Adenomyozis Belirtileri, Tanısı ve Tedavisi

96 / 100

Adenomyozis, kadınların üreme sağlığını etkileyen yaygın ancak sıklıkla göz ardı edilen bir rahatsızlıktır. Bu hastalık, rahim dokusunun (endometriyum) rahmin kas tabakasına (miyometrium) doğru büyümesiyle karakterizedir. Normal şartlarda rahim iç tabakasında yer alan endometriyal doku, adenomyozis hastalarında rahmin kas tabakasına nüfuz ederek anormal büyüme gösterir. Bu durum, ağrı, düzensiz kanamalar ve çeşitli diğer belirtilere neden olabilir. Kadınların yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyen adenomyozis, doğru teşhis ve tedavi yöntemleri ile kontrol altına alınabilir. Ancak hastalık, diğer jinekolojik rahatsızlıklarla karıştırılabileceğinden teşhis süreci zaman alabilir ve karmaşık hale gelebilir.

Adenomyozis Belirtileri, Tanısı ve Tedavisi

Adenomyozis nedenleri tam olarak anlaşılamamış olsa da, genetik, hormonlar ve doğum sonrası rahim yaralanmaları gibi faktörlerin etkili olduğu düşünülmektedir. Özellikle orta yaşlı kadınlarda yaygın olarak görülse de, her yaştan kadını etkileyebilir. Çoğu kadın bu hastalıktan muzdarip olduğunu bilmeden uzun yıllar boyunca yaşamına devam edebilir çünkü belirtiler diğer üreme organı hastalıklarıyla benzerlik gösterebilir. Bununla birlikte, son yıllarda tıbbi teknolojinin ilerlemesi ve konuyla ilgili farkındalığın artması sayesinde adenomyozis daha sık teşhis edilmeye başlanmıştır.

Adenomyozis teşhis edildikten sonra tedavi planı hastanın yaşına, belirtilerin şiddetine ve gebelik planlarına bağlı olarak değişir. Hastalığın tedavisi genellikle ilaç tedavisi, hormon tedavisi ve cerrahi müdahaleleri içerir. Ancak her hasta için uygun tedavi yöntemi farklı olabilir. Bu nedenle, hastaların doğru tedavi seçenekleri hakkında bilgilendirilmesi ve doktorlarıyla açık bir iletişim kurmaları büyük önem taşır.

Bu makale, adenomyozis hastalığının belirtilerini, teşhis süreçlerini ve tedavi yöntemlerini detaylandırarak kadın sağlığına katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Yazının devamında, bu hastalığın nedenleri ve risk faktörleri de ele alınarak, kadınların adenomyozis hakkında bilinçlenmeleri sağlanacaktır. Ayrıca, modern tıbbın sunduğu tedavi seçenekleri hakkında kapsamlı bilgi verilecek ve hastalığın yönetimi ile ilgili ipuçları sunulacaktır.

Adenomyozis Belirtileri, Tanısı ve Tedavisi

Adenomyozis Nedir?

Rahim iç tabakasını oluşturan endometriyal dokunun, rahmin kas tabakasına (miyometrium) doğru büyümesi sonucu meydana gelir. Bu durum, rahimde kalınlaşma ve büyümeye yol açar. Genellikle orta yaşlı kadınlarda ve birden fazla doğum yapmış kişilerde daha sık görülse de, genç kadınlarda da ortaya çıkabilir. Bu hastalık, her zaman belirgin semptomlara neden olmaz; bu nedenle teşhis edilmesi zor olabilir. Ancak, ağrılı adet dönemleri ve aşırı kanama gibi belirtilerle kendini gösterebilir.

Adenomyozis iki farklı formda ortaya çıkabilir:

  1. Fokal Adenomyozis: Bu tip, rahmin sadece belli bir bölgesinde sınırlı kalır.
  2. Diffüz Adenomyozis: Endometriyal dokunun rahmin geniş bir bölgesine yayıldığı tiptir. Bu durumda rahim genel olarak büyür ve kalınlaşır.

Her iki form da ciddi rahatsızlıklara ve komplikasyonlara yol açabilir. Özellikle adet dönemlerinde yaşanan şiddetli ağrılar ve yoğun kanamalar, hastaların günlük yaşamını olumsuz yönde etkileyebilir. Ayrıca, bazı hastalarda infertilite (kısırlık) gibi üreme sorunları da gelişebilir.

Adenomyozis Belirtileri

Her hastada farklı belirtilerle kendini gösterebilir ve bazı hastalarda tamamen belirti vermeyebilir. Ancak, bu rahatsızlığa sahip kadınlarda yaygın olarak görülen bazı ana semptomlar şunlardır:

  • Ağrılı Adet Dönemleri (Dismenore): En yaygın belirtisi, şiddetli adet sancılarıdır. Bu sancılar, adenomyozis olan kadınlarda genellikle çok daha yoğundur ve adet döneminin başlamasından birkaç gün önce başlayabilir. Adet döneminin sonuna kadar devam edebilir ve bu süre zarfında kadınların iş veya sosyal yaşamlarına odaklanmalarını zorlaştırabilir.
  • Yoğun ve Uzun Süren Adet Kanamaları (Menoraji): Hastaların birçoğu, aşırı kanama yaşar. Bu, adet kanamalarının yoğunluğu artabileceği gibi, kanama süresi de normalden uzun olabilir. Menoraji, demir eksikliği anemisine neden olabilir, bu da halsizlik ve yorgunluğa yol açabilir.
  • Cinsel İlişki Sırasında Ağrı (Disparoni): Bazı kadınlar, adenomyozis nedeniyle cinsel ilişki sırasında ağrı yaşayabilirler. Bu ağrı, hastalığın rahmin kas tabakasına olan etkisinden kaynaklanabilir ve rahmin büyümesi ile artış gösterebilir.
  • Pelvik Ağrı: Adet dönemleri dışında da pelvik bölgede sürekli bir ağrıya neden olabilir. Bu ağrı, özellikle rahmin genişlediği ve sinirleri baskıladığı durumlarda daha yoğun hissedilebilir.
  • Rahmin Büyümesi: Rahmin genel olarak büyümesine neden olabilir. Bu durumda, kadınlar karnında bir dolgunluk veya baskı hissi yaşayabilirler. Bazı durumlarda rahim, hamileymiş gibi büyüyebilir ve bu da rahatsızlık hissini artırabilir.
  • Anemi: Yoğun adet kanamaları nedeniyle kadınlar demir eksikliği anemisi geliştirebilir. Anemi, sürekli yorgunluk, baş dönmesi ve halsizlik gibi belirtilere yol açabilir.

Adenomyozis Nedenleri ve Risk Faktörleri

Adenomyozisin kesin nedeni hala tam olarak anlaşılamamıştır. Ancak, bazı teoriler hastalığın nasıl geliştiği konusunda ipuçları sunmaktadır.

Adenomyozisin gelişiminde etkili olabilecek olası faktörler şunlardır:

  • Hormonlar: Östrojen hormonunun önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir. Östrojen, rahim dokusunun büyümesini teşvik eder ve bu da adenomyozisli kadınlarda rahim içi dokuların kas tabakasına doğru büyümesine neden olabilir.
  • Doğum Yapmış Olma: Doğum yapmış kadınlarda daha sık görülür. Doğum sırasında rahim kasları zarar görebilir ve bu, adenomyozis gelişimi için bir risk faktörü olabilir.
  • Yaş: Genellikle 40-50 yaş arasındaki kadınlarda teşhis edilir. Menopoz öncesi dönemde östrojen seviyelerinin yüksek olması, hastalığın gelişim riskini artırabilir.
  • Rahimle İlgili Ameliyatlar: Daha önce rahimle ilgili ameliyat geçirmiş kadınlarda (örneğin sezaryen veya rahim biyopsisi gibi) gelişme riski daha yüksektir. Bu ameliyatlar sırasında rahim kaslarının zarar görmesi, adenomyozis gelişimini tetikleyebilir.
  • Genetik Yatkınlık: Adenomyozis hastalığının ailesel yatkınlıkla ilgili olabileceği düşünülmektedir. Ailede geçmişi olan kadınların bu hastalığa yakalanma riski daha yüksek olabilir.

Adenomyozis Tanısı

Adenomyozisin teşhisi, sıklıkla diğer jinekolojik rahatsızlıklarla karışabileceğinden zor olabilir. Bu nedenle, doğru bir teşhis koymak için birden fazla tanı yöntemi kullanılabilir. Adenomyozis tanısı konulmadan önce, doktorun ayrıntılı bir tıbbi geçmiş alması ve fiziksel muayene yapması gereklidir. Teşhis için kullanılan başlıca yöntemler şunlardır:

  • Ultrason: Pelvik ultrason, adenomyozisin teşhisinde kullanılan en yaygın görüntüleme yöntemidir. Ultrason ile rahimdeki anormal kalınlaşmalar ve düzensizlikler tespit edilebilir.
  • Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI): MRI, rahimdeki dokuların daha ayrıntılı bir görüntüsünü sağlayabilir. Hastaların MRI görüntülerinde rahmin genişlemiş ve kalınlaşmış olduğu görülebilir.
  • Biyopsi: Rahim dokusundan alınan biyopsi örneği, mikroskobik incelemelerle adenomyozis teşhisini doğrulamak için kullanılabilir. Ancak, biyopsi genellikle nadiren tercih edilir çünkü bu yöntem invazivdir.

Adenomyozis Belirtileri, Tanısı ve Tedavisi

Adenomyozis Tedavisi

Adenomyozis tedavisi, hastanın yaşı, belirtilerin şiddeti, genel sağlık durumu ve çocuk sahibi olma isteği gibi faktörlere bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Tedavinin amacı, belirtileri hafifletmek ve hastanın yaşam kalitesini artırmaktır. Tedavi yöntemleri genel olarak ilaçla tedavi, hormon tedavisi ve cerrahi müdahaleleri kapsar. Ancak, her hastanın durumu farklı olduğu için tedavi kişiselleştirilir ve en iyi sonuç için doktor-hasta iş birliği önemlidir.

Tedavide kullanılan yöntemler şu başlıklar altında incelenebilir:

1. İlaçla Tedavi

Adenomyozis semptomlarını hafifletmek amacıyla kullanılan ilk tedavi seçeneği genellikle ilaç tedavisidir. Ağrıyı ve kanamayı azaltmak amacıyla çeşitli ağrı kesiciler ve anti-inflamatuar ilaçlar kullanılabilir. Ancak bu ilaçlar sadece semptomların yönetilmesine yardımcı olur; hastalığın ilerlemesini durdurmaz.

  • Non-steroid Anti-inflamatuar İlaçlar (NSAID’ler): Adenomyozisli kadınların yaşadığı adet sancılarını (dismenore) hafifletmek için sıklıkla kullanılır. Bu ilaçlar, adet dönemi boyunca ağrıya neden olan prostaglandin üretimini baskılayarak ağrıyı hafifletir. NSAID’ler, genellikle ilk basamak tedavi olarak kullanılır ve ibuprofen, naproksen gibi ilaçları içerir.
  • Ağrı Kesiciler: Şiddetli pelvik ağrılar ve adet sancıları için doktorlar, NSAID’lere ek olarak daha güçlü ağrı kesiciler önerebilir. Ancak, bu ilaçların uzun süreli kullanımı önerilmez çünkü mide ve böbrekler üzerinde olumsuz etkileri olabilir.

2. Hormon Tedavisi

Östrojen hormonuna duyarlı bir hastalıktır. Bu nedenle, hormon düzeylerini düzenlemeye yönelik tedaviler hastalığın yönetiminde oldukça etkili olabilir. Hormon tedavisi, rahimdeki endometriyal dokunun büyümesini durdurarak belirtilerin hafifletilmesine yardımcı olabilir.

  • Doğum Kontrol Hapları: Kombine doğum kontrol hapları, adet döngüsünü düzenleyerek kanama ve ağrıları kontrol altına alabilir. Östrojen ve progesteron içeren bu haplar, rahim iç dokusunun aşırı büyümesini engelleyerek semptomların hafiflemesini sağlar. Genellikle hafif ve orta dereceli vakalarda kullanılır.
  • Hormon Spirali (Levonorgestrel Salgılayan İntrauterin Cihaz): Hormon spirali, rahim içine yerleştirilen ve progesteron hormonu salgılayan bir cihazdır. Bu tedavi yöntemi, rahimdeki kanamayı ve ağrıyı azaltabilir. Hormon spiralinin en büyük avantajı, doğrudan rahime etki etmesi ve sistemik hormon tedavilerine göre daha az yan etkiye sahip olmasıdır.
  • GnRH Agonistleri: GnRH (Gonadotropin-Releasing Hormone) agonistleri, vücuttaki östrojen üretimini baskılayarak geçici menopoz etkisi yaratır. Bu ilaçlar, rahimdeki endometriyal dokunun küçülmesini sağlar ve semptomların hafifletilmesine yardımcı olur. Ancak bu tedavi yönteminin sıcak basmaları, kemik yoğunluğunda azalma ve diğer menopoz semptomları gibi yan etkileri olabilir. Genellikle, ciddi vakalarda veya cerrahi müdahaleden önce rahmi küçültmek amacıyla kullanılır.
  • Progesteron Tedavisi: Progesteron içeren ilaçlar, östrojenin rahimdeki etkisini dengeleyerek aşırı doku büyümesini kontrol altına alabilir. Adet döngüsünü baskılayarak kanamayı azaltan bu ilaçlar, tablet formunda ya da enjeksiyon şeklinde uygulanabilir.

3. Cerrahi Müdahaleler

Adenomyozisin cerrahi tedavisi, ilaç veya hormon tedavilerine yanıt vermeyen ciddi vakalar için bir seçenek olabilir. Cerrahi müdahaleler, hastalığın yaygınlığına ve hastanın çocuk sahibi olma isteğine göre değişiklik gösterir.

  • Endometrial Ablasyon: Endometrial ablasyon, rahim iç tabakasının (endometriyum) yakılması veya kazınması işlemidir. Bu prosedür, adenomyozis semptomlarını hafifletmek ve kanama miktarını azaltmak amacıyla kullanılır. Ancak, bu işlem sonrasında hamile kalma şansı çok düşüktür ve genellikle doğurganlığını tamamlamış kadınlarda tercih edilir. Ablasyon, adenomyozisin derin katmanlarına nüfuz etmediği vakalarda etkili olabilir.
  • Myomektomi: Myomektomi, rahimdeki odaklanmış adenomyozis bölgelerinin cerrahi olarak çıkarılması işlemidir. Bu işlem, rahmi tamamen çıkarmak istemeyen ancak belirli bölgelerdeki adenomyozis dokusunu çıkartmak isteyen kadınlar için bir seçenek olabilir. Myomektomi, daha çok adenomyozis ile birlikte miyom (rahimdeki iyi huylu tümörler) olan hastalarda tercih edilir.
  • Histerektomi (Rahmin Tamamen Çıkarılması): Adenomyozisin tedavisinde en etkili ve kesin çözüm, rahmin tamamen çıkarılmasıdır. Histerektomi, diğer tedavi yöntemlerinin başarısız olduğu ve semptomların dayanılmaz hale geldiği durumlarda tercih edilir. Bu işlem, rahimdeki tüm endometriyal dokuyu ortadan kaldırarak hastalığın neden olduğu ağrı ve kanamayı tamamen durdurur. Ancak, histerektomi doğurganlığı sonlandırdığı için sadece doğurganlık planlarını tamamlamış kadınlar için uygundur.
  • Fokal Adenomyozis İçin Laparoskopik Cerrahi: Adenomyozisin sadece belirli bir bölgeyi etkilediği durumlarda laparoskopik cerrahi müdahale yapılabilir. Bu minimal invaziv prosedürde, küçük kesilerden girilerek adenomyozisli dokular çıkarılır. Bu tedavi, özellikle doğurganlığını korumak isteyen kadınlar için bir seçenek olabilir.

4. Yeni ve Deneysel Tedavi Yöntemleri

Adenomyozis tedavisinde, son yıllarda yeni ve deneysel tedavi yöntemleri üzerinde çalışmalar devam etmektedir. Bu yöntemler, daha az invaziv olmaları ve daha az yan etkiye sahip olmaları nedeniyle gelecekte daha fazla tercih edilebilir hale gelebilir.

  • Uterin Arter Embolizasyonu (UAE): Bu yöntem, rahimdeki anormal dokuya kan akışını durdurmak için rahmi besleyen arterlerin embolizasyonu (tıkanması) işlemidir. UAE, rahimdeki kan akışını sınırlayarak adenomyozis dokusunun küçülmesini sağlar. Bu tedavi yöntemi, daha az invazivdir ve histerektomiye bir alternatif olarak düşünülmektedir. Ancak, doğurganlık üzerindeki etkileri hala tam olarak bilinmemektedir.
  • Odaklanmış Ultrason (FUS): FUS, MRI rehberliğinde odaklanmış ultrason dalgalarının kullanıldığı, invaziv olmayan bir tedavi yöntemidir. Bu yöntemde, yüksek yoğunluklu ultrason dalgaları ile adenomyozisli dokular hedeflenir ve bu dokular ısıtılarak yok edilir. Bu işlem, cerrahi müdahale gerektirmeden semptomları hafifletmeyi amaçlar ve daha az yan etkiye sahiptir.
  • Radyo-Frekans Ablasyonu: Bu yeni teknolojide, radyo-frekans enerjisi kullanılarak adenomyozis dokusu yok edilir. Radyo-frekans ablasyonu, minimal invaziv bir prosedür olarak kabul edilir ve genellikle kısa bir iyileşme süresi sunar.

5. Yaşam Tarzı Değişiklikleri ve Destekleyici Tedaviler

Adenomyozis semptomlarını yönetmek için ilaç veya cerrahi tedavilerin yanı sıra bazı yaşam tarzı değişiklikleri ve destekleyici tedaviler de faydalı olabilir. Bu yöntemler, ağrıyı hafifletmek, stresi azaltmak ve genel sağlık durumunu iyileştirmek amacıyla uygulanır.

  • Düzenli Egzersiz: Hafif ve orta düzeyde yapılan egzersizler, kan dolaşımını artırarak pelvik bölgedeki ağrıyı hafifletebilir. Ayrıca, egzersiz stresi azaltır ve genel sağlık durumunu iyileştirir.
  • Sıcak Uygulamalar: Sıcak su torbaları veya ısıtma pedleri, pelvik bölgedeki kasların gevşemesine ve ağrının azalmasına yardımcı olabilir.
  • Stres Yönetimi: Stres, ağrıyı ve diğer semptomları şiddetlendirebilir. Yoga, meditasyon ve derin nefes egzersizleri gibi stres yönetimi teknikleri, semptomların hafifletilmesine katkı sağlayabilir.
  • Dengeli Beslenme: Yeterli miktarda vitamin ve mineral almak, genel sağlık durumunu iyileştirir ve vücudun adenomyozis semptomlarıyla daha etkili başa çıkmasını sağlar. Özellikle demir açısından zengin besinler tüketmek, adet dönemindeki aşırı kanamaların neden olduğu demir eksikliğini önleyebilir.

Adenomyozis ve Yaşam Kalitesi

Adenomyozis hastalarının yaşam kalitesi, hastalığın şiddetine ve belirtilerin yönetimine bağlı olarak değişir. Doğru tedavi ile hastaların yaşam kalitesi büyük ölçüde iyileştirilebilir. Hastaların doktorlarıyla sürekli iletişimde olması ve belirtilerini yönetmek için tedavi seçeneklerini gözden geçirmesi önemlidir.

Referanslar:

  1. Adenomyozis Belirtileri, Tanısı ve Tedavisi
  2. Bergeron, C., Amant, F., & Ferenczy, A. (2006). Pathology and physiopathology of adenomyosis. Best Practice & Research Clinical Obstetrics & Gynaecology.
  3. Kishi, Y., Suginami, H., Kuramori, R., Yabuta, M., & Taniguchi, F. (2012). Four subtypes of adenomyosis assessed by magnetic resonance imaging and their specification. American Journal of Obstetrics and Gynecology.
  4. Vercellini, P., Consonni, D., Dridi, D., & et al. (2014). Uterine adenomyosis and in vitro fertilization outcome: a systematic review and meta-analysis. Human Reproduction.
  5. Gordts, S., Grimbizis, G., & Campo, R. (2008). Symptoms and classification of uterine adenomyosis, including the place of hysteroscopy in diagnosis. Fertility and Sterility.
  6. Dueholm, M. (2017). Uterine adenomyosis and its relationship with infertility, assisted reproductive technology and outcome of pregnancy. Acta Obstetricia et Gynecologica Scandinavica.
  7. Exacoustos, C., Brienza, L., Di Giovanni, A., & et al. (2011). Adenomyosis: Three-dimensional sonographic findings of the junctional zone and correlation with histology. Ultrasound in Obstetrics & Gynecology.
  8. Pontis, A., D’Alterio, M. N., Pirarba, S., & et al. (2016). Adenomyosis: A systematic review of medical treatment. Gynecological Endocrinology.
  9. Bergholt, T., Eriksen, L., & Berendt, N. (2001). Prevalence and risk factors of adenomyosis at hysterectomy. Human Reproduction.
  10. Struble, J., Reid, S., & Bedaiwy, M. (2016). Adenomyosis: a clinical review of a challenging gynecologic condition. Journal of Minimally Invasive Gynecology.
  11. Benagiano, G., Habiba, M., & Brosens, I. (2012). The pathophysiology of uterine adenomyosis: an update. Fertility and Sterility.
  12. Zannoni, L., Pilu, G., & Vezzelli, F. (2017). Endometriosis and adenomyosis: shared pathophysiological mechanisms. Reproductive Biomedicine Online.
  13. Bird, C. C., McElin, T. W., & Manalo-Estrella, P. (1972). The elusive adenomyosis of the uterus—revisited. American Journal of Obstetrics and Gynecology.
  14. Van den Bosch, T., & Coeman, M. (2019). Classification of uterine adenomyosis: Past, present and future. Journal of Endometriosis and Pelvic Pain Disorders.
  15. Sampson, J. A. (1921). Metastatic or embolic endometriosis due to the menstrual dissemination of endometrial tissue into the venous circulation. American Journal of Pathology.
  16. Peric, H., & Fraser, I. S. (2006). The symptomatology of adenomyosis. Best Practice & Research Clinical Obstetrics & Gynaecology.
  17. https://scholar.google.com/
  18. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/
  19. https://www.researchgate.net/
  20. https://www.mayoclinic.org/
  21. https://www.nhs.uk/
  22. https://www.webmd.com/

Adenomyozis Belirtileri, Tanısı ve Tedavisi

Sağlık Bilgisi Paylaş !