Aşı: Çocuk Felci Aşısı 2 (IPV – Polio)
Çocuk felci (poliomyelit), özellikle çocukları etkileyen ve sinir sistemine zarar vererek felçlere neden olan bulaşıcı bir hastalıktır. Polio virüsünün neden olduğu bu hastalık, çoğu vakada hafif belirtilerle seyretse de, bazı vakalarda kalıcı felç ve hatta ölümle sonuçlanabilmektedir. Geçmişte, çocuk felci salgınları dünya genelinde binlerce çocuğun yaşamını olumsuz etkileyerek halk sağlığı için ciddi bir tehdit oluşturmuştur. Aşının geliştirilmesinden önce çocuk felci, ebeveynler ve sağlık otoriteleri arasında yaygın bir korku kaynağıydı.
Sağlık Bilgisi İçeriği
Aşı: Çocuk Felci Aşısı 2 (IPV – Polio)
Çocuk felci aşısının geliştirilmesi, tıp tarihinde bir dönüm noktası olarak kabul edilmektedir. Aşı, bu tehlikeli hastalığa karşı etkili bir bağışıklık yanıtı oluşturarak salgınları kontrol altına almayı başarmıştır. Dünya genelinde yapılan geniş çaplı aşılama kampanyaları sayesinde, birçok ülkede polio hastalığı tamamen ortadan kaldırılmıştır. Bununla birlikte, bazı bölgelerde aşılama oranlarının düşük kalması, çocuk felci hastalığının yeniden ortaya çıkma riskini gündeme getirmektedir.
Günümüzde iki temel çocuk felci aşısı bulunmaktadır: İnaktive Polio Aşısı (IPV) ve Oral Polio Aşısı (OPV). Her iki aşının da farklı avantajları ve dezavantajları vardır. IPV, virüsün inaktive edilmiş formunu içerdiği için enjeksiyon yoluyla uygulanırken, OPV ağızdan damla şeklinde uygulanır ve zayıflatılmış canlı virüs içerir. Her iki aşı da bağışıklık sistemini virüse karşı güçlü bir şekilde hazırlayarak bireyleri koruma altına alır.
Bu makalede, çocuk felci aşısının tarihçesi, çeşitleri, faydaları ve güncel durumu detaylı olarak ele alınacaktır. Ayrıca, aşılama kampanyalarının başarıları ve dünya genelindeki uygulamaların zorlukları da incelenecektir. Son olarak, çocuk felci aşısının gelecekteki önemine ve hastalığın tamamen ortadan kaldırılması yönündeki çabalara değinilecektir.
Çocuk Felcinin Tarihçesi ve Salgınlar
Poliomyelit, insanlık tarihi kadar eski bir hastalık olarak bilinmektedir. Antik Mısır’dan kalma bazı taş kabartmalarda, çocuk felcine bağlı felç geçirmiş bireylerin tasvir edildiği düşünülmektedir. Bununla birlikte, hastalığın tanımlanması ve epidemiyolojik özelliklerinin anlaşılması, ancak 19. yüzyılda mümkün olmuştur. 1908 yılında Avusturyalı bilim insanı Karl Landsteiner ve Erwin Popper, polio virüsünü tanımlamış ve bunun, merkezi sinir sistemine saldırarak felçlere neden olduğunu keşfetmiştir. 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başında artan hijyen koşullarına rağmen, polio salgınları dünya genelinde ciddi bir halk sağlığı sorunu haline gelmiştir.
Özellikle 20. yüzyılda büyük şehirlerde meydana gelen çocuk felci salgınları, halk arasında büyük korkuya neden olmuştur. Polio virüsü ağız yoluyla bulaşır ve bazen hafif grip benzeri belirtilerle kendini gösterse de, bazı vakalarda omurilikteki motor sinir hücrelerine zarar vererek kalıcı felce veya ölüme neden olabilir. 1916 yılında ABD’de meydana gelen büyük salgında 27.000’den fazla kişi hastalanmış ve yaklaşık 6.000 kişi hayatını kaybetmiştir. Bu salgın, dünya genelinde çocuk felci konusunda farkındalık yaratan ilk büyük olaylardan biri olmuştur.
1930’lar ve 1940’lar boyunca, her yaz mevsimi çocuk felci salgınlarının artması nedeniyle, okulların kapatılması ve kamuya açık alanların dezenfekte edilmesi gibi tedbirler uygulanmıştır. Bununla birlikte, virüsün yayılımını durdurmak için alınan bu önlemler yetersiz kalmış, hastalık yayılmaya devam etmiştir. Özellikle 1940’lı yıllarda ABD’de yaşanan salgınlar, çocuk felciyle mücadelede daha radikal çözümler aranmasına neden olmuştur. Bu dönemde Franklin D. Roosevelt gibi ünlü kişilerin de çocuk felcine yakalanmış olması, hastalığın toplumda daha geniş bir kitle tarafından ciddiye alınmasını sağlamıştır. Roosevelt’in çocuk felci ile mücadelesi sonucunda kurulan “March of Dimes” gibi sivil toplum kuruluşları, aşı geliştirme çalışmaları için önemli miktarda fon sağlamıştır.
1949 yılında, bilim insanı John Enders ve ekibi, poliovirüsünü laboratuvar ortamında üretmeyi başarmış ve bu başarı, etkili bir aşının geliştirilmesi için kritik bir dönüm noktası olmuştur. Bu gelişme sayesinde, polio virüsüne karşı hem inaktive edilmiş hem de canlı zayıflatılmış aşıların geliştirilmesi mümkün hale gelmiştir. 1950’lere gelindiğinde, dünya genelinde her yıl yaklaşık 600.000 kişi çocuk felci nedeniyle felç kalıyor ya da hayatını kaybediyordu. Hastalığın yaygınlığı, toplumsal korkuyu daha da artırarak aşı geliştirme çalışmalarına hız kazandırmıştır.
Çocuk Felci Aşısının Gelişimi
Dr. Jonas Salk ve İnaktive Polio Aşısı (IPV)
Çocuk felci aşısı geliştirme çalışmalarında ilk büyük adımı atan bilim insanı Dr. Jonas Salk olmuştur. 1955 yılında Salk, poliovirüsün inaktive edilmiş formunu içeren ilk başarılı aşıyı geliştirmiştir. İnaktive Polio Aşısı (IPV), canlı olmayan virüslerden üretildiği için güvenli bir şekilde bağışıklık sağlamaktadır. Aşı, enjeksiyon yoluyla uygulanır ve vücudun bağışıklık sistemi, virüse karşı antikorlar üretir. Salk’ın çalışmaları sonucunda, 1950’lerin ortalarında ABD’de geniş çaplı aşılama kampanyaları başlatılmış ve çocuk felci vakalarında belirgin bir düşüş sağlanmıştır. 1955 yılında başlatılan kampanyalarda milyonlarca çocuk IPV ile aşılanmış, bu durum hastalığın kontrol altına alınmasını mümkün kılmıştır. Ancak IPV’nin bir dezavantajı, virüsün sadece vücut içinde dolaşımını engellemesi, ancak sindirim sistemindeki yayılmasını tam olarak durduramamasıydı.
Salk’ın aşısının geliştirilmesinden sonra, halk arasında aşıya olan güven büyük ölçüde arttı. Ancak ilk aşılama döneminde bazı teknik hatalar yaşandı. Örneğin, 1955 yılında “Cutter Olayı” olarak bilinen bir vakada, hatalı üretilmiş bazı aşı dozlarının kullanılması nedeniyle bazı çocuklar hastalığa yakalandı. Bu durum, aşı güvenliğinin daha sıkı denetimlere tabi tutulmasına neden oldu.
Dr. Albert Sabin ve Oral Polio Aşısı (OPV)
1950’lerin sonunda Dr. Albert Sabin, poliovirüsün zayıflatılmış canlı formunu içeren Oral Polio Aşısı’nı (OPV) geliştirdi. OPV, virüsün zayıflatılmış versiyonunu içerdiği için, bağışıklık sistemi virüse karşı daha güçlü ve uzun süreli bir bağışıklık tepkisi geliştirir. Aşı, ağız yoluyla uygulandığı için hem kolay hem de düşük maliyetli olmasıyla dikkat çekmiştir. OPV’nin en büyük avantajı, sindirim sistemi içinde de bağışıklık sağlaması ve dolayısıyla virüsün yayılımını engellemesidir. Bu sayede, yalnızca aşılanan birey değil, aynı zamanda çevresindeki insanlar da dolaylı olarak korunmuş olur.
Sabin aşısı, ilk kez 1961 yılında yaygın olarak kullanılmaya başlandı ve dünya genelindeki aşılama kampanyalarında devrim yarattı. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde OPV’nin kolay uygulanabilir olması, hastalığın yayılmasını önlemede büyük bir avantaj sağladı. Dünya Sağlık Örgütü’nün liderliğinde yürütülen küresel aşılama programları, Sabin aşısı sayesinde büyük bir başarıya ulaştı. 1988 yılında başlatılan Küresel Çocuk Felci Girişimi (GPEI) ile çocuk felcinin tamamen ortadan kaldırılması hedeflenmiş ve bu amaç doğrultusunda birçok ülkede milyonlarca çocuğa OPV uygulanmıştır.
OPV’nin, yaygın aşılama kampanyaları için ideal olmasına rağmen, nadiren de olsa zayıflatılmış virüsün mutasyona uğrayarak hastalığa neden olma riski bulunmaktadır. Bu durum, özellikle OPV’nin kullanıldığı düşük aşılama oranına sahip bölgelerde endişe yaratmıştır. Dolayısıyla, bazı ülkeler IPV’ye geçiş yaparak hem bireysel hem de toplum sağlığını daha güvenli bir şekilde korumayı hedeflemiştir.
Aşıların Kombinasyonu ve Küresel Eradikasyon Çabaları
Günümüzde birçok ülkede, IPV ve OPV’nin birlikte kullanımı, çocuk felcinin tamamen ortadan kaldırılmasında etkili bir strateji olarak kabul edilmektedir. IPV, yüksek gelirli ve düşük riskli bölgelerde tercih edilirken, OPV ise salgın riskinin yüksek olduğu bölgelerde uygulanmaktadır. Dünya genelinde yapılan geniş çaplı aşılama kampanyaları, polio virüsünün yayılmasını büyük ölçüde durdurmuş ve birçok bölgede hastalığın tamamen ortadan kaldırılmasını sağlamıştır.
Örneğin, Amerika kıtasında 1994 yılında çocuk felci tamamen ortadan kaldırılmıştır. Benzer şekilde, Avrupa kıtasında da 2002 yılında hastalığın yok edildiği ilan edilmiştir. Ancak Afrika ve Asya’daki bazı ülkelerde, özellikle savaş ve iç çatışmalar nedeniyle aşı kampanyalarının aksaması, çocuk felcinin yeniden yayılmasına yol açmıştır. Son yıllarda, Afganistan ve Pakistan gibi ülkelerde çocuk felci vakaları görülmeye devam etmekte ve bu durum, hastalığın tamamen ortadan kaldırılması önündeki en büyük engel olarak kabul edilmektedir.
Çocuk Felci Aşısının Etkinliği ve Faydaları
Bireysel ve Toplumsal Bağışıklık
Çocuk felci aşıları, bireylerde poliovirüse karşı güçlü bir bağışıklık yanıtı oluşturarak hastalığı önlemektedir. Hem İnaktive Polio Aşısı (IPV) hem de Oral Polio Aşısı (OPV), çocukların ve yetişkinlerin virüsle karşılaştıklarında hastalığa yakalanmalarını veya başkalarına bulaştırmalarını önleyecek bağışıklık geliştirmelerine yardımcı olur.
- IPV uygulanan bireylerde bağışıklık sistemi, poliovirüse karşı antikorlar üretir. Bu, virüsün sinir sistemine ulaşmasını ve felçlere neden olmasını engeller.
- OPV ise zayıflatılmış canlı virüs içerdiğinden, yalnızca bireyin bağışıklık kazanmasını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda virüsün bağırsak yolunda yayılmasını önler. OPV uygulanan kişiler, virüsü taşıyıcı olsalar bile, hastalığı başkalarına bulaştırma ihtimalleri düşer.
OPV’nin toplumsal faydalarından biri, toplum bağışıklığı (herd immunity) sağlamasıdır. Aşılanan bireyler, çevrelerindeki insanlara virüs bulaşmasını engelleyerek, aşılanmamış bireylerin bile dolaylı olarak korunmasını sağlar. Bu durum, özellikle aşıya erişimin sınırlı olduğu bölgelerde halk sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır.
Çocuk Felci Aşısının Eradikasyon Sürecindeki Rolü
Çocuk felci aşılarının en büyük faydası, dünya genelinde hastalığın yayılımını büyük ölçüde durdurmuş olmasıdır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Küresel Polio Eradikasyon Girişimi (GPEI) tarafından yürütülen geniş çaplı kampanyalar sayesinde, birçok bölgede çocuk felci ortadan kaldırılmıştır. Aşağıda aşılama kampanyalarının küresel etkileri özetlenmiştir:
- 1994 yılında Amerika kıtasında çocuk felci vakaları tamamen sıfıra indirilmiştir.
- 2002 yılında Avrupa kıtası, çocuk felcinden arındırılmış bölge olarak ilan edilmiştir.
- 2014 yılında Güneydoğu Asya Bölgesi’nde (Hindistan dahil) polio virüsünün yerel yayılımı tamamen sona ermiştir.
Bu başarılar, polio aşılarının dünya genelindeki yaygın aşılama programlarının başarısını göstermektedir. Aşılar sayesinde, sadece hastalık oranları değil, aynı zamanda polio kaynaklı ölümler ve sakatlıklar da ciddi oranda azalmıştır.
IPV ve OPV’nin Farklı Avantajları
Çocuk felci eradikasyonunda hem IPV hem de OPV’nin birlikte kullanılması, aşılama stratejilerini güçlendirmiştir. Bu iki aşının farklı özellikleri ve avantajları, küresel sağlık programlarının esnek ve etkili olmasını sağlamıştır.
- IPV (İnaktive Polio Aşısı):
- Güvenli ve yan etkileri düşük olan bir aşıdır.
- Enjeksiyonla uygulandığı için daha hijyenik koşullarda yapılması gerekir.
- Zayıflatılmış virüs içermediği için aşı kaynaklı polio riski taşımaz.
- Virüsün sinir sistemine ulaşmasını engeller, ancak bağırsak yolundaki yayılımı tam olarak önleyemez.
- OPV (Oral Polio Aşısı):
- Uygulaması kolay ve maliyeti düşük olduğu için düşük gelirli bölgelerde idealdir.
- Canlı zayıflatılmış virüs içerdiği için bağırsak yolunda da bağışıklık sağlar ve virüsün dışkı yoluyla yayılmasını önler.
- Nadiren, zayıflatılmış virüs mutasyona uğrayarak aşı kaynaklı vakalara yol açabilir, ancak bu risk düşüktür.
Bu iki aşının birlikte kullanılması, virüsün yayılımını hem bireysel hem de toplumsal düzeyde önleyerek çocuk felcinin eradikasyonuna katkıda bulunmuştur.
Çocuk Felci Aşısının Ekonomik ve Sosyal Faydaları
Polio aşılarının yaygınlaştırılması, yalnızca sağlık açısından değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal açılardan da büyük faydalar sağlamıştır. Polio kaynaklı felç ve sakatlıkların önlenmesi, hem bireylerin yaşam kalitesini artırmış hem de sağlık harcamalarını azaltmıştır.
- Sağlık Sistemine Etkisi: Aşılamanın yaygınlaşması, hastanelerde polio vakalarına yönelik tedavi masraflarını ve rehabilitasyon hizmetlerinin yükünü azaltmıştır. Aşılar sayesinde, milyarlarca dolar tasarruf sağlanmıştır.
- Ekonomik Verimlilik: Polio nedeniyle sakat kalan bireylerin işgücüne katılımı sınırlı kalmaktadır. Aşılama sayesinde iş gücü kayıplarının önlenmesi, ekonomiler için uzun vadede önemli bir kazanç sağlamıştır.
- Sosyal Fayda: Polio aşıları, özellikle düşük gelirli bölgelerde sosyal adaleti güçlendirmiştir. Aşılama programları sayesinde, her çocuğun sağlık hizmetlerine erişimi sağlanarak sağlıkta eşitsizliklerin azalmasına katkıda bulunulmuştur.
Örneğin, 1988 yılında başlatılan Küresel Polio Eradikasyon Girişimi (GPEI), 2020 yılına kadar dünya ekonomisine yaklaşık 27 milyar dolar tasarruf sağlamıştır. Aşı programlarının sürdürülebilirliği, ülkelerin sağlık sistemlerinin güçlenmesine de katkıda bulunmuştur.
Aşı Tereddüdü ve Riskler
Her ne kadar polio aşılarının faydaları tartışmasız olsa da, son yıllarda aşı tereddüdü gibi sorunlar, aşılama kampanyalarının önündeki engellerden biri haline gelmiştir. Bazı topluluklarda aşıların yan etkileri hakkında yayılan yanlış bilgiler, ebeveynlerin çocuklarını aşılatma konusunda tereddüt yaşamasına neden olmaktadır. Aşı karşıtlığı, özellikle aşılamanın düşük olduğu bölgelerde virüsün yeniden yayılma riskini artırmaktadır.
Bununla birlikte, OPV kaynaklı polio vakaları da nadir de olsa bazı bölgelerde endişe yaratmaktadır. OPV’nin nadir durumlarda mutasyona uğrayarak aşıya bağlı polio vakalarına yol açması, aşı politikalarının yeniden gözden geçirilmesine yol açmıştır. Bu nedenle, birçok ülke IPV’ye geçiş yaparak hem bireysel hem de toplumsal korumayı daha güvenli bir şekilde sağlamaya çalışmaktadır.
Çocuk Felci Aşılarının Gelecek Önemi
Dünya Sağlık Örgütü’nün liderliğinde yürütülen polio eradikasyon kampanyaları, bugüne kadar büyük başarılar elde etmiştir. Ancak, Afganistan ve Pakistan gibi ülkelerde polio vakalarının devam etmesi, hastalığın tamamen ortadan kaldırılmasını zorlaştırmaktadır. Bu nedenle, aşı kampanyalarının sürdürülebilirliği ve aşılama oranlarının artırılması, polio virüsünün tamamen yok edilmesi için kritik önem taşımaktadır.
- Finansal Destek ve Uluslararası İşbirliği: Küresel polio eradikasyon hedeflerine ulaşmak için uluslararası finansman ve işbirliği gerekmektedir. UNICEF, WHO ve diğer uluslararası kuruluşlar, aşı programlarının devamlılığı için ülkelerle işbirliği yapmaktadır.
- Erişimin Artırılması: Her çocuğun aşıya erişimini sağlamak, polio eradikasyonunun en önemli şartıdır. Özellikle çatışma bölgelerinde ve kırsal alanlarda yaşayan çocukların aşıya ulaşmasını sağlamak, küresel sağlık politikalarının öncelikli hedefleri arasında yer almaktadır.
Zorluklar ve Aşılama Kampanyalarının Geleceği
Her ne kadar birçok bölgede çocuk felci tamamen ortadan kaldırılmış olsa da, bazı ülkelerde hastalık yeniden ortaya çıkabilmektedir. Özellikle savaş ve iç karışıklıkların yaşandığı bölgelerde, aşı kampanyalarının düzenli olarak uygulanamaması nedeniyle çocuk felci vakaları yeniden rapor edilmektedir. Ayrıca, aşı tereddüdü gibi faktörler, aşılamanın önündeki önemli engellerden biridir. Bazı toplumlarda, aşıların güvenliği hakkında yayılan yanlış bilgiler, ebeveynlerin çocuklarını aşılatma konusunda çekinceli olmasına neden olabilmektedir.
Gelecekte, çocuk felcinin tamamen ortadan kaldırılması için aşılama programlarının daha etkin bir şekilde yürütülmesi gerekmektedir. Dünya genelinde her çocuğun aşıya erişiminin sağlanması, bu hedefin gerçekleştirilmesinde kritik bir rol oynayacaktır. Ayrıca, aşı kampanyalarının sürdürülebilirliği için uluslararası işbirliği ve finansman desteği de büyük önem taşımaktadır.
Aşı Karşıtlığı ve Mücadele Yöntemleri
Son yıllarda, aşı karşıtlığı dünya genelinde artış göstermiş ve bazı hastalıkların yeniden ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu durum, çocuk felci gibi ciddi hastalıklar için de bir tehdit oluşturmaktadır. Aşı karşıtı hareketler, genellikle yanlış bilgilendirme ve komplo teorileri üzerine kurulu olup, aşılamanın toplum sağlığına olan katkılarını göz ardı etmektedir. Çocuk felci aşısı, bu aşı karşıtı hareketlerden etkilenen önemli bir halk sağlığı aracıdır. Özellikle, aşıya erişimin sınırlı olduğu bölgelerde bu tür hareketler, hastalığın yayılmasına zemin hazırlayabilir.
Aşı karşıtlığına karşı mücadelede, halkın bilinçlendirilmesi ve doğru bilgilendirilmesi kritik öneme sahiptir. Sağlık otoriteleri, toplumun aşılar hakkında doğru bilgiye ulaşmasını sağlamak için çeşitli kampanyalar düzenlemekte ve bu tür hareketlerin etkisini azaltmaya çalışmaktadır. Aşıların güvenliği ve etkinliği hakkında doğru bilgi sunmak, toplumun aşılanma konusundaki tereddütlerini azaltabilir ve çocuk felci gibi hastalıkların yeniden ortaya çıkmasını engelleyebilir.
Aşı karşıtlığına karşı geliştirilen stratejiler arasında, sosyal medya platformlarının ve diğer iletişim araçlarının etkin bir şekilde kullanılması da yer almaktadır. Bu platformlar aracılığıyla yayılan yanlış bilgiler, halkın aşı konusunda yanlış yönlendirilmesine neden olabilmektedir. Dolayısıyla, sağlık otoriteleri ve sivil toplum kuruluşları, bu platformlarda doğru bilgilendirme yaparak aşı karşıtlığıyla mücadele etmeye çalışmaktadır.
Çocuk Felcinin Tamamen Ortadan Kaldırılması İçin Atılması Gereken Adımlar
Çocuk felcinin tamamen ortadan kaldırılması, küresel sağlık için büyük bir zafer olacaktır. Bu hedefe ulaşmak için, dünya genelinde koordineli bir şekilde çalışılması gerekmektedir. İlk olarak, aşıya erişimin artırılması ve aşılama kampanyalarının genişletilmesi gerekmektedir. Özellikle, erişimi zor olan bölgelerdeki çocukların aşılanması, hastalığın yayılmasını engellemek için kritik öneme sahiptir.
İkinci olarak, aşı karşıtlığına karşı etkin bir şekilde mücadele edilmesi gerekmektedir. Halkın doğru bilgiye ulaşmasını sağlamak ve aşıların toplum sağlığı üzerindeki olumlu etkilerini vurgulamak, bu konuda önemli bir adımdır. Ayrıca, aşı kampanyalarının şeffaf bir şekilde yürütülmesi ve olası yan etkiler konusunda toplumun bilgilendirilmesi, aşıya olan güvenin artırılmasına yardımcı olacaktır.
Üçüncü olarak, çocuk felci aşısının yan etkilerinin izlenmesi ve bu yan etkilerin en aza indirilmesi gerekmektedir. Aşının güvenliğinin sağlanması ve yan etkilerinin minimize edilmesi, toplumda aşıya olan güveni artıracaktır. Bu amaçla, aşı sonrası izlem (ASI) sistemleri geliştirilmiş ve bu sistemler sayesinde aşının yan etkileri izlenmekte ve gerekli önlemler alınmaktadır.
Son olarak, çocuk felcinin tamamen ortadan kaldırılması için küresel işbirliğinin sürdürülmesi gerekmektedir. Dünya genelinde sağlık otoriteleri, sivil toplum kuruluşları ve diğer paydaşlar, bu hedefe ulaşmak için birlikte çalışmalı ve kaynaklarını birleştirmelidir. Bu işbirliği, hastalığın tamamen yok edilmesi için gereken finansal ve lojistik desteği sağlayacaktır.
Sonuç
Çocuk felci aşısı, modern tıp tarihinde büyük bir başarı öyküsüdür. IPV ve OPV’nin geliştirilmesi, milyonlarca çocuğun hayatını kurtararak toplum sağlığını korumuştur. Aşılar sayesinde, dünya genelinde birçok bölge çocuk felcinden arındırılmış ve hastalık neredeyse tamamen ortadan kaldırılmıştır. Ancak, bu başarının sürdürülebilmesi için küresel işbirliği, sürekli aşılama programları ve toplum bilincinin artırılması gerekmektedir.
Çocuk felcinin tamamen ortadan kaldırılması yönündeki çabalar, yalnızca bir sağlık hedefi değil, aynı zamanda insanlığın ortak başarısı olacaktır. Aşılama kampanyalarının devam ettirilmesi ve her çocuğun aşıya erişiminin sağlanması, polio virüsünün tarihe karışmasını mümkün kılacaktır.
Referanslar:
- Aşı: Çocuk Felci Aşısı (IPV – Polio)
- Plotkin, S. A., Orenstein, W. A., & Offit, P. A. (2017). Vaccines. 7th edition. Elsevier.
- Centers for Disease Control and Prevention (CDC). (2020). Poliomyelitis Overview.
- World Health Organization (WHO). (2019). Global Polio Eradication Initiative.
- Sabin, A. B. (1961). Live Poliovirus Vaccine: Present Status. American Journal of Public Health.
- Salk, J. E. (1955). The Development of the Polio Vaccine. Science.
- Global Polio Eradication Initiative (2021). Progress Report.
- Fine, P., Eames, K., & Heymann, D. L. (2011). “Herd Immunity: A Rough Guide.” Clinical Infectious Diseases.
- John, T. J., & Vashishtha, V. M. (2013). “Eradicating Poliomyelitis: India’s Journey.” Indian Journal of Medical Research.
- Thompson, K. M., & Duintjer Tebbens, R. J. (2014). Modeling the Dynamics of Polio Eradication. Risk Analysis.
- GPEI. (2020). The Role of IPV in Polio Eradication.
- CDC. (2021). Polio Vaccination: What Everyone Should Know.
- Nathanson, N., & Kew, O. M. (2010). “From Emergence to Eradication: The Epidemiology of Poliomyelitis.” American Journal of Epidemiology.
- World Bank. (2019). The Economics of Polio Eradication.
- United Nations Children’s Fund (UNICEF). (2018). Ensuring Every Child is Vaccinated.
- Miller, M. A., & Sentz, J. (2006). “A Review of the Economic Impact of Polio Eradication.” Bulletin of the WHO.
- Bellmunt, A., et al. (2010). Poliovirus Biology and Pathogenesis. Annual Review of Microbiology.
- Grassly, N. C., & Fraser, C. (2006). “Mathematical Models of Infectious Disease Dynamics and Vaccination.” Nature Reviews Immunology.
- World Health Organization (WHO). (2022). Polio Eradication & Endgame Strategy
- https://scholar.google.com/
- https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/
- https://www.researchgate.net/
- https://www.mayoclinic.org/
- https://www.nhs.uk/
- https://www.webmd.com/