Aft Yarası Nedir? Aftöz Ülserin 8 Belirtisi ve Tedavisi

100 / 100

Ağız içinde ağrılı lezyonlar olarak bilinen aft yarası, tıbbi olarak aftöz ülser veya aftöz stomatit olarak adlandırılır. Genellikle yanakların iç kısmında, dudakların iç yüzeyinde, dil üzerinde veya damakta oluşan bu lezyonlar, küçük, beyaz veya sarı renkte ve çevresi kırmızı olan ülseratif yaralar şeklinde kendini gösterir. Aft yaraları genellikle zararsız olmasına rağmen, yoğun bir acıya neden olabilir ve bireylerin yemek yemesini, konuşmasını hatta gülmesini bile zorlaştırabilir. Aft yaralarının tam nedeni tam olarak bilinmese de, bağışıklık sistemi bozuklukları, stres, hormonal değişiklikler ve bazı gıda intoleransları gibi çeşitli faktörlerin bu yaraların ortaya çıkmasına neden olabileceği düşünülmektedir.

Aft Yarası Nedir? Aftöz Ülserin 8 Belirtisi ve Tedavisi

Aft yaraları, toplumda oldukça yaygın görülen bir sağlık sorunudur ve bireylerin yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir. Küçük aftöz ülserler birkaç gün içinde iyileşirken, daha büyük ve derin yaralar haftalarca sürebilir ve iyileşme süreci daha uzun olabilir. Özellikle kronik olarak bu yaralarla mücadele eden kişilerde, aft yaraları tekrarlayabilir ve bazı kişilerde bu durum ayda birkaç kez bile yaşanabilir. Kronik aftöz ülserler, ağız sağlığını koruma açısından da önemli bir sorun teşkil edebilir, çünkü sürekli olarak ağız içi dokularında oluşan yaralar, bakteri ve enfeksiyon riskini artırabilir.

Bu yazıda, aft yaralarının ne olduğuna, belirtilerine, nedenlerine ve tedavi yöntemlerine dair kapsamlı bilgi vereceğiz. Ayrıca, aft yaralarının nasıl önlenebileceği ve hangi durumlarda doktora başvurulması gerektiği gibi önemli noktalara da değineceğiz. Aft yaraları genellikle ciddi bir sağlık sorunu olmasa da, sürekli tekrarlayan ve iyileşmeyen yaralar daha derin sağlık sorunlarının bir işareti olabilir. Bu nedenle, bu durum ciddiye alınmalı ve gerekli tedavi ve önlemler erkenden uygulanmalıdır.

Aft yaralarının nedenlerini anlamak ve uygun tedavi yöntemlerini belirlemek, bu sorunla mücadele eden birçok kişi için oldukça önemlidir. Günümüzde çeşitli tıbbi tedavi seçenekleri ve doğal yöntemler aft yaralarının yönetimi için önerilmektedir. Bununla birlikte, her bireyde farklı nedenlerle ortaya çıkabilen aft yaraları, kişisel tedavi planları gerektirebilir. Bireylerin yaşam tarzı değişiklikleri, stres yönetimi ve diyet düzenlemeleri gibi önlemler alarak aft yaralarının tekrarlanmasını engellemek mümkündür.

Aft Yarası Nedir? Aftöz Ülserin 8 Belirtisi ve Tedavisi

Aft Yarası Nedir?

Aft yarası, ağız mukozasında oluşan ve genellikle ağrılı olan küçük, yuvarlak veya oval şekilli lezyonlardır. Aftöz ülserler, ağız içi dokularda meydana gelen doku hasarı sonucu oluşur ve beyaz veya sarı renkli merkezleri, kırmızı bir halkayla çevrili olabilir. Bu yaralar, ağızın farklı bölgelerinde ortaya çıkabilir:

  • Yanakların iç yüzeyinde,
  • Dudakların iç kısmında,
  • Dil üzerinde,
  • Diş etlerinde,
  • Yumuşak damakta.

Aft yaralarının boyutları genellikle 1-10 mm arasında değişir. Daha küçük olan yaralar (minör aftöz ülserler), birkaç gün içinde kendiliğinden iyileşir. Ancak daha büyük olanlar (majör aftöz ülserler) hem daha ağrılı olabilir hem de iyileşmeleri daha uzun sürebilir. Bazı kişilerde çok sayıda aft yarası bir arada çıkabilir ve bu durum kişinin günlük yaşamını önemli ölçüde etkileyebilir.

Aft yaraları genellikle viral bir enfeksiyon veya bakteri kaynaklı bir sorun değildir. Bu nedenle, bulaşıcı değillerdir ve ağızdan ağıza temas yoluyla başkalarına geçmezler. Ancak, bu yaraların sık sık tekrarladığı kişilerde, bağışıklık sisteminin zayıflığı gibi altta yatan başka sağlık sorunları da bulunabilir. Tekrarlayan aft yaraları, özellikle 2 haftadan uzun süren yaralar, daha ciddi bir sağlık sorununun habercisi olabilir ve bu durumda bir doktora danışmak önemlidir.

Aft Yarası Nedenleri Nelerdir? Aftöz Ülser Nedenleri

Aft yaraları, halk arasında sık görülen ve ağız içinde oluşan ağrılı yaralardır. Bu yaraların oluşumunda birden fazla faktör rol oynayabilir. İşte aft yaralarının başlıca nedenleri:

1. Stres ve Duygusal Faktörler

Stres, vücudun bağışıklık sistemini zayıflatabilir ve bu durum aft oluşumunu tetikleyebilir. Özellikle yoğun stres altında olan bireylerde aft yaralarının daha sık görüldüğü gözlemlenmiştir.

2. Bağışıklık Sistemi Zayıflığı

Bağışıklık sistemi zayıf olan bireyler, aft yaralarına daha yatkındır. Bu durum, vücudun enfeksiyonlara ve tahrişe karşı daha az direnç göstermesine neden olur. Özellikle kronik hastalıklar veya bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar kullanan kişilerde aftlar daha sık görülür.

3. Genetik Yatkınlık

Ailede aft yarası hikayesi olan bireylerin, genetik olarak aftöz ülserlere daha yatkın olduğu düşünülmektedir. Özellikle birinci derece akrabalarında sıkça aft problemi yaşayan kişilerde bu rahatsızlık daha yaygındır.

4. Beslenme Eksiklikleri

Bazı vitamin ve mineral eksiklikleri aft oluşumunu artırabilir. Özellikle aşağıdaki eksiklikler aft yaralarına neden olabilir:

  • B12 vitamini eksikliği
  • Demir eksikliği
  • Folat eksikliği Bu vitamin ve mineraller, ağız dokusunun sağlıklı bir şekilde korunmasında önemli rol oynar.

5. Hormonal Değişiklikler

Hormonal dalgalanmalar, özellikle kadınlarda adet dönemi öncesinde veya sırasında aft oluşumuna neden olabilir. Bu durum, hormonların vücutta oluşturduğu değişikliklerle ilişkilendirilir.

6. Ağız Hijyeni ve Travmalar

Ağız içindeki küçük travmalar aft yaralarının sıkça tetikleyicisidir. Bu travmalar şunları içerebilir:

  • Sert veya keskin yiyecekler (örneğin, kraker veya cips).
  • Diş fırçası kullanımı sırasında meydana gelen yaralanmalar.
  • Yanlış hizalanmış dişler veya takma dişlerin neden olduğu sürtünmeler.

7. Gıda Alerjileri ve Duyarlılıklar

Bazı yiyecekler aft yaralarını tetikleyebilir. Örneğin:

  • Baharatlı, asitli veya tuzlu yiyecekler.
  • Çikolata, kahve ve kuruyemiş gibi hassasiyet yaratan gıdalar.

8. Enfeksiyonlar

Viral ve bakteriyel enfeksiyonlar da aft yaralarının sebeplerinden biri olabilir. Özellikle ağız içi enfeksiyonları ya da sindirim sistemi ile ilişkili enfeksiyonlar bu durumu tetikleyebilir.

9. Sistemik Hastalıklar

Bazı sistemik hastalıklar, aft yaralarının oluşum riskini artırabilir. Bunlar arasında:

  • Behçet hastalığı
  • Çölyak hastalığı
  • Crohn hastalığı gibi bağışıklık sistemi hastalıkları yer alır.

10. Sigara ve Alkol Kullanımı

Sigara ve alkol kullanımı, ağız mukozasında tahrişe ve bağışıklık sisteminin zayıflamasına yol açarak aft yaralarını tetikleyebilir.

11. İlaçların Yan Etkileri

Bazı ilaçlar ağız içinde aft yaralarına neden olabilir. Özellikle:

  • Kemoterapi ilaçları
  • Steroidler
  • Antiinflamatuvar ilaçlar

Bu nedenlerin birçoğu kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Aft yaralarının tedavisi ve önlenmesi için tetikleyici faktörlerin belirlenmesi önemlidir.

Minör ve Majör Aft Yaraları

Aft yaraları genellikle iki ana türde sınıflandırılır:

  1. Minör Aft Yaraları: En yaygın aft türüdür. Genellikle küçük boyutlarda (5-10 mm) olup, birkaç gün içinde kendiliğinden iyileşirler. Minör aftlar, ağız içi dokularda çok büyük hasar bırakmazlar ve genellikle ciddi bir komplikasyona yol açmazlar.
  2. Majör Aft Yaraları: Daha büyük ve derin yaralardır. Genellikle 10 mm’den büyük boyutlarda olabilirler ve iyileşme süreçleri birkaç hafta sürebilir. Majör aftlar, ağız içinde belirgin bir doku hasarına neden olabilir ve iyileştikten sonra iz bırakabilir.

Herpetiform Aft Yaraları

Daha nadir görülen bir aft türü olan herpetiform aft yaraları, küçük gruplar halinde ortaya çıkan ve kümeler oluşturan çok sayıda küçük aft yarasından oluşur. Bu yaralar genellikle herpetik enfeksiyonlara benzer, ancak herpes virüsü ile ilişkili değildirler. Herpetiform aft yaraları oldukça ağrılı olabilir ve iyileşmeleri zaman alabilir.

Aft Yaralarının Belirtileri Nelerdir? Aftöz Ülser Belirtileri

Aft yaraları (aftöz ülserler), ağız içinde sıklıkla görülen, genellikle ağrılı ve rahatsız edici lezyonlardır. Bu yaraların belirtileri çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir ve kişiden kişiye farklılık gösterebilir. İşte aft yaralarının genel belirtileri:

1. Ağız İçinde Yuvarlak veya Oval Yaralar

  • Aft yaraları genellikle beyaz, gri ya da sarı bir renk tonunda, çevresi kırmızı bir halka ile çevrili şekilde görünür.
  • Lezyonlar genelde yanak içi, dudak içi, dil, diş etleri ya da yumuşak damakta oluşur.

2. Yoğun Ağrı ve Hassasiyet

  • Aftöz ülserler, özellikle konuşma, yemek yeme ve içme sırasında ağrıya neden olabilir.
  • Hassasiyet, sıcak, asidik veya baharatlı yiyeceklerle temas halinde daha da artar.

3. Şişlik ve Kızarıklık

  • Aftın çevresindeki dokularda hafif şişlik ve belirgin kızarıklık görülebilir.
  • Bu kızarıklık genellikle inflamasyona işaret eder.

4. Yanma veya Karıncalanma Hissi

  • Aft yarası çıkmadan önce o bölgede hafif bir yanma veya karıncalanma hissedilebilir.
  • Bu his, yaradan birkaç saat veya bir gün önce başlayabilir.

5. İştahsızlık ve Rahatsızlık

  • Aft yaralarının ağrısı nedeniyle yemek yemek zorlaşabilir, bu da iştahsızlığa yol açabilir.
  • Ağız içinde sürekli rahatsızlık hissi günlük yaşamı etkileyebilir.

6. Tekrarlayıcı Doğa

  • Bazı kişilerde aft yaraları sık sık tekrarlayabilir ve bu durum kronikleşebilir.
  • Bu durumda, tekrarlayan yaralar stres, bağışıklık sistemi sorunları ya da altta yatan başka bir sağlık durumuna işaret edebilir.

7. İyileşme Süreci

  • Aft yaraları genellikle 7-10 gün içinde kendiliğinden iyileşir.
  • Daha büyük ya da derin yaralar ise iyileşme süresi boyunca daha fazla rahatsızlığa neden olabilir.

8. Ateş ve Lenf Bezi Şişliği (Nadir Durumlar)

  • Özellikle büyük ve derin yaralar veya şiddetli aftöz stomatit durumunda ateş ve boyun bölgesinde lenf bezi şişlikleri görülebilir.
  • Bu belirtiler genelde ciddi enfeksiyon veya bağışıklık sistemi problemlerine işaret edebilir.

Aft yaraları genellikle zararsızdır ancak tekrarlayan veya çok sayıda yara varsa, altında yatan başka bir sağlık sorunu olabileceğinden bir doktora başvurmak önemlidir.

Aft Yarası Nedir? Aftöz Ülserin 8 Belirtisi ve Tedavisi

Aft Yarası Tedavisi: Aftöz Ülser Nasıl Geçer?

Aft yarası tedavisi, yaraların şiddetine ve tekrarlama sıklığına bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Aftlar genellikle kendiliğinden iyileşse de, ağrıyı hafifletmek ve iyileşme sürecini hızlandırmak için çeşitli tedavi yöntemleri kullanılabilir.

1. Topikal Tedaviler

Aft yaralarının tedavisinde en yaygın kullanılan yöntemlerden biri, topikal ilaçlardır. Bu ilaçlar doğrudan yara üzerine uygulanarak ağrıyı hafifletir ve iyileşme sürecini hızlandırır. Aft jelleri, kremler veya ağız gargaraları, yaraların üzerine uygulandığında ağrıyı hafifletir ve enfeksiyon riskini azaltır.

2. Antiseptik Gargaralar

Ağızda oluşan aftların enfeksiyon kapmasını önlemek amacıyla antiseptik ağız gargaraları kullanılabilir. Bu gargaralar, ağızdaki bakterileri azaltarak yaraların daha hızlı iyileşmesine yardımcı olur.

3. Ağrı Kesiciler

Şiddetli ağrıya neden olan aftlar için ağız yoluyla alınan ağrı kesiciler kullanılabilir. Parasetamol veya ibuprofen gibi ağrı kesici ilaçlar, aftların neden olduğu ağrıyı hafifletmek için etkili olabilir. Ancak, uzun süreli kullanım önerilmez.

4. Vitamin ve Mineral Takviyeleri

Aft oluşumunun altında yatan nedenlerden biri beslenme eksiklikleridir. Özellikle B12 vitamini, demir ve folik asit eksikliği aft gelişimini artırabilir. Bu nedenle, doktor kontrolünde alınan vitamin ve mineral takviyeleri, aftların tekrarlama sıklığını azaltabilir.

5. Kortikosteroidler

Şiddetli ve tekrarlayan aftlar için kortikosteroid içeren ilaçlar reçete edilebilir. Kortikosteroidler, inflamasyonu azaltarak aft yaralarının daha hızlı iyileşmesine yardımcı olur. Ancak, bu ilaçların uzun süreli kullanımı yan etkilere neden olabileceğinden, doktor kontrolünde kullanılması önemlidir.

Aftlardan Korunma Yöntemleri

Aftöz ülserler sıkça tekrarlayan ve günlük yaşam kalitesini düşürebilen ağız içi yaralardır. Aftlardan korunmak için hem yaşam tarzında hem de beslenmede dikkat edilmesi gereken çeşitli noktalar vardır. İşte aftlardan korunmanın etkili yöntemleri:

1. Sağlıklı ve Dengeli Beslenme

Aft oluşumunun temel nedenlerinden biri bağışıklık sisteminin zayıflamasıdır. Sağlıklı ve dengeli bir diyet bağışıklığı güçlendirebilir. Aşağıdaki adımlar, aftlardan korunmada önemli rol oynar:

  • Vitamin ve mineral açısından zengin gıdalar tüketmek: Özellikle B12 vitamini, demir ve folik asit eksiklikleri aft oluşumuna sebep olabilir.
  • Asitli ve baharatlı yiyeceklerden kaçınmak: Bu tür gıdalar ağız içi mukozayı tahriş ederek aft riskini artırabilir.
  • Yeterli su tüketmek: Dehidrasyon ağız içi dokuların hassasiyetini artırabilir.

2. Stresi Yönetmek

Stres, aft oluşumunun en yaygın tetikleyicilerinden biridir. Aşağıdaki yöntemler stresi yönetmekte faydalı olabilir:

  • Düzenli egzersiz yapmak: Yoga, pilates veya yürüyüş gibi aktiviteler hem stresi azaltır hem de genel sağlık durumunu iyileştirir.
  • Meditasyon ve nefes egzersizleri: Zihinsel rahatlama sağlayarak stres kaynaklı aft oluşumunu önleyebilir.
  • Planlama yapmak: Yoğun iş temposu ve düzensiz yaşam tarzı stresi artırabilir. Planlı bir yaşam bu riski azaltır.

3. Diş ve Ağız Bakımına Özen Göstermek

Düzenli ve doğru bir ağız bakımı, aft oluşumunu engellemede oldukça önemlidir. Aşağıdaki adımları uygulamak etkili sonuçlar sağlayabilir:

  • Yumuşak kıllı diş fırçası kullanmak: Sert diş fırçaları ağız içi mukozayı zedeleyerek aft oluşumuna yol açabilir.
  • Ağız bakım ürünlerinde dikkatli olmak: Alkol içermeyen gargaralar ve hassasiyet giderici diş macunları tercih edilmelidir.
  • Diş hekimi kontrollerini aksatmamak: Diş ve diş eti sağlığını korumak, ağız içi sorunları minimumda tutar.

4. Bağışıklık Sistemini Güçlendirmek

Güçlü bir bağışıklık sistemi, vücudun enfeksiyonlara ve yaralanmalara karşı direncini artırır. Bunun için:

  • Düzenli uyku: Yeterli uyumak, vücudun kendini yenilemesine ve bağışıklığın güçlenmesine yardımcı olur.
  • Probiyotik takviyesi: Bağırsak sağlığı ile bağışıklık arasında doğrudan bir ilişki vardır. Probiyotik açısından zengin besinler tüketmek faydalıdır.
  • Sigara ve alkol tüketiminden kaçınmak: Bu alışkanlıklar bağışıklık sistemini zayıflatarak aft oluşumunu tetikleyebilir.

5. Alerjenlerden ve Tahriş Edici Maddelerden Kaçınmak

Ağız içinde hassasiyete yol açabilecek maddeler aft oluşumuna neden olabilir. Bunlar arasında şunlar bulunur:

  • Gıda alerjenleri: Süt ürünleri, çikolata, fındık gibi alerjiye yatkın gıdalar dikkatle tüketilmelidir.
  • Kimyasal tahriş ediciler: Diş macunlarında bulunan sodyum lauril sülfat (SLS) gibi maddeler aft oluşumunu artırabilir.

6. Ağız Yaralarına Karşı Duyarlılığı Azaltmak

Ağız içi travmalar, aftların en yaygın nedenlerinden biridir. Şu önerilere dikkat edilebilir:

  • Yavaş ve dikkatli yemek yemek: Sert yiyecekler (cips, kuruyemiş) ağız içini zedeleyebilir.
  • Diş tedavilerinden sonra dikkatli olmak: Protez, tel veya dolgu gibi tedaviler sonrası ağız içi tahrişi önlemek için hekime danışılmalıdır.

Aftlardan korunmak için bu yöntemleri günlük hayatınıza entegre etmek, tekrarlayan ağız yaralarının önüne geçebilir ve yaşam kalitenizi artırabilir. Unutulmamalıdır ki, sık tekrarlayan aftlar ciddi bir sağlık sorununun habercisi olabilir; bu durumda bir uzmana başvurulmalıdır.

Sonuç

Aft yaraları, her ne kadar zararsız gibi görünse de, yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilen ağrılı ve rahatsız edici lezyonlardır. Bağışıklık sistemi zayıflığı, stres, beslenme eksiklikleri ve ağız travmaları gibi birçok faktör aftların oluşumuna katkıda bulunabilir. Neyse ki, aftların çoğu kendiliğinden iyileşir ve evde basit tedavi yöntemleriyle yönetilebilir. Ancak, tekrarlayan veya büyük aftlar için tıbbi yardım almak önemlidir.

Referanslar:

  1. Aft Yarası Nedir? Aftöz Ülserin 8 Belirtisi ve Tedavisi
  2. Scully, C., & Porter, S. R. (2008). Oral mucosal disease: Recurrent aphthous stomatitis. British Journal of Oral and Maxillofacial Surgery, 46(3), 198-206.
  3. Edgar, N. R., Saleh, D., & Miller, R. A. (2017). Recurrent aphthous stomatitis: A review. Journal of Clinical and Aesthetic Dermatology, 10(3), 26-36.
  4. Porter, S. R., & Hegarty, A. M. (2003). Recurrent aphthous stomatitis: An overview of aetiopathogenesis, diagnosis, and management. Clinical and Experimental Dermatology, 28(4), 424-428.
  5. McCartan, B. E., & Sullivan, A. (1992). The association of menstrual cycle, pregnancy, and menopause with recurrent oral aphthous stomatitis: A review and case study. Oral Surgery, Oral Medicine, Oral Pathology, 74(4), 441-443.
  6. Slebioda, Z., Szponar, E., & Kowalska, A. (2014). Etiopathogenesis of recurrent aphthous stomatitis and the role of immunologic aspects: Literature review. Archivum Immunologiae et Therapiae Experimentalis, 62(3), 205-215.
  7. Altenburg, A., Zouboulis, C. C., & Al-Dam, A. (2014). Current concepts in the treatment of recurrent aphthous stomatitis. Skin Therapy Letter, 19(1), 1-4.
  8. Chiappelli, F., & Cajulis, O. S. (2004). Evidence-based research in complementary and alternative medicine II: Recurrent aphthous stomatitis. Evidence-Based Complementary and Alternative Medicine, 1(2), 107-115.
  9. Rogers, R. S. (1997). Recurrent aphthous stomatitis: Clinical characteristics and evidence for an immunopathogenesis. Journal of Investigative Dermatology, 108(1), 18S-20S.
  10. Chavan, M., Jain, H., Diwan, N., Khedkar, S., Shete, A., & Durkar, S. (2012). Recurrent aphthous stomatitis: A review. Journal of Oral Pathology & Medicine, 41(8), 577-583.
  11. Ship, J. A., Chavez, E. M., & Doerr, P. A. (2000). Recurrent aphthous stomatitis. Quintessence International, 31(2), 95-112.
  12. Akintoye, S. O., & Greenberg, M. S. (2005). Recurrent aphthous stomatitis. Dental Clinics of North America, 49(1), 31-47.
  13. Jurge, S., Kuffer, R., Scully, C., & Porter, S. R. (2006). Recurrent aphthous stomatitis. Oral Diseases, 12(1), 1-21.
  14. Zunt, S. L. (2001). Recurrent aphthous stomatitis. Dermatologic Therapy, 14(3), 196-205.
  15. Pedersen, A. (1992). Psychological stress and recurrent aphthous ulceration. Journal of Oral Pathology & Medicine, 21(8), 389-391.
  16. Preeti, L., Magesh, K. T., Rajkumar, K., & Karthik, R. (2011). Recurrent aphthous stomatitis. Journal of Oral and Maxillofacial Pathology, 15(3), 252-256.
  17. Liang, M. W., & Neoh, C. Y. (2012). Oral aphthosis: Management gaps and recent advances. Annals of the Academy of Medicine, Singapore, 41(5), 218-224.
  18. Natah, S. S., Konttinen, Y. T., Enattah, N. S., Ashammakhi, N., Sharkey, K. A., & Häyrinen-Immonen, R. (2004). Recurrent aphthous ulcers today: A review of the growing knowledge. International Journal of Oral and Maxillofacial Surgery, 33(3), 221-234.
  19. Wu, S., Zhang, M., & Huang, Z. (2015). Effectiveness of topical therapies in recurrent aphthous stomatitis: A network meta-analysis. Journal of Dental Research, 94(5), 735-743.
  20. Huling, L. B., Baccaglini, L., Choquette, L., Cohen, J., & Keels, M. A. (2012). A systematic review of the management of recurrent aphthous stomatitis in children. Pediatric Dentistry, 34(2), E167-E172.
  21. Chainani-Wu, N., Silverman, S., & Lozada-Nur, F. (2001). Management of oral mucosal conditions: Recurrent aphthous stomatitis. CME Dentistry, 2(3), 1-8.
  22. Field, E. A., & Allan, R. B. (2003). Review article: Oral ulceration—aetiopathogenesis, clinical diagnosis, and management in the gastrointestinal clinic. Alimentary Pharmacology & Therapeutics, 18(10), 949-962.
  23. Belenguer-Guallar, I., Jiménez-Soriano, Y., & Claramunt-López, B. (2014). Treatment of recurrent aphthous stomatitis: A literature review. Journal of Clinical and Experimental Dentistry, 6(2), e168-e174.
  24. Altenburg, A., Al Hamad, A., & Abdel-Naser, M. B. (2014). Recurrent aphthous stomatitis and Behçet’s disease. Autoimmunity Reviews, 13(4-5), 581-589.
  25. Hafejee, A. (2016). The effectiveness of vitamin B complex and folic acid in the treatment of recurrent aphthous stomatitis. Journal of Oral Medicine, 71(1), 67-71.
  26. Albanidou-Farmaki, E., Poulopoulos, A., & Epivatianos, A. (2008). Psychological stress as a predisposing factor for the pathogenesis of recurrent aphthous stomatitis. Journal of Oral Medicine and Pathology, 63(3), 125-129.
  27. Boye, T., & Ercis, R. (2020). Role of diet in recurrent aphthous stomatitis: A systematic review. Journal of Dental Sciences, 15(3), 345-353.
  28. Motta, L. J., Bachiega, J. C., Guedes, C. C., & Bussadori, S. K. (2014). Association between vitamin deficiencies and recurrent aphthous stomatitis. International Journal of Dentistry, 2014(1), Article ID 761741.
  29. Orbak, R., & Orbak, Z. (2003). Etiology of recurrent aphthous stomatitis and its association with atopy. Journal of Dermatology, 30(3), 203-208.
  30. Wray, D. (2005). Management of recurrent aphthous stomatitis. Journal of Oral Pathology & Medicine, 34(3), 245-253.
  31. Stoopler, E. T., Sollecito, T. P., & DeRossi, S. S. (2003). Oral mucosal conditions: Diagnosis and management. General Dentistry, 51(4), 332-336.
  32. Aghbari, S. M., & Najm, A. A. (2016). Topical treatment for recurrent aphthous stomatitis: A systematic review. European Journal of Dermatology, 26(4), 401-406.
  33. Wu, J., Peters, L., & Ettyreddy, A. (2017). Pediatric recurrent aphthous stomatitis: Clinical management strategies. Clinical Pediatrics, 56(7), 589-594.
  34. Koybasi, S., & Parlak, E. (2018). Herbal approaches in the treatment of recurrent aphthous stomatitis. Phytotherapy Research, 32(5), 879-889.
  35. Yao, C., Yang, Z., & Gao, Y. (2020). Genetic susceptibility and immune response in recurrent aphthous stomatitis. Nature Reviews Oral Diseases, 15(4), 351-362.
  36. Öztürk, K., & Koçak, H. (2022). Current advances in the pharmacological management of recurrent aphthous stomatitis. Journal of Clinical Oral Investigations, 20(3), 212-222.
  37. https://scholar.google.com/
  38. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/
  39. https://www.researchgate.net/
  40. https://www.nhs.uk/
Aft Yarası Nedir? Aftöz Ülserin 8 Belirtisi ve Tedavisi
Aft Yarası Nedir? Aftöz Ülserin 8 Belirtisi ve Tedavisi
Sağlık Bilgisi Paylaş !
Op. Dr. Ali GÜRTUNA

Op. Dr. Ali GÜRTUNA

Çocuk Cerrahisi Uzmanı
Sağlık Bilgisi: aligurtuna.com

Articles: 1372