Parkinson Hastalığı Erken Belirtileri: 8 Belirti ve Tedavisi
Parkinson hastalığı, dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen, ilerleyici bir nörodejeneratif hastalıktır. Beyinde dopamin üreten nöronların kaybı ile karakterize edilir ve bu durum motor ve motor dışı belirtilerin ortaya çıkmasına yol açar.
Sağlık Bilgisi İçeriği
Parkinson Hastalığı Erken Belirtileri: 8 Belirti ve Tedavisi
Parkinson hastalığı, yaşlanma ile birlikte artan bir risk taşır ve genellikle 60 yaşın üzerindeki bireylerde görülür. Ancak hastalığın daha erken yaşlarda da ortaya çıkabileceği durumlar mevcuttur. Parkinson hastalığı, yalnızca motor belirtilerle değil, aynı zamanda psikolojik ve bilişsel değişikliklerle de kendini gösterebilir. Bu nedenle, hastalığın erken teşhisi ve tedavisi, hastaların yaşam kalitesini koruma ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatma açısından kritik öneme sahiptir. Bu makalede, Parkinson hastalığının erken belirtileri, tanı yöntemleri ve mevcut tedavi seçenekleri detaylı bir şekilde ele alınacaktır.
Parkinson Hastalığı Erken Belirtileri Nelerdir?
Parkinson hastalığının erken belirtileri, genellikle hafif ve belirsizdir, bu da teşhisi zorlaştırabilir. Erken teşhis, hastalığın ilerlemesini yavaşlatma ve yaşam kalitesini artırma açısından kritik öneme sahiptir. Parkinson hastalığının erken teşhis edilebilmesi için, hastaların ve sağlık profesyonellerinin bu belirtileri tanıması büyük önem taşır. İşte Parkinson hastalığının en yaygın erken belirtileri:
1. Titreme (Tremor)
Parkinson hastalığının en bilinen belirtisi, genellikle ellerde başlayan titremedir. Bu titreme, başlangıçta sadece bir elde görülebilir ve dinlenme halindeyken belirginleşir. Titreme, hastalığın ilerlemesiyle birlikte her iki ele de yayılabilir ve diğer vücut bölgelerinde de hissedilebilir. Titremenin başlangıç aşamasında, hastalar genellikle bu durumu yorgunluk veya stres gibi faktörlere bağlayabilir. Ancak, titremenin özellikle dinlenme halinde ortaya çıkması ve belirli bir süre sonra geçmemesi, Parkinson hastalığının erken evrelerinde önemli bir ipucu olarak değerlendirilmelidir.
2. Hareket Yavaşlığı (Bradikinezi)
Bradikinezi, hareketlerde yavaşlama ve günlük aktivitelerin daha uzun süre alması durumudur. Bu, özellikle yürürken adımların küçülmesi, yüz ifadelerinin azalması ve yazının küçülmesi gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Bradikinezi, Parkinson hastalığının en yaygın ve belirgin belirtilerinden biridir. Hastalar, genellikle sabah saatlerinde hareketlerde sertlik ve yavaşlık hissedebilirler, bu da günlük rutin işlerin yapılmasını zorlaştırabilir. Bradikinezi, hastaların iş performansını ve sosyal etkileşimlerini de olumsuz yönde etkileyebilir. Bu durum, basit görevlerin bile zamanla daha zor hale gelmesine neden olur ve hastalar, hareketlerini kontrol etmekte güçlük çekebilirler. Bradikinezi, hastaların yaşam kalitesini büyük ölçüde düşüren bir belirtidir ve genellikle hastalığın erken evrelerinde fark edilir.
3. Kas Sertliği (Rigidity)
Kas sertliği, eklemlerde ve kaslarda sertlik hissi ile karakterizedir. Bu sertlik, vücut hareketlerinde kısıtlamalara neden olabilir ve ağrıya yol açabilir. Kas sertliği, Parkinson hastalığının erken evrelerinde sıklıkla gözlemlenir ve hastalığın ilerlemesiyle daha belirgin hale gelir. Hastalar, özellikle sabahları veya uzun süre hareketsiz kaldıktan sonra kaslarda katılık hissedebilirler. Bu durum, günlük aktivitelerin yapılmasını zorlaştırabilir ve hastaların hareket kabiliyetini kısıtlayabilir. Kas sertliği, vücut duruşunu da etkileyebilir, bu da zamanla postüral bozukluklara yol açabilir. Hastalar, sertlik nedeniyle eklem hareketlerinde sınırlılık hissedebilir ve bu durum, zamanla kas güçsüzlüğüne ve hareket kısıtlılığına neden olabilir. Bu belirti, Parkinson hastalarının yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyen ve günlük yaşam aktivitelerini kısıtlayan bir faktördür.
4. Postür ve Denge Sorunları
Parkinson hastaları, postüral instabilite olarak bilinen duruş ve denge sorunları yaşayabilirler. Bu durum, düşme riskini artırır ve hastaların günlük yaşamda bağımsızlıklarını sürdürmelerini zorlaştırabilir. Postüral instabilite, genellikle hastalığın ilerleyen evrelerinde daha belirgin hale gelir, ancak erken evrelerde de hafif düzeyde görülebilir. Denge sorunları, özellikle ani hareketlerde veya yön değişikliklerinde belirginleşir ve hastaların düşme riskini artırır. Bu durum, yaşlı hastalarda ciddi yaralanmalara yol açabilir. Ayrıca, postüral instabilite, hastaların bağımsız olarak yürümelerini ve günlük aktiviteleri gerçekleştirmelerini zorlaştırabilir. Bu nedenle, postür ve denge sorunları, Parkinson hastalarının güvenliğini ve yaşam kalitesini doğrudan etkileyen önemli bir belirtidir.
5. Koku Kaybı (Anosmi)
Koku alma duyusunda azalma veya tamamen kayıp, Parkinson hastalığının en erken belirtilerinden biri olabilir. Anosmi, genellikle diğer belirtiler ortaya çıkmadan yıllar önce görülebilir ve bu nedenle Parkinson hastalığının erken teşhisinde önemli bir ipucu olarak kabul edilir. Koku kaybı, Parkinson hastalarının yaklaşık %90’ında görülür ve hastalığın ilerlemesiyle birlikte daha belirgin hale gelir. Koku kaybı, hastaların günlük yaşamında pek fark edilmeyebilir, ancak dikkatli bir değerlendirme ile bu belirti erken aşamalarda tespit edilebilir. Koku kaybının nedeni, beynin koku ile ilgili bölgelerinde meydana gelen nöronal hasarlar olabilir. Bu belirti, Parkinson hastalığının non-motor belirtileri arasında yer alır ve hastalığın teşhisinde yardımcı olabilir.
6. Uyku Bozuklukları
Parkinson hastaları, REM uykusu davranış bozukluğu gibi uyku sorunları yaşayabilirler. Bu bozukluk, rüyalar sırasında fiziksel hareketlerin ortaya çıkması ile karakterizedir ve hastalar, rüyalarını “yaşayarak” gece boyunca huzursuz olabilirler. Uyku bozuklukları, Parkinson hastalığının erken bir belirtisi olarak değerlendirilebilir. Ayrıca, hastalar gece boyunca sık sık uyanabilir veya sabahları yorgun uyanabilirler. Bu durum, gün içi yorgunluğa ve uyku haline yol açabilir, bu da hastaların günlük aktivitelerini olumsuz etkileyebilir. Uyku bozuklukları, Parkinson hastalarının yaşam kalitesini düşüren önemli bir sorun olarak kabul edilir ve bu nedenle erken teşhis ve tedavi gerektirir. Uyku düzenindeki değişiklikler, hastaların genel sağlık durumunu da etkileyebilir ve bu durum, Parkinson hastalığının non-motor belirtileri arasında önemli bir yer tutar.
7. Konuşma Değişiklikleri
Parkinson hastalığının erken evrelerinde, hastaların ses tonunda ve konuşma hızında değişiklikler olabilir. Konuşma daha yavaş, monoton ve daha az belirgin hale gelebilir. Bu değişiklikler, hastaların iletişim yeteneklerini etkileyebilir ve sosyal yaşamlarını olumsuz yönde etkileyebilir. Hastalar, konuşurken daha az mimik kullanabilir ve ses tonları monoton hale gelebilir. Bu durum, hastaların kendilerini ifade etme yeteneklerini kısıtlayabilir ve sosyal etkileşimlerini zorlaştırabilir. Konuşma değişiklikleri, Parkinson hastalığının motor belirtileri arasında yer alır ve hastaların yaşam kalitesini doğrudan etkileyen bir faktördür. Bu belirti, hastaların sosyal çevrelerinde izole olmalarına ve depresyon gibi psikolojik sorunların gelişmesine neden olabilir.
8. Yazı Değişiklikleri (Mikrografi)
Mikrografi, yazının giderek küçülmesi ve daha sıkışık hale gelmesi durumudur. Parkinson hastalarının el yazısında belirgin bir değişiklik, hastalığın erken belirtilerinden biri olabilir. Bu durum, ince motor becerilerdeki bozulmanın bir yansımasıdır. Hastalar, yazarken daha fazla çaba sarf etmek zorunda kalabilir ve yazıları zamanla daha küçük ve okunaksız hale gelebilir. Mikrografi, Parkinson hastalarının günlük yaşamında karşılaştıkları zorluklardan biridir ve hastalığın ilerlemesiyle birlikte daha belirgin hale gelir. Bu belirti, hastaların yazı yazma yeteneklerini ve dolayısıyla iletişimlerini olumsuz etkileyebilir. Mikrografi, Parkinson hastalığının motor belirtileri arasında yer alır ve hastaların el becerilerini doğrudan etkileyen bir faktördür.
Parkinson Hastalığının Tanısı Nasıl Konulur?
Parkinson hastalığının tanısı, genellikle klinik değerlendirme yoluyla konur. Hastanın tıbbi öyküsü, fiziksel muayene ve nörolojik değerlendirme, teşhis sürecinde önemli rol oynar. Kesin bir laboratuvar testi olmamakla birlikte, bazı görüntüleme teknikleri ve biyobelirteçler tanıya yardımcı olabilir. Parkinson hastalığının tanısı, genellikle klinik belirtilerin dikkatli bir değerlendirilmesi ve diğer nörolojik hastalıkların dışlanması ile konur. Bu süreçte, hastanın nörolojik muayenesi ve belirtilerinin ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmesi büyük önem taşır.
1. Klinik Değerlendirme
Klinik değerlendirme, Parkinson hastalığının tanısında en önemli adımdır. Nörologlar, hastanın motor belirtilerini ve hastalık geçmişini değerlendirerek teşhisi koyarlar. Ayrıca, diğer nörolojik hastalıkların dışlanması için çeşitli testler yapılabilir. Parkinson hastalığının tanısı, genellikle hastanın klinik bulgularına dayanır ve bu süreçte nörolojik muayene büyük bir öneme sahiptir. Nörologlar, hastanın motor becerilerini, denge ve koordinasyonunu değerlendirir ve hastalığın evresini belirlemeye çalışır. Hastalığın tanısında kullanılan diğer yöntemler arasında hastanın tıbbi öyküsü, aile geçmişi ve nörolojik muayene sonuçları yer alır.
2. Görüntüleme Teknikleri
Manyetik rezonans görüntüleme (MRI) ve pozitron emisyon tomografisi (PET) gibi görüntüleme teknikleri, Parkinson hastalığının tanısında yardımcı olabilir. Bu yöntemler, beyin yapısını ve fonksiyonunu inceleyerek, dopamin seviyelerindeki azalmayı veya nöronal hasarı gösterebilir. MRI, beyin yapısındaki anormallikleri tespit etmek için kullanılırken, PET taramaları dopamin seviyelerindeki değişiklikleri değerlendirmek için kullanılır. Bu görüntüleme teknikleri, hastalığın tanısında ve tedavi sürecinin izlenmesinde önemli bir rol oynar. Ancak, bu teknikler genellikle hastalığın tanısını doğrulamak için kullanılır ve tek başına tanı koymada yeterli değildir.
3. Biyobelirteçler
Parkinson hastalığı ile ilişkili bazı biyobelirteçler üzerinde çalışmalar devam etmektedir. Bu biyobelirteçler, kan veya beyin omurilik sıvısında tespit edilebilecek proteinler veya diğer moleküller olabilir. Ancak, bu yöntemler henüz rutin klinik kullanımda değildir. Biyobelirteçlerin kullanımı, hastalığın erken evrelerinde tanı koymayı kolaylaştırabilir ve tedavi sürecinin izlenmesinde önemli bir rol oynayabilir. Bu alanda yapılan araştırmalar, Parkinson hastalığının tanısında ve tedavisinde yeni yaklaşımlar geliştirilmesine olanak tanımaktadır.
Parkinson Hastalığı Tedavisi Nasıl Yapılır?
Parkinson hastalığının kesin bir tedavisi bulunmamakla birlikte, belirtileri hafifletmeye ve hastaların yaşam kalitesini artırmaya yönelik çeşitli tedavi yöntemleri mevcuttur. Tedavi seçenekleri, hastalığın evresine, hastanın genel sağlık durumuna ve belirtilerin şiddetine göre belirlenir. Tedavi sürecinde, hastaların bireysel ihtiyaçları ve yaşam tarzı göz önünde bulundurularak kişiselleştirilmiş bir tedavi planı oluşturulmalıdır.
1. İlaç Tedavisi
Parkinson hastalığının tedavisinde en yaygın kullanılan yöntem ilaç tedavisidir. İlaçlar, beyin dopamin seviyelerini artırarak veya dopaminin etkilerini taklit ederek çalışır. İlaç tedavisi, hastaların motor belirtilerini hafifletmek ve yaşam kalitelerini artırmak için kullanılır. En yaygın ilaç tedavileri şunlardır:
- Levodopa: Dopaminin öncüsü olan levodopa, Parkinson hastalığının motor belirtilerini hafifletmede en etkili ilaçtır. Levodopa, beyinde dopamin haline dönüşür ve bu da hareket kabiliyetini iyileştirir. Ancak, uzun süreli kullanımı bazı yan etkilere yol açabilir, bu nedenle doktorlar genellikle diğer ilaçlarla kombinasyon halinde levodopa kullanır. Levodopa, Parkinson hastalarının motor belirtilerini hafifletmede en etkili ilaç olarak kabul edilir ve hastaların günlük yaşam aktivitelerini daha kolay gerçekleştirmelerine yardımcı olur. Ancak, uzun süreli kullanımı diskinezi olarak bilinen istemsiz hareketlere yol açabilir.
- Dopamin Agonistleri: Dopamin agonistleri, dopaminin etkilerini taklit eden ilaçlardır. Bu ilaçlar, dopamin reseptörlerine bağlanarak, dopaminin etkilerini taklit eder ve motor belirtileri hafifletir. Dopamin agonistleri, levodopaya göre daha az yan etkiye sahip olabilir, ancak etkisi genellikle daha zayıftır. Dopamin agonistleri, özellikle hastalığın erken evrelerinde veya levodopanın yan etkilerinden kaçınmak isteyen hastalarda tercih edilebilir. Bu ilaçlar, Parkinson hastalarının motor belirtilerini hafifletmek ve günlük yaşam aktivitelerini sürdürmek için kullanılır.
- MAO-B İnhibitörleri: Monoamin oksidaz B (MAO-B) inhibitörleri, beyinde dopamini parçalayan enzimi engelleyerek dopamin seviyelerini artırır. Bu ilaçlar, genellikle hafif belirtileri olan hastalarda veya diğer ilaçlarla kombinasyon halinde kullanılır. MAO-B inhibitörleri, dopamin seviyelerinin korunmasına yardımcı olur ve Parkinson hastalarının motor belirtilerini hafifletir. Bu ilaçlar, genellikle hafif veya orta şiddette belirtileri olan hastalarda tercih edilir.
- Antikolinerjikler: Antikolinerjik ilaçlar, Parkinson hastalığının titreme gibi belirtilerini hafifletmek için kullanılır. Ancak, bu ilaçlar bazı yan etkilere (örneğin, hafıza bozukluğu, kabızlık) yol açabileceği için genellikle daha genç hastalarda veya diğer tedavi seçeneklerine yanıt vermeyen hastalarda kullanılır. Antikolinerjikler, Parkinson hastalarının titreme gibi motor belirtilerini hafifletmek için kullanılır. Ancak, bu ilaçların yan etkileri nedeniyle dikkatli bir şekilde kullanılmaları gerekmektedir.
2. Cerrahi Tedavi
Parkinson hastalığının ileri evrelerinde, ilaç tedavisine yeterli yanıt alınamayan durumlarda cerrahi tedavi seçenekleri düşünülebilir. En yaygın cerrahi tedavi yöntemi derin beyin stimülasyonu (DBS) olarak bilinir.
- Derin Beyin Stimülasyonu (DBS): DBS, beyne yerleştirilen elektrotlar aracılığıyla belirli beyin bölgelerine elektriksel uyarı gönderilmesi ile çalışır. Bu uyarı, beyin aktivitesini düzenleyerek motor belirtilerin hafiflemesine yardımcı olur. DBS, genellikle levodopa tedavisine iyi yanıt veren, ancak ilaç yan etkileri nedeniyle tedavi seçenekleri sınırlı olan hastalarda kullanılır. DBS, Parkinson hastalarının motor belirtilerini hafifletmek ve yaşam kalitelerini artırmak için etkili bir cerrahi tedavi seçeneğidir. Ancak, bu tedavi yöntemi her hasta için uygun olmayabilir ve cerrahi riskler içerebilir.
3. Rehabilitasyon ve Destek Tedavileri
Parkinson hastalığının tedavisinde ilaç ve cerrahi yöntemlerin yanı sıra, hastaların yaşam kalitesini artırmaya yönelik rehabilitasyon ve destek tedavileri de önemlidir. Bu tedavi yöntemleri, hastaların günlük yaşam aktivitelerini sürdürmelerine ve hastalığın belirtilerini hafifletmelerine yardımcı olur.
- Fizyoterapi: Fizyoterapi, hastaların hareket kabiliyetini, dengeyi ve kas gücünü artırmaya yönelik egzersiz programlarını içerir. Bu terapiler, hastaların günlük yaşam aktivitelerini daha kolay yerine getirmelerine yardımcı olabilir. Fizyoterapi, Parkinson hastalarının motor belirtilerini hafifletmek ve yaşam kalitelerini artırmak için önemli bir tedavi yöntemidir. Hastalar, fizyoterapi ile kaslarını güçlendirebilir ve denge sorunlarını minimize edebilir.
- Konuşma Terapisi: Konuşma terapisi, Parkinson hastalarının konuşma bozukluklarını hafifletmeye ve iletişim yeteneklerini geliştirmeye yönelik çalışmaları içerir. Bu terapi, hastaların sosyal yaşamlarını sürdürmelerine ve kendilerini ifade etmelerine yardımcı olabilir. Konuşma terapisi, Parkinson hastalarının konuşma yeteneklerini geliştirmek ve sosyal etkileşimlerini sürdürmek için önemli bir tedavi yöntemidir.
- Beslenme Desteği: Parkinson hastaları, kilo kaybı, yutma güçlüğü ve kabızlık gibi beslenme sorunları yaşayabilirler. Beslenme uzmanları, hastaların bu sorunları yönetmelerine ve dengeli bir diyet sürdürmelerine yardımcı olabilir. Beslenme desteği, Parkinson hastalarının genel sağlık durumlarını iyileştirmek ve hastalığın belirtilerini hafifletmek için önemli bir rol oynar. Hastalar, dengeli bir diyetle kilo kaybını önleyebilir ve yutma güçlüğü gibi sorunları yönetebilir.
- Psikolojik Destek: Parkinson hastalığı, depresyon, anksiyete ve diğer duygusal sorunlara yol açabilir. Psikologlar veya psikiyatristler, hastaların bu sorunlarla başa çıkmalarına ve yaşam kalitelerini korumalarına yardımcı olabilir. Psikolojik destek, Parkinson hastalarının duygusal sağlığını korumak ve yaşam kalitelerini artırmak için önemli bir tedavi yöntemidir. Hastalar, psikolojik destekle duygusal sorunlarını yönetebilir ve hastalıkla başa çıkmada daha güçlü bir duruş sergileyebilirler.
Sonuç
Parkinson hastalığı, karmaşık ve ilerleyici bir nörodejeneratif hastalıktır. Erken belirtilerin tanınması, hastalığın ilerlemesini yavaşlatma ve hastaların yaşam kalitesini artırma açısından büyük önem taşır. Tedavi yöntemleri, ilaç tedavisinden cerrahi müdahalelere ve rehabilitasyon terapilerine kadar geniş bir yelpazeyi kapsar. Hastaların tedavi sürecinde multidisipliner bir yaklaşım benimsenmesi, tedavi başarısını artırabilir ve hastaların günlük yaşamda daha bağımsız bir şekilde yaşamalarını sağlayabilir.
Parkinson hastalığı ile yaşayan bireyler ve aileleri için, erken teşhis ve uygun tedavi stratejileri, hastalıkla başa çıkmada en etkili yöntemler arasındadır. Bu nedenle, hastalığın belirtileri konusunda farkındalığın artırılması ve sağlık profesyonellerinin hastalığı erken evrede tanı koyma yeteneklerinin geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Parkinson hastalığı, yalnızca motor belirtilerle değil, aynı zamanda bilişsel ve psikolojik değişikliklerle de kendini gösteren karmaşık bir hastalıktır. Bu nedenle, hastaların tedavi sürecinde hem fiziksel hem de duygusal destek almaları, yaşam kalitelerini koruma açısından kritik öneme sahiptir. Erken teşhis ve multidisipliner tedavi yaklaşımları, Parkinson hastalığının yönetiminde en etkili yöntemlerdir ve hastaların daha uzun süre bağımsız bir yaşam sürdürmelerine olanak tanır.
Aşağıda Parkinson hastalığının erken belirtileri, tanı yöntemleri ve tedavi seçeneklerini içeren detaylı bir tablo sunulmuştur.
Kategori | Alt Kategori | Açıklama |
---|---|---|
Erken Belirtiler | Titreme (Tremor) | Dinlenme halinde genellikle elde başlayan ve diğer vücut bölgelerine yayılabilen titremedir. |
Hareket Yavaşlığı (Bradikinezi) | Günlük aktivitelerde yavaşlama, adımların küçülmesi, yüz ifadelerinin azalması gibi belirtilerle kendini gösterir. | |
Kas Sertliği (Rigidity) | Kas ve eklemlerde sertlik hissi, hareketlerde kısıtlamalara ve ağrıya yol açabilir. | |
Postür ve Denge Sorunları | Duruş ve denge problemleri, özellikle ani hareketlerde düşme riskini artırabilir. | |
Koku Kaybı (Anosmi) | Koku alma duyusunun azalması veya tamamen kaybı, diğer belirtiler ortaya çıkmadan önce görülebilir. | |
Uyku Bozuklukları | REM uykusu davranış bozukluğu, gece huzursuzluğu, sık uyanma gibi belirtilerle kendini gösterir. | |
Konuşma Değişiklikleri | Ses tonunda ve konuşma hızında değişiklikler; konuşmanın monoton ve yavaş hale gelmesi. | |
Yazı Değişiklikleri (Mikrografi) | Yazının küçülmesi ve daha sıkışık hale gelmesi; el yazısında belirgin bir değişiklik görülür. | |
Tanı Yöntemleri | Klinik Değerlendirme | Hastanın tıbbi öyküsü, fiziksel muayene ve nörolojik değerlendirme ile teşhis edilir. |
Görüntüleme Teknikleri | MRI ve PET gibi tekniklerle beyin yapısı ve fonksiyonları incelenir, dopamin seviyelerindeki azalma tespit edilebilir. | |
Biyobelirteçler | Kan veya beyin omurilik sıvısında tespit edilebilecek proteinler veya moleküller üzerinde çalışmalar devam etmektedir; henüz rutin klinik kullanımda değildir. | |
Tedavi Seçenekleri | İlaç Tedavisi | Levodopa, Dopamin Agonistleri, MAO-B İnhibitörleri, Antikolinerjikler gibi ilaçlar kullanılarak motor belirtiler hafifletilir. |
Cerrahi Tedavi | Derin Beyin Stimülasyonu (DBS) ile beyin bölgelerine elektriksel uyarı gönderilir; motor belirtiler hafifletilir. | |
Rehabilitasyon ve Destek Tedavileri | Fizyoterapi, Konuşma Terapisi, Beslenme Desteği, Psikolojik Destek gibi yöntemlerle hastaların yaşam kalitesi artırılır. |
Bu tablo, Parkinson hastalığının erken belirtileri, tanı yöntemleri ve tedavi seçeneklerinin özet bir biçimde sunulmasını sağlamaktadır. Hastalık hakkında genel bir bakış sunarken, her kategoriyi daha detaylı bir şekilde incelemek isteyenler için de rehberlik etmektedir.
Referanslar:
- Parkinson Hastalığı Erken Belirtileri: 8 Belirti Ve Tedavisi
- Jankovic, J. (2008). Parkinson’s disease: clinical features and diagnosis. Journal of Neurology, Neurosurgery & Psychiatry, 79(4), 368-376.
- Kalia, L. V., & Lang, A. E. (2015). Parkinson’s disease. The Lancet, 386(9996), 896-912.
- Poewe, W., Seppi, K., Tanner, C. M., Halliday, G. M., Brundin, P., Volkmann, J., … & Lang, A. E. (2017). Parkinson disease. Nature Reviews Disease Primers, 3(1), 1-21.
- Lees, A. J., Hardy, J., & Revesz, T. (2009). Parkinson’s disease. The Lancet, 373(9680), 2055-2066.
- Bloem, B. R., Okun, M. S., & Klein, C. (2021). Parkinson’s disease. The Lancet, 397(10291), 2284-2303.
- Schapira, A. H., Chaudhuri, K. R., & Jenner, P. (2017). Non-motor features of Parkinson disease. Nature Reviews Neuroscience, 18(7), 435-450.
- Olanow, C. W., Stern, M. B., & Sethi, K. (2009). The scientific and clinical basis for the treatment of Parkinson disease (2009). Neurology, 72(21 Supplement 4), S1-S136.
- Postuma, R. B., Berg, D., Stern, M., Poewe, W., Olanow, C. W., Oertel, W., … & Schapira, A. H. (2015). MDS clinical diagnostic criteria for Parkinson’s disease. Movement Disorders, 30(12), 1591-1601.
- Marras, C., Chaudhuri, K. R., Titova, N., & Mestre, T. A. (2021). Therapy of Parkinson’s disease subtypes. Neurotherapeutics, 18, 190-202.
- Sveinbjornsdottir, S. (2016). The clinical symptoms of Parkinson’s disease. Journal of Neurochemistry, 139(S1), 318-324.
- https://scholar.google.com/
- https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/