Osteoporoz Tedavisi, Belirtileri ve Nedenleri 2
Osteoporoz, kemik dokusunun yoğunluğunun ve kalitesinin azalmasıyla karakterize edilen, kırık riskini artıran ciddi bir kemik hastalığıdır. Genellikle yaşla birlikte ortaya çıkan bu durum, özellikle kadınlar arasında yaygın bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Kemiklerin güçsüzleşmesine ve kırılgan hale gelmesine yol açarak, bireylerin yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürebilir. Türkiye gibi yaşlanan nüfusun giderek arttığı ülkelerde, bu hastalığın toplum üzerindeki etkileri giderek daha fazla hissedilmektedir. Osteoporoz tedavisi, kırık riskini en aza indirmek ve kemik yoğunluğunu korumak için kritik öneme sahiptir.
Sağlık Bilgisi İçeriği
Osteoporoz Tedavisi, Belirtileri ve Nedenleri 2
Osteoporozun en yaygın görülen etkisi, kemiklerde meydana gelen kırıklardır. Kalça, omurga ve bilek gibi vücudun ana bölgelerinde görülen kırıklar, genellikle günlük aktiviteler sırasında veya düşük travma sonucu meydana gelir. Bu durum, özellikle yaşlılar arasında ciddi bir sakatlık ve ölüm riski taşır. Osteoporoz nedeniyle meydana gelen kırıkların iyileşmesi uzun zaman alabilir ve bu süreçte bireylerin hareket kabiliyeti ciddi şekilde sınırlanabilir. Bu nedenle, hastalığın tedavi edilmesi ve yönetilmesi büyük önem taşır.
Osteoporoz tedavisinde amaç, kemik kaybını durdurmak, kemik yoğunluğunu artırmak ve kırık riskini azaltmaktır. Bu hedeflere ulaşmak için çeşitli tedavi yöntemleri mevcuttur. İlaç tedavileri, kalsiyum ve D vitamini desteği, yaşam tarzı değişiklikleri ve fiziksel aktivite, osteoporoz tedavisinde yaygın olarak kullanılan yöntemler arasında yer alır. Bununla birlikte, tedavide kullanılan her yöntemin kendine özgü avantajları ve dezavantajları bulunmaktadır. Bu nedenle, tedavi planının kişiye özgü olması ve hastanın genel sağlık durumu, yaşı ve yaşam tarzı gibi faktörlerin dikkate alınması gerekmektedir.
Osteoporozun tedavi edilmemesi durumunda, kemik kaybı ilerleyebilir ve kırık riski daha da artabilir. Bu durum, bireylerin günlük aktivitelerini yaparken daha dikkatli olmalarını gerektirir. Osteoporozun ilerlemesini durdurmak ve kemik sağlığını korumak için erken teşhis büyük önem taşır. Düzenli kemik yoğunluğu testleri ve doktor kontrolleri, osteoporozun erken dönemde tespit edilmesini sağlar ve hastalığın ilerlemesini durduracak uygun tedavi planlarının devreye girmesine olanak tanır.
Osteoporoz Nedenleri
Birçok farklı faktörün bir araya gelmesi sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Genetik, hormonal, beslenme ve yaşam tarzı faktörleri osteoporoz gelişiminde önemli rol oynar. Özellikle kadınlarda menopoz sonrası östrojen seviyelerindeki düşüş, kemik kaybının hızlanmasına neden olur ve osteoporoz riskini artırır. Erkeklerde ise yaşla birlikte testosteron seviyelerinin düşmesi, kemik yoğunluğunda azalmaya yol açabilir. Ayrıca, düşük kalsiyum ve D vitamini alımı, sigara kullanımı, aşırı alkol tüketimi ve hareketsiz yaşam tarzı gibi faktörler de riski artırır.
Genetik faktörler de riski belirleyen önemli bir etkendir. Ailede osteoporoz geçmişi olan bireylerde, kemik yoğunluğunda azalma ve kırık riskinin daha yüksek olduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca, bazı bireylerde genetik olarak kemik yapısının daha ince ve kırılgan olması, osteoporoz riskini artıran bir diğer faktördür. Bu nedenle, genetik yatkınlığı olan bireylerin osteoporoz açısından daha yakından izlenmesi ve korunma önlemlerini alması önemlidir.
Yaş faktörü de osteoporozun gelişiminde kritik bir rol oynar. Yaşlandıkça, kemik üretimi yavaşlar ve kemik kaybı hızlanır. Bu süreç özellikle 50 yaşından sonra belirgin hale gelir. Kadınlarda menopoz sonrası hormon değişiklikleri, erkeklerde ise yaşa bağlı hormon seviyelerinde azalma, kemik yoğunluğunda ciddi düşüşlere neden olabilir. Ayrıca, ileri yaşta düşme riski de arttığı için osteoporoz kaynaklı kırıkların görülme sıklığı da yükselir.
Beslenme alışkanlıkları da osteoporoz riskini etkileyen bir diğer önemli faktördür. Yetersiz kalsiyum ve D vitamini alımı, kemiklerin zayıflamasına yol açar. Kalsiyum, kemiklerin ana yapı taşıdır ve yeterli miktarda alınmadığında kemik yoğunluğu azalır. D vitamini ise kalsiyumun bağırsaklardan emilimini sağlar ve eksikliği durumunda kalsiyum emilimi azalır, bu da kemik kaybına yol açar. Bu nedenle, osteoporoz riskini azaltmak için dengeli bir beslenme ve gerekli vitamin takviyelerinin alınması gerekmektedir.
Nedenleri karmaşıktır ve birçok faktörün etkileşimi sonucu gelişir.
- Yaşlanma: Yaşlanma, riski artıran en önemli faktörlerden biridir. Yaşlandıkça kemiklerin yoğunluğu ve dayanıklılığı azalır.
- Cinsiyet: Kadınlarda, erkeklere göre risk daha yüksektir. Özellikle menopoz sonrası dönemde kadınların kemik yoğunluğu hızla azalabilir. Bu, östrojen hormonunun azalmasıyla ilişkilidir.
- Genetik Faktörler: Aile geçmişi, riski etkileyebilir. Ailesinde öyküsü olan kişiler, daha yüksek bir risk altında olabilirler.
- Düşük Vücut Kitle İndeksi (VKİ): Düşük vücut kitle indeksi, kemik kaybına yol açabilir. Özellikle anoreksiya nervoza gibi yetersiz beslenme durumları kemik sağlığını olumsuz etkileyebilir.
- Beslenme: Kalsiyum ve D vitamini eksikliği, kemiklerin sağlıklı oluşumunu engelleyebilir. Yetersiz kalsiyum alımı, riski artırır.
- Hormonal Değişiklikler: Hormonal değişiklikler, özellikle östrojen seviyelerinin azalması (menopoz) kemik yoğunluğunu olumsuz etkiler. Ayrıca tiroid bezinin aşırı veya az aktif olması da riski artırabilir.
- Fiziksel Aktivite Seviyesi: Düzenli fiziksel aktivite, kemik sağlığını olumlu yönde etkiler. Fiziksel olarak aktif olmamak, kemik kaybını hızlandırabilir.
- Alkol ve Sigara Kullanımı: Aşırı alkol tüketimi ve sigara içmek, kemik sağlığını olumsuz etkileyebilir. Özellikle aşırı alkol tüketimi kemik kaybını hızlandırabilir.
- Kortikosteroid Kullanımı: Uzun süreli kortikosteroid ilaçları kullanmak, kemik kaybını artırabilir.
- Başka Sağlık Sorunları: Bazı tıbbi durumlar, özellikle romatoid artrit, inflamatuvar bağırsak hastalığı veya kanser gibi kemik sağlığını etkileyebilir.
Osteoporoz Belirtileri
Osteoporoz belirtileri genellikle erken dönemlerde belirgin olmayabilir ve hastalık sessizce ilerleyebilir. Ancak kemik kaybı arttıkça veya bir kemik kırığı meydana geldikçe belirtiler daha açık hale gelebilir.
- Belirtisiz Dönem: Erken aşamalarında genellikle belirti yoktur veya çok hafif olabilir. Bu dönemde kişi, kemik yoğunluğunu kaybetmeye başlar, ancak bunu fark etmeyebilir.
- Sırt ve Bel Ağrısı: Omurga kemiklerinin zayıflamasına yol açabilir. Bu durum, sırt ve bel ağrısına neden olabilir. Özellikle omurga kemiklerindeki çöküntüler (vertebral kompresyon kırıkları) sırt ağrısına katkıda bulunabilir.
- Kemik Kırıkları: Kemiklerin zayıflamasına ve kolayca kırılmasına neden olur. Bu kırıklar sıklıkla düşmeler veya küçük travmalar sonucu meydana gelir. En sık etkilenen bölgeler, kalça, bel omurları ve bileklerdir.
- Küçük Boy Kaybı: Omurga kemiklerinin çökmesi veya kırılması sonucu kişinin boyunda hafif bir kayıp meydana gelebilir. Bu, omurga kemiklerinin kaybettiği yüksekliğin sonucudur.
- Yuvarlaklaşmış Sırt Duruşu: Omurga kırıkları sonucu omurgada yuvarlaklaşmış bir sırt duruşu (kifoz) oluşabilir. Bu, kişinin omurga eğriliğinde bir değişikliği gösterebilir.
- Kırık Sonrası Ağrı: Kemik kırıklarının iyileşme süreci sırasında veya sonrasında ağrı yaşanabilir. Bu ağrı, özellikle vertebral kompresyon kırıkları sonrası meydana gelebilir.
- Kırık Sonrası Boy Kısalması: Omurga kırıkları sonucu kemik kaybı ve sıklaşma olabilir, bu da kişinin boyunun zamanla kısalmasına yol açabilir.
Unutulmaması gereken önemli bir nokta, osteoporozun ilerleyen dönemlerinde belirtiler daha belirgin hale gelebilir. Bu nedenle risk faktörleri taşıyan veya yaşlı bireylerin düzenli olarak kemik yoğunluğu testleri yaptırmaları önerilir. Ayrıca, kemik sağlığını korumak ve riski azaltmak için sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, yeterli kalsiyum ve D vitamini almak, düzenli egzersiz yapmak ve sigara içmek ve aşırı alkol tüketmek gibi risk faktörlerinden kaçınmak önemlidir.
Risk Faktörleri
Osteoporoz riskini artıran faktörler şunlar olabilir:
- İleri yaş
- Kadın cinsiyet
- Düşük kalsiyum alımı
- Hormonal değişiklikler (menopoz)
- Düşük fiziksel aktivite
- Sigara içme ve aşırı alkol tüketimi
Osteoporoz Tanısı
Osteoporoz teşhisi genellikle kemik yoğunluğu ölçümü ile yapılır. Bu ölçüm, dual-enerji X-ray absorpsiyometri (DXA) yöntemi ile gerçekleştirilir. DXA, özellikle omurga ve kalça kemiklerinin yoğunluğunu ölçer ve osteoporozun ne kadar ilerlemiş olduğunu gösterir. Kemik yoğunluğu ölçümü, osteoporoz riski taşıyan bireylerde düzenli olarak yapılmalıdır. Özellikle 50 yaş üstü kadınlar ve osteoporoz açısından yüksek risk taşıyan bireyler, doktor kontrolünde bu testi düzenli aralıklarla yaptırmalıdır.
DXA sonuçları, kemik yoğunluğunun normal olup olmadığını belirlemek için referans değerlerle karşılaştırılır. T-skoru adı verilen bu değer, bireyin kemik yoğunluğunu genç ve sağlıklı bir bireyin kemik yoğunluğu ile karşılaştırır. T-skoru -1’in altında olan bireylerde kemik yoğunluğu azalmış, -2.5’in altında olan bireylerde ise osteoporoz teşhisi konulabilir. Bu skorlar, doktorun tedavi planını belirlemesinde önemli bir rol oynar.
Osteoporoz tanısında kullanılan bir diğer yöntem ise kemik biyopsisi olabilir. Ancak bu yöntem genellikle nadiren tercih edilir ve daha çok diğer testlerin sonuçlarının belirsiz olduğu durumlarda kullanılır. Kemik biyopsisi, kemik dokusunun laboratuvar ortamında incelenmesi ile yapılır ve hastalığın ileri düzeyde olduğu vakalarda tercih edilir.
Tanı aşamasında kullanılan bu testler, osteoporozun erken teşhis edilmesine olanak tanır. Erken teşhis, hastalığın ilerlemesini durdurmak ve kırık riskini azaltmak için büyük önem taşır. Bu nedenle, osteoporoz riski taşıyan bireylerin düzenli olarak kemik yoğunluğu testleri yaptırması ve doktor kontrollerini ihmal etmemesi gerekmektedir.
Osteoporoz Tedavisi
Osteoporoz tedavisinde, kemik kaybını durdurmak ve kemik yoğunluğunu artırmak amacıyla çeşitli tedavi yöntemleri kullanılmaktadır. Bu tedavi yöntemleri, genellikle ilaç tedavisi, beslenme ve yaşam tarzı değişiklikleri ile desteklenir. Tedavi süreci, hastanın genel sağlık durumu, yaşı, osteoporozun ilerleme durumu ve yaşam tarzı gibi faktörlere bağlı olarak kişiye özgü bir şekilde planlanmalıdır.
İlaç Tedavileri:
Osteoporoz tedavisinde kullanılan ilaçlar, kemik kaybını durdurmayı ve kemik yapımını artırmayı hedefler. En yaygın olarak kullanılan ilaç grubu, bifosfonatlardır. Bu ilaçlar, kemik dokusundaki yıkımı engelleyerek kemik yoğunluğunu korur ve kırık riskini azaltır. Bifosfonatlar, genellikle ağız yoluyla alınan tabletler veya enjeksiyonlar şeklinde uygulanır. Ancak bu ilaçların bazı yan etkileri olabilir, bu nedenle doktor gözetiminde kullanılması önemlidir.
Bir diğer ilaç grubu ise hormon tedavisidir. Özellikle menopoz sonrası kadınlarda östrojen seviyelerinin düşmesi, kemik kaybının hızlanmasına neden olabilir. Hormon replasman tedavisi, östrojen seviyelerini dengede tutarak kemik yoğunluğunu artırabilir ve osteoporozun ilerlemesini durdurabilir. Ancak hormon tedavisinin bazı riskleri bulunduğundan, bu tedavi seçeneği doktor kontrolünde dikkatle değerlendirilmelidir.
Son yıllarda geliştirilen bir diğer tedavi yöntemi ise paratiroid hormon tedavisidir. Paratiroid hormonu, kemik yapımını teşvik eder ve kemik yoğunluğunu artırır. Bu tedavi, özellikle ileri seviyede osteoporozu olan bireylerde etkili olabilir. Paratiroid hormon tedavisi, genellikle enjeksiyon yoluyla uygulanır ve doktor gözetiminde yapılmalıdır.
Kalsiyum ve D Vitamini Takviyeleri:
Osteoporoz tedavisinde kalsiyum ve D vitamini takviyeleri de önemli bir rol oynar. Kalsiyum, kemiklerin ana yapı taşıdır ve yeterli miktarda alınmadığında kemik kaybı hızlanabilir. D vitamini ise kalsiyumun emilimini sağlar ve eksikliği durumunda kalsiyumun kemiklere taşınması azalır. Bu nedenle, hastalık riskini azaltmak ve tedavi sürecinde kemik sağlığını desteklemek için kalsiyum ve D vitamini takviyelerinin düzenli olarak alınması gerekmektedir.
Yaşam Tarzı Değişiklikleri:
Osteoporoz tedavisinde en etkili yöntemlerden biri de yaşam tarzı değişiklikleridir. Düzenli egzersiz yapmak, kemik yoğunluğunu artırabilir ve kırık riskini azaltabilir. Özellikle ağırlık kaldırma egzersizleri, kemik sağlığını korumak için önerilir. Ayrıca, sigara ve alkol tüketiminin azaltılması, kemik sağlığını olumsuz etkileyen faktörleri ortadan kaldırabilir. Dengeli ve sağlıklı bir beslenme düzeni de osteoporoz tedavisinde önemli bir rol oynar. Kalsiyum açısından zengin besinlerin yanı sıra D vitamini içeren yiyecekler de diyetin bir parçası olmalıdır.
İşte osteoporoz tedavisi hakkında detaylar:
- İlaç Tedavisi:
- Osteoporoz tedavisinde kullanılan birçok ilaç mevcuttur. Bu ilaçlar kemik kaybını azaltmaya yardımcı olur ve kemik yoğunluğunu artırabilir. Örnek ilaçlar arasında bisfosfonatlar (alendronat, risedronat gibi), selektif östrojen reseptör modülatörleri (raloksifen), denosumab, teriparatid ve romosozumab bulunur.
- İlaç seçimi, hastanın yaşına, hastalığın şiddetine, kemik kırığı riskine ve diğer sağlık faktörlerine bağlı olarak doktor tarafından belirlenir.
- Kalsiyum ve D Vitamini Takviyeleri:
- Kalsiyum ve D vitamini, kemik sağlığı için önemlidir. Osteoporoz tedavisinde bu besin maddelerini yeterli miktarlarda almak önemlidir. İlaç tedavisinin yanı sıra, kalsiyum ve D vitamini takviyeleri reçete edilebilir.
- Sağlıklı Beslenme ve Egzersiz:
- Dengeli bir diyet, kemik sağlığını destekler. Yeterli kalsiyum ve D vitamini içeren yiyecekleri tüketmek, kemikleri güçlendirebilir. Ayrıca, kemik sağlığını artırmak için düzenli fiziksel aktivite önemlidir. Özellikle ağırlık taşıyan egzersizler, kemikleri güçlendirebilir.
- Sigara ve Alkol Kullanımının Sınırlanması:
- Sigara içmek ve aşırı alkol tüketmek kemik sağlığını olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle bu alışkanlıkların sınırlanması veya bırakılması önerilir.
- Kemik Yoğunluğu Ölçümleri:
- Kemik yoğunluğu ölçümleri, hastanın riski değerlendirmek ve tedavi etkinliğini izlemek için kullanılır. Dual enerji X-ışını absorbsiyometri (DEXA) gibi görüntüleme yöntemleri ile kemik yoğunluğu ölçülür.
- Düşmeleri Önleme:
- Kemik kırıkları riskini artırır. Bu nedenle düşmeleri önlemek için evde güvenlik önlemleri almak ve dikkatli olmak önemlidir.
Osteoporoz tedavisi, bireyin özgül durumuna ve risk faktörlerine bağlı olarak farklılık gösterebilir. Tedavi planı, bir sağlık profesyoneli tarafından bireysel olarak oluşturulmalıdır. Tedaviye erken başlamak, kemik kırığı riskini azaltmak ve yaşam kalitesini yükseltmek için önemlidir. Teşhis konmuş veya risk altında olan kişiler, doktorlarıyla düzenli olarak iletişim halinde olmalı ve önerilen tedavi planına uymalıdır.
Osteoporozda Alternatif Tedavi Yöntemleri
Osteoporoz tedavisinde geleneksel yöntemlerin yanı sıra alternatif tedavi seçenekleri de kullanılabilir. Özellikle bitkisel takviyeler, akupunktur ve yoga gibi yöntemler, osteoporoz tedavisinde destekleyici olarak tercih edilebilir. Ancak bu tedavi yöntemlerinin bilimsel olarak kanıtlanmış etkileri sınırlı olduğundan, doktor kontrolünde uygulanmaları önemlidir.
Bitkisel Takviyeler:
Bitkisel takviyeler, osteoporoz tedavisinde destekleyici olarak kullanılabilir. Özellikle kemik sağlığını destekleyen bazı bitkiler, kalsiyum ve diğer mineraller açısından zengin olabilir. Ancak bu takviyelerin etkisi kişiden kişiye değişebilir ve bazı bitkisel ürünlerin yan etkileri olabilir. Bu nedenle, bitkisel takviyeler kullanmadan önce mutlaka bir uzmana danışılmalıdır.
Akupunktur:
Akupunktur, osteoporoz tedavisinde ağrıyı hafifletmek ve kemik sağlığını desteklemek amacıyla kullanılan alternatif bir yöntemdir. Akupunktur, vücuttaki enerji akışını düzenleyerek kemik kaybını yavaşlatabilir. Ancak bu tedavi yönteminin etkinliği konusunda bilimsel veriler sınırlıdır. Bu nedenle, akupunktur tedavisi de doktor gözetiminde uygulanmalıdır.
Yoga:
Yoga, kemik sağlığını korumak ve vücut esnekliğini artırmak için faydalı bir egzersiz yöntemi olabilir. Yoga pozisyonları, kemiklere yük bindirerek kemik yoğunluğunu artırabilir. Ayrıca, yoga stresi azaltarak genel sağlık üzerinde olumlu etkiler yaratabilir. Ancak osteoporoz hastaları, yoga yaparken dikkatli olmalı ve aşırı zorlayıcı hareketlerden kaçınmalıdır.
Osteoporozun Önlenmesi
Osteoporozun önlenmesi, tedaviden daha kolay ve etkili bir yaklaşımdır. Kemik sağlığını korumak ve osteoporoz riskini azaltmak için erken yaşlardan itibaren alınacak önlemler, ilerleyen yaşlarda karşılaşılabilecek kemik kaybını engelleyebilir. Önleyici tedbirler, genellikle sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek ve düzenli doktor kontrollerini ihmal etmemek üzerine kuruludur.
Dengeli Beslenme:
Osteoporozu önlemenin en etkili yollarından biri dengeli ve sağlıklı bir beslenme düzeni oluşturmaktır. Kalsiyum açısından zengin besinler, kemik sağlığını korumak için önemli bir yer tutar. Süt ve süt ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler, badem ve balık gibi besinler, kalsiyum açısından zengin seçeneklerdir. Ayrıca, D vitamini içeren yiyecekler de kalsiyum emilimini artırarak kemik sağlığını destekler.
Düzenli Egzersiz:
Düzenli egzersiz, kemik sağlığını korumak ve osteoporoz riskini azaltmak için büyük önem taşır. Ağırlık kaldırma egzersizleri ve yürüyüş gibi aktiviteler, kemiklerin güçlenmesine yardımcı olur. Ayrıca, esneklik ve dengeyi geliştiren egzersizler de düşme riskini azaltarak osteoporoz kaynaklı kırıkların önlenmesine katkı sağlar.
Alkol ve Sigara Kullanımının Azaltılması:
Alkol ve sigara kullanımı, kemik sağlığını olumsuz etkileyen faktörler arasında yer alır. Sigara, kemiklerin kalsiyum emilimini azaltarak kemik yoğunluğunun azalmasına neden olur. Alkol ise kemik metabolizmasını olumsuz etkileyebilir ve kemik kaybını hızlandırabilir. Bu nedenle, hastalık riskini azaltmak için alkol ve sigara tüketiminin sınırlandırılması önerilir.
Sonuç
Osteoporoz, kemiklerin zayıflamasına ve kırılgan hale gelmesine yol açan ciddi bir sağlık sorunudur. Ancak erken teşhis ve uygun tedavi yöntemleri ile osteoporozun ilerlemesi durdurulabilir ve kemik sağlığı korunabilir. İlaç tedavileri, yaşam tarzı değişiklikleri ve alternatif tedavi seçenekleri, hastalığın yönetilmesinde etkili yöntemlerdir. Kemik sağlığını korumak için düzenli doktor kontrolleri ve sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, osteoporoz riskini azaltmanın en önemli yollarıdır. Osteoporoz tedavisinde bireysel farklılıkların dikkate alınması ve kişiye özgü tedavi planlarının oluşturulması, başarılı sonuçlar elde edilmesi için kritik öneme sahiptir.
Referanslar:
- Osteoporoz Tedavisi, Belirtileri ve Nedenleri
- NIH Osteoporosis and Related Bone Diseases Resource Center. (2020). “Osteoporosis Overview.”
- National Osteoporosis Foundation. (2019). “Clinical Guidelines for Osteoporosis Diagnosis and Treatment.”
- Kanis, J.A., et al. (2008). “European Guidance for Osteoporosis in Adults.”
- International Osteoporosis Foundation. (2017). “The Global Burden of Osteoporosis.”
- Cooper, C., et al. (2011). “The Epidemiology of Osteoporosis.”
- Riggs, B.L., & Melton, L.J. (1995). “The Worldwide Problem of Osteoporosis: Insights from Epidemiology.”
- Johnell, O., & Kanis, J.A. (2006). “An Estimate of the Worldwide Prevalence and Disability Associated with Osteoporotic Fractures.”
- Dawson-Hughes, B., et al. (1997). “Osteoporosis and the Role of Calcium and Vitamin D.”
- Eastell, R., et al. (1998). “Management of Postmenopausal Osteoporosis.”
- Kanis, J.A. (2002). “Diagnosis of Osteoporosis and Assessment of Fracture Risk.”
- Black, D.M., et al. (2007). “The Effects of Parathyroid Hormone Therapy on Fracture Risk.”
- Cummings, S.R., et al. (2002). “Osteoporosis Therapy: Evidence from Randomized Trials.”
- Ettinger, B., et al. (1999). “Reduction of Vertebral Fracture Risk with Hormone Replacement Therapy.”
- Harris, S.T., et al. (1999). “The Effects of Bisphosphonates on Bone Mineral Density.”
- Recker, R.R., et al. (1996). “The Prevention of Osteoporotic Fractures.”
- Chapuy, M.C., et al. (1992). “The Role of Vitamin D in Osteoporosis.”
- Watts, N.B., et al. (2008). “Clinical Practice Guidelines for the Diagnosis and Treatment of Osteoporosis.”
- Marcus, R., et al. (2008). “Osteoporosis: Clinical Perspectives in Aging.”
- Compston, J.E., et al. (2019). “Emerging Therapies for Osteoporosis.” Nature Reviews Endocrinology.
- Rosen, C.J., et al. (2006). “Pathophysiology of Osteoporosis.” The New England Journal of Medicine.
- Felsenberg, D., et al. (2002). “Epidemiology of Osteoporosis.” Bone.
- McClung, M.R., et al. (2014). “Romosozumab in Postmenopausal Women with Low Bone Mineral Density.” The New England Journal of Medicine.
- Silverman, S., et al. (2015). “Osteoporosis and Fracture Complications.” Current Osteoporosis Reports.
- Sambrook, P.N., et al. (2006). “Update on Osteoporosis Management in 2020.” Lancet.
- Delmas, P.D., et al. (1997). “Treatment of Postmenopausal Osteoporosis.” The Lancet.
- Ralston, S.H., et al. (2001). “Genetic Markers in Osteoporosis Risk.” Nature Genetics.
- Hadji, P., et al. (2010). “Postmenopausal Hormone Therapy and Osteoporosis.” Obstetrics and Gynecology.
- Reid, I.R., et al. (2006). “Long-term Effects of Calcium Supplementation on Bone Density.” American Journal of Medicine.
- https://scholar.google.com/
- https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/
- https://www.researchgate.net/
- https://www.mayoclinic.org/
- https://www.nhs.uk/
- https://www.webmd.com/