Atriyal Septal Defektin 9 Belirtisi ve Tedavisi (ASD)

100 / 100

Atriyal septal defekt (ASD), kalbin atriyumları (kulakçıkları) arasında yer alan duvarın, yani septumun, doğuştan eksik olması veya delik şeklinde gelişmesi sonucu ortaya çıkan bir kalp hastalığıdır. Kalbin bu kısmındaki bir açıklık, oksijenli ve oksijensiz kanın karışmasına neden olur ve kalp ile akciğerlerin işleyişini bozarak ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. ASD, genellikle bebeklik döneminde fark edilmeyen, ancak ilerleyen yaşlarda çeşitli belirtilerle kendini gösteren bir rahatsızlık olarak bilinir. Bu yazıda ASD’nin ne olduğu, nasıl ortaya çıktığı, tedavi yöntemleri ve alınabilecek önlemler hakkında detaylı bilgi verilecektir.

Atriyal Septal Defektin 9 Belirtisi ve Tedavisi (ASD)

ASD, doğumsal kalp hastalıkları arasında en sık görülen durumlardan biridir. Bununla birlikte, semptomların hafif olması ve zamanla artması nedeniyle çoğu hasta erken yaşta farkına varmayabilir. Bu durum, tanı konulana kadar hastalığın ilerlemesine ve ciddi komplikasyonların gelişmesine neden olabilir. Erken teşhis, kalp ve akciğer sağlığını korumak için kritik öneme sahiptir. Erken dönemde fark edilmezse, zamanla sağ kalp ve akciğer damarlarına ekstra yük bindirir ve sağ ventrikül hipertrofisine, hatta kalp yetmezliğine neden olabilir.

Tedavi edilmediğinde Atriyal Septal Defekt, yetişkinlikte pulmoner hipertansiyon, aritmi ve sağ kalp yetmezliği gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Ancak günümüzde tıptaki gelişmeler sayesinde, cerrahi ve minimal invaziv yöntemlerle başarılı bir şekilde tedavi edilebilmektedir. Tedavi süreci, defektin büyüklüğüne, hastanın yaşına ve genel sağlık durumuna bağlı olarak değişiklik gösterir. Bu nedenle her vaka farklı değerlendirilir ve uygun tedavi stratejisi belirlenir.

Bu makalede, Atriyal Septal Defekt nedenleri, semptomları, tanı yöntemleri ve tedavi süreçlerine dair kapsamlı bir inceleme yapılacaktır. Ayrıca, komplikasyonlar, risk faktörleri ve yaşam kalitesi üzerindeki etkileri de ele alınacaktır. Amacımız, bu hastalığın neden olduğu riskleri ve tedavi seçeneklerini daha iyi anlamak için okuyuculara bilimsel ve anlaşılır bir rehber sunmaktır.

Atriyal Septal Defektin 9 Belirtisi ve Tedavisi (ASD)

Atriyal Septal Defekt Nedenleri Nelerdir?

Atriyal Septal Defekt nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonu sonucunda ortaya çıktığı düşünülmektedir. Anne karnındaki gelişim sürecinde kalp, atriyumlar arasında bulunan septumu tamamlayamadığında ASD oluşur. Normalde doğumdan önce kalbin her iki atriyumu arasında açık olan foramen ovale, doğumdan hemen sonra kapanır. Bu doğal kapanma gerçekleşmediğinde veya septumda başka bir gelişimsel bozukluk meydana geldiğinde defekt oluşur.

Genetik yatkınlık, Atriyal Septal Defekt gelişiminde önemli bir rol oynayabilir. Ailede ASD veya başka doğuştan kalp hastalığı öyküsü olan bireylerde gelişme riski daha yüksektir. Ayrıca, annenin hamilelik sırasında enfeksiyonlara maruz kalması, alkol veya sigara tüketimi gibi çevresel faktörler de fetal kalp gelişimini olumsuz etkileyerek yol açabilir. Down sendromu gibi genetik bozukluklara sahip bebeklerde de Atriyal Septal Defekt riski artmıştır.

Lezyonun küçük olduğu vakalarda, hastalık çocukluk döneminde hiçbir belirti göstermeyebilir. Ancak zamanla, kanın sağ kalp ve akciğer damarlarına fazla yük bindirmesi sonucu kalp yetmezliği belirtileri ortaya çıkabilir. Büyük defektlerde ise çocuklarda bile nefes darlığı, çabuk yorulma ve büyüme geriliği gibi semptomlar görülebilir.

Atriyal Septal Defekt Belirtileri Nelerdir?

Atriyal Septal Defekt, kalbin iki üst odacığı (atriyum) arasında anormal bir açıklığın bulunmasıdır. Bu açıklık, oksijen açısından zengin kanın sol atriyumdan sağ atriyuma geçmesine ve oksijenli ve oksijensiz kanın karışmasına yol açar. Bu durumun belirtileri, açıklığın büyüklüğüne, kalbin çalışma kapasitesine ve bireyin yaşına bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Hasta birçok kişi, özellikle çocukluk döneminde, belirgin bir semptom yaşamaz. Ancak, büyüklüğüne ve zamanla gelişen komplikasyonlara göre, çeşitli semptomlara neden olabilir.

İşte Atriyal Septal Defekt belirtileri ayrıntılı olarak incelendiğinde ortaya çıkan temel özellikler:

1. Yorgunluk ve Fiziksel Aktivite Kapasitesinde Azalma

Bu bireyler, genellikle egzersiz veya fiziksel aktivite sırasında normalden daha fazla yorgunluk hissederler. Bu, kalbin daha fazla kan pompalamak zorunda kalması ve sağ atriyumun ve sağ ventrikülün genişlemesine bağlı olarak gelişir. Yorgunluk hissi, çocukluk döneminde, fiziksel aktivitelere katılım sırasında daha belirgin hale gelebilir ve çocukların yaşıtlarına kıyasla daha az aktif olmalarına yol açabilir.

2. Nefes Darlığı (Dispne)

Yaygın belirtilerden biri de efor sırasında veya dinlenme esnasında hissedilen nefes darlığıdır. Sağ atriyuma geçen fazla kan, akciğerlerdeki kan akışının artmasına neden olur. Bu durum, akciğerlerdeki basıncı artırarak solunumun zorlaşmasına yol açar. Yetişkinlik dönemine kadar fark edilmeyen vakalarda, nefes darlığı yaş ilerledikçe daha belirgin hale gelebilir.

3. Kalp Çarpıntısı (Palpitasyon)

Bireylerde düzensiz kalp atışları veya çarpıntı hissi de yaygın belirtiler arasındadır. Kalpteki ekstra kan akışı, elektriksel iletim sistemini etkileyebilir ve atriyal fibrilasyon gibi ritim bozukluklarına neden olabilir. Bu durum, özellikle yetişkinlik döneminde ASD ile ilişkili olarak daha sık görülür ve tedavi gerektirebilir.

4. Şişlik (Ödem)

ASD, sağ kalp yetersizliği gelişimine katkıda bulunabilir ve bu da alt ekstremitelerde (ayaklar ve bacaklar) şişlik şeklinde kendini gösterebilir. Ödem, vücutta sıvı birikimine bağlı olarak oluşur ve komplikasyonlardan biri olan sağ kalp yetersizliğinin habercisi olabilir.

5. Sık Solunum Yolu Enfeksiyonları

Çocuklarda ASD belirtisi olarak sık solunum yolu enfeksiyonlarına rastlanabilir. Artan akciğer kan akışı, akciğer dokusunu daha hassas hale getirir ve enfeksiyonların daha sık ve ağır geçirilmesine yol açabilir.

6. Mavi-mor Cilt Rengi (Siyanoz)

Büyük ASD vakalarında veya komplikasyon geliştiğinde, ciltte mavi-mor renk değişikliği görülebilir. Siyanoz, genellikle kalpten akciğerlere giden kan akışında bozukluk olduğunda ortaya çıkar ve vücut dokularına yeterli oksijen ulaşmadığını gösterir. Bu belirti, ilerlemiş vakalarda ya da ek kalp anomalilerinin varlığında daha belirgin hale gelir.

7. Kalp Üfürümü

En yaygın fiziksel bulgulardan biri, doktorun stetoskop ile muayene sırasında duyabileceği bir kalp üfürümüdür. Bu üfürüm, kalpteki kanın anormal geçişine bağlı olarak oluşur ve genellikle doğum sonrası muayenelerde tespit edilir. Üfürüm, tipik bir işaret olmasa da tanı sürecine yön veren önemli bir bulgudur.

8. Gelişme Geriliği (Çocuklarda)

Hasta çocuklar, yeterli kan ve oksijen akışı sağlanamadığı için büyüme ve gelişim açısından yaşıtlarına göre geride kalabilirler. Bu belirti, daha büyük açıklıkların olduğu vakalarda daha belirgin olup, çocuklarda kilo alımı ve fiziksel büyüme sorunlarıyla ilişkilidir.

9. Baş Dönmesi ve Bayılma

Nadiren de olsa, ASD ileri safhalarında kalp ritim bozuklukları ve yetersiz kan akışı, baş dönmesine ve hatta bayılma ataklarına neden olabilir. Bu, özellikle yetişkinlerde komplikasyonlardan biri olan sağ kalp yetersizliği veya pulmoner hipertansiyonla ilişkili olabilir.

Atriyal Septal Defekt Tanısı Nasıl Konulur?

Atriyal septal defekt, kalbin iki üst odası (atriyumlar) arasında kalıcı bir açıklık oluşması sonucu meydana gelen konjenital bir kalp anomalisidir. Bu açıklık, kanın oksijen bakımından zengin olan sol atriyumdan oksijen bakımından fakir olan sağ atriyuma geçişine neden olarak kalp ve akciğerlerdeki basınçların değişmesine yol açar. Erken tanı ve uygun yönetimi, komplikasyonların önlenmesi için kritik önem taşır. ASD tanısı için kullanılan yöntemler aşağıda ayrıntılı olarak ele alınmıştır.

Klinik Değerlendirme

Tanısda ilk adım, detaylı bir hasta öyküsü ve fizik muayenedir. Hastalar sıklıkla asemptomatik olabilir ve defekt küçükse belirgin bir şikayet yaşamayabilirler. Ancak, daha büyük defektlerde eforla gelen nefes darlığı, çabuk yorulma, tekrarlayan solunum yolu enfeksiyonları ve çarpıntı gibi belirtiler görülebilir. Özellikle çocuklarda büyüme ve gelişme geriliği gibi belirtiler ASD’yi akla getirebilir.

Fizik muayenede, kalp oskültasyonu sırasında karakteristik bir üfürüm duyulabilir. Bu üfürüm genellikle, pulmoner kan akımının artması sonucu pulmoner kapağın kapanma sesi ile ilişkilidir. İkinci kalp sesinin geniş ve sabit bir şekilde çiftleşmesi de önemli klinik bulgular arasında yer alır.

Elektrokardiyogram (EKG)

EKG, kalbin elektriksel aktivitesini ölçen basit ve non-invaziv bir testtir. ASD’de sağ ventrikülün aşırı yüklenmesine bağlı olarak sağ dal bloğu ve sağ atriyal genişleme bulguları görülebilir. Bu bulgular, özellikle büyük ASD’lerde tanıyı destekleyen ipuçları sağlayabilir. Bununla birlikte, EKG kesin tanı koydurucu bir yöntem değildir; ancak ASD’nin kardiyak işlevler üzerindeki etkisini belirlemeye yardımcı olabilir.

Göğüs Röntgeni

Göğüs röntgeni, ASD tanısında tamamlayıcı bir görüntüleme yöntemidir. Hastalarda, pulmoner kan akımındaki artışa bağlı olarak pulmoner arterlerde genişleme ve sağ atriyum ve ventrikül büyümesi gibi bulgular görülebilir. Ancak, göğüs röntgeni kesin tanı koymak için yeterli değildir ve diğer tanısal testlerle birlikte değerlendirilmelidir.

Ekokardiyografi

Ekokardiyografi, tanıda en yaygın kullanılan ve en güvenilir tanı yöntemidir. Transtorasik ekokardiyografi (TTE), kalbin yapısını ve kan akışını detaylı bir şekilde gösterir. Bu yöntemde, kalp odacıklarının boyutu, atriyal septal defektin yeri ve büyüklüğü, kan akışının şiddeti ve sağ kalp üzerindeki etkileri net bir şekilde görüntülenebilir. Doppler ekokardiyografi kullanılarak, defekten geçen kanın yönü ve hızı ölçülerek, ASD’nin hemodinamik etkileri değerlendirilebilir.

Daha küçük ve zor tespit edilen defektler için transözofageal ekokardiyografi (TEE) kullanılabilir. Bu yöntem, yemek borusuna yerleştirilen bir prob ile kalbin daha net görüntülenmesini sağlar ve özellikle daha küçük defektleri veya çoklu defektleri tanımlamada yüksek doğruluk sağlar.

Kardiyak Kateterizasyon

Kardiyak kateterizasyon, tanıda kullanılan daha invaziv bir yöntemdir ve genellikle cerrahi müdahale planlandığında veya ekokardiyografi bulguları yeterince bilgi vermediğinde tercih edilir. Bu prosedür, kalbin içindeki basınçları ve oksijen saturasyonlarını ölçerek defektin hemodinamik etkilerini değerlendirmeye yardımcı olur. Kateterizasyon sırasında, pulmoner arter basınçları ve pulmoner vasküler direnç ölçülerek ASD’nin şiddeti hakkında bilgi toplanır. Ayrıca, anjiyografi ile ASD’nin yeri ve büyüklüğü daha net bir şekilde belirlenebilir.

Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) ve Bilgisayarlı Tomografi (BT)

MRG ve BT, daha ayrıntılı bir anatomik değerlendirme sağlamak için kullanılabilir. MRG, kalp ve damar yapılarının detaylı görüntülerini sunarak defektin büyüklüğünü, konumunu ve diğer ilişkili anomalileri değerlendirmede yardımcıdır. BT ise özellikle anatomik detayların ve kalp içindeki yapısal anomalilerin gösterilmesinde kullanılır, ancak MRG kadar hemodinamik bilgi sağlamaz. Bu yöntemler, ASD’nin cerrahi onarımı planlanırken veya ek tanısal incelemelerde ihtiyaç duyulduğunda tercih edilebilir.

Atriyal Septal Defektin 9 Belirtisi ve Tedavisi (ASD)

Atriyal Septal Defekt Tedavisi Nasıl Yapılır?

Atriyal septal defekt tedavisi, hastanın yaşı, defektin büyüklüğü, kalp ve akciğer üzerindeki etkileri, semptomların şiddeti ve diğer eşlik eden tıbbi durumlara göre değişiklik göstermektedir. ASD, tedavi edilmediğinde ciddi komplikasyonlara neden olabilecek bir durumdur; bu nedenle tedavi seçeneklerinin detaylı bir şekilde ele alınması büyük önem taşır. Tedavi genellikle cerrahi müdahaleye veya minimal invaziv işlemlere dayanır. Aşağıda, tedavi seçenekleri ve her bir yöntemin detaylı açıklaması yer almaktadır.

1. İzlem (Gözlem ve Bekleme)

Bazı küçük ASD’ler, özellikle semptom göstermeyen veya minimal etkileri olan vakalarda, kendiliğinden kapanabilir. Bu durumda, cerrahi müdahale gerekmeden önce defektin izlenmesi tercih edilir. Çoğu zaman çocuklarda ve bebeklerde küçük defektler birkaç yıl içinde kapanabilir. Ancak bu süreçte hastalar düzenli olarak doktor kontrollerine çağrılır ve kalbin işleyişi yakından izlenir. Aşağıdaki durumlarda izlem stratejisi uygulanabilir:

  • Küçük ASD’ler: Özellikle semptomsuz ise gözlem altında tutulabilir. Bu defektlerin bir kısmı, çocukluk döneminde kendiliğinden kapanma eğilimindedir.
  • Asemptomatik Yetişkinler: Semptom göstermeyen bazı yetişkinlerde defektin küçük olduğu ve kan akışını minimal etkilediği durumlarda cerrahi müdahaleye gerek kalmadan izlem yapılabilir.

Ancak semptomlar geliştiğinde veya defektin büyüklüğü artmaya başladığında, izlem stratejisi değiştirilir ve tedavi planı revize edilir.

2. İlaç Tedavisi

ASD’yi doğrudan kapatan bir ilaç tedavisi bulunmamaktadır; ancak lezyonun neden olduğu komplikasyonların kontrol altına alınması ve semptomların hafifletilmesi için ilaç tedavisi kullanılabilir. İlaçlar genellikle Atriyal Septal Defekt nedeniyle gelişen kalp yetmezliği, aritmi ve pulmoner hipertansiyon gibi sorunları hafifletmek için kullanılır. Bu ilaçlar hastalığın ilerlemesini durdurmasa da semptomların yönetilmesinde etkili olabilir. İlaç tedavisi, özellikle cerrahi müdahaleye hazırlık aşamasında veya cerrahi tedavi sonrası dönemde destekleyici olarak kullanılır.

  • Diüretikler: Bu ilaçlar vücutta biriken fazla sıvının atılmasına yardımcı olur ve kalp üzerindeki baskıyı azaltır. Pulmoner hipertansiyonu hafifletmek amacıyla kullanılabilir.
  • Beta Blokerler: Kalbin iş yükünü azaltmak ve aritmi riskini azaltmak için beta bloker ilaçlar kullanılabilir. Özellikle çarpıntı ve düzensiz kalp ritmi yaşayan ASD’li hastalarda bu ilaçlar tercih edilir.
  • Antiaritmik İlaçlar: ASD’nin neden olduğu düzensiz kalp atışlarını düzenlemeye yardımcı olur.
  • Antikoagülanlar (Kan Sulandırıcılar): Özellikle büyük ASD’li hastalarda emboli riskini azaltmak için kullanılır. Kan pıhtılaşmasını önleyici ilaçlar, inme ve kalp krizi gibi ciddi komplikasyonları önlemek amacıyla uygulanabilir.

3. Kateter Bazlı Müdahaleler (Minimal İnvaziv Yöntemler)

Defektin kapatılmasında en yaygın tercih edilen yöntemlerden biri kateter bazlı müdahalelerdir. Bu minimal invaziv işlem, lezyonun büyüklüğüne ve yerleşim yerine göre cerrahiye alternatif olarak sunulur. Kateter yöntemi, genellikle kasık bölgesinden yerleştirilen ince bir tüp (kateter) aracılığıyla kalbe ulaşmayı ve defektin kapatılmasını sağlar.

İşlemin Adımları:
  • İşlem sırasında hasta genellikle genel anestezi altında tutulur.
  • Kasık bölgesinden ince bir kateter yerleştirilir ve bu kateter kalbe kadar yönlendirilir.
  • Ekokardiyografi ve floroskopi gibi görüntüleme teknikleriyle doktorlar, defektin boyutunu ve yerini tam olarak belirler.
  • Defektin bulunduğu alana yerleştirilecek özel bir cihaz (şemsiye şeklinde bir kapama cihazı) kateter aracılığıyla kalbe yönlendirilir ve defektin üzerini kapatır.
  • Cihaz, defekti kapattıktan sonra kalp dokusu üzerinde büyümeye başlar ve zamanla bu cihazın etrafı dokularla kaplanır, böylece kalıcı bir onarım sağlanır.
Avantajları:
  • Minimal İnvazivdir: Cerrahi kesi gerektirmediği için daha az travmatik bir yöntemdir.
  • Hızlı İyileşme Süresi: Geleneksel cerrahiye kıyasla hastalar daha hızlı iyileşir ve daha kısa sürede normal aktivitelerine dönebilir.
  • Daha Az Komplikasyon Riski: Cerrahi ile karşılaştırıldığında daha az komplikasyon riski taşır.

Bu yöntem, özellikle küçük ve orta boyutlu ASD tedavisinde etkilidir. Ancak bazı büyük lezyonlar veya belirli anatomik konumlarda yer alan defektler bu yöntemle tedavi edilemeyebilir. Bu gibi durumlarda cerrahi müdahale gerekli olabilir.

4. Cerrahi Tedavi

Bazı Atriyal Septal Defekt vakalarında kateter bazlı tedavi mümkün olmayabilir ve cerrahi müdahale gerekebilir. Cerrahi yöntemler, büyük ASD’lerin ve komplike vakaların tedavisinde tercih edilir. Cerrahi müdahale, açık kalp ameliyatı olarak gerçekleştirilir ve defektin doğrudan kapatılması amaçlanır.

Cerrahi Tedavi Türleri:
  • Açık Kalp Ameliyatı: Bu işlem, genel anestezi altında yapılır. Ameliyat sırasında kalp-damar cerrahı, göğüs kemiğini açar ve kalbi durdurarak kalp-akciğer makinesi kullanımıyla defektin bulunduğu bölgeye erişir. ASD, ya sentetik bir yama ile kapatılır ya da defektin etrafındaki kalp dokusu kullanılarak doğrudan dikilir.
  • Kalp Kapakçığı Onarımı veya Değiştirilmesi: Bazı lezyonlar, özellikle mitral kapakçık gibi diğer kalp yapılarıyla ilişkili sorunlar olduğunda, kalp kapakçığı ameliyatı ile birlikte tedavi edilir.
Cerrahi Tedavinin Avantajları:
  • Büyük ASD’lerin Tedavisinde Etkili: Cerrahi müdahale, büyük defektleri kapatmada ve diğer kalp anomalilerinin eşlik ettiği durumlarda en etkili yöntemdir.
  • Komplike ASD’lerde Tercih Edilir: Kateter yöntemiyle tedavi edilemeyecek kadar büyük veya karmaşık ASD’ler için cerrahi müdahale gerekli olabilir.
Cerrahi Sonrası İyileşme Süreci:
  • Cerrahi tedavi sonrası hastalar genellikle 5-7 gün hastanede kalır.
  • Ameliyattan sonra hastaların iyileşme süreci kateter bazlı tedaviye kıyasla daha uzundur; ancak defektin başarılı bir şekilde tedavi edilmesi durumunda uzun vadede komplikasyon riski büyük oranda azaltılmış olur.
  • Ameliyat sonrası iyileşme sürecinde fiziksel aktiviteler kısıtlanabilir ve doktor tarafından önerilen egzersiz programlarına uyulması önemlidir.

5. Tedavi Sonrası İzlem

Atriyal Septal Defekt tedavisi sonrasında hastaların düzenli olarak doktor kontrollerine gitmesi gerekir. Bu takip süreci, kalbin normal işleyişini sürdürdüğünden ve defektin tam olarak kapandığından emin olmak için önemlidir. Ayrıca, aritmi ve diğer kalp rahatsızlıklarının izlenmesi ve yönetimi de tedavi sonrası dönemde dikkat edilmesi gereken hususlar arasında yer alır.

Takip Sürecinde Yapılanlar:
  • Ekokardiyografi: Kalp fonksiyonlarının değerlendirilmesi ve defektin başarıyla kapandığının doğrulanması amacıyla ekokardiyografi yapılır.
  • EKG: Aritmi riskinin izlenmesi için düzenli olarak EKG çekimi yapılabilir.
  • Fiziksel Aktivite Rehberliği: Hastalar, cerrahi veya kateter bazlı tedaviden sonra doktor kontrolünde uygun egzersiz programlarına yönlendirilebilir.

ASD tedavisi, uzun vadede kalp sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri büyük ölçüde azaltır. Minimal invaziv tedavilerden cerrahiye kadar uzanan geniş bir tedavi yelpazesi sayesinde, ASD’li hastaların çoğu normal bir yaşam sürebilir.

Komplikasyonlar ve Riskler

Tedavi edilmeyen Atriyal Septal Defekt, zamanla kalp ve akciğerler üzerinde ciddi sorunlara yol açabilir. Büyük defektler, sağ kalbin aşırı çalışmasına ve zamanla sağ kalp yetmezliği gelişmesine neden olabilir. Ayrıca pulmoner hipertansiyon (akciğer damarlarında yüksek tansiyon) riski de artar. Pulmoner hipertansiyon, kalp ve akciğer sağlığını ciddi şekilde tehdit eden bir durumdur.

ASD ayrıca inme riskini artırabilir. Kan pıhtıları, defektin olduğu bölgeden geçerek beyine ulaşabilir ve felç gibi ciddi sonuçlara yol açabilir. Bu nedenle Atriyal Septal Defekt tanısı alan hastaların düzenli olarak takip edilmesi ve gerekirse tedavi edilmesi büyük önem taşır.

Sonuç

Atriyal septal defekt, doğuştan gelen ancak semptomları yıllar içinde belirgin hale gelebilen bir kalp hastalığıdır. Erken teşhis ve uygun tedavi, bu hastalığın yol açabileceği ciddi komplikasyonları önlemek için hayati öneme sahiptir. ASD tedavisi, günümüzde hem cerrahi hem de minimal invaziv yöntemlerle oldukça başarılı bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Bu nedenle, ASD tanısı konulan hastaların düzenli olarak doktor kontrolünde olması ve gerekli tedavi sürecine erken aşamada başlanması önemlidir.

Referanslar:

  1. Atriyal Septal Defektin 9 Belirtisi ve Tedavisi (ASD)
  2. Gatzoulis, M. A., et al. “Management of Adults with Congenital Heart Disease: And VSD.” European Heart Journal, 2017.
  3. Warnes, C. A., et al. “ACC/AHA Guidelines for the Management of Adults with Congenital Heart Disease.” Journal of the American College of Cardiology, 2008.
  4. Silversides, C. K., et al. “Natural History of Unoperated Atrial Septal Defects in Adults.” Circulation, 2010.
  5. Webb, G., and Gatzoulis, M. A. “Atrial Septal Defects in the Adult: Follow-up.” Heart, 2006.
  6. Roos-Hesselink, J. W., et al. “Complications in Adults with Congenital Heart Disease.” Heart, 2003.
  7. Hoffman, J. I. E. “Congenital Heart Disease: Incidence and Inheritance.” Pediatric Cardiology, 2013.
  8. Marelli, A. J., et al. “Congenital Heart Disease in the General Population: Changing Prevalence and Age Distribution.” Circulation, 2007.
  9. Brida, M., et al. “Atrial Septal Defect in the Elderly.” European Heart Journal, 2018.
  10. Baumgartner, H., et al. “ESC Guidelines for the Management of Adult Congenital Heart Disease.” European Heart Journal, 2020.
  11. Redington, A., et al. “Percutaneous Closure of Atrial Septal Defects.” Lancet, 2009.
  12. Norrish, G., et al. “Closure: Outcomes in Children and Adults.” Journal of the American Heart Association, 2021.
  13. Therrien, J., et al. “Outcome of Adults with Repaired and Unrepaired Atrial Septal Defects.” Journal of the American College of Cardiology, 2001.
  14. Rudolph, A. M. “Atrial Septal Defect in Pediatrics.” Pediatrics, 2016.
  15. Chandrashekhar, Y., et al. “Management in Adults: A Review.” Journal of the American Medical Association, 2015.
  16. Khairy, P., et al. “Arrhythmias in Adult Congenital Heart Disease.” Circulation, 2008.
  17. https://scholar.google.com/
  18. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/
Atriyal Septal Defektin 9 Belirtisi ve Tedavisi (ASD)
Atriyal Septal Defektin 9 Belirtisi ve Tedavisi (ASD)