Doğum Sonrası Lohusalık Döneminin 8 Aşaması
Doğum, bir kadının hayatındaki en mucizevi ve aynı zamanda en zorlu deneyimlerden biridir. Hamilelik ve doğum süreci, hem fiziksel hem de duygusal açıdan büyük değişiklikleri beraberinde getirir. Ancak, doğumla birlikte bu sürecin sona erdiğini düşünmek bir yanılgıdır. Doğumdan sonra başlayan lohusalık dönemi, annenin hem bedeninin hem de zihninin toparlanma ve yeniden dengelenme sürecidir. Lohusalık dönemi, genellikle doğumdan sonraki ilk 6 haftayı kapsar ve bu süre zarfında annenin hem fiziksel hem de duygusal sağlığına dikkat etmesi büyük önem taşır. Bu dönem, hamilelikte olduğu kadar dikkatli bir şekilde yönetilmeli ve anneye gereken destek sağlanmalıdır.
Sağlık Bilgisi İçeriği
Doğum Sonrası Lohusalık Döneminin 8 Aşaması
Lohusalık dönemi, bir kadının vücudunun hamilelik boyunca maruz kaldığı büyük değişikliklerden toparlanma süreci olarak tanımlanır. Rahmin eski boyutuna dönmesi, hormon seviyelerinin normale dönmesi ve annenin doğumda yaşadığı fiziksel travmalardan iyileşmesi bu dönemde gerçekleşir. Ancak, lohusalık sadece fiziksel bir iyileşme süreci değildir; aynı zamanda duygusal ve psikolojik bir yeniden yapılanma sürecidir. Bu dönemde anneler genellikle duygusal dalgalanmalar yaşar, çünkü doğum sonrası hormonal değişiklikler, yorgunluk ve yeni doğmuş bir bebekle ilgilenmenin getirdiği sorumluluklar, anne üzerinde büyük bir baskı yaratabilir. Dolayısıyla lohusalık dönemi, bir kadının yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda duygusal sağlığının da ele alınması gereken bir dönemdir.
Toplumda lohusalık dönemi genellikle doğumdan hemen sonra kısa sürede atlatılması gereken bir dönem olarak görülse de, gerçekte bu süreç çok daha derin ve karmaşıktır. Bu dönemde annenin yaşadığı fizyolojik değişimlere ek olarak, yeni bir annelik kimliği kazanması ve bebeğiyle yeni bir bağ kurması gerekmektedir. Bu durum, lohusalık döneminin duygusal yönünün ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır. Annenin bu süreçte yalnız hissetmemesi, çevresinden destek alması ve gerektiğinde profesyonel yardıma başvurması oldukça önemlidir. Aynı zamanda babaların da bu dönemde eşlerine destek olması, ailenin genel iyiliği için kritik bir rol oynar.
Doğumdan sonra ilk 40 gün neden önemli? Lohusalık döneminde neler yapılmaz? Lohusalığın bittiği nasıl anlaşılır? Lohusalık dönemi, aynı zamanda yeni bir hayatın başlamasıdır. Anne ve baba, artık bebekle birlikte bir aile haline gelmiştir ve bu yeni düzen, hayatlarının her alanını etkileyecektir. Özellikle ilk kez anne olan kadınlar için lohusalık dönemi, büyük bir adaptasyon sürecini gerektirir. Hem bebek bakımını öğrenmek hem de kendi sağlıklarına dikkat etmek zorunda kalan anneler, bu süreçte doğru bilgi ve destekle yönlendirilmelidir.
Doğum sonrası bakımın ihmal edilmesi, lohusalık depresyonu gibi ciddi psikolojik sorunlara yol açabilir ve bu da hem anne hem de bebek için uzun vadede olumsuz sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle lohusalık dönemi, yalnızca bir geçiş dönemi değil, anne ve bebeğin sağlıklı bir başlangıç yapabilmesi için kritik bir süreç olarak ele alınmalıdır.
Doğum Sonrası Lohusalık Döneminde Fiziksel İyileşme
Lohusalık dönemi, doğumdan sonraki ilk altı hafta boyunca annenin vücudunun gebelik ve doğum sürecinden iyileştiği kritik bir süreci ifade eder. Bu dönemde fiziksel iyileşme çok önemlidir, çünkü hem annenin genel sağlığını hem de bebeğe bakma kapasitesini etkiler. İşte lohusalık döneminde fiziksel iyileşmenin temel unsurları:
1. Rahmin Toparlanması
Doğum sonrası rahim (uterus), gebelik sırasında ulaştığı büyük boyuttan eski haline dönmek için kasılmalara devam eder. Bu kasılmalar, lohusalık sancıları olarak bilinir ve özellikle emzirme sırasında artabilir. Emzirme, oksitosin hormonunun salgılanmasına neden olarak rahmin toparlanmasını hızlandırabilir.
2. Kanama ve Akıntı (Loşia)
Doğumdan sonra vücut, rahim içindeki doku ve kanı atmak için bir süre loşia adı verilen bir akıntı üretir. Bu akıntı, ilk günlerde kırmızı renkli ve yoğunken, zamanla azalır ve rengini açarak tamamen sona erer. Bu süreç, genellikle 4-6 hafta sürebilir.
3. Perine Bölgesi İyileşmesi
Normal vajinal doğum sırasında meydana gelen yırtıklar veya epizyotomi (doğum kesisi) varsa, bu alanların iyileşmesi için zaman gereklidir. Perine bölgesinin hijyenine dikkat edilmesi, şişliği azaltmak için buz uygulaması ve gerekirse doktor tarafından önerilen ilaçların kullanılması iyileşmeyi destekler.
4. Sezaryen Sonrası İyileşme
Sezaryen doğum yapan anneler için ıyileşme süreci biraz daha uzun olabilir. Ameliyat bölgesindeki dikişlerin enfeksiyon kapmaması için hijyene özen gösterilmelidir. Hafif fiziksel aktiviteler ve doktorun önerdiği çok yüksek olmayan egzersizler, kan dolaşımını hızlandırıp iyileşmeyi hızlandırabilir.
5. Hormonal Değişimler
Gebelik sırasında artan hormon seviyeleri, doğum sonrasında ani bir düşüş gösterir. Bu hormonal değişiklikler, annenin fiziksel ve duygusal durumunu etkileyebilir. Yeterli dinlenme, dengeli beslenme ve destekleyici bir sosyal çevre, bu sürecin daha kolay geçmesini sağlayabilir.
6. Beslenme ve Sıvı Alımı
Doğum sonrası annenin beslenmesi, iyileşme sürecini doğrudan etkiler. Protein, demir, C vitamini ve kalsiyum açısından zengin bir diyet, vücudun kendini yenilemesine yardımcı olur. Ayrıca, yeterli miktarda su tüketmek çok önemlidir; çünkü hem anne sütü üretimi hem de genel metabolizma buna bağlıdır.
7. Kas ve Eklem Sorunları
Gebelik ve doğum, kas ve eklemler üzerinde çok fazla baskı yaratabilir. Özellikle sırt ve karın bölgesindeki kaslar zayıflayabilir. Hafif germe hareketleri ve doktor önerisiyle yapılacak egzersizler, kasların eski gücünü kazanmasına yardımcı olabilir.
8. Uyku ve Dinlenme
Doğum sonrası yeterli uyku almak, fiziksel iyileşme için kritik bir öneme sahiptir. Yeni doğan bebeğin beslenme ve uyku düzeni annenin dinlenmesini zorlaştırabilir. Bu nedenle, annenin mümkün olduğu kadar bebek uyuduğunda dinlenmesi önerilir.
Lohusalık dönemi, bir annenin hem fiziksel hem de duygusal olarak iyileşmesi için önemli bir zaman dilimidir. Bu sürecin doğru yönetilmesi, annenin uzun vadeli sağlığı için çok önemlidir.
Lohusalık Depresyonunda Psikolojik Süreçler
Lohusalık depresyonu, yeni annelerin yaşadığı yaygın ve karmaşık bir duygusal durumdur. Bu durum, hormonal değişiklikler, yaşam tarzındaki köklü değişiklikler ve bireyin psikososyal yapısının bir araya gelmesiyle ortaya çıkabilir. Lohusalık depresyonunda gözlemlenen psikolojik süreçler birçok faktörü kapsamaktadır ve bu faktörlerin her biri annenin ruhsal durumunu çok yönlü olarak etkileyebilir.
1. Hormonal Değişimler ve Ruhsal Dalgalanmalar
Doğum sonrası dönemde östrojen ve progesteron seviyelerinde ani düşüşler yaşanır. Bu hormonal dalgalanmalar, beyindeki nörotransmitterlerin dengesini etkileyerek depresif semptomları tetikleyebilir. Bunun yanı sıra, oksitosin hormonunun bebeğe bağlanma süreci üzerindeki etkisi, annenin duygusal dalgalanmalarına katkıda bulunabilir.
2. Kendilik Algısı ve Yetersizlik Hissi
Yeni bir anne olmak, bireyin kendilik algısını derinden etkiler. Kadın, daha önce deneyimlemediği bir rolü benimsemeye çalışırken, ebeveynlik becerileri konusunda kendini yetersiz hissedebilir. Bu durum, özellikle toplumsal beklentilerin ve çevresel baskıların yoğun olduğu toplumlarda daha belirgin hale gelir. “İyi bir anne olma” kaygısı, bireyin özgüveninde düşüşe ve öz-eleştirilere neden olabilir.
3. Sosyal Destek Eksikliği
Lohusalık depresyonu yaşayan annelerin birçoğu, sosyal destek eksikliği ile başa çıkmaya çalışmaktadır. Yakın çevreden, eşten veya aile üyelerinden yeterli desteği alamamak, annenin yalnızlık hissini arttırabilir. Bu durum, annenin kaygı ve depresif belirtilerini körükleyebilir.
4. Uyku Düzeni ve Yorgunluk
Yenidoğan bebeğin bakımı, annenin uyku düzenini önemli ölçüede etkiler. Uykusuzluk ve kronik yorgunluk, zihinsel dayanıklılığı azaltarak depresyon riskini arttırabilir. Fiziksel bitkinlik ile birlikte zihinsel ve duygusal tükenmişlik, annenin genel psikolojik durumunu olumsuz etkileyebilir.
5. Travmatik Doğum Deneyimi
Bazı anneler için doğum süreci, beklenenden daha zor veya travmatik olabilir. Çocuk doğumunda yaşanan komplikasyonlar, annenin hem fiziksel hem de psikolojik iyilik halini bozabilir. Bu tür bir deneyim, post-travmatik stres bozukluğuna benzeyen belirtilerle birlikte lohusalık depresyonunu daha karmaşık bir hale getirebilir.
6. Anne-Bebek Bağlanması ve Suçluluk Hissi
Lohusalık depresyonu yaşayan anneler, bebekleriyle yeterince bağ kuramadıklarını hissedebilir. Bu durum, annenin kendini daha fazla suçlamasına yol açarak depresif belirtileri derinleştirebilir. Bebeğe karşı sevgi eksikliği hissi, annenin toplum tarafından damgalanma korkusunu arttırabilir.
7. Toplumsal ve Kültürel Faktörler
Toplumsal ve kültürel faktörler, lohusalık depresyonunun şiddetini etkileyebilir. Bazı kültürlerde, yeni annelere yüklenen geleneksel roller ve beklentiler, kadının psikolojik yükünü arttırabilir. “Her şeyin üstesinden gelme” veya “kusursuz anne olma” gibi kültürel inançlar, annenin kendini daha fazla baskı altında hissetmesine neden olabilir.
8. Başa Çıkma Mekanizmaları ve Tedavi Yaklaşımları
Lohusalık depresyonunda başa çıkma mekanizmaları, bireyin psikolojik dayanıklılığı ve çevresel desteklere bağlıdır. Psikoterapi, destek grupları ve ilaç tedavisi gibi yaklaşımlar, lohusalık depresyonunun önlenmesi ve tedavi edilmesinde önemli rol oynar. Annenin duygularını ifade etmesi için alan açmak ve ona destek olmak, iyileşme sürecini hızlandırabilir.
Sonuç olarak, lohusalık depresyonunda psikolojik süreçler birden fazla faktörün etkisiyle şekillenir. Bu sürecin farkında olmak ve annelere gerekli psikolojik desteği sağlamak, hem annenin hem de bebeğin iyilik hali açısından büyük önem taşır.
Bebek Bakımı ve Emzirme
Lohusalık dönemi, hem annenin hem de bebeğin sağlığının yakından izlenmesi gereken bir süreçtir. Bu dönemde bebek bakımı ve emzirme, anne ile bebek arasında sağlıklı bir bağlanma kurulmasını destekleyen en önemli unsurlardır.
1. Bebek Bakımı
- Hijyen: Yenidoğanın hassas cildi için hijyen çok önemlidir. Bez değişimlerinde bebeğin altının iyice temizlenmesi ve nazik bir şekilde kurulaması gerekir. Bebekler her banyodan sonra nazik bir nemlendirici ile nemlendirilmelidir.
- Göbek Bağı Bakımı: Bebeğin göbek bağı, enfeksiyon riskini azaltmak için kuru ve temiz tutulmalıdır. Göbek bağı düşene kadar su ve sabun temasından kaçınılmalı, eczaneden temin edilen antiseptik solüyonlar kullanılabilir.
- Uyku Düzeni: Bebekler ilk haftalarda günün büyük bir kısmında uyurlar. Ancak uyku süresi ve düzeni, her bebek için farklıdır. Bebeğinizı sırt üstü yatırıp, yüzüne yakın yumuşak nesneler bulundurmayarak ani bebek ölümü sendromu (SIDS) riskini azaltabilirsiniz.
- Beslenme: Yenidoğanın beslenmesi, ilk altı ay sadece anne sütü ile olmalıdır. Anne sütü, bebeğin ihtiyacı olan tüm besinleri sağlar ve bağışıklık sistemini destekler.
2. Emzirme
- Emzirme Teknikleri: Doğru emzirme tekniği, hem annenin konforunu artırır hem de bebeğin yeterince beslenmesini sağlar. Bebeğini memeye doğru yerleştirme, emzirme sırasında meme ucu yaralanmalarını ve tıkanıklığı önler.
- Emzirme Sıklığı: Bebekler ilk haftalarda 2-3 saatte bir emzirilmelidir. Bu sıklık, bebeğin kilo alması ve annenin süt üretimini dengede tutması açısından önemlidir.
- Anne Beslenmesi: Annenin dengeli ve besleyici bir diyet uygulaması, anne sütünün kalitesini artırır. Bol su içmek, taze meyve-sebzeler tüketmek ve protein ağırlıklı beslenmek faydalı olacaktır.
- Sorunlarla Başa Çıkma: Emzirme döneminde meme ucu çatları, mastit (meme iltihabı) ve süt tıkanıklığı gibi sorunlar yaşanabilir. Bu gibi durumlarda bir emzirme danışmanından veya doktordan yardım almak önemlidir.
Bebek bakımı ve emzirme döneminde annenin desteklenmesi çok önemlidir. Aile bireylerinin ve yakın çevrenin bu dönemde anneye moral ve fiziksel destek vermesi, annenin kendine güvenini artırarak bebeğine daha iyi bakabilmesine katkı sağlar.
Lohusalıkta Baba ve Aile Desteği
Lohusalık dönemi, annenin hem fiziksel hem de duygusal olarak büyük bir dönüşüm geçirdiği hassas bir süreçtir. Bu dönemde annenin yalnızca fizyolojik ihtiyaçlarının değil, aynı zamanda psikolojik ve duygusal ihtiyaçlarının da karşılanması önemlidir. Baba ve aile üyelerinin bu süreçte sunduğu destek, lohusanın iyilik hali ve bebeğin sağlıklı bir şekilde büyümesi açısından kritik bir rol oynar.
Baba Desteğinin Önemi
Baba, lohusalık döneminde annenin en yakın destekçilerinden biridir. Baba desteği, annenin kendini güvende ve değerli hissetmesine yardımcı olur. Babaların bu süreçte aktif bir şekilde rol alması, anne-bebek bağının güçlenmesine ve annenin postpartum depresyon riskinin azalmasına katkıda bulunabilir. Babaların sağlayabileceği destek türleri şunlardır:
- Fiziksel Destek: Annenin dinlenmesi için zaman yaratmak, ev işlerini paylaşmak veya bebek bakımı görevlerini üstlenmek gibi pratik yardımlar.
- Duygusal Destek: Anneye sevgi ve şefkat göstermek, duygularını paylaşmasına olanak tanımak ve onu dinlemek.
- Bebek Bakımına Katılım: Bebeğin altını değiştirmek, biberonla beslemek veya uyutmak gibi sorumlulukları paylaşmak, annenin üzerindeki yükü hafifletebilir.
Babaların, annenin yaşadığı fiziksel ve duygusal zorlukları anlamaya çalışması, bu dönemi daha kolay atlatmalarına yardımcı olur. Ayrıca, babaların bu süreçteki aktif katılımı, aile bağlarının güçlenmesine de olanak sağlar.
Aile Üyelerinin Rolü
Geniş aile üyelerinin lohusalık sürecinde sunduğu destek de önemlidir. Anneanne, babaanne, kardeşler veya diğer aile bireyleri, annenin üzerindeki yükü azaltabilir ve ona ihtiyaç duyduğu desteği sağlayabilir. Aile üyelerinin rolü şunları içerebilir:
- Pratik Yardımlar: Yemek hazırlama, temizlik işleri veya alışveriş gibi günlük işlerin üstlenilmesi, annenin bebeğiyle daha fazla vakit geçirmesine olanak tanır.
- Manevi Destek: Lohusa annenin duygusal ihtiyaçlarına yanıt vermek, ona moral vermek ve yalnız olmadığını hissettirmek.
- Bebek Bakımına Yardım: Bebeği kucakta tutmak, uyutmak veya annenin kısa bir süre dinlenmesine olanak sağlamak gibi katkılar.
Ancak, aile üyelerinin sağladığı desteğin anne ve baba üzerinde baskı yaratmaması, müdahaleci olmaması önemlidir. Aile üyeleri, anne ve babanın kendi kararlarını almasına saygı göstermeli ve onların ihtiyaçlarını anlamaya çalışmalıdır.
Etkili Bir Destek Sistemi Nasıl Oluşturulur?
Etkili bir destek sistemi oluşturmak için şu unsurlara dikkat edilmelidir:
- İletişim: Aile üyeleri ve baba, annenin ihtiyaçlarını anlamak için açık bir iletişim kurmalıdır.
- Rol Dağılımı: Destek sunan herkesin rolü ve sorumluluğu net bir şekilde belirlenmelidir.
- Empati: Anneye karşı sabırlı ve anlayışlı bir tutum sergilenmelidir.
- Eğitim: Baba ve aile üyeleri, lohusalık dönemi hakkında bilinçlendirilmelidir. Lohusalık sürecindeki zorlukları anlamak ve buna göre davranmak, destek sürecinin etkili olmasını sağlar.
Baba ve aile desteği, yalnızca lohusalık döneminde değil, bebeğin ilk yıllarında da devam etmelidir. Sağlıklı bir aile ortamı, hem anne hem de bebeğin fiziksel ve duygusal sağlığını olumlu yönde etkiler. Bu nedenle, baba ve aile üyelerinin desteği, lohusalık sürecinin ayrılmaz bir parçasıdır.
Sonuç
Lohusalık dönemi, bir annenin hayatında önemli bir dönüm noktasıdır. Bu süreç, hem fiziksel hem de duygusal iyileşme gerektirir. Annenin doğum sonrası bedeninin toparlanması, emzirme sürecinin başlaması ve yeni bir bebekle yaşamaya adapte olması zaman alır. Bu dönemde annenin hem fiziksel hem de psikolojik sağlığına özen gösterilmesi, doğum sonrası depresyon gibi ciddi sorunların önlenmesine yardımcı olur.
Lohusalık dönemi boyunca annenin kendine zaman ayırması, sosyal destek alması ve gerektiğinde profesyonel yardım alması önemlidir. Aile desteği, özellikle babanın rolü, annenin bu süreci sağlıklı bir şekilde atlatmasına büyük katkı sağlar. Sonuç olarak, lohusalık dönemi, bir kadının yeni hayatına uyum sağladığı ve anne-bebek bağının güçlendiği özel bir süreçtir.
Referanslar:
- Doğum Sonrası Lohusalık Döneminin 8 Aşaması
- Kendall-Tackett, K. A. (2007). A new paradigm for depression in new mothers: The central role of inflammation and how breastfeeding and anti-inflammatory treatments protect maternal mental health. International Breastfeeding Journal, 2(6).
- Dennis, C. L., & Ross, L. (2006). Women’s perceptions of partner support and conflict in the development of postpartum depressive symptoms. Journal of Advanced Nursing, 56(6), 588-599.
- Beck, C. T. (2002). The effects of postpartum depression on maternal-infant interaction: A meta-analysis. Nursing Research, 51(5), 368-376.
- O’Hara, M. W., & McCabe, J. E. (2013). Postpartum depression: Current status and future directions. Annual Review of Clinical Psychology, 9, 379-407.
- Yim, I. S., Tanner Stapleton, L. R., Guardino, C. M., Hahn-Holbrook, J., & Dunkel Schetter, C. (2015). Biological and psychosocial predictors of postpartum depression: Systematic review and call for integration. Annual Review of Clinical Psychology, 11, 99-137.
- World Health Organization. (2015). WHO recommendations on postnatal care of the mother and newborn. Geneva: WHO Press.
- Chandra, P. S., Venkatasubramanian, G., & Thomas, T. (2012). Infanticidal ideas and infanticidal behavior in Indian women with severe postpartum psychiatric disorders. The Journal of Nervous and Mental Disease, 200(5), 474-478.
- Field, T. (2010). Postpartum depression effects on early interactions, parenting, and safety practices: A review. Infant Behavior and Development, 33(1), 1-6.
- Stewart, D. E., & Vigod, S. N. (2016). Postpartum depression: Pathophysiology, treatment, and emerging therapeutics. Annual Review of Medicine, 67, 205-220.
- Abdollahi, F., Lye, M. S., Zain, A. M., & Zarghami, M. (2014). Postpartum depression and psycho-socio-demographic predictors. Asia-Pacific Psychiatry, 6(4), 425-434.
- Ip, W. Y., Chan, D., & Chien, W. T. (2009). Childbirth expectations and experiences of Chinese women. Journal of Advanced Nursing, 65(7), 1664-1674.
- Howard, L. M., Molyneaux, E., Dennis, C. L., Rochat, T., Stein, A., & Milgrom, J. (2014). Non-psychotic mental disorders in the perinatal period. The Lancet, 384(9956), 1775-1788.
- Kendall-Tackett, K. (2010). Depression in new mothers: Causes, consequences, and treatment alternatives (2nd ed.). Routledge.
- Bilszta, J. L., Ericksen, J., Buist, A., & Milgrom, J. (2010). Women’s experience of postnatal depression: Beliefs and attitudes as barriers to care. Australian Journal of Advanced Nursing, 27(3), 44-54.
- Grote, N. K., Bridge, J. A., Gavin, A. R., Melville, J. L., Iyengar, S., & Katon, W. J. (2010). A meta-analysis of depression during pregnancy and the risk of preterm birth, low birth weight, and intrauterine growth restriction. Archives of General Psychiatry, 67(10), 1012-1024.
- Robertson, E., Grace, S., Wallington, T., & Stewart, D. E. (2004). Antenatal risk factors for postpartum depression: A synthesis of recent literature. General Hospital Psychiatry, 26(4), 289-295.
- Henshaw, E. J., & Elliott, M. A. (2005). Perceptions of barrier to and facilitators of treatment for perinatal depression. Journal of Obstetric, Gynecologic & Neonatal Nursing, 34(4), 447-456.
- Shorey, S., Dennis, C. L., Bridge, S., Chong, Y. S., & He, H. G. (2018). First-time fathers’ postnatal experiences and support needs: A descriptive qualitative study. Journal of Advanced Nursing, 74(7), 1653-1662.
- Boorman, R. J., Devilly, G. J., Gamble, J., Creedy, D. K., & Fenwick, J. (2014). Childbirth and criteria for traumatic events. Midwifery, 30(2), 255-261.
- Slade, P. (2006). Towards a conceptual framework for understanding post-traumatic stress symptoms following childbirth and implications for further research. Journal of Psychosomatic Obstetrics & Gynecology, 27(2), 99-105.
- Nott, J., & Franklin, J. (1991). Interventions for the prevention and management of postnatal depression. British Journal of Psychiatry, 158(6), 836-837.
- Silverman, M. E., & Loudon, H. (2010). Antenatal depression as a predictor of perinatal depression: A meta-analysis. Journal of Clinical Psychiatry, 71(4), 417-423.
- Wisner, K. L., Sit, D. K., McShea, M. C., et al. (2013). Onset timing, thoughts of self-harm, and diagnoses in postpartum women with screen-positive depression findings. JAMA Psychiatry, 70(5), 490-498.
- Jones, I., & Cantwell, R. (2010). The classification of perinatal mood disorders. International Review of Psychiatry, 22(5), 477-488.
- Murray, L., & Cooper, P. J. (1997). Effects of postnatal depression on infant development. Archives of Disease in Childhood, 77(2), 99-101.
- Logsdon, M. C., Wisner, K. L., & Pinto-Foltz, M. D. (2006). The impact of postpartum depression on mothering. Journal of Obstetric, Gynecologic & Neonatal Nursing, 35(5), 652-658.
- Reck, C., Zietlow, A. L., Müller, M., & Dubber, S. (2016). Perceived parenting stress in the course of postpartum depression: The buffering effect of social support. Archives of Women’s Mental Health, 19(3), 473-481.
- Lefkovics, E., Baji, I., & Rigó, J. (2014). Impact of maternal depression on pregnancies and on early attachment. Infant Mental Health Journal, 35(4), 354-365.
- Rouhe, H., Salmela-Aro, K., Halmesmäki, E., & Saisto, T. (2013). Fear of childbirth according to parity, gestational age, and obstetric history. BJOG: An International Journal of Obstetrics & Gynaecology, 120(1), 44-51.
- Slomian, J., Honvo, G., Emonts, P., Reginster, J. Y., & Bruyère, O. (2019). Consequences of maternal postpartum depression: A systematic review of maternal and infant outcomes. Women’s Health, 15, 1745506519844044.
- Sword, W., Busser, D., Ganann, R., McMillan, T., & Swinton, M. (2008). Women’s care-seeking experiences after postpartum depression. Qualitative Health Research, 18(9), 1161-1173.
- Declercq, E., Sakala, C., Corry, M. P., Applebaum, S., & Herrlich, A. (2013). Listening to mothers III: Pregnancy and childbirth experiences in the United States. Journal of Perinatal Education, 22(2), 9-16.
- Gavin, N. I., Gaynes, B. N., Lohr, K. N., Meltzer-Brody, S., Gartlehner, G., & Swinson, T. (2005). Perinatal depression: A systematic review of prevalence and incidence. Obstetrics and Gynecology, 106(5), 1071-1083.
- https://scholar.google.com/
- https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/