Aksesuar Dalak Nedir, Çift Dalak Tedavisi V2
Splenül veya bir splenunculus da denilen bir aksesuar dalak; normal dalağın dışında dalak dokusunun bulunduğu iyi huylu ve asemptomatik bir durumdur. Nüfusun yaklaşık % 10 ila % 30’unun sahip olduğu nispeten yaygın bir olgudur. Tıp dünyasında nadir görülen ancak bilinmesi ve anlaşılması önemli olan bir anatomik varyasyondur. Normalde bir insanın vücudunda tek bir dalak bulunur, ancak bazı bireylerde birden fazla dalak bulunabilir. Bu ekstra dalaklara “aksesuar dalak” adı verilir.
Sağlık Bilgisi İçeriği
Aksesuar Dalak Nedir, Çift Dalak Tedavisi V2
Genellikle zararsızdır ve herhangi bir sağlık sorununa yol açmazlar. Ancak, bazı durumlarda, özellikle de bazı hastalıkların tedavisinde önemli rol oynayabilirler. Örneğin, dalağın cerrahi olarak çıkarılmasını gerektiren durumlarda, aksesuar dalakların varlığı dikkat edilmesi gereken bir konudur.
Aksesuar dalak, embriyonik gelişim sürecinde ortaya çıkan bir anomali sonucu meydana gelir. Embriyolojik süreçte dalak, mezodermal hücrelerden gelişir ve bu gelişim sırasında çeşitli hücresel farklılaşmalar meydana gelir. Bu süreçte, dalağın ana parçasından ayrılan küçük dokular, vücutta farklı yerlerde yerleşerek aksesuar dalağı oluşturabilir. Genellikle dalakla aynı dokusal yapıya sahip olan bu ekstra dalaklar, karın boşluğunun farklı yerlerinde, çoğunlukla dalağın yakınında bulunurlar. Çoğu zaman küçük ve işlevsel olmayan bu dokular, sadece tesadüfen yapılan tıbbi görüntülemelerde fark edilir.
Her ne kadar genellikle semptomsuz olsa da, bazı tıbbi durumlarda önem kazanabilirler. Özellikle hematolojik hastalıklarda veya dalağın çıkarılması gereken durumlarda, aksesuar dalağın varlığı komplikasyonlara yol açabilir. Splenektomi (dalak çıkarma operasyonu) sonrasında, aksesuar dalağın varlığı bazı hastalıkların tekrar etmesine sebep olabilir. Bu yüzden, bu tür cerrahi müdahalelerde aksesuar dalağın tespiti ve alınması büyük önem taşır. Ayrıca, bazı tümörlerin ya da kistik yapılarının yanlışlıkla tanı koyulmasına da neden olabilirler.
Günümüzde gelişmiş tıbbi görüntüleme teknikleri sayesinde aksesuar dalakğın tespiti daha kolay hale gelmiştir. Ultrasonografi, manyetik rezonans görüntüleme (MRI) ve bilgisayarlı tomografi (BT) gibi yöntemlerle kolayca teşhis edilebilir. Ancak her durumda cerrahi müdahale gerekmemektedir. Aksesuar dalak, ancak bir sorun teşkil ettiklerinde cerrahi olarak çıkarılır. Aksi takdirde çoğu birey, aksesuar dalağa sahip olduğunu bilmeden yaşamını sürdürür.
Aksesuar Dalak Nedir?
Aksesuar dalak, embriyolojik gelişim sırasında meydana gelen ve insan vücudunda ekstra dalak dokularının oluşmasıyla karakterize edilen bir anatomik anomalidir. Normalde insanlarda tek bir dalak bulunur, ancak bazı bireylerde birden fazla dalak dokusu gelişebilir. Genellikle dalağın yakınında, karın boşluğunda yer alır ve dalağın kendisiyle aynı dokusal yapıya sahiptir. Bu ekstra dokular, küçük ve işlevsiz olabilir veya nadir durumlarda belirgin boyutlara ulaşabilir.
Aksesuar dalağın sıklığı genel popülasyonda oldukça düşük olmakla birlikte, bazı çalışmalarda insanların yaklaşık %10-30’unda bulunabileceği belirtilmiştir. Genellikle herhangi bir belirti vermezler ve rutin tıbbi görüntüleme testleri sırasında tesadüfen fark edilirler. Aksesuar dalakların klinik önemi, genellikle dalağın cerrahi olarak çıkarılması gereken hastalıklarda veya hematolojik sorunlarda ortaya çıkar. Özellikle splenektomi sonrası, hastalıkların tekrarlama riski taşıdığı durumlarda varlığı önem kazanır.
Aksesuar dalağın en sık görüldüğü yerler arasında dalağın hilumu, mide ve pankreasın yakın çevresi yer alır. Bu yapılar, embriyolojik gelişim sırasında dalağın farklı bölgelere göç ettiği yerlerdir. Aksesuar dalakların çoğu, fonksiyonel olarak dalağa benzer, ancak genellikle küçük olduklarından dolayı kan dolaşımında veya bağışıklık fonksiyonlarında büyük bir rol oynamazlar.
Aksesuar Dalak Belirtileri
Çoğu zaman herhangi bir belirti vermez. Ancak bazı özel durumlarda aksesuar dalağın varlığı belirgin hale gelebilir. Örneğin, dalak büyümesi (splenomegali) veya dalağın çıkarılması gereken hastalıklar sırasında aksesuar dalağın varlığı bir sorun teşkil edebilir. Bazı hastalarda, karın ağrısı, şişkinlik veya dolgunluk hissine neden olabilir, ancak bu durum nadir olarak görülür. Ayrıca, bazı hematolojik hastalıkların tedavisinde, aksesuar dalakların varlığı tedaviye yanıtı etkileyebilir ve bu durumlarda aksesuar dalağın cerrahi olarak çıkarılması gerekebilir.
Özellikle splenektomi sonrası, aksesuar dalak varlığı bazı hastalıklarda tekrarlamalara yol açabilir. Dalak çıkarıldıktan sonra, bu ekstra dokular dalağın fonksiyonlarını üstlenebilir ve bu durum, özellikle kan hastalıklarının tedavisinde istenmeyen sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle, aksesuar dalağın tespiti ve doğru yönetimi, bazı cerrahi müdahalelerde kritik bir öneme sahiptir.
Aksesuar Dalak Teşhisi
Aksesuar dalak teşhisi, genellikle herhangi bir belirti vermedikleri için rastlantısal olarak tıbbi görüntüleme yöntemleriyle yapılır. Ancak belirli hastalıklarda, özellikle hematolojik sorunlar ve dalağın çıkarılmasını gerektiren durumlarda, varlığı önemli hale gelebilir. Bu gibi durumlarda teşhis, klinik değerlendirme ve görüntüleme yöntemleriyle yapılır.
1. Ultrasonografi (USG)
Ultrasonografi, aksesuar dalakların tespitinde en yaygın kullanılan görüntüleme yöntemlerinden biridir. USG, ses dalgalarını kullanarak vücut içindeki organları görüntüleyen non-invaziv bir tekniktir. Bu yöntem sayesinde karın içi organlar detaylı bir şekilde incelenebilir ve aksesuar dalak gibi küçük yapılar tespit edilebilir. Aksesuar dalak, dalağa benzer bir yapı olarak görüntülenir ve genellikle dalağın yakınında ya da karın boşluğunda farklı bölgelerde yer alabilir. Ultrasonografinin avantajı, hızlı ve non-invaziv bir teşhis aracı olmasıdır. Ancak küçük aksesuar dalaklar bazen ultrasonla tespit edilemeyebilir.
Ultrasonografi sırasında aksesuar dalak, genellikle yuvarlak ya da oval şekilli ve dalağın dokusuna benzer ekojeniteye sahip bir yapı olarak tanımlanır. Tecrübeli bir radyolog, aksesuar dalak ile diğer karın içi yapılarını ayırt edebilir. Bu yöntemle, aksesuar dalağın büyüklüğü, sayısı ve yeri hakkında bilgi elde edilebilir.
2. Bilgisayarlı Tomografi (BT)
Bilgisayarlı tomografi (BT), aksesuar dalak tespitinde ve anatomik konumlarının belirlenmesinde sıklıkla kullanılan bir diğer görüntüleme yöntemidir. BT, vücudu kesitler halinde tarayarak detaylı görüntüler elde eder ve organların boyutu, şekli ve konumu hakkında daha ayrıntılı bilgi verir. Aksesuar dalak, BT görüntülerinde normal dalağa benzer bir yoğunlukta görülür ve genellikle dalağın yakınında ya da karın boşluğunda farklı bölgelerde bulunur.
BT, özellikle splenektomi gibi cerrahi müdahaleler öncesinde aksesuar dalağın varlığını tespit etmek için kullanılır. Cerrahlar için aksesuar dalak varlığının önceden bilinmesi, operasyon sırasında bu yapıları çıkarmak açısından hayati öneme sahiptir. BT ayrıca, aksesuar dalağın diğer karın içi yapıların neden olabileceği kitlelerle (örneğin, tümörler veya lenf nodları) karışmasını önlemek için de kullanılır. İyotlu kontrast madde enjeksiyonu ile yapılan BT taramaları, aksesuar dalağın daha net bir şekilde görülmesine olanak tanır.
3. Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI)
Manyetik rezonans görüntüleme (MRI), aksesuar dalakların teşhisinde kullanılan bir diğer gelişmiş görüntüleme yöntemidir. MRI, güçlü manyetik alanlar ve radyo dalgaları kullanarak vücuttaki yumuşak dokuları detaylı bir şekilde görüntüler. Özellikle dalağın dokusal yapısını incelemek için oldukça etkili bir yöntemdir. Aksesuar dalak, MRI görüntülerinde normal dalağa benzer bir şekilde görülür ve bu yöntem, aksesuar dalağın kesin konumunu ve boyutunu belirlemek için kullanılır.
MRI, özellikle ultrasonografi ve BT ile tespit edilemeyen küçük aksesuar dalakların saptanmasında etkili olabilir. MRI ayrıca, radyasyon riski taşımaması nedeniyle genç hastalarda veya hamilelerde tercih edilen bir yöntemdir. Bununla birlikte, MRI daha uzun süren bir işlem olduğundan, acil durumlarda BT kadar hızlı bir sonuç veremeyebilir. Ancak detaylı görüntüleme gerektiğinde ve diğer yöntemlerle teşhis zorlaştığında MRI oldukça güvenilir bir seçenektir.
4. Nükleer Tıp Görüntülemesi (Radyoizotop Sintigrafisi)
Aksesuar dalakların fonksiyonel olup olmadığını belirlemek için nükleer tıp yöntemleri kullanılabilir. Özellikle splenektomi sonrasında hastalığın tekrarlama olasılığının değerlendirilmesinde bu yöntem büyük önem taşır. Radyoizotop sintigrafisi, radyoaktif işaretli maddelerin vücuda enjekte edilmesiyle yapılır. Dalak dokusu, bu radyoaktif maddeleri tutma özelliğine sahiptir, dolayısıyla aksesuar dalak bu yöntemle tespit edilebilir.
Bu teknikte genellikle teknetyum-99m işaretli kolloid maddeler kullanılır. Vücuda enjekte edilen radyoizotoplar, dalağın dokusunda birikir ve bu sayede aksesuar dalak radyoaktif taramalarda belirgin hale gelir. Bu yöntem, özellikle splenektomi sonrası hastaların izlenmesinde önemli bir rol oynar ve aksesuar dalağın fonksiyonel olup olmadığını anlamaya yardımcı olur. Eğer aksesuar dalak fonksiyonel ise, hastalıkların tekrarlama riski bulunabilir ve bu durumda ek cerrahi müdahale gerekebilir.
5. Laparoskopi
Laparoskopi, aksesuar dalakların cerrahi olarak çıkarılması gerektiği durumlarda hem tanısal hem de tedavi amaçlı kullanılabilir. Bu yöntem, minimal invaziv bir cerrahi teknik olup, karın boşluğuna küçük bir kamera ve cerrahi aletler yardımıyla girilerek yapılır. Laparoskopi sırasında, aksesuar dalak doğrudan gözlemlenebilir ve gerekli ise cerrahi olarak çıkarılabilir.
Laparoskopi, aksesuar dalağın diğer tanı yöntemleriyle tespit edilemediği nadir durumlarda tanı koymak için de kullanılabilir. Ancak genellikle bu yöntem, tedavi amaçlı başvurulan bir cerrahi prosedürdür. Cerrahi sırasında aksesuar dalağın varlığı saptanırsa, aynı işlemde bu dokuların çıkarılması mümkündür.
Teşhis Sonrası Değerlendirme
Aksesuar dalak teşhisi konulduktan sonra tedaviye ihtiyaç olup olmadığına karar verilir. Eğer aksesuar dalak herhangi bir sağlık sorununa yol açmıyorsa ve rutin kontrollerde tespit edildiyse, genellikle tedaviye gerek yoktur. Ancak splenektomi gibi cerrahi müdahalelerde aksesuar dalağın varlığı hastalığın tekrarlama riskini artırabileceğinden, cerrahi müdahale sırasında bu yapılar da çıkarılır.
Sonuç olarak, aksesuar dalak teşhisi, günümüz teknolojisi sayesinde oldukça gelişmiş yöntemlerle yapılabilmektedir. Ultrasonografi, BT, MRI ve nükleer tıp gibi görüntüleme teknikleri, aksesuar dalağın varlığını ve konumunu tespit etmek için kullanılır. Özellikle splenektomi planlanan hastalarda, aksesuar dalak varlığı cerrahi müdahale açısından kritik bir öneme sahiptir ve doğru teşhis, başarılı bir tedavi için temel gerekliliklerden biridir.
Aksesuar Dalak Tedavisi
Aksesuar dalaklar genellikle herhangi bir tedavi gerektirmez. Ancak bazı özel durumlarda, özellikle de splenektomi gerektiren hastalıklarda, aksesuar dalağın cerrahi olarak çıkarılması gerekebilir. Dalak çıkarıldığında, aksesuar dalağın işlev görmesi ve hastalığın tekrarlamasına yol açması durumu, cerrahi müdahalenin bir parçası olarak dikkate alınır. Bu nedenle, splenektomi planlanan hastalarda aksesuar dalak varlığı, operasyon öncesinde tespit edilmeli ve çıkarılması gerekebilecek durumlar değerlendirilmelidir.
Cerrahi olarak aksesuar dalağın çıkarılması, genellikle laparoskopik yöntemlerle yapılır. Bu yöntem, minimal invaziv olduğu için hasta açısından daha az risk taşır ve iyileşme süresi daha kısadır. Laparoskopik cerrahi sırasında, küçük bir kamera ve cerrahi aletlerle karın boşluğuna girilir ve aksesuar dalak dikkatlice çıkarılır. Eğer aksesuar dalak splenektomi sırasında fark edilmezse, hastalık belirtileri tekrarlayabilir ve bu durumda ek bir cerrahi müdahale gerekebilir.
Sonuç
Aksesuar dalak, nadir görülen bir anatomik varyasyon olsa da, tıbbi literatürde önemli bir yere sahiptir. Çoğunlukla zararsız olan bu yapılar, bazı durumlarda cerrahi müdahale gerektirebilir. Günümüzde gelişmiş tıbbi görüntüleme yöntemleri sayesinde teşhis daha kolay hale gelmiştir. Ancak tedavi sürecinde aksesuar dalağın varlığının dikkate alınması, özellikle splenektomi gibi cerrahi müdahalelerde büyük önem taşır. Aksesuar dalakların doğru teşhis edilmesi ve yönetilmesi, hastaların tedavi süreçlerinde olumlu sonuçlar doğurabilir.
Aksesuar Dalağın Klinik Önemi (Çift Dalak)
- Aksesuar dalak iki klinik senaryoda önemli hale gelir: splenektomi ve görüntüleme çalışmaları.
- Terapötik bir splenektomi gerektiren klinik bir durumda semptomları gidermek için aksesuvar splenik dokuyu çıkarmak gerekir.
- Aksesuar splenik dokusu alınmazsa, semptomlar devam eder çünkü aksesuar dalak fonksiyonel splenik dokudur. Bu koşullar, hemolitik anemi ve kronik idiyopatik trombositopenik purpura gibi kan bozukluklarıdır.
- Aksesuar dalak, görüntüleme çalışmalarının sonuçlarını değerlendirirken de önemlidir. Bir görüntüleme testine, özellikle de CT taramalarına bakarken, aksesuardalak, lenf düğümleri, neoplastik büyüme veya splenoza benzer görünebilir.
- Ekstra bir dalağın görüntüleme yoluyla teşhisi, nükleer tıbbın, özellikle sintigrafinin kullanılmasını gerektirir.
- Ek bir dalak görünümüne bağlı olarak splenozdan ayırt edilebilir; Aksesuar bir dalakta, düz kas aktin için pozitif boyanan ve kan beslenmesini splenik arterden alan kalın bir kapsül ve düz kas elemanları bulunur.
Sonuç
Aksesuar dalak ve çift dalak, klinik açıdan önemli olabilecek, ancak genellikle rastlantısal olarak keşfedilen splenik anomalilerdir. Bu yapılar, bireyin genel sağlık durumu üzerinde çoğunlukla belirgin bir etki yaratmazken, bazı durumlarda hematolojik hastalıkların tedavisini zorlaştırabilir ya da semptomların devam etmesine yol açabilir. Özellikle splenektomi gerektiren hastalıklarda aksesuar dalakların varlığı göz ardı edilirse, bu yapıların işlev görmeye devam etmesi nedeniyle hastalık belirtilerinin tekrarlaması mümkündür. Bu durum, aksesuar dalakların cerrahi öncesi ve sonrası süreçte dikkatle değerlendirilmesinin önemini vurgulamaktadır.
Tıbbın ilerlemesiyle birlikte aksesuar dalak ve çift dalak anomalilerinin tanısında önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans görüntüleme (MRG) ve sintigrafi gibi modern görüntüleme teknikleri, bu yapıların tanınmasında ve ayırt edilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu teknolojilerin etkin bir şekilde kullanılması, cerrahi müdahaleler sırasında komplikasyonların önlenmesine ve tedavi başarısının artırılmasına olanak tanır. Aynı zamanda, bu yöntemlerle aksesuar dalakların sayısı, boyutu ve yerleşimi doğru bir şekilde belirlenerek, cerrahi prosedürler daha planlı bir şekilde yürütülebilir.
Cerrahi müdahale, aksesuar dalakların ya da çift dalak anomalilerinin tedavisinde genellikle başarılı bir seçenektir. Ancak bu süreç, dikkatli bir ön değerlendirme ve doğru cerrahi teknik gerektirir. Aksesuar dalakların alınmasında minimal invaziv tekniklerin uygulanması, hasta konforunu artırırken iyileşme süresini kısaltabilir. Bununla birlikte, bazı durumlarda cerrahinin gerekliliği sorgulanabilir ve yalnızca semptomatik ya da klinik olarak anlamlı durumlarda müdahale edilmesi önerilmektedir. Cerrahlar, tedavi planlaması yaparken aksesuar dalakların bireyin bağışıklık sistemi üzerindeki potansiyel etkilerini de göz önünde bulundurmalıdır.
Çift dalak ve aksesuar dalak gibi anatomik varyasyonlar, bireyin yaşam kalitesini doğrudan etkileyen durumlar değildir; ancak bu yapıların varlığı, özellikle hematolojik hastalıkların tedavisinde önemli bir klinik sorun haline gelebilir. Örneğin, bazı hastalarda splenektomi sonrası görülen trombosit yüksekliği ya da anemi gibi durumların nedeni, işlevsel bir aksesuar dalağın varlığı olabilir. Bu tür komplikasyonların önüne geçmek için, multidisipliner bir yaklaşım benimsenmeli ve cerrahi planlama hematologlar ve radyologlarla iş birliği içinde yapılmalıdır.
Sonuç olarak, aksesuar dalak ve çift dalak anomalileri, doğru bir şekilde değerlendirildiğinde ve yönetildiğinde genellikle sorunsuz bir şekilde tedavi edilebilir. Günümüz tıbbında erişilen teknolojik ve cerrahi ilerlemeler, bu yapıların tedavisinde başarılı sonuçlar alınmasını sağlamaktadır. Bununla birlikte, bu anomaliler nadiren yaşamı tehdit edici durumlar yaratır ve çoğu vakada yalnızca rutin değerlendirmelerde fark edilir. Erken tanı ve doğru yönetimle, aksesuar dalaklar nedeniyle ortaya çıkabilecek komplikasyonlar önlenebilir ve hastaların yaşam kalitesi artırılabilir. Bu bağlamda, aksesuar dalakların ve çift dalak anomalilerinin yönetiminde uzmanlaşmış ekipler, bireysel hasta ihtiyaçlarına yönelik en uygun tedavi yöntemlerini belirlemede kritik bir rol oynar.
Referanslar:
- Aksesuar Dalak Nedir, Çift Dalak Tedavisi V2
- Dodds, W. J., et al. (1986). Accessory spleen and splenosis: Clinical and imaging features. American Journal of Roentgenology, 147(5), 921-925.
- Mortelé, K. J., & Mortelé, B. (2004). Accessory spleen: Clinical and imaging findings. Clinical Radiology, 59(9), 743-748.
- Arshad, A., et al. (2013). Splenectomy and accessory spleens: Current perspectives and outcomes. Annals of Surgery, 258(5), 844-850.
- Benter, T., et al. (2001). Accessory spleens: Ultrasonographic detection and clinical significance. Radiology, 220(1), 274-278.
- Morgenstern, L., et al. (1997). Accessory spleens and their significance in splenic surgery. Archives of Surgery, 132(9), 1116-1120.
- Fernández-Pérez, F. J., et al. (2007). Accessory spleen: A cause of persistent hematologic disorders after splenectomy. World Journal of Surgery, 31(10), 2111-2116.
- Leong, G. F., & Chiam, H. C. (2019). Management of accessory spleens: A review of surgical approaches. Journal of Surgery and Medicine, 4(2), 53-58.
- Manikandan, S., et al. (2014). Accessory spleens: Diagnostic challenges and management. Journal of Clinical Ultrasound, 42(7), 395-400.
- Rosenberg, H. K., et al. (1980). The spleen and accessory spleens: Developmental anomalies. Pediatric Radiology, 9(3), 157-161.
- Yousaf, A., & Rehman, A. (2018). Splenosis vs. accessory spleen: A diagnostic dilemma. BMJ Case Reports, 2018, bcr-2018-224753.
- Wang, Z., et al. (2010). Role of accessory spleens in immune regulation and hematologic disorders. The Hematologist, 15(3), 15-18.
- Karlo, C., et al. (2012). Cross-sectional imaging of the spleen and splenic anomalies. Insights into Imaging, 3(5), 457-467.
- Singhal, R., et al. (2011). Accessory spleens in laparoscopic splenectomy: Incidence and implications. Surgical Endoscopy, 25(10), 3296-3300.
- Lurie, A. G. (1999). The spleen and its variations: Anatomical and functional overview. Journal of Anatomy, 195(Pt 3), 349-352.
- Hansen, K., & Singer, D. B. (2001). Splenic function in accessory spleens: A pathological review. Pediatric Pathology & Molecular Medicine, 20(3), 271-289.
- Günther, R. W., & Arndt, J. (1993). Diagnostic imaging of splenic anomalies. European Journal of Radiology, 17(3), 125-132.
- Parameswaran, D., et al. (2013). Splenectomy and accessory spleen management: A case study review. Journal of Gastrointestinal Surgery, 17(5), 938-942.
- Petersen, T., et al. (2007). Splenosis vs. accessory spleens: Pathophysiological distinction and imaging. American Journal of Clinical Pathology, 128(5), 864-870.
- Zafar, S. M., & Sood, A. (2015). Clinical significance of accessory spleen in hematologic disorders. Journal of Medical Case Reports, 9(1), 145.
- Waldron, B. P., et al. (2002). Hematologic implications of accessory spleen persistence. American Journal of Hematology, 70(2), 143-146.
- Halpern, E. J., et al. (1992). Ultrasound evaluation of accessory spleens. Journal of Ultrasound in Medicine, 11(10), 513-516.
- Raza, S. A., et al. (2012). Management of accessory spleens during oncological surgeries. Surgical Oncology, 21(4), 250-255.
- Carter, J. E., et al. (1998). Accessory spleen and laparoscopic splenectomy: A review of complications. Annals of Surgical Oncology, 5(6), 514-519.
- Marx, M., et al. (2003). Anomalies of the spleen: A clinical and radiologic overview. Radiologic Clinics of North America, 41(1), 43-58.
- Schmid, F., et al. (2006). Immunological considerations in accessory spleens. European Journal of Clinical Investigation, 36(2), 82-87.
- White, J. C., et al. (1957). Accessory spleens and their significance in surgery. New England Journal of Medicine, 257(13), 593-596.
- Ahmad, M., et al. (2014). Accessory spleen and splenosis: Surgical challenges in hematological conditions. World Journal of Clinical Cases, 2(10), 506-511.
- Lane, M. J., et al. (1996). Imaging of accessory spleens: MRI and CT findings. Radiology, 199(1), 15-20.
- Lindor, N. M., et al. (1993). Accessory spleen: Genetic and developmental aspects. American Journal of Medical Genetics, 47(1), 95-99.
- Sharma, M., et al. (2019). Role of accessory spleens in recurrent hematological symptoms post-splenectomy. Journal of Clinical and Diagnostic Research, 13(2), 1-5.
- Rosai, J. (1996). Accessory spleen pathology and clinical implications. Pathology Annual, 31(1), 15-22.
- Sayeed, S., et al. (2010). Accessory spleens in imaging studies: Clinical scenarios and management. Abdominal Imaging, 35(4), 477-484.
- Nicholson, P. D., et al. (2008). Accessory spleens in pediatric imaging: Relevance in hematological diseases. Pediatric Radiology, 38(8), 881-887
- https://scholar.google.com/
- https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/
- https://www.researchgate.net/
- https://www.mayoclinic.org/
- https://www.nhs.uk/
- https://www.webmd.com/