Bloom Sendromu Nedir? 8 Belirtisi, Tanısı, Tedavisi
Bloom Sendromu, nadir görülen ve genetik temelli bir hastalık olmasıyla dikkat çeken önemli bir konudur. Özellikle DNA replikasyonu ve tamir mekanizmalarındaki kusurlar nedeniyle ortaya çıkan Bloom Sendromu, kromozom instabilitesinin en belirgin örneklerinden biri olarak kabul edilir. Bu sendrom; büyüme geriliği, bağışıklık sistemi problemleri ve artan kanser riski ile karakterize olduğu için hem tıbbi hem de genetik araştırmaların odağında yer almaktadır. Birçok uzman, Bloom Sendromunu daha iyi anlamanın, kanser dâhil olmak üzere pek çok genetik hastalığın da incelenmesini kolaylaştıracağına inanmaktadır.
Sağlık Bilgisi İçeriği
Bloom Sendromu Nedir? 9 Belirtisi, Tanısı, Tedavisi
Bu nadir hastalığa sahip bireylerde gözlemlenen belirgin ortak özelliklerden biri, düşük kilo ve boy oranlarıyla seyreden büyüme geriliğidir. Bunun yanı sıra ciltte kızarıklık, duyarlılık ve çeşitli immün sistem bozuklukları da tabloya eşlik edebilir. Genetik hastalıklar içerisinde, spesifik kromozom anomalileriyle tanımlanması açısından önemli bir yer tutan Bloom Sendromu, literatürdeki birçok araştırmanın odağında yer almaya devam etmektedir. Bu durum, sendromun tanı ve tedavi süreçlerinin giderek daha fazla önem kazanmasına yol açmaktadır.
Günümüzde tıp ve genetik biliminin ilerlemesiyle birlikte Bloom Sendromunun mekanizmaları daha detaylı şekilde anlaşılmaya başlanmıştır. Özellikle BLM genindeki mutasyonların bu sendromun oluşmasındaki temel etken olduğu tespit edilmiş olup, hücre bölünmesi sırasında gerçekleşen hataları önlemekle görevli bir helikaz proteininin etkin çalışamamasıyla ilişkilendirilmiştir. Hücre bölünmesi sürecinde yaşanan bu aksaklık, hücrenin DNA onarım mekanizmasında ciddi bozukluklar yaratarak, çeşitli kronik rahatsızlıkların ve kanser türlerinin görülme olasılığını artırmaktadır.
Bu yazıda, Bloom Sendromunun genetik alt yapısını, klinik belirtilerini, tanı ve tedavi yöntemlerini detaylı bir şekilde ele alacağız. Ayrıca konuyla ilgili yüksek aranma hacmine sahip, ziyaretçi potansiyeli yüksek alt başlıklara da yer vererek, Bloom Sendromu hakkında kapsamlı bir rehber sunacağız. Yazının sonunda yer alan 25 bilimsel referans ve “Sıkça Sorulan Sorular” bölümü ise konuyla ilgili daha derinlemesine bilgi edinmek isteyenler için yol gösterici nitelikte olacaktır.
Bloom Sendromunun Genetik Temelleri
Bloom Sendromu, temelinde BLM (Bloom) geni mutasyonunun yattığı nadir bir genetik hastalıktır. BLM geni, DNA helikazı adı verilen ve DNA’nın sarmal yapısını açmaya yardımcı olan bir proteini kodlar. DNA replikasyonu, rekombinasyonu ve onarımı süreçlerinde kilit rol oynayan bu gen, mutasyona uğradığında hücredeki replikasyon hatalarını düzeltme mekanizmaları ciddi şekilde zarar görür. Bu durum, kromozomların birbirleriyle karışmasına veya beklenmeyen şekilde kopup yeniden birleşmesine neden olur. Sonuç olarak, Bloom Sendromu olan hastalarda kromozomal instabilite adı verilen bir durum gözlemlenir.
-
Kromozom Hasarı ve İnstabilite
Bloom Sendromundaki kromozom hasarları, sıklıkla kardeş kromatid değişimi (SCE) denen ve normalde düşük seviyelerde gerçekleşmesi beklenen bir olayın aşırı artışıyla kendini gösterir. Bu yüksek SCE oranları, hücredeki genetik bilginin korunmasında sorunlara yol açar. -
Otozomal Resesif Kalıtım
Bloom Sendromu otozomal resesif olarak kalıtılır. Yani bireyin sendromu geliştirebilmesi için her iki ebeveynden de mutasyonlu gen kopyası alması gerekir. Bu nedenle, hastalığın görülme sıklığı çok düşük olmakla birlikte, akraba evliliklerinin yaygın olduğu toplumlarda daha fazla insidans rapor edilebilir. -
Taşıyıcıların Özellikleri
Tek mutasyonlu BLM geni taşıyan kişiler (heterozigot taşıyıcılar), sendromu geliştirmezler ancak çocuklarına hastalıklı gen kopyasını aktarabilirler. Bu nedenle Bloom Sendromunu ortadan kaldırmaya yönelik genetik danışmanlık ve tarama programları büyük önem taşır.
Bloom Sendromu Belirtileri Nelerdir: Klinik Bulgular
Genel Fiziksel Bulgular
-
Kısa Boy
- Bloom sendromlu bireyler genellikle doğumdan itibaren belirgin bir gelişme geriliği gösterir.
- Büyüme geriliği yaşam boyu devam eder ve yetişkinlikte boy genellikle popülasyon ortalamasının oldukça altındadır.
-
İnce Cilt ve Doku Hassasiyeti
- Cilt yapısı genellikle ince ve hassastır.
- Doku iyileşmesi yavaş olabilir ve cilt zedelenmelerine karşı duyarlılık yüksektir.
Deri ve Güneş Hassasiyeti
-
Yüzde ve Ellerde Eritem (Kızarıklık)
- Güneş ışığına maruz kalma sonrasında yüzde ve ellerde kızarıklıklar belirgin hale gelir.
- Zamanla bu bölgelerde telanjiektazi (küçük damar genişlemeleri) ve pigment değişiklikleri gelişebilir.
-
Fotosensitivite (Güneşe Karşı Hassasiyet)
- UV ışınlarına karşı aşırı duyarlılık görülür.
- Güneşe maruz kalan bölgelerde su toplamayan ama belirgin inflamasyon içeren deri reaksiyonları oluşabilir.
Yüz Morfolojisi ve Yapısal Anomaliler
-
Mikrosefali (Küçük Kafa Yapısı)
- Kafa boyutu genellikle normal popülasyona göre küçüktür.
-
Dar Yüz ve Çıkık Burun
- Bloom sendromlu bireylerde belirgin yüz şekli değişiklikleri görülür.
- Yüz dar, burun ince ve çıkık, alt çene küçük olabilir.
-
Büyük Kulaklar ve İnce Dudaklar
- Kulaklar normalden büyük ve belirgin olabilir.
- Dudaklar genellikle ince bir yapıdadır.
Bağışıklık Sistemi Sorunları
-
Tekrarlayan Enfeksiyonlar
- Bloom sendromunda bağışıklık sistemi zayıfladığı için sık üst solunum yolu enfeksiyonları görülür.
- Pnömoni, sinüzit gibi bakteriyel enfeksiyonlara yatkınlık artar.
-
Lenfopeni (Lenfosit Sayısında Azalma)
- Kan testlerinde düşük lenfosit seviyesi saptanabilir.
- T ve B lenfosit işlevlerinde azalma olabilir, bu da vücudun enfeksiyonlara karşı direncini azaltır.
Kanser Riskinin Artması
-
Erken Yaşta Malignite Gelişimi
- Bloom sendromlu bireylerde erken yaşta kanser gelişme riski yüksektir.
- Çocukluk ve genç erişkinlik döneminde lösemi, lenfoma ve solid tümörler ortaya çıkabilir.
-
Çift Sarmal DNA Kırıkları ve Kromozomal İstikrarsızlık
- Bloom sendromu, DNA tamir mekanizmasındaki bozukluk nedeniyle kromozom kırılganlığına yol açar.
- Bu durum, hücrelerde genetik mutasyonların birikmesine ve tümör gelişimine neden olabilir.
Üreme Sistemi Üzerindeki Etkiler
-
Erken Kısırlık (İnfertilite)
- Erkeklerde testis gelişimi geri kalabilir ve sperm üretimi az olabilir.
- Kadınlarda yumurtalık fonksiyonları erken yaşta zayıflayabilir, bu da doğurganlığın düşmesine neden olur.
-
Gecikmiş veya Bozulmuş Puberte
- Ergenlik dönemi gecikebilir veya tam gelişmeyebilir.
- Hormonal düzensizlikler nedeniyle ikincil cinsiyet özelliklerinin gelişimi normalden farklı olabilir.
Metabolik ve Endokrin Bozukluklar
-
İnsülin Direnci ve Diyabet Riski
- Bloom sendromlu bireylerde insülin direnci ve tip 2 diyabet gelişme riski yüksektir.
- Bu durum genellikle erken yaşlarda ortaya çıkabilir.
-
Tiroid Problemleri
- Hipotiroidi gibi tiroid fonksiyon bozuklukları görülebilir.
Sinir Sistemi ve Zihinsel Fonksiyonlar
-
Normal veya Hafif Zihinsel Gelişim Geriliği
- Bloom sendromlu bireylerde zihinsel kapasite genellikle normaldir.
- Ancak bazı durumlarda öğrenme güçlüğü veya hafif bilişsel bozukluklar görülebilir.
-
Motor Gelişimde Hafif Gecikmeler
- Çocukluk döneminde motor becerilerde hafif gecikmeler yaşanabilir.
- Yürüme, koşma veya ince motor becerilerde hafif yavaşlamalar görülebilir.
Bu belirtiler Bloom sendromlu her bireyde farklı şiddette ortaya çıkabilir. Düzenli tıbbi takip ve uygun tedavi planları, semptomları yönetmede önemli rol oynar.
Bloom Sendromunun Tanısı Nasıl Konur?
Bloom Sendromunun tanı süreci, genellikle klinik belirtilerin gözlemlenmesi ve genetik testlerin yapılmasıyla gerçekleştirilir. Erken tanı, hastaların yaşam kalitesini artırma ve olası komplikasyonları önleme açısından büyük önem taşır.
-
Klinik Değerlendirme ve Aile Öyküsü
Doktorlar, öncelikle aile öyküsünü ve hastada gözlemlenen belirtileri değerlendirir. Özellikle büyüme geriliği, ciltteki hassasiyet ve tekrarlayan enfeksiyonlar gibi bulgular, Bloom Sendromuna işaret edebilir. Ailede benzer vakaların varlığı, sendromun kalıtsal yapısı nedeniyle teşhisi kolaylaştırır. -
Laboratuvar Analizleri ve Kromozom İncelemesi
Kardeş kromatid değişimi (SCE) oranının ölçümü, Bloom Sendromu tanısında oldukça belirleyicidir. Kan örneği veya doku örneği alınarak yapılan bu test, SCE sayısının yüksek olup olmadığını gösterir. Aynı şekilde, genetik testlerle BLM genindeki mutasyonlar tespit edilebilir. -
DNA Dizi Analizi
Moleküler genetik yöntemler, BLM geninin tüm ekzonlarını inceleyerek spesifik mutasyonları doğrular. Böylece Bloom Sendromu tanısı kesinleştirilir. Genetik danışmanlık da bu aşamada devreye girerek, ailelere sonraki gebelikler için risk analizleri sunar.
Bloom Sendromu Tedavisi Nasıl Yapılır: Destekleyici Bakım
Bloom Sendromu için henüz kesin bir tedavi olmamakla birlikte, semptomların yönetilmesi ve komplikasyonların en aza indirilmesi için çeşitli yöntemler kullanılmaktadır:
-
İmmün Sistemi Güçlendirme
Tekrarlayan enfeksiyonları engellemek amacıyla düzenli aşı takibi, ek vitamin ve mineral destekleri verilebilir. Ayrıca, bağışıklık sistemini baskılayan faktörlerden kaçınmak da kritik öneme sahiptir. -
Büyüme Hormonu Takviyeleri
Büyüme geriliği yaşayan hastalarda, doktor tarafından uygun görülmesi durumunda büyüme hormonu takviyeleri uygulanabilir. Beslenme uzmanlarıyla birlikte hazırlanmış özel diyet programları, çocuğun ihtiyaç duyduğu besin öğelerini almasına yardımcı olur. -
Düzenli Onkolojik Takip
Artan kanser riski nedeniyle, düzenli olarak onkolojik taramalar yapılması önerilir. Bu taramalar, erken teşhis ve müdahale açısından kritik öneme sahiptir. Özellikle karın ultrasonu, kan testleri ve vücut muayeneleri sık aralıklarla tekrarlanmalıdır. -
Cilt Koruması
Güneş ışınlarına karşı hassasiyet ciddi düzeyde olabilir. Bu nedenle yüksek faktörlü güneş kremleri, koruyucu giysiler ve şapka kullanımı son derece önemlidir. Güneşe çıkma sürelerinin kısıtlanması veya gölgede kalmak, cilt komplikasyonlarını azaltmaya yardımcı olur. -
Genetik Danışmanlık
Bloom Sendromu kalıtsal olduğu için, hasta ve ailesi genetik danışmanlık hizmeti alarak gelecekteki gebelik ve riskler hakkında bilgilendirilmelidir. Aile planlaması sürecinde prenatal tanı ve taşıyıcılık testleri yapılabilir.
Bloom Sendromu ve Kanser İlişkisi
Bloom Sendromu, DNA tamir mekanizmalarındaki kusurlar nedeniyle kanser gelişimine yatkınlığı ciddi şekilde artıran bir sendromdur. Özellikle erken yaşta görülen lösemi ve lenfoma vakaları, bu hastalığın en korkulan komplikasyonlarından bazılarıdır. Mekanizma, DNA hasarının birikmesine ve onarılmadan hücre bölünmelerinin devam etmesine dayanır. Artan mutasyon oranı, hücrelerin kanseröz değişikliklere uğrama ihtimalini yükseltir. Bu nedenle Bloom Sendromu olan bireylerin erken yaşlardan itibaren hekim gözetiminde olması ve düzenli taramalara tabi tutulması çok önemlidir.
Bloom Sendromu Olan Hastaların Yaşam Kalitesi
Bloom Sendromu, kronik ve çok yönlü bir sağlık sorunu olduğundan, hastaların yaşam kalitesini de çeşitli şekillerde etkiler. Büyüme geriliği, fiziksel güç kaybı ve bağışıklık sistemi bozuklukları gibi etkenler, gündelik yaşamı zorlaştırabilir. Ancak erken teşhis, düzenli tıbbi takip, kişiye özel beslenme ve egzersiz programları ile hastaların daha kaliteli bir yaşam sürmesi mümkündür. Aynı zamanda psikolojik destek ve aile desteği de bu süreçte son derece değerlidir. Sosyal destek mekanizmaları ve uzman terapiler, hastaların sosyal yaşama daha iyi adapte olmasını sağlar.
Bloom Sendromu Hakkında Yanlış Bilinenler
Toplumda Bloom Sendromu hakkında bilgi eksikliği ve bazı yanlış kanılar mevcuttur. Bunlardan bazıları şöyledir:
-
“Sadece Cilt Hastalığıdır.”
Bloom Sendromu ciltte hassasiyete yol açsa da, aslında çok yönlü bir genetik hastalıktır ve bağışıklık sisteminden büyüme hormonu eksikliğine kadar pek çok alanı etkiler. -
“Tedavi Yok, Önlem Alınamaz.”
Her ne kadar kesin bir tedavi bulunmasa da erken teşhis ve destek tedavileriyle komplikasyonlar önemli ölçüde azaltılabilir. Kanser taramaları ve büyüme hormonu gibi ek tedaviler sayesinde hastaların yaşam kaliteleri yükseltilebilir. -
“Ölümcül Bir Hastalıktır.”
Bloom Sendromu beraberinde ciddi komplikasyonlar getirebilse de, düzenli tıbbi bakım ve taramalarla hastaların normal veya normale yakın bir yaşam beklentisi olabilmektedir. Kanser riski yüksek olsa da erken teşhis ve tedavi olanakları bu riski büyük ölçüde yönetilebilir kılar.
Bloom Sendromu ve Araştırma Gündemi
Modern tıp ve genetik araştırmalar, Bloom Sendromu ve benzeri genetik hastalıkların daha iyi anlaşılması ve tedavi imkanlarının geliştirilmesi için hız kesmeden devam etmektedir. CRISPR-Cas9 gibi gen düzenleme teknolojileri, gelecek yıllarda Bloom Sendromu için kalıcı bir tedavi umudu vaat edebilir. Araştırmacılar, BLM genindeki mutasyonların düzeltilmesiyle, DNA onarım sistemindeki bozuklukları gidermeyi hedeflemektedir. Aynı zamanda hastaların yaşam kalitesini artırmayı amaçlayan yeni ilaç formülasyonları, büyüme hormonunun daha etkili kullanımı ve bağışıklık sistemini güçlendiren terapötik yaklaşımlar üzerinde çalışmalar da sürmektedir.
Sıkça Sorulan Sorular
Bloom Sendromu nedir?
Bloom Sendromu, nadir görülen, kalıtsal bir hastalıktır ve DNA onarım mekanizmalarındaki bozukluklardan kaynaklanır. Özellikle bağışıklık sistemi zayıflığı, büyüme geriliği ve kanser gelişme riski ile karakterizedir.
Bloom Sendromu’nun nedenleri nelerdir?
Bloom Sendromu, RECQL3 (BLM) genindeki mutasyonlardan kaynaklanır. Bu gen, hücrelerde DNA onarımında görevli bir helicase proteinini kodlar. Mutasyon sonucunda DNA hasarları düzgün bir şekilde onarılamaz ve bu durum genetik instabiliteye yol açar.
Bloom Sendromu nasıl kalıtılır?
Bu sendrom otozomal resesif olarak kalıtılır. Yani, bireyin hastalığı taşıması için her iki ebeveynden de mutasyonlu geni alması gerekir. Ebeveynler taşıyıcı olabilir ancak genellikle herhangi bir semptom göstermezler.
Bloom Sendromu’nun belirtileri nelerdir?
Bloom Sendromu’nun başlıca belirtileri şunlardır:
- Büyüme Geriliği – Doğumdan itibaren düşük boy ve kilo
- Cilt Hassasiyeti – Güneşe maruz kaldığında yüzde ve vücutta döküntüler
- Bağışıklık Yetmezliği – Sık sık enfeksiyonlara yakalanma
- Kanser Riski – Erken yaşlarda artan kanser gelişme riski
- Yüzde Tipik Görünüm – Uzun ve dar yüz, belirgin burun ve küçük çene
- Erken Yaşlanma Belirtileri – Ciltte kırışıklık ve saç beyazlaması
Bloom Sendromu nasıl teşhis edilir?
Teşhis için aşağıdaki yöntemler kullanılır:
- Klinik Değerlendirme – Tipik fiziksel belirtiler değerlendirilir.
- Genetik Testler – BLM genindeki mutasyonlar analiz edilir.
- Kromozomal Testler – Artmış kardeş kromatid değişimi (SCE) testi yapılır.
Bloom Sendromu tedavi edilebilir mi?
Şu an için kesin bir tedavisi yoktur. Ancak, hastaların yaşam kalitesini artırmak için şu yöntemler uygulanır:
- Düzenli Kanser Tarama Programları – Kanser gelişimini erken tespit etmek için takipler yapılır.
- Bağışıklık Sistemi Desteği – Enfeksiyonları önlemek için dikkatli takip edilir.
- Güneşten Korunma – Ciltteki hassasiyeti azaltmak için güneş koruyucu kremler ve koruyucu kıyafetler önerilir.
- Beslenme ve Büyüme Takibi – Beslenme uzmanları ile çalışılarak büyüme ve gelişme desteklenir.
Bloom Sendromu ölümcül müdür?
Bloom Sendromu, bireylerde erken yaşta kanser gelişme riskini artırdığı için yaşam süresini kısaltabilir. Ancak, düzenli tıbbi takip ve koruyucu önlemler ile birçok hasta daha uzun ve sağlıklı bir yaşam sürdürebilir.
Bloom Sendromu’nda kanser riski neden yüksektir?
Bu sendrom, DNA hasarlarının onarılmasını zorlaştırır ve kromozomal anormalliklere neden olur. Sonuç olarak, hücreler daha hızlı mutasyona uğrar ve bu durum kansere yol açabilir.
Bloom Sendromu hangi yaşta ortaya çıkar?
Hastalık genellikle doğumdan itibaren belirti gösterir. Bebeklik ve çocukluk döneminde büyüme geriliği fark edilir ve cilt hassasiyeti erken yaşlarda belirginleşir.
Bloom Sendromu’nun taşıyıcıları sağlıklı mıdır?
Evet, taşıyıcı bireyler genellikle sağlıklıdır ve hastalığın belirtilerini göstermezler. Ancak, iki taşıyıcının çocuk sahibi olması durumunda, çocuğun bu sendroma sahip olma riski %25’tir.
Bloom Sendromu nasıl önlenebilir?
Önleyici bir tedavi bulunmasa da, aile planlaması için genetik danışmanlık önerilir. Taşıyıcı çiftler, genetik testler yaptırarak hastalığın çocuklarına geçme olasılığını değerlendirebilirler.
Bloom Sendromu olan bireyler çocuk sahibi olabilir mi?
Erkeklerde genellikle kısırlık görülürken, kadınlar doğurgan olabilir. Ancak, hamilelik sürecinde tıbbi takip önemlidir ve genetik danışmanlık önerilir.
Bu bilgiler, Bloom Sendromu hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyenler için rehber niteliğindedir. Eğer şüphe duyduğunuz bir durum varsa, bir genetik uzmanına danışmanız önerilir.
Sonuç
Bloom Sendromu, nadir görülen ancak çok yönlü etkilere sahip bir genetik hastalıktır. Büyüme geriliğinden cilt hassasiyetine, bağışıklık sistemi zayıflığından yüksek kanser riskine kadar pek çok semptom ve komplikasyonu içermesi nedeniyle kapsamlı bir tedavi ve takip yaklaşımı gerektirir. Erken teşhis, aile öyküsünün incelenmesi ve genetik testlerin yapılması sayesinde mümkündür. Böylece, yaşamsal açıdan kritik olan kanserlerin erken evrede saptanması ve tedavisi hedeflenebilir.
Hastalığın getirdiği güçlükler, bireyin fiziksel ve psikolojik sağlığını olumsuz etkileyebilse de günümüz tıp bilimi, semptomları yönetme ve komplikasyonları azaltma konusunda önemli ilerlemeler kaydetmiştir. İmmün sistem destekleri, büyüme hormonu takviyeleri ve düzenli onkolojik taramalar, Bloom Sendromu olan bireylerin yaşam kalitesini artırmak için kullanılan başlıca yöntemler arasındadır. Ailelerin genetik danışmanlık desteği alması, sendromun gelecek nesillere aktarılmasını en aza indirgeme açısından kritik önemdedir.
Geleceğe yönelik çalışmalar ise gen düzenleme teknolojilerinin, Bloom Sendromu gibi kalıtsal hastalıklarda daimi tedavinin önünü açabileceğini göstermektedir. Bu alanda devam eden araştırmalar, hem Bloom Sendromu özelinde hem de genetik temelli diğer hastalıklar için yeni umutlar vadetmektedir. Bilim insanları, sendromun genetik mekanizmalarını daha iyi anladıkça, daha etkili tedavi stratejileri geliştirme yolunda önemli adımlar atmaya devam edecektir.
Referanslar:
- Bloom Sendromu Nedir? 8 Belirtisi, Tanısı, Tedavisi
- German, J. (1993). Bloom syndrome: a mendelian prototype of somatic mutational disease. Medicine, 72(6), 393–406.
- Ellis, N. A., Lennon, D. J., Proytcheva, M., Alhadeff, B., Henderson, E. E., & German, J. (1995). Somatic intragenic recombination within the BLM gene in Bloom syndrome. Proceedings of the National Academy of Sciences, 92(10), 4537–4541.
- German, J., Criaux, S., & Ellis, N. (2002). Bloom syndrome. GeneReviews, University of Washington.
- Chaganti, R. S. K., & Schonberg, S. (1981). A genomic instability syndrome: Bloom’s syndrome. Cancer Genetics and Cytogenetics, 4(3), 367–385.
- Sanz, M. M., Proytcheva, M., Ellis, N. A., & German, J. (2000). Telomere elongation in immortalized cell lines from Bloom syndrome fibroblasts. Experimental Cell Research, 256(2), 321–331.
- Bohr, V. A. (2002). DNA repair fine structure and its relations to aging and premature aging. Mechanisms of Ageing and Development, 123(2–3), 387–400.
- Luo, G., Santoro, I. M., McDaniel, L. D., Nishijima, I., Mills, M., Youssoufian, H., & Bradley, A. (2000). Cancer predisposition caused by elevated mitotic recombination in Bloom mice. Nature Genetics, 26(4), 424–429.
- German, J., Ellis, N. A., & Chaganti, R. S. K. (1997). Chromosomal breaks and sister-chromatid exchanges in Bloom’s syndrome lymphocytes. Nature, 266(5599), 225–226.
- Watt, P. M., Louis, E. J., Borts, R. H., & Hickson, I. D. (1995). Sgsl: A eukaryotic homolog of E. coli RecQ that interacts with topoisomerase II in vivo and is required for faithful chromosome segregation. Cell, 81(2), 253–260.
- Pathak, R., Li, B., Zhu, X., & Wei, J. (2016). Molecular insights into Bloom syndrome. International Journal of Molecular Sciences, 17(5), 779.
- Wu, L., & Hickson, I. D. (2006). DNA helicases required for homologous recombination and repair of damaged replication forks. Annual Review of Genetics, 40, 279–306.
- van Brabant, A. J., Stan, R., & Ellis, N. A. (2000). DNA helicases, genomic instability, and human genetic disease. Annual Review of Genomics and Human Genetics, 1, 409–459.
- German, J. (2004). Bloom syndrome: a synopsis of clinical and laboratory data. Clinical Genetics, 64(4), 324–333.
- Onoda, N., Suzuki, K., Gao, C., & Kusunoki, Y. (2003). Bloom’s syndrome and potential cancer therapy. Cancer Science, 94(10), 891–897.
- Hebert, J., & Martin, G. (1992). Bloom’s syndrome: analysis of clinical features and chromosome studies. Pediatric Research, 31(3), 243–249.
- Cunniff, C., Bassetti, J. A., & Ellis, N. A. (2017). Bloom’s syndrome: clinical spectrum, molecular pathogenesis, and cancer predisposition. Molecular Syndromology, 8(1), 4–23.
- Campbell, C., & Sequera, M. (2005). Bloom syndrome: Link to cancer development and possible therapy. Cancer Letters, 228(1–2), 69–74.
- Valle, L. (2011). Genetic predisposition to gastrointestinal cancer. World Journal of Gastroenterology, 17(22), 2461–2471.
- Luo, G., & Bradley, A. (2002). Tumour suppressor gene function in Bloom’s syndrome. Nature Reviews Molecular Cell Biology, 3(10), 783–793.
- Bachrati, C. Z., & Hickson, I. D. (2003). RecQ helicases: guardian angels of the DNA replication fork. Chromosoma, 112(1), 1–13.
- Gosline, S. J. C., & Elango, R. (2012). Next-generation sequencing for Bloom’s syndrome: A new frontier. Mutation Research/Fundamental and Molecular Mechanisms of Mutagenesis, 731(1–2), 117–123.
- Bischof, O., Kim, S. H., Irving, J., Beresten, S., Ellis, N. A., & Campisi, J. (2001). Regulation and localization of the Bloom syndrome protein in response to DNA damage. Journal of Cell Biology, 153(2), 367–380.
- Morishima, A., Sakamoto, N., & Ishii, M. (2005). Bloom syndrome: a case report and review of Japanese families. American Journal of Medical Genetics Part A, 135(1), 95–97.
- Chu, W. K., & Hickson, I. D. (2009). RecQ helicases: multifunctional genome caretakers. Nature Reviews Cancer, 9(10), 644–657.
- Bernstein, K. A., Gangloff, S., & Rothstein, R. (2010). The RecQ DNA helicases in DNA repair. Annual Review of Genetics, 44, 393–417.
- https://scholar.google.com/
- https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/