Koroner Arter Aterosklerozu: 7 Belirtisi, Nedenleri, Tedavisi
Koroner arter aterosklerozu (KAA), dünya genelinde en sık görülen kardiyovasküler hastalıkların başında gelir ve kalp krizi gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Bu hastalık, kalp damarlarının iç duvarlarında biriken yağ, kolesterol ve diğer maddelerin plaklar oluşturması sonucunda meydana gelir. Zamanla bu plaklar sertleşir ve damarların daralmasına sebep olur, bu da kan akışını kısıtlayarak kalp dokusunun yeterli oksijen ve besin almasını engeller. Aterosklerozun nedenleri genellikle yaşam tarzı ve genetik faktörlerle ilişkilidir, ancak tedavi edilmediğinde ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceği için erken teşhis ve önlem büyük önem taşır.
Sağlık Bilgisi İçeriği
Koroner Arter Aterosklerozu: 7 Belirtisi, Nedenleri, Tanısı, Tedavisi
Koroner arter aterosklerozu gelişiminde birçok risk faktörü rol oynar. Yüksek kolesterol, yüksek tansiyon, sigara kullanımı, diyabet ve obezite, bu hastalığın başlıca tetikleyicilerindendir. Ayrıca, sedanter yaşam tarzı ve dengesiz beslenme alışkanlıkları da ateroskleroz gelişimini hızlandırabilir. Koroner arterlerdeki daralmalar genellikle yıllar içinde yavaşça oluşur ve hastalığın ilk aşamalarında herhangi bir belirti vermeyebilir. Ancak, bu süreç ilerledikçe göğüs ağrısı, nefes darlığı ve yorgunluk gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Bu belirtiler, kalp kasına yeterli kan ve oksijen gitmediğinin bir göstergesidir ve acil tıbbi müdahale gerektirebilir.
Aterosklerozun tedavi edilmemesi durumunda ortaya çıkabilecek en ciddi komplikasyonlardan biri de miyokard enfarktüsü, yani kalp krizidir. Plaklar zamanla büyüyüp damar duvarını tamamen tıkayabilir veya üzerlerindeki fibröz tabaka yırtılarak kan pıhtısının oluşmasına yol açabilir. Bu durumda kalp kasına giden kan akışı tamamen kesilir ve bu da kalp krizine neden olur. Kalp krizi, anında müdahale edilmezse kalıcı kalp hasarına veya ölüme yol açabilir. Bu nedenle, aterosklerozun erken teşhisi ve tedaviye yönelik önlemlerin alınması son derece kritiktir.
Koroner arter aterosklerozunun önlenmesi için sağlıklı yaşam tarzı benimsemek büyük önem taşır. Düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek, sigaradan uzak durmak ve düzenli sağlık kontrolleri yaptırmak, bu hastalığın gelişimini önlemeye yardımcı olabilir. Ayrıca, genetik yatkınlığı olan bireylerin daha dikkatli olmaları ve risk faktörlerini en aza indirmeleri gerekmektedir. İlaç tedavisi ve cerrahi müdahaleler de gerektiğinde kullanılabilir; ancak, en etkili tedavi yöntemi hastalığın gelişimini önlemeye yönelik adımlar atmaktır.
Koroner Arter Aterosklerozu Nedenleri
Koroner arter aterosklerozu nedenleri karmaşıktır ve şunları içerebilir:
- Yüksek Kolesterol Seviyeleri: Yüksek düzeyde LDL (kötü) kolesterol, plak oluşumunu teşvik edebilir.
- Sigara İçmek: Sigara içmek, arter duvarlarını hasar verebilir ve plak birikimini hızlandırabilir.
- Yüksek Tansiyon: Yüksek tansiyon, arterlerin iç duvarlarında hasara neden olabilir ve ateroskleroz riskini artırır.
- Diyabet: Diyabet, kan şekeri seviyelerinin yüksek olması nedeniyle arter duvarlarına zarar verebilir ve plak oluşumunu hızlandırabilir.
- Aile Geçmişi: Aile geçmişi, kalp damar hastalıkları için genetik yatkınlığı belirleyebilir. Ailesinde koroner arter aterosklerozu öyküsü olan kişiler daha yüksek risk altında olabilirler.
- Şişmanlık: Fazla kilolu veya obez olmak, ateroskleroz riskini artırabilir.
- Sağlıksız Beslenme: Yüksek doymuş yağ, trans yağ ve işlenmiş gıdalarla beslenmek, plak birikimini teşvik edebilir.
- Sedanter Yaşam Tarzı: Fiziksel aktivite eksikliği, kalp sağlığına zarar verebilir ve ateroskleroz riskini artırabilir.
Aterosklerozun Gelişim Süreci ve Patofizyolojisi
Koroner arter aterosklerozunun gelişim süreci, genellikle çocukluk çağında başlar ve yıllar boyunca sessizce ilerler. Damar duvarlarında kolesterol birikimi ile başlayan bu süreç, zamanla iltihaplanma ve fibröz plak oluşumu ile devam eder.
Patofizyolojik olarak, aterosklerozun gelişim aşamaları şu şekildedir:
- Yağ Çizgileri: İlk aşama, damar duvarında küçük yağ birikintilerinin oluşmasıyla başlar. Bu çizgiler genellikle belirti vermez.
- Plak Oluşumu: Zamanla, bu yağ çizgileri daha büyük plaklara dönüşür. Plaklar, kolesterol, kalsiyum ve diğer hücresel atık maddelerden oluşur.
- Plakların Sertleşmesi: İlerleyen aşamalarda plaklar sertleşir ve damar duvarında esneklik kaybına neden olur. Bu durum, kan akışının kısıtlanmasına yol açar.
- Plak Yırtılması ve Pıhtılaşma: Plak yüzeyinde yırtılma meydana geldiğinde, kan pıhtıları oluşarak damarın tamamen tıkanmasına yol açabilir.
Koroner Arter Aterosklerozu Belirtileri
Koroner arter aterosklerozu belirtilerinin detayları:
- Göğüs Ağrısı (Angina): Koroner arter aterosklerozunun en yaygın belirtisi göğüs ağrısı veya rahatsızlıktır. Bu ağrı, angina olarak adlandırılır. Angina, göğüs bölgesindeki baskı, sıkışma veya yanma hissi şeklinde ortaya çıkabilir. Genellikle fiziksel aktivite sırasında veya stres anlarında ortaya çıkar ve dinlenme veya nitrogliserin kullanımı ile hafifler.
- Nefes Darlığı: Aterosklerozun ilerlemesi durumunda, daralan damarlar yeterli oksijen ve kan akışını kalbe ve vücuda sağlayamaz. Bu da nefes darlığına neden olabilir. Nefes darlığı, özellikle egzersiz sırasında veya dinlenme anlarında fark edilebilir.
- Yorgunluk: Kalp, vücuda yeterli miktarda kan pompalayamadığında, kişi kendini sürekli yorgun hissedebilir. Hafif bir aktivite bile yorgunluk hissine neden olabilir.
- Üst Sırt Ağrısı: Bazı insanlar, koroner arter aterosklerozunun bir belirtisi olarak üst sırt ağrısı veya rahatsızlık yaşarlar. Bu ağrı, sırtın üst kısmında hissedilebilir ve genellikle göğüs ağrısı ile birlikte görülür.
- Karın Ağrısı veya Mide Bulantısı: Aterosklerozun ciddi olduğu durumlarda, kan akışının yetersiz olduğu organlar arasında mide ve bağırsaklar bulunabilir. Bu nedenle karın ağrısı veya mide bulantısı gibi sindirim sorunları da görülebilir.
- Kol, Boyun veya Çene Ağrısı: Göğüs ağrısı sıklıkla kol, boyun veya çene gibi bölgelere yayılabilir. Bu, angina ile ilişkilendirilen yaygın bir belirtidir.
- Baş Dönmesi veya Bayılma: Ateroskleroz nedeniyle kan akışının kesildiği durumlarda, baş dönmesi veya bayılma riski artar. Bu özellikle ani hareketler veya egzersiz sırasında olabilir.
Belirtiler kişiden kişiye farklılık gösterebilir ve bazı insanlar hiç belirti göstermeyebilir (sessiz ateroskleroz). Ancak belirtiler fark edildiğinde veya herhangi bir kalp hastalığı risk faktörü varsa, hemen bir sağlık profesyoneline başvurmak önemlidir.
Koroner Arter Aterosklerozu Tanısı
Koroner arter aterosklerozu, kronik ağrının altında yatan ciddi bir kardiyovasküler hastalık olup, erken ve doğru tanı konulması hayat kurtarıcıdır. Tanı sürecinde multidisipliner bir yaklaşım benimsenmeli ve klinik değerlendirme, laboratuvar testleri ile görüntüleme teknikleri bir arada kullanılmalıdır.
1. Klinik Değerlendirme
Klinik değerlendirme, ateroskleroz tanısında ilk adımdır. Hastanın şikayetleri, risk faktörleri ve semptomları detaylı bir şekilde sorgulanmalıdır. Aşağıdaki noktalar değerlendirilir:
- Semptomlar: Göğüs ağrısı, nefes darlığı, çarpıntı gibi kardiyak belirtiler.
- Risk Faktörleri: Diyabet, hipertansiyon, sigara kullanımı, obezite ve aile öyküsü gibi aterosklerozu tetikleyen unsurlar.
- Fizik Muayene: Kan basıncı ölçümü, kalp sesleri dinlenmesi ve periferal arterlerde nabız değerlendirmesi.
2. Laboratuvar Testleri
Laboratuvar testleri, aterosklerotik süreçlerin biyokimyasal göstergelerini saptamak için kullanılır. Temel testler şunlardır:
- Lipid Profili: LDL, HDL, total kolesterol ve trigliserid seviyeleri ölçülerek dislipidemi değerlendirilir.
- Kan Şekeri: Diyabet tanısı için açlık kan şekeri ve HbA1c seviyeleri incelenir.
- Enflamasyon Göstergeleri: C-reaktif protein (CRP) gibi sistemik inflamasyon belirteçleri, ateroskleroz riskini gösterir.
- Böbrek Fonksiyon Testleri: Kreatinin ve üre seviyeleri, kardiyovasküler riskin değerlendirilmesinde yardımcıdır.
3. Elektrokardiyografi (EKG)
EKG, kalbin elektriksel aktivitesini inceleyerek iskemik değişikliklerin tespitinde kullanılır. Özellikle ST segment değişiklikleri ve T dalga inversiyonları gibi bulgular, koroner arter hastalığına işaret edebilir.
4. Stres Testleri
Egzersiz veya farmakolojik stres testleri, miyokardın iskemiye olan tepkisini değerlendirir. Bu testler, koroner arterlerdeki daralmanın klinik sonuçlarını anlamak için kritik öneme sahiptir.
- Egzersiz Stres Testi: Hasta koşu bandında egzersiz yaparken EKG ile kardiyak aktivite takip edilir.
- Farmakolojik Stres Testleri: Egzersiz yapamayan hastalarda dobutamin veya adenozin gibi ilaçlar kullanılarak stres oluşturulur.
5. İleri Görüntüleme Teknikleri
Tanıda görüntüleme yöntemleri, koroner arterlerdeki anatomik ve fonksiyonel değişikliklerin değerlendirilmesinde önemli bir rol oynar:
- Koroner Anjiyografi: Altın standart tanı yöntemidir. Koroner arterlerdeki darlık veya tıkanıklıklar invaziv olarak görüntülenir.
- Koroner BT Anjiyografi: Non-invaziv bir yöntem olup, koroner arterlerdeki plakların değerlendirilmesini sağlar.
- Ekokardiyografi: Kalbin yapı ve fonksiyonlarını incelemek için ultrason kullanılır. Stres ekokardiyografi, iskemiye yanıtı değerlendirebilir.
- Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR): Kardiyak MR, doku düzeyinde ayrıntılı görüntüleme sunarak iskemi veya fibrozis alanlarını ortaya koyar.
6. Biyobelirteçler ve Genetik Testler
Son yıllarda biyobelirteçler ve genetik testler, koroner arter aterosklerozu tanısında tamamlayıcı bilgiler sunmaktadır:
- Troponin ve NT-proBNP: Kalp hasarının biyokimyasal göstergeleridir.
- Genetik Testler: Aile öyküsü olan bireylerde genetik yatkınlık araştırması yapılabilir.
7. Risk Skorlamaları
Hastalığın ilerleme riskini değerlendirmek için skorlamalar kullanılabilir. Örneğin, Framingham Risk Skoru veya ASCVD Risk Skoru, bireyin 10 yıllık kardiyovasküler riskini tahmin etmeye yardımcı olur.
Koroner Arter Aterosklerozu Tedavisi
Koroner arter aterosklerozu, kronik ağrının önemli nedenlerinden biri olarak kabul edilir ve kalp kasına oksijen taşıyan arterlerin tıkanması veya daralmasıyla karakterizedir. Bu durum, iskemiye ve kalp kasının ağrılı bir şekilde oksijensiz kalmasına neden olabilir. Koroner arter aterosklerozu tedavisi multidisipliner bir yaklaşım gerektirir ve farmakolojik tedavilerden yaşam tarzı değişikliklerine kadar çeşitli unsurları içerir.
1. Farmakolojik Tedavi
Koroner arter aterosklerozunun tedavisinde farmakolojik ajanlar, hastalığın ilerlemesini durdurmak ve semptomları hafifletmek için sıklıkla kullanılır:
- Antitrombosit İlaçlar: Aspirin ve klopidogrel gibi ilaçlar, trombositlerin birbirine yapışmasını önleyerek kan akışını iyileştirir ve tromboz riskini azaltır.
- Statinler: Kolesterol seviyelerini düşürerek plak oluşumunu yavaşlatır ve mevcut plakların stabilitesini artırır.
- Beta Blokerler: Kalp hızını ve kan basıncını düşürerek miyokardın oksijen ihtiyacını azaltır.
- ACE İnhibitörleri ve ARB’ler: Kan damarlarını genişleterek kan basıncını düşürür ve kardiyovasküler riski azaltır.
- Nitratlar: Damarları genişleterek miyokardiyal kan akışını artırır ve angina semptomlarını hafifletir.
2. Yaşam Tarzı Değişiklikleri
Yaşam tarzı değişiklikleri, tedavinin temel taşıdır ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak için gereklidir:
- Sağlıklı Beslenme: Düşük yağlı, az tuzlu, ve sebze-meyve açısından zengin bir diyet benimsenmelidir. Akdeniz diyeti, koroner arter hastalığı olan bireyler için önerilmektedir.
- Fiziksel Aktivite: Düzenli egzersiz, kardiyovasküler sağlığı iyileştirir ve kan akışını artırır. Ancak, egzersiz planı doktor gözetiminde hazırlanmalıdır.
- Sigara ve Alkol: Sigara bırakılmalı ve alkol tüketimi sınırlandırılmalıdır.
- Stres Yönetimi: Kronik stres, aterosklerozun ilerlemesini hızlandırabilir. Yoga, meditasyon gibi yöntemlerle stres kontrol altına alınabilir.
3. İnvaziv ve Cerrahi Tedaviler
İlerlemiş Koroner arter aterosklerozu vakalarında farmakolojik ve yaşam tarzı tedavileri yetersiz kalabilir. Bu durumda invaziv yöntemlere başvurulur:
- Perkütan Koroner Girişim (PKG): Koroner arterlere stent yerleştirilerek tıkanıklıklar giderilir ve kan akışı sağlanır.
- Koroner Arter Bypass Greft (CABG): Tıkalı arterlerin çevresine yeni damarlar yerleştirilerek kan akışı yeniden sağlanır.
- Rotablasyon: Sertleşmiş plakların bir burgu yardımıyla temizlenmesini içerir.
4. Kronik Ağrının Yönetimi
KAA’nın neden olduğu ağrı (angina) kronik hale geldiğinde, bu ağrının yönetimi için özel stratejiler uygulanır:
- Rehabilitasyon Programları: Kardiyak rehabilitasyon programları, hastaların fiziksel kapasitesini artırırken ağrıyı kontrol etmeye yardımcı olur.
- Nöromodülasyon Teknikleri: Ağrı sinyallerini azaltmak için spinal kord stimülasyonu gibi yöntemler kullanılabilir.
- Psikolojik Destek: Kronik ağrının psikolojik etkilerini yönetmek için bilişsel davranışçı terapi ve diğer danışmanlık hizmetleri önerilebilir.
5. Gelecek Tedavi Yaklaşımları
Araştırmalar, yeni tedavi yöntemlerini geliştirmek için devam etmektedir:
- Gen Terapisi: Kan damarlarının yeniden oluşturulmasını ve iyileştirilmesini hedefler.
- Hücresel Tedaviler: Kök hücre tedavileri, hasar görmüş dokuların yenilenmesini sağlayabilir.
- İmmünoterapi: Enflamasyonu hedefleyerek plak stabilitesini artırabilir.
Koroner arter aterosklerozunun yönetimi, hastanın yaşam kalitesini artırmayı ve komplikasyonları önlemeyi hedefler. Uygulanan tedavi stratejileri, bireyin hastalık durumuna, risk faktörlerine ve genel sağlık durumuna göre kişiselleştirilmelidir.
Koroner Arter Aterosklerozunun Önlenmesi
Koroner arter aterosklerozu, kalp damarlarının ateromatöz plaklarla daralması veya tıkanması sonucunda ortaya çıkan ciddi bir kardiyovasküler hastalıktır. Bu durum, kalp krizleri, angina ve diğer kardiyovasküler komplikasyonlara yol açabilir. Koroner arter aterosklerozunun önlenmesi, halk sağlığı için kritik öneme sahiptir ve önleyici tedbirler yaşam tarzı değişikliklerinden farmakolojik yaklaşımlara kadar geniş bir yelpazeyi kapsar. Bu bölümde, KAA’nın gelişimini önlemek veya ilerlemesini yavaşlatmak için alınabilecek önleyici tedbirler detaylı olarak incelenmektedir.
1. Yaşam Tarzı Değişiklikleri
Yaşam tarzı değişiklikleri, Koroner arter aterosklerozu önlenmesinde en etkili ve temel yaklaşımlardan biridir. Bu kapsamda aşağıdaki başlıklar öne çıkar:
- Dengeli ve Sağlıklı Beslenme:
- Akdeniz tipi diyet gibi sağlıklı beslenme alışkanlıkları Koroner arter aterosklerozu riskini azaltır. Bu diyet tipi; bol miktarda sebze, meyve, tam tahıl, sağlıklı yağlar (ör. zeytinyağı) ve omega-3 yağ asitleri içeren balığı teşvik ederken, doymuş yağ, trans yağ ve şeker tüketimini sınırlar.
- Tuz tüketiminin kısıtlanması ve yeterli lif alımı, hipertansiyonu kontrol altına alarak ateroskleroz riskini azaltabilir.
- Fiziksel Aktivite:
- Düzenli fiziksel aktivite, kan lipid seviyelerini iyileştirir, insülin duyarlılığını artırır ve kilo kontrolüne yardımcı olur. Haftada en az 150 dakika orta düzeyde aerobik egzersiz önerilir.
- Sigaranın Bırakılması:
- Sigara kullanımı, ateroskleroz gelişiminin ana nedenlerinden biridir. Nikotin, damar endotelini doğrudan etkileyerek inflamasyon ve plak oluşumunu tetikler. Sigaranın bırakılmasıyla ateroskleroz riski önemli ölçüde azalır.
- Stres Yönetimi:
- Kronik stres, katekolaminlerin artışına ve dolayısıyla vasküler inflamasyona yol açabilir. Yoga, meditasyon ve nefes egzersizleri gibi stres yönetimi teknikleri faydalı olabilir.
2. Farmakolojik Müdahaleler
Farmakolojik tedaviler, özellikle yüksek risk grubundaki bireylerde Koroner arter aterosklerozunun önlenmesinde önemli bir role sahiptir.
- Lipid Düşürücü Tedaviler:
- Statinler, KAA önlenmesinde en yaygın kullanılan ilaçlardır. LDL kolesterol düzeylerini düşürerek plak oluşumunu yavaşlatırlar. Statin tedavisi, primer ve sekonder koruma stratejilerinde kanıta dayalı bir yaklaşımdır.
- Ezetimib veya PCSK9 inhibitörleri gibi diğer lipid düşürücü ilaçlar, statinlere yanıt vermeyen hastalarda kullanılabilir.
- Tansiyon Kontrolü:
- Antihipertansif ilaçlar, kan basıncını kontrol altına alarak damar duvarındaki gerilimi azaltır ve aterosklerotik süreçlerin ilerlemesini önler.
- ACE inhibitörleri ve beta blokerler bu amaçla yaygın olarak kullanılır.
- Antitrombotik İlaçlar:
- Aspirin veya diğer antiplatelet ilaçlar, aterosklerozun trombotik komplikasyonlarını önlemeye yardımcı olabilir. Ancak bu tedaviler, risk-fayda dengesi gözetilerek bireyselleştirilmelidir.
3. Metabolik Durumun Kontrolü
Metabolik sendrom ve diyabet, Koroner arter aterosklerozu için önemli risk faktörlerindendir. Bu nedenle, metabolik durumun yönetimi önceliklidir:
- Kan Şekeri Kontrolü:
- Diyabetik hastalarda glisemik kontrol sağlanması, endotel disfonksiyonunu azaltarak ateroskleroz riskini düşürür. Metformin gibi oral antidiyabetik ilaçlar veya insülin tedavisi bu amaçla kullanılabilir.
- Obezite Yönetimi:
- Vücut kitle indeksinin (VKİ) 25’in altına indirilmesi hedeflenir. Diyet, egzersiz ve gerekirse farmakolojik tedavilerle kilo kaybı sağlanabilir.
4. Rutin Sağlık Kontrolleri ve Erken Müdahale
Düzenli sağlık kontrolleri ve risk faktörlerinin izlenmesi, erken müdahale fırsatı sunar. Kan basıncı, lipid profili ve glukoz düzeylerinin düzenli aralıklarla değerlendirilmesi önerilir. Ayrıca, yüksek risk grubundaki bireyler için ileri tarama yöntemleri (örneğin, koroner arter kalsiyum skoru) kullanılabilir.
5. Toplumsal Farkındalık ve Eğitim
Toplum genelinde farkındalık yaratmak, Koroner arter aterosklerozunun önlenmesinde kritik bir adımdır. Sağlıklı yaşam alışkanlıklarının teşviki, sigarayı bırakma programları ve düzenli tarama kampanyaları gibi önlemler, toplum sağlığı üzerinde büyük bir etkiye sahiptir.
Sonuç
Koroner arter aterosklerozu, erken teşhis ve tedavi edilmediğinde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen bir hastalıktır. Yaşam tarzı değişiklikleri, düzenli kontroller ve gerekirse medikal tedavi ile bu hastalığın önlenmesi ve yönetilmesi mümkündür. Bireylerin bilinçli davranması, risk faktörlerini en aza indirmesi ve sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemesi, aterosklerozdan korunmada en etkili yöntemlerdir.
Referanslar:
- Koroner Arter Aterosklerozu: 7 Belirtisi, Nedenleri, Tanısı, Tedavisi
- Libby, P., & Ridker, P. M. (2004). Inflammation and atherosclerosis: role of C-reactive protein in risk assessment. The American Journal of Medicine, 116(6), 517-520.
- Ross, R. (1999). Atherosclerosis—an inflammatory disease. The New England Journal of Medicine, 340(2), 115-126.
- Lusis, A. J. (2000). Atherosclerosis. Nature, 407(6801), 233-241.
- Hansson, G. K., & Hermansson, A. (2011). The immune system in atherosclerosis. Nature Immunology, 12(3), 204-212.
- Tabas, I., & Bornfeldt, K. E. (2016). Macrophage phenotype and function in atherosclerosis: opportunities for drug development. Nature Reviews Drug Discovery, 15(4), 319-334.
- Benjamin, E. J., Muntner, P., Alonso, A., et al. (2019). Heart disease and stroke statistics—2019 update: a report from the American Heart Association. Circulation, 139(10), e56-e528.
- Ridker, P. M., & Lüscher, T. F. (2014). Anti-inflammatory therapies for cardiovascular disease. European Heart Journal, 35(27), 1782-1791.
- GBD 2017 Causes of Death Collaborators. (2018). Global, regional, and national age-sex-specific mortality for 282 causes of death in 195 countries and territories, 1980–2017: a systematic analysis for the Global Burden of Disease Study 2017. The Lancet, 392(10159), 1736-1788.
- Weber, C., & Noels, H. (2011). Atherosclerosis: current pathogenesis and therapeutic options. Nature Medicine, 17(11), 1410-1422.
- Roberts, R., & Stewart, A. F. (2012). Genes and coronary artery disease: where are we?. Journal of the American College of Cardiology, 60(18), 1715-1721.
- Badimon, L., & Vilahur, G. (2014). LDL-cholesterol versus HDL-cholesterol in the atherosclerotic plaque: inflammatory resolution versus thrombotic chaos. Annals of the New York Academy of Sciences, 1329(1), 18-34.
- Kannel, W. B., & McGee, D. L. (1979). Diabetes and cardiovascular disease: the Framingham study. JAMA, 241(19), 2035-2038.
- Williams, K. J., & Tabas, I. (1995). The response-to-retention hypothesis of early atherogenesis. Arteriosclerosis, Thrombosis, and Vascular Biology, 15(5), 551-561.
- Glass, C. K., & Witztum, J. L. (2001). Atherosclerosis: the road ahead. Cell, 104(4), 503-516.
- Lloyd-Jones, D. M., Hong, Y., Labarthe, D., et al. (2010). Defining and setting national goals for cardiovascular health promotion and disease reduction: the American Heart Association’s strategic impact goal through 2020 and beyond. Circulation, 121(4), 586-613.
- Cannon, C. P., Blazing, M. A., Giugliano, R. P., et al. (2015). Ezetimibe added to statin therapy after acute coronary syndromes. New England Journal of Medicine, 372(25), 2387-2397.
- Falk, E., Nakano, M., Bentzon, J. F., et al. (2013). Update on acute coronary syndromes: the pathologists’ view. European Heart Journal, 34(10), 719-728.
- Virmani, R., Kolodgie, F. D., Burke, A. P., et al. (2000). Lessons from sudden coronary death: a comprehensive morphological classification scheme for atherosclerotic lesions. Arteriosclerosis, Thrombosis, and Vascular Biology, 20(5), 1262-1275
- https://scholar.google.com/
- https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/
- https://www.researchgate.net/
- https://www.mayoclinic.org/
- https://www.nhs.uk/
- https://www.webmd.com/