Epilepsi (Sara Hastalığı): 9 Belirtisi, Nedenleri, Tedavisi
Epilepsi, beyindeki sinir hücrelerinin anormal elektriksel aktivitesi nedeniyle oluşan kronik bir nörolojik hastalıktır. Halk arasında “sara” olarak bilinen bu hastalık, dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen karmaşık ve yaşam boyu sürebilen bir durumdur. Farklı nöbet türleriyle karakterizedir ve bu nöbetler bireyden bireye değişiklik gösterebilir. Bazı hastalar, belirgin fiziksel spazmlar yaşarken, bazıları sadece kısa süreli bilinç kaybı yaşayabilir. Hastalığın kökeni, beyindeki elektriksel aktivitenin kontrolsüz şekilde artmasıdır. Bu makalede, epilepsi belirtileri, nedenleri ve tedavi yöntemleri detaylı olarak ele alınacaktır.
Sağlık Bilgisi İçeriği
Epilepsi (Sara Hastalığı): 9 Belirtisi, Nedenleri, Tedavisi
Epilepsi, toplumda yanlış anlaşılmalarla çevrili bir hastalık olabilir. Tarih boyunca birçok kültürde mistik bir hastalık olarak görülmüş, nöbet geçiren bireyler sıklıkla dışlanmıştır. Ancak modern tıbbın gelişimiyle birlikte, hastalığın beyindeki elektriksel dengesizliklerle ilgili olduğu anlaşılmış ve tedavi yöntemleri önemli ölçüde gelişmiştir. Yine de, sosyal damgalama ve yanlış anlaşılmalar devam etmektedir. Bu durum, hastaların sadece fiziksel değil, psikolojik ve sosyal anlamda da mücadele etmesine neden olabilir.
Dünya genelinde her yaştan insanı etkileyebilir ve yaşam kalitesini büyük ölçüde düşürebilir. Özellikle çocuklarda ve yaşlılarda daha yaygın görülmekle birlikte, herhangi bir yaşta başlangıcı mümkündür. Çocukluk çağında epilepsi teşhisi konulan bireyler, eğitim hayatında zorluklar yaşayabilir ve nöbetler sosyal izolasyona yol açabilir. Yetişkinlerde ise iş hayatı ve günlük aktiviteler nöbetler nedeniyle kısıtlanabilir. Bu nedenle, epilepsinin erken teşhisi ve etkin tedavisi büyük önem taşımaktadır.
Hastaların yaşam kalitesini artırmak için hastalıkla ilgili farkındalığın artırılması ve doğru bilgiye ulaşılması gereklidir. Bu yazıda, epilepsi hastalığının nasıl oluştuğu, nedenleri, belirtileri ve en güncel tedavi yöntemleri üzerinde durulacak; ayrıca hastalık ile yaşamanın nasıl daha kolay hale getirilebileceği konusunda ipuçları sunulacaktır.
Epilepsi Nedir?
Epilepsi, beynin elektriksel aktivitesindeki anormal değişikliklerden kaynaklanan kronik bir nörolojik hastalıktır. Bu durum, bireyde tekrar eden nöbetlerle karakterize edilir. Nöbetler, beynin belirli bölgelerinde veya tamamında ani elektriksel boşalmalar sonucu ortaya çıkar ve bireyin bilinç durumu, hareketleri, hisleri veya davranışlarında geçici değişikliklere neden olabilir. Dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen yaygın bir hastalıktır ve tüm yaş gruplarında görülebilir. Ancak genetik faktörler, kafa travmaları, enfeksiyonlar, beyin tümörleri veya inme gibi durumlar, epilepsi gelişiminde önemli rol oynayabilir.
Epilepsi nöbetleri, şiddet ve tür açısından oldukça çeşitlilik gösterebilir. Bazı bireylerde nöbetler hafif kas seğirmeleri veya kısa süreli bilinç kaybı gibi belirtilerle sınırlıyken, diğerlerinde şiddetli kasılmalar ve uzun süreli bilinç kaybı gibi daha ciddi semptomlar görülebilir. Nöbet türleri, beyindeki hangi bölgenin etkilendiğine bağlı olarak parsiyel (odaklı) veya jeneralize (yaygın) olarak sınıflandırılabilir. Bu çeşitlilik, sorunun karmaşık bir hastalık olduğunu ve her birey için farklı bir yönetim stratejisi gerektirdiğini göstermektedir.
Epilepsi, nöbetlerle sınırlı bir durum değildir; bireylerin günlük yaşamında da önemli etkiler yaratabilir. Nöbetlerin ne zaman ve nerede gerçekleşeceğinin öngörülememesi, bireylerde kaygı ve özgüven kaybına yol açabilir. Bunun yanı sıra, hastaların bir kısmında öğrenme güçlükleri, depresyon veya diğer psikolojik problemler gelişebilir. Modern tıbbın sunduğu ilaçlar ve tedavi yöntemleri sayesinde, genellikle kontrol altına alınabilir. Ancak bu durum, bireylerin yaşam boyu sağlık desteği almasını gerektirebilir. Epilepsi, uygun tedavi ve yaşam tarzı düzenlemeleriyle bireylerin üretken ve kaliteli bir yaşam sürdürmesini mümkün kılabilir.
Epilepsi Belirtileri
Epilepsi nöbetleri çok çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir. Hastanın beyin bölgesine, yaşına ve genel sağlık durumuna göre belirtiler değişiklik gösterebilir. Genel olarak, nöbetler iki ana kategoriye ayrılır: parsiyel (odaklanmış) nöbetler ve jeneralize nöbetler.
Parsiyel Nöbetler
Parsiyel nöbetler, beynin sadece belirli bir bölgesinde meydana gelen elektriksel aktivite anormallikleri nedeniyle ortaya çıkar. Bu nöbetler sırasında hasta bilinç kaybı yaşamayabilir veya sadece kısmi bir bilinç kaybı yaşayabilir. Parsiyel nöbetlerin belirtileri şunlar olabilir:
- Belirli bir vücut bölgesinde kasılma
- Ani korku ya da huzursuzluk hissi
- Duyusal değişiklikler (örneğin, garip kokular veya tatlar algılama)
- Kısa süreli bilinç kaybı
- Tekrarlayan hareketler (el, kol veya bacak sallama gibi)
Jeneralize Nöbetler
Jeneralize nöbetler ise beynin her iki yarısında aynı anda başlayan anormal elektriksel aktivitelerden kaynaklanır. Bu nöbetler daha belirgin belirtilerle ortaya çıkar ve hastada bilinç kaybı neredeyse kaçınılmazdır. Jeneralize nöbetlerin alt türleri şunlardır:
- Absans Nöbetleri: Hasta kısa süreli bilinç kaybı yaşar, çevresine tepkisiz kalır. Genellikle 10-15 saniye sürer.
- Tonik-Klonik Nöbetler: Bilinç kaybı, kasların sertleşmesi (tonik faz) ve ardından şiddetli kasılmaların (klonik faz) meydana geldiği nöbetlerdir. Hasta yere düşebilir, dili ısırabilir ve nöbet sonrası bilinç bulanıklığı yaşayabilir.
- Miyoklonik Nöbetler: Kısa süreli, hızlı kas seğirmeleri şeklinde ortaya çıkan nöbetlerdir.
- Atonik Nöbetler: Kas tonusu kaybı nedeniyle hasta aniden yere düşer.
Her nöbet türü farklı semptomlarla ortaya çıkabilir ve bireylerde nöbetlerin şiddeti ile sıklığı değişiklik gösterebilir.
Epilepsi Nedenleri
Genellikle beyin yapısındaki ya da işlevlerindeki bozukluklarla ilişkilidir, ancak hastalığın kesin nedeni her zaman belirlenemeyebilir. Epilepsi nedenleri dört ana kategoride incelenebilir: genetik faktörler, beyin hasarları, enfeksiyonlar ve diğer nörolojik hastalıklar.
1. Genetik Faktörler
Bazı türlerinin genetik olduğu ve aile bireyleri arasında daha sık görüldüğü bilinmektedir. Genetik vakalar, bireyin beyin yapısında nöbetleri tetikleyebilecek bir yatkınlık oluşturabilir. Bilim insanları, epilepsi ile ilişkili birçok genetik mutasyonu tanımlamışlardır, ancak genetik epilepsinin mekanizmaları henüz tam olarak anlaşılamamıştır. Genetik epilepsilerde, genellikle çocukluk döneminde nöbetler başlar.
2. Beyin Hasarları
Beyin travmaları sonucu da gelişebilir. Kafa yaralanmaları, tümörler, beyin enfarktüsü veya doğum sırasında meydana gelen oksijen yetersizliği gibi durumlar, beyinde kalıcı hasarlara yol açabilir ve epilepsiye neden olabilir. Özellikle travmatik beyin yaralanmalarının ardından nöbetler daha sık görülmektedir. Bu türe “semptomatik epilepsi” denir.
3. Enfeksiyonlar
Bazı beyin enfeksiyonları, epilepsi gelişimine zemin hazırlayabilir. Özellikle menenjit, ensefalit ve nörosistiserkoz gibi enfeksiyonlar, beyin dokusunda hasara neden olarak nöbetlerin başlamasına yol açabilir. Bu enfeksiyonlar sırasında beyinde oluşan inflamasyon, sinir hücrelerinin elektriksel aktivitelerini etkileyerek epilepsiye neden olabilir.
4. Diğer Nörolojik Hastalıklar
Bazı nörolojik hastalıklarla da ilişkilidir. Örneğin, Alzheimer hastalığı ve multipl skleroz (MS) gibi hastalıklar, beyinde nöbetlere neden olabilecek değişikliklere yol açabilir. Ayrıca, felç geçiren bireylerde görülme riski de artmaktadır. Beyindeki bu hastalıklar, nöronal işlev bozuklukları nedeniyle epileptik nöbetleri tetikleyebilir.
Epilepsi Teşhisi
Epilepsi teşhisi koymak için çeşitli testler ve yöntemler kullanılmaktadır. Hastalığın teşhisinde nöroloji uzmanları hastanın nöbet geçmişini, aile hikayesini ve tıbbi durumunu göz önünde bulundurur.
En yaygın teşhis araçları şunlardır:
- Elektroensefalogram (EEG): Beynin elektriksel aktivitelerini ölçerek nöbet anormalliklerini tespit etmeye yarayan bir testtir. EEG, en yaygın kullanılan araçtır.
- Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG): Beyindeki yapısal bozuklukları tespit etmek için kullanılır. Beyin tümörleri veya hasarlar bu yöntemle saptanabilir.
- Bilgisayarlı Tomografi (BT): Beyindeki lezyonlar ve diğer yapısal bozuklukları tespit etmek için kullanılır.
- Kan Testleri: Nöbetlere neden olabilecek metabolik bozukluklar veya enfeksiyonlar için yapılabilir.
Epilepsi teşhisi, hastanın yaşam kalitesini artırmak adına erken dönemde konulmalıdır. Özellikle çocuklar için, nöbetlerin kontrol altına alınması onların gelişimi için kritik önem taşır.
Epilepsi Tedavisi
Epilepsi tedavisi, nöbetleri kontrol altına almak ve hastaların yaşam kalitesini artırmak için uygulanan çok yönlü yaklaşımlardan oluşur. Tedavi yöntemleri kişiye özeldir ve hastanın nöbet türüne, nöbetlerin sıklığına, yaşına ve genel sağlık durumuna göre planlanır. Tedavi süreci uzun vadeli olup, multidisipliner bir ekip tarafından yönetilmesi gerekir.
Epilepsi tedavisinde dört ana tedavi yöntemi öne çıkar: antiepileptik ilaçlar, cerrahi müdahale, ketojenik diyet ve nörostimülasyon teknikleri.
1. Antiepileptik İlaçlar (AEİ)
Antiepileptik ilaçlar (AEİ), epilepsili hastalarda en yaygın kullanılan tedavi yöntemidir ve nöbetleri kontrol altına almayı hedefler. Bu ilaçlar, beyindeki sinir hücrelerinin anormal elektriksel aktivitesini baskılayarak nöbet sıklığını ve şiddetini azaltır. Epilepsi hastalarının yaklaşık %70’i, antiepileptik ilaçlarla nöbetlerini kontrol altına alabilir. Ancak, bu ilaçlar semptomları hafifletir, hastalığı tamamen ortadan kaldırmaz.
- İlaç Türleri: Farklı nöbet türlerine göre kullanılan çok sayıda antiepileptik ilaç vardır. Bunlar arasında karbamazepin, valproat, lamotrijin, levetirasetam ve topiramat gibi ilaçlar yer alır. İlaç seçimi, hastanın nöbet türüne, yaşına, diğer sağlık durumlarına ve yan etki profiline bağlıdır.
- Tedavi Süresi: İlaç tedavisi genellikle uzun süreli ve düzenli bir kullanım gerektirir. Hastalar, nöbetler kontrol altına alındığında bile ilaçlarını bırakmamalıdır, çünkü bu durumda nöbetler geri dönebilir. Bazı hastalar ömür boyu ilaç kullanmak zorunda kalabilir.
- Yan Etkiler: AEİ’lerin yan etkileri kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Yaygın yan etkiler arasında baş dönmesi, yorgunluk, kilo alımı, mide bulantısı ve bazen depresyon veya anksiyete gibi psikolojik sorunlar yer alır. Doktorlar, hastaların bu yan etkileri dikkatle izlemelerini ve gerektiğinde ilaç dozajını ayarlamalarını sağlar.
- İlaç Direnci: Bazı hastalar, ilaç tedavisine direnç gösterebilir. Bu durumda, birden fazla ilaç kombinasyonu kullanılabilir veya alternatif tedavi yöntemlerine başvurulabilir. Bu duruma “ilaç dirençli epilepsi” denir ve daha ileri tedavi yöntemleri gerektirir.
2. Cerrahi Müdahale
Cerrahi müdahale, ilaç tedavisine yanıt vermeyen hastalar için bir seçenek olabilir. Cerrahi tedavi genellikle beynin belirli bir bölgesinde nöbetleri tetikleyen yapısal bir sorun (örneğin tümör, beyin yaralanması veya kortikal malformasyon) varsa tercih edilir. Cerrahinin amacı, epilepsiye neden olan anormal beyin dokusunu çıkarmaktır. Cerrahi müdahale için aday olan hastalar, detaylı beyin görüntüleme ve EEG gibi ileri teşhis yöntemleriyle değerlendirilir.
- Temporal Lobektomi: Epilepsi cerrahisinde en yaygın uygulanan yöntemlerden biridir. Beynin temporal lobunda nöbetlerin başladığı bölge tespit edilip çıkarılır. Bu tür cerrahi müdahaleler, özellikle temporal lob epilepsisi olan hastalar için etkili olabilir.
- Lezyonektomi: Beyinde epilepsiye neden olan tümör, yara dokusu veya yapısal bir lezyon tespit edilirse, bu alanın cerrahi olarak çıkarılması nöbetleri durdurabilir.
- Corpus Callosotomy: Beynin iki yarım küresi arasındaki bağlantıyı kesmek için yapılan bir ameliyattır. Bu yöntem, özellikle jeneralize nöbetleri olan ve diğer tedavi yöntemlerine yanıt vermeyen hastalar için kullanılır. Bu cerrahi müdahale, nöbetlerin yayılmasını engelleyebilir.
- Hemispherectomy: Nadir durumlarda, beynin bir yarısında ciddi bir hasar veya epileptik aktivite söz konusu olduğunda, bu yarının çıkarılması gerekebilir. Bu tür ameliyatlar, genellikle şiddetli çocukluk epilepsisi durumlarında uygulanır.
Cerrahi tedavi, başarı oranı yüksek bir yöntem olmakla birlikte, potansiyel riskler taşır. Cerrahi sonrası enfeksiyon, kanama, bilişsel işlevlerde bozulma veya felç gibi komplikasyonlar görülebilir. Bu nedenle, epilepsi cerrahisi için aday olan hastalar çok dikkatli bir değerlendirme sürecinden geçirilir.
3. Ketojenik Diyet
Ketojenik diyet, özellikle çocuklarda görülen ilaçlara dirençli epilepsi tedavisinde kullanılan bir beslenme yöntemidir. Bu diyet, yüksek yağ, düşük karbonhidrat ve orta düzeyde protein içeren bir diyet planıdır. Diyetin amacı, vücudun enerji kaynağı olarak glikoz yerine ketonları kullanmasını sağlamak ve böylece nöbetlerin sıklığını ve şiddetini azaltmaktır.
- Diyetin İşleyişi: Ketojenik diyet, vücutta ketozis adı verilen bir duruma yol açar. Bu, vücudun enerji üretmek için yağları parçaladığı ve ketonlar oluşturduğu bir süreçtir. Ketozis sırasında beynin elektriksel aktiviteleri dengelenebilir ve nöbetler azalabilir.
- Etkililik: Çalışmalar, ketojenik diyetin bazı çocuklarda nöbetleri %50’den fazla azalttığını göstermektedir. Ancak diyet, sıkı bir takip gerektirir ve yan etkiler (kabızlık, düşük enerji seviyeleri, böbrek taşları) ortaya çıkabilir.
- Diyetin Takibi: Ketojenik diyetin uygulanması genellikle bir diyetisyen ve nörolog tarafından sıkı bir şekilde takip edilir. Diyetin etkili olabilmesi için, her öğünün dikkatle planlanması ve kalori dengesinin titizlikle hesaplanması gerekir.
4. Vagal Sinir Stimülasyonu (VNS)
Vagal sinir stimülasyonu (VNS), ilaç tedavisine dirençli epilepsi vakalarında kullanılan bir nörostimülasyon yöntemidir. Bu tedavi, vagus sinirine yerleştirilen küçük bir cihaz aracılığıyla çalışır. Cihaz, sinir uyarılarını düzenleyerek beynin elektriksel aktivitelerini kontrol altına alır ve nöbet sıklığını azaltır.
- Uygulama: Vagal sinir stimülasyon cihazı, küçük bir cerrahi işlemle hastanın göğüs bölgesine yerleştirilir. Bu cihaz, belli aralıklarla vagus sinirine elektriksel uyarılar gönderir ve nöbetleri baskılamaya yardımcı olur.
- Etkililik: VNS, özellikle ilaç tedavisine yanıt vermeyen ve cerrahi müdahale için uygun olmayan hastalarda nöbetleri %20-50 oranında azaltabilir. Ancak, VNS cihazı nöbetleri tamamen durdurmaz; sadece sıklığını ve şiddetini hafifletir.
- Yan Etkiler: VNS tedavisinin yan etkileri arasında ses kısıklığı, boğazda rahatsızlık ve nefes almada zorluk yer alabilir. Ancak bu yan etkiler genellikle hafif ve geçicidir.
5. Derin Beyin Stimülasyonu (DBS)
Derin beyin stimülasyonu (DBS), beyindeki belirli alanlara elektrot yerleştirilerek uygulanan bir nörostimülasyon tedavisidir. Elektrotlar, anormal elektriksel aktiviteleri düzenleyerek nöbetlerin kontrol altına alınmasını sağlar. DBS tedavisi, özellikle ilaç tedavisine dirençli ve cerrahi müdahale için uygun olmayan hastalarda kullanılabilir.
- Uygulama: Bu yöntem, Parkinson hastalığında yaygın olarak kullanılan bir teknikten esinlenmiştir. Beynin talamus veya diğer nöbet odaklı bölgelerine elektrotlar yerleştirilir ve cihaz elektriksel sinyaller göndererek nöbetleri baskılar.
- Etkililik: DBS, bazı hastalarda nöbetlerin %40-50 oranında azalmasına yol açabilir. Ancak, nöbetlerin tamamen ortadan kalkması garanti edilmez.
- Yan Etkiler: Bu yöntem de cerrahi bir işlem olduğundan, enfeksiyon ve kanama riski taşır. Ayrıca elektrotların yanlış yerleştirilmesi durumunda, nörolojik fonksiyonlarda bozulma görülebilir.
Epilepsi Tedavisinde Yeni Gelişmeler
Epilepsi tedavisinde teknolojinin ilerlemesiyle birlikte yeni tedavi yöntemleri de gelişmektedir. Özellikle genetik araştırmalar, bazı türlerin gen tedavisi ile tedavi edilebileceğini göstermektedir. Ayrıca nöbetlerin önceden tahmin edilmesine yönelik geliştirilen yapay zeka algoritmaları ve implantlar, gelecekte tedavide devrim yaratabilir.
Epilepsi tedavisinde en önemli adım, hastaya özgü bir tedavi planı oluşturmak ve nöbetlerin kontrol altına alınması için farklı yöntemleri denemekten kaçınmamaktır. Özellikle multidisipliner bir yaklaşım, hastaların yaşam kalitesini artırabilir ve nöbetleri kontrol altına alabilir.
Epilepsi ile Yaşam
Hastaların yaşamları, nöbetlerin sıklığına ve şiddetine bağlı olarak farklılık gösterebilir. Ancak hastalığın doğru yönetimi ile hastalar normal bir yaşam sürdürebilir. Hastaların nöbet tetikleyicilerini tanımaları ve nöbet öncesi belirtileri anlamaları önemlidir. Ayrıca, düzenli doktor kontrolleri ve ilaçların doğru kullanımı, nöbetlerin kontrol altında tutulmasında büyük rol oynar.
Hastalığın sosyal boyutu da önemli bir yer tutar. Epilepsi hastalarının toplum tarafından dışlanmaması ve hastalığın damgalanmasının önlenmesi için farkındalık artırıcı çalışmalara ihtiyaç vardır. Eğitim kurumlarında, iş yerlerinde ve sosyal çevrelerde epilepsi konusunda bilgi sahibi olmak, hastaların yaşamlarını kolaylaştırabilir.
Sonuç
Epilepsi, dünyada milyonlarca insanı etkileyen, karmaşık ancak yönetilebilir bir nörolojik hastalıktır. Nöbetlerin sıklığı, şiddeti ve türü her bireyde farklılık gösterdiği için epilepsi, kişiye özel bir yaklaşım gerektirir. Günümüzde modern tıbbın sunduğu ilaç tedavileri, nörolojik cerrahi yöntemler ve yaşam tarzı değişiklikleri sayesinde birçok epilepsi hastası, nöbetlerini kontrol altına alarak yaşam kalitelerini artırabilir. Ancak, epilepsi sadece fiziksel bir durum değildir; hastalığın bireyin psikolojik ve sosyal hayatındaki etkileri de dikkate alınmalı ve bütüncül bir tedavi yaklaşımı benimsenmelidir.
Epilepsi ile yaşayan bireylerin, toplumda karşılaştıkları önyargılar ve damgalanma, hastalığın yönetimini zorlaştıran önemli sorunlar arasında yer alır. Bu nedenle, epilepsi hakkında farkındalık oluşturmak ve toplumun bilgi seviyesini artırmak büyük önem taşır. Eğitim ve bilinçlendirme kampanyaları, epilepsi hastalarının karşılaştıkları ayrımcılığı azaltabilir ve onların daha özgür bir yaşam sürmelerine yardımcı olabilir. Ayrıca, aile desteği ve profesyonel sağlık ekiplerinin rehberliği, epilepsi hastalarının nöbetlerle başa çıkmasını kolaylaştırır ve hastalıkla daha etkin bir şekilde mücadele etmelerine olanak tanır.
Sonuç olarak, epilepsi, doğru teşhis, etkili tedavi ve destekleyici yaklaşımlarla yönetilebilen bir hastalıktır. Ancak, tedavi sürecinin başarısı sadece tıbbi müdahalelere değil, aynı zamanda bireyin yaşam tarzına ve sosyal çevresine de bağlıdır. Epilepsi ile yaşayan bireylerin yaşam kalitesini artırmak ve onları topluma daha iyi entegre etmek için sadece sağlık sektörü değil, toplumun tüm kesimleri ortak bir sorumluluk taşımalıdır. Bu bütüncül yaklaşım, epilepsiyi yalnızca bir sağlık problemi olarak değil, bireyin tüm yaşamını etkileyen bir durum olarak ele almayı ve çözüm yollarını bu doğrultuda geliştirmeyi gerektirir.
Referanslar:
- Epilepsi (Sara Hastalığı): 9 Belirtisi, Nedenleri, Tedavisi
- Fisher, R. S., et al. (2014). The new definition of epilepsy. Epilepsy, 55(4), 475-482.
- Engel, J., Jr. (2001). A proposed diagnostic scheme for people with epileptic seizures and with epilepsy. Epilepsy, 42(6), 796-803.
- Thurman, D. J., et al. (2011). The burden of premature mortality in epilepsy. Epilepsy, 52(Suppl 2), 16-25.
- Sander, J. W. (2003). The epidemiology of epilepsy revisited. Current Opinion in Neurology, 16(2), 165-170.
- Kwan, P., & Brodie, M. J. (2000). Early identification of refractory epilepsy. The New England Journal of Medicine, 342(5), 314-319.
- Löscher, W., et al. (2013). The enigma of the latent period in the development of symptomatic acquired epilepsy. Epilepsy Research, 97(3), 267-292.
- Vezzani, A., et al. (2011). Inflammation and epilepsy. Nature Reviews Neurology, 7(1), 31-40.
- Perucca, P., & Perucca, E. (2019). Identifying and managing adverse effects of antiepileptic drugs. Current Opinion in Neurology, 32(2), 305-310.
- Devinsky, O., et al. (2018). Cannabidiol: Pharmacology and potential therapeutic role in epilepsy and other neuropsychiatric disorders. Epilepsy, 59(5), 802-813.
- Laxer, K. D., et al. (2014). The consequences of refractory epilepsy and its treatment. Epilepsy & Behavior, 37, 59-70.
- Fisher, R. S., et al. (2017). Operational classification of seizure types by the International League Against Epilepsy. Epilepsy, 58(4), 522-530.
- Löscher, W. (2017). Drug resistance in epilepsy: Clinical impact, potential mechanisms, and new innovative treatment options. Pharmacological Reviews, 69(1), 68-100.
- Ben-Ari, Y., & Holmes, G. L. (2005). The multiple facets of gamma-aminobutyric acid dysfunction in epilepsy. Current Opinion in Neurology, 18(2), 141-145.
- Wallace, H., et al. (1998). Mortality in epilepsy: A continuing problem. Epilepsy, 39(11), 1143-1149.
- Löscher, W., et al. (2020). Epileptogenesis and experimental models of epilepsy. Progress in Neurobiology, 182, 101660.
- Helmstaedter, C., & Witt, J. A. (2017). Clinical neuropsychology in epilepsy: Theoretical and practical issues. Handbook of Clinical Neurology, 138, 153-178.
- Brooks-Kayal, A. R., et al. (2013). Issues surrounding development of antiepileptic drugs. Epilepsy, 54(Suppl 4), 24-34.
- Blume, W. T., et al. (2001). Glossary of descriptive terminology for ictal semiology. Epilepsy, 42(9), 1212-1218.
- Shorvon, S., & Guerrini, R. (2014). The causes of epilepsy: Common and uncommon causes in adults and children. Cambridge University Press.
- McIntosh, A., et al. (2001). Risk factors for mortality in epilepsy: A population-based study. Epilepsy, 42(3), 287-290.
- Kwan, P., et al. (2010). Drug-resistant epilepsy. The New England Journal of Medicine, 362(10), 919-926.
- Theodore, W. H., & Fisher, R. S. (2004). Brain stimulation for epilepsy. The Lancet Neurology, 3(2), 111-118.
- Elger, C. E., et al. (2004). Memory deficits associated with epilepsy. Epilepsy, 45(Suppl 2), 13-18.
- Wieser, H. G., et al. (2001). ILAE Commission on Neurosurgery of Epilepsy. Epilepsy, 42(6), 769-775.
- Dugan, P., & Carlson, C. (2019). Advances in epilepsy genetics and genomics. Neurology Genetics, 5(3), e317.
- Engel, J., Jr., et al. (2012). Seizure and epilepsy: Definitions and classifications. Cold Spring Harbor Perspectives in Medicine, 2(10), a006437.
- Cross, J. H., et al. (2013). Epilepsy in infants and children. The Lancet, 382(9903), 149-161.
- Sillanpää, M., et al. (2014). Long-term prognosis of seizures with onset in childhood. The New England Journal of Medicine, 371(25), 2442-2448.
- Pitkänen, A., & Sutula, T. P. (2002). Is epilepsy a progressive disorder? Trends in Neurosciences, 25(11), 609-616.
- Ryvlin, P., et al. (2013). Mortality and SUDEP in epilepsy. The Lancet Neurology, 12(9), 925-935.
- Perucca, E., & Tomson, T. (2011). The pharmacological treatment of epilepsy in adults. The Lancet Neurology, 10(5), 446-456.
- Devinsky, O., et al. (2018). Sudden unexpected death in epilepsy: Mechanisms and new methods for identifying patients at risk. The Lancet Neurology, 17(9), 784-795.
- Berg, A. T., et al. (2012). Revised terminology and concepts for organization of seizures and epilepsy. Epilepsy, 51(4), 676-685
- https://scholar.google.com/
- https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/
- https://www.researchgate.net/
- https://www.mayoclinic.org/
- https://www.nhs.uk/
- https://www.webmd.com/