Sivilce (Akne): 9 Nedeni, Belirtileri, Tanısı Ve Tedavisi
Sivilce, özellikle ergenlik dönemiyle özdeşleştirilen, ancak hayatın her döneminde ortaya çıkabilen yaygın bir cilt sorunudur. Dermatolojik bir problem olarak sınıflandırılan sivilceler, estetik kaygıların ötesinde bireylerin psikolojik ve sosyal hayatını da önemli ölçüde etkileyebilir. Yüz, sırt, göğüs ve omuz gibi yağ bezlerinin yoğun olduğu bölgelerde daha sık görülen bu cilt sorunu, genellikle akne vulgaris olarak adlandırılan bir tür ile kendini gösterir. Sivilce oluşumunun altında yatan nedenlerin doğru bir şekilde anlaşılması ve uygun tedavi yöntemlerinin belirlenmesi, bu durumun etkili bir şekilde yönetilmesi açısından kritik öneme sahiptir.
Sağlık Bilgisi İçeriği
Sivilce (Akne Vulgaris): 9 Nedeni, Belirtileri, Tanısı, Tedavisi
Temel nedeni, ciltteki yağ bezlerinin aşırı sebum üretmesidir. Bu süreç, genellikle hormonal değişikliklerle ilişkilendirilir. Ergenlik döneminde artan androjen hormonları, yağ bezlerinin daha aktif hale gelmesine neden olarak cilt gözeneklerinin tıkanmasına yol açar. Bu tıkanıklıklar, bakterilerin çoğalması için ideal bir ortam yaratır ve iltihaplanmaya sebep olabilir. Ancak, yalnızca hormonal değişimlerle sınırlı bir problem değildir; genetik yatkınlık, yaşam tarzı, stres, diyet ve kullanılan kozmetik ürünler gibi birçok faktör de bu sürece katkıda bulunabilir. Her bireyde sivilce sebepleri farklılık gösterebileceği için, tedavi süreci de kişiye özel bir yaklaşım gerektirir.
Aknenin etkileri yalnızca fiziksel görünümle sınırlı kalmaz. Kalıcı izler bırakabilen bu cilt sorunu, bireylerin özgüvenini azaltabilir ve depresyon, anksiyete gibi psikolojik sorunlara yol açabilir. Özellikle ergenlik döneminde ya da sosyal açıdan daha hassas olunan zamanlarda sivilce problemi, bireylerin kendilerini izole etmelerine ve sosyal ilişkilerden kaçınmalarına neden olabilir. Bu nedenle, erken dönemde kontrol altına alınması ve iz bırakmadan tedavi edilmesi, bireylerin hem fiziksel hem de duygusal sağlığı açısından büyük önem taşır.
Modern dermatoloji, sivilce tedavisinde oldukça etkili yöntemler sunmaktadır. Topikal kremler, oral ilaçlar, lazer tedavisi ve kimyasal peeling gibi uygulamalar, sivilce tedavisinin etmenin yanı sıra cilt yüzeyindeki hasarları da azaltmaya yönelik çözümler sağlar. Ancak bu tedavi yöntemlerinin seçimi, bireyin sivilce tipine, şiddetine ve cilt yapısına bağlı olarak değişir. Ayrıca, cilt bakımında doğru ürünlerin kullanılması ve düzenli hijyen alışkanlıklarının benimsenmesi, tedavi sürecinin başarısını artırabilir. Bununla birlikte, yanlış ürün kullanımı ya da bilinçsiz yapılan uygulamalar, cilt sorunlarını daha da kötüleştirebilir. Bu yüzden, profesyonel bir dermatolog rehberliğinde hareket etmek önemlidir.
Akne ile mücadelede farkındalık oluşturmak, bireylerin bu sorunla başa çıkma sürecini kolaylaştırabilir. Hem gençler hem de yetişkinler arasında yanlış bilgiler oldukça yaygındır. Örneğin, yalnızca hijyen eksikliğinden kaynaklandığı veya çikolata tüketiminin direkt olarak sivilceye neden olduğu gibi mitler, bu cilt sorununun doğru bir şekilde anlaşılmasını engelleyebilir. Bu makale, sivilce nedenlerini, tedavi yöntemlerini ve önleme stratejilerini bilimsel bir bakış açısıyla ele alarak, bu yaygın cilt sorununa daha etkili çözümler sunmayı amaçlamaktadır.
Sivilce Nedir?
Sivilce, ciltte bulunan yağ bezlerinin tıkanması ve enfekte olması sonucu oluşan bir cilt problemidir. Tıbbi olarak “akne” ya da “akne vulgaris” olarak adlandırılan bu durum, genellikle yüz, sırt, göğüs ve omuzlar gibi yağ üretiminin yoğun olduğu bölgelerde görülür. Aknenin oluşum süreci, genellikle ciltteki yağ bezlerinin fazla sebum (yağ) üretmesiyle başlar. Bu sebum, cilt yüzeyinde bulunan ölü deri hücreleriyle birleşerek gözenekleri tıkayabilir. Tıkanan gözeneklerde, özellikle Propionibacterium acnes adı verilen bakterilerin çoğalması enfeksiyona ve iltihaplanmaya yol açar. Bu süreç, ciltte kızarıklık, şişlik ve bazen ağrılı nodüller gibi belirtilerle kendini gösterir.
Farklı tiplerde ve şiddet düzeylerinde görülebilir. Komedon adı verilen siyah noktalar ve beyaz noktalar, sivilcenin en hafif formlarını oluştururken; papüller, püstüller, nodüller ve kistler gibi daha şiddetli türler cildin alt katmanlarında derin lezyonlara neden olabilir. Hafif sivilce genellikle kısa sürede iyileşirken, şiddetli formlar uzun süreli tedavi gerektirebilir ve iz bırakma riski taşır. Akne yalnızca fiziksel bir sorun değil, aynı zamanda bireylerin özgüvenini etkileyen bir durumdur. Özellikle ergenlik dönemi gibi sosyal duyarlılığın yüksek olduğu dönemlerde, akne sorunu bireylerde psikolojik stres yaratabilir. Bu nedenle, sorunu anlamak ve uygun tedavi yöntemlerini uygulamak, cilt sağlığını korumanın yanı sıra bireylerin yaşam kalitesini de artırır.
Sivilce Belirtileri Nelerdir?
Sivilce belirtileri, cildin yağ üretimindeki artış ve gözeneklerin tıkanması sonucu oluşan çeşitli cilt lezyonları olarak kendini gösterir. Bu belirtiler, hafif siyah noktalar ve beyaz noktalardan, iltihaplı nodüller ve kistik lezyonlara kadar farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Akne belirtileri genellikle cilt tipine, hormonal dengeye ve cilt bakım rutinine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Bu nedenle, sivilce belirtilerini tanımak ve doğru şekilde sınıflandırmak, tedavi sürecinde etkili bir yol haritası oluşturmak için gereklidir.
1. Siyah Noktalar (Açık Komedonlar)
Siyah noktalar, açık komedonlar olarak da bilinir ve en yaygın belirtilerden biridir. Gözeneklerin tıkanması sonucu oluşur ve bu tıkanıklığın yüzeyi havayla temas ettiğinde oksitlenmesi nedeniyle siyah renge dönüşür. Siyah noktalar genellikle yağlı ciltlerde daha fazla görülür ve genellikle burun, alın ve çene gibi T bölgesinde yoğunlaşır. Bu tür sivilceler iltihaplı değildir ancak temizlenmediği takdirde daha ciddi akne lezyonlarına dönüşebilir.
2. Beyaz Noktalar (Kapalı Komedonlar)
Beyaz noktalar, gözeneklerin tamamen tıkandığı durumlarda oluşur. Cilt yüzeyinin altında küçük, beyaz kabarcıklar şeklinde görünürler. Siyah noktalardan farklı olarak, beyaz noktalar oksitlenmediği için renk değiştirmez. Bu tür lezyonlar genellikle enfeksiyon riski taşır, çünkü cilt altında biriken yağ ve ölü hücreler bakterilerin çoğalması için uygun bir ortam sağlar. Beyaz noktalar, sivilcenin başlangıç aşaması olarak kabul edilir ve genellikle hafif bir tedavi ile kontrol altına alınabilir.
3. Papüller ve Püstüller
Sivilcenin orta düzey belirtileri arasında yer alan papüller, cilt yüzeyinde küçük, kırmızı ve iltihaplı kabarcıklar olarak tanımlanır. Bu tür lezyonlar genellikle hassas bir yapıya sahiptir ve sıkıldığında iz bırakma riski taşır. Papüller iltihaplanmaya devam ettiğinde, beyaz veya sarı renkte irin dolu kabarcıklar olan püstüllere dönüşebilir. Püstüller genellikle daha ağrılıdır ve tedavi edilmediğinde daha ciddi cilt hasarlarına neden olabilir.
4. Nodüller ve Kistler
Nodüller, cilt yüzeyinin altında oluşan sert, büyük ve ağrılı sivilce türleridir. Bu tür, genellikle daha derin dokuları etkileyen ciddi bir iltihaplanmanın sonucudur. Kistler ise nodüllerden daha büyük, sıvı veya irin dolu, yumuşak yapılı lezyonlardır. Hem nodüller hem de kistler en şiddetli belirtiler arasında yer alır ve genellikle iz bırakma riski taşır. Bu tür lezyonlar, genellikle medikal tedavi veya dermatolog müdahalesi gerektirir.
5. Ciltte Genel Hassasiyet ve Kızarıklık
Sivilce belirtileri sadece gözle görülebilir lezyonlarla sınırlı değildir. Etkilenen bölgelerde cilt hassasiyeti, kızarıklık ve bazen kaşıntı gibi semptomlar da görülebilir. Özellikle iltihaplı sivilceler, çevre dokularda şişlik ve ağrıya neden olabilir. Bu tür belirtiler, cildin daha derin katmanlarında meydana gelen iltihaplanmanın bir göstergesi olabilir.
6. Belirtilerin Önemi
Sivilce belirtilerinin doğru bir şekilde anlaşılması, tedavi yöntemlerini belirlemek açısından kritik öneme sahiptir. Hafif belirtiler genellikle topikal ürünlerle kontrol altına alınabilirken, daha şiddetli akneler için dermatolog tarafından reçete edilen ilaçlar veya prosedürler gerekebilir. Ayrıca, belirtilerin şiddetine göre alınan önlemler, sivilce izlerinin oluşmasını engellemeye yardımcı olabilir. Bu nedenle, sivilce belirtilerini göz ardı etmemek ve erken dönemde uygun tedaviye başlamak, cilt sağlığını korumak için önemli bir adımdır.
Sivilce Nedenleri Nelerdir?
Sivilce neden çıkar? Ciltteki yağ bezlerinin aşırı aktif hale gelmesi ve gözeneklerin tıkanması sonucunda oluşur. Ancak bu basit mekanizmanın ardında birden fazla faktör yer alır ve sivilce oluşumu genellikle birden fazla nedenin bir araya gelmesiyle ortaya çıkar. Hormonal değişiklikler, genetik yatkınlık, yaşam tarzı ve çevresel faktörler, akne oluşumunda önemli rol oynar. Sivilce nedenlerini anlamak, bu sorunun kontrol altına alınması ve tedavisinde doğru bir yol haritası belirlemek için kritik öneme sahiptir.
1. Hormonal Değişiklikler
Hormonal değişiklikler, akne oluşumunun en yaygın nedenlerinden biridir. Özellikle ergenlik döneminde artan androjen hormonları, ciltteki yağ bezlerinin daha fazla sebum üretmesine neden olur. Aşırı sebum üretimi, gözenekleri tıkayarak sivilce oluşumunu tetikler. Benzer şekilde, menstruasyon dönemi, hamilelik ve menopoz gibi hormonal dalgalanmaların yoğun olduğu dönemlerde de akne görülme sıklığı artabilir. Polikistik over sendromu (PCOS) gibi hormonal dengesizliklere neden olan sağlık sorunları da akneye yol açabilir.
2. Genetik Yatkınlık
Genetik faktörler, bireyin sivilceye olan eğilimini büyük ölçüde etkiler. Aile bireylerinden birinde veya her ikisinde akne sorunu olması, genetik olarak bu soruna yatkınlığı artırabilir. Genetik yatkınlık, cildin sebum üretimi, gözenek yapısı ve iltihaplanma eğilimi gibi faktörleri belirleyebilir. Örneğin, bazı bireylerin cilt yapısı doğal olarak daha yağlıdır veya gözenekleri tıkanmaya daha eğilimlidir, bu da sivilce riskini artırır.
3. Bakteriyel Enfeksiyonlar
Akne oluşumunda bakteriler de önemli bir rol oynar. Propionibacterium acnes adı verilen bir bakteri türü, ciltteki tıkalı gözeneklerde çoğalarak iltihaplanmaya neden olur. Bu bakteriler, sebum ve ölü deri hücrelerinin biriktiği bölgelerde hızla çoğalarak ciltte kızarıklık, şişlik ve ağrılı lezyonlara yol açabilir. Bakteriyel enfeksiyon, özellikle bağışıklık sistemi zayıfladığında veya hijyen eksikliği durumlarında daha yaygın hale gelebilir.
4. Stres
Stres, sivilce oluşumunda dolaylı bir faktör olarak kabul edilir. Yüksek stres seviyeleri, kortizol gibi stres hormonlarının salgılanmasını artırarak ciltte yağ üretimini tetikleyebilir. Ayrıca, stres bağışıklık sistemini zayıflatabilir ve bu da bakteriyel enfeksiyonlara karşı direnci azaltabilir. Stresli dönemlerde bireylerin cilt bakım rutinlerini aksatması veya sağlıksız beslenme alışkanlıkları geliştirmesi, sivilcenin daha da kötüleşmesine neden olabilir.
5. Beslenme Alışkanlıkları
Sivilce ile beslenme arasındaki ilişki uzun süredir tartışma konusu olsa da, bazı yiyeceklerin akneyi tetikleyebileceği gösterilmiştir. Yüksek glisemik indeksli yiyecekler, şekerli ve işlenmiş gıdalar, süt ürünleri ve aşırı yağlı yiyecekler, sivilce riskini artırabilir. Bu tür gıdalar, insülin seviyelerini yükselterek androjen hormonlarının artmasına ve sebum üretiminin hızlanmasına yol açabilir. Ayrıca, yetersiz beslenme veya temel vitamin ve minerallerin eksikliği, cildin kendini onarma yeteneğini zayıflatabilir.
6. Kozmetik Ürünler ve Cilt Bakım Hataları
Yanlış kozmetik ürünlerin kullanımı veya yetersiz cilt temizliği, sivilce oluşumuna neden olabilir. Gözenekleri tıkayan ağır makyaj ürünleri, cildin nefes almasını engelleyerek akne oluşumunu tetikleyebilir. Benzer şekilde, yağ bazlı kozmetikler veya cilt tipine uygun olmayan ürünler kullanıldığında cilt problemleri artabilir. Cildi aşırı temizleme veya sert peeling gibi yanlış bakım uygulamaları da cildin koruyucu bariyerine zarar vererek sivilceye yol açabilir.
7. Çevresel Faktörler
Çevresel faktörler de sivilce oluşumunda önemli bir role sahiptir. Hava kirliliği, cilt üzerinde biriken toksinlerin ve serbest radikallerin artmasına yol açarak gözeneklerin tıkanmasına neden olabilir. Ayrıca, aşırı sıcaklık ve nem gibi iklim koşulları, cildin daha fazla yağ üretmesine sebep olabilir. Özellikle güneş ışınlarına aşırı maruz kalma, ciltte tahrişe ve iltihaplanmaya neden olabilir, bu da sivilceyi kötüleştirebilir.
8. İlaç Kullanımı
Bazı ilaçlar, sivilce oluşumunu tetikleyen yan etkilere sahip olabilir. Özellikle kortikosteroidler, lityum ve bazı hormonal ilaçlar, ciltte yağ üretimini artırabilir ve akneye neden olabilir. Bu tür ilaçlar kullanılırken sivilce belirtileri görülmesi durumunda, bir doktora danışmak ve alternatif tedavi seçeneklerini değerlendirmek önemlidir.
9. Nedenlerin Önemi
Sivilce oluşumuna yol açan bu faktörlerin birden fazlası bir araya geldiğinde, cilt problemleri daha karmaşık bir hale gelebilir. Bu nedenle, etkili bir tedavi için nedenlerin doğru bir şekilde tespit edilmesi gereklidir. Hangi faktörlerin lezyonları tetiklediğini anlamak, bireylerin daha bilinçli önlemler almasını ve uygun tedavi yöntemlerini seçmesini sağlar. Akneyi sadece bir cilt sorunu olarak değil, altta yatan nedenlerle ilişkili bir durum olarak ele almak, kalıcı ve etkili çözümler elde etmek için kritik bir yaklaşımdır.
Komplikasyonlar
Daha koyu cilt tiplerine sahip kişilerin, açık tenli kişilere göre komplikasyonları yaşama olasılığı daha yüksektir:
- Yara izleri. Çukurlu cilt (akne izleri) ve kalın yara izleri (keloidler) sivilce iyileştikten sonra uzun süre kalabilir.
- Cilt değişiklikleri. Akne temizlendikten sonra, etkilenen cilt, durumun ortaya çıkmasından öncesine göre daha koyu (hiperpigmente) veya daha açık (hipopigmente) olabilir.
Risk Faktörleri
Akne için risk faktörleri şunları içerir:
- Yaş. Her yaştan insanda lezyonlar görülebilir ancak en çok gençlerde görülür.
- Hormonal değişiklikler. Bu tür değişiklikler ergenlik veya hamilelik sırasında yaygındır.
- Aile öyküsü. Genetik de rol oynar. Her iki ebeveyninizde de akne varsa, muhtemelen sizde de ortaya çıkacaktır.
- Yağlı veya yağlı maddeler. Cildinizin yağ veya yağlı losyon ve kremlerle temas ettiği yerlerde sivilce gelişebilir.
- Cildinizde sürtünme veya basınç. Buna telefon, cep telefonu, kask, dar yaka ve sırt çantası gibi eşyalar neden olabilir.
Sivilce Tedavisi Nasıl Yapılır?
Reçetesiz sivilce ürünlerini birkaç hafta boyunca denediyseniz ve bunlar yardımcı olmadıysa, doktorunuza reçeteli ilaçlar hakkında danışın.
Bir dermatolog size şu konularda yardımcı olabilir:
- Aknenizi kontrol edin
- Cildinizde yara izi veya başka hasarlardan kaçının
- Yara izlerini daha az fark edilir hale getirin
Akne ilaçları, yağ üretimini ve şişmeyi azaltarak veya bakteriyel enfeksiyonu tedavi ederek çalışır. Reçeteli sivilce ilaçlarının çoğunda sonuçları dört ila sekiz hafta göremeyebilirsiniz. Aknenizin tamamen ortadan kalkması aylar veya yıllar alabilir.
Doktorunuzun önereceği tedavi rejimi yaşınıza, aknenizin türüne ve şiddetine ve ne yapmak istediğinize bağlıdır. Örneğin, etkilenen cildi birkaç hafta boyunca günde iki kez yıkayıp ilaç uygulamanız gerekebilir. Topikal ilaçlar ve ağızdan aldığınız ilaçlar (ağızdan alınan ilaçlar) sıklıkla kombinasyon halinde kullanılır. Yan etki riski nedeniyle hamile kadınlara yönelik tedavi seçenekleri sınırlıdır.
Düşündüğünüz ilaçların ve diğer tedavilerin riskleri ve yararları hakkında doktorunuzla konuşun. Cildiniz iyileşene kadar her üç ila altı ayda bir doktorunuzla takip randevuları alın.
1. Topikal ilaçlar
Akne için en yaygın topikal reçeteli ilaçlar şunlardır:
- Retinoidler ve retinoid benzeri ilaçlar. Retinoik asit veya tretinoin içeren ilaçlar genellikle orta dereceli akne için faydalıdır. Bunlar kremler, jeller ve losyonlar halinde gelir. Örnekler arasında tretinoin, adapalen ve tazaroten bulunur. Bu ilacı haftada üç kez olmak üzere akşamları, cildiniz alıştıkça her gün uygulayın. Saç köklerinin tıkanmasını önler. Tretinoini benzoil peroksit ile aynı anda uygulamayın. Topikal retinoidler cildinizin güneşe karşı duyarlılığını artırır. Ayrıca özellikle kahverengi veya siyah tenli kişilerde kuru cilt ve kızarıklığa da neden olabilirler. Adapalen en iyi tolere edilebilir.
- Antibiyotikler. Bunlar aşırı cilt bakterilerini öldürerek ve kızarıklığı ve iltihabı azaltarak çalışır. Tedavinin ilk birkaç ayında hem retinoid hem de antibiyotik kullanabilirsiniz; antibiyotik sabah, retinoid ise akşam uygulanır. Antibiyotik direnci gelişme olasılığını azaltmak için antibiyotikler sıklıkla benzoil peroksit ile birleştirilir. Örnekler arasında benzoil peroksitli klindamisin ve benzoil peroksitli eritromisin yer alır. Topikal antibiyotikler tek başına önerilmez.
- Azelaik asit ve salisilik asit. Azelaik asit, bir maya tarafından üretilen doğal olarak oluşan bir asittir. Antibakteriyel özelliklere sahiptir. %20’lik bir azelaik asit kremi veya jeli, günde iki kez kullanıldığında birçok geleneksel sivilce tedavisi kadar etkili görünmektedir. Reçeteli azelaik asit hamilelik ve emzirme döneminde bir seçenektir. Ayrıca bazı sivilce türlerinde meydana gelen renk bozulmalarını yönetmek için de kullanılabilir. Yan etkiler ciltte kızarıklık ve hafif cilt tahrişini içerir. Salisilik asit, saç köklerinin tıkanmasını önlemeye yardımcı olabilir ve hem yıkanan hem de bırakılan ürünler olarak mevcuttur. Etkinliğini gösteren çalışmalar sınırlıdır. Yan etkiler ciltte renk değişikliği ve hafif cilt tahrişini içerir.
- Dapson. Özellikle kadınlarda, iltihaplı sivilceler için günde iki kez %5’lik Dapson jeli önerilir. Yan etkiler kızarıklık ve kuruluktur.
Aknenin topikal tedavilerinde çinko, kükürt, nikotinamid, resorsinol, sülfasetamid sodyum veya alüminyum klorürün kullanımını destekleyen kanıtlar güçlü değildir.
2. Ağızdan alınan ilaçlar
- Antibiyotikler. Orta ila şiddetli sivilcelerde bakterileri azaltmak için oral antibiyotiklere ihtiyacınız olabilir. Akne tedavisinde genellikle ilk tercih tetrasiklin (minosiklin, doksisiklin) veya makroliddir (eritromisin, azitromisin). Makrolid, hamile kadınlar ve 8 yaşın altındaki çocuklar da dahil olmak üzere tetrasiklin alamayan kişiler için bir seçenek olabilir. Antibiyotik direncini önlemek için oral antibiyotiklerin mümkün olan en kısa süre kullanılması gerekir. Antibiyotik direnci gelişme riskini azaltmak için benzoil peroksit gibi diğer ilaçlarla birleştirilmelidirler.Akneyi tedavi etmek için antibiyotik kullanımından kaynaklanan ciddi yan etkiler nadirdir. Bu ilaçlar cildinizin güneşe karşı hassasiyetini artırır.
- Kombine oral kontraseptifler. Dört kombine oral kontraseptif , aynı zamanda doğum kontrolü için de kullanmak isteyen kadınlarda akne tedavisi için FDA tarafından onaylanmıştır. Progestin ve östrojeni birleştiren ürünlerdir. Birkaç ay boyunca bu tedavinin faydasını göremeyebilirsiniz, bu nedenle ilk birkaç hafta diğer sivilce ilaçlarını birlikte kullanmak yardımcı olabilir. Kombine oral kontraseptiflerin sık görülen yan etkileri kilo alımı, memelerde hassasiyet ve mide bulantısıdır. Bu ilaçlar ayrıca kardiyovasküler problemler, meme kanseri ve rahim ağzı kanseri riskinin artmasıyla da ilişkilidir.
- Anti-androjen ajanlar. Oral antibiyotikler yardımcı olmuyorsa, kadınlar ve ergen kızlar için spironolakton ilacı düşünülebilir. Androjen hormonlarının yağ üreten bezler üzerindeki etkisini bloke ederek çalışır. Olası yan etkiler arasında göğüslerde hassasiyet ve ağrılı dönemler yer alır.
- İzotretinoin. İzotretinoin A vitamininin bir türevidir. Orta veya şiddetli aknesi diğer tedavilere yanıt vermeyen kişilere reçete edilebilir. Oral izotretinoinin potansiyel yan etkileri arasında inflamatuar barsak hastalığı, depresyon ve ciddi doğum kusurları yer alır. İzotretinoin alan herkesin FDA onaylı bir risk yönetimi programına katılması gerekir. Yan etkileri izlemek için düzenli olarak doktorlarını görmeleri gerekecek.
3. Terapiler
Bazı kişiler için aşağıdaki terapiler tek başına veya ilaçlarla birlikte faydalı olabilir.
- Işık terapisi. Çeşitli ışık bazlı tedaviler bir miktar başarı ile denenmiştir. Çoğu, doktorunuzun ofisine birden fazla ziyaret gerektirecektir. İdeal yöntemin, ışık kaynağının ve dozun belirlenmesi için daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.
- Kimyasal peeling. Bu prosedür salisilik asit, glikolik asit veya retinoik asit gibi kimyasal bir çözeltinin tekrar tekrar uygulanmasını kullanır. Bu tedavi hafif lezyonlar içindir. Her ne kadar değişiklik uzun süreli olmasa da ve genellikle tekrarlanan tedavilere ihtiyaç duyulsa da, cildin görünümünü iyileştirebilir.
- Drenaj ve ekstraksiyon. Doktorunuz beyaz noktaları ve siyah noktaları (komedolar) veya topikal ilaçlarla iyileşmeyen kistleri nazikçe çıkarmak için özel aletler kullanabilir. Bu teknik cildinizin görünümünü geçici olarak iyileştirir ancak aynı zamanda yara izine de neden olabilir.
- Steroid enjeksiyonu. Nodüler ve kistik lezyonlar, bunlara steroid ilaç enjekte edilerek tedavi edilebilir. Bu terapi hızlı bir iyileşme ve ağrının azalmasıyla sonuçlandı. Yan etkiler, tedavi edilen bölgede ciltte incelme ve renk değişikliğini içerebilir.
Çocuklarda Sivilce Tedavisi Nasıl Yapılır?
Akne ilaçlarıyla ilgili çalışmaların çoğu 12 yaş ve üzeri kişileri kapsamaktadır. Giderek daha küçük çocuklarda da sivilce ortaya çıkıyor. FDA çocuklarda kullanım için onaylanan topikal ürünlerin sayısını artırdı. Amerikan Dermatoloji Akademisi’nin kılavuzları, ergenlik öncesi çocuklarda topikal benzoil peroksit, adapalen ve tretinoinin etkili olduğunu ve yan etki riskinde artışa neden olmadığını göstermektedir.
Çocuğunuzun sivilcesi varsa bir çocuk dermatoloğunuza başvurmayı düşünün. Çocuklarda kaçınılması gereken ilaçlar, uygun dozlar, ilaç etkileşimleri, yan etkiler ve tedavinin çocuğun büyüme ve gelişimini nasıl etkileyebileceği hakkında bilgi alın.
Referanslar:
- Sivilce (Akne Vulgaris): 9 Nedeni, Belirtileri, Tanısı, Tedavisi
- Kurokawa, I., Danby, F. W., Ju, Q., et al. (2009). New developments in our understanding of acne pathogenesis and treatment. Experimental Dermatology, 18(10), 821-832.
- Tanghetti, E. A. (2013). The role of inflammation in the pathology of acne. Journal of Clinical and Aesthetic Dermatology, 6(9), 27-35.
- Melnik, B. C., & Plewig, G. (2013). Impaired insulin signaling in acne pathogenesis: A paradigm shift. Dermato-Endocrinology, 5(2), 299-307.
- Dawson, A. L., & Dellavalle, R. P. (2013). Acne vulgaris. BMJ, 346, f2634.
- Thiboutot, D., & Del Rosso, J. Q. (2013). Acne vulgaris and the epidermal barrier. Journal of Clinical and Aesthetic Dermatology, 6(5), 18-24.
- Zouboulis, C. C., & Degitz, K. (2004). Androgen action on human skin from basic research to clinical significance. Experimental Dermatology, 13(Suppl 4), 5-10.
- Yentzer, B. A., & Feldman, S. R. (2009). Acne treatment in the United States: A systematic review. Current Dermatology Reports, 1(2), 73-80.
- Bhate, K., & Williams, H. C. (2013). Epidemiology of acne vulgaris. British Journal of Dermatology, 168(3), 474-485.
- Dreno, B., Thiboutot, D., Layton, A. M., et al. (2014). Large-scale international study of the prevalence of acne in adults. Journal of the American Academy of Dermatology, 70(1), 125-132.
- Collier, C. N., Harper, J. C., Cafardi, J. A., et al. (2008). The prevalence of acne in adults 20 years and older. Journal of the American Academy of Dermatology, 58(1), 56-59.
- Zaenglein, A. L., Thiboutot, D. M. (2009). Expert committee recommendations for acne management. Journal of the American Academy of Dermatology, 60(5), S1-S50.
- Jansen, T., & Plewig, G. (2011). Acne and rosacea. Dermatology, 3rd Edition, 657-669.
- Makrantonaki, E., & Zouboulis, C. C. (2007). Pathogenesis of acne. Dermato-Endocrinology, 1(3), 100-106.
- Gollnick, H. P. M., & Zouboulis, C. C. (2014). Not all acne is acne vulgaris: Differential diagnosis and treatment. Dermato-Endocrinology, 6(1), e1065751.
- Zaenglein, A. L., Pathy, A. L., Schlosser, B. J., et al. (2016). Guidelines of care for the management of acne vulgaris. Journal of the American Academy of Dermatology, 74(5), 945-973.e33.
- Kim, J., Ochoa, M. T., Krutzik, S. R., et al. (2002). Activation of toll-like receptor 2 in acne triggers inflammatory cytokine responses. Nature Medicine, 8(8), 895-900.
- Dreno, B., Pecastaings, S., Corvec, S., et al. (2018). Cutibacterium acnes (formerly Propionibacterium acnes) and acne vulgaris: A brief look at the latest updates. Journal of the European Academy of Dermatology and Venereology, 32(Suppl 2), 5-14.
- Harper, J. C. (2004). An update on the pathogenesis and management of acne vulgaris. Journal of the American Academy of Dermatology, 51(3), S36-S38.
- Bhambri, S., Del Rosso, J. Q., & Bhambri, A. (2009). Pathogenesis of acne and its management. Clinical Dermatology, 27(3), 209-214.
- Toyoda, M., & Morohashi, M. (2001). Pathogenesis of acne. Dermatology, 203(4), 287-292.
- Kircik, L. H. (2011). The role of topical retinoids in acne therapy. Journal of Drugs in Dermatology, 10(6), 641-645.
- Nagler, A. R., Orlow, S. J., & Paller, A. S. (2012). Acne vulgaris in pediatric patients. Pediatrics, 131(Suppl 3), S163-S174.
- Sardana, K., Verma, G., & Garg, V. K. (2019). Antibiotic resistance in acne: Implications and management strategies. Indian Journal of Dermatology, Venereology, and Leprology, 85(3), 223-231.
- Rathi, S. K. (2011). Acne vulgaris treatment: Current and emerging options. American Journal of Clinical Dermatology, 12(6), 315-330.
- Choi, C. W., & Kim, J. W. (2015). Hormonal treatment for acne: An update. Journal of the European Academy of Dermatology and Venereology, 29(5), 793-799.
- Hayashi, N., Akamatsu, H., Kawashima, M. (2008). Acne vulgaris pathogenesis and treatment. Journal of Dermatology, 35(7), 367-376.
- Korting, H. C., Schäfer-Korting, M. (2015). Benzoyl peroxide: An effective therapy for acne vulgaris. Journal of Dermatological Treatment, 26(4), 319-325.
- Hazarika, N., & Archana, M. (2016). The psychodermatological impact of acne vulgaris. Indian Journal of Dermatology, 61(5), 515-520.
- Capitanio, B., Sinagra, J. L., Bordignon, V., et al. (2010). Underestimated clinical features of adult female acne. Journal of the American Academy of Dermatology, 63(5), 782-788.
- Del Rosso, J. Q., Kim, G. (2013). Optimizing use of topical retinoids in acne management. Journal of Clinical and Aesthetic Dermatology, 6(12), 25-30.
- Hacisoftaoglu, E., & Ergin, C. (2013). Isotretinoin in acne management. Dermato-Endocrinology, 5(3), 408-416.
- Zaenglein, A. L. (2018). Acne vulgaris: Pathogenesis, clinical features, and diagnosis. UpToDate.
- Stein Gold, L. F., Baldwin, H. E., & Lin, T. (2017). Management of acne vulgaris. Advances in Therapy, 34(5), 1195-1205.
- Dreno, B., Poli, F. (2003). Epidemiology of acne. Dermatology, 206(1), 7-10.
- Leyden, J. J. (2001). Therapy for acne vulgaris. New England Journal of Medicine, 336(16), 1156-1162.
- https://scholar.google.com/
- https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/