Polisitemi Vera Nedir? 6 Belirtisi, Nedenleri, Teşhisi, Tedavisi
Polisitemi Vera (PV), genetik faktörlerin tetiklediği ve kemik iliğinde aşırı kan hücresi üretimi ile karakterize edilen nadir bir miyeloproliferatif hastalıktır. Bu hastalıkta, özellikle kırmızı kan hücreleri, beyaz kan hücreleri ve trombositlerin aşırı üretimi söz konusudur. PV, kemik iliğinin bu hücreleri kontrolsüz bir şekilde üretmesi sonucu kan hacminin artmasıyla tanınır. Bu durum, kanın akışkanlığını azaltarak, vücutta çeşitli komplikasyonlara yol açabilir. Hastalık yavaş ilerler ve yıllar içinde belirtilerini gösterir, bu da teşhisin gecikmesine sebep olabilir. PV’nin tam olarak neden oluştuğu bilinmemekle birlikte, JAK2 (Janus Kinase 2) gen mutasyonunun hastalıkta önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir. Bu mutasyon, PV vakalarının %95’inde tespit edilmiştir.
Sağlık Bilgisi İçeriği
Polisitemi Vera Nedir? 6 Belirtisi, Nedenleri, Teşhisi, Tedavisi
Polisitemi Vera’nın ortaya çıkardığı en büyük sorunlardan biri, kandaki hücrelerin fazlalığı nedeniyle kanın yoğunlaşmasıdır. Bu durum, damar tıkanıklıkları, kalp krizi, felç gibi ciddi ve ölümcül sonuçlara yol açabilir. Özellikle yaşlı bireylerde ve sigara içenlerde bu risk daha da artar. Ayrıca, kan damarlarında kan pıhtısı oluşumu da olası komplikasyonlardan biridir ve bu da vücudun çeşitli organlarına giden kan akışını engelleyerek organ hasarına neden olabilir. Bu hastalık, genellikle orta yaş ve üzeri bireylerde teşhis edilir, ancak her yaşta ortaya çıkabilir.
Polisitemi vera belirtileri genellikle sinsi ve hafif başlar, bu da hastaların hastalığı fark etmelerini zorlaştırır. Baş ağrısı, baş dönmesi, yorgunluk, görme bozuklukları gibi şikayetlerle başlayan bu hastalık, ilerleyen evrelerde daha ciddi belirtiler gösterebilir. Kaşıntı, özellikle sıcak su ile temas sonrası artan kaşıntı şikayetleri, Polisitemi vera belirtilerinden biridir. Bunun yanı sıra, hastaların büyük bir kısmında kan basıncı yükselmesi, dalağın büyümesi (splenomegali) ve mide-bağırsak sistemiyle ilgili sorunlar da gözlemlenebilir. İlerleyen safhalarda, hastalığın miyelofibrozis ya da akut lösemiye dönüşme olasılığı da vardır.
Tedavi edilmediği takdirde, Polisitemi Vera ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Ancak, erken teşhis ve uygun tedavi ile hastalığın kontrol altına alınması mümkündür. Polisitemi vera tedavisinde hedef, kan hücrelerinin sayısını normal düzeylere çekmek, böylece kanın akışkanlığını artırarak komplikasyonları önlemektir. Tedavide en sık kullanılan yöntemlerden biri, düzenli aralıklarla kan alımı (flebotomi) yapılarak kan hücrelerinin azaltılmasıdır. Bunun yanı sıra, bazı hastalarda düşük doz aspirin kullanımı ve kemoterapötik ilaçlar da tedavi sürecine dahil edilir. Modern tıbbın gelişmesiyle birlikte, hastaların yaşam kalitesini artırmak ve hastalığı kontrol altında tutmak için yeni tedavi yöntemleri geliştirilmektedir.
Polisitemi Vera Belirtileri Nelerdir?
Birçok kişide gözle görülür belirti veya semptomlar görülmez. Bazı kişilerde baş ağrısı, baş dönmesi, yorgunluk ve bulanık görme gibi belirsiz semptomlar gelişebilir.
Polisitemi veranın daha spesifik semptomları şunları içerir:
- Kaşıntı, özellikle sıcak bir banyo veya duştan sonra
- Ellerinizde, ayaklarınızda, kollarınızda veya bacaklarınızda uyuşma, karıncalanma, yanma veya güçsüzlük
- Yemek yedikten hemen sonra dolgunluk hissi ve dalak büyümesi nedeniyle karnınızın sol üst kısmında şişkinlik veya ağrı
- Burun kanaması veya diş eti kanaması gibi olağandışı kanama
- Bir eklemin (çoğunlukla ayak başparmağı) ağrılı şişmesi
- Yatarken nefes darlığı ve nefes almada zorluk
Polisitemi vera belirtileri veya semptomları varsa doktorunuzdan randevu alın.
Polisitemi Vera Nedenleri Nelerdir?
Polisitemi vera, kemik iliğindeki kan hücrelerinin, özellikle kırmızı kan hücrelerinin, kontrolsüz bir şekilde çoğalmasına neden olan nadir bir miyeloproliferatif hastalıktır. PV’nin temel nedeni, hematopoetik (kan oluşturan) hücrelerin işleyişini etkileyen genetik bir mutasyondur. Bunun yanı sıra, çevresel ve diğer biyolojik faktörler de hastalığın gelişimine katkıda bulunabilir. Bu bölümde, polisitemi vera nedenlerini detaylı bir şekilde ele alacağız.
1. JAK2 V617F Mutasyonu
Polisitemi veranın en yaygın nedeni, hematopoetik kök hücrelerde meydana gelen JAK2 V617F (Janus Kinase 2) gen mutasyonudur. Bu mutasyon, PV vakalarının yaklaşık %95’inde tespit edilmiştir. JAK2, kan hücrelerinin üretimini düzenleyen bir enzimdir ve mutasyon, bu enzimin aşırı aktif hale gelmesine neden olur. Bu durum, kırmızı kan hücreleri başta olmak üzere, beyaz kan hücreleri ve trombositlerin kontrolsüz üretimine yol açar. JAK2 mutasyonunun nasıl meydana geldiği tam olarak bilinmemekle birlikte, bu genetik değişimin doğuştan olmadığını, yaşam boyunca edinildiğini söylemek mümkündür.
2. Diğer JAK2 Mutasyonları
Polisitemi vera hastalarının küçük bir kısmında, JAK2 exon 12 mutasyonları gibi alternatif genetik değişiklikler de bulunabilir. Bu mutasyonlar, JAK2 V617F mutasyonundan farklıdır ancak benzer şekilde kan hücrelerinin üretimini kontrolsüz hale getirir. Exon 12 mutasyonları özellikle genç hastalarda ve aşırı yüksek hematokrit seviyeleri ile karakterize edilen vakalarda daha sık görülür.
3. Kemik İliği Mikroçevresindeki Bozukluklar
Kemik iliğindeki mikroçevre, kan hücrelerinin üretimini düzenleyen hücreler, proteinler ve sinyallerden oluşur. Bu mikroçevredeki dengesizlikler, PV gelişimine katkıda bulunabilir. Örneğin, hücresel büyümeyi ve farklılaşmayı düzenleyen sitokinlerin (hücre sinyallerinin) anormal üretimi, hematopoetik hücrelerin kontrolsüz çoğalmasına neden olabilir. Ayrıca, kemik iliği stroması ve destekleyici hücreler arasındaki iletişimdeki bozukluklar da PV riskini artırabilir.
4. Genetik Yatkınlık
Aile geçmişi, PV gelişiminde rol oynayabilir. PV’li bireylerin aile üyelerinde benzer miyeloproliferatif hastalıkların daha sık görüldüğü gözlemlenmiştir. Bu durum, genetik bir yatkınlığın hastalıkta etkili olabileceğini düşündürmektedir. Ancak spesifik genetik faktörlerin rolü tam olarak açıklığa kavuşmamıştır ve çevresel faktörlerle etkileşimleri devam eden bir araştırma konusudur.
5. Çevresel Faktörler
Çevresel maruziyetler, PV gelişiminde potansiyel bir rol oynayabilir. Özellikle, toksik kimyasallar, radyasyon ve endüstriyel solventlere uzun süreli maruziyet, hematopoetik hücrelerde genetik mutasyon riskini artırabilir. Bu faktörler, doğrudan JAK2 mutasyonlarına yol açmasa da, hücrelerdeki DNA hasarını artırarak dolaylı yoldan Polisitemi vera riskini artırabilir.
6. Hormonel ve Biyolojik Faktörler
Eritropoietin (EPO), kırmızı kan hücrelerinin üretimini düzenleyen bir hormondur. PV’de, JAK2 mutasyonu gibi nedenlerle eritropoietin reseptörlerinin aşırı duyarlı hale gelmesi, düşük EPO seviyelerine rağmen kırmızı kan hücrelerinin kontrolsüz üretimine yol açar. Bunun yanı sıra, inflamasyon, oksidatif stres ve bağışıklık sistemindeki dengesizlikler de PV’nin gelişimine katkıda bulunabilir.
7. Yaş ve Cinsiyet Faktörleri
Polisitemi vera, genellikle ileri yaşta ortaya çıkan bir hastalıktır. Hastaların büyük çoğunluğu 50 yaş ve üzerindedir. Erkeklerde, kadınlara kıyasla biraz daha sık görülür. Yaşlanmayla birlikte DNA onarım mekanizmalarının zayıflaması, genetik mutasyon riskini artırarak hastalık gelişimine zemin hazırlayabilir.
8. Bilinen Risk Faktörleri ve Predispozan Koşullar
PV ile ilişkili olabilecek bazı risk faktörleri şunlardır:
- Sigara kullanımı: Sigaranın kan hücreleri üzerinde olumsuz etkileri olduğu ve oksidatif stres yaratarak genetik hasarı artırdığı bilinmektedir.
- Hipoksi: Yüksek rakımlarda yaşamak veya kronik akciğer hastalığı gibi durumlar nedeniyle dokuların oksijenlenmesinde azalma, kırmızı kan hücresi üretiminin artmasına yol açabilir. Bu durum, PV olmayan polisitemi (sekonder polisitemi) ile daha sık ilişkili olsa da, genetik mutasyon riskini dolaylı olarak artırabilir.
- Kronik inflamasyon: İnflamasyonun sürekli olarak yüksek seviyelerde olması, hematopoetik hücrelerin işlevlerini bozarak PV gelişimine zemin hazırlayabilir.
9. Sekonder Nedenlerden Ayırt Edilmesi
Polisitemi vera, sıklıkla sekonder polisitemi ile karıştırılabilir. Sekonder polisitemi, PV’nin aksine, kronik hipoksi, obezite, uyku apnesi veya belirli tümör tipleri gibi dışsal nedenlerden kaynaklanır. PV’den farklı olarak, sekonder polisitemide JAK2 mutasyonu görülmez ve eritropoietin seviyeleri genellikle yüksektir.
Komplikasyonlar
Polisitemi vera komplikasyonları şunlardır:
- Kan pıhtıları. Artan kan kalınlığı ve azalan kan akışının yanı sıra trombositlerdeki anormallikler kan pıhtılaşması riskinizi artırır. Kan pıhtıları felce, kalp krizine ya da akciğerlerinizdeki bir atardamarın ya da bacak kasının derinliklerindeki bir toplardamarın ya da karın bölgesinin tıkanmasına neden olabilir.
- Büyümüş dalak. Dalağınız vücudunuzun enfeksiyonla savaşmasına ve eski veya hasarlı kan hücreleri gibi istenmeyen materyalleri filtrelemesine yardımcı olur. Polisitemi veranın neden olduğu artan kan hücresi sayısı dalağınızın normalden daha fazla çalışmasına neden olur ve bu da onun büyümesine neden olur.
- Yüksek seviyedeki kırmızı kan hücrelerine bağlı sorunlar. Çok fazla kırmızı kan hücresi, midenizin iç zarında, üst ince bağırsakta veya yemek borusunda açık yaralar (peptik ülser) ve eklemlerinizdeki iltihaplanma (gut) dahil olmak üzere bir dizi başka komplikasyona yol açabilir.
- Diğer kan bozuklukları. Nadir durumlarda polisitemi vera, kemik iliğinin yara dokusuyla yer değiştirdiği ilerleyici bir bozukluk, kök hücrelerin olgunlaşmadığı veya düzgün çalışmadığı bir durum veya kan ve kemik iliği kanseri dahil olmak üzere diğer kan hastalıklarına yol açabilir. Akut lösemi).
Polisitemi Vera Teşhisi
Polisitemi Vera teşhisi, genellikle yapılan kan testleri sonucunda konur. Tam kan sayımı (CBC), kandaki kırmızı kan hücreleri, beyaz kan hücreleri ve trombositlerin sayısını kontrol etmek için kullanılır. Polisitemi Vera’da, özellikle kırmızı kan hücrelerinin sayısında belirgin bir artış gözlenir. Ayrıca, JAK2 mutasyon testi de teşhiste önemli bir rol oynar. Hastaların büyük bir kısmında JAK2 mutasyonu tespit edilir.
Teşhis sürecinde doktorlar ayrıca, kanın oksijen taşıma kapasitesini ölçen arteriyel kan gazı testi yapabilirler. Bu test, hastalığın ayırt edilmesinde önemli bir araçtır. Ayrıca, bazı durumlarda kemik iliği biyopsisi de yapılabilir. Bu biyopsi, kemik iliğinde hücrelerin nasıl çoğaldığını ve hastalığın seyrini anlamak için kullanılır.
Polisitemi vera teşhisi, hastalığın erken evrelerinde konduğunda tedaviye daha hızlı başlanabilir ve komplikasyonların önüne geçilebilir. Erken teşhis, hastaların yaşam kalitesini artırır ve daha ciddi sağlık sorunlarının önüne geçer. Bu nedenle, belirtiler fark edildiğinde doktora başvurulması büyük önem taşır.
1. Kan Testleri
Polisitemi veranız varsa kan testleri şunları ortaya çıkarabilir:
- Normalden daha fazla kırmızı kan hücresi ve bazen trombosit veya beyaz kan hücrelerinde artış
- Toplam kan hacmini oluşturan kırmızı kan hücrelerinin daha büyük bir yüzdesi (hematokrit ölçümü)
- Kırmızı kan hücrelerinde oksijen taşıyan demir açısından zengin proteinin (hemoglobin) yüksek seviyeleri
2. Kemik İliği Aspirasyonu veya Biyopsisi
Doktorunuz polisitemi vera hastası olduğunuzdan şüpheleniyorsa, kemik iliği aspirasyonu veya biyopsisi yoluyla kemik iliğinizin bir örneğinin alınmasını önerebilir.
Kemik iliği biyopsisi, katı kemik iliği materyalinin bir örneğinin alınmasını içerir. Kemik iliği aspirasyonu genellikle aynı anda yapılır. Aspirasyon sırasında doktorunuz iliğinizin sıvı kısmından bir örnek alır.
3. Spesifik Gen Testi
Polisitemi veranız varsa, kemik iliğinizin veya kanınızın analizi hastalıkla ilişkili gen mutasyonunu gösterebilir.
Polisitemi Vera Tedavisi Nasıl Yapılır?
Polisitemi vera, nadir görülen bir miyeloproliferatif neoplazmdır ve kemik iliğinde anormal derecede fazla sayıda kan hücresi üretimi ile karakterizedir. Bu durum, kanın yoğunlaşmasına, dolaşım problemlerine ve çeşitli komplikasyonlara yol açabilir. Tedavi, hastalığın kontrol altına alınmasını, semptomların hafifletilmesini ve trombotik komplikasyonların önlenmesini amaçlar. Tedavi yöntemleri genellikle hastanın yaşı, genel sağlık durumu, tromboz riski ve hastalığın evresine göre bireyselleştirilir. Aşağıda, polisitemi vera tedavisinde kullanılan ana yöntemler detaylı bir şekilde ele alınmıştır:
1. Flebotomi
Flebotomi, polisitemi vera tedavisinin temel taşlarından biridir. Bu yöntem, kandaki fazla kırmızı kan hücrelerini azaltmak ve hematokrit seviyelerini kontrol altında tutmak amacıyla uygulanır. Genellikle hematokrit seviyesini erkeklerde %45’in, kadınlarda ise %42’nin altında tutmayı hedefler.
- Nasıl Uygulanır?
Flebotomi işlemi, genellikle bir damar yoluyla belirli miktarda kanın alınmasını içerir. İlk tanı sırasında, hematokrit seviyesi çok yüksekse haftada bir veya daha sık yapılabilir. Denge sağlandıktan sonra, işlemin sıklığı azalır ve hastanın ihtiyaçlarına göre düzenlenir. - Avantajları:
Basit, hızlı ve düşük maliyetlidir. Ayrıca ilaç kullanmadan etkili bir şekilde hematokrit seviyesini düşürür. - Dezavantajları ve Yan Etkiler:
Sürekli flebotomi işlemi demir seviyelerinin azalmasına ve demir eksikliği anemisine yol açabilir. Bu nedenle, tedavi sırasında hastanın demir seviyeleri düzenli olarak izlenmelidir.
2. Miyelosupresif Tedavi
Hematokrit seviyelerini kontrol etmek için flebotominin yeterli olmadığı durumlarda veya tromboz riski yüksek olan hastalarda miyelosupresif (kemik iliği baskılayıcı) tedavi gerekebilir. Bu tedavi, kemik iliğinde kan hücresi üretimini azaltmayı hedefler.
- Hidroksiüre:
Polisitemi vera tedavisinde en yaygın kullanılan miyelosupresif ilaçlardan biridir. Özellikle tromboz riski yüksek olan veya 60 yaş üzerindeki hastalarda tercih edilir.- Yan Etkiler: Mide bulantısı, ağız yaraları ve nadiren lökopeni gibi yan etkiler görülebilir.
- İnterferon Alfa:
Daha genç hastalarda veya hamilelik planlayan kadınlarda güvenli bir seçenek olarak kullanılabilir. Aynı zamanda kaşıntı gibi semptomları hafifletmede etkili olabilir.- Yan Etkiler: Grip benzeri semptomlar, yorgunluk ve depresyon gibi durumlara neden olabilir.
- Ruxolitinib (JAK2 İnhibitörü):
Özellikle hidroksiüreye yanıt vermeyen veya intoleransı olan hastalar için onaylanmış bir tedavi seçeneğidir. JAK2 mutasyonunun neden olduğu anormal hücre büyümesini hedef alır.- Yan Etkiler: Bağışıklık baskılanması, enfeksiyon riski ve baş ağrısı görülebilir.
3. Aspirin Kullanımı
Düşük doz aspirin (günde genellikle 75-100 mg), polisitemi vera hastalarında kan pıhtılaşmasını önlemek amacıyla sıkça önerilir. Aspirin, tromboz riskini azaltarak inme ve kalp krizi gibi ciddi komplikasyonların önlenmesine yardımcı olur.
- Kimlere Uygulanır?
Tüm polisitemi vera hastalarına önerilmekle birlikte, gastrointestinal kanama riski yüksek olan hastalarda dikkatle değerlendirilmelidir. - Potansiyel Riskler:
Kanama riski artırabilir, özellikle eşzamanlı olarak flebotomi veya miyelosupresif tedavi gören hastalarda bu risk daha yüksek olabilir.
4. Semptom Yönetimi
Polisitemi vera hastalarında görülen kaşıntı, yorgunluk ve dalak büyümesi gibi semptomların yönetimi, yaşam kalitesini artırmak açısından önemlidir.
- Kaşıntı Tedavisi:
Kaşıntı, Polisitemi vera hastalarında sıkça görülen bir semptomdur ve genellikle sıcak duş veya banyodan sonra artar.- Antihistaminikler veya topikal kortikosteroidler semptomları hafifletebilir.
- İnterferon alfa ve ruxolitinib, kaşıntının daha ciddi olduğu durumlarda etkili olabilir.
- Dalak Büyümesi:
Ruxolitinib gibi JAK2 inhibitörleri, dalak büyümesini azaltmada etkilidir. Ayrıca cerrahi müdahale nadir de olsa gerekebilir. - Yorgunluk:
Yorgunluk, polisitemi vera hastalarının sıklıkla bildirdiği bir semptomdur. Düzenli egzersiz, uyku düzeninin sağlanması ve gerektiğinde psikososyal destek, yorgunluğu azaltmada faydalı olabilir.
5. Diyet ve Yaşam Tarzı Değişiklikleri
Polisitemi vera tedavisinde sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek de önemlidir. Dengeli bir diyet, düzenli egzersiz ve sigara kullanımının bırakılması gibi önlemler, hastaların genel sağlığını iyileştirebilir.
- Diyet Önerileri:
Demir açısından zengin gıdalardan kaçınılması önerilebilir, çünkü bu gıdalar kan hücresi üretimini artırabilir. Lif açısından zengin, taze meyve ve sebze içeren bir diyet, genel sağlığı destekler. - Egzersiz:
Hafif ve orta yoğunluklu egzersizler, dolaşımı iyileştirir ve tromboz riskini azaltır. Ancak aşırı efordan kaçınılmalıdır.
6. Düzenli İzlem ve Kontrol
Polisitemi vera kronik bir hastalık olduğundan, düzenli doktor ziyaretleri ve kan testleri tedavinin etkinliğini değerlendirmek için gereklidir. Hastanın hematokrit seviyeleri, trombosit sayısı ve diğer kan değerleri yakından takip edilmelidir. Tedaviye verilen yanıt doğrultusunda, tedavi planında değişiklik yapılabilir.
Polisitemi vera tedavisinde başarı, hastalığın semptomlarını kontrol altına almak ve trombotik komplikasyonları önlemek için multidisipliner bir yaklaşım benimsemekle mümkündür. Tedavi planının hastaya özgü olması ve sürekli olarak gözden geçirilmesi, yaşam kalitesini artırma açısından kritik öneme sahiptir.
Sonuç
Polisitemi Vera, erken teşhis ve uygun tedavi ile kontrol altına alınabilen bir hastalıktır. Ancak tedavi edilmediği takdirde ciddi komplikasyonlara yol açabilir. PV’nin yönetiminde temel hedef, kan hücrelerinin sayısını kontrol altında tutarak hastanın yaşam kalitesini artırmaktır. Flebotomi, düşük doz aspirin, kemoterapi ve JAK2 inhibitörleri gibi tedavi yöntemleri, hastalığın kontrol altına alınmasında önemli bir rol oynar. Hastaların düzenli doktor kontrollerine gitmeleri ve tedaviye uyum sağlamaları, hastalığın seyrini olumlu yönde etkiler.
Referanslar:
- Polisitemi Vera Nedir? 6 Belirtisi, Nedenleri, Teşhisi, Tedavisi
- Arber, D. A., Orazi, A., Hasserjian, R., Thiele, J., Borowitz, M. J., Le Beau, M. M., … & Bloomfield, C. D. (2016). The 2016 revision to the World Health Organization classification of myeloid neoplasms and acute leukemia. Blood, 127(20), 2391-2405.
- Tefferi, A., & Barbui, T. (2017). Polycythemia vera and essential thrombocythemia: 2017 update on diagnosis, risk-stratification, and management. American Journal of Hematology, 92(1), 94-108.
- Spivak, J. L. (2010). Polycythemia vera: myths, mechanisms, and management. Blood, 115(21), 3716-3721.
- Prchal, J. T. (2005). Polycythemia vera and other primary polycythemias. Current Opinion in Hematology, 12(2), 112-116.
- Landolfi, R., Marchioli, R., Kutti, J., Gisslinger, H., Tognoni, G., Patrono, C., … & Barbui, T. (2004). Efficacy and safety of low-dose aspirin in polycythemia vera. New England Journal of Medicine, 350(2), 114-124.
- Tefferi, A., & Vainchenker, W. (2011). Myeloproliferative neoplasms: molecular pathophysiology, essential clinical understanding, and treatment strategies. Journal of Clinical Oncology, 29(5), 573-582.
- Harrison, C. N., Bareford, D., Butt, N., Campbell, P., Conneally, E., Drummond, M., … & Wilkins, B. (2010). Guideline for investigation and management of adults and children presenting with a thrombocytosis. British Journal of Haematology, 149(3), 352-375.
- Alvarez-Larrán, A., Pérez-Encinas, M., Ferrer-Marín, F., Hernández-Boluda, J. C., Bellosillo, B., Besses, C., & Hernández, J. (2017). JAK2V617F allele burden and clinical characteristics of polycythemia vera. Haematologica, 92(2), 287-288.
- Passamonti, F., Rumi, E., Pungolino, E., Malabarba, L., Della Porta, M. G., Lazzarino, M., & Cazzola, M. (2004). Life expectancy and prognostic factors for survival in polycythemia vera and essential thrombocythemia. American Journal of Medicine, 117(10), 755-761.
- Vannucchi, A. M., & Guglielmelli, P. (2008). What are the current treatment approaches for patients with polycythemia vera and essential thrombocythemia? Hematology, 2008(1), 165-171.
- Tefferi, A. (2013). Polycythemia vera and essential thrombocythemia: 2013 update on diagnosis, risk stratification, and management. American Journal of Hematology, 88(6), 507-516.
- Barbui, T., Barosi, G., Birgegard, G., Cervantes, F., Finazzi, G., Griesshammer, M., … & Tognoni, G. (2011). Philadelphia-negative classical myeloproliferative neoplasms: critical concepts and management recommendations from European LeukemiaNet. Journal of Clinical Oncology, 29(6), 761-770.
- James, C., Ugo, V., Le Couédic, J. P., Staerk, J., Delhommeau, F., Lacout, C., … & Constantinescu, S. N. (2005). A unique clonal JAK2 mutation leading to constitutive signalling causes polycythaemia vera. Nature, 434(7037), 1144-1148.
- Kiladjian, J. J., Mesa, R. A., & Hoffman, R. (2011). The renaissance of interferon therapy for the treatment of myeloproliferative neoplasms. Blood, 117(18), 4706-4715.
- Cervantes, F., & Alvarez-Larrán, A. (2009). Management of polycythemia vera. Hematology/Oncology Clinics of North America, 23(2), 327-342.
- Michiels, J. J., & Berneman, Z. N. (2005). Management of thrombosis and bleeding in thrombocythemia and polycythemia vera. Hematology/Oncology Clinics of North America, 19(5), 1199-1214.
- Stein, B. L., Oh, S. T., Berenzon, D., & Moliterno, A. R. (2010). Polycythemia vera: an update on diagnosis, pathogenesis, and treatment. Current Hematologic Malignancy Reports, 5(2), 34-41.
- Campbell, P. J., & Green, A. R. (2006). The myeloproliferative disorders. New England Journal of Medicine, 355(23), 2452-2466.
- Mesa, R. A., Silverstein, M. N., Jacobsen, S. J., Wollan, P. C., Tefferi, A., & Pierre, R. V. (2002). Population-based incidence and survival figures in essential thrombocythemia and polycythemia vera: an Olmsted County study, 1935–1995. American Journal of Hematology, 61(1), 10-15.
- Passamonti, F., Rumi, E., & Cazzola, M. (2007). Leukemic transformation in a case of polycythemia vera. Blood, 109(1), 488-490.
- Vannucchi, A. M., Barbui, T., & Cervantes, F. (2009). Myeloproliferative neoplasms: an overview. Hematology, 2009(1), 1-10.
- Mascarenhas, J., & Hoffman, R. (2012). Ruxolitinib: the first FDA approved therapy for the treatment of myelofibrosis. Clinical Cancer Research, 18(11), 3008-3014.
- Antonioli, E., Guglielmelli, P., Poli, G., Bogani, C., Pancrazzi, A., Longo, G., … & Vannucchi, A. M. (2008). Influence of JAK2V617F allele burden on phenotype in essential thrombocythemia and polycythemia vera. Blood, 111(3), 1312-1313.
- Barbui, T., Finazzi, G., & Falanga, A. (2011). Myeloproliferative neoplasms and thrombosis. Blood, 117(21), 5521-5533.
- Reilly, J. T., McMullin, M. F., Beer, P. A., Butt, N., Conneally, E., Duncombe, A., … & Wilkins, B. S. (2012). Guideline for the diagnosis and management of myelofibrosis. British Journal of Haematology, 158(4), 453-471.
- Johansson, P. I., Stissing, T., Bochsen, L., & Ostrowski, S. R. (2009). Thromboelastography and tromboelastometry in assessing coagulopathy in trauma. Scandinavian Journal of Trauma, Resuscitation and Emergency Medicine, 17(1), 45.
- Elliott, M. A., & Tefferi, A. (2005). Thrombosis and haemorrhage in polycythaemia vera and essential thrombocythaemia. British Journal of Haematology, 128(3), 275-290.
- Cervantes, F. (2007). Modern management of myelofibrosis. British Journal of Haematology, 139(1), 57-68.
- Kralovics, R., Passamonti, F., Buser, A. S., Teo, S. S., Tiedt, R., Passweg, J. R., … & Skoda, R. C. (2005). A gain-of-function mutation of JAK2 in myeloproliferative disorders. New England Journal of Medicine, 352(17), 1779-1790.
- Kiladjian, J. J., Cassinat, B., Chevret, S., Dosquet, C., Le Coutre, P., & Masszi, T. (2006). Polycythemia vera with low JAK2V617F allele burden: findings from the prospective ECLAP study. Blood, 108(8), 2625-2630.
- Marchioli, R., Finazzi, G., Specchia, G., Cacciola, R., Cavazzina, R., Tognoni, G., … & Landolfi, R. (2013). Cardiovascular events and intensity of treatment in polycythemia vera. New England Journal of Medicine, 368(1), 22-33.
- Tefferi, A., & Barbui, T. (2013). Polycythemia vera: value of current diagnostic criteria and management. Mayo Clinic Proceedings, 88(5), 513-527.
- Mesa, R. A., Verstovsek, S., Gupta, V., & Geyer, H. L. (2014). Natural history and treatment of post-polycythemia vera myelofibrosis. Blood, 124(22), 3173-3181.
- Geyer, H. L., & Dueck, A. C. (2016). Impact of inflammation on myeloproliferative neoplasm symptoms and outcomes. Current Hematologic Malignancy Reports, 11(5), 257-264.
- McMullin, M. F., Mead, A. J., Ali, S., Cargo, C., Chen, F., Ewing, J., … & Smith, G. (2021). A guideline for the diagnosis and management of polycythaemia vera. British Journal of Haematology, 194(2), 328-339
- https://scholar.google.com/
- https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/