Antisosyal Kişilik Bozukluğu: 11 Belirtisi Ve Tedavisi
Antisosyal Kişilik Bozukluğu (ASPD), bireyin başkalarının haklarına saygı göstermeyen, sorumsuz ve istismarcı davranışlar sergilediği, toplumsal normları sıkça ihlal ettiği ciddi bir psikolojik rahatsızlıktır. Bu bozukluk, genellikle erken çocukluk ya da ergenlik döneminde belirtilerini göstermeye başlar ve yetişkinlik döneminde devam eder. Antisosyal kişilik bozukluğuna sahip bireyler, empati yoksunluğu, dürtüsellik ve agresif davranışlarla karakterize edilirler. Bu durum, hem kişinin kendi hayatını hem de çevresindekilerin yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir. ASPD’nin anlaşılması, toplum sağlığı açısından büyük önem taşır çünkü bu bireyler genellikle suç eğilimleri gösterebilir ve çevrelerindeki insanlara fiziksel ve duygusal zarar verebilirler.
Sağlık Bilgisi İçeriği
Antisosyal Kişilik Bozukluğu: 11 Belirtisi, Nedenleri Ve Tedavisi
Antisosyal Kişilik Bozukluğu, genellikle sosyopati ya da psikopati ile karıştırılır. Ancak, bu terimler arasında bazı farklar bulunmaktadır. Psikopati, antisosyal davranışların daha şiddetli ve tehlikeli formu olarak kabul edilirken, sosyopati daha hafif, fakat yine de tehlikeli davranışlar sergileyen bireyler için kullanılır. ASPD tanısı almış bireyler, genellikle çevrelerine zarar vermekten kaçınmazlar ve davranışlarının sonuçları hakkında endişe duymazlar. Bu kişiler, suç işleme eğiliminde olabilir ve sık sık yasa dışı faaliyetlerde bulunabilirler. Ancak, ASPD’nin tanımlanması ve tedavi edilmesi oldukça karmaşıktır çünkü bu bireyler genellikle yardım almayı reddeder ve davranışlarını değiştirmeye istekli olmazlar.
Antisosyal Kişilik Bozukluğu nedenleri karmaşıktır ve hem genetik hem de çevresel faktörlerin bir kombinasyonu olarak görülmektedir. Çocukluk döneminde yaşanan ihmal, istismar veya travmatik deneyimler, bu bozukluğun gelişiminde önemli bir rol oynayabilir. Ayrıca, ailede suç davranışları olan bireylerin bulunması veya ebeveynlerin duygusal olarak soğuk ve ilgisiz olması da ASPD riskini artırabilir. Yapılan araştırmalar, beyin yapısındaki bazı farklılıkların da bu bozukluğun gelişimine katkıda bulunabileceğini göstermektedir. Örneğin, beynin ön korteks bölgesinde görülen anormallikler, empati eksikliği ve dürtü kontrol problemleri ile ilişkilendirilmektedir.
Bu makale, Antisosyal Kişilik Bozukluğu tanımını, belirtilerini, nedenlerini ve tedavi yöntemlerini ayrıntılı bir şekilde ele alacaktır. Ayrıca, bu bozukluğun toplum üzerindeki etkileri ve ASPD’li bireylerle başa çıkma stratejileri de tartışılacaktır. Amacımız, bu karmaşık bozukluğu daha iyi anlamak ve ASPD’li bireylere ve onların yakınlarına yardımcı olabilecek bilgiler sunmaktır.
Antisosyal Kişilik Bozukluğu Nedir?
Antisosyal Kişilik Bozukluğu, bireyin toplum normlarına, başkalarının haklarına ve duygularına saygı göstermekte ciddi zorluklar yaşadığı bir ruhsal sağlık sorunudur. Genellikle ergenlik ya da erken yetişkinlik döneminde belirginleşir ve uzun süreli bir davranış örüntüsü olarak kendini gösterir. Bu bozukluğa sahip bireyler, sık sık dürtüsel ve sorumsuz davranışlar sergiler, başkalarını manipüle etme veya aldatma gibi davranışlara yatkınlık gösterebilirler. Empati eksikliği ve pişmanlık duymama, bu kişilik bozukluğunun temel belirtileri arasındadır. Bu durum, bireyin sosyal ilişkilerini ve topluma uyum sağlamasını önemli ölçüde zorlaştırır. Antisosyal Kişilik Bozukluğu’nun nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik faktörler, çocukluk travmaları ve çevresel etkilerin bir kombinasyonu ile ortaya çıktığı düşünülmektedir.
Bu bozukluğa sahip kişilerde yasa dışı davranışlar, şiddet eğilimleri ve toplumsal kuralları ihlal etme gibi durumlar yaygın olarak görülür. Çoğu zaman, bireyler kendi çıkarlarını ön planda tutar ve başkalarının ihtiyaçlarını ya da duygularını göz ardı eder. Bununla birlikte, dışarıdan çekici ve karizmatik görünebilecekleri için manipülasyon konusunda başarılı olabilirler. Tanı koyma sürecinde, kişinin davranış örüntüleri, geçmişi ve çevresel faktörleri dikkatle değerlendirilir. Tedavi süreci genellikle zorludur, ancak uzun süreli psikoterapi ve bazı durumlarda ilaç tedavisi, bu bireylerin semptomlarını yönetmelerine yardımcı olabilir.
Antisosyal Kişilik Bozukluğu Belirtileri Nelerdir?
1. Empati Eksikliği
Antisosyal kişilik bozukluğuna sahip bireyler, başkalarının duygularını anlamakta veya onlara empati göstermekte zorlanırlar. Bu kişiler, başkalarının acılarına veya ihtiyaçlarına karşı duyarsız bir tutum sergileyebilirler. Genellikle, diğer insanların duygusal durumlarına karşı ilgisizdirler ve bunu manipülasyon amacıyla kullanabilirler.
2. Vicdan Eksikliği ve Ahlaki Sınırlamaların Yokluğu
Bu kişiler, toplumsal kurallara, yasalara ve etik normlara uymakta isteksizlik gösterirler. Vicdan eksikliği nedeniyle, yaptıkları yanlış davranışların sonucunda suçluluk veya pişmanlık hissetmezler. Bu durum, tehlikeli ve zarar verici davranışların sıklığını artırabilir.
3. Manipülatif Davranışlar
Manipülasyon, antisosyal kişilik bozukluğunun belirgin bir özelliğidir. Bu kişiler, kendi çıkarlarına ulaşmak için yalan söylemekte, başkalarını aldatmakta ve onları sömürmekte bir sakınca görmezler. Çoğu zaman, karizmatik bir tavır sergileyerek insanları kendi amaçlarına hizmet etmeye yönlendirebilirler.
4. İmpulsivite ve Planlama Eksikliği
Düşünmeden hareket etme eğilimi, antisosyal kişilik bozukluğu belirtileri arasında öne çıkar. Bu bireyler, uzun vadeli sonuçları düşünmeden dürtüsel kararlar alabilir ve riskli davranışlarda bulunabilirler. Örneğin, işte, finansal sorumluluklarda veya kişisel ilişkilerde plansız hareket edebilirler.
5. Saldırganlık ve Şiddete Eğilim
Antisosyal kişilik bozukluğu olan bireyler, genellikle agresif davranışlar sergiler ve şiddet uygulama eğilimindedir. Kızgınlıklarını kontrol etmekte zorlanabilirler ve bu durum, hem fiziksel hem de sözel saldırganlığa yol açabilir. Çevresel faktörler de bu şiddet eğilimini tetikleyebilir.
6. Yalan Söyleme ve Hile Yapma Eğilimi
Bu kişiler, sıkça yalan söylerler ve söyledikleri yalanlardan dolayı rahatsızlık duymazlar. Dolandırıcılık, sahtecilik gibi yasal olmayan yollarla kazanç elde etmeye çalışabilirler. Ayrıca, söyledikleri yalanların ortaya çıkması durumunda kolayca başka bir hikaye uydurabilirler.
7. Duygusal Düzensizlik ve Soğukluk
Antisosyal bireyler, duygusal olarak soğuk bir yapıya sahip olabilirler. Aşırı bir özgüven ve kibir ile hareket ederken, başkalarının duygusal ihtiyaçlarına tamamen kayıtsız kalabilirler. Aynı zamanda, duygularını yüzeysel bir şekilde gösterebilirler, ancak bu çoğu zaman içten değil, manipülatif amaçlıdır.
8. Sorumluluk Almaktan Kaçınma
Antisosyal kişilik bozukluğu olan bireyler, iş, aile veya sosyal sorumlulukları yerine getirmekte zorluk yaşarlar. Çoğu zaman, sorumluluklarını ihmal ederek, sonuçlarını önemsemeden hareket ederler. Bu durum, onların toplumsal bağlarını zayıflatabilir ve sosyal izolasyona yol açabilir.
9. Suç İşlemeye Eğilim
Bu bireylerin, yasalara karşı gelme ve suç işleme olasılığı yüksektir. Bu davranışlar, genellikle risk alma, kurallara karşı koyma ve otoriteye başkaldırma ile ilişkilidir. Suç işlediklerinde ise bu durumdan dolayı pişmanlık duymazlar.
10. Uzun Süreli İlişkiler Kurmada Güçlük
Antisosyal kişilik bozukluğu olan kişiler, uzun vadeli ilişkiler kurmakta zorluk çekerler. İlişkilerinde genellikle sorunlar yaşarlar ve bu durum, manipülasyon, ilgisizlik veya sorumsuzluk gibi davranışlarla ilişkilidir.
11. Alkol ve Madde Kullanımına Yatkınlık
Bu bireylerin alkol veya madde kullanımı ile ilgili sorun yaşama olasılıkları yüksektir. Bu bağımlılıklar, dürtüsel davranışlarını ve risk alma eğilimlerini artırabilir. Ayrıca, bu durum genellikle suç işlemenin ve sosyal çatışmaların bir parçası olabilir.
Bu belirtiler, antisosyal kişilik bozukluğunun çeşitli yönlerini kapsamaktadır ve tanı konulabilmesi için profesyonel bir değerlendirme gereklidir.
Antisosyal Kişilik Bozukluğu Nedenleri Nelerdir?
Antisosyal kişilik bozukluğu, karmaşık ve çok faktörlü bir şekilde gelişen bir rahatsızlıktır. Bu bozukluğun nedenleri biyolojik, genetik, çevresel ve psikolojik faktörlerin bir kombinasyonu ile ilişkilidir. Aşağıda, Antisosyal Kişilik Bozukluğu nedenlerini detaylı bir şekilde inceleyelim.
1. Biyolojik Faktörler
Antisosyal kişilik bozukluğunun biyolojik temelleri önemli bir rol oynar. Bu faktörler genellikle beyindeki işlevsel ve yapısal anormalliklerle ilişkilendirilir.
- Beyindeki Yapısal Değişiklikler: Araştırmalar, antisosyal bireylerin beyninde özellikle frontal lobda (özellikle prefrontal korteks) hacim azalması veya işlev bozukluklarının olabileceğini göstermektedir. Bu bölge, dürtü kontrolü, karar verme ve sosyal davranışların düzenlenmesinden sorumludur.
- Nörotransmitter Düzensizlikleri: Serotonin, dopamin ve norepinefrin gibi nörotransmitterlerin dengesizliği, agresif davranışlara ve empati eksikliğine yol açabilir.
- Hormon Seviyeleri: Yüksek testosteron seviyeleri ve düşük kortizol düzeyleri, saldırganlık ve riskli davranışlarla ilişkilendirilebilir.
2. Genetik Faktörler
Antisosyal kişilik bozukluğu, genetik yatkınlık ile de ilişkilidir. Aile geçmişinde ASPD, diğer kişilik bozuklukları veya madde bağımlılığı gibi sorunlar bulunan bireylerde risk daha yüksek olabilir.
- Aileden Gelen Genetik Geçiş: ASPD’nin, ebeveynlerden genetik olarak aktarılabileceği öne sürülmüştür. Özellikle agresif davranışlara yatkınlık, genetik mirasın bir parçası olabilir.
- İkiz ve Evlatlık Çalışmaları: İkizlerde yapılan araştırmalar, tek yumurta ikizlerinde Antisosyal Kişilik Bozukluğu riskinin daha yüksek olduğunu göstermektedir. Bu durum, genetik faktörlerin önemini vurgular.
3. Çevresel Faktörler
Kişinin yaşadığı çevre, özellikle çocukluk dönemindeki deneyimler, antisosyal kişilik bozukluğunun gelişiminde belirleyici bir rol oynayabilir.
- Travmatik Çocukluk Deneyimleri: Fiziksel, duygusal veya cinsel istismar gibi travmatik olaylar, kişilik bozukluklarının gelişiminde önemli bir risk faktörüdür.
- İhmal ve Duygusal Soğukluk: Sevgi ve destekten yoksun büyüyen çocuklarda Antisosyal Kişilik Bozukluğu geliştirme riski daha yüksektir.
- Aile Dinamikleri: Şiddet, suç ya da madde bağımlılığı gibi sorunların olduğu aile ortamlarında büyüyen bireylerde bu bozukluk daha sık görülmektedir.
4. Psikolojik Faktörler
Psikolojik faktörler, bireyin yaşadığı travmalar ve kişilik gelişimi sırasında karşılaştığı zorluklarla ilgilidir.
- Bağlanma Problemleri: Çocukluk döneminde güvenli bir bağlanma ilişkisi kurulamaması, bireyin empati geliştirme becerisini zayıflatabilir.
- Kötü Örnekler: Suçlu davranışların sık gözlemlendiği bir çevrede yetişmek, bireyin bu tür davranışları model almasına neden olabilir.
- Duygusal Düzenleme Sorunları: ASPD’li bireyler genellikle duygularını sağlıklı bir şekilde yönetemez ve bu da dürtüsel davranışlara yol açar.
5. Sosyokültürel Faktörler
Toplumun değerleri, kültürel normlar ve bireyin sosyal çevresi de ASPD’nin gelişiminde etkili olabilir.
- Sosyoekonomik Zorluklar: Fakirlik, eğitim eksikliği ve sosyal dışlanma, antisosyal davranış riskini artırabilir.
- Medyanın Etkisi: Şiddet ve agresif davranışların yüceltildiği medya içerikleri, antisosyal eğilimleri güçlendirebilir.
- Arkadaş Çevresi: Suçlu ya da antisosyal davranışlarda bulunan bireylerle çevrili olmak, bu davranışların öğrenilmesine katkıda bulunabilir.
6. Kalıtım ve Çevrenin Etkileşimi
Antisosyal kişilik bozukluğu genellikle genetik ve çevresel faktörlerin karmaşık bir etkileşimi sonucu ortaya çıkar. Örneğin, genetik yatkınlığı olan bir birey, travmatik bir çevrede büyüdüğünde ASPD geliştirme olasılığı daha yüksek olabilir. Bu nedenle, biyolojik, psikolojik ve çevresel faktörlerin bir araya gelerek bu bozukluğun temelini oluşturduğu söylenebilir.
Antisosyal kişilik bozukluğu nedenlerini anlamak, hem tedavi sürecinin hem de önleyici stratejilerin geliştirilmesi için kritik bir öneme sahiptir. Bu nedenle, kapsamlı bir değerlendirme ve bireye özel yaklaşımlar önemlidir.
Antisosyal Kişilik Bozukluğu Tanısı Nasıl Konur?
Antisosyal Kişilik Bozukluğu tanısı koymak, titiz bir değerlendirme süreci gerektirir. Bu tanı genellikle psikiyatristler veya klinik psikologlar tarafından yapılır ve DSM-5 (Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı) kriterleri temel alınır. Tanı koyma sürecini detaylandıracak olursak:
1. Kapsamlı Klinik Görüşme
Tanı sürecinin ilk aşaması, bireyle yapılan kapsamlı bir klinik görüşmeyi içerir. Bu süreçte uzman, kişinin geçmiş davranışlarını, duygusal durumlarını, kişilerarası ilişkilerini ve yaşam deneyimlerini ayrıntılı bir şekilde değerlendirir. Görüşmede şu konulara odaklanılır:
- Suç davranışları ve yasal sorunlar.
- İstikrarsız iş veya ilişki geçmişi.
- Başkalarının haklarını ihlal eden tutumlar ve davranışlar.
- Empati eksikliği veya vicdan duygusunun zayıflığı.
2. DSM-5 Tanı Kriterlerinin İncelenmesi
DSM-5’e göre, Antisosyal Kişilik Bozukluğu tanısı koyabilmek için bireyin aşağıdaki temel kriterleri karşılaması gerekir:
- Sürekli hak ihlali: Başkalarının haklarını hiçe sayan ve bu durumu 15 yaşından itibaren sürdüren davranışlar.
- Davranış örüntüleri: Yasadışı faaliyetlerde bulunma, dürtüsellik, saldırganlık, sorumsuzluk ve pişmanlık göstermeme.
- Yaş sınırı: Tanı koymak için bireyin en az 18 yaşında olması gerekir.
- Davranış bozukluğu geçmişi: 15 yaşından önce davranış bozukluğu belirtilerinin olması.
3. Psikolojik Testler ve Ölçekler
Tanıyı desteklemek ve daha derinlemesine bilgi elde etmek için psikolojik testler ve ölçekler kullanılabilir. En yaygın kullanılan araçlar arasında şunlar yer alır:
- Minnesota Çok Yönlü Kişilik Envanteri (MMPI): Kişilik özelliklerini ve ruhsal bozukluk belirtilerini değerlendirmek için kullanılan bir testtir.
- Hare Psikopati Kontrol Listesi (PCL-R): Psikopatik özelliklerin belirlenmesinde kullanılan bir ölçektir.
4. Diğer Ruhsal Bozuklukların Dışlanması
Tanı sürecinde diğer ruhsal bozukluklar veya fiziksel sağlık sorunlarının olası etkileri de değerlendirilir. Örneğin:
- Madde kullanım bozukluklarının belirtileriyle Antisosyal Kişilik Bozukluğu belirtileri karışabilir.
- Bipolar bozukluk gibi rahatsızlıklar bazı benzer özellikler gösterebilir.
5. Aile ve Yakınlardan Alınan Bilgiler
Bireyin geçmiş davranışlarını ve sosyal ilişkilerini değerlendirmek için ailesi, arkadaşları veya iş arkadaşları gibi yakın çevresinden bilgi alınması faydalı olabilir. Özellikle bireyin dürtüsellik ve empati eksikliği gibi özellikleri dış gözlemle daha iyi anlaşılabilir.
6. Uzmanlar Arası İş Birliği
Bazı durumlarda, tanı koyma sürecinde farklı uzmanlık alanlarından profesyoneller (örneğin, sosyal hizmet uzmanları veya hukukçular) ile iş birliği yapılabilir. Bu, özellikle bireyin davranışlarının toplumsal etkilerinin daha iyi anlaşılmasını sağlar.
7. Uzun Süreli Gözlem
Antisosyal Kişilik Bozukluğu tanısı genellikle bireyin uzun süreli davranışları ve tutumları üzerinden yapılır. Bu nedenle, bireyin davranışlarının zamana yayılmış bir şekilde gözlemlenmesi tanıyı daha güvenilir hale getirir.
8. Tanı Kriterlerini Karşılamayan Durumlar
Her birey Antisosyal Kişilik Bozukluğu tanısı için gerekli kriterleri karşılamayabilir. Özellikle, antisosyal davranışlar sergileyen ancak bunları bir bozukluk düzeyinde gerçekleştirmeyen kişiler de olabilir. Bu nedenle, tanı süreci dikkatli bir şekilde yürütülmelidir.
Antisosyal Kişilik Bozukluğu tanısı koyma süreci çok boyutludur ve hem bireyin yaşam öyküsü hem de mevcut davranışlarının kapsamlı bir analizi üzerine kuruludur. Uzmanlar, bu süreçte objektif kriterlere dayanırken, bireyin psikososyal bağlamını da göz önünde bulundurur. Bu yaklaşım, tanının doğru bir şekilde konulmasını ve uygun bir tedavi planı oluşturulmasını sağlar.
Antisosyal Kişilik Bozukluğu Tedavisi Nasıl Yapılır?
Antisosyal Kişilik Bozukluğu tedavisi zorlu bir süreçtir çünkü bu bozukluğu olan bireyler genellikle sorunlarının farkında olmaz ve tedaviye katılım konusunda isteksiz olabilirler. Tedavi, genellikle kişinin çevresine, işlevselliğine ve güvenliğine zarar veren davranışları yönetmeye odaklanır. Erken müdahale ve uzun süreli çaba, tedavi sürecinin başarı şansını artırabilir.
Psikoterapi
Psikoterapi, Antisosyal Kişilik Bozukluğu tedavisinde temel bir yaklaşımdır. Ancak, bireylerin empati eksikliği ve dürtüsellik gibi özellikleri terapinin etkili olmasını zorlaştırabilir. Kullanılan yaygın psikoterapi yöntemleri şunlardır:
- Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT):
BDT, bireylerin düşünce kalıplarını ve davranışlarını anlamalarına yardımcı olur. Özellikle dürtüsel davranışları kontrol etme, problem çözme becerilerini geliştirme ve sağlıklı düşünce süreçlerini teşvik etmede etkili olabilir. - Grup Terapisi:
Grup terapileri, bireylerin sosyal becerilerini geliştirmesine ve diğer insanlarla daha sağlıklı ilişkiler kurmasına olanak tanır. Ancak, grup dinamikleri dikkatlice yönetilmelidir çünkü bu tür bireyler manipülatif davranışlar sergileyebilir. - Psikodinamik Terapi:
Bireyin geçmiş yaşam deneyimlerinden kaynaklanan duygusal ve davranışsal sorunları anlamaya odaklanır. Ancak, terapiye karşı direnç, bu yöntemin etkisini sınırlayabilir.
İlaç Tedavisi
Antisosyal Kişilik Bozukluğu için doğrudan bir ilaç tedavisi bulunmamakla birlikte, bazı semptomları hafifletmek veya eşlik eden durumları yönetmek için ilaçlar kullanılabilir:
- Antidepresanlar: Duygudurum dengesizliklerini ve depresif semptomları yönetmek için kullanılır.
- Antipsikotik İlaçlar: Agresif davranışları ve dürtüselliği azaltabilir.
- Anksiyolitikler: Kaygı semptomlarını yönetmeye yardımcı olabilir. Ancak, kötüye kullanım riski göz önünde bulundurulmalıdır.
- Dürtü Kontrolü İçin İlaçlar: Örneğin, lityum gibi duygudurum düzenleyiciler kullanılabilir.
Eğitim ve Psiko-eğitim
Bireyin bozukluğu anlaması ve tedaviye bağlı kalması için eğitici müdahaleler önemlidir. Psiko-eğitim, bireylere kendi davranışlarının sonuçlarını fark etme ve daha sağlıklı kararlar alma konusunda destek olabilir.
Aile ve Yakın Çevrenin Katılımı
Aile üyeleri ve yakın çevre, tedavi sürecinde önemli bir rol oynar. Yakın çevrenin, bireyin davranışlarını anlaması ve nasıl tepki vereceğini öğrenmesi, terapi sürecinin etkinliğini artırabilir. Aile terapisi ve destek grupları, aile bireylerine rehberlik sağlayabilir.
Rehabilitasyon ve Sosyal Destek
Tedavi sürecinde, bireylerin iş, eğitim ve sosyal ilişkiler gibi alanlarda daha işlevsel hale gelmeleri için rehabilitasyon programları uygulanabilir. Toplum destek hizmetleri ve profesyonel rehberlik, bireyin daha sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemesine yardımcı olabilir.
Tedavi Sürecindeki Zorluklar
Antisosyal Kişilik Bozukluğu tedavisinde karşılaşılan temel zorluklar şunlardır:
- Tedaviye direnç ve düşük motivasyon.
- Manipülatif ve dürtüsel davranışların terapötik ilişkiyi zorlaştırması.
- Bireyin sorumluluk almaktan kaçınması.
Uzun Dönem İzleme
Tedavi süreci genellikle uzun vadeli bir yaklaşım gerektirir. Tedaviye ara verilmesi durumunda, bireyin tekrar zararlı davranışlara yönelme riski yüksektir. Bu nedenle düzenli izleme, terapi seanslarına devam ve gerektiğinde ilaç ayarlamaları önem taşır.
Antisosyal Kişilik Bozukluğu tedavisi zorlu bir süreçtir, ancak uygun yaklaşımlar ve multidisipliner bir ekip çalışmasıyla bireyin işlevselliği artırılabilir. Tedavide sabırlı ve kararlı olmak, hem birey hem de yakın çevresi için uzun vadede olumlu sonuçlar doğurabilir.
ASPD’li Bireylerle Başa Çıkma Stratejileri
ASPD’li bireylerle başa çıkmak oldukça zordur.
Aşağıda, bu bireylerle daha etkili bir şekilde iletişim kurmak ve ilişkileri yönetmek için bazı stratejiler yer almaktadır:
- Sınırları Belirlemek: ASPD’li bireylerle ilişkilerde net sınırlar koymak, manipülasyon ve istismarın önüne geçebilir.
- Duygusal Kontrol: ASPD’li bireylerle etkileşimde duygusal tepkileri kontrol altında tutmak önemlidir. Bu, onların sizi provoke etmesini engelleyebilir.
- Profesyonel Yardım Almak: ASPD’li bireylerle başa çıkmak zorlayıcı olabilir. Bu nedenle, bir psikolog veya terapistten yardım almak önemlidir.
- Güvenlik Önlemleri: ASPD’li bireylerin tehlikeli olabileceğini unutmamak ve gerektiğinde yasal yollara başvurmak da önemlidir.
Sonuç
Antisosyal Kişilik Bozukluğu, bireyin ve toplumun yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyen karmaşık bir rahatsızlıktır. Erken tanı ve müdahale, bu bozukluğun olumsuz etkilerini azaltmak için büyük önem taşır. ASPD’li bireyler genellikle tedaviye direnç gösterse de, uygun psikoterapi ve ilaç tedavisi ile olumlu sonuçlar elde edilebilir. Toplum olarak, bu bozukluğa sahip bireylere ve onların ailelerine daha fazla destek sağlamak, genel toplum sağlığı ve güvenliği açısından büyük önem taşımaktadır.
Referanslar:
- Antisosyal Kişilik Bozukluğu: 11 Belirtisi, Nedenleri Ve Tedavisi
- American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders (5th ed.). Washington, DC: APA.
- Black, D. W. (2015). The natural history of antisocial personality disorder. Canadian Journal of Psychiatry, 60(7), 309-314.
- Blair, R. J. R. (2013). The neurobiology of psychopathic traits in youths. Nature Reviews Neuroscience, 14(11), 786-799.
- Hare, R. D. (1991). The Hare Psychopathy Checklist-Revised (PCL-R). Toronto: Multi-Health Systems.
- Glenn, A. L., & Raine, A. (2014). Neurocriminology: Implications for the punishment, prediction, and prevention of criminal behavior. Nature Reviews Neuroscience, 15(1), 54-63.
- Raine, A. (2013). The Anatomy of Violence: The Biological Roots of Crime. New York: Pantheon Books.
- Coid, J. W., Yang, M., Ullrich, S., Roberts, A., & Hare, R. D. (2009). Prevalence and correlates of psychopathic traits in the household population of Great Britain. International Journal of Law and Psychiatry, 32(2), 65-73.
- Cleckley, H. (1988). The Mask of Sanity (5th ed.). St. Louis: Mosby.
- Lynam, D. R., & Widiger, T. A. (2007). Using a general model of personality to identify the basic elements of psychopathy. Journal of Personality Disorders, 21(2), 160-178.
- Skeem, J. L., Polaschek, D. L., Patrick, C. J., & Lilienfeld, S. O. (2011). Psychopathic personality: Bridging the gap between scientific evidence and public policy. Psychological Science in the Public Interest, 12(3), 95-162.
- Blair, K. S., & Blair, R. J. R. (2009). Empathy, morality, and social behavior. Emotion Review, 1(1), 3-10.
- Gao, Y., Glenn, A. L., Schug, R. A., Yang, Y., & Raine, A. (2009). The neurobiology of psychopathy: A neurodevelopmental perspective. Canadian Journal of Psychiatry, 54(12), 813-823.
- Patrick, C. J. (2010). Handbook of Psychopathy (2nd ed.). New York: Guilford Press.
- Viding, E., McCrory, E. J., & Seara-Cardoso, A. (2014). Psychopathy. Current Biology, 24(18), R871-R874.
- Verona, E., & Patrick, C. J. (2015). Identifying criminal psychopathy: Conceptual and methodological issues. Journal of Personality, 83(6), 635-645.
- Fowles, D. C., & Dindo, L. (2009). Temperament and psychopathy: A dual-pathway model. Current Directions in Psychological Science, 18(3), 179-183.
- Kiehl, K. A. (2006). A cognitive neuroscience perspective on psychopathy: Evidence for paralimbic system dysfunction. Psychiatry Research: Neuroimaging, 142(2-3), 107-128.
- Frick, P. J., & White, S. F. (2008). Research review: The importance of callous-unemotional traits for developmental models of aggressive and antisocial behavior. Journal of Child Psychology and Psychiatry, 49(4), 359-375.
- Walters, G. D. (2018). The latent structure of psychopathy: A taxometric analysis of the Psychopathy Checklist-Revised in a multisample study. Journal of Abnormal Psychology, 127(1), 15-27.
- Salekin, R. T. (2017). Research review: What do we know about psychopathy in children? Journal of Child Psychology and Psychiatry, 58(11), 1180-1200.
- Verona, E., Hicks, B. M., & Patrick, C. J. (2005). Psychopathy and suicidal behavior in female offenders: Mediating influences of personality and abuse. Journal of Consulting and Clinical Psychology, 73(6), 1065-1073.
- Douglas, K. S., Vincent, G. M., & Edens, J. F. (2006). Risk for criminal recidivism: The role of psychopathy. Criminal Justice and Behavior, 33(5), 569-591.
- Marsh, A. A., & Cardinale, E. M. (2014). Psychopathy and fear: Specific impairments in judging behaviors that frighten others. Emotion, 14(6), 928-938.
- Lilienfeld, S. O., Watts, A. L., & Smith, S. F. (2015). Successful psychopathy: A scientific status report. Current Directions in Psychological Science, 24(4), 298-303.
- Hare, R. D., & Neumann, C. S. (2008). Psychopathy as a clinical and empirical construct. Annual Review of Clinical Psychology, 4, 217-246.
- Decety, J., Chen, C., Harenski, C., & Kiehl, K. A. (2013). An fMRI study of affective perspective taking in individuals with psychopathy: Imagining another in pain does not evoke empathy. Frontiers in Human Neuroscience, 7, 489.
- Baskin-Sommers, A. R., & Newman, J. P. (2013). Differentiating the cognition-emotion interactions that characterize psychopathy versus externalizing. Psychological Bulletin, 139(5), 1114-1131.
- Blair, R. J. R., Mitchell, D. G. V., & Blair, K. S. (2005). The Psychopath: Emotion and the Brain. Malden, MA: Blackwell Publishing.
- Pardini, D. A., Frick, P. J., & Moffitt, T. E. (2010). Measuring callous-unemotional traits in youth. Clinical Psychology Review, 30(5), 491-505.
- Babiak, P., & Hare, R. D. (2006). Snakes in Suits: When Psychopaths Go to Work. New York: Harper.
- Kosson, D. S., Cyterski, T. D., & Steuerwald, B. L. (2002). The relationship between self-reported criminal behavior and psychopathy as measured by the Psychopathy Checklist-Revised. Journal of Personality Disorders, 16(1), 33-49.
- Neumann, C. S., Johansson, P. T., & Hare, R. D. (2013). The Psychopathy Checklist-Revised (PCL-R): Reliability and validity in Sweden. Law and Human Behavior, 37(5), 440-451.
- Vitacco, M. J., Caldwell, M. F., Van Rybroek, G., & Gabel, J. (2007). Psychopathy and behavior: Effects of treatment on recidivism among youth. Law and Human Behavior, 31(3), 283-302.
- Hemphill, J. F., Templeman, R., Wong, S., & Hare, R. D. (1998). Psychopathy and crime: Recidivism and criminal careers. Criminal Justice and Behavior, 25(3), 315-341.
- Woodworth, M., & Porter, S. (2002). In cold blood: Characteristics of criminal homicides as a function of psychopathy. Journal of Abnormal Psychology, 111(3), 436-445.
- https://scholar.google.com/
- https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/