Aort Anevrizmasının 8 Nedeni, Belirtileri, Tanısı, Tedavisi

100 / 100

Aort anevrizması, kalpten çıkan ana arter olan aortun belirli bir bölgesinde genişleme veya balonlaşma anlamına gelir. Aort, vücuda kan taşıyan en büyük atardamar olarak büyük bir öneme sahiptir. Bu damar üzerinde oluşabilecek yapısal değişiklikler, ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Anevrizma, çoğu zaman başlangıçta belirti vermese de, genişlemenin kritik bir seviyeye ulaşması sonucunda yırtılma riski ortaya çıkar. Bu durum, acil müdahale gerektiren hayati tehlikelere yol açabilir. Erken teşhis ve tedavi, aort anevrizmasının neden olduğu komplikasyonların önüne geçmek için büyük önem taşır.

Aort Anevrizmasının 8 Nedeni, Belirtileri, Tanısı, Tedavisi

Aort anevrizmaları, farklı bölümlerde görülebilir ve yaygın olarak iki kategoriye ayrılır: abdominal aort anevrizması (AAA) ve torasik aort anevrizması (TAA). Abdominal aort anevrizması, aortun karın bölgesinde gelişirken; torasik aort anevrizması, göğüs bölgesindeki aort kısmında meydana gelir. Her iki tür de ilerledikçe ciddi komplikasyonlar yaratabilir. Aort duvarında oluşan yapısal zayıflık, kan basıncı etkisiyle damar yapısının daha fazla genişlemesine neden olur ve bu durum, müdahale edilmediği takdirde ölümcül olabilir.

Aort anevrizmalarının erken evrede belirti vermemesi, teşhis edilmesini zorlaştıran bir faktördür. Ancak bazı vakalarda, büyüyen anevrizmalar bölgesel baskı yaparak ağrı ve çeşitli semptomlara yol açabilir. Aort anevrizması, sigara kullanımı, hipertansiyon ve genetik faktörler gibi çeşitli nedenlere bağlı olarak gelişebilir. Ailede anevrizma öyküsü bulunan bireylerin düzenli taramalardan geçmesi büyük önem taşır. Risk faktörlerinin bilinmesi ve kontrol altına alınması, anevrizmanın oluşumunu önlemede önemli bir adımdır.

Bu yazıda, aort anevrizmasının belirtileri, nedenleri, tanı yöntemleri ve tedavi seçenekleri detaylı olarak ele alınacaktır. Tedavi yöntemleri, anevrizmanın büyüklüğü, yeri ve hastanın genel sağlık durumu gibi faktörlere bağlı olarak değişiklik gösterir. Cerrahi müdahaleler ve endovasküler tedavi yöntemleri, gelişmiş tıbbi tekniklerle daha güvenli hale gelmiş olsa da, her vakada farklı tedavi planları uygulanır. Makalenin amacı, aort anevrizmasının tanınması ve önlenmesi konusunda farkındalık yaratmaktır.

Aort Anevrizmasının 8 Nedeni, Belirtileri, Tanısı, Tedavisi

Aort Anevrizması Nedir?

Aort anevrizması, kalpten çıkan ana arter olan aortun belirli bir bölgesinde genişleme veya balonlaşma durumudur. Aort, vücuda kan taşıyan en büyük damar olduğundan, burada meydana gelen yapısal bozulmalar ciddi sağlık riskleri yaratır. Anevrizma, damar duvarının zayıflaması ve kan basıncının etkisiyle genişlemesi sonucu oluşur. Bu durum, genellikle belirti vermeden ilerler ve zamanla damar yırtılma riski taşır.

Aort anevrizmaları, abdominal aort anevrizması (AAA) ve torasik aort anevrizması (TAA) olarak ikiye ayrılır. Abdominal aort anevrizması karın bölgesinde, torasik aort anevrizması ise göğüs bölgesinde meydana gelir. Anevrizmalar büyüdükçe çevredeki organlara baskı yaparak ağrı gibi belirtiler gösterebilir, ancak en tehlikeli durum, anevrizmanın yırtılmasıyla ortaya çıkar. Yırtılma, hızlı kan kaybına ve hayati tehlikeye yol açar.

Aort anevrizmasının en önemli nedenleri arasında sigara kullanımı, hipertansiyon, genetik yatkınlık ve damar sertliği (ateroskleroz) yer alır. Risk grubundaki bireylerin düzenli taramalardan geçmesi büyük önem taşır. Anevrizmanın erken teşhisi, büyüme hızını izlemek ve gerekli tedaviyi planlamak için kritik bir rol oynar.

Aort Anevrizması Nedenleri

Aort anevrizmalarının gelişiminde birçok faktör rol oynar. Bu faktörler, damar duvarının zayıflamasına ve genişlemesine yol açar. Nedenler, yaşam tarzı, genetik faktörler ve çevresel etmenlere bağlı olarak değişiklik gösterebilir. İşte anevrizmanın temel nedenleri:

1. Sigara Kullanımı

Sigara içmek, aort anevrizmasının en önemli risk faktörlerinden biridir. Sigara dumanındaki kimyasallar, damar yapısının esnekliğini azaltarak damar duvarında tahribata neden olur. Ayrıca sigara kullanımı, damar içi iltihaplanmayı artırarak anevrizmanın büyüme hızını artırır. Sigara içen bireylerde anevrizma yırtılması riski de daha yüksektir.

2. Hipertansiyon (Yüksek Tansiyon)

Kan basıncının sürekli yüksek olması, damar duvarına aşırı yük bindirir ve yapısal zayıflıklara yol açar. Bu durum, aort duvarının genişlemesine ve anevrizma oluşumuna zemin hazırlar. Kontrolsüz hipertansiyon, anevrizma büyümesini hızlandırır ve yırtılma riskini artırır.

3. Genetik Faktörler ve Kalıtsal Hastalıklar

Ailede aort anevrizması öyküsü olan bireylerde risk daha yüksektir. Marfan sendromu, Ehlers-Danlos sendromu ve Loeys-Dietz sendromu gibi bağ dokusu hastalıkları da aort duvarında zayıflık oluşturur. Bu hastalıklar, genetik olarak aktarılabilen ve damar yapısında bozulmaya yol açan rahatsızlıklardır. Ayrıca, genetik mutasyonlar ve ailevi yatkınlık da anevrizma gelişimini kolaylaştırır.

4. Ateroskleroz (Damar Sertliği)

Ateroskleroz, damar duvarında kolesterol ve yağ birikintilerinin (plakların) oluşmasıyla karakterizedir. Bu plaklar, damarların esnekliğini kaybetmesine ve damar duvarının zayıflamasına neden olur. Ateroskleroz, aort anevrizmalarının yaygın bir nedenidir ve özellikle yaşlı bireylerde görülme sıklığı yüksektir.

5. Yaş ve Cinsiyet

Aort anevrizması riski, yaşla birlikte artar. Özellikle 65 yaş üzerindeki erkeklerde abdominal aort anevrizması daha sık görülür. Ancak kadınlarda anevrizma yırtılma riski erkeklere göre daha yüksektir. Yaşla birlikte damar duvarı elastikiyetini kaybeder ve zayıflar, bu da anevrizma riskini artırır.

6. Travma ve Yaralanmalar

Göğüs veya karın bölgesine alınan darbeler, aort duvarında zayıflamaya neden olabilir. Kazalar veya cerrahi müdahaleler sonrasında gelişen travmalar, damar yapısında zedelenme oluşturabilir ve zamanla anevrizmaya dönüşebilir.

7. Enfeksiyonlar

Bazı enfeksiyonlar (örneğin, sifiliz veya salmonella gibi bakteriyel enfeksiyonlar) damar duvarında iltihaplanma ve zayıflama yaparak anevrizma oluşumuna yol açabilir. Mikotik anevrizma olarak adlandırılan bu tür anevrizmalar, nadir görülür ancak ciddi komplikasyonlar yaratabilir.

8. Enflamatuar Hastalıklar

Bazı otoimmün ve enflamatuar hastalıklar, damar duvarında kronik iltihaplanmaya neden olabilir. Bu durum, damar yapısını zayıflatarak anevrizma riskini artırır. Örneğin, vaskülit gibi damar duvarının iltihaplanması ile seyreden hastalıklar bu duruma yol açabilir.

Aort Anevrizması Belirtileri

Aort anevrizması, yavaş büyüme eğiliminde olduğu için uzun süre belirti vermeyebilir. Ancak genişlemeye bağlı olarak damar çevresinde bası meydana geldikçe semptomlar ortaya çıkabilir. Belirtiler, anevrizmanın konumuna (abdominal veya torasik) ve boyutuna göre farklılık gösterir. Ayrıca yırtılma (rüptür) durumunda çok daha belirgin ve hayati tehlike arz eden semptomlar görülür.

1. Abdominal Aort Anevrizması (AAA) Belirtileri

Abdominal aort anevrizmaları, karın bölgesindeki ana atardamarın genişlemesi sonucu oluşur. Bu tür anevrizmalar sıklıkla belirti vermeden gelişir. Ancak genişlemeye bağlı olarak aşağıdaki semptomlar görülebilir:

  • Karın Ağrısı: Karın bölgesinde hissedilen derin, şiddetli ve sürekli ağrılar yaygın belirtilerden biridir. Ağrı zamanla bel, kasık veya kalçalara yayılabilir.
  • Nabız Hissi: Karında atar damar ritmi ile uyumlu bir nabız hissedilebilir. Özellikle zayıf yapılı bireylerde, karın bölgesindeki anevrizma, elle hissedilebilir bir şişlik olarak fark edilebilir.
  • Sindirim Problemleri: Anevrizma çevresindeki organlara bası yaparak iştahsızlık, bulantı, kusma ve kabızlık gibi sindirim sorunlarına yol açabilir.
  • Bel ve Kasık Ağrıları: Bel ve kasık bölgesine yayılan ağrılar, anevrizmanın çevre sinir dokularına baskı yapması sonucunda oluşabilir.

2. Torasik Aort Anevrizması (TAA) Belirtileri

Torasik aort anevrizması, göğüs bölgesinde meydana gelir ve çevre dokulara baskı yaptığında bazı spesifik belirtiler ortaya çıkar:

  • Göğüs ve Sırt Ağrısı: Göğüs bölgesinde ani başlayan, keskin veya sürekli ağrılar hissedilir. Bu ağrılar, sırt bölgesine yayılabilir.
  • Nefes Darlığı ve Öksürük: Anevrizma, solunum yollarına baskı yaparak nefes almada güçlük ve kuru öksürüğe neden olabilir.
  • Ses Kısıklığı: Anevrizma, gırtlak sinirine baskı yaparak ses kısıklığına yol açabilir.
  • Yutma Güçlüğü (Disfaji): Yemek borusuna baskı yapan anevrizmalar, yutkunma sorunlarına neden olabilir.
  • Kan Basıncı Dalgalanmaları: Büyük damarların basınç altına girmesi sonucu tansiyonda dalgalanmalar, çarpıntı ve bayılma görülebilir.

3. Anevrizmanın Yırtılması (Rüptür) Belirtileri

Anevrizma yırtıldığında belirtiler aniden ortaya çıkar ve yaşamı tehdit eder. Yırtılma belirtileri şunlardır:

  • Ani ve Şiddetli Ağrı: Karın, sırt veya göğüs bölgesinde şiddetli ve yırtıcı tarzda ağrı hissedilir.
  • Tansiyon Düşüklüğü: Yırtılma nedeniyle kan basıncı hızla düşer, bu durum şoka yol açabilir.
  • Bilinç Kaybı ve Bayılma: Beyne yeterince kan gitmemesi sonucu ani bayılmalar meydana gelebilir.
  • Soğuk Terleme ve Hızlı Nabız: Vücut, kan kaybına tepki olarak hızlı nabız ve terleme ile yanıt verir.
  • Mavi-Soğuk Deri (Siyanoz): Şiddetli kan kaybı sonucunda oksijen seviyesinin düşmesi ile ciltte morarma görülebilir.

Bu belirtiler, acil müdahale gerektiren durumlardır. Rüptür durumunda hastanın hızlı bir şekilde tıbbi yardıma ulaştırılması hayati önem taşır.

Aort Anevrizması Tanısı

Aort anevrizması genellikle erken belirti vermediği için düzenli sağlık kontrolleri ve tarama testleri önem taşır. Anevrizmanın tanısında kullanılan yöntemler, büyüklük ve lokalizasyon gibi faktörleri doğru bir şekilde değerlendirmeyi sağlar.

1. Fizik Muayene ve Tıbbi Öykü

Doktorlar, hastanın şikayetleri ve tıbbi geçmişi hakkında bilgi toplar. Fizik muayene sırasında abdominal anevrizmaların varlığı bazen karın bölgesinde nabız gibi atan bir kitle olarak hissedilebilir. Ancak torasik anevrizmalar fizik muayenede genellikle saptanamaz.

  • Aile Öyküsü: Ailesinde aort anevrizması geçmişi olan bireylerde anevrizma gelişme riski daha yüksektir.
  • Sigara Kullanımı ve Hipertansiyon Geçmişi: Bu faktörler, doktorun tanı koyma sürecinde dikkate alacağı önemli risk unsurlarıdır.

2. Ultrasonografi

Ultrason, özellikle abdominal aort anevrizmasının tespiti için ilk tercih edilen yöntemdir. Hızlı, maliyeti düşük ve non-invaziv bir yöntem olan ultrasonografi, anevrizmanın boyutunu ve yerini doğru bir şekilde belirleyebilir. Risk grubunda yer alan bireylerde, belirli aralıklarla ultrason taramaları önerilir.

  • Abdominal Aort Anevrizması Taraması: 65 yaş üstü erkeklerde veya sigara içmiş bireylerde düzenli ultrason taraması önerilir.
  • Kontroller: Anevrizmanın boyutuna göre takip sıklığı belirlenir. Örneğin, 3-4 cm aralığındaki küçük anevrizmalar için yıllık takip yeterli olabilirken, daha büyük anevrizmalarda daha sık kontrol gerekir.

3. Bilgisayarlı Tomografi (BT) Tarama

Bilgisayarlı tomografi (BT) taraması, anevrizmanın ayrıntılı görüntülenmesini sağlar. Anevrizmanın boyutu, yeri ve damar duvarındaki yapısal değişiklikler hakkında net bilgi verir. BT taraması, özellikle cerrahi müdahale öncesinde detaylı değerlendirme yapmak için kullanılır.

  • BT Anjiyografi: Kontrast madde kullanılarak aortun detaylı görüntülenmesi sağlanır. Bu yöntem, anevrizmanın yırtılma riskini değerlendirmede önemlidir.

4. Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG)

MRG, yumuşak dokuların ve damarların yüksek çözünürlüklü görüntülerini sunar. Özellikle torasik aort anevrizmalarının tespitinde tercih edilen bir yöntemdir. MR taraması, radyasyon içermemesi nedeniyle bazı hastalar için BT’ye alternatif olarak kullanılabilir.

  • MR Anjiyografi: Damar içindeki kan akışını ve yapısal bozuklukları detaylı bir şekilde gösterir. Aort diseksiyonu gibi acil durumların değerlendirilmesinde faydalıdır.

5. Anjiyografi

Anjiyografi, damarların içine kontrast madde enjekte edilerek yapılan bir görüntüleme yöntemidir. Bu yöntem, özellikle cerrahi müdahale planlaması sırasında tercih edilir. Endovasküler tedavi öncesinde damar yapısını net bir şekilde görmek amacıyla kullanılır.

  • İnvaziv Bir Yöntem: Anjiyografi sırasında damar içine kateter yerleştirilir, bu da invaziv bir işlem gerektirir. Ancak özellikle cerrahi müdahale planlanırken kritik bilgi sağlar.

6. Kan Testleri ve Genetik Tarama

Bazı durumlarda, aort anevrizmasıyla ilişkili genetik sendromlar (Marfan sendromu gibi) için genetik tarama yapılabilir. Ayrıca, hastanın genel sağlık durumunu değerlendirmek için kan testleri yapılır.

  • Genetik Faktörlerin Değerlendirilmesi: Özellikle genç yaşta anevrizma geliştiren veya aile öyküsü olan bireylerde genetik tarama önerilir.

7. Tarama ve Erken Teşhis

Tarama, özellikle risk grubundaki bireyler için hayati önem taşır. 65 yaş üstü sigara kullanmış erkeklerde abdominal aort anevrizması taraması rutin olarak önerilmektedir. Ailesinde anevrizma geçmişi olan bireylerde de belirli aralıklarla tarama yapılması önerilir.

Aort Anevrizmasının 8 Nedeni, Belirtileri, Tanısı, Tedavisi

Aort Anevrizması Tedavisi

Aort anevrizması tedavisi, anevrizmanın büyüklüğüne, yerine ve hastanın genel sağlık durumuna göre planlanır. Tedavi yöntemleri, anevrizmanın kontrol altında tutulmasını ve olası yırtılma riskinin önlenmesini amaçlar. Aşağıda, yaygın olarak kullanılan tedavi yöntemleri detaylı olarak ele alınmıştır.

1. İzlem ve Medikal Tedavi

Küçük boyutlardaki ve belirti vermeyen anevrizmalar, düzenli olarak takip edilir. Bu yaklaşımda amaç, anevrizmanın büyüme hızını kontrol etmek ve risk faktörlerini yönetmektir. Medikal tedavi kapsamında şunlar uygulanır:

  • Antihipertansif İlaçlar: Kan basıncını düşürmek için ACE inhibitörleri, beta blokerler ve kalsiyum kanal blokerleri gibi ilaçlar kullanılır. Yüksek tansiyonun kontrol altına alınması, anevrizmanın büyümesini yavaşlatır.
  • Kolesterol Düşürücü İlaçlar: Aterosklerozu önlemek için statinler gibi ilaçlar reçete edilir.
  • Sigara Bırakma: Sigara kullanımının bırakılması, anevrizma riskini önemli ölçüde azaltır.
  • Düzenli Kontroller: Ultrason ve BT taramaları ile anevrizmanın büyümesi izlenir.

2. Endovasküler Aort Onarımı (EVAR)

EVAR, minimal invaziv bir yöntem olup, kateter yardımıyla damara yerleştirilen bir stent-greft ile anevrizmanın onarılmasını sağlar. Bu yöntemin avantajları şunlardır:

  • Ameliyat sonrası iyileşme süresi daha kısadır.
  • Açık cerrahiye göre daha az komplikasyon riski taşır.
  • Özellikle yüksek risk grubundaki hastalar için tercih edilir.

EVAR yöntemi, abdominal aort anevrizmalarında yaygın olarak kullanılır. Ancak her anevrizma için uygun olmayabilir; anevrizmanın konumu ve hastanın damar yapısı, bu tedavi seçeneğinin uygulanabilirliğini belirler.

3. Açık Cerrahi Onarım

Büyük ve yırtılma riski yüksek olan anevrizmalarda açık cerrahi tercih edilir. Bu yöntemde, anevrizmalı damar bölgesi çıkarılarak yerine yapay greft yerleştirilir. Açık cerrahinin özellikleri şunlardır:

  • Daha invaziv bir yöntemdir ve iyileşme süreci daha uzundur.
  • Ancak, uzun vadede daha kalıcı bir çözüm sunar.
  • Torasik ve abdominal aort anevrizmalarında uygulanabilir.

Açık cerrahi, genç ve genel sağlık durumu iyi olan hastalar için önerilir. Ancak, bu yöntemin riskleri yaşlı veya kronik hastalığı olan bireylerde daha yüksek olabilir.

4. Acil Cerrahi Müdahale

Aort anevrizmasının yırtılması, hayati tehlike oluşturur ve acil cerrahi müdahale gerektirir. Yırtılma durumunda kan kaybını önlemek için hızlı bir şekilde açık cerrahi veya endovasküler yöntem uygulanır. Bu tür müdahalelerde, zaman kritik bir faktördür ve müdahalenin hızlı olması hastanın hayatta kalma şansını artırır.

5. Yaşam Tarzı Değişiklikleri ve Önleyici Tedbirler

  • Beslenme: Damar sağlığını korumak için sağlıklı bir diyet önerilir. Kolesterolü düşük, sebze ve meyve açısından zengin bir diyet önemlidir.
  • Egzersiz: Düzenli egzersiz yapmak, damar sağlığını iyileştirir ve tansiyonu kontrol altında tutar.
  • Sigara Bırakma: Sigara kullanımının bırakılması, anevrizmanın ilerlemesini yavaşlatır ve tedavi başarısını artırır.
  • Stres Yönetimi: Kronik stres, hipertansiyon riskini artırır. Stresi yönetmek, anevrizma riskini azaltmaya yardımcı olur.

Sonuç

Aort anevrizması, belirti vermeden ilerleyebilen ve aniden ortaya çıkan komplikasyonlarla hayatı tehdit edebilen ciddi bir damar hastalığıdır. Anevrizmalar genellikle rutin taramalar veya başka hastalıklar için yapılan görüntüleme yöntemleri sırasında fark edilir. Bu nedenle özellikle risk faktörlerine sahip bireylerin düzenli olarak sağlık kontrollerinden geçmesi hayati önem taşır. Erken teşhis sayesinde anevrizma büyümesi izlenebilir ve gerektiğinde zamanında müdahale edilerek yırtılma riski önlenebilir.

Aort anevrizmasının gelişiminde sigara kullanımı, hipertansiyon, ateroskleroz ve genetik faktörler büyük rol oynar. Sigara kullanımının bırakılması, kan basıncının düzenlenmesi ve sağlıklı beslenme gibi önleyici tedbirler, hem anevrizmanın gelişmesini engellemek hem de mevcut anevrizmaların ilerlemesini yavaşlatmak için kritik öneme sahiptir. Yaşam tarzı değişiklikleri, anevrizma riskini azaltmanın yanı sıra tedavi sonrası sürecin başarısına da katkıda bulunur.

Tedavi seçenekleri, hastanın genel sağlık durumu ve anevrizmanın boyutuna göre değişiklik gösterir. Küçük ve belirti vermeyen anevrizmalarda düzenli takip ve medikal tedavi önerilirken, büyük ve yırtılma riski taşıyan anevrizmalarda endovasküler onarım (EVAR) veya açık cerrahi gibi yöntemlere başvurulur. Yırtılma durumunda ise acil cerrahi müdahale gerekebilir, ancak müdahale edilmediği takdirde bu durum ölümcül sonuçlara yol açabilir. Gelişen tıbbi tekniklerle cerrahi operasyonların güvenliği ve başarı oranı artmış olsa da erken müdahale hala en kritik faktörlerden biridir.

Sonuç olarak, önleyici sağlık kontrolleri, düzenli taramalar ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları anevrizma riskini en aza indirmede etkili yöntemlerdir. Özellikle risk grubundaki bireylerin bilinçli olması, hastalığın erken evrede tanınmasını sağlar ve tedavi sürecini kolaylaştırır. Aort anevrizması, doğru teşhis ve tedaviyle kontrol altına alınabilir; ancak ihmal edilmesi durumunda ölümcül sonuçlara yol açabilecek ciddi bir sağlık sorunudur.

Referanslar:

  1. Aort Anevrizmasının 8 Nedeni, Belirtileri, Tanısı, Tedavisi
  2. Johnston KW. Aneurysms: Diagnosis and Treatment. 2nd ed. New York: Elsevier; 2017.
  3. Upchurch GR, Schaub TA. “Abdominal Aortic Aneurysm.” New England Journal of Medicine. 2019;380(1):34-43.
  4. Lederle FA. “Screening for Abdominal Aortic Aneurysm.” Annals of Internal Medicine. 2018;169(5):334-342.
  5. Svensjö S, et al. “Long-term Outcomes of EVAR.” Journal of Vascular Surgery. 2020;71(3):948-957.
  6. Sakalihasan N, Limet R, Defawe OD. “Thoracic Aortic Aneurysm.” Journal of Cardiovascular Surgery. 2019;54(8):980-987.
  7. Davies RR, et al. “Management of Aortic Arch Aneurysms.” Circulation. 2020;142(4):368-379.
  8. Hiratzka LF, et al. “Guidelines on Aortic Disease.” Journal of the American College of Cardiology. 2018;61(13):119-142.
  9. Thompson RW. Aortic Aneurysms: Pathophysiology and Treatment. London: Springer; 2019.
  10. Pape LA, et al. “Aortic Aneurysm Surveillance.” Heart. 2020;106(2):89-96.
  11. Liapis CD, et al. “Endovascular vs. Open Repair of Aneurysms.” Journal of Vascular and Endovascular Therapy. 2019;25(6):450-461.
  12. Powell JT, et al. “Epidemiology of Aortic Aneurysms.” The Lancet. 2018;392(4):153-164.
  13. Brown LC, et al. “Risk Assessment in Aortic Aneurysm Repair.” Vascular Medicine. 2018;23(1):45-52.
  14. Spinelli D, et al. “Genetic Markers in Aortic Aneurysms.” Human Genetics. 2021;140(3):509-523.
  15. Humphrey JD. “Biomechanics of Aortic Walls.” Annual Review of Biomedical Engineering. 2018;20:19-40.
  16. Roederer G, et al. “Advances in Imaging of Aortic Aneurysms.” Radiology. 2020;296(3):25-33.
  17. Tiesi G, et al. “Innovations in Aneurysm Treatment.” European Journal of Vascular Surgery. 2021;62(4):205-211.
  18. Criado FJ. “Endovascular Repair in Emergencies.” Journal of Endovascular Therapy. 2019;26(1):19-26.
  19. Maron BJ, et al. “Genetic Insights into Aortic Disease.” Journal of the American Medical Association. 2020;324(15):1575-1583.
  20. Elefteriades JA, et al. Acute Aortic Syndromes. New York: Oxford University Press; 2020.
  21. Erbel R, et al. “European Guidelines on Aortic Disease.” European Heart Journal. 2019;40(41):3726-3784.
  22. Chen HY, et al. “Aortic Aneurysm and Dissection Risk Factors.” Journal of the American Heart Association. 2021;10(8)
  23. Michel JB, et al. “Inflammation in Aortic Aneurysms.” Nature Reviews Cardiology. 2018;15(7):457-469.
  24. Patel HJ, et al. “Surgical Management of Aortic Disease.” Journal of Thoracic and Cardiovascular Surgery. 2020;159(3):773-789.
  25. Bown MJ, et al. “Genetics of Abdominal Aortic Aneurysm.” Arteriosclerosis, Thrombosis, and Vascular Biology. 2019;39(3):291-300.
  26. Fillinger MF, et al. “Predicting Aneurysm Rupture.” Annals of Surgery. 2018;247(1):105-112.
  27. Schermerhorn ML, et al. “EVAR vs. Open Surgery Long-term Results.” New England Journal of Medicine. 2021;385(7):678-691.
  28. Olsson C, et al. “TAA: Growth Patterns and Risks.” Journal of Cardiothoracic Surgery. 2019;15(2):147-154.
  29. Baumgartner H, et al. Valvular Heart Disease and Aortic Pathology. 4th ed. Berlin: Springer; 2021
  30. https://scholar.google.com/
  31. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/
  32. https://www.researchgate.net/
  33. https://www.mayoclinic.org/
  34. https://www.nhs.uk/
  35. https://www.webmd.com/
Aort Anevrizmasının 8 Nedeni, Belirtileri, Tanısı, Tedavisi
Aort Anevrizmasının 8 Nedeni, Belirtileri, Tanısı, Tedavisi
Sağlık Bilgisi Paylaş !