilen ve oldukça yaygın görülen rahatsızlıklardır. Genellikle dudaklar, dil, yanak içleri veya diş etlerinde ağrılı ve hassas lezyonlar şeklinde kendini gösterirler. Ağız yaralarının kökeninde travmalar, enfeksiyonlar, bağışıklık sistemi sorunları ve beslenme eksiklikleri gibi birçok faktör bulunabilir. İşte ağız yarası nedenleri:

1. Travmalar ve Fiziksel Hasarlar

  • Yanlış Diş Fırçalama: Sert kıllı diş fırçalarının yanlış kullanımı, diş etlerinde ve ağız içinde tahrişe yol açarak yaralara neden olabilir. Ayrıca, aşırı baskı uygulayarak dişleri fırçalamak da ağız dokularına zarar verebilir.
  • Yanlış Diş İpi Kullanımı: Diş ipinin sert ve ani hareketlerle kullanılması, diş etlerinde küçük yaralar oluşturabilir.
  • Diş Teli ve Protezler: Diş telleri veya uygun olmayan protezler, ağız içinde sürekli sürtünme yaparak hassas dokularda yaralara yol açabilir.
  • Kazalar: Yeme sırasında dilin veya yanakların ısırılması, darbe alınması gibi durumlar da ağız yaralarına neden olan travmalardan biridir.

2. Beslenme Eksiklikleri

  • Vitamin Eksiklikleri: Özellikle B12, B6 ve C vitamini eksikliği ağız yarasına yatkınlığı artırır. Bu vitaminler, dokuların sağlıklı kalmasını sağlar ve bağışıklık sistemini destekler. Eksiklik durumunda, ağız mukozası zayıflayarak yaralanmalara daha açık hale gelir.
  • Mineral Eksiklikleri: Çinko ve demir gibi mineraller, doku onarımı ve bağışıklık sistemi fonksiyonları için önemlidir. Eksiklikleri, ağızda sıkça yara oluşumuna yol açabilir. Özellikle demir eksikliği olan bireylerde ağız yarasına rastlama olasılığı daha fazladır.

3. Enfeksiyonlar

  • Viral Enfeksiyonlar: Herpes Simplex virüsü (HSV), uçuklara neden olan en yaygın virüslerden biridir. Uçuklar, genellikle dudak çevresinde ve ağız içinde oluşan ağrılı yaralardır. HSV enfeksiyonları, stres, yorgunluk veya bağışıklık sisteminin zayıfladığı dönemlerde tekrar edebilir.
  • Bakteriyel Enfeksiyonlar: Streptokok ve Stafilokok gibi bakteriler, ağız içinde yaralara neden olabilecek enfeksiyonlara yol açabilir. Ağız hijyeninin yetersiz olduğu durumlarda bu bakteriler çoğalarak iltihaplı yaralar oluşturabilir.
  • Fungal Enfeksiyonlar: Candida albicans gibi mantarlar, ağız içinde pamukçuk adı verilen beyaz renkli yaralara yol açabilir. Bu mantar enfeksiyonu genellikle bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerde, antibiyotik veya steroid kullanımı sonrasında sıkça görülür.

4. Bağışıklık Sistemi Sorunları

  • Otoimmün Hastalıklar: Behçet hastalığı, Crohn hastalığı ve lupus gibi otoimmün rahatsızlıklar ağızda tekrarlayan yaralara yol açabilir. Bu hastalıklarda bağışıklık sistemi yanlışlıkla kendi sağlıklı dokularına saldırır, bu da ağız içinde yaralara neden olabilir.
  • Bağışıklık Sistemi Zayıflığı: HIV/AIDS gibi bağışıklık sistemini doğrudan etkileyen hastalıklar, ağız yaralarına yatkınlığı artırır. Bağışıklık sistemi zayıf olan bireyler, daha sık ağız yaraları yaşarlar.

5. Stres ve Psikolojik Faktörler

Stres, vücudun bağışıklık sistemini zayıflatır ve birçok rahatsızlığa yol açar. Stresin ağız yaralarına etkisi, bağışıklık sisteminin baskılanması sonucu ağız içindeki hassas dokuların zayıflaması ile ilişkilidir. Ayrıca, stres altında olan bireyler dişlerini sıkabilir veya yanaklarını ısırabilir, bu da ağızda yaralara neden olabilir.

6. Hormonal Değişiklikler

Özellikle kadınlarda hormonal değişiklikler, ağız yarasının oluşumunda önemli bir etken olabilir. Menstrüasyon dönemi, gebelik ve menopoz gibi hormonal dalgalanmaların yaşandığı dönemlerde ağız yaraları daha sık görülür. Bu dönemlerde bağışıklık sistemi etkilenir ve ağız mukozası hassaslaşır.

7. Alerjik Reaksiyonlar

Bazı yiyecekler, diş macunları veya ağız bakım ürünleri, ağız mukozasında tahrişe neden olabilir. Özellikle asitli yiyecekler (portakal, domates gibi), baharatlı yiyecekler ve sodyum lauril sülfat içeren diş macunları ağızda yaralara yol açabilir. Diş macunları ve gargara gibi ürünlerdeki kimyasallara karşı hassasiyeti olan bireylerde ağız yaralarının daha sık gözlemlendiği bilinmektedir.

8. Genetik Yatkınlık

Bazı bireylerde ağız yarasının tekrarlaması genetik faktörlerle ilişkilidir. Aile geçmişinde tekrarlayan aft ve ağız yaraları bulunan bireylerde, bu tür yaralara karşı daha yatkınlık olduğu gözlemlenmiştir. Özellikle aft olarak bilinen ağız yaraları, kalıtsal faktörlerden etkilenebilir.

9. Sigara ve Alkol Tüketimi

Sigara kullanımı, ağız mukozasını kurutarak ve tahrişe yol açarak ağız yarasını tetikleyebilir. Ayrıca, alkol tüketimi de ağız içinde tahrişe neden olabilir ve ağız yaralarına yol açabilir. Sigara ve alkol, ağız sağlığını genel olarak olumsuz etkiler ve ağız yarası riskini artırır.

Ağız Yarası Belirtileri

Ağız yarası belirtileri, yaraların türüne, boyutuna ve ortaya çıktığı bölgeye bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Ağız içinde ya da dudak çevresinde çıkan yaralar genellikle oldukça rahatsız edici olup günlük aktiviteleri olumsuz etkileyebilir. İşte ağız yarası belirtileri:

1. Ağrı ve Hassasiyet

Ağız yarasının en yaygın belirtisi ağrıdır. Özellikle yemek yerken, konuşurken veya sıcak-soğuk içecekler tüketirken yaralarda yanma hissi oluşur. Ağrı, yaranın türüne ve büyüklüğüne bağlı olarak hafif veya şiddetli olabilir. Özellikle aftöz ülserlerde ağrı belirgin bir özelliktir ve yaraların iyileşme süreci boyunca devam edebilir.

2. Yaraların Şekli ve Görünümü

Ağız yarası genellikle beyaz veya sarımsı bir renk ile çevrelenmiş kırmızı bir halka şeklinde görünür. Yaranın merkezindeki beyaz veya sarı doku, iltihap belirtisi olabilir. Aftöz ülserler, küçük ve yuvarlak bir şekle sahipken uçuk gibi viral kaynaklı yaralar daha büyük ve grup halinde olabilir.

3. Yanma ve Karıncalanma Hissi

Ağız yaralarının bazıları, oluşmadan hemen önce o bölgede hafif bir yanma veya karıncalanma hissi ile kendini belli edebilir. Özellikle uçuk virüsünden kaynaklanan yaralar, çıkmadan önce bu belirtileri gösterir ve bu his yara tamamen geçene kadar sürebilir.

4. Şişlik ve Kızarıklık

Yaraların bulunduğu bölge, çevresine göre şişkin ve kırmızı olabilir. Ağız içinde bu tür yaralar, özellikle yemek yemeyi zorlaştırabilir. Dil, yanak veya dudak iç kısmında oluşan şişlik, hassasiyetin yanı sıra baskı uygulandığında ağrıya neden olur.

5. Tükürük Artışı

Ağız yarası, ağız içindeki tahriş nedeniyle bazı bireylerde tükürük salgısında artışa yol açabilir. Tükürüğün fazla olması, ağızdaki yaraların iyileşme sürecini zorlaştırabilir ve ağız içi nem oranının artması yaraların iyileşme süresini uzatabilir.

6. Dilde veya Boğazda Hassasiyet

Bazı ağız yaraları, dilde veya boğazda hassasiyete neden olabilir. Dil üzerinde oluşan yaralar, tat alma fonksiyonlarını etkileyebilir ve yiyeceklerden tam tat alamamaya yol açabilir. Özellikle asitli veya baharatlı yiyecekler tüketildiğinde, yaralar belirgin şekilde ağrı yapabilir.

7. Ateş ve Halsizlik

Viral enfeksiyonlar nedeniyle oluşan ağız yaraları, nadir de olsa ateş, baş ağrısı ve halsizlik gibi genel enfeksiyon belirtileriyle birlikte görülebilir. Özellikle uçuk virüsünden kaynaklanan yaralar, vücutta bağışıklık sisteminin verdiği yanıt nedeniyle ateş yapabilir. Bu durumda, ağrılı yaralara ek olarak genel bir yorgunluk ve halsizlik hissi de ortaya çıkabilir.

8. Konuşma ve Yutkunmada Zorluk

Ağız yarası, özellikle büyük ve ağrılı olduğunda konuşmayı veya yutkunmayı zorlaştırabilir. Yaraların dil, boğaz veya yanak iç kısmında bulunması durumunda bu belirtiler daha şiddetli hale gelir. Konuşurken veya yutkunurken ağrı hissedilir ve bu durum bireyde genel bir rahatsızlık yaratır.

Ağız Yarasının 9 Nedeni, Belirtileri Ve Tedavisi

Ağız Yarası Tedavisi

Ağız yaraları, tıbbi literatürde “aftöz ülser” veya “aft” olarak adlandırılan ve genellikle ağız içi dokusunda meydana gelen yaralardır. Bu yaralar, yemek yemeyi, içmeyi ve konuşmayı zorlaştırarak bireylerin yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Ağız yarası tedavisi, yaranın sebebine, boyutuna ve şiddetine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Tedavi sürecinde, ağrıyı azaltmak, iyileşme sürecini hızlandırmak ve enfeksiyon riskini en aza indirmek hedeflenir. Aşağıda, ağız yarası tedavisinde kullanılan yöntemler ve dikkat edilmesi gerekenler detaylandırılmıştır.

1. Evde Uygulanabilecek Doğal Yöntemler

Ağız yarası genellikle birkaç gün ila iki hafta içinde kendiliğinden iyileşir; ancak bu süreçte ağrıyı azaltmak ve iyileşmeyi hızlandırmak için bazı doğal yöntemler kullanılabilir:

  • Tuzlu Su Gargarası: Tuz, doğal bir antiseptik olduğundan, tuzlu su gargarası yaraların temizlenmesine ve ağrının azalmasına yardımcı olur. 1 çay kaşığı tuzun bir bardak ılık suda çözülmesiyle hazırlanan bu gargara, yaraların üzerinde bir koruyucu tabaka oluşturarak iyileşmeyi destekler.
  • Karbonat Macunu: Karbonat, yara çevresindeki asit seviyesini dengeleyerek yaraların daha hızlı iyileşmesini sağlar. Karbonat ve su karıştırılarak elde edilen macun, yaranın üzerine doğrudan uygulanabilir.
  • Bal: Doğal antibakteriyel özelliklere sahip olan bal, yaraların üzerine ince bir tabaka halinde sürülebilir. Bal, yarayı enfeksiyondan korur ve iyileşme sürecini hızlandırır.
  • Soğuk Kompres: Buz veya soğuk kompres uygulamak, yaraya bağlı ağrıyı hafifletir. Buz, yaraya doğrudan temas ettirilmeden ince bir beze sarılarak kullanılabilir.

2. Eczane Ürünleri ve Ağız Bakım Ürünleri

Bazı eczane ürünleri, ağız yarasını daha hızlı iyileştirmek ve ağrıyı hafifletmek için etkili çözümler sunar:

  • Antiseptik Ağız Gargaraları: Antiseptik içeren ağız gargaraları, yaraların çevresindeki bakterileri azaltarak enfeksiyon riskini düşürür. Ayrıca, gargaraların içerisinde bulunan anestezik maddeler, ağrıyı geçici olarak hafifletir.
  • Ağız Yarası Jelleri ve Kremler: Lokal anestezik içeren ağız yarası jelleri, yaraların üzerine sürüldüğünde ağrıyı azaltarak geçici rahatlama sağlar. Benzokain veya lidokain içeren bu tür ürünler, kısa süreli ağrı kesici etki sağlar.
  • Kortizon İçeren Merhemler: Ağız yarası tedavisinde kullanılan kortizonlu kremler, özellikle büyük ve ağrılı aftlarda etkili bir çözüm sunar. Kortizon, iltihaplanmayı ve şişliği azaltarak iyileşmeyi hızlandırır; ancak bu tür ürünler uzun süreli kullanım için uygun değildir ve doktor kontrolünde kullanılmalıdır.
  • Çinko Takviyeleri: Bazı araştırmalar, çinko eksikliğinin ağız yarasına neden olabileceğini göstermiştir. Çinko takviyeleri, ağız yaralarının sıklığını azaltmak ve iyileşme sürecini desteklemek için kullanılabilir.

3. İlaç Tedavisi

Eğer ağız yaraları sıklıkla tekrarlıyorsa veya şiddetliyse, doktor kontrolünde çeşitli ilaç tedavileri uygulanabilir:

  • Kortikosteroid Tabletler: Şiddetli vakalarda, ağız yaralarının küçülmesi ve ağrının azalması için oral kortikosteroid ilaçlar kullanılabilir. Ancak, kortikosteroidler yan etkilere yol açabileceğinden, yalnızca doktor tavsiyesi ile kullanılmalıdır.
  • İmmünosupresif İlaçlar: Bağışıklık sisteminin aşırı tepkisi nedeniyle meydana gelen aftlarda, bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar kullanılabilir. Özellikle Behçet hastalığı gibi kronik rahatsızlıklar nedeniyle gelişen ağız yaraları için immünosupresif tedaviler önerilebilir.
  • Antibiyotik veya Antiviral İlaçlar: Eğer ağız yarasının altında yatan sebep bakteriyel ya da viral bir enfeksiyonsa, antibiyotik veya antiviral ilaçlar kullanılabilir. Özellikle herpes virüsüne bağlı ağız yaralarında antiviral tedavi etkili olabilir.

4. Yaşam Tarzı ve Beslenme Değişiklikleri

Ağız yarasının önlenmesi ve iyileşme sürecinin hızlanması için yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıklarında yapılacak bazı değişiklikler önemlidir:

  • Asitli ve Baharatlı Gıdalardan Kaçınmak: Asitli, baharatlı veya tuzlu yiyecekler, yaraların üzerine temas ettiğinde ağrıya yol açabilir ve iyileşme sürecini geciktirebilir. Limon, domates, sirke gibi asitli gıdalardan kaçınmak yaraların daha çabuk iyileşmesine katkı sağlar.
  • B Vitamini ve Folik Asit Takviyeleri: B vitamini kompleksinin, özellikle B12 vitamininin, ağız yaralarının önlenmesinde etkili olduğu bilinir. Folik asit eksikliği de ağız yaralarına yol açabileceğinden, folik asit ve B vitamini takviyeleri yaraların oluşumunu azaltabilir.
  • Sigarayı Bırakmak: Sigara içmek ağız mukozasına zarar verir ve iyileşme sürecini yavaşlatır. Bu nedenle ağız yarası sık sık oluşan bireylerde sigara bırakma, hem yaraların iyileşmesini hızlandırır hem de yeniden oluşumunu engeller.

5. Stres Yönetimi ve Bağışıklık Sistemini Güçlendirme

Stres, ağız yarasının ortaya çıkmasına yol açabilen önemli bir faktördür. Stres seviyesini yönetmek ve bağışıklık sistemini güçlendirmek ağız yaralarını azaltmada etkili olabilir:

  • Düzenli Egzersiz: Fiziksel aktivite, stres seviyesini düşürmeye yardımcı olur ve bağışıklık sistemini destekler. Düzenli egzersiz yapmak, vücudun genel sağlığını olumlu yönde etkileyerek ağız yaralarının sıklığını azaltabilir.
  • Yoga ve Meditasyon: Yoga ve meditasyon gibi zihinsel rahatlama teknikleri, stresi azaltır ve vücut dengesini korur. Bu tür aktiviteler, özellikle stresle bağlantılı ağız yaralarında etkili bir önleyici tedbir olarak görülebilir.
  • Bağışıklığı Destekleyen Gıdalar Tüketmek: Bağışıklık sistemini güçlendiren antioksidan içeriği yüksek besinler, ağız yaralarının daha çabuk iyileşmesine katkı sağlar. C vitamini açısından zengin meyveler, çinko içeren gıdalar ve probiyotikler ağız sağlığını destekler.

Ağız Yaraları ile İlgili Mitler ve Gerçekler

Ağız yarası hakkında birçok yanlış bilgi bulunmaktadır. Örneğin, bazı insanlar ağız yarasının sadece hijyen eksikliğinden kaynaklandığını düşünür. Ancak, ağız yaralarının birçok farklı nedeni vardır ve hijyen bu nedenlerden sadece biridir. Ayrıca, ağız yaralarının bulaşıcı olduğu yönünde yanlış bir inanış da mevcuttur. Çoğu ağız yarası bulaşıcı değildir ve genellikle bağışıklık sistemi, stres veya beslenme eksiklikleri gibi kişisel faktörlere bağlıdır.

Bir diğer yaygın yanlış inanış, ağız yarasının hızlı bir şekilde iyileşmesi için üzerine tuz veya asidik maddeler uygulamanın iyi olduğu yönündedir. Aslında, bu tür uygulamalar yarayı daha da tahriş edebilir ve iyileşme sürecini uzatabilir. Bu nedenle, ağız yaraları için önerilen tedavi yöntemlerini uygulamak ve yarayı tahriş edici maddelerden korumak en iyisidir.

Sonuç

Ağız yarası, hem fiziksel hem de duygusal açıdan rahatsızlık verici olabilir. Ancak, bu yaraların nedenlerini anlamak ve uygun tedavi yöntemlerini uygulamak, yaşam kalitesini önemli ölçüde artırabilir. Stres yönetimi, beslenme takviyeleri ve uygun ağız hijyeni uygulamaları ile ağız yaralarının önlenmesi mümkündür. Ayrıca, tekrar eden yaralar durumunda bir sağlık profesyoneline başvurmak, altta yatan ciddi sağlık sorunlarının erken teşhis edilmesine yardımcı olabilir.

Referanslar:

  1. Ağız Yarasının 9 Nedeni, Belirtileri Ve Tedavisi
  2. Porter, S. R., & Scully, C. (1994). Oral ulceration: Aetiopathogenesis, clinical diagnosis, and management in the GI-tract. Alimentary Pharmacology & Therapeutics, 8(5), 512-519.
  3. Ship, J. A., Chavez, E. M., & Doerr, P. A. (2000). Recurrent aphthous stomatitis. Quintessence International, 31(2), 95-112.
  4. Greenberg, M. S., & Glick, M. (2003). Burket’s Oral Medicine: Diagnosis and Treatment. Lippincott Williams & Wilkins.
  5. Neville, B. W., Damm, D. D., Allen, C. M., & Bouquot, J. E. (2002). Oral and Maxillofacial Pathology. Elsevier Health Sciences.
  6. Lalla, R. V., & Sood, A. (2017). Oral Mucositis. Dental Clinics of North America, 61(1), 99-109.
  7. Glick, M. (2007). Burket’s Oral Medicine. People’s Medical Publishing House.
  8. Woo, S. B., & Sonis, S. T. (1996). Recurrent aphthous ulcers: A review of diagnosis and treatment. Journal of the American Dental Association, 127(8), 1202-1213.
  9. Petersen, P. E., & Ogawa, H. (2005). Strengthening the prevention of oral cancer: the WHO perspective. Community Dentistry and Oral Epidemiology, 33(6), 397-399.
  10. Scully, C., & Felix, D. H. (2005). Oral medicine—update for the dental practitioner: Aphthous and other common ulcers. British Dental Journal, 199(5), 259-264.
  11. Jurge, S., Kuffer, R., Scully, C., & Porter, S. R. (2006). Recurrent aphthous stomatitis. Oral Surgery, Oral Medicine, Oral Pathology, Oral Radiology, and Endodontology, 102(4), 475-483.
  12. https://scholar.google.com/
  13. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/
  14. https://www.researchgate.net/
  15. https://www.mayoclinic.org/
  16. https://www.nhs.uk/
  17. https://www.webmd.com/
Ağız Yarasının 9 Nedeni, Belirtileri Ve Tedavisi
Ağız Yarasının 9 Nedeni, Belirtileri Ve Tedavisi

 

Sağlık Bilgisi Paylaş !