Demir Eksikliği Anemisi Tedavisi Hesaplama V2.6
Demir eksikliği anemisi, dünya genelinde en yaygın görülen anemi türlerinden biri olarak bilinir ve özellikle gelişmekte olan ülkelerde yaygın bir halk sağlığı sorunu olarak karşımıza çıkar. Anemi, kanın dokulara yeterli oksijen taşımaması nedeniyle yorgunluk, halsizlik, baş dönmesi ve konsantrasyon sorunlarına yol açar. Demir eksikliği ise aneminin en yaygın sebebidir ve temel olarak vücutta demir depolarının tükenmesiyle meydana gelir. Demir, hemoglobinin yapısında yer alarak oksijen taşıma işlevini sağlar; dolayısıyla eksikliği, hemoglobinin yeterince üretilememesine yol açar. Tedavi edilmediğinde kalıcı sağlık sorunlarına neden olabilen bu durum, özellikle hamile kadınlar, bebekler, ergenlik çağındaki gençler ve bazı kronik hastalıkları bulunan bireyler arasında yaygındır.
Sağlık Bilgisi İçeriği
Demir Eksikliği Anemisi Tedavisi Hesaplama (Parenteral Doz)
Demir Eksikliği Anemisi Tedavisi Hesaplama
Demir eksikliği anemisi tedavisi, bireyin yaşına, cinsiyetine, vücut kütlesine ve aneminin ciddiyetine göre planlanır. Tedavi sürecinde amaç, öncelikle demir depolarını yeniden doldurmak ve hemoglobin seviyelerini normal aralıklara getirmektir. Tedavi planı belirlenirken, bireyin demir ihtiyacını doğru hesaplamak ve tedavi süresince izlem yapmak büyük önem taşır. Yanlış dozda alınan demir takviyeleri mide rahatsızlıklarına ve başka yan etkilere sebep olabilir. Bu nedenle, demir eksikliği anemisi tedavisinde doğru tedavi planını oluşturmak için uygun hesaplamalar yapmak esastır.
Vücutta yeterli demir depolanamaması ya da demirin yetersiz alımı gibi nedenlerle oluşan demir eksikliği anemisi, uzun süre devam ettiğinde ciddi sorunlara yol açabilir. Örneğin, çocuklarda büyüme geriliği, bilişsel gelişim sorunları ve davranış bozuklukları gibi durumlar gözlemlenebilirken; yetişkinlerde ise iş gücü kaybı, bağışıklık sisteminde zayıflama ve kalp hastalıkları riski artabilir. Bu sebeplerle, demir eksikliği anemisi tedavisinde yalnızca ilaç kullanımı değil, beslenme düzeninin de düzenlenmesi gerekir. Et, yumurta, yeşil yapraklı sebzeler gibi demir açısından zengin besinlerin tüketimi artırılmalıdır.
Demir eksikliği anemisi tedavisinin en önemli aşamalarından biri, doğru hesaplamaları yaparak kişiye uygun tedavi planını uygulamaktır. Bu süreçte, bireyin kan değerleri düzenli olarak izlenir ve tedaviye verilen yanıt değerlendirilir. Tedavi süresince kullanılan demir takviyelerinin dozu, bireyin ihtiyaçlarına göre ayarlanır. Anemi düzeyine göre farklı türlerde demir preparatları kullanılır ve bazı durumlarda intravenöz demir takviyeleri gerekli olabilir. Tedavi sürecinin etkili olabilmesi için hastaların tedaviye uyum göstermesi ve gerekli kontrolleri aksatmaması önemlidir.
Demir Eksikliği Anemisi Belirtileri
Demir eksikliği anemisi belirtileri, vücudun demir ihtiyacının artması, demir emiliminin azalması veya demir depolarının tükenmesi nedeniyle ortaya çıkar. Belirtilerin şiddeti, demir eksikliğinin derecesine ve aneminin süresine bağlı olarak değişir. Erken evrelerde belirgin semptomlar ortaya çıkmayabilir, ancak eksiklik ilerledikçe daha ciddi belirtiler gözlemlenir. İşte demir eksikliği anemisinin detaylı belirtileri:
1. Genel Yorgunluk ve Halsizlik
- Demir eksikliği anemisinde en sık karşılaşılan belirti, sürekli yorgunluk ve halsizlik hissidir.
- Vücutta yeterli oksijen taşınamadığı için kaslar ve beyin gibi organlar enerji üretemez, bu da hastanın günlük aktiviteleri gerçekleştirmekte zorlanmasına yol açar.
- Halsizlik, basit fiziksel aktiviteler sonrasında bile ortaya çıkabilir ve kişi, dinlense dahi kendini toparlayamaz.
2. Soluk Ten ve Solgunluk
- Demir eksikliği anemisi, hemoglobinin düşmesine yol açtığı için cilt ve mukozal dokular solgun bir görünüm alır.
- Solukluk, göz kapaklarının iç kısmında, avuç içinde ve dudaklarda daha belirgin olabilir.
- Anemisi olan bireylerin ciltleri cansız ve soluk görünür, bu durum da sosyal ve psikolojik açıdan etkileyici olabilir.
3. Baş Dönmesi ve Bayılma
- Beyne yeterli oksijen ulaşmadığında baş dönmesi, sersemlik ve bayılma gibi semptomlar ortaya çıkar.
- Özellikle ani pozisyon değişikliklerinde (örneğin, otururken hızlıca ayağa kalkmak) baş dönmesi yaşanabilir.
- İleri düzey anemide bayılmalar da gözlemlenebilir ve bu durum, kazalara neden olabileceğinden risklidir.
4. Çarpıntı ve Nefes Darlığı
- Vücut, oksijen eksikliğini telafi etmek için kalp atış hızını artırır, bu da çarpıntıya yol açar.
- Basit eforlarla bile nefes darlığı hissedilebilir, özellikle merdiven çıkarken ya da yürürken zorlanmalar ortaya çıkar.
- Kalp yetmezliği riski olan bireylerde, anemi kalp üzerinde daha fazla baskıya neden olabilir ve kalp sorunlarını tetikleyebilir.
5. Soğuk El ve Ayaklar
- Demir eksikliği anemisi olan bireylerde kan dolaşımı yavaşlayabilir ve bu durum el ile ayakların soğuk hissetmesine yol açar.
- Vücut, oksijenin hayati organlara yönlendirilmesini önceliklendirdiği için uzuvlara yeterince kan gitmez, bu da üşüme hissini artırır.
6. Baş Ağrısı ve Konsantrasyon Zorluğu
- Beyne ulaşan oksijen miktarının azalması baş ağrısına neden olabilir. Bu baş ağrıları genellikle yaygındır ve migreni olan kişilerde atakları artırabilir.
- Ayrıca, konsantrasyon güçlüğü, unutkanlık ve dikkat dağınıklığı gibi bilişsel sorunlar yaşanabilir. Çocuklarda bu durum, okul performansını olumsuz etkileyebilir.
7. Saç Dökülmesi ve Tırnak Problemleri
- Demir eksikliği anemisi saç foliküllerinin yeterince beslenememesine yol açarak saç dökülmesine neden olur.
- Tırnaklar zayıflar, kırılgan hale gelir ve bazı vakalarda konkavlaşarak “kaşık tırnak” (koilonişi) olarak adlandırılan şekil bozukluğu oluşabilir.
- Bu belirtiler, demir eksikliğinin uzun süreli olması durumunda daha belirgin hale gelir.
8. Ağız ve Dil Problemleri
- Dil yüzeyinde pürüzsüzleşme ve ağrılı yaralar görülebilir. Buna “atrofik glosit” adı verilir.
- Ağız içinde ve dilde kuruluk hissi ve ağrı olabilir. Özellikle dilin kenarlarında hassasiyet artışı yaşanabilir.
- Bazı hastalar, ağız köşelerinde çatlakların oluştuğunu fark edebilir. Bu duruma “angular stomatit” denir ve enfeksiyona yatkınlık artar.
9. Pika Sendromu (Yenilmeyen Maddelere Karşı İstek)
- Pika, demir eksikliği anemisi olan bazı bireylerde görülen, yenilmeyen maddelere karşı anormal istek olarak tanımlanır.
- Toprak, buz, kağıt veya kil gibi maddeleri yeme arzusu gelişebilir. Bu davranış, beslenme bozuklukları ve enfeksiyon riskleri ile ilişkilidir.
- Özellikle çocuklarda görülen pika sendromu, ebeveynler tarafından fark edilmelidir çünkü altta yatan ciddi bir demir eksikliğine işaret eder.
10. Bağışıklık Sistemi Zayıflığı
- Demir, bağışıklık hücrelerinin işlevi için gereklidir; eksikliği bağışıklık sisteminin zayıflamasına yol açar.
- Bu durum, enfeksiyonlara karşı direnci azaltır ve hastaların daha sık hasta olmasına neden olabilir.
- Özellikle solunum yolu enfeksiyonları gibi sık tekrarlayan hastalıklar demir eksikliğini işaret edebilir.
11. Huzursuz Bacak Sendromu
- Demir eksikliği, huzursuz bacak sendromu adı verilen bir duruma neden olabilir. Bu durumda, bacaklarda hoş olmayan bir his ve sürekli hareket etme isteği oluşur.
- Özellikle gece saatlerinde şikayetler artar ve uyku kalitesini olumsuz etkileyebilir.
- Huzursuz bacak sendromu, uyku bozukluklarına yol açarak hastanın yaşam kalitesini düşürür.
12. Duygusal Dengesizlik ve Depresyon
- Demir eksikliğianemisi , sinir sistemini etkileyerek ruh hali değişimlerine ve depresyona neden olabilir.
- Hastalar kendilerini sık sık mutsuz, endişeli veya sinirli hissedebilirler. Bu durum, aneminin uzun süreli etkileri arasında yer alır.
- Demir eksikliği anemisinin giderilmesiyle birlikte bu belirtilerde de iyileşme sağlanabilir.
13. Çocuklarda Gelişim Geriliği ve Öğrenme Güçlüğü
- Demir eksikliği anemisi olan çocuklarda fiziksel ve zihinsel gelişim geriliği görülebilir. Boy uzaması ve kilo artışı yavaşlayabilir.
- Çocuklar, okulda öğrenme zorlukları yaşayabilir ve sosyal becerilerinde gerileme gözlemlenebilir.
- Erken yaşlarda demir eksikliğinin tedavi edilmesi, bu olumsuz etkilerin önüne geçilmesi açısından kritik öneme sahiptir.
Demir Eksikliği Anemisi Nedenleri
Demir eksikliği anemisi, vücudun yeterli miktarda demir depolayamaması, demir emiliminin azalması veya artan demir ihtiyacının karşılanamaması gibi çeşitli nedenlere bağlı olarak ortaya çıkar. Bu nedenlerin doğru bir şekilde tespit edilmesi, etkili bir tedavi planının oluşturulması açısından son derece önemlidir. Demir eksikliği anemisi farklı yaş gruplarında ve koşullarda çeşitli faktörlere bağlı olarak gelişebilir. İşte demir eksikliği anemisine yol açan başlıca nedenler:
1. Yetersiz Demir Alımı (Beslenme Eksiklikleri)
- Günlük diyetle yeterli miktarda demir alınamaması, demir eksikliği anemisine yol açabilir.
- Özellikle vejetaryen veya vegan beslenme tarzını benimseyen kişiler, demir açısından zengin olan hayvansal gıdalardan (et, balık, yumurta) yeterince faydalanamayabilir.
- Hayvansal gıdalardaki “hem demir” formu, bitkisel kaynaklardaki “non-hem demir” formuna göre daha kolay emilir. Bu nedenle bitkisel beslenme ağırlıklı diyetlerde demir eksikliği riski daha yüksektir.
- Çocuklar, ergenler ve hamile kadınlar gibi yüksek demir ihtiyacı olan gruplarda beslenmenin eksik olması, anemiyi tetikleyebilir.
2. Artan Demir İhtiyacı
- Bazı durumlarda vücudun demir ihtiyacı artar ve bu ihtiyaç karşılanmadığında demir eksikliği ortaya çıkar.
- Hamilelik ve emzirme dönemi: Anne adayları, hem kendi vücutları hem de fetüsün gelişimi için daha fazla demire ihtiyaç duyarlar. Emzirme döneminde de anne sütüyle bebeğe demir aktarımı olur, bu nedenle annenin demir depoları azalabilir.
- Büyüme çağındaki çocuklar ve ergenler: Çocukluk ve ergenlik döneminde hızlı büyüme, vücudun demir ihtiyacını artırır. Özellikle bu dönemlerde beslenmenin yetersiz olması demir eksikliğine neden olabilir.
- Atletler ve sporcular: Yoğun fiziksel aktivite nedeniyle sporcuların vücutlarındaki demir kullanımı artar. Ayrıca, ter yoluyla da az miktarda demir kaybı olabilir.
3. Kan Kaybı
- Demir eksikliği anemisinin en yaygın nedenlerinden biri, aşırı kan kaybıdır. Vücut, kanla birlikte önemli miktarda demir kaybeder.
- Adet kanamaları: Özellikle ağır ve uzun süren regl dönemleri, kadınlarda demir eksikliğine yol açan önemli bir faktördür.
- Sindirim sistemi kanamaları: Ülser, gastrit, kolon polipleri veya hemoroid gibi sindirim sistemi rahatsızlıkları sonucu görülen gizli kanamalar, fark edilmeden uzun süre devam edebilir.
- Travmalar ve ameliyatlar: Ciddi kazalar veya cerrahi müdahaleler sonrasında yaşanan kan kaybı, demir depolarının tükenmesine neden olabilir.
- Bağışıklık sistemi hastalıkları: Crohn hastalığı ve ülseratif kolit gibi inflamatuar bağırsak hastalıklarında da sindirim sistemi kanamaları ve demir eksikliği sıklıkla görülür.
4. Demir Emilim Bozuklukları
- Vücudun demir emilimini yeterince gerçekleştirememesi, demir eksikliğine yol açabilir. Bu durum, genellikle bağırsak problemleriyle ilişkilidir.
- Çölyak hastalığı: Bu hastalık, ince bağırsağın gluten içeren gıdalara karşı duyarlılığı nedeniyle hasar görmesine yol açar ve demir emilimini engeller.
- Gastrik bypass ameliyatı: Obezite cerrahisi geçiren kişilerde, ince bağırsak yolunun bir kısmının bypass edilmesi demir emilimini azaltabilir.
- İnflamatuar bağırsak hastalıkları: Crohn hastalığı veya ülseratif kolit gibi durumlar, bağırsak duvarına zarar vererek emilimi engeller.
- Antasit ve proton pompası inhibitörü kullanımı: Mide asidini baskılayan ilaçların uzun süreli kullanımı, demirin bağırsakta emilimini zorlaştırabilir. Mide asidi, demirin çözünürlüğünü artırarak emilimini kolaylaştırır.
5. Parazit Enfeksiyonları
- Özellikle gelişmekte olan ülkelerde parazit enfeksiyonları demir eksikliği anemisinin yaygın nedenlerinden biridir.
- Bağırsak parazitleri: Ankylostoma ve kancalı kurt gibi parazitler, bağırsaklardan kan emerek demir kaybına neden olur.
- Sıtma: Sıtma paraziti, kırmızı kan hücrelerine saldırarak vücuttaki demir depolarını tüketebilir.
6. Kronik Hastalıklar ve İltihaplar
- Kronik hastalıklar, demirin vücut tarafından uygun şekilde kullanılmasını engelleyebilir. Bu duruma “kronik hastalık anemisi” adı verilir.
- Böbrek yetmezliği: Böbrek hastalıkları, vücudun yeterli eritropoietin hormonu üretememesine yol açarak anemiye neden olabilir.
- Kanser: Kanser hastalarında, tümörlerin neden olduğu iltihaplar demir metabolizmasını bozabilir ve demir eksikliğine yol açabilir.
- Romatizmal hastalıklar: Romatoid artrit gibi iltihaplı hastalıklar da demirin kullanılamamasına neden olabilir.
7. Fazla Çay ve Kahve Tüketimi
- Çay ve kahve gibi içecekler, demir emilimini azaltan tanen ve polifenol maddeleri içerir.
- Özellikle yemeklerden hemen sonra çay veya kahve tüketmek, demir emilimini önemli ölçüde engelleyebilir.
- Demir eksikliği riski taşıyan bireylerin bu tür içeceklerin tüketimine dikkat etmeleri önerilir.
8. İlaç Kullanımı
- Uzun süreli non-steroid anti-inflamatuar ilaç (NSAID) kullanımı, mide ve bağırsaklarda kanamalara yol açarak gizli kan kaybına neden olabilir.
- Kan sulandırıcı ilaçlar (örneğin aspirin) da uzun süre kullanıldığında sindirim sistemi kanamaları riskini artırır.
- Kemoterapi ilaçları, kan hücrelerinin üretimini baskılayarak anemiye yol açabilir.
9. Demir Eksikliğine Yol Açan Genetik Faktörler
- Bazı genetik bozukluklar da demir eksikliği anemisi gelişiminde rol oynayabilir.
- Talassemi taşıyıcıları, normalden düşük hemoglobin seviyelerine sahip oldukları için demir takviyesine ihtiyaç duyabilirler.
- Demir-refrakter demir eksikliği anemisi (IRIDA), nadir görülen kalıtsal bir hastalık olup, demir takviyelerine yanıt verilmeyen durumlarla karakterizedir.
10. Sosyal ve Çevresel Faktörler
- Sosyoekonomik durumu düşük olan bireyler, dengeli beslenme olanağı bulamadıkları için demir eksikliği riskiyle karşı karşıya kalabilir.
- Gelişmekte olan ülkelerde hijyenik olmayan koşullar, yetersiz beslenme ve parazit enfeksiyonları demir eksikliğinin başlıca nedenleridir.
Demir Eksikliği Anemisinin Belirlenmesi ve Tedaviye Başlama
Demir eksikliği anemisi tedavisine başlamadan önce bireyin sağlık durumu detaylı bir şekilde değerlendirilir. Anemi tanısı konulurken tam kan sayımı (hemogram) testleri yapılır. Bu testler sonucunda hemoglobin, hematokrit, ferritin, serum demiri ve transferrin satürasyonu gibi parametrelerin ölçülmesi gerekir. Ferritin seviyesinin düşük olması, vücutta demir depolarının yetersiz olduğunu gösterir ve bu durumda tedavi gereklidir. Hemoglobin değerinin kadınlarda 12 g/dL, erkeklerde ise 13 g/dL’nin altında olması anemi işareti olarak kabul edilir.
Anemi tanısı konulduktan sonra tedavi planı oluşturulurken bireyin yaşına, kilosuna ve mevcut demir eksikliği anemisi derecesine göre günlük demir ihtiyacı hesaplanır. Hafif demir eksikliği anemisi vakalarında ağız yoluyla alınan demir preparatları genellikle yeterli olurken; ağır anemi durumlarında intravenöz demir tedavisi veya kan nakli gerekebilir. Tedavi süresi boyunca hastanın demir depoları ve hemoglobin seviyesi belirli aralıklarla kontrol edilmelidir.
Demir Eksikliği Anemisi Tedavisinde Doz Hesaplaması
Demir eksikliği anemisi tedavisinde kullanılacak doz, bireyin ihtiyacına göre belirlenir. Genel olarak, hafif ve orta şiddette anemi vakalarında günlük 100-200 mg elemental demir takviyesi önerilir. Ancak, ihtiyaç duyulan demir miktarı bireyin yaşına, kilosuna ve mevcut demir eksikliği anemisi derecesine göre değişiklik gösterebilir. Doz hesaplamasında kullanılan formül, hastanın eksik demir miktarını hesaplayarak ona uygun tedavi planı oluşturmayı hedefler.
Aşağıdaki formül, tedavi sürecinde eksik demir miktarını hesaplamak için kullanılabilir:
Demir İhtiyacı (mg) = Vücut Ağırlığı (kg) × (Hedef Hemoglobin – Mevcut Hemoglobin) × 2.4 + Depo İhtiyacı (500 mg)
Bu formülde, “2.4” katsayısı hemoglobinin oksijen taşıma kapasitesine ve demir molekülüne olan ihtiyaç oranına dayanmaktadır. Depo ihtiyacı ise hastanın demir depolarının yeniden dolması için eklenen sabit bir miktardır. Örneğin, 60 kg ağırlığında ve hemoglobin seviyesi 8 g/dL olan bir bireyin tedavi hedefi 13 g/dL olarak belirlenmişse, bu kişinin alması gereken toplam demir miktarı şu şekilde hesaplanır:
60 × (13 – 8) × 2.4 + 500 = 1220 mg
Bu hesaplama sonucunda, hastanın toplamda 1220 mg elemental demire ihtiyacı olduğu anlaşılır ve tedavi sürecinde bu miktara ulaşılacak şekilde doz planlanır.
Demir Eksikliği Anemisi Tedavisinde Kullanılan Yöntemler
- Oral Demir Preparatları: Hafif ve orta şiddetteki anemi durumlarında yaygın olarak kullanılır. Günlük olarak 100-200 mg elemental demir içeren takviyeler önerilir. Demir sülfat, demir fumarat ve demir glukonat gibi farklı formlar mevcuttur. Yan etkiler arasında mide bulantısı, kabızlık ve mide ağrıları bulunur.
- İntravenöz Demir Tedavisi: Oral tedaviye yanıt alınamayan veya hızlı bir şekilde demir seviyesinin yükseltilmesi gereken durumlarda uygulanır. Özellikle gastrointestinal sistem hastalıkları veya ciddi anemi durumlarında tercih edilir. Ferrik karboksimaltoz ve demir sukroz gibi intravenöz demir formları yaygındır.
- Kan Transfüzyonu: Çok ağır anemi vakalarında tercih edilir ve hemoglobin seviyesinin hızla yükseltilmesi amaçlanır. Ancak bu yöntem, enfeksiyon riski ve alerjik reaksiyonlar gibi yan etkilere sahip olduğundan dikkatli kullanılmalıdır.
- Beslenme Düzenlemesi: Tedavi süresince demir açısından zengin gıdaların tüketimi artırılmalıdır. Et, karaciğer, yumurta, baklagiller ve yeşil yapraklı sebzeler gibi besinler diyetin önemli bir parçası olmalıdır. Ayrıca C vitamini alımı, demir emilimini artırarak tedaviye katkı sağlar.
Tedavi Sürecinde İzlem ve Yan Etkiler
Tedavi sürecinde, hastanın hemoglobin ve ferritin seviyeleri düzenli olarak izlenmelidir. Oral demir takviyesi alan bireylerde mide rahatsızlıkları ve kabızlık gibi yan etkiler görülebilir. Bu durumda, doz ayarlamaları yapılarak veya farklı bir demir preparatına geçilerek yan etkiler azaltılabilir. İntravenöz demir tedavisi uygulanan hastalarda ise alerjik reaksiyon riski olduğundan tedavi sırasında yakından takip gerekir.
Tedavi sürecinin başarılı olabilmesi için hastaların ilaç kullanımına düzenli olarak devam etmesi ve doktor kontrollerini aksatmaması önemlidir. Ayrıca, demir eksikliği anemisine neden olan temel etkenler (örneğin, kan kaybı veya yetersiz beslenme) belirlenmeli ve bu durumlar da tedavi edilmelidir.
Sonuç
Demir eksikliği anemisi, doğru tedavi ve düzenli takip ile tamamen kontrol altına alınabilen bir durumdur. Ancak, tedavi sürecinde uygun doz hesaplamalarının yapılması ve hastanın bireysel ihtiyaçlarına uygun tedavi planlarının uygulanması önem taşır. Bu süreçte hem ilaç tedavisi hem de beslenme düzenlemeleri bir arada yürütülmelidir.
Referanslar:
- Demir Eksikliği Anemisi Tedavisi Hesaplama (Parenteral Doz)
- Andrews, N. C. (2000). Disorders of iron metabolism. New England Journal of Medicine, 342(5), 328-338.
- Cook, J. D. (2005). Diagnosis and management of iron-deficiency anaemia. Best Practice & Research Clinical Haematology, 18(2), 319-332.
- Auerbach, M., & Adamson, J. W. (2016). How we diagnose and treat iron deficiency anemia. American Journal of Hematology, 91(1), 31-38.
- McLean, E., et al. (2009). Worldwide prevalence of anemia. Public Health Nutrition, 12(4), 444-454.
- Miller, J. L. (2013). Iron deficiency anemia: A common and curable disease. Cold Spring Harbor Perspectives in Medicine, 3(7), a011866.
- Ganz, T. (2013). Systemic iron homeostasis. Physiological Reviews, 93(4), 1721-1741.
- Camaschella, C. (2015). Iron-deficiency anemia. New England Journal of Medicine, 373(5), 485-486.
- Finch, C. A. (1994). Iron metabolism. European Journal of Clinical Nutrition, 48(5), 289-300.
- Clark, S. F. (2008). Iron deficiency anemia. Nutrition in Clinical Practice, 23(2), 128-141.
- Yip, R., & Dallman, P. R. (1996). Iron. Nutrition Reviews, 54(11 Pt 2), S29-S32.
- World Health Organization. (2001). Iron deficiency anaemia: Assessment, prevention, and control. WHO Report.
- Peeling, P., et al. (2007). Iron status and the endurance athlete. Sports Medicine, 37(9), 783-802.
- Lopez, A., et al. (2016). Iron deficiency anaemia. The Lancet, 387(10021), 907-916.
- Beard, J. L. (2001). Iron biology in immune function, muscle metabolism and neuronal functioning. The Journal of Nutrition, 131(2), 568S-580S.
- Andrews, N. C., & Schmidt, P. J. (2007). Iron homeostasis. Annual Review of Physiology, 69, 69-85.
- Brugnara, C. (2003). Iron deficiency and erythropoiesis: New diagnostic approaches. Clinical Chemistry, 49(10), 1573-1578.
- Young, B., et al. (2009). Ferritin: A tool for monitoring iron status. American Journal of Clinical Pathology, 132(5), 681-685.
- McClung, J. P., et al. (2014). Iron deficiency and its potential impact on physical performance and exercise. Nutrition Reviews, 72(10), 708-719
- https://scholar.google.com/
- https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/
- https://www.researchgate.net/
- https://www.mayoclinic.org/
- https://www.nhs.uk/
- https://www.webmd.com/