Hirşutizm Nedir? 9 Belirtisi, Nedenleri Ve Tedavisi
Hirşutizm, kadınlarda erkek tipi kıllanma artışı olarak tanımlanan bir durumdur. Normalde kadınlarda ince ve renksiz olan tüylerin, kalın ve koyu renkte kıllara dönüşmesiyle karakterize edilir. Bu durum, genellikle yüz, göğüs, sırt ve karın gibi bölgelerde ortaya çıkar ve kadınlar için ciddi psikososyal sorunlara yol açabilir. Hirşutizm, çoğunlukla hormonal dengesizliklerden kaynaklanır ve polikistik over sendromu (PCOS) gibi altta yatan hastalıkların bir belirtisi olabilir. Toplumda yaygın olarak görülmesine rağmen, birçok kadın bu durumu göz ardı edebilir veya tedavi arayışına girmekte tereddüt edebilir.
Sağlık Bilgisi İçeriği
Hirşutizm Nedir? 9 Belirtisi, Nedenleri Ve Tedavisi
Hirşutizm, sadece kozmetik bir problem değil, aynı zamanda ciddi sağlık sorunlarının da habercisi olabilir. Bu nedenle, bu durumu anlamak ve doğru tedavi yöntemlerini bilmek oldukça önemlidir. Kadınların yaklaşık %5-10’u bu durumdan etkilenir ve bu oran, özellikle Akdeniz ve Orta Doğu kökenli kadınlarda daha yüksektir. Hirşutizmin nedenleri, genetik faktörler, hormonal bozukluklar ve bazı ilaçların yan etkileri gibi geniş bir yelpazede yer alır. Bu durumun tanı ve tedavi süreci, multidisipliner bir yaklaşım gerektirir ve hastaların bireysel özelliklerine göre şekillendirilmelidir.
Hirşutizmin psikolojik etkileri de göz ardı edilmemelidir. Kadınlar, yoğun kıllanma nedeniyle özgüven kaybı, sosyal çekilme ve depresyon gibi sorunlarla karşılaşabilirler. Bu durum, özellikle genç kadınlar için ciddi bir stres kaynağı olabilir ve profesyonel destek gerektirebilir. Toplumda bu konudaki farkındalığın artırılması ve kadınların bu sorunla ilgili daha açık bir şekilde konuşabilmesi, hem tanı hem de tedavi süreçlerinde büyük önem taşır.
Bu makalede, hirşutizmin tanımını, nedenlerini, tanı yöntemlerini ve tedavi seçeneklerini detaylı bir şekilde ele alacağız. Ayrıca, bu durumun yaşam kalitesini nasıl etkilediğine ve psikolojik yönlerine de değinerek, hirşutizmi daha iyi anlamaya çalışacağız. Bu sayede, bu durumdan etkilenen bireylerin daha bilinçli kararlar almasına ve uygun tedavi yöntemlerine ulaşmasına katkı sağlamayı amaçlıyoruz.
Hirşutizm Nedir ve Türleri Nelerdir?
Hirşutizm, kadınlarda erkek tipi kıllanma artışı olarak tanımlanan ve genellikle hormonal bir dengesizlikten kaynaklanan bir durumdur. Bu durum, normalde kadınlarda hafif ve renksiz olan tüylerin, koyu ve kalın kıllara dönüşmesiyle karakterize edilir. Kıllanma, yüz, göğüs, sırt, karın ve bacaklar gibi bölgelerde yoğunlaşır ve kozmetik açıdan rahatsız edici olabilir. Hirşutizm, klinik olarak iki ana başlık altında sınıflandırılır: idiopatik (nedeni bilinmeyen) hirşutizm ve androjen fazlalığına bağlı hirşutizm.
- İdiopatik Hirşutizm: Bu tip hirşutizmde, artmış kıllanma olmasına rağmen hormonal bir dengesizlik veya altta yatan bir hastalık tespit edilemez. Genellikle genetik faktörlerin rol oynadığı düşünülür ve özellikle Akdeniz ve Orta Doğu kökenli kadınlarda daha yaygındır. Bu durumda hastalar, normal hormon seviyelerine ve düzenli adet döngüsüne sahiptirler.
- Androjen Fazlalığına Bağlı Hirşutizm: Bu tip hirşutizmde ise artmış androjen (erkeklik hormonu) seviyeleri veya bu hormonların etkilerine karşı artmış duyarlılık söz konusudur. Polikistik over sendromu (PCOS), konjenital adrenal hiperplazi ve tümörler gibi durumlar bu sınıfa girer. Hormonal dengesizlikler, genellikle adet düzensizlikleri ve diğer maskülinizasyon belirtileri ile birlikte görülür.
Hirşutizm, Ferriman-Gallwey skalası adı verilen bir değerlendirme yöntemiyle sınıflandırılır. Bu ölçek, vücudun farklı bölgelerindeki kıllanma derecesini ölçerek bir toplam skor oluşturur. Skor 8’in üzerindeyse hirşutizm teşhisi konulabilir.
Hirşutizm Belirtileri
Kadınlarda tipik olarak erkeklerde bulunan vücut kıllarının aşırı miktarda büyüdüğü bir durumdur. Bu durum genellikle hormonal değişikliklerle ilişkilidir ve ciltte sert, kalın ve koyu renkli kılların büyümesine neden olabilir.
- Yüzde ve Çenede Büyüyen Kıllar:
- Yüzde, özellikle çene bölgesinde, erkek tipi kılların belirmesi önemli bir belirtisidir. Bu kıllar genellikle sert ve kalındır.
- Üst Dudağın Üzerindeki Kıllar:
- Üst dudak bölgesinde normalden daha belirgin olan veya kalınlaşan kıllar belirtilerdendir.
- Göğüs Bölgesinde Kıllanma:
- Göğüs bölgesinde, özellikle meme uçları etrafında, normalden daha fazla ve kalın kılların görülmesi.
- Sırtta ve Karında Kıllanma:
- Sırt ve karın bölgelerinde erkek tipi kılların artışı da hirşutizmin belirtilerindendir.
- Omuzlarda Kıllanma:
- Omuz bölgesindeki kılların artışı veya kalınlaşması.
- Bel ve Kalça Bölgesinde Kıllanma:
- Bel ve kalça çevresindeki kıllarda artış, belirtilerden biri olabilir.
- Regl Düzensizlikleri:
- Genellikle hormonal değişikliklerle ilişkilidir ve bu nedenle regl düzensizlikleri gibi menstrüel sorunlar da eşlik edebilir.
- Akne ve Cilt Problemleri:
- Hormonal değişikliklerle birlikte akne, yağlı cilt veya cilt pigmentasyonu gibi cilt problemleri de hirşutizmin belirtileri arasında yer alabilir.
- Kadın Tipi Saç Dökülmesi:
- Saç dökülmesi, başın tepe bölgesinde saç incelmesi ve seyrelmesi, hormonal dengesizliklerle ilişkilidir ve hastalığın bir belirtisi olabilir.
Hirşutizm Nedenleri
Hirşutizmin oluşumunda birden fazla neden rol oynayabilir. Bu nedenler, genetik faktörlerden hormonal dengesizliklere ve bazı ilaçların yan etkilerine kadar uzanır. İşte hirşutizme yol açan başlıca nedenler:
- Genetik Faktörler: Ailede hirşutizm öyküsü bulunan kadınlarda bu durum daha sık görülür. Genetik yatkınlık, özellikle Akdeniz ve Orta Doğu kökenli kadınlarda daha belirgindir.
- Polikistik Over Sendromu (PCOS): Hirşutizmin en yaygın nedeni olan PCOS, yumurtalıklarda küçük kistlerin oluşumu ile karakterize edilir ve sıklıkla insülin direnci ile ilişkilidir. Androjen hormonlarının artışı, kıllanma ve akne gibi belirtilere yol açar.
- Konjenital Adrenal Hiperplazi: Böbrek üstü bezlerinin doğuştan gelen bir hastalığı olan konjenital adrenal hiperplazi, androjen hormonlarının aşırı üretimine yol açar. Bu durum, kıllanma artışı, akne ve adet düzensizlikleri ile karakterizedir.
- Androjen Üreten Tümörler: Yumurtalık veya böbrek üstü bezlerinde androjen üreten tümörler, hirşutizme neden olabilir. Bu tümörler nadir görülmekle birlikte, hızlı ve şiddetli kıllanma artışına yol açabilir.
- İlaçlar: Bazı ilaçlar, yan etki olarak hirşutizme yol açabilir. Steroidler, testosteron içeren ilaçlar ve bazı doğum kontrol hapları, bu duruma neden olabilir.
- Obezite: Aşırı kilo, insülin direncine ve androjen üretiminde artışa yol açabilir. Bu da kıllanma artışına neden olur.
- Cushing Sendromu: Böbrek üstü bezlerinde kortizol hormonunun aşırı üretimi ile karakterize edilen bu sendrom, hirşutizme yol açabilir. Kortizol fazlalığı, vücutta yağ birikimi, cilt incelmesi ve kıllanma artışı gibi belirtilerle kendini gösterir.
Hirşutizm Tanısı
Hirşutizm, kadınlarda erkek tipi kıllanma artışı olarak tanımlanır ve genellikle altta yatan hormonal dengesizliklerin bir göstergesi olabilir. Tanı koyma süreci, hem hastanın şikayetlerini anlamayı hem de altta yatan nedenleri belirlemek için detaylı bir değerlendirme yapmayı içerir. Tanı koyarken aşağıdaki adımlar dikkate alınır:
1. Hasta Hikayesi ve Şikayetlerin Değerlendirilmesi
Hirşutizmin tanısında ilk adım, detaylı bir hasta öyküsüdür. Hastadan alınan bilgiler şunları içerebilir:
- Kıllanma Başlangıcı ve Yayılımı: Kıllanmanın ne zaman başladığı, hangi bölgelerde yoğunlaştığı, ilerleyici bir seyir izleyip izlemediği sorulur.
- Adet Düzeni: Düzensiz adet görme veya amenore gibi durumlar, hormonal bir dengesizlik olabileceğini düşündürür.
- Aile Öyküsü: Ailede benzer şikayetlerin olup olmadığı sorularak genetik yatkınlık değerlendirilir.
- Kilo Değişiklikleri ve Metabolik Belirtiler: Kilo alımı, insülin direnci veya metabolik sendrom belirtileri gibi durumlar sorgulanır.
- İlaç Kullanımı: Hormonal dengesizlik yaratabilecek ilaçlar (örn. steroidler, androjen içerikli ilaçlar) değerlendirilir.
2. Fiziksel Muayene
Fiziksel muayene, hirşutizmin derecesini ve yayılımını objektif olarak değerlendirmek için gereklidir:
- Ferriman-Gallwey Skoru: Kıllanma derecesini ölçmek için kullanılan objektif bir skorlama sistemidir. Göğüs, üst dudak, çene, karın, sırt gibi 9 farklı vücut bölgesinde kıllanma derecesi 0 (kıllanma yok) ile 4 (yoğun kıllanma) arasında derecelendirilir. Toplam skor 8’in üzerinde ise hirşutizm varlığı düşünülür.
- Cilt Bulguları: Akne, yağlı cilt, androjenik alopesi (erkek tipi saç dökülmesi) gibi hiperandrojenizm bulguları incelenir.
- Diğer Fiziksel Bulgular: Karında kitle (örneğin, over tümörü), stria (cushing sendromu bulgusu), obezite ve aşırı kilo gibi eşlik eden bulgular değerlendirilir.
3. Laboratuvar Testleri
Hirşutizmin nedenini tespit etmek için hormonal ve biyokimyasal testler yapılır:
- Serum Androjen Düzeyleri: Total ve serbest testosteron, DHEA-S (Dehidroepiandrosteron sülfat), androstenedion gibi hormonlar ölçülür.
- LH/FSH Oranı: Polikistik over sendromu (PCOS) şüphesi durumunda değerlendirilir. LH/FSH oranı 2’nin üzerinde ise PCOS düşünülebilir.
- Prolaktin ve TSH: Hiperprolaktinemi veya hipotiroidi gibi durumlar ekarte edilir.
- Kortizol: Cushing sendromu şüphesi varsa kortizol seviyeleri incelenir.
- Glukoz ve İnsülin Direnci Testleri: HOMA-IR veya OGTT testi ile insülin direnci değerlendirilir.
4. Görüntüleme Yöntemleri
Altta yatan anatomik anormallikleri değerlendirmek için görüntüleme yöntemleri kullanılabilir:
- Pelvik Ultrasonografi: Polikistik overlerin varlığı değerlendirilir.
- Adrenal ve Pelvik BT/MR: Adrenal hiperplazi veya tümör varlığı şüphesi durumunda kullanılır.
5. Ayırıcı Tanı
Hirşutizmin nedenleri geniş bir yelpazede yer aldığı için ayırıcı tanı önemlidir:
- Polikistik Over Sendromu (PCOS): En sık görülen nedenlerden biridir ve genellikle adet düzensizliği, akne, obezite gibi belirtilerle birlikte görülür.
- İdiopatik Hirşutizm: Hormonal dengesizlik olmaksızın sadece kıllanma artışının görüldüğü durumdur.
- Cushing Sendromu: Hiperkortizolizm belirtileriyle birlikte görülebilir.
- Adrenal veya Over Tümörleri: Hızla gelişen kıllanma ve yüksek androjen düzeyleri ile ilişkilidir.
- Non-klasik Konjenital Adrenal Hiperplazi: 21-hidroksilaz enzim eksikliği nedeniyle görülen bir durumdur.
6. Tanı Kriterlerinin Belirlenmesi ve Tedaviye Yönlendirme
Hirşutizm tanısı konduktan sonra hastanın bireysel özelliklerine ve altta yatan nedenlere göre tedavi planı yapılır. Tedavi yaklaşımları genellikle hormonal dengeyi sağlamaya ve kozmetik sorunları gidermeye yöneliktir.
Detaylı değerlendirme, hem hastanın yaşam kalitesini artırmak hem de altta yatan ciddi bir hastalığın varlığını erken dönemde saptamak için hayati öneme sahiptir.
Hirşutizm Tedavisi
Hirşutizm, kadınlarda androjen hormonlarının artışına bağlı olarak görülen ve aşırı tüylenme ile kendini gösteren bir durumdur. Tedavi, genellikle altta yatan nedenin belirlenmesine ve bireyin yaşam kalitesini artırmaya odaklanır. Aşağıda, hirşutizm tedavi seçenekleri detaylı bir şekilde ele alınmıştır:
1. Medikal Tedavi
Hirşutizmin tedavisinde en sık kullanılan yöntemlerden biri medikal tedavidir. Bu yöntem, hormon dengesizliklerini düzenlemeyi ve tüylenmeyi azaltmayı hedefler.
a. Antiandrojenler
Antiandrojen ilaçlar, androjenlerin kıl foliküllerine bağlanmasını engelleyerek tüylenmeyi azaltır. Sıklıkla kullanılan antiandrojenler:
- Spironolakton: Androjen reseptörlerini bloke eder ve androjen üretimini azaltır.
- Flutamid: Daha güçlü bir antiandrojendir ancak yan etkileri nedeniyle dikkatle kullanılmalıdır.
- Finasterid: 5-alfa redüktaz inhibitörü olarak, testosteronun daha güçlü bir androjen olan dihidrotestosterona (DHT) dönüşümünü engeller.
b. Oral Kontraseptifler (Doğum Kontrol Hapları)
Östrojen ve progesteron içeren kombine oral kontraseptifler, yumurtalık kaynaklı androjen üretimini baskılayarak hirşutizmin kontrol altına alınmasına yardımcı olur. Ayrıca düzensiz adet döngüsü olan hastalarda adet düzenlenmesini sağlar.
c. İnsülin Duyarlılığını Artırıcı İlaçlar
Polikistik over sendromu (PKOS) gibi insülin direnciyle ilişkili durumlarda, metformin gibi ilaçlar kullanılarak insülin duyarlılığı artırılabilir. Bu tedavi hem androjen düzeylerini düşürebilir hem de genel sağlık üzerinde olumlu etkiler yaratabilir.
2. Kozmetik Yaklaşımlar
Medikal tedavi ile birlikte kozmetik yöntemler, mevcut tüylerin görünümünü azaltmak ve bireyin özgüvenini artırmak için uygulanabilir.
a. Lazer Epilasyon
- Lazer ışığı ile kıl köklerinin tahrip edilmesini sağlar.
- Özellikle koyu renkli kıllarda etkili bir yöntemdir.
- Kalıcı sonuçlar elde edilebilir, ancak birden fazla seans gerektirir.
b. Elektroliz
- Elektrik akımıyla kıl köklerini yok eden kalıcı bir epilasyon yöntemidir.
- Lazerin etkili olmadığı bölgelerde veya açık renkli kıllarda tercih edilir.
c. Tıraş ve Ağda
- Geçici çözümler sunar ve hızlı bir şekilde uygulanabilir.
- Ancak uzun vadede etkili değildir ve düzenli tekrar gerektirir.
d. Kimyasal Depilatörler
- Tüyleri cilt yüzeyinden çözen kimyasal ajanlar içerir.
- Hassas ciltlerde tahrişe neden olabilir.
3. Cerrahi Müdahaleler
Hirşutizme neden olan yapısal veya hormonal bir bozukluk tespit edilirse cerrahi müdahaleler gerekebilir.
a. Over Kistlerinin Cerrahi Tedavisi
PKOS nedeniyle oluşan kistler, hormon üretimini kontrol altına almak amacıyla cerrahi olarak çıkarılabilir. Laparoskopik cerrahi en sık tercih edilen yöntemdir.
b. Adrenal Tümörlerin Tedavisi
Adrenal bezlerde androjen salgılayan tümörler tespit edilirse cerrahi olarak çıkarılması gerekebilir.
4. Yaşam Tarzı Değişiklikleri
Hirşutizm tedavisinde yaşam tarzı değişiklikleri önemli bir destekleyici rol oynar:
- Diyet ve Egzersiz: Sağlıklı bir vücut ağırlığının korunması, hormon dengesini olumlu etkiler.
- Stres Yönetimi: Stres, hormon seviyelerini etkileyebileceğinden uygun yönetim yöntemleri önerilir.
5. Psikolojik Destek
Hirşutizm, bireylerin özgüvenini ve ruh sağlığını olumsuz etkileyebilir. Psikolojik danışmanlık ve destek grupları, bireylerin kendilerini daha iyi hissetmelerine yardımcı olabilir.
6. Alternatif Tedavi Yöntemleri
Bazı bireyler bitkisel takviyeler ve alternatif yöntemlere başvurabilir. Örneğin:
- Nane Çayı: Androjen seviyelerini düşürdüğü gösterilmiştir.
- Saw Palmetto Ekstraktı: Androjen reseptörlerini bloke etme potansiyeline sahiptir.
Bu tür yaklaşımlar, mutlaka bir sağlık uzmanına danışılarak uygulanmalıdır.
7. Tedavi Sürecinin Takibi
Tedaviye yanıt, genellikle 6-12 aylık bir süreçte görülür. Bu süreçte düzenli doktor kontrolleri, kullanılan tedavinin etkinliğini değerlendirmek ve olası yan etkileri yönetmek için kritik öneme sahiptir.
Sonuç olarak, hirşutizm tedavisi kişiselleştirilmiş bir yaklaşım gerektirir. Medikal tedavi, kozmetik yöntemler ve yaşam tarzı değişikliklerinin dengeli bir kombinasyonu, etkili sonuçlar elde edilmesine olanak tanır. Tedavi planı oluşturulurken bireyin ihtiyaçları, beklentileri ve genel sağlık durumu göz önünde bulundurulmalıdır.
Hirşutizmin Psikolojik ve Sosyal Etkileri
Hirşutizm, sadece fiziksel bir problem değil, aynı zamanda ciddi psikolojik ve sosyal etkileri olan bir durumdur. Yoğun kıllanma, özgüven kaybına, sosyal çekilmeye ve hatta depresyona yol açabilir. Bu durum, özellikle genç kadınlar için büyük bir stres kaynağı olabilir ve toplumdan izole olma hissini artırabilir. Bu nedenle, hirşutizm tedavisinde psikolojik destek de büyük önem taşır. Terapi ve destek grupları, bu süreçte kadınların kendilerini daha iyi hissetmelerine ve bu durumu kabul etmelerine yardımcı olabilir.
Sonuç
Hirşutizm, kadınlarda yaygın olarak görülen ve ciddi psikolojik ve sosyal etkileri olan bir durumdur. Hormonal dengesizlikler, genetik faktörler ve bazı ilaçlar bu duruma yol açabilir. Tedavi seçenekleri, altta yatan nedenlere bağlı olarak değişir ve genellikle ilaç tedavisi ile kozmetik yöntemlerin bir kombinasyonu şeklinde uygulanır. Ayrıca, yaşam tarzı değişiklikleri ve psikolojik destek de tedavi sürecinde önemli bir yer tutar. Hirşutizmi daha iyi anlamak ve bu durumla başa çıkmak için farkındalığın artırılması ve kadınların bu konuda daha açık bir şekilde konuşabilmesi gerekmektedir.
Referanslar:
- Hirşutizm Nedir? 9 Belirtisi, Nedenleri Ve Tedavisi
- Azziz, R., et al. (2009). “The Androgen Excess and PCOS Society criteria for the polycystic ovary syndrome: the complete task force report.” Fertility and Sterility, 91(2), 456-488.
- Rosenfield, R. L. (2005). “Clinical practice: hirsutism.” The New England Journal of Medicine, 353(24), 2578-2588.
- Ferriman, D., & Gallwey, J. D. (1961). “Clinical assessment of body hair growth in women.” The Journal of Clinical Endocrinology & Metabolism, 21(11), 1440-1447.
- Goodman, N. F., et al. (2015). “American Association of Clinical Endocrinologists medical guidelines for clinical practice for the diagnosis and treatment of hyperandrogenic disorders.” Endocrine Practice, 21(11), 1291-1300.
- Escobar-Morreale, H. F., et al. (2018). “Diagnosis of hyperandrogenism in polycystic ovary syndrome: discrepancies between testosterone and androgen index reflect SHBG concentrations.” European Journal of Endocrinology, 178(2), 123-131.
- Martin, K. A., et al. (2017). “Evaluation and treatment of hirsutism in premenopausal women: an Endocrine Society clinical practice guideline.” The Journal of Clinical Endocrinology & Metabolism, 103(4), 1233-1257.
- Strowitzki, T., et al. (2010). “Diagnosis and treatment of hyperandrogenism in women.” Hormone Molecular Biology and Clinical Investigation, 2(3), 67-82.
- Pasquali, R., et al. (2016). “PCOS and obesity.” Current Opinion in Endocrinology, Diabetes and Obesity, 23(3), 150-155.
- Azziz, R., et al. (2004). “Prevalence of the polycystic ovary syndrome in unselected black and white women of the southeastern United States: a prospective study.” The Journal of Clinical Endocrinology & Metabolism, 89(3), 1201-1206.
- Carmina, E., et al. (2006). “A prospective study of the prevalence of the polycystic ovary syndrome in unselected white and African-American women.” Journal of Clinical Endocrinology and Metabolism, 91(9), 3609-3614.
- Yildiz, B. O., et al. (2012). “Diagnosis of hyperandrogenism: clinical criteria, biochemical criteria, and emerging technologies.” Fertility and Sterility, 98(4), 870-877.
- Lobo, R. A. (2017). “Evaluation of hirsutism: hormonal diagnosis.” Current Opinion in Obstetrics and Gynecology, 29(4), 208-213.
- Knochenhauer, E. S., et al. (1998). “Prevalence of polycystic ovary syndrome in unselected black and white women of the southeastern United States: a prospective study.” The Journal of Clinical Endocrinology & Metabolism, 83(9), 3078-3082.
- Homburg, R. (2009). “Pregnancy complications in PCOS.” Best Practice & Research Clinical Endocrinology & Metabolism, 20(5), 281-292.
- Teede, H. J., et al. (2013). “Recommendations for the assessment and management of polycystic ovary syndrome in adolescents and adults.” Endocrine Practice, 19(5), 1-8.
- Escobar-Morreale, H. F. (2012). “Polycystic ovary syndrome: definition, aetiology, diagnosis and treatment.” Nature Reviews Endocrinology, 8(4), 270-280.
- Wild, R. A., et al. (2010). “Assessment of cardiovascular risk and prevention of cardiovascular disease in women with the polycystic ovary syndrome: a consensus statement.” Fertility and Sterility, 95(5), 2038-2049.
- Diamanti-Kandarakis, E., et al. (2009). “Mechanisms in endocrinology: insulin resistance and polycystic ovary syndrome.” European Journal of Endocrinology, 160(1), 1-10.
- Moran, C., et al. (2003). “Prevalence of insulin resistance in the polycystic ovary syndrome using the homeostasis model assessment.” Fertility and Sterility, 83(6), 1454-1460.
- Gilling-Smith, C., et al. (2006). “Effects of insulin sensitizing drugs on hirsutism and androgen levels in women with PCOS: a systematic review.” Human Reproduction Update, 12(3), 273-281.
- Fauser, B. C., et al. (2012). “Consensus on women’s health aspects of polycystic ovary syndrome (PCOS): the Amsterdam ESHRE/ASRM-sponsored 3rd PCOS Consensus Workshop Group.” Fertility and Sterility, 97(1), 28-38.
- Franks, S. (1995). “Polycystic ovary syndrome.” The New England Journal of Medicine, 333(13), 853-861.
- Rittmaster, R. S. (2012). “Finasteride and other 5α-reductase inhibitors in the treatment of hyperandrogenism in women.” Endocrinology and Metabolism Clinics of North America, 37(3), 561-571.
- Moghetti, P., et al. (2016). “Insulin resistance and polycystic ovary syndrome.” Current Pharmaceutical Design, 22(36), 5561-5576.
- Azziz, R., et al. (2017). “Adrenal hyperplasia and hyperandrogenism: impact on diagnosis and management.” Endocrine Reviews, 38(5), 465-479.
- Dumesic, D. A., et al. (2015). “Scientific statement on polycystic ovary syndrome.” Endocrine Reviews, 36(5), 487-525.
- Legro, R. S., et al. (2007). “Diagnosing and treating polycystic ovary syndrome.” Endocrine Practice, 10(6), 469-477.
- Huddleston, H. G., et al. (2010). “Androgens and hirsutism.” Fertility and Sterility, 94(3), 765-779.
- Chang, W. Y., et al. (2010). “The role of obesity in hyperandrogenism and anovulation in PCOS.” Obesity Reviews, 11(6), 422-432.
- Conway, G. S., et al. (2014). “A population-based study of hirsutism in young women.” Clinical Endocrinology, 30(1), 87-96.
- Somani, N., & Turvy, D. (2014). “Hirsutism: an evidence-based approach to diagnosis and management.” American Family Physician, 90(3), 168-175.
- Brown, J., et al. (2009). “Interventions for hirsutism: systematic review and meta-analysis.” BMJ, 338, b869.
- Polycystic Ovary Syndrome (PCOS) Treatment Guideline Panel. (2018). “Evidence-based guidelines for PCOS management.” Journal of Endocrinology and Metabolism, 26(4), 345-378.
- https://scholar.google.com/
- https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/
- https://www.researchgate.net/
- https://www.mayoclinic.org/
- https://www.nhs.uk/
- https://www.webmd.com/