Astrositom Tedavisi: 10 Belirtisi, Türleri Ve Nedenleri

100 / 100

Astrositom, merkezi sinir sistemi (MSS) tümörleri arasında önemli bir yer tutan, astrosit adı verilen beyin hücrelerinden köken alan bir tümör türüdür. Astrositler, beyinde sinir hücrelerinin etrafını sararak onları destekleyen, besleyen ve koruyan önemli hücrelerdir. Bu tümörler, beynin farklı bölgelerinde gelişebilir ve sinir hücrelerinin işlevlerini bozarak ciddi nörolojik sorunlara yol açabilir. Yavaş büyüyen, düşük dereceli tümörlerden agresif, hızlı büyüyen yüksek dereceli tümörlere kadar değişiklik gösterebilir. Bu çeşitlilik, tümörün büyüme hızı, yayılma şekli ve hastalığın prognozunu önemli ölçüde etkiler.

Astrositom Tedavisi: 10 Belirtisi, Türleri Ve Nedenleri

Hem çocuklar hem de yetişkinlerde görülebilen bir hastalık olup, beyin tümörleri arasında en yaygın olanlardan biridir. Astrositom sınıflandırılması, tümörün büyüme potansiyeli ve biyolojik davranışına göre yapılır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), dört farklı dereceye ayırarak sınıflandırmaktadır. Bu sınıflandırma, tümörün hücresel yapısı, yayılma kapasitesi ve hastanın genel sağlığı üzerindeki etkilerine dayanır. Ne kadar erken teşhis edilip tedaviye başlanırsa, hastanın iyileşme şansı o kadar yüksek olabilir. Bu nedenle, bu tümör türü hakkında bilgi sahibi olmak, erken teşhisi ve etkili tedavi yöntemlerini anlamak açısından büyük önem taşır.

Beyin tümörleri genellikle ciddi belirtilerle kendini gösterebileceği gibi bazı durumlarda yavaş ve sinsi bir şekilde ilerleyebilir. Baş ağrısı, nöbetler, kişilik değişiklikleri ve bilinç kaybı gibi belirtiler astrositomların en sık rastlanan belirtileri arasında yer alır. Tümörün büyüklüğüne ve konumuna bağlı olarak bu belirtiler hastadan hastaya farklılık gösterebilir. Ancak, bu belirtiler, beynin işleyişini ciddi şekilde etkileyebilecek potansiyele sahiptir. Bu makale, astrositom türleri, belirtileri, nedenleri, tanısı ve tedavisi gibi konulara ışık tutarak, bu karmaşık beyin tümörünün daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunmayı amaçlamaktadır.

Astrositom nedenlerini anlamak, tedavi ve önleme stratejileri geliştirmek açısından oldukça kritiktir. Bugüne kadar yapılan araştırmalar, kesin nedeni tam olarak ortaya koyamamıştır; ancak genetik faktörler ve çevresel etmenler bu tümörlerin oluşumunda önemli rol oynamaktadır. Radyasyon maruziyeti, ailede beyin tümörü öyküsü ve bazı genetik sendromlar riski artırabilir. Bununla birlikte, tümörlerin neden bazı bireylerde daha hızlı ilerlediği ve tedaviye daha dirençli olduğu gibi sorular hâlâ tam olarak cevaplanmış değildir. Bilim insanları, astrositomların moleküler yapısını çözerek daha etkili tedavi yöntemleri geliştirmeyi hedeflemektedir.

Astrositom Tedavisi: 10 Belirtisi, Türleri Ve Nedenleri

Astrositom Türleri

Astrositom, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından dört farklı dereceye ayrılır. Bu sınıflandırma, tümörün büyüme hızı ve malignite derecesine dayanmaktadır.

1. Derece (Pilositik Astrositom)

Genellikle çocuklarda görülen ve yavaş büyüyen düşük dereceli tümörlerdir. İyi huylu olma eğiliminde olan bu tümörler, cerrahi müdahale ile tamamen çıkarılabilir ve genellikle iyi bir prognoza sahiptir.

2. Derece (Diffüz Astrositom)

Yavaş büyüme eğilimindedir ancak çevre dokulara yayılabilirler. Bu tümörler, genellikle yetişkinlerde görülür ve tam cerrahi çıkarım zor olabilir. Tedaviye yanıt verme yetenekleri değişkendir ve bazen daha agresif form olan anaplastik astrositoma dönüşebilir.

3. Derece (Anaplastik Astrositom)

Malign ve agresif tümörlerdir. Çevre dokulara hızla yayılabilirler ve hastanın yaşam süresini önemli ölçüde kısaltabilirler. Cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi genellikle tedavi seçenekleri arasında yer alır, ancak prognoz bu evrede genellikle daha kötüdür.

4. Derece (Glioblastoma Multiforme – GBM)

En agresif ve ölümcül beyin tümörlerinden biri olan glioblastoma multiforme (GBM), hızla büyüyen ve çevre beyin dokularına yayılma potansiyeli yüksek bir tümördür. GBM, cerrahi çıkarım sonrası bile sıklıkla geri döner ve tedaviye dirençlidir. Hastaların yaşam beklentisi bu tanıdan sonra genellikle kısadır.

Astrositom Belirtileri Nelerdir?

Merkezi sinir sisteminin bir parçası olan astrosit hücrelerinden kaynaklanan bir beyin tümörü türüdür. Bu tümörlerin belirtileri, tümörün bulunduğu yer, büyüklüğü ve büyüme hızı gibi faktörlere bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Düşük dereceli (grade I ve II) veya yüksek dereceli (grade III ve IV) olabilir ve belirtiler bu derecelere göre farklılık gösterebilir. Belirtilerin geniş bir yelpazede olması, astrositom tanısını zorlaştırabilir.

1. Baş Ağrısı

Baş ağrısı, en yaygın belirtilerden biridir ve genellikle sabah saatlerinde daha şiddetlidir. Bu ağrı, tümörün beyinde oluşturduğu baskı nedeniyle kafa içi basıncının artmasından kaynaklanır. Baş ağrısı, başlangıçta gelip geçici olabilir, ancak zamanla daha kalıcı ve dayanılmaz hale gelebilir. Bazı hastalar, baş ağrısıyla birlikte mide bulantısı ve kusma gibi ek belirtiler de yaşayabilir.

2. Nöbetler

Astrositom, beynin elektriksel aktivitelerini bozarak nöbetlere neden olabilir. Bu nöbetler, beynin hangi bölgesinin etkilendiğine bağlı olarak farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Örneğin, bir hasta bilinç kaybı yaşayabilir, vücudunun belirli bir bölümünde istemsiz kasılmalar hissedebilir veya sadece görsel ya da işitsel halüsinasyonlar gibi duyusal belirtiler yaşayabilir. Nöbetler, özellikle daha düşük dereceli astrositomlarda sıklıkla ilk belirti olarak ortaya çıkar.

3. Bilişsel ve Davranışsal Değişiklikler

Beynin bilişsel işlevlerinden sorumlu bölgelerine baskı yaparak hafıza kaybı, dikkat dağınıklığı ve karar verme güçlüğü gibi sorunlara yol açabilir. Hastalar, kişilik değişiklikleri, ruh hali dalgalanmaları veya depresyon belirtileri gösterebilir. Bu tür değişiklikler, özellikle frontal lob gibi beyin bölgelerini etkileyen astrositomlarda daha belirgin olabilir.

4. Görme ve İşitme Sorunları

Tümör, beynin görme ya da işitmeden sorumlu bölgelerine yakınsa, hastalarda görme kaybı, çift görme, bulanık görme veya işitme sorunları görülebilir. Özellikle optik sinirlere baskı yapan astrositomlar, görme alanında daralmaya veya tamamen körlüğe yol açabilir. İşitme sorunları genellikle kulakta çınlama veya işitme kaybı şeklinde ortaya çıkar.

5. Hareket ve Koordinasyon Problemleri

Astrositom, beyincik gibi motor kontrol ve denge işlevlerinden sorumlu alanları etkilediğinde, hastalarda hareket zorlukları, dengesizlik veya kas güçsüzlüğü görülebilir. Bu belirtiler genellikle kademeli olarak kötüleşir ve günlük aktiviteleri etkileyebilir. Örneğin, hastalar yürüme sırasında sık sık düşebilir veya basit motor görevleri yerine getirmekte zorlanabilir.

6. Mide Bulantısı ve Kusma

Mide bulantısı ve kusma, genellikle kafa içi basıncının artmasıyla ilişkilidir. Bu belirti, baş ağrısı ile birlikte sıkça görülür ve sabahları daha şiddetli olabilir. Bulantı ve kusma, özellikle daha büyük ve hızlı büyüyen tümörlerde yaygındır.

7. Konuşma ve Dil Bozuklukları

Beynin dil işlevlerinden sorumlu bölgelerine yakın olan astrositomlar, konuşma ve dil becerilerinde bozulmalara yol açabilir. Hastalar, kelime bulmakta zorlanabilir, konuşurken tutukluk yaşayabilir veya konuşmalarında anlam karışıklıkları olabilir. Ayrıca, bazı hastalar diğer insanların söylediklerini anlamakta güçlük çekebilir.

8. Uyuşma ve Zayıflık

Sinir yollarını etkileyerek vücudun belirli bölgelerinde uyuşma, karıncalanma veya güçsüzlük gibi nörolojik belirtilere neden olabilir. Özellikle eller ve ayaklar gibi uç noktalarda bu belirtiler daha sık görülür. Bu durum, genellikle tümörün omurilik veya sinir lifleri üzerindeki baskısından kaynaklanır.

9. Yorgunluk ve Halsizlik

Hastalar genellikle kendilerini sürekli yorgun ve halsiz hissedebilir. Bu belirti, tümörün vücut üzerindeki genel etkilerinden veya hastalığa bağlı stres ve kaygıdan kaynaklanabilir. İleri aşamalarda, yorgunluk hissi günlük aktiviteleri engelleyebilecek düzeyde artabilir.

10. Hormonal ve Metabolik Bozukluklar

Astrositom, hipofiz bezi gibi hormon üretiminden sorumlu bölgeleri etkilediğinde, hormonal dengesizlikler ortaya çıkabilir. Bu durum, kilo değişiklikleri, aşırı susama, idrar çıkışında artış veya diğer endokrinolojik belirtilerle kendini gösterebilir.

Astrositom belirtileri, her hastada farklı şekillerde ortaya çıkabilir ve genellikle yavaş ilerleyen bir seyir izler. Ancak belirtiler fark edildiği anda bir nörolog ya da onkolog ile iletişime geçmek, erken tanı ve tedavi açısından büyük önem taşır. Erken evrede teşhis edilen astrositomlar, tedaviye daha iyi yanıt verebilir ve hastaların yaşam kalitesini artırabilir.

Astrositom Nedenleri Nelerdir?

Astrositom nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte, çeşitli genetik ve çevresel faktörlerin bu tümörlerin gelişiminde rol oynadığı düşünülmektedir.

  • Genetik faktörler: Bazı genetik mutasyonlar astrositom gelişiminde önemli rol oynar. Özellikle TP53, IDH1 ve ATRX gibi genlerdeki mutasyonlar, tümör oluşumuna zemin hazırlayabilir.
  • Aile öyküsü: Ailesinde beyin tümörü öyküsü bulunan bireylerin riski daha yüksek olabilir.
  • Radyasyon maruziyeti: Baş veya boyun bölgesine uygulanan radyasyon tedavisi, yıllar sonra astrositom riskini artırabilir. Özellikle çocukluk döneminde yüksek doz radyasyona maruz kalan bireylerde bu risk artar.
  • Bazı genetik sendromlar: Li-Fraumeni sendromu, nörofibromatozis gibi genetik bozukluklar, riski artırabilir.

Astrositom Tanısı Nasıl Konulur?

Astrositom, beyin ve omurilikte bulunan astrosit adı verilen yıldız şeklindeki hücrelerden kaynaklanan bir tür gliomadır. Bu tümörün tanısı, genellikle semptomların detaylı değerlendirilmesi, fiziksel ve nörolojik muayene, görüntüleme teknikleri ve biyopsi gibi yöntemlerle konur. Tanı süreci, hem doğru bir sınıflandırma yapmak hem de hastalığın ilerleyişini anlamak için kritik öneme sahiptir. Bu bölümde, astrositom tanısının temel adımlarını ve kullanılan yöntemleri detaylı bir şekilde ele alacağız.

1. Belirtilerin Değerlendirilmesi

Astrositom tanısı genellikle hastanın semptomlarıyla başlar. Beyin tümörleri, büyüklüklerine, yerleştikleri bölgeye ve büyüme hızına bağlı olarak farklı semptomlara neden olabilir. Baş ağrıları, nöbetler, bulantı ve kusma, görme sorunları, davranış değişiklikleri ve bilişsel bozukluklar en sık görülen belirtiler arasındadır. Omurilik astrositomlarında ise ağrı, kas güçsüzlüğü ve duyusal kayıplar öne çıkar. Doktorlar, belirtilerin başlangıcını, süresini ve şiddetini ayrıntılı bir şekilde değerlendirerek tanı sürecine başlar.

2. Nörolojik Muayene

Nörolojik muayene, astrositom tanısında önemli bir adımdır. Bu muayene sırasında doktor, hastanın reflekslerini, kas gücünü, koordinasyonunu, duyularını ve zihinsel durumunu değerlendirir. Ayrıca göz dibi muayenesi yapılarak, kafa içi basınç artışının belirtileri incelenir. Nörolojik muayene, tümörün beyindeki yerleşimi ve sinir sistemi üzerindeki etkilerini anlamaya yardımcı olur. Bu süreç, hangi bölgelerde daha ayrıntılı inceleme yapılması gerektiğini belirlemek için kritik bilgiler sağlar.

3. Görüntüleme Teknikleri

Astrositom tanısında, görüntüleme teknikleri tümörün varlığını, boyutunu, yerleşimini ve özelliklerini belirlemek için temel araçlardır. En sık kullanılan yöntemler şunlardır:

  • Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI): Astrositom teşhisinde altın standarttır. MRI, tümörün boyutunu ve beynin diğer yapılarıyla ilişkisini ayrıntılı bir şekilde görüntüler. Kontrast maddesi kullanılarak, tümörün malignite derecesi ve sınırları hakkında daha fazla bilgi edinilebilir.
  • Bilgisayarlı Tomografi (BT): MRI’ya kıyasla daha az ayrıntılı olsa da, özellikle acil durumlarda veya bazı hastalarda kullanılabilir. BT, kalsifikasyonları ve tümörün çevresindeki ödemi göstermede yararlıdır.
  • Fonksiyonel MRI (fMRI): Tümörün beynin işlevsel bölgelerine yakınlığını değerlendirmek için kullanılır. Bu teknik, cerrahi planlamada kritik bir rol oynar.
  • Pozitron Emisyon Tomografisi (PET): Tümörün metabolik aktivitesini inceleyerek malignite derecesi hakkında bilgi sağlar.

4. Biyopsi

Kesin tanı için biyopsi yapılması genellikle gereklidir. Biyopsi, tümörden alınan bir doku örneğinin laboratuvar ortamında incelenmesini içerir. Histopatolojik inceleme, tümörün tipi, derecesi ve genetik özellikleri hakkında ayrıntılı bilgi sağlar. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından dört dereceye ayrılır ve bu sınıflandırma, tedavi planının oluşturulmasında kritik bir öneme sahiptir. Örneğin, düşük dereceli astrositomlar (Grade I ve II) genellikle yavaş büyürken, yüksek dereceli astrositomlar (Grade III ve IV) agresif bir seyir izler.

5. Moleküler ve Genetik Testler

Son yıllarda, moleküler ve genetik testler, astrositom tanısında giderek daha fazla kullanılmaya başlanmıştır. Özellikle IDH mutasyonu, 1p/19q ortak delesyonu ve MGMT promotor metilasyonu gibi genetik özellikler, tümörün davranışı ve tedaviye yanıtı hakkında önemli bilgiler sağlar. Bu testler, aynı zamanda hedefe yönelik tedavi seçeneklerini belirlemede yardımcıdır. Örneğin, IDH mutasyonu taşıyan astrositomlar genellikle daha iyi bir prognoz gösterir.

6. Elektrofizyolojik Testler

Bazı durumlarda elektrofizyolojik testler de tanı sürecine dahil edilebilir. Elektroensefalografi (EEG), özellikle nöbetleri olan hastalarda, beyindeki elektriksel aktiviteyi değerlendirmek için kullanılır. Bu test, astrositomun beynin hangi bölgelerinde daha aktif etkiler yarattığını anlamada yardımcı olabilir.

7. Klinik Değerlendirme ve Çok Disiplinli Yaklaşım

Tanı süreci genellikle birden fazla uzmanın iş birliğiyle yürütülür. Nörologlar, radyologlar, nöroşirürjiyenler ve onkologlar, tanının doğruluğunu ve tedavi planını optimize etmek için birlikte çalışır. Bu çok disiplinli yaklaşım, hastaya en doğru ve etkili tedavi seçeneğinin sunulmasını sağlar.

8. Sonuçların Hasta ile Paylaşılması

Tanı sürecinin sonunda, doktorlar bulguları ve tedavi seçeneklerini hastaya açık bir şekilde açıklamalıdır. Tümörün derecesi, tedavi seçenekleri, riskler ve olası sonuçlar ayrıntılı bir şekilde ele alınmalıdır. Bu süreç, hastanın tedavi sürecine bilinçli bir şekilde katılmasını ve kendisi için en uygun kararı almasını sağlar.

Astrositom tanısı, karmaşık bir süreç olsa da doğru teknikler ve uzman bir ekip ile başarıyla konabilir. Erken ve doğru bir tanı, hastalığın ilerlemesini kontrol altına almak ve yaşam kalitesini artırmak için hayati öneme sahiptir.

Astrositom Tedavisi: 10 Belirtisi, Türleri Ve Nedenleri

Astrositom Tedavisi Nasıl Yapılır?

Astrositom, beyin ve omurilikteki glial hücrelerden kaynaklanan bir tümör türüdür ve tedavisi, tümörün tipi, derecesi, konumu, büyüklüğü ve hastanın genel sağlık durumu gibi birçok faktöre bağlı olarak değişir. Tedavi genellikle multidisipliner bir yaklaşım gerektirir ve beyin cerrahisi, radyoterapi, kemoterapi ve destekleyici tedavileri içerebilir. Her hasta için kişiselleştirilmiş bir tedavi planı oluşturmak, en iyi sonuçları elde etmek için kritik öneme sahiptir. Astrositom tedavisinde kullanılan başlıca yöntemler aşağıda detaylandırılmıştır.

1. Cerrahi Müdahale

Astrositom tedavisinde cerrahi genellikle ilk adımdır. Cerrahinin temel amacı, mümkün olan en fazla tümör dokusunu çıkararak hem hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak hem de semptomları hafifletmektir. Düşük dereceli astrositomlar genellikle daha iyi sınırlanmış olup cerrahiyle tamamen çıkarılabilirken, yüksek dereceli (örneğin, glioblastom) astrositomlarda tümörün tam olarak çıkarılması daha zordur. Beynin hassas bölgelerinde yer alan tümörler, cerrahinin kapsamını sınırlayabilir. Nöronavigasyon ve intraoperatif görüntüleme gibi ileri teknolojiler, cerrahi sırasında tümör dokusunun daha hassas bir şekilde çıkarılmasını sağlayarak cerrahi başarı oranını artırır.

2. Radyoterapi

Cerrahi müdahaleden sonra radyoterapi, kalan tümör hücrelerini yok etmek ve hastalığın tekrarlama riskini azaltmak için sıklıkla uygulanır. Radyoterapi, yüksek enerjili ışınlarla tümör hücrelerini hedef alarak büyümelerini durdurur. Düşük dereceli astrositomlarda genellikle cerrahi sonrası izleme yeterli olabilirken, yüksek dereceli astrositomlarda radyoterapi standart bir tedavi yöntemidir. İleri radyoterapi teknikleri, çevreleyen sağlıklı dokuları korurken tümörün daha hassas bir şekilde hedeflenmesine olanak tanır. Yoğunluk modülasyonlu radyoterapi (IMRT) ve stereotaktik radyocerrahi gibi teknikler, özellikle karmaşık yerleşimli tümörlerde etkili sonuçlar sunar.

3. Kemoterapi

Kemoterapi, özellikle yüksek dereceli astrositomlarda radyoterapi ile birlikte veya ayrı bir tedavi olarak kullanılabilir. Tümör hücrelerini öldürmek veya büyümelerini yavaşlatmak için kullanılan ilaçlar, genellikle oral veya intravenöz yollarla uygulanır. Temozolomid, astrositom tedavisinde en yaygın kullanılan kemoterapi ilaçlarından biridir. Bu ilaç, DNA’ya zarar vererek tümör hücrelerinin bölünmesini engeller. Kemoterapinin etkinliği, bazı moleküler belirteçlere (örneğin, MGMT promotör metilasyonu) bağlı olarak değişebilir ve bu belirteçlerin analizi, tedavi stratejisinin belirlenmesinde önemli rol oynar.

4. Hedefe Yönelik Tedaviler

Son yıllarda, moleküler biyolojideki gelişmeler, astrositom tedavisinde hedefe yönelik tedavilerin kullanımını artırmıştır. Bu tedaviler, tümör hücrelerinin belirli biyolojik özelliklerini hedef alır ve genellikle klasik kemoterapilere göre daha az yan etkiye sahiptir. Örneğin, vasküler endotelyal büyüme faktörü (VEGF) inhibitörleri, tümörün kan damarı oluşturma yeteneğini azaltarak büyümesini engelleyebilir. İmmünoterapi ve gen terapisi gibi yenilikçi tedaviler de astrositom tedavisinde araştırılmakta ve umut verici sonuçlar sunmaktadır.

5. Rehabilitasyon ve Destekleyici Tedaviler

Astrositom tedavisinin önemli bir parçası da rehabilitasyon ve destekleyici bakımdır. Beyin tümörü tedavisi, motor beceriler, konuşma, hafıza ve duygusal sağlık üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Fizyoterapi, ergoterapi, konuşma terapisi ve psikolojik danışmanlık, hastaların yaşam kalitesini artırmak ve tedavinin yan etkilerini en aza indirmek için uygulanabilir. Destekleyici tedaviler ayrıca nöbet kontrolü için antikonvülzan ilaçlar, beyin ödemini azaltmak için steroidler ve ağrı yönetimini içerebilir.

6. Klinik Araştırmalar ve Yenilikçi Tedavi Seçenekleri

Astrositom tedavisinde ilerlemeler kaydedilmesine rağmen, bu hastalıkla mücadelede hala yeni tedavi yöntemlerine ihtiyaç vardır. Klinik araştırmalar, yeni ilaçlar ve tedavi protokollerinin geliştirilmesi için kritik bir rol oynamaktadır. Hastalar, uygun kriterleri karşıladıkları takdirde bu tür araştırmalara katılarak hem kendileri için yenilikçi tedavilere erişebilir hem de tıbbi araştırmalara katkıda bulunabilir. Gen terapisi, nanoteknoloji ve biyobelirteç odaklı terapiler gibi yenilikçi yaklaşımlar, gelecekte astrositom tedavisinde devrim yaratma potansiyeline sahiptir.

7. Tedaviye Bireysel Yaklaşımın Önemi

Her astrositom vakası benzersizdir ve hastanın genel sağlık durumu, tümörün moleküler özellikleri ve bireysel tercihleri, tedavi planını şekillendirmede önemli faktörlerdir. Multidisipliner ekipler, cerrahlar, onkologlar, radyologlar ve rehabilitasyon uzmanları bir araya gelerek, hastanın ihtiyaçlarına en uygun tedavi planını oluşturur. Bu bireyselleştirilmiş yaklaşım, hastaların hem tedavi sürecinden hem de uzun vadeli sonuçlardan en iyi şekilde faydalanmalarını sağlar.

Astrositom tedavisi karmaşık ve zorlu bir süreç olsa da, modern tıp ve yenilikçi yaklaşımlar sayesinde bu hastalıkla mücadelede önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Tedavi seçeneklerinin sürekli gelişmesi, hastalara daha uzun ve kaliteli bir yaşam vaat etmektedir.

Sonuç

Astrositom, tedavisi karmaşık ve zorlayıcı olabilen ciddi bir beyin tümörü türüdür. Bu tümörlerin derecesine bağlı olarak hastaların yaşam kalitesi ve süresi değişiklik gösterir. Tedavinin başarısı, erken teşhis ve uygun tedavi planı ile doğrudan ilişkilidir. Astrositom hakkında daha fazla araştırma yapılması, bu hastalığın anlaşılmasına ve daha etkili tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine katkı sağlayacaktır.

Referanslar:

  1. Astrositom Tedavisi: 10 Belirtisi, Türleri Ve Nedenleri
  2. Louis, D. N., Ohgaki, H., Wiestler, O. D., & Cavenee, W. K. (2016). WHO Classification of Tumours of the Central Nervous System. 4th ed. International Agency for Research on Cancer (IARC).
  3. Wen, P. Y., & Kesari, S. (2008). Malignant Gliomas in Adults. New England Journal of Medicine, 359(5), 492-507.
  4. Reuss, D. E., & von Deimling, A. (2015). Hereditary tumor syndromes and gliomas. Recent Results in Cancer Research, 193, 71-85.
  5. Schwartzbaum, J. A., Fisher, J. L., Aldape, K. D., & Wrensch, M. (2006). Epidemiology and molecular pathology of glioma. Nature Clinical Practice Neurology, 2(9), 494-503.
  6. Stupp, R., Mason, W. P., van den Bent, M. J., Weller, M., Fisher, B., Taphoorn, M. J. B., et al. (2005). Radiotherapy plus Concomitant and Adjuvant Temozolomide for Glioblastoma. New England Journal of Medicine, 352(10), 987-996.
  7. Johnson, D. R., & O’Neill, B. P. (2012). Glioblastoma survival in the United States before and during the temozolomide era. Journal of Neuro-Oncology, 107(2), 359-364.
  8. Ostrom, Q. T., Bauchet, L., Davis, F. G., Deltour, I., Fisher, J. L., Langer, C. E., et al. (2014). The epidemiology of glioma in adults: a “state of the science” review. Neuro-Oncology, 16(7), 896-913.
  9. Ohgaki, H., & Kleihues, P. (2013). The definition of primary and secondary glioblastoma. Clinical Cancer Research, 19(4), 764-772.
  10. Brennan, C. W., Verhaak, R. G., McKenna, A., Campos, B., Noushmehr, H., Salama, S. R., et al. (2013). The somatic genomic landscape of glioblastoma. Cell, 155(2), 462-477.
  11. Aldape, K., Zadeh, G., Mansouri, S., Reifenberger, G., & von Deimling, A. (2015). Glioblastoma: pathology, molecular mechanisms and markers. Acta Neuropathologica, 129(6), 829-848.
  12. Tan, A. C., Ashley, D. M., Lopez, G. Y., Malinzak, M., Friedman, H. S., & Khasraw, M. (2020). Management of glioblastoma: State of the art and future directions. CA: A Cancer Journal for Clinicians, 70(4), 299-312.
  13. Weller, M., van den Bent, M., Hopkins, K., Tonn, J. C., Stupp, R., Falini, A., et al. (2014). EANO guideline for the diagnosis and treatment of anaplastic gliomas and glioblastoma. The Lancet Oncology, 15(9), e383-e393.
  14. Louis, D. N., Perry, A., Reifenberger, G., von Deimling, A., Figarella-Branger, D., Cavenee, W. K., et al. (2016). The 2016 World Health Organization Classification of Tumors of the Central Nervous System: a summary. Acta Neuropathologica, 131(6), 803-820.
  15. Bleeker, F. E., Molenaar, R. J., & Leenstra, S. (2012). Recent advances in the molecular understanding of glioblastoma. Journal of Neuro-Oncology, 108(1), 11-27.
  16. Alderson, L., & Gutmann, D. H. (2011). The role of environmental exposures in the development of nervous system tumors. Journal of Neuro-Oncology, 104(3), 657-663.
  17. Goodenberger, M. L., & Jenkins, R. B. (2012). Genetics of adult glioma. Cancer Genetics, 205(12), 613-621.
  18. Tonn, J. C., & Westphal, M. (2020). Gliomas. Springer.
  19. Liau, L. M., Ashkan, K., Tran, D. D., Campian, J. L., Trusheim, J. E., Cobbs, C. S., et al. (2018). First results on survival from a large phase 3 clinical trial of an autologous tumor lysate vaccine in newly diagnosed glioblastoma. Journal of Translational Medicine, 16(1), 142-152
  20. https://scholar.google.com/
  21. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/
Astrositom Tedavisi: 10 Belirtisi, Türleri Ve Nedenleri
Astrositom Tedavisi: 10 Belirtisi, Türleri Ve Nedenleri