Rektosel Nedir, Nasıl Tedavi Edilir? (Vajinal Prolapsus 2)
Rektosel, vajinal prolapsus olarak da bilinen ve kadınların yaşam kalitesini etkileyebilen önemli bir pelvik taban bozukluğudur. Bu durum, rektumun vajinaya doğru fıtıklaşmasıyla karakterizedir ve genellikle pelvik tabanın zayıflaması sonucunda ortaya çıkar. Pelvik taban kaslarının doğum, yaşlanma, kronik kabızlık veya ağır fiziksel aktiviteler gibi nedenlerle zarar görmesi rektoselin en yaygın nedenleri arasında yer alır. Kadınlar arasında yaygın olan bu sağlık sorunu, günlük yaşam aktivitelerini zorlaştırabilir ve kişinin fiziksel ve psikolojik sağlığını olumsuz etkileyebilir.
Sağlık Bilgisi İçeriği
Rektosel Nedir, Nasıl Tedavi Edilir? (Vajinal Prolapsus 2)
Hafif vakalarda semptomsuz seyredebilse de, daha ciddi durumlarda hastalar sık sık rahatsız edici belirtiler yaşayabilir. Bağırsak hareketlerinde zorlanma, tam boşalamama hissi ve vajinal dolgunluk hissi bu belirtilerden sadece birkaçıdır. Aynı zamanda, cinsel ilişki sırasında rahatsızlık ve ağrı da yaygın olarak bildirilir. Bu semptomlar, hastaların yaşam kalitesini doğrudan etkiler ve sosyal hayattan uzaklaşmalarına neden olabilir. Bu nedenle, erken tanı ve tedavi oldukça önemlidir.
Bu sağlık sorunu genellikle kadınların üroloji, jinekoloji veya gastroenteroloji uzmanlarına başvurma nedenlerinden biridir. Ancak birçok kadın, bu tür bir durumla karşılaştığında utanç duyduğu için doktora gitmekte çekimser davranabilir. Bu durum, teşhis ve tedavi sürecinin gecikmesine neden olabilir. Bu gecikme, semptomların daha da kötüleşmesine ve komplikasyon riskinin artmasına yol açabilir. Bu nedenle, toplumsal farkındalığın artırılması, hem bireylerin bu sağlık sorununu daha iyi anlamalarını hem de daha erken bir aşamada tıbbi destek almalarını teşvik edebilir.
Bu makale, rektoselin nedenlerini, belirtilerini, risk faktörlerini ve tedavi yöntemlerini detaylı bir şekilde ele alarak, bu yaygın pelvik taban bozukluğu hakkında kapsamlı bilgi sunmayı amaçlamaktadır. Ayrıca, rektoselin önlenmesine yönelik ipuçları ve tedavi seçeneklerinin hasta yaşamına olan olumlu etkileri de bu makalede tartışılacaktır. Amacımız, kadınların bu sağlık sorununu daha iyi anlamalarına yardımcı olmak ve onlara en uygun tedavi seçeneklerini bulmalarında rehberlik etmektir.
Rektosel Nedir?
Rektosel, rektumun (kalın bağırsağın son kısmı) vajinaya doğru fıtıklaşmasıyla oluşan bir pelvik taban rahatsızlığıdır. Bu durum, genellikle pelvik taban kaslarının ve bağ dokularının zayıflaması sonucunda meydana gelir. Normalde, pelvik taban kasları ve bağ dokuları rektum, mesane ve rahim gibi organları yerinde tutarak dengeli bir şekilde çalışmasını sağlar. Ancak bu destek yapılarının zayıflaması veya zarar görmesi durumunda, rektum vajina içine doğru çıkıntı yapar ve bu da rektosel olarak tanımlanır. Fıtıklaşmanın derecesi hafiften şiddetliye kadar değişebilir ve bu durum hastanın semptomlarının ciddiyetini belirleyen önemli bir faktördür.
Genellikle doğum yapmış kadınlarda daha sık görülür çünkü vajinal doğum, pelvik taban kaslarını zayıflatabilir veya travmatik hasarlara neden olabilir. Ayrıca kronik kabızlık, ağır kaldırma, fazla kilo, menopoz dönemiyle birlikte azalan östrojen hormonu seviyesi ve yaşlanma gibi faktörler de rektosel gelişimine katkıda bulunur. Kadınların yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilen bir durum olmasına rağmen, birçok kişi bu durumu önemsemeyebilir veya doktora danışmakta gecikebilir. Erken teşhis ve tedavi ise semptomların kontrol altına alınması ve ilerlemenin önlenmesi açısından büyük önem taşır.
Rektosel Belirtileri Nelerdir?
Rektosel, rektumun vajina duvarına doğru fıtıklaşması sonucu ortaya çıkan bir durumdur ve çeşitli belirtilerle kendini gösterebilir. Bu belirtiler genellikle hastanın yaşam kalitesini etkiler ve rektoselin ciddiyetine bağlı olarak değişkenlik gösterebilir.
1. Bağırsak Boşaltma Güçlüğü
Rektosel, bağırsak hareketlerini olumsuz etkileyebilir. Rektumun vajinaya doğru fıtıklaşması, dışkının doğal akışını zorlaştırır. Bu durum:
- Tuvalet sırasında uzun süre harcanmasına,
- Parmakla vajinal destek uygulanarak dışkının boşaltılmaya çalışılmasına,
- Tam boşalmama hissine neden olabilir.
2. Kabızlık
Dışkının rektumda birikmesine yol açarak kronik kabızlığa sebep olabilir. Kabızlık, sık sık tuvalete gitme ihtiyacı ve buna rağmen yeterli rahatlamanın sağlanamaması gibi belirtilerle kendini gösterir. Bazı hastalar, dışkılamayı kolaylaştırmak için manuel müdahale gerekebilir.
3. Vajinal Dolgunluk veya Basınç Hissi
Bu kişiler sıklıkla vajinal bölgede bir dolgunluk veya ağırlık hissi yaşarlar. Bu his, genellikle uzun süre ayakta kalmak veya fiziksel aktivitelerle daha da artar.
4. Cinsel İşlev Bozuklukları
Rektoselin ilerlemesi, vajinal bölgede anatomik değişikliklere yol açabilir ve bu durum:
- Cinsel ilişki sırasında ağrı (disparoni),
- Cinsel tatminin azalması gibi problemlere neden olabilir.
5. Vajinadan Çıkıntı
İlerlemiş vakalarda vajinadan dışarı doğru bir çıkıntı hissedilebilir. Bu çıkıntı genellikle tuvalet sırasında daha belirgin hale gelir ve hasta tarafından fark edilebilir.
6. Pelvik Ağrı
Bazı hastalar, pelvik bölgede yaygın bir ağrı veya rahatsızlık hissinden şikayet ederler. Bu ağrı, genellikle uzun süre oturma veya ayakta kalma gibi durumlarla şiddetlenebilir.
7. Sık İdrar Yolu Enfeksiyonları
Rektosel, mesane üzerinde baskıya neden olabilir ve bu durum sık idrar yolu enfeksiyonları ile sonuçlanabilir. Ayrıca mesane boşaltmada güçlük ve sık idrara çıkma ihtiyacı gibi belirtiler de görülebilir.
8. Gaz ve Dışkı Kaçırma (İnkontinans)
Bazı hastalarda gaz ve dışkıyı kontrol etmekte zorlanmaya yol açabilir. Bu durum, özellikle sosyal yaşamda hastalar için rahatsızlık yaratabilir.
9. Harekete Bağlı Artan Rahatsızlık
Fiziksel aktiviteler sırasında ya da ağır kaldırma gibi durumlarda rahatsızlık hissi artabilir. Özellikle egzersiz veya yoğun iş sırasında belirtiler daha belirgin hale gelebilir.
Belirtilerin Şiddeti Nasıl Değerlendirilir?
Rektoselin belirtileri, fıtıklaşmanın boyutuna ve hastanın bireysel anatomik yapısına bağlı olarak değişir. Hafif vakalarda belirtiler minimal olabilirken, ilerlemiş durumlarda yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyen belirtiler ortaya çıkabilir. Belirtilerin süresi, şiddeti ve etkisi, tedavi sürecinin planlanmasında önemli bir rol oynar.
Belirtiler fark edildiğinde, doğru tanı ve tedavi için bir kadın doğum veya pelvik taban cerrahisi uzmanına başvurulması önemlidir. Erken dönemde müdahale, ilerleyen komplikasyonların önlenmesine yardımcı olabilir.
Rektosel Neden Olur? Rektosel Nedenleri Nelerdir?
Rektosel, vajinal prolapsusun bir türü olup genellikle rektumun vajina içine doğru sarkmasıyla kendini gösterir. Bu durum, pelvik taban kaslarının zayıflaması veya hasar görmesi sonucu ortaya çıkar. Pelvik taban, mesane, rahim ve rektum gibi organları destekleyen kas ve bağ dokularından oluşur. Bu yapılar çeşitli nedenlerle işlevini kaybettiğinde, bu gibi prolapsus türleri gelişebilir.
1. Doğum Travmaları
- Vajinal Doğum: Vajinal doğum sırasında pelvik taban kasları ve bağ dokuları üzerinde yoğun bir baskı oluşur. Özellikle zor doğumlar, iri bebek doğurma veya forseps/vakum kullanımı gibi müdahaleli doğumlar, bu dokularda hasara yol açabilir.
- Çoğul Gebelik: Birden fazla gebelik geçirmiş kadınlarda pelvik taban zayıflama riski daha yüksektir.
- Hızlı veya Uzun Süren Doğum: Doğum süresinin çok uzun olması ya da ani ve hızlı gerçekleşmesi, pelvik dokularda gerilme ve yırtılmaya neden olabilir.
2. Pelvik Taban Kaslarının Yaşlanma ile Zayıflaması
- Menopoz ve Hormon Değişiklikleri: Menopoz sırasında östrojen seviyelerindeki düşüş, vajinal ve pelvik dokuların elastikiyetini azaltabilir. Bu durum pelvik taban kaslarının zayıflamasına ve rektosel gelişimine zemin hazırlar.
- Yaşlanma: Yaşlanma süreciyle birlikte bağ dokular ve kaslar doğal olarak güç kaybeder. Bu da rektosel riskini artırır.
3. Kronik Basınç Artışı
- Kronik Kabızlık: Sürekli olarak ıkınmak ve tuvalet sırasında aşırı zorlanmak, rektuma ve pelvik tabana gereksiz baskı yaparak zayıflamaya neden olabilir.
- Kronik Öksürük: Astım, bronşit veya sigara kullanımı nedeniyle oluşan sürekli öksürükler, pelvik taban üzerinde baskı yaratarak rektoseli tetikleyebilir.
- Ağır Kaldırma: Sürekli ağır yük kaldırmak, pelvik taban kaslarında aşırı gerilmeye yol açabilir.
4. Genetik ve Yapısal Faktörler
- Bağ Dokusu Zayıflıkları: Bazı kişiler genetik olarak daha zayıf bağ dokularına sahiptir. Bu durum, rektosel ve diğer pelvik prolapsus türlerine yatkınlığı artırabilir.
- Pelvik Bölge Anatomisindeki Farklılıklar: Pelvik bölgedeki yapısal farklılıklar veya doğuştan gelen anormallikler, riski artırabilir.
5. Ameliyat veya Travma Sonrası Gelişen Zayıflık
- Pelvik Cerrahiler: Özellikle rahim alınması (histerektomi) gibi pelvik organları etkileyen cerrahiler, destek dokuların zayıflamasına neden olabilir.
- Pelvik Yaralanmalar: Trafik kazaları veya spor yaralanmaları gibi durumlar pelvik taban üzerinde ciddi hasarlar yaratabilir.
6. Obezite
- Aşırı kilo, pelvik taban kasları üzerinde sürekli bir yük oluşturur. Bu durum, kasların ve bağ dokuların zamanla zayıflamasına ve rektosel gelişimine neden olabilir.
7. Sedanter Yaşam Tarzı
- Yetersiz fiziksel aktivite, pelvik taban kaslarının güçsüzleşmesine neden olabilir. Hareket azlığı, özellikle pelvik tabanı destekleyen kas gruplarının zayıflamasını hızlandırabilir.
8. Hormonal Değişiklikler
- Gebelik ve menopoz gibi hormonal değişimlerin yoğun olduğu dönemler, pelvik tabanın yapısal ve fonksiyonel dengesini etkileyebilir.
Rektosel, genellikle birden fazla faktörün bir araya gelmesiyle oluşur. Risk faktörlerini anlamak, rektoselin önlenmesinde ve erken teşhis edilmesinde önemli bir adımdır. Özellikle doğum sonrası dönemde pelvik taban egzersizleri yapmak, sağlıklı bir kiloyu korumak ve kronik kabızlık gibi durumlardan kaçınmak, rektosel gelişme riskini önemli ölçüde azaltabilir. Ancak, rektosel semptomları yaşayan kişilerin bir uzmana başvurarak doğru tanı ve tedavi yöntemlerini değerlendirmesi önemlidir.
Rektosel Tanısı Nasıl Konulur?
Rektosel tanısı, genellikle hastanın şikayetleri ve klinik değerlendirme ile başlar. Kesin tanının konulabilmesi için detaylı bir tıbbi öykü alınır ve fiziksel muayene yapılır.
1. Tıbbi Öykü
- Hasta genellikle dışkılama zorluğu, tam boşalamama hissi, vajinada baskı hissi veya şişlik gibi şikayetlerle doktora başvurur.
- Şikayetlerin ne zaman başladığı, günlük yaşamı nasıl etkilediği ve varsa eşlik eden diğer rahatsızlıklar detaylı şekilde sorgulanır.
2. Fiziksel Muayene
- Pelvik Muayene: Jinekolojik masada yapılan bu muayene sırasında doktor, vajinanın ön ve arka duvarını inceler. Özellikle hasta ıkınırken rektoselin varlığı gözlemlenebilir.
- Rektal Muayene: Rektum bölgesinin değerlendirilmesi için yapılan bu muayene, rektoselin derecesi hakkında bilgi verebilir.
3. Görüntüleme Yöntemleri
- Dinamik Defekografi: Rektumun dolup boşalmasını görüntüleyen bir yöntemdir. Rektoselin boyutunu ve dışkılama sırasındaki etkilerini gösterir.
- Pelvik MR (Manyetik Rezonans): Yumuşak dokuların detaylı görüntülenmesini sağlar ve rektosel ile birlikte diğer pelvik organ prolapsuslarını da değerlendirebilir.
- Ultrasonografi: Transvajinal veya transrektal ultrason, pelvik yapıların incelenmesinde yardımcı olabilir.
4. Diğer Testler
- Anorektal Manometri: Rektal kasların basınç ve işlev düzeyini ölçmek için kullanılır.
- Kolonoskopi: Özellikle rektoselle birlikte başka rektal problemlerden şüpheleniliyorsa, kolon ve rektumun iç yüzeyi incelenir.
5. Şikayetlerin Derecelendirilmesi
- Rektoselin şiddeti ve hastanın yaşam kalitesine olan etkisi, cerrahi veya diğer tedavi seçeneklerinin belirlenmesi için önemlidir.
Rektosel Tedavisi Nasıl Yapılır? Rektosel Nasıl Tedavi Edilir?
Rektosel, vajinal prolapsusun bir türü olarak tanımlanır ve rektumun vajina içerisine doğru balonlaşmasıyla karakterizedir. Bu durum, genellikle doğum, yaşlanma, menopoz, kronik kabızlık veya ağır kaldırma gibi pelvis taban kaslarını zayıflatan nedenlerle ortaya çıkar. Tedavi seçenekleri, rektoselin şiddetine, semptomların günlük yaşam üzerindeki etkisine ve kişinin genel sağlık durumuna göre belirlenir. Rektoselin tedavisi iki ana başlık altında incelenebilir: cerrahi olmayan tedaviler ve cerrahi yöntemler.
1. Cerrahi Olmayan Tedavi Yöntemleri
Cerrahi müdahale gerektirmeyen hafif ve orta dereceli vakalarda, yaşam kalitesini artırmaya yönelik yöntemler tercih edilebilir. Bu yöntemler şunları içerir:
Pelvik Taban Egzersizleri (Kegel Egzersizleri)
- Pelvik taban kaslarını güçlendirmek, rektosel semptomlarını hafifletmek için etkili bir yöntemdir. Bu egzersizler, özellikle hafif dereceli rektosellerde tedavinin temelini oluşturur.
- Düzenli olarak yapılan Kegel egzersizleri, rektumun vajinaya doğru sarkmasını önleyebilir ve mesane kontrolünü iyileştirebilir.
Pessar Kullanımı
- Vajina içerisine yerleştirilen özel tıbbi cihazlar olan pessarlar, rektoselin ilerlemesini engellemek ve semptomları hafifletmek amacıyla kullanılır.
- Pessar, cerrahi müdahale istemeyen veya sağlık durumu nedeniyle ameliyat edilemeyen hastalar için etkili bir seçenektir.
- Pessarların düzenli olarak kontrol edilmesi ve temizlenmesi gereklidir.
Diyet ve Yaşam Tarzı Değişiklikleri
- Kabızlık Kontrolü: Kronik kabızlık, hastalığın kötüleşmesine neden olabilir. Diyette lif içeriği yüksek gıdaların artırılması ve bol su tüketimi önerilir.
- Ağır Kaldırmaktan Kaçınma: Pelvik tabana ekstra yük bindiren aktivitelerden uzak durmak önemlidir.
- Sağlıklı Kilo Yönetimi: Fazla kilo, pelvik tabana ek yük bindirerek rektoseli kötüleştirebilir.
2. Cerrahi Tedavi Yöntemleri (Rektosel Ameliyatı)
Rektosel ameliyatı nasıl yapılır? Semptomlar ciddi boyutta ise ve cerrahi olmayan yöntemlerden yeterli yanıt alınamıyorsa, cerrahi müdahale gerekli hale gelebilir. Rektosel ameliyatı, hastalığın derecesine ve hastanın ihtiyaçlarına göre planlanır.
Rektosel Onarımı (Posterior Vajinal Tamir)
- En sık uygulanan cerrahi yöntemlerden biridir. Bu prosedürde, vajina arka duvarı yeniden yapılandırılarak rektumun doğru pozisyona getirilmesi sağlanır.
- Genellikle genel anestezi altında yapılan bu ameliyat, vajinal yolla gerçekleştirilir.
- Doku zayıflığını desteklemek için emilebilir dikiş materyalleri veya bazen sentetik yamalar kullanılabilir.
Robotik veya Laparoskopik Cerrahi
- Daha az invaziv yöntemlerdir ve karın içerisinden yapılan müdahaleleri içerir.
- Laparoskopik yöntemle, küçük kesilerden girilerek rektosel düzeltilir ve pelvik taban desteklenir.
- Daha az ağrı, kısa iyileşme süresi ve minimal yara izi gibi avantajlar sunar.
Histerektomi ile Kombine Onarım
- Bazı vakalarda, rektosel başka pelvik organ prolapsuslarıyla birlikte görülür (örneğin, uterin prolapsus). Bu durumlarda histerektomi (rahmin alınması) ile kombine cerrahi gerekebilir.
Transanal Cerrahi
- Özellikle rektumun aşırı balonlaşması durumunda uygulanır. Anüs yoluyla yapılan bu prosedür, bağırsak duvarındaki gevşekliği düzeltir.
Rektosel Ameliyatı Sonrası İyileşme Süreci
- Cerrahi sonrası pelvik taban kaslarını güçlendirmek için fizik tedavi ve egzersiz önerilebilir.
- İyileşme süresi genellikle 4-6 hafta arasında değişir, bu dönemde ağır kaldırma ve fiziksel zorlanmadan kaçınılması gerekir.
- Kabızlığı önlemek için beslenme düzenine dikkat edilmelidir.
Rektoselin tedavisinde erken tanı ve uygun tedavi yöntemi seçimi, yaşam kalitesini önemli ölçüde artırır. Hafif vakalarda yaşam tarzı değişiklikleri ve pelvik taban egzersizleri yeterli olurken, ileri vakalarda cerrahi müdahale gerekebilir. Tedavi sürecinde doktor tavsiyelerine uymak ve düzenli kontrolleri aksatmamak önemlidir.
Rektoselden Korunma Yöntemleri Nelerdir?
Rektosel, özellikle doğum yapmış kadınlarda sık görülse de, bazı yaşam tarzı değişiklikleri ve önlemlerle risk azaltılabilir. Korunma yöntemleri şu şekilde sıralanabilir:
1. Kabızlıkla Mücadele
- Lif Tüketimi: Günlük diyetinize bol lifli gıdalar (sebze, meyve, tam tahıllar) eklemek bağırsak hareketlerini düzenler.
- Bol Sıvı Alımı: Günlük yeterli miktarda su tüketimi dışkının yumuşak kalmasına yardımcı olur.
- Düzenli Tuvalet Alışkanlığı: Dışkılama ihtiyacını ertelememek ve tuvalette uzun süre ıkınmaktan kaçınmak önemlidir.
2. Pelvik Taban Kaslarını Güçlendirme
- Kegel Egzersizleri: Pelvik taban kaslarını güçlendirmek için yapılan bu egzersizler, pelvik organları yerinde tutmaya yardımcı olabilir.
- Fizyoterapi: Uzman rehberliğinde yapılan pelvik taban terapisi riski azaltabilir.
3. Doğru Doğum Teknikleri
- Vajinal doğum sırasında aşırı ıkınmadan kaçınmak ve doğum sırasında uygun destek sağlanması riski azaltabilir.
- Büyük bebek doğumları veya zor doğumlar sonrası pelvik taban kaslarının dikkatlice değerlendirilmesi gerekir.
4. Ağır Kaldırmaktan Kaçınma
- Aşırı ağır kaldırmak pelvik taban kaslarında zorlanmaya yol açabilir. Bu nedenle dikkatli olmak önemlidir.
5. Hormonal Dengeyi Koruma
- Menopoz sonrası östrojen seviyelerindeki düşüş, pelvik dokuların zayıflamasına neden olabilir. Doktor önerisiyle hormonal tedaviler değerlendirilebilir.
6. Düzenli Kontroller
- Pelvik organların düzenli olarak muayene edilmesi, erken belirtilerin tespit edilmesine yardımcı olabilir.
Bu yöntemler sayesinde rektosel gelişimi önlenebilir ya da mevcut durumun ilerlemesi yavaşlatılabilir.
Sonuç
Kadınların yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilen, ancak erken teşhis ve uygun tedavi ile kontrol altına alınabilen bir sağlık sorunudur. Bu durum, özellikle doğum yapmış, menopoz dönemine girmiş veya pelvik taban kaslarının zayıflamasına neden olan faktörlere maruz kalmış kadınlarda daha yaygın görülür. Rektosel ile ilişkili semptomlar, fiziksel rahatsızlıkların yanı sıra sosyal ve psikolojik sorunlara da yol açabilir. Ancak, bilinçli bir yaklaşım ve zamanında tıbbi müdahale ile bu sorunların üstesinden gelmek mümkündür. Modern tıp, cerrahi ve cerrahi olmayan çeşitli tedavi seçenekleri sunarak her hastanın ihtiyaçlarına uygun çözümler geliştirmiştir.
Toplumda pelvik taban rahatsızlıkları hakkında farkındalığın artırılması, kadınların bu tür sorunları daha kolay tanımlamalarına ve tedavi arayışına girmelerine yardımcı olabilir. Pelvik tabanı güçlendirmeye yönelik egzersizler, sağlıklı bir yaşam tarzı benimseme ve düzenli sağlık kontrolleri, rektosel oluşumunu önlemek ve mevcut semptomları hafifletmek için etkili stratejilerdir. Bu makalede sunulan bilgiler, kadınların bilinçlenmelerini ve gerekli durumlarda doğru tedaviye yönelmelerini teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Unutulmamalıdır ki, rektosel tedavi edilebilir bir durumdur ve profesyonel sağlık desteği, daha sağlıklı ve konforlu bir yaşam için en büyük adımdır.
Referanslar:
- Rektosel Nedir, Nasıl Tedavi Edilir? (Vajinal Prolapsus 2)
- Abrams, P., Cardozo, L., Khoury, S., & Wein, A. (2013). Incontinence: 5th International Consultation on Incontinence. International Continence Society.
- Barber, M. D., & Maher, C. (2013). “Epidemiology and outcome assessment of pelvic organ prolapse.” International Urogynecology Journal, 24(11), 1783–1790.
- Jelovsek, J. E., Maher, C., & Barber, M. D. (2007). “Pelvic organ prolapse.” The Lancet, 369(9566), 1027–1038.
- Bump, R. C., Mattiasson, A., Bø, K., Brubaker, L. P., DeLancey, J. O. L., Klarskov, P., et al. (1996). “The standardization of terminology of female pelvic organ prolapse and pelvic floor dysfunction.” American Journal of Obstetrics and Gynecology, 175(1), 10–17.
- Olsen, A. L., Smith, V. J., Bergstrom, J. O., Colling, J. C., & Clark, A. L. (1997). “Epidemiology of surgically managed pelvic organ prolapse and urinary incontinence.” Obstetrics & Gynecology, 89(4), 501–506.
- Dietz, H. P., & Steensma, A. B. (2006). “The prevalence of major abnormalities of the levator ani in urogynecological patients.” BJOG: An International Journal of Obstetrics & Gynaecology, 113(2), 225–230.
- Swift, S. (2000). “Pelvic organ prolapse: Pelvic floor disorders.” American Journal of Obstetrics and Gynecology, 182(5), 991–996.
- Maher, C., Feiner, B., Baessler, K., & Schmid, C. (2013). “Surgical management of pelvic organ prolapse in women: A short version Cochrane review.” Neurourology and Urodynamics, 31(3), 386–392.
- Hagen, S., Stark, D., Maher, C., & Adams, E. J. (2009). “Conservative management of pelvic organ prolapse in women.” Cochrane Database of Systematic Reviews, (2), CD003882.
- Barber, M. D., Walters, M. D., & Bump, R. C. (2005). “Short forms of two condition-specific quality-of-life questionnaires for women with pelvic floor disorders (PFDI-20 and PFIQ-7).” American Journal of Obstetrics and Gynecology, 193(1), 103–113.
- Moore, R. D., & Miklos, J. R. (2003). “Laparoscopic repair of enterocele and vaginal vault prolapse.” Obstetrics & Gynecology Clinics, 30(3), 599–614.
- Ridgeway, B. M., & Barber, M. D. (2012). “Surgical treatment of vaginal apex prolapse.” Obstetrics & Gynecology, 119(3), 663–673.
- Nygaard, I., Bradley, C., & Brandt, D. (2004). “Pelvic organ prolapse in older women: Prevalence and risk factors.” Obstetrics & Gynecology, 104(3), 489–497.
- Sze, E. H., & Kohli, N. (1999). “Sacrospinous ligament fixation for vaginal vault prolapse: Is there a preferred suture material?” American Journal of Obstetrics and Gynecology, 181(6), 1365–1368.
- Dietz, H. P., Wilson, P. D., & Cartmill, J. A. (2004). “Levator trauma is associated with pelvic organ prolapse.” BJOG: An International Journal of Obstetrics & Gynaecology, 111(8), 977–982.
- Handa, V. L., Zyczynski, H., & Gutman, R. (2008). “A randomized trial of perioperative behavioral therapy to prevent incontinence and prolapse.” Obstetrics & Gynecology, 111(3), 556–562.
- Sze, E. H., Sherard, G. B., & Dolezal, J. M. (2002). “Pregnancy, labor, delivery, and pelvic organ prolapse.” Obstetrics & Gynecology, 100(5), 981–986.
- Altman, D., Väyrynen, T., Engh, M. E., Axelsen, S., & Falconer, C. (2010). “Anterior colporrhaphy versus transvaginal mesh for pelvic-organ prolapse.” New England Journal of Medicine, 364(19), 1826–1836.
- Brubaker, L., Cundiff, G., Fine, P., Nygaard, I., Richter, H. E., Visco, A., et al. (2006). “Abdominal sacrocolpopexy with Burch colposuspension to reduce urinary stress incontinence.” New England Journal of Medicine, 354(15), 1557–1566.
- Wei, J. T., Nygaard, I., Richter, H. E., Nager, C. W., Barber, M. D., Kenton, K., et al. (2012). “A midurethral sling to reduce incontinence after vaginal prolapse repair.” New England Journal of Medicine, 366(25), 2358–2367.
- Lukacz, E. S., Lawrence, J. M., Contreras, R., Nager, C. W., & Luber, K. M. (2006). “Parity, mode of delivery, and pelvic floor disorders.” Obstetrics & Gynecology, 107(6), 1253–1260.
- Blandon, R. E., Bharucha, A. E., Melton, L. J., Schleck, C. D., Babalola, E. O., & Zinsmeister, A. R. (2007). “Incidence of pelvic floor repair after hysterectomy: A population-based cohort study.” American Journal of Obstetrics and Gynecology, 197(6), 664.e1–e7.
- Maher, C., Feiner, B., Baessler, K., & Schmid, C. (2013). “Transvaginal mesh or native tissue repair for vaginal prolapse: A randomized controlled trial.” International Urogynecology Journal, 24(9), 1267–1273.
- Vergeldt, T. F. M., Weemhoff, M., IntHout, J., & Kluivers, K. B. (2015). “Risk factors for pelvic organ prolapse and its recurrence.” International Urogynecology Journal, 26(11), 1559–1573.
- Lowder, J. L., Ghetti, C., Nikolajski, C., Oliphant, S. S., & Zyczynski, H. M. (2011). “Body image in women before and after reconstructive surgery for pelvic organ prolapse.” International Urogynecology Journal, 22(6), 681–687.
- Rortveit, G., Daltveit, A. K., Hannestad, Y. S., & Hunskaar, S. (2007). “Urinary incontinence after vaginal delivery or cesarean section.” New England Journal of Medicine, 358(14), 1424–1432.
- Walters, M. D., & Karram, M. M. (2014). Urogynecology and Reconstructive Pelvic Surgery. Elsevier Health Sciences.
- Ross, S., Robert, M., Harvey, M. A., Farrell, S. A., Schulz, J. A., & Easton, W. (2009). “Pelvic floor reconstructive surgery: The importance of quality-of-life measures.” Obstetrics & Gynecology, 114(1), 93–99.
- Takano, C. C., Nakamura, M. U., & De Mattos Lourenço, T. R. (2018). “Pelvic floor muscle training for prevention and treatment of urinary and fecal incontinence in antenatal and postnatal women.” Cochrane Database of Systematic Reviews, (8), CD007471.
- Salvatore, S., Athanasiou, S., & Aulicino, G. (2009). “Impact of menopause on pelvic floor disorders.” Maturitas, 62(4), 273–277.
- Haylen, B. T., de Ridder, D., Freeman, R. M., Swift, S. E., Berghmans, B., Lee, J., et al. (2010). “An International Urogynecological Association (IUGA)/International Continence Society (ICS) joint report on the terminology for female pelvic floor dysfunction.” Neurourology and Urodynamics, 29(1), 4–20.
- Clark, A. L., Gregory, T., Smith, V. J., & Edwards, R. (2003). “Epidemiology and risk factors for pelvic organ prolapse.” Obstetrics & Gynecology Clinics, 30(4), 685–704.
- Nager, C. W., Visco, A. G., Richter, H. E., Nygaard, I., Barber, M. D., & Kenton, K. (2008). “Development and validation of the Pelvic Organ Prolapse/Urinary Incontinence Sexual Questionnaire (PISQ-12).” International Urogynecology Journal, 19(3), 377–384.
- Alperin, M., & Kivnick, S. (2013). “Vaginal atrophy as a contributor to pelvic organ prolapse.” Climacteric, 16(3), 240–244.
- Ghetti, C., Lowder, J. L., Ellison, R., & Krohn, M. A. (2007). “Reconstructive surgery for pelvic organ prolapse: Outcomes and patient satisfaction.” Obstetrics & Gynecology, 110(4), 747–754.
- https://scholar.google.com/
- https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/
- https://www.researchgate.net/
- https://www.nhs.uk/