Pterjiyum Nedir? Sörfçü Gözü, Gözde Et Büyümesi V2

100 / 100

Göz sağlığı, yaşam kalitesini doğrudan etkileyen en kritik unsurlardan biridir. Gözde oluşabilecek en ufak bir rahatsızlık bile, kişinin günlük aktivitelerini aksatabilir ve genel refahını olumsuz yönde etkileyebilir. Pterjiyum, göz sağlığını tehdit eden ve görme fonksiyonunu bozan göz hastalıklarından biridir. Halk arasında “gözde et büyümesi” olarak bilinen bu durum, oldukça yaygın olmasına rağmen hakkında çok fazla bilgiye sahip olunmayan bir hastalıktır. Genellikle çevresel faktörlerle ilişkili olup, zamanında müdahale edilmediğinde ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Bu makalede, pterjiyumun ne olduğu, nasıl belirtiler verdiği, nedenlerinin neler olduğu, tanı yöntemleri ve tedavi seçenekleri detaylı bir şekilde ele alınacaktır.

Pterjiyum Nedir? Sörfçü Gözü, Gözde Et Büyümesi V2

Pterjiyum, konjonktiva adı verilen gözün beyaz tabakasını ve korneayı etkileyen, genellikle kanat şeklinde büyüyen bir doku bozukluğudur. Bu durum, gözün en dış kısmında yer alan konjonktivanın, korneaya doğru uzaması sonucu oluşur. Başlangıçta zararsız gibi görünse de zamanla görme bozukluklarına yol açabilecek kadar büyüyebilir. Sıklıkla güneşe maruz kalınan bölgelerde yaşayan kişilerde görülür ve bu nedenle güneş ışınlarına uzun süre maruz kalmak, hastalığın en önemli tetikleyici faktörlerinden biridir. Aynı zamanda kuru ve tozlu hava koşulları da hastalığın gelişimini hızlandırabilir. Bu hastalık özellikle tarım işçileri, balıkçılar ve açık hava sporlarıyla uğraşan bireylerde yaygındır.

Görülme sıklığı bölgeden bölgeye değişiklik gösterebilir. Gelişmiş ülkelerde daha az yaygın olan bu hastalık, tropikal ve subtropikal bölgelerde yaşayan insanlarda daha sık rastlanır. Bunun nedeni, güneşin ultraviyole (UV) ışınlarına daha fazla maruz kalınmasıdır. Genellikle orta yaşlı ve yaşlı bireylerde daha sık görülmekle birlikte, genç erişkinlerde de ortaya çıkabilmektedir. Bu hastalığın yaşam boyu devam edebileceği ve tedavi edilmediği takdirde göz sağlığı üzerinde ciddi etkiler bırakabileceği unutulmamalıdır.

Göz sağlığıyla ilgili rahatsızlıklar söz konusu olduğunda, birçok insan bu tür hastalıkları ya ciddiye almamakta ya da gözdeki belirtileri yanlış değerlendirebilmektedir. Görme bozukluklarına yol açabilen, estetik kaygılara neden olabilen ve ilerleyen aşamalarda cerrahi müdahale gerektiren bir hastalıktır. Pterjiyum tedavisi, hastalığın evresine ve büyüme hızına bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Bu hastalığı kontrol altına almak için önleyici tedbirler almak oldukça önemlidir. Göz sağlığını korumak adına güneş gözlüğü kullanımı, çevresel faktörlerden korunma ve düzenli göz muayeneleri, hastalıktan korunmada etkili yöntemler arasında yer alır.

Pterjiyum Nedir? Sörfçü Gözü, Gözde Et Büyümesi V2

Pterjiyum Nedir?

Pterjiyum, gözün konjonktiva adı verilen ince, şeffaf tabakasının üzerinde ortaya çıkan, kanat şeklinde bir büyüme olarak tanımlanabilir. Bu büyüme genellikle gözün burun tarafında başlar ve korneaya doğru ilerler. Her iki gözde birden görülebileceği gibi, sadece bir gözde de ortaya çıkabilir. En önemli özelliği, zamanla büyüyüp kalıcı hale gelebilmesidir. Bu durum, korneaya olan baskı nedeniyle astigmatizmaya neden olabilir ve sonuç olarak görme bozuklukları meydana gelebilir.

Genellikle iyi huylu bir doku büyümesi olmasına rağmen, gözde kızarıklık, yanma, kaşıntı gibi rahatsız edici semptomlara yol açabilir. Ayrıca büyüdükçe estetik kaygılara neden olabilir ve ileri vakalarda cerrahi müdahale gerektirebilir. En çok bilinen risk faktörleri arasında güneşin UV ışınlarına uzun süre maruz kalmak ve kuru, tozlu hava koşulları bulunur. Bu nedenle, açık hava çalışanları ve güneşli bölgelerde yaşayan kişiler, yüksek risk altındadır.

Pterjiyum Nedenleri Nelerdir?

1. Güneş Işınlarına Maruz Kalma (UV Işınları)

Pterjiyum oluşumunun en önemli nedenlerinden biri güneşin zararlı ultraviyole (UV) ışınlarına uzun süre maruz kalmaktır. UV ışınları, göz yüzeyinde hücre hasarına neden olarak pterjiyum oluşumunu tetikleyebilir. Özellikle açık hava çalışanları, çiftçiler, balıkçılar gibi meslek gruplarında bu risk daha fazladır. Koruyucu güneş gözlükleri kullanımı bu riski önemli ölçüde azaltabilir.

2. Kronik Göz Tahrişi ve Kuruluk

Gözlerin sürekli olarak toz, rüzgar, kum ve duman gibi çevresel faktörlere maruz kalması, göz yüzeyinde tahrişe ve kuruluğa yol açabilir. Bu durum, göz yüzeyindeki epitel dokunun zarar görmesine ve pterjiyumun gelişmesine katkıda bulunur. Gözyaşı eksikliği ve yetersiz göz koruma önlemleri bu süreci hızlandırabilir.

3. Genetik Faktörler

Aile öyküsünde pterjiyum bulunan kişilerde bu durumun görülme olasılığı daha yüksektir. Genetik yatkınlık, özellikle belirli genetik varyasyonların göz yüzeyi hücrelerinin büyüme mekanizmalarını etkilemesiyle ilişkilendirilir. Bu durum, çevresel faktörlerle bir araya geldiğinde riski artırabilir.

4. İklim Şartları

Sıcak ve kuru iklim koşulları, pterjiyumun gelişimini kolaylaştıran önemli faktörler arasındadır. Özellikle ekvatoral bölgelerde yaşayan bireylerde bu durum daha sık gözlemlenir. Yüksek sıcaklık, düşük nem oranı ve yoğun UV maruziyeti, göz yüzeyindeki hasarları artırarak hastalık oluşumuna neden olabilir.

5. Meslek ve Yaşam Tarzı Faktörleri

Açık havada uzun süre çalışan veya spor yapan kişiler, toz, rüzgar ve güneşe sürekli maruz kaldıkları için daha yüksek risk altındadır. Ayrıca, koruyucu ekipmanların yetersiz kullanımı veya gözlerin yeterince korunmaması, pterjiyum gelişimini hızlandırabilir.

6. İleri Yaş

Yaşlanma, bir diğer risk faktörüdür. Göz yüzeyi hücrelerinin yenilenme kapasitesinin azalması ve çevresel etkenlere karşı daha savunmasız hale gelmesi, yaşla birlikte pterjiyum gelişme olasılığını artırır. Bu nedenle, genellikle orta ve ileri yaş grubundaki bireylerde daha sık görülür.

7. Sigara Kullanımı

Sigara dumanında bulunan kimyasal maddeler, göz yüzeyinde oksidatif stres oluşturabilir ve göz yüzeyinin tahriş olmasına neden olabilir. Bu durum, pterjiyumun gelişiminde rol oynayan çevresel faktörlerden biridir. Sigara kullanımı, aynı zamanda göz sağlığına zarar vererek diğer göz hastalıklarının da riskini artırabilir.

Bu nedenlerin bir ya da birkaçının bir araya gelmesi, pterjiyum oluşumunu tetikleyebilir. Dolayısıyla, göz sağlığını korumak için UV koruması, düzenli göz hijyeni ve sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıkları önemlidir.

Pterjiyumun Belirtileri Nelerdir?

Pterjiyum belirtileri kişiden kişiye değişiklik gösterebilir ve durumun şiddetine bağlı olarak farklı seviyelerde ortaya çıkabilir.

İşte yaygın belirtiler:

  1. Gözde Kızarıklık
    • Pterjiyum genellikle gözde kronik bir kızarıklığa neden olur. Bu durum, büyüyen dokunun iltihaplanması veya tahriş olması sonucunda ortaya çıkar.
  2. Kuruluk Hissi
    • Gözlerde yabancı cisim hissine yol açan kuruluk, sık görülen belirtilerden biridir. Gözyaşı üretiminin yetersiz olduğu durumlarda bu his daha da belirginleşir.
  3. Görme Bozukluğu
    • İleri vakalarda, korneanın şeklinin bozulmasına ve astigmatizmaya neden olabilir. Bu durum görme keskinliğinde azalmaya yol açar.
  4. Kaşıntı ve Tahriş
    • Gözde sürekli bir kaşıntı ve rahatsızlık hissi görülebilir. Bu durum, genellikle pterjiyumun büyümesiyle birlikte artar.
  5. Işığa Duyarlılık (Fotofobi)
    • Göz, ışığa karşı normalden daha hassas hale gelebilir. Parlak ışıklar bu kişilerde rahatsızlık yaratabilir.
  6. Estetik Rahatsızlık
    • Pterjiyum, gözde görünür bir doku büyümesi olduğundan, estetik kaygılara da neden olabilir. Özellikle ileri boyutlara ulaştığında dışarıdan fark edilir hale gelir.
  7. Gözde Baskı Hissi
    • Gözde bir dolgunluk ya da baskı hissi, özellikle pterjiyum kornea üzerinde ilerlediğinde daha belirgin hale gelir.

Pterjiyum Belirtileri ile İlgili Hangi Durumlarda Doktora Başvurulmalı?

Belirtiler şiddetlendikçe veya günlük yaşamı olumsuz etkilemeye başladığında bir göz doktoruna başvurulması gerekir. Özellikle:

  • Görme bozukluğu geliştiğinde,
  • Şiddetli kızarıklık ve ağrı yaşandığında,
  • Gözde büyüme hızlı bir şekilde ilerlediğinde,
    bir uzman görüşü alınması önemlidir.

Pterjiyum Tanısı Nasıl Konulur?

1. Pterjiyum Nedir ve Belirtileri Nelerdir?

Genellikle gözün iç veya dış kısmında, konjonktivadan korneaya doğru ilerleyen bir doku büyümesi olarak tanımlanır. Çoğunlukla toz, rüzgar, UV ışınları ve kuru hava gibi çevresel faktörlerle ilişkilidir.
Belirtileri şunlardır:

  • Gözde kızarıklık
  • Kuruluk hissi
  • Gözde batma ve kaşıntı
  • Görme bozukluğu (ileri vakalarda)

2. Pterjiyumun Klinik Bulguları

Pterjiyum tanısında fiziksel muayene önemli bir yer tutar. Doktorlar genellikle çıplak gözle veya biyomikroskop (yarık lamba) kullanarak gözlemi gerçekleştirir. Klinik bulgular şunları içerebilir:

  • Korneaya doğru uzanan üçgen şekilli doku
  • Göz yüzeyinde belirgin damarlaşma
  • Doku yüzeyinin opaklaşması

3. Görme Testleri ve Refraksiyon Analizi

Pterjiyumun görme yetisi üzerindeki etkilerini değerlendirmek için refraksiyon testleri yapılır. Bu testler, hastalığın kornea eğriliğini nasıl etkilediğini ortaya koyabilir. İleri derecede büyüyen pterjiyumlar astigmatizmaya neden olabilir.

4. Göz Tansiyonu Ölçümü

Pterjiyumun göz tansiyonu üzerinde doğrudan bir etkisi olmasa da, tanı sürecinde glokom gibi eşlik eden diğer hastalıkların dışlanması amacıyla göz içi basıncı ölçülür. Bu, özellikle pterjiyum cerrahisi planlanıyorsa önemli bir adımdır.

5. Görme Alanı Testi

Görme alanı testi, pterjiyumun görüşe müdahale ettiği alanları ve derecesini değerlendirmede yardımcı olabilir. İleri vakalarda görme alanı daralabilir veya görme bulanıklaşabilir.

6. Göz Yüzeyi Analizi

Göz kuruluğu veya göz yüzeyi bozukluklarının varlığı, hastalık gelişiminde önemli rol oynar. Bu nedenle, göz yüzeyinin durumu çeşitli testlerle analiz edilir:

  • Schirmer testi (göz yaşı miktarını ölçmek için)
  • Fluorescein boyama testi (göz yüzeyindeki hasarı değerlendirmek için)

7. Görüntüleme Teknikleri

Pterjiyumun yapısal özelliklerini ve korneadaki etkilerini incelemek için ileri görüntüleme yöntemleri kullanılabilir:

  • Optik Koherens Tomografi (OCT): Korneal doku kalınlığını ve pterjiyumun derinliğini değerlendirir.
  • Pterjiyum Boyut Ölçümü: Lezyonun kornea üzerindeki kaplama alanını belirlemek için fotoğraflama yapılabilir.

8. Diferansiyel Tanı

Pterjiyum tanısı sırasında diğer benzer lezyonlarla ayırıcı tanı yapılması gereklidir. Bunlar arasında pinguekula, konjonktival tümörler veya kistler bulunur. Bu nedenle detaylı muayene şarttır.

9. Hasta Geçmişi ve Risk Faktörlerinin Değerlendirilmesi

Hasta geçmişi ve maruz kalınan çevresel faktörler tanı sürecinde önemli bir yer tutar. Doktorlar genellikle şu sorulara odaklanır:

  • Uzun süre güneşe maruz kalma öyküsü
  • Gözde tekrarlayan iltihaplanmalar
  • Ailede pterjiyum öyküsü

Bu adımlar, hastalığın doğru şekilde teşhis edilmesini ve uygun tedavi planının yapılmasını sağlar.

Pterjiyum Nedir? Sörfçü Gözü, Gözde Et Büyümesi V2

Pterjiyum Tedavisi Nasıl Yapılır?

Pterjiyum tedavisinin ilk aşaması, bir göz hastalıkları uzmanı tarafından detaylı bir göz muayenesinin yapılmasıdır. Bu muayene sırasında doktor, pterjiyumun boyutunu, yerleşimini ve göz üzerindeki etkisini değerlendirir. Görme kaybı, gözde irritasyon veya estetik kaygılar tedavi kararını etkileyen faktörler arasındadır.

1. Medikal Tedavi Yöntemleri

Hastalık başlangıç aşamasında ise medikal tedavi genellikle ilk tercih edilen yöntemdir. Bu tedavi seçenekleri şunları içerebilir:

  • Yapay Gözyaşı Damlaları: Göz kuruluğunu önleyerek hastanın semptomlarını hafifletir.
  • Steroid Damlalar: Gözde oluşan inflamasyonu ve kızarıklığı azaltmak için kullanılır.
  • Antihistaminik Damlalar: Kaşıntıyı ve rahatsızlık hissini hafifletir.

Medikal tedavi semptomları kontrol altına almak için etkili olsa da, pterjiyumun tamamen ortadan kalkmasını sağlamaz.

2. Cerrahi Tedavi Yöntemleri

Medikal tedavinin yeterli olmadığı durumlarda cerrahi müdahale gerekebilir. Cerrahi yöntemler, pterjiyumun büyük olduğu, görmeyi etkilediği veya estetik bir sorun yarattığı durumlarda tercih edilir. Başlıca cerrahi yöntemler şunlardır:

  • Ekstirpasyon (Pterjiyum Alınması, Pterjiyum Ameliyatı): Pterjiyum dokusu, çevresindeki sağlıklı dokudan ayrılarak çıkarılır.
  • Konjonktival Oto-Greftleme: Pterjiyum alındıktan sonra, gözün başka bir bölgesinden alınan sağlıklı konjonktiva dokusu, çıkarılan dokunun yerine yerleştirilir. Bu yöntem, pterjiyumun tekrar oluşma riskini azaltır.
  • Amniyotik Membran Grefti: Daha karmaşık vakalarda, amniyotik membran kullanılarak doku onarımı yapılabilir.

3. Cerrahi Sonrası Dönem ve Takip

Cerrahi işlem sonrası göz damlaları ve ilaçlarla enfeksiyon riskini azaltmak ve iyileşmeyi hızlandırmak için tedavi planlanır. Bu süreçte dikkat edilmesi gerekenler:

  • Göz hijyenine özen gösterilmesi.
  • Doktor tarafından verilen damlaların düzenli kullanımı.
  • Direkt güneş ışığından kaçınılması ve koruyucu gözlük kullanımı.

Doktor, düzenli takip muayeneleri ile iyileşme sürecini değerlendirir ve olası komplikasyonları önlemek için gerekli önlemleri alır.

4. Pterjiyum Tedavisinde Teknolojik Gelişmeler

Son yıllarda lazer teknolojisi ve mikroskopik cerrahi yöntemler, pterjiyum tedavisinde başarı oranını artırmıştır. Lazerle yapılan işlemler, minimal invaziv yöntemler olarak daha az rahatsızlık yaratır ve iyileşme sürecini hızlandırır.

5. Tedavi Seçiminde Önemli Faktörler

Hastanın yaşı, genel sağlık durumu, pterjiyumun ilerleme derecesi ve yaşam kalitesi üzerindeki etkisi tedavi yönteminin seçimini belirleyen önemli faktörlerdir. Tedavi öncesi doktor ile detaylı bir şekilde konuşularak beklentilerin netleştirilmesi önerilir.

6. Pterjiyumun Önlenmesi ve Korunma Yöntemleri

Tedavi sonrasında pterjiyumun tekrar oluşmasını önlemek için alınabilecek önlemler:

  • Güneş ışınlarına karşı UV korumalı güneş gözlüğü kullanımı.
  • Göz kuruluğunu önlemek için nemlendirici damlalar kullanılması.
  • Tozlu ve rüzgârlı ortamlardan kaçınılması.

Pterjiyum tedavisi, doğru yaklaşımla yaşam kalitesini artırabilir ve tekrar oluşum riskini minimuma indirebilir.

Sonuç

Pterjiyum, göz yüzeyini etkileyen kronik bir hastalık olup, estetik sorunların yanı sıra görme kaybına da yol açabilir. Günümüzde cerrahi müdahale, özellikle eksizyon ve greftleme yöntemleri, tedavide en sık kullanılan yaklaşımlar arasında yer almaktadır. Ancak cerrahinin ardından nüks oranlarının yüksek olması, tedavi stratejilerinin etkinliği konusunda tartışmaları gündeme getirmektedir. Ayrıca, topikal ilaçlar ve doku mühendisliği gibi yenilikçi yaklaşımlar, hem tedavi sürecini desteklemekte hem de komplikasyon riskini azaltmaktadır.

Gelişen biyoteknoloji, pterjiyum tedavisinde daha etkili ve kalıcı çözümler sunma potansiyeline sahiptir. Özellikle anti-VEGF ilaçlar, gen tedavisi ve biyomateryal kullanımı gibi alanlar, hastalığın tekrarlamasını önlemede umut vadetmektedir. Bunun yanı sıra, kişiselleştirilmiş tedavi yaklaşımlarının geliştirilmesi, bireysel farklılıkların göz önünde bulundurulmasını sağlamaktadır. Bu doğrultuda yapılan klinik çalışmaların artırılması ve sonuçlarının geniş kitlelere ulaştırılması, tedavi standartlarının iyileştirilmesi açısından büyük önem taşımaktadır.

Pterjiyum tedavisinde oftalmoloji, biyoteknoloji, farmakoloji ve cerrahi uzmanlıkların bir araya gelmesi, daha kapsamlı bir tedavi planı oluşturulmasına olanak tanır. Multidisipliner bir yaklaşım, yalnızca hastalığın semptomlarını değil, altta yatan nedenlerini de ele alarak daha etkili sonuçlar elde edilmesini sağlar. Ayrıca, hasta eğitimi ve düzenli takip süreçleri, tedavinin başarısında kritik bir rol oynamaktadır. Bu bağlamda, sağlık profesyonelleri arasında iletişim ve koordinasyonun güçlendirilmesi, hastalara daha kaliteli bir yaşam sunma hedefini desteklemektedir.

Referanslar:

  1. Pterjiyum Nedir? Sörfçü Gözü, Gözde Et Büyümesi V2
  2. Moran, D. J., & Hollows, F. C. (1984). Pterygium and ultraviolet radiation: A positive correlation. British Journal of Ophthalmology, 68(5), 343–346.
  3. Taylor, H. R., West, S. K., Rosenthal, F. S., et al. (1989). Corneal changes associated with chronic UV irradiation. Archives of Ophthalmology, 107(10), 1481–1484.
  4. Coroneo, M. T. (1993). Pterygium as an early indicator of ultraviolet insolation: A hypothesis. British Journal of Ophthalmology, 77(11), 734–739.
  5. Chui, J., Coroneo, M. T., Tat, L. T., et al. (2011). Ophthalmic pterygium: A stem cell disorder with premalignant features. American Journal of Pathology, 178(2), 817–827.
  6. Gazzard, G., Saw, S. M., Farook, M., et al. (2002). Pterygium in Singapore: Prevalence, demography, and risk factors. Investigative Ophthalmology & Visual Science, 43(8), 2531–2535.
  7. Lin, A., Stern, G. A., & Tynan, J. J. (1991). UV-blocking contact lenses and pterygium. Eye & Contact Lens, 17(4), 204–207.
  8. Coroneo, M. T., Di Girolamo, N., & Wakefield, D. (1999). The pathogenesis of pterygia. Current Opinion in Ophthalmology, 10(4), 282–288.
  9. Hilgers, J. H. (1960). Pterygium: Its incidence, heredity, and etiology. American Journal of Ophthalmology, 50(5), 635–644.
  10. Saw, S. M., Tan, D. (1999). Pterygium: Prevalence, demography, and risk factors. Ophthalmic Epidemiology, 6(3), 219–228.
  11. Dushku, N., & Reid, T. W. (1994). Pterygium pathogenesis: Corneal invasion by matrix metalloproteinase expressing altered limbal epithelial basal cells. Archives of Ophthalmology, 112(1), 116–122.
  12. Ang, L. P., Chua, J. L., Tan, D. T. (2007). Current concepts and techniques in pterygium treatment. Current Opinion in Ophthalmology, 18(4), 308–313.
  13. Liu, T., Liu, Y., Xie, L., et al. (2013). Progress in the pathogenesis of pterygium. Current Eye Research, 38(12), 1191–1197.
  14. Alpay, A., Uğurbaş, S. H., & Erdoğan, B. (2009). Comparing techniques for pterygium surgery. Cornea, 28(1), 41–44.
  15. Detorakis, E. T., & Spandidos, D. A. (2009). Pathogenetic mechanisms and treatment options for pterygium: Trends and perspectives. International Journal of Molecular Medicine, 23(4), 439–447.
  16. Bradley, J. C., Yang, W., Bradley, R. H., et al. (2010). The science of pterygia. British Journal of Ophthalmology, 94(7), 815–820.
  17. Hirst, L. W. (2003). The treatment of pterygium. Survey of Ophthalmology, 48(2), 145–180.
  18. Clearfield, E., Muthappan, V., Wang, X., et al. (2016). Conjunctival autograft for pterygium. Cochrane Database of Systematic Reviews, (2), CD011349.
  19. Zeng, W., Xu, G., & Du, K. (2007). Recurrence rate and complications of pterygium excision with amniotic membrane transplantation: A meta-analysis. Cornea, 26(2), 145–150.
  20. Karukonda, S. R., Thompson, H. W., & Beuerman, R. W. (1995). Cell cycle kinetics in pterygium at three latitudes. British Journal of Ophthalmology, 79(4), 313–317.
  21. Solomon, A., Pires, R. T., Tseng, S. C. (2001). Amniotic membrane transplantation for ocular surface reconstruction. Cornea, 20(3), 270–277.
  22. Tseng, S. C., Prabhasawat, P., Barton, K., et al. (1997). Amniotic membrane transplantation with conjunctival autograft for recurrent pterygium. Ophthalmology, 104(7), 1258–1266.
  23. Luanratanakorn, P., Ratanapakorn, T., Suwan-Apichon, O., et al. (2006). Randomized controlled study of conjunctival autograft versus amniotic membrane graft in pterygium excision. British Journal of Ophthalmology, 90(12), 1476–1480.
  24. McCarty, C. A., & Fu, C. L. (1999). Epidemiology of pterygium in Victoria, Australia. British Journal of Ophthalmology, 83(3), 296–300.
  25. Malozhen, S. A., Trufanov, S. V., & Gerber, T. (2005). Conjunctival and limbal cell population dynamics in pterygium. European Journal of Ophthalmology, 15(4), 473–478.
  26. Lim-Bon-Siong, R., Valluri, S., Gordon, M., et al. (1998). Vision-threatening complications of pterygium surgery. Archives of Ophthalmology, 116(5), 619–621.
  27. Li, M., Zhang, M., Lin, Y., et al. (2010). Tear function and goblet cell density after pterygium excision. Eye, 24(5), 819–824.
  28. Bradley, J. C., Yang, W., Bradley, R. H., et al. (2010). The role of matrix metalloproteinases in pterygium development. Ophthalmic Research, 43(4), 205–210.
  29. Ma, K., Xu, L., Tang, L., et al. (2007). Amniotic membrane graft for primary pterygium. Journal of Refractive Surgery, 23(1), 85–88.
  30. Liu, J., & Sheha, H. (2012). Anti-inflammatory treatments for pterygium. Eye & Contact Lens, 38(5), 285–292.
  31. Lee, D. J., & Hirst, L. W. (1995). Incidence of pterygium surgery and recurrence rates in Australia. Clinical & Experimental Ophthalmology, 23(3), 176–179.
  32. He, H., & Tseng, S. C. (2013). Amniotic membrane transplantation for pterygium: Long-term outcomes. Cornea, 32(10), 1400–1405.
  33. Ang, L. P., Tan, D. T., & Cajucom-Uy, H. Y. (2007). Conjunctival autograft transplantation for primary and recurrent pterygium. Cornea, 26(1), 47–53.
  34. Lan, W., Petznick, A., Heryati, S., et al. (2011). Ultraviolet B irradiation and the oxidative stress response in pterygium pathogenesis. Current Eye Research, 36(1), 1–9.
  35. Kawakita, T., Espana, E. M., & He, H. (2004). Preservation and expansion of the limbal epithelial stem cell population. Current Opinion in Ophthalmology, 15(4), 320–324.
  36. Chen, T., Ding, L., Shan, G., et al. (2014). Amniotic membrane transplantation with limbal stem cell autograft for recurrent pterygium. International Journal of Ophthalmology, 7(5), 837–841.
  37. https://scholar.google.com/
  38. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/
Pterjiyum Nedir? Sörfçü Gözü, Gözde Et Büyümesi V2
Pterjiyum Nedir? Sörfçü Gözü, Gözde Et Büyümesi V2