Görme Kaybı Neden Olur? Görme Kaybı Nasıl Tedavi Edilir?

Görme kaybı, bireylerin günlük yaşamlarını derinden etkileyen ciddi bir sağlık sorunudur. Dünyada milyonlarca insan bu durumla karşı karşıya kalmaktadır. Görme kaybı, tamamen körlüğe yol açabileceği gibi, kısmi görme kaybı şeklinde de kendini gösterebilir. Bu durum, insanların sosyal yaşamlarını, iş hayatlarını ve genel yaşam kalitelerini olumsuz etkileyebilir. Görme kaybı çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir ve her yaş grubunda görülebilir. Ancak, erken teşhis ve doğru tedavi yöntemleri ile birçok durumda görme kaybının ilerlemesi durdurulabilir veya tamamen tedavi edilebilir. Bu makalede, görme kaybının başlıca nedenleri, nasıl teşhis edildiği ve tedavi yöntemleri detaylı bir şekilde ele alınacaktır.

Görme Kaybı Neden Olur? Görme Kaybı Nasıl Tedavi Edilir?

Görme kaybının en yaygın nedenleri arasında yaşa bağlı makula dejenerasyonu, diyabetik retinopati, glokom ve katarakt bulunmaktadır. Bunların her biri, görme fonksiyonlarının bozulmasına neden olabilecek farklı mekanizmalarla çalışır. Bu nedenlerin anlaşılması, görme kaybının önlenmesi ve tedavisinde kritik bir rol oynar. Örneğin, yaşa bağlı makula dejenerasyonu, özellikle yaşlı nüfusta yaygın olarak görülürken, diyabetik retinopati genellikle uzun süreli diyabet hastalarında ortaya çıkar. Glokom ise göz içi basıncının artması sonucu optik sinirin zarar görmesiyle oluşur ve tedavi edilmediğinde kalıcı körlüğe yol açabilir.

Tedavi seçenekleri, görme kaybının nedenine ve şiddetine bağlı olarak değişiklik gösterir. Bazı durumlarda cerrahi müdahale gerekli olabilirken, diğer durumlarda ilaç tedavisi, lazer tedavisi veya göz içi enjeksiyonlar gibi yöntemler uygulanabilir. Ayrıca, görme rehabilitasyonu da görme kaybı yaşayan bireyler için önemli bir destek sunar. Bu tedavi yöntemleri, bireylerin kalan görme kapasitelerini en iyi şekilde kullanmalarını sağlayarak, günlük yaşamlarında daha bağımsız olmalarına yardımcı olabilir. Makalede, bu tedavi yöntemlerinin yanı sıra, görme kaybının önlenmesi için alınabilecek önlemler ve yaşam tarzı değişiklikleri de tartışılacaktır.

Görme Kaybı Neden Olur? Görme Kaybı Nasıl Tedavi Edilir?

Görme Kaybı Nedenleri Nelerdir?

Görme kaybı, farklı mekanizmalarla ortaya çıkan birçok göz hastalığının veya dış etkenin sonucu olarak gelişebilir. İşte bu durumun en yaygın nedenlerini daha detaylı bir şekilde inceleyelim:

1. Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu (YBMD)

Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu (YBMD), özellikle ileri yaşlardaki bireylerde merkezi görme kaybına yol açan yaygın bir göz hastalığıdır. Makula, retinanın merkezinde bulunan ve ince ayrıntıları görmemizi sağlayan bölgedir. YBMD’de, bu bölge zamanla hasar görür ve bu durum merkezi görme kaybına yol açar. YBMD’nin iki ana formu vardır: “kuru” ve “ıslak” tip. Kuru tip, makulanın incelmesi ve pigment değişiklikleri ile karakterizedir ve daha yaygındır. Islak tip ise anormal kan damarlarının makula altında büyümesi ve sızıntı yapması ile ortaya çıkar, bu da daha hızlı ve ciddi görme kaybına neden olabilir. YBMD, yaşlanma sürecinin doğal bir sonucu olarak görülmekle birlikte, genetik yatkınlık, sigara kullanımı ve beslenme alışkanlıkları gibi faktörler de hastalığın gelişiminde rol oynayabilir.

2. Katarakt

Katarakt, göz merceğinin saydamlığını kaybederek bulanıklaşması sonucu oluşur ve bu da görme kalitesini ciddi şekilde etkiler. Katarakt, genellikle yaşlanma süreciyle ilişkilendirilir; bu nedenle yaşlı nüfusta oldukça yaygındır. Ancak, doğuştan gelen katarakt, travma sonrası gelişen katarakt ve bazı ilaçlara bağlı olarak gelişen katarakt gibi diğer türleri de bulunmaktadır. Katarakt, erken evrelerinde görme yetisini hafifçe etkilerken, ilerleyen aşamalarda bulanık ve sisli bir görüşe neden olabilir. Gözlük ya da kontakt lensler, bu durumun etkilerini hafifletmede etkisiz hale geldiğinde, katarakt ameliyatı genellikle en etkili tedavi seçeneği olarak değerlendirilir. Katarakt ameliyatı, bulanıklaşmış doğal merceğin çıkarılarak yerine yapay bir lens yerleştirilmesini içerir.

3. Glokom

Glokom, optik sinir hasarına yol açan bir grup göz hastalığını ifade eder. Bu hastalıklarda genellikle göz içi basıncı (oküler hipertansiyon) artar, bu da optik sinire zarar vererek görme kaybına yol açar. Glokomun en yaygın tipi olan açık açılı glokom, sinsi bir şekilde ilerler ve genellikle erken evrelerde belirgin semptomlar göstermez. Hastalar genellikle periferik görme kaybı yaşamaya başladığında glokom fark edilir hale gelir. Tedavi edilmediği takdirde, glokom merkezi görme kaybına ve hatta körlüğe neden olabilir. Glokomun tedavisi genellikle göz damlaları, oral ilaçlar, lazer tedavisi veya cerrahi müdahaleyi içerir. Düzenli göz kontrolleri, glokomun erken teşhis edilmesi ve etkili bir şekilde yönetilmesi için hayati önem taşır.

4. Diyabetik Retinopati

Diyabetik retinopati, uzun süreli diyabetin bir sonucu olarak ortaya çıkan ciddi bir göz komplikasyonudur. Yüksek kan şekeri seviyeleri, retinada bulunan ince kan damarlarına zarar verir, bu da görme kaybına yol açabilecek kanamalara, sıvı sızıntılarına ve anormal damar büyümelerine neden olur. Diyabetik retinopatinin erken evrelerinde genellikle belirgin bir semptom görülmez, ancak hastalık ilerledikçe bulanık görme, görme alanında lekeler veya tamamen görme kaybı gibi semptomlar ortaya çıkabilir. Diyabetik retinopatinin tedavisi, kan şekerinin sıkı kontrolü, lazer tedavisi ve anti-VEGF ilaçları gibi yöntemlerle yapılır. Erken teşhis ve tedavi, bu hastalığın ilerlemesini durdurmak veya yavaşlatmak için çok önemlidir.

5. Retina Dekolmanı

Retina dekolmanı, retinanın altındaki destekleyici tabakadan ayrılması sonucu oluşan bir durumdur ve acil müdahale gerektirir. Retina, gözün arka kısmında bulunan ışığa duyarlı bir dokudur ve ışığı sinir sinyallerine çevirerek beyne iletir. Retina dekolmanı, gözdeki bir yırtık veya delik nedeniyle sıvının retina altına sızmasıyla başlar ve bu da retinanın yerinden ayrılmasına neden olur. Retina dekolmanının belirtileri arasında ışık çakmaları, ani ve yoğun siyah noktalar (uçuşmalar) ve görme alanında karanlık bir perde gibi görülen kayıplar yer alır. Tedavi edilmezse, retina dekolmanı kalıcı görme kaybına neden olabilir. Tedavi genellikle cerrahi müdahale ile yapılır ve retinanın eski yerine yerleştirilmesi sağlanır.

6. Göz Yaralanmaları

Göz yaralanmaları, fiziksel travma, kimyasal maddelerle temas veya cerrahi komplikasyonlar sonucu meydana gelebilir ve ani görme kaybına yol açabilir. Göz bölgesine alınan darbeler, özellikle kornea ve retinada hasar oluşturabilir. Ayrıca, gözde kimyasal yanıklar da ciddi komplikasyonlara neden olabilir ve hızlı bir şekilde tedavi edilmediğinde kalıcı görme kaybı riski taşır. Yaralanmaların derecesine bağlı olarak, tedavi seçenekleri arasında cerrahi müdahaleler, koruyucu gözlük kullanımı ve yara bakımının optimize edilmesi yer alır. Özellikle spor yaparken veya tehlikeli işlerde çalışırken koruyucu gözlük takmak, göz yaralanmalarını önlemede büyük önem taşır.

Bu nedenler, görme kaybının yaygın sebeplerinden sadece birkaçını oluşturmaktadır. Erken teşhis ve tedavi, bu tür durumların ilerlemesini önlemede ve görme yetisini korumada kilit rol oynar. Düzenli göz kontrolleri, risk faktörlerinin belirlenmesi ve gerekli önlemlerin alınması, görme kaybını önlemek için atılması gereken adımlardır.

Görme Kaybı Neden Olur? Görme Kaybı Nasıl Tedavi Edilir?

Görme Kaybının Teşhisi

Görme kaybının teşhisi, altta yatan nedenin belirlenmesi ve uygun tedavi yöntemlerinin uygulanabilmesi için kritik bir adımdır. Teşhis süreci, hastanın tıbbi geçmişinin alınması, göz muayenesi ve gerekirse ileri görüntüleme tekniklerinin kullanılmasıyla gerçekleştirilir. Bu süreç, detaylı ve sistematik bir yaklaşım gerektirir. Görme kaybının teşhisi genellikle aşağıdaki adımlarla yapılır:

1. Tıbbi Geçmiş ve Semptomların Değerlendirilmesi

Teşhis sürecinin ilk adımı, hastanın tıbbi geçmişinin ve semptomlarının detaylı bir şekilde değerlendirilmesidir. Hastanın görme kaybının ne zaman başladığı, kaybın ani mi yoksa kademeli mi olduğu, her iki gözde mi yoksa tek bir gözde mi meydana geldiği gibi bilgiler büyük önem taşır. Ayrıca, hastanın diyabet, hipertansiyon, migren gibi mevcut sistemik hastalıkları ve kullandığı ilaçlar da değerlendirilir. Bu bilgiler, görme kaybının olası nedenlerini daraltmak için gereklidir.

2. Göz Muayenesi

Göz muayenesi, görme kaybının teşhisinde en önemli adımdır. Göz doktoru, bir dizi test ve inceleme yaparak göz sağlığını değerlendirir:

  • Görme Keskinliği Testi: Hastanın her iki gözde de ne kadar net gördüğünü ölçmek için yapılan bu test, görme kaybının derecesini belirler.
  • Göz Tansiyonu Ölçümü (Tonometri): Göz içi basıncını ölçmek için kullanılan bu test, glokom gibi yüksek göz tansiyonu ile ilişkili durumların teşhisinde önemlidir.
  • Göz Bebeği Genişletme (Dilatasyon): Göz bebeklerinin genişletilmesi, retina ve optik sinir gibi gözün iç yapılarını daha ayrıntılı bir şekilde incelemeye olanak tanır. Bu işlem sırasında göz bebeğine damlalar damlatılır ve göz doktoru, oftalmoskop adı verilen bir aletle retinayı inceler.
  • Biyomikroskopi (Slit-Lamp Muayenesi): Bu mikroskopik muayene yöntemi, gözün ön ve arka bölümlerini detaylı bir şekilde incelemek için kullanılır. Kornea, iris, lens ve retinanın değerlendirilmesi, katarakt, retina dekolmanı ve makula dejenerasyonu gibi durumların teşhisinde önemlidir.

3. Görme Alanı Testleri

Görme alanı testleri, hastanın çevresel görüşünü değerlendirmek için kullanılır. Bu testler, özellikle glokom ve beyin tümörleri gibi durumların teşhisinde kritiktir. Görme alanı testinde, hastaya belirli noktalarda ışık parlamaları gösterilir ve hastanın bu ışıkları görüp görmediği kaydedilir. Görme alanında anormallikler tespit edilirse, bu durum altta yatan bir hastalığın varlığını gösterebilir.

4. Görme Siniri ve Retina Değerlendirmesi

Optik koherens tomografi (OCT) gibi ileri görüntüleme teknikleri, retinanın ve görme sinirinin detaylı değerlendirilmesi için kullanılır. OCT, retinanın katmanlarını yüksek çözünürlükte görüntüleyerek makula dejenerasyonu, diyabetik retinopati ve glokom gibi hastalıkların erken teşhisinde yardımcı olur. Görme sinirinin hasar görüp görmediğini değerlendirmek için de kullanılır.

5. Elektrofizyolojik Testler

Elektrofizyolojik testler, görme sisteminin elektriksel aktivitelerini ölçmek için kullanılır. Elektroretinografi (ERG) ve görsel uyarılmış potansiyeller (VEP) gibi testler, retina ve görme siniri fonksiyonlarını değerlendirmede önemlidir. Bu testler, özellikle kalıtsal göz hastalıkları ve sinir sistemi ile ilişkili görme bozukluklarının teşhisinde kullanılır.

6. Kan Testleri ve Genetik Testler

Bazı durumlarda, görme kaybının nedeni sistemik bir hastalık olabilir. Bu durumda kan testleri, hastanın genel sağlık durumunu değerlendirmek ve diyabet, enfeksiyonlar veya otoimmün hastalıklar gibi sistemik hastalıkları tespit etmek için kullanılır. Ayrıca, genetik testler, kalıtsal göz hastalıklarının teşhisinde önemli bir rol oynar. Örneğin, retinitis pigmentosa gibi kalıtsal retina hastalıklarının tanısında genetik testler kullanılabilir.

7. Nörolojik Değerlendirme

Görme kaybı bazen merkezi sinir sistemi ile ilgili olabilir. Bu durumda, nörolojik değerlendirme ve beyin görüntüleme teknikleri (MRI veya CT taramaları) kullanılarak beyin tümörleri, inme veya optik nörit gibi nörolojik durumlar incelenir. Bu tür değerlendirmeler, özellikle ani gelişen görme kaybı vakalarında hayati önem taşır.

Görme Kaybı Neden Olur? Görme Kaybı Nasıl Tedavi Edilir?

Görme Kaybı Tedavisi

Görme kaybı tedavisi, altta yatan nedenlerin belirlenmesi ve bu nedenlere yönelik uygun tedavi yöntemlerinin uygulanması ile mümkündür. Tedavi, görme kaybının tamamen geri döndürülebilir olup olmadığına, hastalığın ilerleme hızına ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak değişir. Görme kaybı tedavisi genel olarak cerrahi müdahaleler, ilaç tedavisi, lazer tedavisi, görme rehabilitasyonu ve yaşam tarzı değişiklikleri gibi farklı yöntemleri içerir. İşte bu tedavi yöntemlerinin detaylı bir incelemesi:

1. Cerrahi Müdahaleler

Cerrahi müdahale, görme kaybının en yaygın nedenlerinden biri olan kataraktın tedavisinde en etkili yöntemdir. Katarakt ameliyatı, gözün doğal lensinin çıkarılması ve yerine yapay bir lensin yerleştirilmesi işlemidir. Bu cerrahi işlem, genellikle lokal anestezi altında gerçekleştirilir ve hastalar genellikle aynı gün taburcu edilir. Katarakt ameliyatı sonrası görme genellikle hızlı bir şekilde iyileşir ve hastalar günlük aktivitelerine kısa sürede dönebilir.

Retina dekolmanı gibi acil göz durumlarında da cerrahi müdahale gereklidir. Retina dekolmanı, retinanın altındaki tabakalardan ayrılması durumudur ve bu durum derhal tedavi edilmezse kalıcı körlüğe yol açabilir. Cerrahi müdahale, retinayı eski yerine yerleştirmek ve bu durumu düzeltmek için gereklidir. Retina dekolmanı cerrahisinde, skleral çökertme, gaz tamponadı ve vitrektomi gibi yöntemler kullanılabilir. Bu yöntemler, retinanın yerine oturtulmasına ve görme yetisinin korunmasına yardımcı olur.

2. İlaç Tedavisi

İlaç tedavisi, özellikle glokom ve diyabetik retinopati gibi hastalıklarda önemli bir rol oynar. Glokom, göz içi basıncının artmasıyla optik sinirin hasar görmesi sonucu ortaya çıkar. Bu durumda, göz içi basıncı düşürmek için göz damlaları kullanılır. Bu damlalar, ya gözdeki sıvı üretimini azaltır ya da sıvı drenajını artırarak basıncı düşürür. Ayrıca, bazı glokom vakalarında oral ilaçlar veya enjeksiyonlar da kullanılabilir.

Diyabetik retinopati tedavisinde, kan şekeri seviyesini kontrol altında tutmak en önemli faktördür. Yüksek kan şekeri seviyeleri, retina damarlarına zarar vererek görme kaybına yol açar. Diyabetik retinopati tedavisinde insülin ve oral antidiyabetik ilaçlar kullanılabilir. Ayrıca, bazı durumlarda retina üzerindeki ödemi azaltmak veya yeni damar oluşumunu engellemek için intravitreal enjeksiyonlar da uygulanabilir.

3. Lazer Tedavisi

Lazer tedavisi, diyabetik retinopati ve yaşa bağlı makula dejenerasyonu (YBMD) gibi durumlarda etkili bir tedavi yöntemidir. Lazer tedavisi, hasarlı retina dokusunu onarmak veya anormal damarların büyümesini engellemek için kullanılır. Özellikle diyabetik retinopati tedavisinde, panretinal fotokoagülasyon adı verilen bir lazer tedavisi, retina üzerindeki anormal damarların yok edilmesinde oldukça etkilidir.

Makula dejenerasyonu tedavisinde de lazer kullanımı mümkündür. Özellikle yaşa bağlı makula dejenerasyonunun “ıslak” formunda, retinanın altında anormal damarların oluşması söz konusudur. Bu damarlar kan sızdırarak merkezi görmeyi bozar. Lazer tedavisi ile bu damarlar yok edilerek hastalığın ilerlemesi yavaşlatılabilir. Bununla birlikte, bu tedavi genellikle görmeyi tamamen geri getirmez, ancak hastalığın ilerlemesini durdurabilir.

4. Görme Rehabilitasyonu

Tamamen iyileştirilemeyen görme kaybı vakalarında, hastaların günlük yaşamlarını sürdürebilmeleri için görme rehabilitasyonu devreye girer. Bu süreç, görme kaybı yaşayan bireylerin, kalan görme yetilerini en iyi şekilde kullanmalarını sağlamak amacıyla tasarlanmış bir dizi terapi ve destekleyici araçtan oluşur.

Görme rehabilitasyonunda kullanılan araçlar arasında büyüteçler, özel tasarım gözlükler ve elektronik cihazlar yer alır. Örneğin, büyüteçler küçük yazıları okumayı kolaylaştırırken, yüksek kontrastlı ekranlar ve sesli kitaplar, günlük aktivitelerde yardımcı olabilir. Rehabilitasyon süreci ayrıca hastalara, çevrelerini daha güvenli ve etkili bir şekilde kullanmayı öğretmeyi amaçlar. Bu kapsamda, evdeki mobilyaların yerleşimi, aydınlatma ve hareket yollarının düzenlenmesi gibi konularda da eğitim verilir.

Görme rehabilitasyonu ayrıca psikolojik destek de içerir. Görme kaybı yaşayan bireylerin duygusal zorluklar yaşaması yaygındır. Bu nedenle, rehabilitasyon sürecinde, bireylerin bu duruma duygusal olarak uyum sağlamalarına yardımcı olmak için danışmanlık hizmetleri sunulur. Bu hizmetler, hastaların özgüvenlerini geri kazanmalarına ve bağımsız yaşam becerilerini geliştirmelerine yardımcı olabilir.

5. Yaşam Tarzı Değişiklikleri

Görme kaybını önlemek ve tedavi etmek için yaşam tarzı değişiklikleri büyük önem taşır. Özellikle diyabet ve hipertansiyon gibi sistemik hastalıkların yönetimi, göz sağlığını doğrudan etkiler. Diyabetli bireylerde kan şekeri seviyesinin kontrol altında tutulması, diyabetik retinopati riskini azaltır. Aynı şekilde, yüksek tansiyonun kontrolü, glokom ve diğer göz hastalıkları riskini azaltabilir.

Sağlıklı bir beslenme düzeni, göz sağlığını korumada önemli bir faktördür. Antioksidanlar, omega-3 yağ asitleri ve lutein gibi besin maddeleri, göz sağlığını destekler ve makula dejenerasyonu gibi hastalıkların riskini azaltabilir. Bu nedenle, göz sağlığı için bol miktarda sebze, meyve, balık ve tam tahıl tüketimi önerilir.

Düzenli egzersiz de göz sağlığı için faydalıdır. Egzersiz, kan dolaşımını iyileştirir ve gözlere giden oksijen ve besin maddelerinin miktarını artırır. Ayrıca, kilo kontrolü sağlayarak diyabet ve hipertansiyon riskini azaltır.

Son olarak, düzenli göz kontrolleri, göz sağlığını korumanın ve görme kaybını önlemenin en etkili yollarından biridir. Göz hastalıklarının erken evrede teşhis edilmesi, tedavi şansını artırır ve görme kaybını önleyebilir. Özellikle risk altındaki bireylerin yılda en az bir kez göz muayenesi yaptırmaları önerilir.

Görme Kaybını Önlemek İçin Alınabilecek Önlemler

Görme kaybını önlemek için alınabilecek bazı önlemler, genel göz sağlığını korumaya yardımcı olabilir. Bu önlemler, özellikle risk altında olan bireyler için önemlidir.

1. Düzenli Göz Muayenesi

Düzenli göz muayeneleri, görme kaybının erken teşhis edilmesi ve tedaviye başlanması açısından kritik öneme sahiptir. Özellikle diyabet gibi kronik hastalıkları olan bireylerin, düzenli olarak göz doktoruna görünmeleri önerilir.

2. Sağlıklı Beslenme ve Vitamin Takviyeleri

Sağlıklı bir diyet, göz sağlığını korumada önemli bir rol oynar. Özellikle A, C, E vitaminleri ve çinko, göz sağlığı için gereklidir. Ayrıca, omega-3 yağ asitleri açısından zengin gıdalar da makula sağlığını destekler.

3. Sigara ve Alkol Kullanımından Kaçınma

Sigara ve aşırı alkol tüketimi, görme kaybı riskini artırabilir. Özellikle yaşa bağlı makula dejenerasyonu riskini artıran sigara kullanımı, mutlaka bırakılmalıdır.

4. Gözleri UV Işınlarından Koruma

Güneş ışığındaki UV ışınları, gözlere zarar verebilir ve katarakt gibi durumların oluşumunu hızlandırabilir. Güneş gözlüğü kullanmak, gözleri UV ışınlarından korumak için basit ama etkili bir yöntemdir.

5. Kan Şekeri ve Tansiyon Kontrolü

Diyabet ve yüksek tansiyon, görme kaybına yol açabilecek ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir. Bu nedenle, bu durumların kontrol altında tutulması, görme kaybını önlemek için kritik bir adımdır.

Sonuç

Görme kaybı, yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyen bir durumdur, ancak erken teşhis ve uygun tedavi yöntemleri ile yönetilebilir veya önlenebilir. Görme kaybına neden olabilecek durumlar hakkında bilgi sahibi olmak ve risk faktörlerini kontrol altına almak, bu durumla karşı karşıya kalma olasılığını azaltabilir. Düzenli göz muayeneleri, sağlıklı bir yaşam tarzı ve uygun tedavi yöntemleri, görme kaybını önlemede ve tedavi etmede etkili yollar sunar.

Referanslar:

  1. Görme Kaybı Neden Olur? Görme Kaybı Nasıl Tedavi Edilir?
  2. Quillen, D. A. (1999). Common Causes of Vision Loss in Elderly Patients. American Family Physician, 60(1), 99-108.
  3. Wong, T. Y., & Cheung, C. M. G. (2004). Diabetic Retinopathy and Systemic Vascular Complications. Progress in Retinal and Eye Research, 23(4), 399-403.
  4. Resnikoff, S., Pascolini, D., Etya’ale, D., Kocur, I., Pararajasegaram, R., Pokharel, G. P., & Mariotti, S. P. (2004). Global Data on Visual Impairment in the Year 2002. Bulletin of the World Health Organization, 82(11), 844-851.
  5. Congdon, N., Friedman, D. S., & Lietman, T. (2003). Important Causes of Visual Impairment in the World Today. JAMA, 290(15), 2057-2060.
  6. Kanski, J. J., & Bowling, B. (2015). Clinical Ophthalmology: A Systematic Approach. Elsevier.
  7. Ryan, S. J., Sadda, S. R., & Hinton, D. R. (2013). Retina. Elsevier.
  8. Yanoff, M., & Duker, J. S. (2018). Ophthalmology. Elsevier.
  9. Wright, K. W., & Strube, Y. N. (2012). Pediatric Ophthalmology and Strabismus. Oxford University Press.
  10. Weinreb, R. N., & Khaw, P. T. (2004). Primary Open-Angle Glaucoma. The Lancet.
  11. Ferris, F. L., & Wilkinson, C. P. (2008). Three-year follow-up of AGIS patients. American Journal of Ophthalmology.
  12. The Diabetic Retinopathy Study Research Group. (1976). A Randomized Clinical Trial of Laser Photocoagulation. Archives of Ophthalmology.
  13. Brown, G. C., & Brown, M. M. (1999). Value-based medicine in ophthalmology: An update. Survey of Ophthalmology.
  14. Klein, R., & Klein, B. E. K. (1992). Epidemiology of Age-related Macular Degeneration. Ophthalmology.
  15. Murthy, G., & Gupta, S. K. (2005). Eye care services in developing countries. Bulletin of the World Health Organization.
  16. Bourne, R. R. A., Stevens, G. A., White, R. A., Smith, J. L., Flaxman, S. R., Price, H., … & Resnikoff, S. (2013). Causes of Vision Loss Worldwide, 1990–2010: A Systematic Analysis. The Lancet Global Health, 1(6), e339-e349.
  17. Kingman, S. (2004). Blindness: Vision 2020: The Global Initiative for the Elimination of Avoidable Blindness. Community Eye Health, 17(49), 19-21.
  18. Javitt, J. C., & Wang, F. (1993). Blindness Due to Cataract: Epidemiology and Prevention. Annual Review of Public Health, 14(1), 271-291.
  19. Klein, R., Klein, B. E., & Linton, K. L. (1992). Prevalence of Age-Related Maculopathy: The Beaver Dam Eye Study. Ophthalmology, 99(6), 933-943.
  20. https://scholar.google.com/
  21. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/
Görme Kaybı Neden Olur? Görme Kaybı Nasıl Tedavi Edilir?
Görme Kaybı Neden Olur? Görme Kaybı Nasıl Tedavi Edilir?

 

Op. Dr. Ali GÜRTUNA

Op. Dr. Ali GÜRTUNA

Çocuk Cerrahisi Uzmanı
Türkiye’nin En Kapsamlı Sağlık Bilgisi Sitesi
aligurtuna.com