Stent Tedavisinin 6 Aşaması: Stent Nedir Ve Nasıl Takılır?
Stent tedavisi, günümüzde kardiyoloji ve damar hastalıkları tedavisinde en sık başvurulan yöntemlerden biridir. Kalp ve damar hastalıkları, dünyada ölüm nedenleri arasında üst sıralarda yer alırken, tıkanan damarların tedavisi her geçen gün daha büyük bir önem kazanmaktadır. Bu hastalıklar genellikle damarların daralması veya tıkanması sonucunda ortaya çıkar ve tedavi edilmediğinde kalp krizi, felç veya ani kalp durması gibi ciddi sonuçlara yol açabilir. Bu noktada stent tedavisi, tıkalı damarların açılmasında ve kan akışının yeniden sağlanmasında hayati bir rol oynar.
Sağlık Bilgisi İçeriği
Stent Tedavisinin 6 Aşaması: Stent Nedir Ve Nasıl Takılır?
Stent, ince metal bir tüp olarak tanımlanabilir ve damar içine yerleştirilerek damar duvarını destekler. Genellikle kalp damarlarında kullanılsa da, bacak, boyun ve böbrek damarlarında da kullanılabilmektedir. Stent tedavisinin tercih edilmesinin başlıca nedenleri arasında minimal invaziv bir işlem olması, hastanın hızlı bir şekilde normal yaşamına dönebilmesi ve uzun vadeli sonuçlarının başarılı olması yer alır. Cerrahi müdahalelere kıyasla daha az risk taşıyan bu yöntem, hastaların yaşam kalitesini artırmada önemli bir avantaj sağlar.
Stent tedavisinin tarihçesi de oldukça ilgi çekicidir. İlk olarak 1970’lerde geliştirilmiş ve 1980’lerin başında yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. İlk başlarda kullanılan stentler çıplak metal stentler iken, zamanla ilaç kaplı stentler geliştirilmiş ve böylece yeniden daralma riski önemli ölçüde azaltılmıştır. Bugün ise biyolojik olarak çözünebilen stentler gibi daha gelişmiş teknolojilerle stent tedavisi sürekli evrilmektedir. Bu teknolojik gelişmeler, stent tedavisinin giderek daha güvenilir ve etkili bir hale gelmesini sağlamaktadır.
Dünya genelinde kalp ve damar hastalıklarının yaygınlığı göz önüne alındığında, stent tedavisi giderek daha fazla tercih edilmektedir. Özellikle koroner arter hastalığı gibi durumlarda, damarların tıkanıklığı hayati risk taşıdığı için stent yerleştirme işlemi acil olarak gerçekleştirilebilmektedir. Ancak bu tedavinin de her cerrahi müdahalede olduğu gibi belli riskleri bulunmaktadır ve bu nedenle uzman hekimler tarafından dikkatle değerlendirilmelidir. Stent tedavisine karar verilmeden önce hastanın genel sağlık durumu, yaşadığı semptomlar ve tıkanıklığın derecesi gibi birçok faktör göz önünde bulundurulur.
Stent Nedir?
Stent, tıbbi cihazlar arasında en yaygın kullanılan, özellikle daralmış veya tıkanmış kan damarlarını açmak için geliştirilen küçük bir tüp yapıdır. Genellikle metal ya da polimer materyallerden yapılan stentler, minimal invaziv prosedürler sırasında yerleştirilir ve kan akışını yeniden sağlamak için bir destek mekanizması sunar. Stentler, kardiyovasküler hastalıklardan gastrointestinal sistem bozukluklarına kadar geniş bir yelpazede kullanılır. En yaygın kullanım alanı, kalp damarlarında görülen tıkanıklıkların tedavisi olmakla birlikte, diğer organlardaki daralma veya tıkanıklıkların giderilmesinde de kritik bir rol oynar.
Bu cihazlar, genellikle “stentleme” olarak adlandırılan bir prosedürle yerleştirilir. Bu işlem sırasında doktor, daralmış veya tıkanmış damarı bulmak için genellikle anjiyografi kullanır ve bir kateter yardımıyla stenti ilgili bölgeye taşır. Stent, daralmış alanı genişletmek için bir balon yardımıyla açılır ve yerleştirildiği damarın şeklini korumasını sağlar. Özellikle ilaç salınımlı stentler (drug-eluting stents) gibi gelişmiş türler, yalnızca mekanik destek sunmakla kalmaz, aynı zamanda çevre dokularda yeniden daralmayı önlemek için ilaç salınımı yapar. Bu özellikleri sayesinde, stentler modern tıpta büyük bir devrim yaratmıştır.
Stentlerin yapıldığı malzeme ve tasarım, kullanım amacına göre değişiklik gösterir. Kardiyovasküler stentler, ince tel örgü formunda tasarlanmışken, bağırsak veya safra yollarında kullanılan stentler genellikle daha sert ve geniş bir yapıya sahiptir. Ayrıca, biyolojik olarak çözünür stentler gibi yenilikçi türler de geliştirilmektedir. Bu tür stentler, bir süre sonra vücut tarafından emilerek doğal doku yapısının yeniden oluşmasına olanak tanır. Günümüzde, stent teknolojisindeki ilerlemeler sayesinde, hem hasta konforu artırılmış hem de tedavi sonuçları daha başarılı hale gelmiştir.
Stent Nasıl Takılır?
Stent takma işlemi, genellikle damarların veya boşluklu organların tıkanıklığını açmak ve kan veya diğer sıvıların akışını sağlamak amacıyla yapılan bir prosedürdür. Bu işlem, genellikle kardiyoloji, üroloji, gastroenteroloji ve diğer tıbbi alanlarda uygulanır. İşlem, minimal invaziv bir yöntemdir ve genellikle endoskopik veya kateter tabanlı tekniklerle gerçekleştirilir. Aşağıda, stent takma işleminin genel adımları detaylandırılmıştır.
1. Hastanın Hazırlanması
Stent takma işlemi öncesinde hasta ayrıntılı bir değerlendirmeden geçirilir. Bu aşamada şu adımlar uygulanır:
- Tıbbi Öykü ve Fizik Muayene: Hastanın genel sağlık durumu, mevcut hastalıkları ve kullandığı ilaçlar değerlendirilir. Kan sulandırıcı ilaçlar gibi bazı ilaçlar işlemden önce geçici olarak kesilebilir.
- Tanı Testleri: Röntgen, BT (Bilgisayarlı Tomografi), anjiyografi veya ultrason gibi görüntüleme yöntemleriyle tıkanıklığın veya daralmanın olduğu bölge tespit edilir.
- Anestezi Planlaması: İşlemin türüne bağlı olarak lokal anestezi, sedasyon veya genel anestezi uygulanabilir. Kardiyovasküler stent uygulamalarında genellikle sedasyon ve lokal anestezi yeterli olur.
2. Kateter Yerleştirilmesi
Stent yerleştirme işlemi sırasında genellikle kılavuz tel ve kateter kullanılır:
- Damar veya Organ Giriş Noktasının Belirlenmesi: Kardiyak stent için genellikle kasık (femoral arter) veya el bileği (radial arter) giriş noktası olarak seçilir. Ürolojik stentlerde ise idrar yolu veya böbrek bölgesi giriş noktasıdır.
- Kateterin Yerleştirilmesi: Steril koşullarda, giriş noktasından damar veya hedef organa ince bir kateter (plastik tüp) yerleştirilir. Bu aşama genellikle bir görüntüleme yöntemi (örneğin floroskopi) eşliğinde yapılır.
- Kılavuz Telin İlerletilmesi: Kateterin içinden ince bir kılavuz tel geçirilir ve bu tel, tıkanıklık veya daralma bölgesine doğru yönlendirilir.
3. Stentin Konumlandırılması
Stent, hedef bölgeye taşınmadan önce katlanmış veya sıkıştırılmış bir halde bulunur. Konumlandırma süreci şu şekilde ilerler:
- Tıkanıklık Bölgesinin Tespiti: Görüntüleme teknikleriyle tıkanıklığın kesin yeri belirlenir. Kardiyak stentlerde bu, genellikle anjiyografi ile yapılır.
- Stentin Yerleştirilmesi: Stent, kılavuz tel üzerinden daralan bölgeye kadar taşınır. Bu aşamada stent, genellikle bir balon kateterin üzerine yerleştirilmiş halde bulunur.
- Balonun Şişirilmesi: Stent, daralmış bölgeye ulaştığında balon şişirilir. Bu şişirme işlemi, stentin genişlemesine ve damarı ya da organı açık tutmasına olanak tanır.
- Stentin Sabitlenmesi: Stent genişledikten sonra balon indirilir ve kateter dikkatlice geri çekilir. Stent, daralmış bölgeyi açık tutmak için yerinde sabitlenmiş halde kalır.
4. İşlemin Sonlandırılması
Stent yerleştirme işlemi tamamlandıktan sonra aşağıdaki adımlar uygulanır:
- Kateter ve Kılavuz Telin Çıkartılması: İşlem tamamlandığında kateter ve tel dikkatlice geri çekilir. Giriş noktası steril bir şekilde kapatılır.
- Kanama Kontrolü: Giriş noktasında kanama riskine karşı gerekli önlemler alınır. Kardiyak stent işlemlerinde bu genellikle basınç uygulamasıyla yapılır.
- Giriş Noktasının Kapatılması: Giriş bölgesi genellikle özel bir bandaj veya dikişle kapatılır. Hastanın hareketleri kısıtlanarak iyileşme süreci başlatılır.
5. İşlem Sonrası Takip ve İzlem
Stent takıldıktan sonra hastanın durumu yakından takip edilir. İşlem sonrası süreç şu şekilde ilerler:
- Görüntüleme ve Kontrol Testleri: İşlem başarısını değerlendirmek için röntgen, anjiyografi veya ultrason yapılabilir.
- Kan Sulandırıcı Tedavi: Kardiyak stentlerde pıhtı oluşumunu önlemek için aspirin ve klopidogrel gibi kan sulandırıcı ilaçlar reçete edilir.
- Hastanede Gözlem: Hastanın durumu genellikle birkaç saat ila birkaç gün arasında gözlem altında tutulur.
- Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Özellikle kardiyovasküler stent takılmış hastalara sağlıklı bir diyet, sigara bırakma ve düzenli egzersiz gibi yaşam tarzı değişiklikleri önerilir.
6. İşlemin Riskleri ve Komplikasyonları
Her tıbbi işlemde olduğu gibi, stent takma işlemi de bazı riskler taşır. Bu riskler arasında şunlar yer alır:
- Kanama: Giriş bölgesinde kanama oluşabilir.
- Enfeksiyon: Steriliteye dikkat edilmezse enfeksiyon riski vardır.
- Tıkanıklığın Tekrarlaması: Stentin tıkandığı bölgede yeniden daralma (restenoz) görülebilir.
- Alerjik Reaksiyonlar: Kullanılan kontrast maddeye veya malzemelere karşı alerjik reaksiyonlar gelişebilir.
Bu risklerin önlenmesi için deneyimli bir sağlık ekibinin işlem yapması ve hasta takibinin titizlikle gerçekleştirilmesi gerekir.
Stent Türleri ve Teknolojik Gelişmeler
Stentler, tıbbi kullanım amacına, malzemesine, tasarımına ve uygulama yerine göre çeşitli türlere ayrılır. Hastanın ihtiyaçlarına ve hedeflenen tedaviye göre doğru stent türünün seçilmesi, tedavi başarısı açısından kritik öneme sahiptir. İşte farklı özelliklerine göre stent türleri:
1. Malzemesine Göre Stentler
- Metal Stentler:
- Paslanmaz Çelik: İlk üretilen stent türlerinden biridir. Güçlüdür, ancak esnekliği sınırlıdır.
- Kobalt-Krom Alaşımı: Daha ince duvarlara ve yüksek mukavemete sahiptir. Kardiyovasküler uygulamalarda yaygın olarak kullanılır.
- Nitinol (Nikel-Titanyum Alaşımı): Termal hafızaya sahip olan bu malzeme, dar veya eğimli bölgelerdeki damar tıkanıklıklarında tercih edilir. Esnekliği yüksektir ve kendi kendine genişleme özelliği taşır.
- Biyolojik Olarak Çözünür Stentler (Biyoçözünür Stentler):
- Genellikle polimerlerden yapılır ve zamanla vücut tarafından emilir. Kalp damarlarında kullanılan bu stentler, geç dönem komplikasyonları azaltma avantajına sahiptir.
- Kaplamalı Stentler (Kaplanmış Metal Stentler):
- Metal yüzeyleri, ilaç salınımını sağlamak için özel bir polimerle kaplanır. Bu kaplama, tıkanmayı önleyen ilaçların kontrollü bir şekilde salınmasına olanak tanır.
2. İlaç Salınımına Göre Stentler
- İlaç Salınımlı Stentler (Drug-Eluting Stents – DES):
- Stentin yüzeyine tutunan ilaçlar, damar daralmasını önlemek için salınır. Genellikle restenoz (yeniden daralma) riskini azaltmak için kullanılır. Kalp damar cerrahisinde oldukça yaygındır.
- Avantajları: Daha düşük tıkanma oranı, uzun süreli etkinlik.
- Dezavantajları: Daha pahalıdır ve uzun süreli kan sulandırıcı ilaç kullanımı gerektirir.
- İlaçsız Stentler (Bare-Metal Stents – BMS):
- Herhangi bir ilaç kaplaması bulunmaz. Damar içindeki tıkanıklığı fiziksel olarak açmak için kullanılır.
- Avantajları: Daha ucuzdur ve kısa süreli kan sulandırıcı ilaç kullanımı yeterlidir.
- Dezavantajları: İlaç salınımlı stentlere kıyasla restenoz riski daha yüksektir.
3. Genişleme Mekanizmasına Göre Stentler
- Balonla Genişleyen Stentler:
- Yerleştirilmeden önce dar bir tüp şeklindedir ve özel bir balon yardımıyla hedeflenen bölgede genişletilir.
- Avantajları: Hassas yerleştirme imkanı sağlar.
- Dezavantajları: Yoğun kireçlenme bulunan damarlarda etkisi sınırlı olabilir.
- Kendiliğinden Genişleyen Stentler:
- Nitinol gibi şekil hafızalı malzemelerden üretilmiştir. Düşük sıcaklıkta dar bir halde kalır ve yerleştirildiği bölgede vücut sıcaklığıyla genişler.
- Avantajları: Daha esnek ve uyumlu yapıya sahiptir, özellikle damar eğriliklerinde tercih edilir.
- Dezavantajları: Yüksek hassasiyetli yerleştirme gereken durumlarda zorluk yaratabilir.
4. Kullanım Alanına Göre Stentler
- Koroner Stentler:
- Kalp damarlarındaki tıkanıklığı açmak için kullanılır. Genellikle DES veya BMS türleri tercih edilir.
- Koroner arter hastalığında ana tedavi seçeneklerinden biridir.
- Periferik Stentler:
- Bacak, kol gibi periferik arterlerdeki tıkanıklıkları tedavi etmek için kullanılır. Daha büyük boyutlarda ve esnek yapılarda üretilir.
- Biliyer Stentler:
- Safra yollarındaki tıkanıklığı gidermek için kullanılır. Çoğunlukla safra taşı veya tümör nedeniyle oluşan obstrüksiyonlarda tercih edilir.
- Üreteral Stentler:
- İdrar yollarını açık tutmak için böbrek ile mesane arasına yerleştirilir. Taş düşürme veya tıkanıklık giderme gibi durumlarda kullanılır.
- Stent Greftler:
- Aort anevrizmalarında veya damar yırtılmalarında kullanılan, damar duvarını güçlendiren stent türleridir. Genellikle büyük damar cerrahisinde tercih edilir.
5. Özelleştirilmiş ve Yenilikçi Stentler
- Biyoemilebilir Stentler:
- Zamanla vücut tarafından tamamen emilen bu stentler, damarların doğal yapısının korunmasına olanak tanır. Özellikle genç ve sağlıklı bireylerde kullanımı artmaktadır.
- Çift Katmanlı Stentler:
- Dış katman, yapısal destek sağlarken; iç katman ilaç salınımı yapar. İleri teknolojili stentler arasında yer alır.
- Radyoopak Stentler:
- Görüntüleme sırasında daha iyi görünürlük sağlayan materyallerle yapılmıştır. Bu, yerleştirme sürecini kolaylaştırır.
- Özelleştirilmiş Tasarımlar:
- Bazı stentler, hastanın damar yapısına özel olarak üretilir. Bu, anatomik uyumu artırır ve tedavinin etkinliğini sağlar.
Stent Tedavisinin Riskleri ve Yan Etkileri
Stent tedavisi, genel olarak güvenli bir yöntem olarak kabul edilse de, her tıbbi prosedür gibi bazı riskler ve olası komplikasyonlar barındırır. Stent tedavisinin riskleri, hastanın genel sağlık durumu, kullanılan stentin türü ve işlemin yapıldığı damar gibi faktörlere bağlı olarak değişiklik gösterebilir:
1. Kanama ve Hematom Oluşumu
Stent yerleştirme işlemi sırasında kullanılan kateterin giriş noktası (genellikle kasık veya el bileği) çevresinde kanama veya hematom (kan toplanması) görülebilir. Bu durum genellikle hafif olmakla birlikte, bazı hastalarda ciddi boyutlara ulaşabilir ve ek müdahaleler gerektirebilir.
2. Damar İçinde Pıhtı Oluşumu (Trombüs)
Stentin yerleştirildiği bölgede pıhtı oluşma riski bulunmaktadır. Bu pıhtılar, damar tıkanıklığına neden olabilir ve kalp krizi veya felç gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Pıhtı riskini azaltmak için hastalara işlem sonrası genellikle antikoagülan veya antiplatelet ilaçlar reçete edilir.
3. Restenoz (Damarın Yeniden Daralması)
Metal stentler kullanıldığında, işlem sonrasında damar duvarında hücresel büyüme hızlanabilir ve bu da restenoz adı verilen damar daralması riskini artırabilir. Ancak, ilaç salınımlı stentlerin kullanımı bu riski önemli ölçüde azaltmıştır.
4. Enfeksiyon Riski
Stent yerleştirme işlemi sırasında enfeksiyon riski düşük olsa da tamamen sıfır değildir. Enfeksiyonlar, genellikle kateter giriş noktası çevresinde görülür ve nadiren sistemik enfeksiyona dönüşebilir. Tedavi için genellikle antibiyotikler yeterlidir.
5. Alerjik Reaksiyonlar
Bazı hastalar, kullanılan kontrast maddeye veya stent materyaline karşı alerjik reaksiyon geliştirebilir. Bu reaksiyonlar hafif cilt döküntülerinden anafilaksi gibi ciddi durumlara kadar değişiklik gösterebilir. Hastaların işlem öncesinde bilinen alerjilerini doktorlarına bildirmesi önemlidir.
6. Kalp Krizi ve Diğer Kardiyak Komplikasyonlar
Stent yerleştirme işlemi sırasında veya sonrasında nadir de olsa kalp krizi riski bulunmaktadır. Bu durum, genellikle işlem sırasında damarın yanlışlıkla zedelenmesi veya ani tıkanması ile ilişkilidir.
7. Kanama Riskinin Artması
Stent sonrası kullanılan kan sulandırıcı ilaçlar, kanama riskini artırabilir. Küçük kesiklerden aşırı kanamaya, mide veya beyin kanaması gibi ciddi komplikasyonlara kadar geniş bir yelpazede risk mevcuttur. Bu ilaçların kullanımında doktorun önerdiği dozlara uyulması kritik öneme sahiptir.
8. Stentin Yerinden Kayması veya Tıkanması
Stentin tam olarak yerleştirilmemesi durumunda, stent kayabilir veya tıkanabilir. Bu komplikasyon, stentin yeniden yerleştirilmesi ya da başka bir işlem gerektirebilir. Stent yerleştirme işleminin uzman bir ekip tarafından gerçekleştirilmesi bu riski en aza indirir.
9. Böbrek Fonksiyonlarında Geçici Bozulma
İşlem sırasında kullanılan kontrast madde, bazı hastalarda böbrek fonksiyonlarında geçici bozulmalara neden olabilir. Özellikle böbrek hastalığı olan bireylerde bu risk daha yüksektir. Kontrast maddeye bağlı komplikasyonlar genellikle sıvı tedavisiyle yönetilebilir.
10. Psikolojik Etkiler
Bazı hastalar, stent yerleştirme sonrası anksiyete veya depresyon gibi psikolojik sorunlar yaşayabilir. Bu durum, işlemle ilgili korkular veya gelecekteki sağlık durumuna yönelik belirsizliklerden kaynaklanabilir.
Stent Tedavisinin Başarı Oranı ve Uzun Dönem Sonuçlar
Stent tedavisinin başarı oranı oldukça yüksektir. Özellikle ilaç salınımlı stentler kullanıldığında, damarların yeniden tıkanma riski büyük ölçüde azalır ve hastalar uzun vadede daha iyi sonuçlar elde eder. Yapılan çalışmalar, stent tedavisinin, koroner arter hastalığı ve diğer damar tıkanıklıklarında önemli bir iyileşme sağladığını göstermektedir. Bununla birlikte, tedavi sonrasında hastaların yaşam tarzı değişiklikleri yapması ve ilaç tedavisine sadık kalması gerekmektedir.
Stent tedavisi sonrasında düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme ve sigaradan uzak durma gibi yaşam tarzı değişiklikleri, tedavinin uzun vadeli başarısı için kritik öneme sahiptir. Ayrıca, düzenli doktor kontrolleri, tedavi sonrasında olası komplikasyonların erken teşhis edilmesini sağlar. Stent yerleştirilen hastaların çoğu, tedaviden sonra normal yaşantılarına dönebilir ve fiziksel aktivitelerini sürdürebilir.
Stent Tedavisinin Avantajları
Stent tedavisinin birçok avantajı bulunmaktadır. Bunlardan başlıcaları şunlardır:
- Minimal invaziv bir işlem olması: Büyük cerrahi müdahaleler gerektirmez ve hastanın iyileşme süresi kısadır.
- Hızlı iyileşme süreci: Hastalar genellikle kısa bir süre içinde normal aktivitelerine dönebilir.
- Yüksek başarı oranı: İlaç salınımlı stentler kullanıldığında, damarların yeniden tıkanma riski düşer.
- Cerrahi müdahaleye alternatif olması: Özellikle açık kalp ameliyatı gerektiren durumlarda stent tedavisi, cerrahi müdahaleye bir alternatif olarak tercih edilebilir.
Stent Tedavisi ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular
- Stent tedavisi kalıcı mıdır?
- Evet, stentler genellikle kalıcıdır. Ancak biyolojik olarak çözünebilen stentler belirli bir süre sonra vücutta çözünerek kaybolur.
- Stent yerleştirme işlemi acı verir mi?
- İşlem sırasında hastaya lokal anestezi uygulanır ve bu nedenle hasta herhangi bir ağrı hissetmez. Ancak işlem sonrasında hafif ağrılar oluşabilir.
- Stent tedavisinden sonra nelere dikkat etmek gerekir?
- Stent yerleştirilen hastaların düzenli olarak ilaçlarını kullanması ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarına dikkat etmesi gerekmektedir. Ayrıca, düzenli doktor kontrolleri de önemlidir.
- Stent tedavisinin başarı oranı nedir?
- Stent tedavisinin başarı oranı oldukça yüksektir. Özellikle ilaç salınımlı stentler kullanıldığında damarların yeniden tıkanma riski düşer.
Sonuç
Stent tedavisi, günümüzde kardiyoloji ve damar hastalıkları tedavisinde büyük bir devrim niteliği taşıyan önemli bir yöntemdir. Minimal invaziv bir işlem olması, hastaların hızlı bir şekilde iyileşmesine olanak tanırken, yüksek başarı oranı ve uzun vadeli sonuçlarıyla dikkat çekmektedir. Teknolojik gelişmelerin de desteğiyle stent tedavisinin gelecekte daha da yaygınlaşacağı ve daha fazla hayat kurtaracağı öngörülmektedir.
Referanslar:
- Stent Tedavisinin 6 Aşaması: Stent Nedir Ve Nasıl Takılır?
- Topol, E. J., et al. (2011). Textbook of Interventional Cardiology. Elsevier.
- King, S. B., et al. (2003). “Stent thrombosis: the new Achilles’ heel.” Circulation, 107(10), 1234-1243.
- Farb, A., et al. (2003). “Pathology of coronary stenting: analysis of retrieval specimens.” Circulation, 108(3), 133-137.
- Byrne, R. A., et al. (2010). “Drug-eluting stent thrombosis: Incidence, predictors, and prevention.” Circulation, 122(5), 455-470.
- Dangas, G. D., et al. (2014). “Acute stent thrombosis.” New England Journal of Medicine, 370(5), 369-370.
- Cutlip, D. E., et al. (2007). “Clinical end points in coronary stent trials: a case for standardized definitions.” Circulation, 115(17), 2344-2351.
- Gruntzig, A., et al. (1979). “Nonoperative dilatation of coronary-artery stenosis.” New England Journal of Medicine, 301(2), 61-68.
- Moses, J. W., et al. (2003). “Sirolimus-eluting stents vs standard stents in patients with stenosis in a native coronary artery.” New England Journal of Medicine, 349(14), 1315-1323.
- Stone, G. W., et al. (2004). “A polymer-based, paclitaxel-eluting stent in patients with coronary artery disease.” New England Journal of Medicine, 350(3), 221-231.
- Serruys, P. W., et al. (1994). “Intracoronary stents to prevent occlusion and restenosis after transluminal angioplasty.” New England Journal of Medicine, 331(8), 489-495.
- Holmes, D. R., et al. (2004). “Stent thrombosis.” Journal of the American College of Cardiology, 43(6), 1057-1062.
- Lüscher, T. F., et al. (2003). “Drug-eluting stent and coronary artery disease.” Circulation, 108(3), 259-262.
- Colombo, A., et al. (2003). “Stent thrombosis and restenosis: the clinical challenges.” Circulation, 108(2), 219-220.
- Silber, S., et al. (2005). “Cardiac catheterization and stenting.” American Heart Journal, 149(5), 754-762.
- Ellis, S. G., et al. (1998). “Intravascular ultrasound of coronary stents.” Journal of the American College of Cardiology, 31(5), 1206-1211.
- https://scholar.google.com/
- https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/
- https://www.researchgate.net/
- https://www.mayoclinic.org/
- https://www.nhs.uk/
- https://www.webmd.com/