Göz Kuruluğu Nedir? 6 Nedeni, Belirtileri, Tanısı, Tedavisi

100 / 100

Göz sağlığı, günlük yaşam kalitemizi doğrudan etkileyen önemli bir faktördür. Gözlerimiz, çevremizle olan bağlantımızı sağlayan en kritik organlardan biridir. Ancak modern yaşamın getirdiği koşullar, dijital ekranlara uzun süre maruz kalma, çevresel kirlilik ve yaşam tarzı alışkanlıkları gibi etkenler göz sağlığını olumsuz etkileyebilmektedir. Bu bağlamda, göz kuruluğu (kuru göz sendromu) günümüzde oldukça yaygın bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Göz kuruluğu, göz yüzeyinde yeterli nemin sağlanamaması veya gözyaşının kalitesinin düşük olması sonucu oluşan rahatsızlık verici bir durumdur. Hem bireysel yaşam kalitesini düşüren hem de tedavi edilmediğinde ciddi komplikasyonlara yol açabilen bu durumun nedenleri, belirtileri ve tedavi yöntemlerini anlamak, hastalıkla başa çıkmanın ilk adımıdır.

Göz Kuruluğu Nedir? 6 Nedeni, Belirtileri, Tanısı, Tedavisi

Göz kuruluğu yalnızca fiziksel rahatsızlıklarla sınırlı kalmaz, aynı zamanda görme kalitesini de etkileyebilir. Görme bulanıklığı, yanma hissi ve gözlerde kum tanesi varmış gibi bir his gibi belirtiler, göz kuruluğunun bireylerde oluşturduğu yaygın şikayetler arasındadır. Bu durum, özellikle bilgisayar başında çalışanlar, yaşlılar ve belirli sağlık sorunlarına sahip bireyler arasında daha sık görülmektedir. Göz kuruluğunun sadece bir “küçük rahatsızlık” olarak değerlendirilmesi, tedavi sürecini geciktirebilir ve bu da ilerleyen dönemlerde kalıcı görme kayıplarına yol açabilecek ciddi sonuçlar doğurabilir.

Göz kuruluğu sendromu, yaşa, cinsiyete ve çevresel faktörlere bağlı olarak değişkenlik gösterebilen karmaşık bir sorundur. Kadınlar, hormonal değişiklikler nedeniyle bu rahatsızlığa erkeklerden daha yatkın olabilir. Bununla birlikte, çevresel faktörler, örneğin düşük nem oranına sahip ortamlarda yaşamak veya uzun süreli ekran kullanımı gibi alışkanlıklar da göz kuruluğunu tetikleyebilir. Ayrıca bazı sağlık durumları, örneğin Sjögren sendromu, diyabet ve tiroid hastalıkları gibi hastalıklar, gözyaşı üretimini doğrudan etkileyerek göz kuruluğu riskini artırabilir.

Bu makalede, göz kuruluğunun nedenlerini, belirtilerini, tanı yöntemlerini ve etkili tedavi stratejilerini kapsamlı bir şekilde ele alacağız. Ayrıca, günlük hayatta uygulanabilecek önleme yöntemlerine de değinerek göz sağlığını korumanın önemini vurgulayacağız. Göz kuruluğu, önlenebilir ve yönetilebilir bir sağlık sorunudur; ancak bunun için bireylerin hem hastalıkla ilgili bilgi sahibi olması hem de doğru önlemleri zamanında alması büyük önem taşımaktadır.

Göz Kuruluğu Nedir? 6 Nedeni, Belirtileri, Tanısı, Tedavisi

Göz Kuruluğunun Nedenleri Nelerdir?

Göz kuruluğu, çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilen karmaşık bir rahatsızlıktır. Bu nedenler, gözyaşı üretiminin azalması veya gözyaşının hızla buharlaşması gibi iki temel mekanizma üzerinden etkili olur. Ancak bu mekanizmaları tetikleyen birçok faktör bulunmaktadır. Göz kuruluğunun nedenlerini daha detaylı anlamak için bu faktörleri aşağıdaki gibi inceleyebiliriz:

1. Gözyaşı Üretiminin Azalması

Gözyaşı, göz yüzeyinin nemlenmesini ve korunmasını sağlayan hayati bir sıvıdır. Gözyaşı üretiminin azalması, göz kuruluğunun en temel nedenlerinden biridir. Bunun altında yatan faktörler şunlardır:

  • Yaşlanma: Göz kuruluğu, yaşa bağlı olarak daha sık görülür. Yaş ilerledikçe vücudun sıvı üretimi azalır ve bu durum gözyaşı bezlerini de etkiler. Özellikle 50 yaş ve üzerindeki bireylerde göz kuruluğu riski daha yüksektir. Kadınlarda menopoz sonrası hormonal değişiklikler, gözyaşı üretiminde belirgin bir azalmaya yol açar.
  • Hormonal Değişiklikler: Hormonal dalgalanmalar, gözyaşı üretimini etkileyebilir. Özellikle hamilelik, emzirme dönemi, menopoz veya doğum kontrol hapı kullanımı gibi durumlar, kadınlarda göz kuruluğu riskini artırabilir.
  • Otoimmün Hastalıklar: Sjögren sendromu gibi otoimmün hastalıklar, gözyaşı bezlerine zarar vererek gözyaşı üretimini ciddi şekilde azaltır. Romatoid artrit, lupus ve tiroid hastalıkları da göz kuruluğu ile ilişkilidir. Bu hastalıklar bağışıklık sisteminin yanlışlıkla gözyaşı bezlerine saldırmasına yol açabilir.
  • Sinir Fonksiyonu Bozuklukları: Gözyaşı üretimini kontrol eden sinirlerin zarar görmesi, gözyaşı bezlerinin yeterince çalışmamasına neden olabilir. Bu durum, genellikle göz ameliyatları, yüz felci veya travmalar sonrasında ortaya çıkabilir.
  • İlaç Kullanımı: Bazı ilaçlar gözyaşı üretimini azaltarak göz kuruluğuna yol açabilir. En yaygın olarak göz kuruluğuna neden olan ilaçlar şunlardır:
    • Antihistaminikler: Alerji tedavisinde kullanılan bu ilaçlar, gözyaşı üretimini baskılayabilir.
    • Antidepresanlar ve Anksiyete İlaçları: Merkezi sinir sistemi üzerinde etkili olan bu ilaçlar, göz kuruluğu yan etkisine neden olabilir.
    • Beta Blokerler: Kalp ve tansiyon tedavisinde kullanılan bu ilaçlar gözyaşı bezlerini etkileyebilir.
    • Doğum Kontrol Hapları: Hormonal değişikliklere yol açarak gözyaşı üretimini olumsuz etkileyebilir.
  • Metabolik Hastalıklar: Diyabet, gözyaşı bezlerini etkileyerek göz kuruluğuna neden olabilir. Diyabetik nöropati nedeniyle gözyaşı üretiminden sorumlu sinirler de zarar görebilir.

2. Gözyaşının Buharlaşmasının Artması

Gözyaşı, göz yüzeyini kaplayarak nemli kalmasını sağlar. Ancak gözyaşının buharlaşması, koruyucu işlevini azaltır ve göz kuruluğu gelişir. Buharlaşmayı artıran faktörler şunlardır:

  • Çevresel Faktörler:
    • Düşük Nem Oranı: Klima, ısıtıcı veya rüzgar gibi düşük nemli ortamlarda bulunmak, gözyaşı tabakasının daha hızlı buharlaşmasına neden olur.
    • Yüksek Rakım: Yüksek rakımlı bölgelerde düşük hava basıncı ve nem oranı, göz kuruluğunu artırabilir.
    • Kirli Hava ve Toz: Hava kirliliği, göz yüzeyini tahriş ederek gözyaşının buharlaşmasını hızlandırır.
  • Ekran Kullanımı: Bilgisayar, telefon veya televizyon gibi dijital cihazların uzun süre kullanımı sırasında göz kırpma sıklığı azalır. Normalde dakikada yaklaşık 15-20 kez göz kırpılırken, ekran karşısında bu sayı %50 oranında düşebilir. Bu durum, göz yüzeyinde gözyaşı tabakasının düzgün bir şekilde yenilenmesini engeller ve buharlaşmayı artırır.
  • Kontakt Lens Kullanımı: Kontakt lensler, gözyaşı tabakasının dağılımını ve stabilitesini bozarak göz kuruluğuna neden olabilir. Uzun süreli lens kullanımı, göz yüzeyindeki hassas yapıyı etkileyerek gözyaşının daha hızlı buharlaşmasına yol açabilir.
  • Göz Kapak Problemleri: Göz kapaklarının düzgün kapanmaması (örneğin, lagofalmi gibi durumlar), gözyaşının buharlaşmasını hızlandırır. Uyku sırasında tam kapanmayan göz kapakları, gece boyunca göz yüzeyinde kuruluk yaratabilir.
  • Meibomian Bezi Disfonksiyonu: Göz kapaklarının kenarında bulunan meibomian bezleri, gözyaşı tabakasının üst katmanında bulunan lipitleri üretir. Bu lipitler, gözyaşının buharlaşmasını engeller. Meibomian bezlerinin düzgün çalışmaması durumunda, gözyaşı buharlaşması artar ve göz kuruluğu oluşur.

3. Sistemik ve Genel Sağlık Durumları

Bazı genel sağlık sorunları, gözyaşı üretimini ve gözyaşı buharlaşmasını doğrudan etkileyebilir. Bu tür durumlar şunlardır:

  • Uyku Apnesi ve CPAP Kullanımı: Uyku apnesi tedavisinde kullanılan CPAP cihazları, göz çevresinde hava akışını artırarak göz kuruluğuna neden olabilir.
  • Gebelik ve Emzirme: Hormon seviyelerindeki değişiklikler, gözyaşı üretiminde geçici azalmaya yol açabilir.
  • Diyet ve Beslenme: Yetersiz omega-3 yağ asitleri alımı, gözyaşı tabakasının stabilitesini bozabilir.

4. Cerrahi ve Tıbbi Müdahaleler

Bazı tıbbi işlemler ve cerrahi müdahaleler de göz kuruluğu riskini artırabilir:

  • Lazer Göz Ameliyatları (LASIK): LASIK gibi cerrahi işlemler sırasında kornea sinirlerinin kesilmesi, gözyaşı üretimini geçici veya kalıcı olarak azaltabilir.
  • Göz Kapağı Ameliyatları: Estetik veya tıbbi nedenlerle yapılan göz kapağı ameliyatları, göz kapağının kapanma fonksiyonunu etkileyerek gözyaşı tabakasını olumsuz etkileyebilir.

5. Psikolojik ve Sosyal Faktörler

Stres, anksiyete ve depresyon gibi psikolojik durumlar göz kuruluğunu dolaylı olarak artırabilir. Bu durumlar hem gözyaşı üretimini azaltan hormonal değişikliklere hem de dijital ekran kullanımının artmasına neden olabilir.

6. Kozmetik ve Kimyasal Maddeler

  • Makyaj Ürünleri: Kirpik maskaraları, eyeliner ve far gibi ürünler, gözyaşı tabakasını bozarak kuruluğa neden olabilir. Ayrıca, göz çevresinde kullanılan makyajın tam olarak temizlenmemesi meibomian bezlerini tıkayabilir.
  • Göz Damlası ve Kimyasal Maruziyet: Uzun süre kullanılan koruyucu içeren göz damlaları veya kimyasal maddeler göz yüzeyinde tahrişe ve kuruluğa yol açabilir.

Göz Kuruluğunun Belirtileri

Göz kuruluğunun belirtileri genellikle hafif başlayıp zamanla şiddetlenebilir. En sık görülen belirtiler şunlardır:

  1. Gözde Yanma ve Batma Hissi: Özellikle sabahları ya da uzun süre ekrana baktıktan sonra yoğunlaşır.
  2. Kum Tanesine Benzer Bir His: Gözlerde rahatsız edici bir his oluşur.
  3. Kızarıklık: Gözlerde sürekli bir kızarıklık hali.
  4. Bulanık Görme: Özellikle uzun süreli odaklanmalardan sonra görme kalitesi düşebilir.
  5. Aşırı Gözyaşı Üretimi: Göz kuruluğu paradoksal olarak aşırı gözyaşı üretimine neden olabilir; bu durum, göz yüzeyinin kendini nemlendirme çabasının bir sonucudur.
  6. Işığa Duyarlılık: Gözler, özellikle parlak ışıklara karşı hassas hale gelebilir.

Göz Kuruluğunun Tanısı

Göz kuruluğunun tanısı, genellikle bir göz doktoru tarafından yapılan detaylı bir muayene ve testlerle konur. Tanı sürecinde şu yöntemler kullanılabilir:

  1. Hasta Öyküsü ve Belirti Değerlendirmesi: Hastanın yaşam tarzı, ilaç kullanımı ve mevcut sağlık durumları detaylı şekilde sorgulanır.
  2. Schirmer Testi: Gözyaşı üretimini ölçmek için kullanılan basit bir testtir. Gözyaşı miktarı, alt göz kapağına yerleştirilen bir kağıt şerit yardımıyla ölçülür.
  3. Göz Yüzeyi Boyama Testleri: Fluorescein ve lissamin green gibi boyalar kullanılarak göz yüzeyindeki hasar ve kuruluk alanları değerlendirilir.
  4. Meibomian Bezi İncelemesi: Göz kapaklarındaki yağ bezlerinin işlevi analiz edilir.

Göz Kuruluğu Nedir? 6 Nedeni, Belirtileri, Tanısı, Tedavisi

Göz Kuruluğu Tedavisi Nasıl Yapılır?

Tedavisi, altta yatan nedenlere bağlı olarak değişebilir ve bireyden bireye farklılık gösterebilir. Tedavi, belirtilerin hafifletilmesi, göz yüzeyinin nemlendirilmesi ve yaşam kalitesinin iyileştirilmesi amaçlarına yönelik olabilir.

  1. Göz Damlaları ve Jelleri:  Göz kuruluğu tedavisinde sıkça kullanılan göz damlaları, göz yüzeyini nemlendirmek ve belirtileri hafifletmek için tasarlanmış özel çözeltilerdir. Bu damlalar, farklı bileşenlere sahip olabilir ve birçok farklı marka ve türü bulunmaktadır. Göz damlalarının kullanımı, doktorun önerilerine ve talimatlarına göre yapılmalıdır. Genellikle damlalar, göze belirli aralıklarla uygulanır. Tedavisinde göz damlalarının düzenli ve doğru kullanımı, belirtilerin kontrol altına alınmasına yardımcı olur. Eğer GK belirtileri yaşıyorsanız, bir göz doktoruna danışarak en uygun göz damlası ve tedavi planını belirlemek önemlidir.
  2. Göz Damlaları.
    • Yapay Gözyaşı Damlaları: Yapay gözyaşı damlaları, göz yüzeyini nemlendirmek ve kuruluğu gidermek için kullanılır. Bu damlalar, doğal gözyaşına benzeyen bileşenlere sahiptir. Gözünüzün doğal nemini artırarak belirtileri hafifletirler. Yapay gözyaşı damlaları, kuruluğun hafif veya orta şiddette olduğu durumlarda etkilidir.
    • Jel veya Pomat Damlaları: Jel veya pomat formundaki göz damlaları, daha kalın bir kıvama sahiptir ve gece kullanımı için uygundur. Bu tür damlalar, göz yüzeyini uzun süre nemli tutmak için kullanılır. Özellikle gece boyunca kuruluk belirtilerini hafifletmek için etkilidirler.
    • Göz İltihaplarına Karşı Damlar: Göz kuruluğu bazen göz kapaklarının iltihaplanmasından kaynaklanabilir. Bu nedenle, belirli göz kapakları iltihaplarına karşı damlalar kullanılabilir. Bu damlalar, iltihaplanmayı azaltarak göz kuruluğunu tedavi edebilir.
    • Göz Allerjilerine Karşı Damlar: Bazen alerjik reaksiyonlardan kaynaklanabilir. Alerjiye bağlı göz kuruluğunu yönetmek için antihistaminik içeren göz damlaları kullanılabilir.
    • Özel İçerikli Damlar: Bazı göz damlaları, özel içeriklere sahip olabilir. Örneğin, göz kuruluğu belirtileriyle birlikte iltihap veya enfeksiyon varsa, doktorunuz antibiyotik içeren göz damlası önerebilir.
    • Koruyucu Damlar: Gözünüzü çevresel etkenlere karşı korumak için koruyucu göz damlaları kullanılabilir. Özellikle rüzgarlı veya tozlu hava koşullarında gözlerinizi korumak için bu tür damlalar kullanışlı olabilir.
  1. Göz Pomadları: Özellikle gece kullanılan göz pomadları, göz yüzeyini gece boyunca nemli tutmaya yardımcı olabilir.
  2. Sıcak ve Soğuk Kompresler: Göz kapaklarının iltihaplanması veya tıkanması durumunda, sıcak kompresler (sıcak suya batırılmış temiz bir bez) veya soğuk kompresler (soğuk suya batırılmış bez) kullanılabilir. Sıcak ve soğuk kompresler, göz kuruluğu gibi çeşitli göz rahatsızlıklarının tedavisinde ve rahatlatılmasında kullanılan basit ve etkili yöntemlerdir. Her iki tür kompresin de kendine özgü avantajları vardır, ve hangi türün kullanılacağı genellikle belirtilerin türüne ve şiddetine bağlıdır. İşte sıcak ve soğuk kompreslerin nasıl kullanıldığı ve hangi durumlarda tercih edildiği hakkında bilgiler:
    • Sıcak Kompresler:
      • Nasıl Hazırlanır ve Kullanılır:
        • Temiz bir bez veya havlu kullanın.
        • Sıcak suya batırın ve fazla suyunu sıkın.
        • Bez veya havluyu gözlerinizin üzerine hafifçe kapatın.
      • Ne Zaman Kullanılır:
        • Sıcak kompresler, genellikle göz kapaklarındaki iltihaplanma veya tıkanma gibi durumlar için kullanılır. Özellikle blefarit (göz kapağı kenarı iltihabı) rahatsızlığı olan kişiler için önerilir.
        • Ayrıca sıcak kompresler, kurumaya bağlı olarak gözlerde yaşarma ve batma hissinin hafifletilmesine yardımcı olabilir.
      • Dikkat Edilmesi Gerekenler:
        • Sıcak kompreslerin sıcaklığı çok yüksek olmamalıdır, aksi takdirde gözleri yakabilir.
        • Kompresin temiz olduğundan ve göze zarar vermediğinden emin olunmalıdır.
    • Soğuk Kompresler:
      • Nasıl Hazırlanır ve Kullanılır:
        • Soğuk suya batırılmış temiz bir bez veya havlu kullanın veya buzdolabında soğutulmuş bir bez kullanabilirsiniz.
        • Soğuk kompresi gözlerinizin üzerine hafifçe koyun.
      • Ne Zaman Kullanılır:
        • Soğuk kompresler, özellikle gözlerin şişmiş veya tahriş olmuş olduğu durumlarda kullanılır.
        • Alerjik reaksiyonlar veya göz yorgunluğu nedeniyle oluşan şişlikleri azaltmada etkilidir.
      • Dikkat Edilmesi Gerekenler:
        • Soğuk kompreslerin çok soğuk olmamasına dikkat edilmelidir, çünkü aşırı soğuklık göze zarar verebilir.
        • Gözlerinizi fazla uzun süre boyunca soğuk komprese maruz bırakmamalısınız.

      Her iki tür kompres de genellikle göz rahatsızlıklarının semptomlarını hafifletmek ve rahatlamak için geçici bir çözüm olarak kullanılır. Ancak belirtiler devam ederse veya şiddetlenirse, bir göz doktoruna başvurmak önemlidir. Doktor, daha fazla inceleme veya tedavi önerileri sunabilir.

  3. Göz Kapakları Temizliği: Blefarit gibi göz kapağı sorunları göz kuruluğuna neden olabilir. Göz kapaklarının düzenli temizliği ve bakımı, belirtilerin hafifletilmesine yardımcı olabilir.
  4. Kontakt Lens İyi Kullanımı: Kontakt lens kullananlar, lenslerini temiz tutmak ve doktorun önerdiği sıklıkta değiştirmek konusunda dikkatli olmalıdır.
  5. Oral İlaçlar: Doktorlar bazen göz kuruluğunu yönetmek için oral ilaçlar önerebilir. Bu ilaçlar, vücudun içindeki inflamasyonu azaltabilir ve gözyaşı üretimini artırabilir.
  6. Çevresel Değişiklikler: Kuru hava, duman ve toz gibi çevresel faktörlerden kaçınmak, göz kuruluğu belirtilerini azaltabilir. Havadaki nem seviyesini artırmak için nemlendiriciler kullanmak da faydalı olabilir.
  7. Göz Gözlüğü Kullanımı: Rüzgarlı günlerde veya dumanlı ortamlarda göz gözlüğü kullanmak, gözleri koruyabilir.
  8. Sistemik Tedaviler: Göz kuruluğu, sistemik hastalıkların bir belirtisi olarak ortaya çıkıyorsa, temel hastalığın tedavi edilmesi önemlidir.
  9. Keratoplasti: Nadir durumlarda, göz kuruluğu ciddi hasara yol açarsa, keratoplasti gibi cerrahi müdahaleler gerekebilir. Bu, göz yüzeyini yeniden şekillendirmeyi veya iyileştirmeyi amaçlar.

Göz kuruluğu tedavisi, belirtilerin şiddetine ve nedenlerine bağlı olarak kişiye özgü olarak planlanır. Göz doktorunuz, size en uygun tedavi yöntemini belirlemek için bir muayene yapacak ve göz sağlığınızı izlemeye devam edecektir. Tedaviyle ilgili doktorunuzun önerilerine uyum göstermek ve düzenli göz muayenelerine gitmek, belirtilerin kontrol altına alınmasına yardımcı olur.

Sonuç

Göz kuruluğu, günümüz dünyasında yaşam kalitesini etkileyen ve sıklığı giderek artan bir sağlık sorunudur. Dijital ekranlara bağımlılığın artması, çevresel faktörler ve modern yaşamın getirdiği stres göz kuruluğunun nedenlerini daha belirgin hale getirmektedir. Göz kuruluğu sadece fiziksel rahatsızlıklarla sınırlı kalmaz; aynı zamanda görme kalitesini ve bireyin günlük aktivitelerini de olumsuz etkileyebilir.

Erken tanı ve doğru tedavi yöntemleri, göz kuruluğunu yönetmenin anahtarını oluşturur. Yapay gözyaşı damlaları, medikal tedaviler ve yaşam tarzı değişiklikleri ile bu sorun kontrol altına alınabilir. Ayrıca, önleme yöntemlerinin uygulanması hem göz kuruluğuna yakalanma riskini azaltır hem de genel göz sağlığını korur.

Gözlerimiz, çevremizle olan bağımızı güçlendiren değerli organlardır. Bu nedenle, göz kuruluğu gibi sorunlara karşı duyarlı olmak ve göz sağlığını korumak, hem kısa vadeli konfor hem de uzun vadeli görme yeteneği için son derece önemlidir.

Referanslar:

  1. Göz Kuruluğu Nedir? 6 Nedeni, Belirtileri, Tanısı, Tedavisi
  2. Craig JP, Nichols KK, Akpek EK, et al. “TFOS DEWS II Report: Executive Summary.” The Ocular Surface, 2017.
  3. Lemp MA. “Advances in Understanding and Managing Dry Eye Disease.” American Journal of Ophthalmology, 2008.
  4. Schaumberg DA, Sullivan DA, Buring JE, Dana MR. “Prevalence of Dry Eye Syndrome Among US Women.” American Journal of Ophthalmology, 2003.
  5. Pflugfelder SC, Jones D, Ji Z, et al. “Altered Tear Film Cytokine Profiles in Dry Eye Syndrome.” Cornea, 1999.
  6. Nelson JD, Craig JP, Akpek EK, et al. “TFOS DEWS II Introduction.” The Ocular Surface, 2017.
  7. Baudouin C. “The Role of Inflammation in Dry Eye Disease.” Ocular Surface, 2007.
  8. Aragona P, Di Stefano G, Ferreri G. “Oxidative Stress in Dry Eye Syndrome: A Causative Factor?” Cornea, 2005.
  9. Bron AJ, Tiffany JM, Gouveia SM, et al. “Functional Aspects of the Tear Film Lipid Layer.” Experimental Eye Research, 2004.
  10. Stern ME, Beuerman RW, Fox RI, et al. “The Pathology of Dry Eye.” Cornea, 1998.
  11. Pflugfelder SC, Solomon A, Stern ME. “The Diagnosis and Management of Dry Eye.” Cornea, 2000.
  12. Li DQ, Luo L, Chen Z, et al. “Overexpression of Inflammatory Cytokine Genes in the Conjunctival Epithelium of Patients with Dry Eye Syndrome.” Ocular Surface, 2006.
  13. Smith JA. “The Epidemiology of Dry Eye Disease.” Eye & Contact Lens, 2007.
  14. Nichols KK, Foulks GN, Bron AJ, et al. “The International Workshop on Meibomian Gland Dysfunction: Executive Summary.” Investigative Ophthalmology & Visual Science, 2011.
  15. Rolando M, Zierhut M. “The Ocular Surface and Tear Film and Their Dysfunction in Dry Eye Disease.” Survey of Ophthalmology, 2001.
  16. Geerling G, Baudouin C, Aragona P, et al. “The International Workshop on Dry Eye Syndrome: Overview.” The Ocular Surface, 2008.
  17. Dana R, Bradley JL, Schaumberg DA. “Dry Eye Disease.” The New England Journal of Medicine, 2011.
  18. McCann LC, Tomlinson A, Pearce EI, et al. “Dry Eye and the Environment: Effect of Low Humidity.” Cornea, 2012.
  19. Farid M, Kim M. “Dry Eye Diagnosis and Management: The Role of Lipid-Based Therapies.” Cornea, 2016.
  20. Abelson MB, Ousler GW, Nally LA. “Dry Eye Disease: The Effect of the Environment on Dry Eye.” Cornea, 2008.
  21. Foulks GN, Lemp MA. “Dry Eye Disease: The Impact of Meibomian Gland Dysfunction.” Cornea, 2013.
  22. Baudouin C, Aragona P, Messmer EM, et al. “Role of Hyperosmolarity in Dry Eye Disease.” The Ocular Surface, 2011.
  23. Ji YW, Kim HM, Lee HK, et al. “Efficacy of Artificial Tears in Dry Eye Disease.” Cornea, 2020.
  24. Sahai A, Malik P. “Dry Eye: Prevalence and Attributable Risk Factors in a Hospital-Based Population.” Indian Journal of Ophthalmology, 2005.
  25. Green-Church KB, Nichols KK. “Lipid Analysis of Human Meibomian Gland Secretions.” Investigative Ophthalmology & Visual Science, 2011.
  26. Guillon JP, Maïssa C. “Contact Lens Wear and Dry Eye.” The Ocular Surface, 2005.
  27. Asbell PA, Maguire MG, Peskin E, et al. “Clinical Trial of Omega-3 Fatty Acids for Dry Eye Disease.” The New England Journal of Medicine, 2018.
  28. Korb DR, Greiner JV. “Meibomian Gland Dysfunction and Dry Eye Syndrome.” Eye & Contact Lens, 2010.
  29. Dogru M, Tsubota K. “Current Concepts in the Diagnosis and Management of Dry Eye.” Cornea, 2011.
  30. Brewitt H, Sistani F. “Dry Eye Disease: The Role of Immune Response.” Cornea, 2001.
  31. Vehof J, Snieder H, Jansonius NM, et al. “Prevalence and Risk Factors of Dry Eye Disease.” Acta Ophthalmologica, 2013.
  32. Schaumberg DA, Dana R, Buring JE, et al. “Dry Eye Disease: Incidence and Risk Factors.” Archives of Ophthalmology, 2009.
  33. Miljanović B, Dana R, Sullivan DA, et al. “Impact of Diet on Dry Eye Syndrome.” American Journal of Clinical Nutrition, 2005.
  34. Shimazaki J, Tsubota K, Kinoshita S, et al. “Current Approaches to Dry Eye Syndrome.” Cornea, 2000
  35. https://scholar.google.com/
  36. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/
Göz Kuruluğu Nedir? 6 Nedeni, Belirtileri, Tanısı, Tedavisi
Göz Kuruluğu Nedir? 6 Nedeni, Belirtileri, Tanısı, Tedavisi